03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/6 DIZİ-RÖPORTAJ 27 KASIM 1990 Ülkeyönetimi, şimdiye kadar sürdürülen rejimde kararlı; 'Vatan ya da ölüm' sloganı hâlâ güncelliğini koruyor Küba, hak bildiği yolda yalnızAdada gerçekten eşitlikçi bir toplumun kurulmuş olması, devrime önderlik eden ve halkla bütünleşmiş kadroların hâlâ hayatta ve işbaşında bulunması, Castro'nun ülke içindeki ve dışındaki karizması, rejimin ayakta kalmasını saglayan temel destekler olarak nitelendirilebilir. Şokaktaki adama bakarak, Doğu Avrupa benzeri bir rejim karşıtlığı olmadığını söylemek mümkün. Perestroyka sonrası Küba GENCAY ŞAYLAN s — 3 - HAVANA — Perestroyka sonrası Kü- ba'da siyasal rejimin ve toplumsal düzenin karşılaştığı en büyük sorunlar ekonomi ala- nında yoğunlaşmış göztikmektedir. Kuşku- suz bu, siyasal alanda sorunların olmama- sı anlamına gelmemekte ve Miami'de ya- şayan 1 milyon Kübalı, politik sorunlann ağîrlığı konusunda bir fikir verebilmekte- dir. Ancak adada gerçekten eşitlikçi bir top- lumun kurulmuş olması, devrime önderlik eden ve halkla bütünleşmiş kadroların hâ- lâ hayatta ve işbaşında bulunması, Fidel Castro'nun ülke içindeki ve dışındaki ka- rizması rejimin ayakta kalmasını saglayan temel destekler olarak nitelenebilmektedir. Nitekim şokaktaki adama bakarak rejim karşıtlığının örneğin Doğu Avrupa'daki "eski sosyaiist" Ulkelerde olduğu kadar yüksek olmadığı söylenebilmektedir. Küba'da şu anda yaşanan sıkıntılar bü- yük ölçüde ekonomik alanda kendini gös- termekte ve bu sıkıntılann, giderek güçlü bir rejim muhalefetinin doğmasına yol aça- cağından söz edilmektedir. Herhalde yok- luk ve kuynıklann bü> r ümesinin ve artan sı- kıntılann siyasal tutum ve davranışlara yan- sıması kaçınılmaz bir gelişmedir. Bir bakı- ma 30 yıh aşkın bir süredir ABD'nin son derece katı bir biçimde sürdürdüğü ekono- mik ambargo altında yaşayan Küba halkı- mn kuyruklara ve yokluklara alışmış oldu- ğu ileri sürülebilir. Hatta rejimin bu kuyruk ve yokluklan, bağımsızlığın, ulusça onurlu yaşamanın be- deli olduğunu halkın büyük bir kesimine kabul ettirdiği düşünülebilir. Ancak son za- manlarda ortaya çıkan iki gelişmenin, eko- nomik sıkıntılann şimdiye kadar görülme- miş ölçüde artmasına yol açtığı hiç kimse tarafından yadsınamamaktadır. Üretimin yapısı Bu gelişmelerden birincisi Sovyetler Bir- liği'nde ortaya çıkan yenilenme ve değişme hareketidir. Sovyetler'in içine girdiği yeni ekonomik yapüanma ve değişme süreci içinde Küba'nın eskisi gibi cömert yardım- lar almasının ya da kolay bir ticaret sürdür- mesinin pek gerçekçi gözükmediği söylene- bilmektedir. Bu durum Küba yoneticileri tarafından da kabul edilmektedir. Halen Sovyetler'in Küba'yı yüzüstü bıraktığı ya da en azından Küba'yı gözden çıkardığı ileri sürüleme-. mekte; Küba yöneticilerinin perestroyka ile ilgili sert eleştirilerine karşı, eskisi kadar yo- Z O r u n d a y i Z . ğun olmamakla birlikte Küba için yaşam- sal ticaret sürdürülmektedir. Sovyetler ile ilişkiler ve bunun iceriği ko- nusunda Kuba Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi Dennys Guzman şöyle bir değerlendirme yapmıştır: "Bizi yıllarca Sovyetler'in basit bir kuk- lası olarak suçladılar, şimdi de orada pe- restroyka var, kapitalizme donülüyor. sfr neden onları izlemiyorsunuz diye eleştiri- yoriar. Ben kişisel olarak her zaman bir Kü- ba milliyetçisi oldum ve sanıyorum öyle ol- maya devam edeceğim. Biz her zaman bir Kübalı gibi davrandık, Küba'nın çıkarta- nnı öne aldık. Sovyetler bunu biliyor ve iki ülke arasında çok düriıst ilişkiler kuruldu. Bu. halen devam ediyor, biz onlara on- lar bize güveniyor. Ancak Sovyetler'in ken- di içlerinde büyük sorunları var ve bu ne- denle Sovyetlerie ticaretimizin, Sovyet yar- dımının eskisi gibi olmayacağını biliyoruz. Bunu anlayışla karşılıyoruz. Önümüzdeki yıllarda da sanıyorum bizim en büyük pa- zanmız Sovyetler olacak ve temel gereksin- melerimizi oradan karşılayacağız. Ama biz daha fazla sıkıntıya dayanmak ve toplum- sal özveride bulunmak zorundayız. Bunu yapamazsak özgün ve bagımsız bir ulus ol- ma lüksunü yitiririz. Onun için de hâlâ dev- rimin sloganı 'Vatan ya da Ölüm'e (Patria o Muerte) sımsıkı sarılıyoruz. KUba için ekonomik alanda darboğazlar- la karşılaşmaya yol açan ikinci gelişme ise Körfez bunalımı olarak tanımlanabilir. Bu bunalım sonunda petrol fiyatlarının hızla artması Küba'nın dış ödemeler dengesini çok duyarlı hale getirmiştir.l örneğin en yaşamsal ithal mah olan pet- rolün varüinin 40 dolara çıkmasından sonra ifade edildiğine göre 15 milyon ton civarın- da olan ham şeker üretiminin 26 milyon to- na çıkması gerekmektedir; ancak böylece petrol fiyatlarına yapılan zam Küba eko- nomisini hiç etkilememiş olacaktır. Bunun, gerçekleşmesi ne kadar zor bir hedef oldu- ğu açıktır. ra bu ilişkiler doğal olarak kesilmiştir. Dennys Guzman, "ekonomik olanakların kaybolması bakımından Panama'nın işga- linin olumsuz sonuçlannı kabul etmekle be- raber bu girisimin tüm Küba ve Latin Ame- rika halklarına ABD'nin gerçek kimliğini bir kere daha gösterdiği için toplumdaki desteklerinin yükseldiğini" ileri surmekte- dir. Küba, ihracatınm yüzde 83.6'sını sosya- iist ya da COMECON üyesi ülkelere yap- maktadır. Gelişmiş ülkeler arasında Japon- ya, Federal Almanya, Birleşik Kraljık, Ka- nada ve Fransa ile ticaret ilişkileri belli bir düzeye çıkma eğilimi göstermektedir. Ör- neğin ABD baskısma karşı geçen yıl Japon- ya'ya 70.6, Birleşik Kralhğa 81.1, Federal AJmanya'ya 53.4 milyon dolarlık mal ih- raç edilmiştir. Küba ile tarihi bağları çok ovyetler'in içine girdiği yeni ekonomik yapılanma ve değişme süreci içinde Küba'nm eskisi gibi cömert yardımlar almasmın pek gerçekçi görülmediği söylenebilmektedir. Küba Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Dennys Guzman da 'Sovyet yardımının eskisi gibi olamayacağını biliyoruz' diyor ve şöyle devam ediyor: "Bunu anlayışla karşılıyoruz. Ama önümüzdeki yıllarda da en büyük pazarımız Sovyetler olacak. Ama biz daha fazla sıkıntıya katlanmak ve toplumsal özveride bulunmak y yapamazsak özgün ve bağımsız bir ulus olma lüksünü yitiririz. Onun için hâlâ devrimin sloganı Vdldn ya Ua SimSlkl güçlü olan îspanya ile de ticaret ilişkileri- nin artması beklenmektedir. Ancak ABD ambargosunun etkisini sil- menin hiç kolay olmadığı ileri sürülebil- mektedir. Örneğin şu anda Küba, gereksin- mesi olan dış kaynakları bulabilmek için yoğun bir biçimde turizme yönelmiş bulun- maktadır. Turizm ise yatınm gerektirmek- tedir. Geçen yıl İspanya'nın Tabacalares şirketi ile Küba kapsamlı turizm yatınmları için anlaşmış ve büyük ölçekli bir yabancı sermayenin gelmesi söz konusu olmuştur. Ancak ileri sürüldüğüne göre ABD'nin Îspanya hükümetine baskı yapması sonu- cu Tabacalares bu yıl gelip yatınmlarını ya- Küba, devrim yıllanmn anısını yaşatma çabasında. pamayacağını Kuba yetkililerine bildirilmiş- tir. Aynı biçimde Japonlarla Küba nikel ve kobaltını işleyip satmak için yapılan anlaş- ma, ABD'nin "Küba nikel ve kobaltını kul- lanan hiçbir Japon malını satın almayacağını" ilan etmesi ile suya düşmüş- tür. Küba'nın petrol fiyatları yükselmeden önce ihracatı yılda 4.6 milyar, ithalatı ise 5.7 milyar dolar civarındadır. İthalatta da en büyiA pay. yüzde 85.7 ile COMECON ülkelerine ait gözükmektedir. Bunun dışın- da, son yıllarda Küba'nın artan ölçüde Ar- jantin'e yoneldiği ve birçok gereksinmesi- ni oradan karşılamay a başladığı gözlemlen- mektedir. Örneğin geçen yıl Küba'nın Ar- jantin'den yapmış olduğu ithalat 155 mil- yon dolan geçmiştir ve bu, ifade edildiği- ne gore Latin Amerika ülkeleri ile ticaret- te bir rekordur. Küba'nın dış ticaretinde büyük sıkıntı- lara düşmesine yol açan ana neden dünya ham şeker fıyatlarındaki buyük oynamadır. 1980'li yıllann başlannda dünyada ham şe- kerin fiyatı kilo başına 0.56 dolar dolayla- rında iken bu fıyat 1988'deO.12 dolara ka- dar inmiştir ve halen 0.26 dolar civarında bulunmaktadır. Yılda 6-7 milyon ton ham şeker ihraç eden Küba için bu fıyat dalga- lanmalarının ve genel düşme eğiliminin çok ağır sorunlar yarattığı söylenebilmektedir. 30 yıh aşkın bir süredir dünyanın en güç- lü ve etkili ülkesi ile potansiyel bir savaş hali sürdüren Küba için ekonomik alanda en önemli hedeflerden biri kendine yeterli bir sanayi kurabilmek olarak tanımlanmakta- dır. Ancak küçük sayılacak iç pazarı ve ya- km çevresine ihracat yapmanın olanaksız- lığı bu amaca ulaşmayı oldukça zorlaştır- mış gözükmektedir., 1989 yılında Küba'nın toplam enerji üre- timi 15 milyon kilowat olmuştur ve buna ek olarak 33.6 milyon metrekup doğal gaz üretilmiştir. Imalat sanayiine bakıldığında en önemli sektörün otomotiv olduğu görül- mektedir. Küba 1989 yılında yüzde 71.4'ü traktör olmak üzere 118.800 motorlu araç üretmiş bulunmaktadır. Bunun dışında, ay- nı yıl buzdolabı üretimi 9.144, TV üretimi 70.528 olmuş; tekstil ve konfeksiyon ala- nında kendine yetecek bir üretimi gerçek- leştirebilmiştir. Tropik iklim kuşağında verimli bir ada olan Küba'nın tarımsal üretiminin de ken- disine yettiği, hatta ihracat için fazla bile verdiği söylenebilmektedir. Geleneksel şe- ker kamışı ve yaprak tütün dışında naren- ciye, pirinç ve patates yetiştirilmektedir. Bitki üretimi yanında hayvansal üretim için de Küba'nın fena olmayan bir tablo verdi- ği gozlemlenebilmektedir. Örneğin 1989 yı- lında süt ve sütlü mamuller üretimi 1.5 mil- yon tona yaklaşmış, balık üretimi 200.000 tonu geçmiştir. Küba için şu andaki temel sorun bu üretim düzeyini sürdürebilmek için gerekli ham ya da yan mamul madde- yi ithal edebilmektir. 17^•^^L üba J L 9 L ekonomisini olumsuz etkileyen faktörler arasında Körfez krizi ve petrol fiyatlarının hızla artması ilk sırayı alıyor. Küba dış ticaretinin büyük sıkıntıya düşmesine neden olan ana neden ise dünya ham şeker fiyatlanndaki büyük oynama. Yılda 6-7 ton şeker üreten ülke için fiyat dalgalanmaları ağır sorunlar yaratıyor. Küba'da dikkat* çeken bir diğer nokta da hâlâ katı bir ekonomik planlamada ısrar edilmesi. Örneğin insanlar kahvelerin, kafeteryaların, lokantaların önünde saatlerce kuyrukta bekliyorlar. Bu tür hizmetlerin özelleştirilmesi, 'eşitlik anlayışının ve uygulamasının bozulmaması' için tercih edilmiyor. Küba'da dikkat çeken bir nokta hâlâ son derece katı bir planlama üzerinde ısrar edil- mesidir. Örneğin insanlar kahvelerin, ka- feteryalann, lokantaların önlerinde saatler- ce kuyrukta beklemektedirler. Bu tür hiz- metlerin özelleştirilmesi ile önemli bir ra- hatlamanın sağlanacağı akla gelmektedir. Küba yönetiminin neden böyle bir yola git- mediği sorusuna Komünist Partisi Merkez Komitesi uyesi Dennys Guzman'ın yardım- cısı Armando Garcia şu cevabı vermiştir: "Servis sektöründe çalışan küçük aile iş- letmelerinin sosyaiist ilkelerle çelişmeyece- ğini ve bu yola gidersek belli bir rahatlık sağlanacağını biz de büiyoruz. Ama Küba'- Küba'nın dış ticaret yapısı Küba, ekonomik yapısı ve ticaret ilişki- leri açısından dünyada hiçbir ülkeye ben- zemeyen ilginç bir yapıya sahiptir. Ameri- kan ambargosu nedeni ile ticaretini coğra- fi açıdan çok uzak ülkeler ile yapmakta ve bunun sonucu aldığı ve sattığı her mal için gereksiz bir navlun kaybını göğüslemek zo- runda kalmaktadır. Küba'nın Latin Amerika ülkeleri içinde sadece Meksika ile belli bir ilişkisi vardır. Örneğin 4.5 milyar dolar olan toplam ih- racat içinde Meksika'ya 14.8 milyon dolar- lık mal satılmakta; 5.7 milyar dolar civa- rındaki ithalat içinde Meksika'dan 58 mil- yon dolarlık mal alınmaktadır. Yakın zamanlara kadar Küba'nın Pana- ma ile sıkı ticaret ilişkileri olduğu ve özel- likle bilgisayar gibi ileri teknoloji ve mal- lan buradan satın aldığı ve yine Panama pazarı yolu ile Batıya mal ihraç ettiği bi- linmektedir. ABD'nin Panama'yı işgali ve orada ABD denetiminde bir yönetim kurmasından son- TARÎHBOYUNCA KÜBA-ABD İLİŞKİLERİ SamAmca'nıngözüKüba 'elma'sındaKüba ile Amerika Birleşik Devletleri, coğrafi olarak birbirlerine çok yakın iki ülke konumundadır. Küba'nın kuzey kıyıları, Amerika'nın Florida eyaletinden 100 ki- lometre kadar uzaktadır. Işte bu coğrafi yakınlık nedeni ile Küba-ABD ilişkileri başlangıçtan beri belli bir yoğun- luk içinde olmuştur. Amerika'mn ilk başkanlanndan John Quincy Adams 1 ın, "Küba, tspanyol ağacından düşmeye hazır bir mey- veye benziyor. Bu elma gelecekte mutlak surette Sam Am- ca'mn avuçları içine düşmelidir" sözü Amerika'nın Kü- ba'ya ilgisini göstermektedir. On dokuzuncu yüzyıl son- lannda Amerikan sermayesinin etkin bir biçimde Küba'ya geldiği ve adanın dış ticaretinin büyük ölçüde ABD ile yapıldığı söylenebilmektedir. Nitekim bu sıkı ekonomik bağlar nedeni ile ABD, Küba'nın bağımsızlık hareketini desteklemiş ve Jspanya ile savasarak ülkenin bağımsızlı- ğını sağlamıştır. Bağımsızlıktan sonra Küba'nın ABD ile ilişkileri da- ha da yoğunlaşmış, adanın doğal güzellikleri ve egzotik havası bir taraftan Amerikah turistler ve eğlence sektö- rü için çekici bir görünüm verirken diğer taraftan da yo- ğun ABD sermaye yatınmlan bir ekonomik iç içeliği gün- deme getirmiştir. örneğin İkinci Dünya Savaşı öncesin- de adarun işlenebilir topraklarının yüzde 47'si 13 Ame- rikan şirketinin eline geçmiş, bu topraklarda yetiştirilen meyve, tütün, şekerkamışı bu şirketler eliyle bütün dün- yaya pazarlanmıştır. Soğuk savaş döneminin ünlü Dışiş- leri Bakanı John Foster Dulles'ın, bu şirketlerin en önde gelenlerinden United Fruit COÎnun en büyük ortağı ol- duğu bilinmektedir. Fidel Castro'ya kadar gelen yöneticiler genellikle ABD ile çok iyi ilişkiler kurmuş, bu arada cumhurbaşkanı se- çilen ılımlı Dr. Ramon Grau San Martin gibi reformist- ler bazı girişimlere kalkışınca derhal zor kullanılarak ik- tidardan düşürülmüşlerdir. Fidel Castro'nun Sierra Maestra dağlarındaki roman- tik gorunumlu mucadelesi ABD kamuoyunun ilgi ve sem- patisini çekmiş, New York Times gazetesi, dağlardaki gerillalar ile bir röportaj yaparak onlan tanıtmıştır. Bu hava içinde Castro için ABD'de belli çevreler yardım ve destek sağlamaya yönelmiş, ünlü Holywood oyuncusu Erol Flynn bizzat Sierra Maestra'ya çıkarak bir süre Cast- ro ile beraber kalmıştır. Bu dönemde genç Massachusetts Amerika'nın ilk" baskanlanndan John Quincy Adams'ın 'Küba, Ispanyol ağaandan düşmeye hazır bir meyveye benziyor. Bu eîma gelecekte mutlak surette Sam Amca'nın avuçlanna düşmelidir' sözü ABD'nin Küba'ya tarihsel ilgisini göstermekte. Bugün Küba'ya karşı hâlâ ekonomik ve politik ambargo uygulayan ABD, bu girişimleriyle başanh olmuş ve Latin Amerika'da Küba modelinin tekrannı engelleyebilmiş dunımda. Senatörü John F.Kennedy, komünist olduğu gerekçesi ile Castro'ya destek sağlanmamasını istemiştir. Castro güçlerinin zaferinden sonra da bir süre ilişki- ler iyi olmuş, örneğin devrimin zafer şenliklerine ve yü- ruyüşüne Miami Belediye Başkanı ile polis bandosu da katılmıştır. Ancak Castro'nun toprak reformu ve büyük işletmelerin bir kısmını millileştirme girişiminden sonra ilişkiler hızla bozulmuş, tüm Amerikan kıtası tarihinde görulmemiş ölçüde bir karşıtlık ve düşmanlık ortaya çık- mıştır. Bu durumun halen de sürdüğü söylenebilmekte. Castro'nun zorla iktidardan uzaklaştınlması için CIA, "Forty-2506" kodlu bir operasyon hazırlamıştır. Buna gö- re Küba'dan kaçan Batista'nın güvenlik guçleri mensup- ları, topraklan millileştirilen kişiler ve yeni düzende işle- ri bozulanlardan hazırlanan bir ordu Amerikalı uzman- lar tarafından eğitilmiş, donatılmış ve Küba'ya çıkacak hale getirümişlerdir. Bu sırada, henüz başkanlığa seçilen Kennedy, operasyon için onay vermiş ve ünlü Domuzlar Körfezi çıkarması yapılmıştır. Bu olaydan sonra ABD ile Küba ilişkileri kopmuş ve iki ülke ilan edilmemiş bir potansiyel savaş konumuna girmiştir. ABD bir taraftan Küba'ya tam bir boykot uy- gularken, diğer ülkelerin de aynı yola gitmesi için bütün ağırlığını kullanmış, 1964 yılında Başkan Kennedy bü- tün Latin Amerika ülkelerinden Küba ile diplomatik iliş- kilerini kesmelerini ve ticaret yapmamalarını istemiştir. Meksika dışında tüm Latin Amerika ülkeleri bu çağnya uymuştur. Küba'ya karşı başanh bir ekonomik ve diplomatik boy- kot uygulatan ABD, bu örneğin başka bir Latin Ameri- ka ülkesinde ortaya çıkmaması için çeşitli önlemler al- mış, Panama ve ABD'de açılan kontrgerilla okullarında Latin Amerika ülkelerinin askerleri yetiştirilmiş, bu ül- ke ordulan bol sayıda ABD'li askeri danışmanlarla des- teklenmiş ve bunlara ek olarak tüm Latin Amerika'da tu- tucu askeri diktatörlüklere arka çıkılmıştır. ABD bu gi- rişimleri ile basanlı olmuş ve Latin Amerika'da Küba mo- delinin tekrannı önemli ölçüde engelleyebilmiştir. Küba- dan sonra Nikaragua'da iktidara gelen Sandinistler de ge- çen yıl yapılan seçimler ile iktidardan uzaklaştırılmıştır. 1962 yılından beri Küba ile ABD arasında tek normal ilişki örneği 1973 yılında imzalanan anlaşma olmuş, bu anlaşma ile iki ülke uçak ya da gemi kaçıranlan birbirle- rine iade edeceklerini taahhüt altına almışlardır. Castro, nükleer savaşı göze almıştıFransa'da yayımlanan Le Monde gazetesi, Küba liderinin 1962 'füze krizi' sırasında Kruşçev'e yazdığı mektupları yayımladı. Castro bu mektuplarda, muhtemel bir ABD saldırısında SSCB'nin nükleer silah kullanmasını istiyor. Dış Haberier Servisi — "Eger emper- yalistler Küba'yı istila ederlerse, Sovyet- ler Birliği, nükleer bir savaşta emperya- listlerin kendisine ilk darbeyi indirme- lerine kesinUkle izin vermemelidir." Kü- ba Devlet Başkanı Fidel Castro, 1962'deki Küba buhranı sırasında Sov- yet lideri Nikita Kruşçev'e yazdığı mek- tupta bu görüşü savunmuştu. Yani Cast- ro, Küba'nın ABD tarafından işgali du- rumunda Sovyetler Birliği'nden nükle- er silahlarını kullanmasını istemişti. Fransa'da yayımlanan Le Monde ga- zetesi, 1962 Küba buhranı sırasında Castro ile Kruşçev'in birbirlerine yaz- dıkları 5 mektubun tam metnini yayım- ladı. İki komünist lider arasındaki bu yazışmalar, Kruşçev'le Kennedy'nin buhrana çözüm bulmak için temaslârı- nı sürdürdükleri sırada yazılmıştı. Kü- ba buhranı, Sovyet liderinin, Amerika- nın Küba'yı işgal etmeyeceği güvencesini vermesi karşılığında Sovyetler Birliği'- nin Küba'daki füzelerini sökmeyi kabul etmesi üzerine çözümlenmişti. Yayımlanan mektuplar iki komünist liderin taban tabana zıt bir ruh hali için- de olduklarını gösteriyor. Mektuplar, Castro'nun o sıralarda her an için bir Amerikan istilası beklediğini ortaya ko- yuyor. Kruşçev ise bir nükleer çatışma- dan kaçınmak için Kennedy ile yaptığı pazarlığı Castro'dan gizlemeyi tercih edivor. nın özel bir durumu var. Hemen burnumu- zun dibinde 1 milyon Kübalı var ve onlar buraya gelip her seye sahip olmak istiyor- lar. Küba'da da ABD'ye gidip orada şan- sını denemek isteyen ve mil>oner olma rii- yaları goren insanlar var. Biz topluma düş- lenecek her şeji vermiyoruz, ama temel ge- reksinmeleri kesin bir eşitlik içinde saglıyo- ruz. Topluma da bu esiüigin önemini ve de- ğerini anlatmaya çalışıyor, bunun en önemti öncelik olduğunu söylüyonız. tşte bu ne- denle çok sınırlı da olsa ozelleştirme bizi korkutuyor, eşitlik anlayışının ve uygula- masının hiç bozulmamasını istiyonız." Hizmet sektöründe aile işletmelerine da- yalı bir özelleştirmeye kuşku ile bakan eği- limin Doğu Avrupa ülkeleri ve Sovyetler Birliği'nde uygulanan ekonomik reformlara çok olumsuz yaklaşacağı açıktır. örneğin Armando Garcia eski sosyaiist ulkelerde or- taya çıkan ozelleştirme ve liberalleşme gi- rişimlerini şöyle değerlendirmektedir: "Şimdi dünyada genel bir egilim var, ko- münizm iflas erti, kapitalizm zafer kazan- dı diyorlar. Komünizme karşı olan ülkeler ve başta Amerika şimdi değişiklik yaşayan Ulkelere neler yapmaları gerektigi konusun- da reçeteler veriyorlar. Sunduklan reçete- ler sonucu toplumda işsizJik, yoksulluk, enflasyon olacağını. yaşam düzeyinin iyi- ce gerileyeceğini açıkça söylüyorlar. Biz bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Ne zaman ulasılacağuu bilmediğimiz bir ge- lecekte durum daha iyi olacak diye insan- ların yokluğa, işsizliğe, daha düsük bir ya- şam duzeyine itilmesini ve ilginci o insan- ların bunu kabul etmesini anlamak hiç ko- lay degil. Gelişmiş kapitalist ülkeler etkin bir sosyal güvenlik sistemi kunnuşlar, şimdi başkalanna kapitalizm iyidir, sıkınbya kat- lanın diyorlar. Aynca unutmayalım ki o en zengin Ul- kelerde bile nüfusun tamamı güvence altın- da değil ve refabtan pay alamıyor. Şimdi Küba'yı ve Amerika'yı alalım. İki ülkede de insanlar çalısıyorlar, daha iyi bir gele- cek için uğraşıyorlar. Ama Amerika'da Kü- ba'ya oranla çok büyük bir zenginlik ve re- fah var. Bu fark nereden geliyor. Size gö- re sonınun cevabı Amerikan sisteminin üs- tünlügü, bize göre sonınun cevabı sömü- rii. Küba gibi kuçük bir ülkeye karşı 30 yıl- dır sürdürülen baskı ve çökertme politika- sı bizim cevabımızın doğru olduğunu gös- teriyor. Amerika, kendi çıkarlan için her ülkeye belli bir yer biçiyor ve bir ülke bu yere karşı çıktı mı. Amerikan baskısı baş- lıyor. Amerika bize somürüye karşı çıkıyo- ruz diye baskı uyguluyor, insan haklan, öz- gürlükler işin göz boyaması. Şimdi bakıyo- ruz en gelişmiş ve zengin kapitalist ülkeler- de devlet. düayanın ekonomisine yoğun bir biçimde müdahale ediyor, sonra digerleri- ne refaha ulaşmak istersen liberal ekono- mi izle diyorlar. Biz bu masalın sonunun ne olduğunu biliyoruz. Onun için şimdiye kadar izlediğimiz yola devama kararlıyız." Küba içinde bulunduğu dış ticaret çem- berini yıkmak için yoğun bir biçimde turiz- me yönelmeye çalışmaktadır. Halen Kara- yip Adaları'na yılda, ortalama gelen 19 mil- yon turistin ancak yüzde 3 kadarı Küba'yı zıyaret etmektedir. Yarın: Küba'nın gelecegi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle