03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27KASIM 1990 * * * * ABD'nffi batismda sellerABD'nin kuzeybatı böl- gesi şu günlerde şiddetli yagıslann yol açtığı sel baskınlan- na ugradı. Sellerden en çok zarar gören bölge de VVasbing- ton eyaletinio Fir Island yöresi oldu. Bölgede binaiann yarı- sına kadar çıkan sel sulan cadde ve sokakları tamamıyla kap- iayarak nehirler oluşturdu. (Fotoğraf: AP) Mudanya SUSUZ kaldı BURSA (AA) — Bursa Bü- yükşehir Belediyesi, biriken su borcunu ödemediği gerekçesiy- Ie Doğancı Barajı'ndan Mudan- ya'ya verdiği içme ve kullanma suyunu bu sabahtan itibaren kesti. Mudanya Belediye Başkanı Ali Narin Demirtaş, Bursa Ga- zeteciler Cemiyeti'nde düzenle- diği basuı toplantısında, ilçenin susuzluğu yanında, zeytin üreti- cisinin de zor durumda kaJaca- ğını belirtti. Demirtas, Büyükşe- hir Belediyesi üe yaptıklan pro- tokol uyarınca, ilçeye su sağla- dıklannı bildirerek belediyenin Mudanya'ya verdiği su parasının yanında, aük su bedeli talebinin kanunlara aykın olduğunu söy- ledi. İzlanda'da şifalı ılıca — izianda Hükümeti. ÜJ- kede "Mavi Lagiin" adıyla bilinen şifalı ılıcayı geliştirip bir numaralı birturizm merkezi haline getirmeyi planlıyor. Dıca için hazırlanan propaganda broşürlerinde şifalı suyun özel- likle sedef hastalığının tedavisinde çok başarılı sonuçlar ver- diği vurgulamyor. Broşürierde ayrıca Oıca'da sere serpe yıkanan turistlerin fotoğraflanna da yer veriliyor. (Reuter) Seyyar satıcılıktan milyarderliğe TERME (AA) — Spor- Loto'nun 14. haftasında 8'i tut- turan seyyar satıcı Seyfullah Işık, başka ortak çıkmazsa, 3,5 milyan tstanbullu tlham Kırat- lılar ile paylaşacak. Samsun'un Tenne ilçesinde oturan 24 yaşın- daki Seyfullah Işık, bu hafta 48 kolon Spor-Loto oynadığını bil- direrek, "Geçen hafta 6'da kal- mıştım. Bu hafta kazanacağım sanki içime doğmuştu" dedi. Seyyar satıcılıktan milyarder- liğe yükselen Işık, duygulannı şöyle anlatü: "Alü yıldan bu ya- na Spor-Toto ve Loto oynuyo- rnm. Bu zamana kadar hiç tut- turamamıştım. Bu para beni şı- martmaz. Ben, yoklugun ve variıgın ne otduğunu bilen insa- nım." HABERLEREV DEVAMI CUMHURİYET/19 HAMİLE MODASI — Paris'te düzenlenen 'Çocak Sergisi'nde 1991 iikbahar-yaz çocuk modasuun yanı sıra hamile kaduüar için yeni kıyafefler de sunuldu. Geniş ölçüde ilgi toplayan sergide genellikle çocuklar ve hamile kadınlann gereksinimlerine cevap verilmesine çalışıldı. (Fotoğraf: AP) Anayasal İlletten Kurtulmak. (Baştarafı 1. Sayfada) 12 Mart 1971 darbesinden sonraki anaya- sal değişikliklerle, istenmeyen politik akım- lara set çekilebileceğini düşleyenler vardı. Yanıldılar. 12 Eylül darbesiyle sil baştan yaptılar. Anayasalarına siyaset yasakları koydular. Ama tutmadı, birkaç yılda delinip gittiler. 163'ü, Ceza Yasası'ndan ayrı olarak ana- yasa çerçevesine de soktular. Yürümedi. İslamcı akımlar her düzeyde, her alanda gelişmeye devam etti. 141,142'leri de anayasa hükmü haline ge- tirdiler. Yine olmadı. Komünist hareket de şu ya da bu biçim- de, üstelik yerüstünde faaliyetini sürdürdü. Hatta komünist sözcüğünün yer aldığı parti tabelalannı il, ilçe örgütlerine asanlar da ol- du. Kısacası: Bir yanda anayasalar, bir yanda gerçek- ler, yaşamın kendisi... Yalnız anayasalarla oynayarak, değişimin beklentisi içine gırmek yanıltıcı oluyor, düş kırıklığı yaratıyor. 150 yıl- lık siyasal tarihimizde bunun ömekleri az de- Yanlış anlaşılmasın: Anayasaların demok- ratik içerik taşımalarının önemi küçümsene- mez kesinlikle. O yüzden 12 Eylül'ün ürünü olan 1982 Anayasası'nın tarihe gömülmesi gerekiyor. Ama nasıl? İktidarından muhalefetine hemen herke- sin, yeni bir anayasa gereğinden söz ettiği şu günlerde, bu sorunun karşılığı büyük önem taşıyor. Her şeyden önce Cumhurbaşkanı Özal'- la ANAP iktidarının bu konudaki son açıkla- malarını ciddiye alamıyoruz. Çünkü bunca yıldır iktidardalar, çok konuştular, ama bu- güne dek orta yere somut bir şey koymuş de- ğiller. Ayrıca başkanlık ya da yarı başkanlık sistemini savundukları için, öteki partilerden ayrılıyorlar. O zaman geriye tek bir yol kalıyor: Mer- kez sağla solun, DYP ile SHP'nin başı ce- kerek, siyasal yelpazedeki öteki güçlerle bir- likte, demokratik bir anayasanın oluşturul- ması için harekete geçmeleri... Kavgasız gürültüsüz ve de askersiz, ulu- sal bir mutabakata dayanan, sağcısıyla, sol- cusuyia, İslamcısıyla, komünıstiyle, liberaliy- le, muhafazakânyla herkesin evet diyebile- ceği yeni bir anayasa... Neden olmasın? Bu işi başarabilirsek, demokrasi gelir mi gelmez mi bu ülkeye bilemeyız, ama anaya- sal illetten kurtulacağımız kesindir. Anayasal tartışma noktalanır; o zaman da sıra, demokrasi için kafa degiştirmeye gelir belki... 9 Anayasa AGEfCe uysıın^^1 » p • n J> • Y >> _ _ _ (Baftarafı 1. Sayfada) btikametinde muhakkak degfe- tirilmesi gerekir." özal, 141,142 ve 163. madde- lerin bu düzenlemelerden sonra gelebiieceğini, bunlardan çekin- meye, korkraaya gerek olmadı- ğını ve eski korkulardan kurtul- mak «erektiğıni biJdirdi. özal, anayasada yasama- yürütme-yargı arasında sonım- luluk ve yetkilerin bölüştürül- mesinin yeterli olacağını kayde- derek "Ancak bu konoda da fazia detayaraflmemesıgereldr" dedi. özal, Türkiye'nin, 1991'de anayasa değişikliginin yapılma- sı durumunda "seçimlere daba huzurlu bir biçimde, gerekli de- lişUdOderi yspnuş bir bkrimde, daha mükemmel bir noktaya vanna $ansına sahip oiabilece- gini ve cumhurbaşkamnı halkın seçraesi gerektigj" görüşünü tekrarlayarak şunlan söyledi: "1988den beri bunu soyiiiya- rum: 1992 veya ne zaman seçim yapılacak» pariamento seçim- lertyte bir arada bu seçim de ya- pıW>Uir.BdyfcWrş«yııı«nleke. timizde bu konulardaki mona- kaşaJan da ortadan kaldınr. Herkes boyuonn ölçüsünü alır. Buyrun meydao burada. Çünkü bu ffbi konularte böyle maftgpı- lan yıpratmanın hiçbir faydaa yokfar. tşU meydan ortada. Herkes boyunnn öiçüsönu abm. Bayurnnnz, tecıübeyi rahathk- la yapaJım. Gayet Ubii seçimi yapacak millettir. Biz buraya millete guveoerek geidik. Aile- mizde sultanlık, paşalık vesaire yok. Biz memarcocnjnyuz.De- mokrasinin icabı olarak buraya geidik. Buradan gitmek de bizi hiçbir şekllde ûzmez. Vaafemi- zi yapûk djye döşimnyomm. Se- cilsek de seçilmesek de miUetin takdiridir." özal daha sonra derneğin ge- nel merkez binasmı hizmete aç- tı. Dernek yöneticilerinden, te- sis hakkında de|erlendirmeleri- ni soran özal, olumlu yarut ala- rak "Öyie ofanası iazun. Yeni ge- lenler eskileri geçer. Yoksa baş- ka türlü gelişme olmaz" diye ko- nuştu. Özal "Bu, sizin için de geçerii mi" sorusuna da "Elbet- te geçerii, korkunmz yok. Baion Thatcher büe gitti" dedi. Semra özal, binayı gezerken restoran bölümünde cumhur- başkanına dönerek "Bnranın mimarisi benim. Çizimini ben yaptım" diye konuştu. Anayasa Mahkemesi üyeliği Özal, KJıç'ı seçti ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Tur- gnt Özal, Anayasa Mahkemesi asil üyeliğine Sayıştay'da belir- lenen üç aday arasından en az oyu alan Haşim Kıiıç'ı seçti. Sa- yıştay 8. Daire iiyesi Haşim Kı- lıç'ın Anayasa Mahkemesi asil üyeliğine seçildiğine ilişkin ka- rar Resmi Gazete'de yayımJana- rak yürürlüğe girdi. Kıhç, hakkındaki tarikatçılık ve ülkücülük savlanna ilişkin sorulan yamdadj. Kıhç, tarikat- çılık iddialanna polemik açma- mak için yanıt vermeyeceğini, evlendiği günden beri evinde te- levizyon bulunduğunu söyledi. Kılıç, Cumhuriyet muhabiriain "Siz tarikatçılıkla bir ilginiz ol- madığını söylüyorsunuz, sözle- rtaizl bövie anlayabiUr miyiz?" sorusuna "Bunun yanıtı, bu id- dialan dddi bulmadıgun, basiı bnJdağıun şeklindeki sözierim- de zaieo mevcurrnr. Bflhassa bu görevin ebemmiyeti ve üikenin içlnde bulundugu şartlar doia- ymyla bu iddiaiar konasunda cevap vermememi hoş karşıla- TIB" dedi. Eskişehir ÎTİA'da 1970'lerde Öğrenciyken Ülkücü hareket içinde etkin görev aldı- ğı iddialan için de "Keânlikk böyle bir şey yok. Zaten devie- timizin gnvenlik kuvvetkri var, böyle bir şey olmuş olsaydı or- taya getirirlerdi. Dünkü ötren- dUk görevinln gereğini nasıl ye- rine getirmişsem, devietin me- muriyet görevinin de biiind ice- risindeyim ve bu billnç icerisbı- de gdrevimi devam efdrecejöm" dedi. Sayıştay Başkanvekili Behiç Erdem de Kılıç hakkındaki ta- rikatçüık iddialan için "Du- yumlara dayanılarak kimse it- bam edikmez. Ben 1973'ten be- ri Sayıştay'da üye olarak görev- deyim. Tarikatçılık yapılaı ben matlaka görvdüm" dedi. GOZLEM UGURMUMCU (Baftarafı I. Sayfada) Avrupa'nın en yaygın ve saygın komünist partisi olan Italyan Komünist Partisi'nin parti adından "komünist" sözcüğünün çı- karıldığı bir dönemde "sosyalisf adıyla bir parti kurmanın güç- lüğü biliniyor. Marksizm, yeryüzünde adından en çok söz edilen bir ku- ramdır. Kapitalist sömürü var oldukça Marksizm de yaşaya- caktır. Örneğin Marksizmin "arthdeğer" kuramı yıkılan duvar- lara karşın bugün de çürütülmüş değildir. Yıkılan ve iflas eden ekonomilerin ve siyasetin militarizasyonudur. Özetle, yıkılan ve iflas eden "Marksizm" değil, "Sovyet Marksizmi" olarak da adlandırılan "Leninizm"d\r. Bugün Avrupa'da oluşan sosyal demokrat devlet yapıları, bugünkü kazanımlarını, biraz da Marksizme borçludurlar. Bu- günkü Alman sosyal demokrasisinin ideolojik kaynağı, 1889 yılında Paris'te toplanan "İkinci Entemasyonal"e kadar uza- nır. "Marksizm; eşittir Leninizm" denklemi yanlıştır. Marksizm, kapitalizmi eleştiren bir kuramdır. Bu yüzden çeşitli yorum- larla birbirinden temelinden ayrılan ideolojilere ve devletlere de kaynaklık etmiştir. Bu anlamda Leninizm, sosyal demokrasiden temelinden ay- rılır. Leninizm'in olmayınca plmaz ilkesi, "proletarya diktatöriü- ğü"dür. Lenin, "Devlet ve İhtilal" adlı üniü kitabında, sınıf sa- vaşının proletarya diktatörlüğü asamasına kadar sürdürülme- sini öngörür. Lenin, sınıfsız topluma ancak proletarya dikta- törlüğü ile ulaşılacağını savunur. 1917 Sovyet Devrimi bu modeli benimsemiştir. Bu model, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyet güdümündeki ülkelerde de uygulanmıştır. Sovyet Marksizminin "resmi ideolojisi" de budur." Bu resmi ideoloji, yıllarca Türkiye rtomünist Partisi'nce de savunuldu. Bu güdümiü ve bağımlı modele karşı çıkanlar yıl- larca TKP tarafından "antj-tomünizm" ve "anti-Scvyetizm" yap- makla suçlandılar. Kurucu kadrosunda eski TKP yandaşlarının bulunduğu Sos- yalist Birlik Partisi program taslağında yer alan şu düşünce- ler ilginçtir: — ...2. Dünya Savaşı sonrasında önemli ölçüde dışarıdan dayatılmış olduğu diğer bir kısım ülkelerde de Stalinist model 1980'lerin ortalannda Sovyetler Birtiği'nin kapsamlı bir demok- ratikleşme sürecine gfrmesi ve bu bağtamda Doğu Avrupe?da da halkın kendi tercih hakkını kullanmasıyla reddedilmiştir. Taslakta, sosyalist sistemde "teorik düzeyde dogmalaşma" yaşandığı; sistemin demokrasi üretmediği, bu yüzden de gü- nümüzün "bilimsel teknolojik devhmi"n\ algılayamadığı ve bu rejimlerin "kendi halklarına yabancılaştıklan" görüşleri de yer alıyor. Sosyalizmde iki ana çizgi var. Bunlardan biri "bağımlı sos- yalizm"dir. Bir zamanlar Bulgaristan, Çekoslovakya ve Polonya gibi Sovyet bloku ülkeleri île TKP'nin de bağlı bulunduğu bu çizgi bugün açıkça eleştiriliyor. İkinci çizgi "Avrupa komünizmi" çizgisidir. Avrupa komünizmi yıllarca Sovyet kuramcılan ve yandaşlarınca "oportünizm" ve "revizyor,ızm" sözcükleri ile suçlanmıştır. Bağımsız sosyalist model ideolojik kaynağını 2. Entemas- yonal'de bulur. 2. Enternasyonal'in önderleri Kautsky ve Bernstein, "pro- letarya diktatörlüğü" kavramına karşı çıkmışlar; kapitalizmden sosyalizme geçışte demokratik yollann da var olduğunu gös- termeye çalışmışlardı. * Bernstein bu yüzden Ortodoks Marksistlerce "modem re- vizyonizmin babası" olarak suçlanmış ve Lenin en büyük düş- manı olarak Kautsky'yi görmüş ve Sovyet Devrimi'nden he- men sonra 1918 yılında "Proletarya Diktatörlüğü ve Dönek Kautsky" adında bir kitap yazma gereği duymuştu. Leninist model, "işçi sınıfı öncülüğü" ve "proletarya diktatörlüğü" kavramlarına dayanır ve bu modeli "ihraç eden" bir siyaset izler, "ihraç edilen" bu model uygulanmazsa bu ülkeleri "işgal" de eder! İtalyan Komünist Partisi önderlerinden Togliatti'nin 1944 yı- lında yazdığı "İtalyan Sosyalizmi" adlı kitapta Avrupa komü- nizminin ideolojik yönü de belirlenmişti. Togliatti, sosyalizmin arnacının "proletarya diktatörlüğü" değil, "ilerid demokrasi" kurmak olduğunu yazmış; 1970'li yıllarda da Berlinguer, "ta- rihsel uzlaşma" kuramı ile sosyalizmde totoliter yapıyı açıkça reddetmiştir. 70'li yıllarda İspanyol Komünist Partisi lideri Carillo, Leni- nist modele karşı çıkarak, "proletaryanın tek devrimci sınıf olduğu" görüşünü açıkça eleştirmiş; "sınıf savaşı" yerine "sı- nıflararası işbiıiiği" görüşünü savunmuştur. Türk Marksistleri arasındaki derin uçurum da 1969 ağus- tosunda Sovyetler'in Çekoslovakya'yı işgalinden sonra yaşan- mış; TİP Genel Başkanı M. Ali Aybar'ın savunduğu "Türkiyet ye özgü sosyalizm" modeli, özellikle Ortadoks Marksistlerce suçlanmıştır. Bugün Sosyalist Birlik Partisi adıyla kurulacağı anlaşılan yeni partinin yıllarca eleştirilen, Marksizm-Lenınizm adına suç- lanan "Avrupa komünizmi" ile aynı noktada buluşması, belki bir "tarihsel uzlaşma", belki de "diyalektik" bir gelişmedir. Program taslagının Türkiye ile ilgili bölümleri ülkemizdeki sosyalist aydın birikimine yakışmayacak ölçüde yüzeysel ve yetersizdir. Gelişmiş sanayi ülkelerindeki sosyal demokrat ve komünist partilerin yapıları ve ideolojik çizgileri, bizim gibi ülkelerdeki benzer oluşumlardan çok daha farklıdır. Kaldı ki 20. yüzyılın itk ulasaFfcLrrtufuş savaşırn w0en Türkiye'de sosyalist düşön- ce ve birikimin bu özellikten soyutlanması düşünülemez. Bu ayrı özellikler, sosyalist düşüncenin Türkiye'ye özgü çizgileri- nin daha da derinlemesine belirlenmesini gerektirir. Bugün Türkiye, "ekonomilerin militarizasyonu" adı verilen bir model ile yönetiliyor. 12 Eylül faşizmi, ekonomide "devlet müdahaleciliği" ve "merkeziyetçiliği" arttıran bir yoz devletçi- lik getirerek buna "liberalizm" adını taktı. Emek gelirierini ge- rıletip kâr-faiz ve rant gelirierini arttıran model şimdi de "baş~ kancısistem" ile siyasal modelini getiriyor. "Dinin politizasyo- nu", bu modelın resmi ideolojisi olarak uygulanıyor. Bütün bunlara karşı "ne yapmalı" sorusuna açık-seçik ve somut yanıtlar ve çözüm yolları bulamayan sosyalist partiler, "marjinal partiler" olmaktan kurtulamazlar! lJstanbul, Uluslararası Doğa ve Çevre Koruma Teknikleri, Tesisleri ve Makinalan ile Ölçüm ve Kontrol Ekipmanlan Fuan CEVREAlmanya, İnglftere, ABO, Kalya, isvtçre, İsveç, Hollanda gıbı ulkelerın, sektörune dünya çapında egemen dev kuruluşlarına aıt ürunlenn prezantasyonu yanısıra, ulus- lararası duzeydeki Türk kuruluşJarının katılımı ile gerçek uluslararası nıtelıkte. . Doğa sağlığı konusunda dunyadakı en son yenıhkler, teknıkler ve ekıpmanlar. Dogal gaz ile itgilı teknikler ve ekıpmanlar . Su teknolojileri; pis su, temız su, antma ve tuzu sudan soyutlama teknıklen, tesisleri ve materyallen.. Sağlıklı su ölçüm, test ve kont- rol cıhazları Hava kırliliğini önleyıci baca ve egzos kontrol tefcnık ve ekipmanlan, sağlıklı hava olçum. test ve kontrol cıhazları. Kağıt, şışe, aluminyum ve benzerı artık maddelen işleyip yeniden ekonomıye kazandırma teknik, tesıs ve ekipmanlan,. Ener- |i tasarrufu feknik ve uygulamaları ile doğa sağlığı konusunda en son yayın ve yenı- likler. Turkryemız ıçın yeni bırçok ürün.. Dunyanın en son teknolo/ilen ve tüm sektör çeşitlen . Hepsı bırarada... Doğa Bılım & Çevre Teknik 90 pazarlama potansiyeli. prezantasyon kalitesı, olağa- nustu katılım kapsamı ile sektörünun nıtelikli tek fuarı. Üstelik, Türkiye'deki tek ama- ca uygun ve her turlu modem altyapıya sahıp dünya standarüarırtdaki tek özel fuâr merkezinde... 29 KASIM-2 ARALIK 1990 Hilton Convention & Exhibition Center Zı\;uv( Saatleri:12.00-20.00J I'a^rGünü1200-KjOO AAO
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle