03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Devlet Meteoroloji Işlen Genel Müdürtüğü'nderı alınan bilgrye gö- re, yurdun doğusu parçalı bulut- lu, Doğu Anadolu'nun doğusu, yağmurtt dığer yerter az bulutlu ve açık geçecek. Rûzgâr gûney ve batı. yurdun doğusunda kuzey ve baD yönlerden hafif arası orta kuv- vette esecek. Denizterimızoe Rûz- gâr: Akdeniz'de gûnbatısı ve to- dos Marmara ve Ege'de kıble ve lodos Karadenız'de kıble ve keşiş- lemeden 3-5 kuvvetinde. saatte 10-21 deniz mifi hızfa esecek, tah- mını dalga yüksekliği 0.5-1.5 met- re, görûş uzaklığı 10 km. dolaymda bulunacak. Van Gö- lü'nde hava: Çok buluBu ve yağmuriu geçecek. Rûzgâr kuzey ve doğu yönlerden hafif olarak esecek. Göl hafif çırpıntlı, görûş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak. ACana Acapazarı Acıyaman Afyon AOr Ankara Antatcya Antalya Artvın Ajdın Balıtesr BHeak Bıngöl snfis BCKJ BtrSJ Canakkale ÇoAim Oemztı A 26° 13° Dıyartatar A 22° 11° Edırne A 19° 8°Ercncan A 18° 5°Erzunım Y 10° -3° Estoşetm A 18° 4°Gazıanto A 25° 10° Gıresun A 23°11°Gümü5»uneA A 15° 7°Hakldn Y A 24°13°tsparta A A 19° 5°jsOr*ul A A 18° 6°fomr A Y 15° 3°Kars Y 14° 4°Kastamonu A A 18° 3°Kaysen A A 21° 10° Kırtlardı A A 19" 12° Konya A A 20° 3°Kûtafıya A A 22° 10° Malatya B 20° 5°Manısa 20° 10° K Maras 18° 2°Mesn 8° -S° Mujb 19" 4°Mu$ 19" 7°*0de 2T > 12°0rdu 18° «°Rı» 12° 3°Samsun 19° 5°S»rt 20° 12° Smop 24° 11° Sıvas 9°-4° 181011)30 17° 2°Trateon 18° 2°Tuncet 19° 10° üşak 18° 3°Van 19° 6°Vtagat 12° 2°Zonguldal< A 22° 9° A 20° 8° A 25° 15° A 20° 9° Y io° r> A 18° 2° A 21° 12° A 22° 12° A 19° 11° A 18° 10° A 20° 12° A 16° 1° A 18° 11° A 22° 12° B H " 3° A 20° 6° Y 11° 2° A 17° 2° A 20° 12° j f açık < g j ^ bulutJu * yaOmııflu g j sısiı M u r t A-açık 8 butuHu G-güneşk K-karlı S-sst V^aOmurtu DÜNYA'DA BUGÜN Mostoa Munıtı NmYorfc Oslo Pans Pıag Riyad Roma Sotya Sam TelAm lunus Wasl»nglonB 10° Zflntı Y 5° BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Bir çeşit Italyan peyniri. 2/ Anado- lu'da, özellikle Doğu Karadeniz dağları- nın yüksek kesimle- rinde yaygın geçici kırsal yerleşme... Ça- tı, dam. 3/ Mucize... Uzaklık anlatmakta kullanılan sözcük. 4/ Avı çekmek için dökülen yem. 5/ Ünsüzle biten bir sözcüğün ünlüyle başlayan bir sözcüğe bağlanarak okun- ması... Oylumlu. 6/ Eski Mısır'da güneş tanrısı... Yümaz Güney'in bir fılmi. 7/ Eski dilde yanak... Kilime benzer, motifli uzun yolluk. 8/ Renksiz ve kokusuz bir gaz... Trab- zon'un doğusunda oturan halka ve- rilen ad. 9/ Eğreti, ödünç... Tulyum elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Sevilen müzik yapıtlanndan seçil- miş bölümlerin sıralanmasıyla olu- şan müzik parçası. 2/ Bir tür kalın ve kaba kumaş... Çağdaş teknolojide kullanılan bir tür ışık kaynağı. 3/ Gemilerin miza- na direğinin gerisindeki yelken... Gelecek. 4/ Derebeylik Japon- yası'nda savaşçı. 5/ Hamam... Hangi şey. 6/ Gösteriş, fiyaka... Eli işe yatkın, becerikli. 7/ Birrenk... lçine yün ya da pamuk doldurulan beyaz yastık ya da yorgan kılıfı. 8/ Kadmlar hama- mında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın... Islamhktan önce Kâbe'de duran üç puttan biri. 9/ Bedene eziyeti ruhun kur- tuluşu ve mutluluğu için gerekli gören Hint çileciliği. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Yıldız sarayı açılıyor 27 KASIM 1930 Yıldız sarayı vaktile senede 30 bin liraya belediyeye kiralanmış belediye de burasını Maryosera'ya icar etmişti. Mar>'osera'nın mukavelesi feshedildikten sonra belediye bu kadar icar bedelini veremiyeceğini ileri sürerek mukavelenin feshini talep etmişti. Maliye Vekâleti buna muvafakat etmiş ve mukavele fesholunmuştur. Fakat Maliye Vekâleti bilâhare burasını senevî 2 bin liraya tekrar belediyeye kiralamağa razı olmuştur. Belediye de icar bedeli az oltfuğundan burasını tekrar kiralamağa karar vermiştir. Bunun için bir kaç güne kadar defterdarlıkla belediye arasında tekrar bir mukavele aktedilecek ve Yıldız sarayı ile bahçesi de devrolunacaktır. Belediye burasını umumun istifadesi için park haline koymağa karar vermiştir. Esasen buradan başka türlü istifadeye imkân görülememektedir. Maamafih bahçenin saray kısmının da otel ve gazino ittihaz olunması muvafık görülmektedir. îran hududu Türk-Iran hududunun tashihine başlanmak üzere hükûmetimizin noktai nazarını muhtevi son muhtıra Tahran'a gönderilmiştir. Buna nazaran lran dahilinde bulunan Küçük Ağrı ve Aybey dağlarının hududumuz içine alınarak ona mukabil tran'a daha aşağüarda arazi verilmesi istenilmektedir. Tahdidi hudut heyeti mesaisine devam ediyor. Hudut hattı düzeltildikten sonra diğer kısımlara geçilecektir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet 7700 öğrenciye yurt 27 KASIM 1960 1960-1961 ders yüında >-üksek okul talebelerinin yurt ihtiyaçlaruıı karşılamak üzere yapılan çalışmalara dair bugün Milli Birlik Komitesi Basın sozcüsü bir açıklama yapmışür. Başbakan Yardıması ve Devlet j, Bakanı Fahri özdilek'in Fahn Ozdılek başkanlığındaki bir komisyon halen bu mevzuun üzerinde çalışmaktadır. Komisyonun bugüne kadar tesbit ettiği ihtiyaca göre, Ankara'da 500 kız, 2000 erkek, İstanbul'da 750 kız, 3800 erkek, Izmir'de ise 150 kız ve 500 erkek öğrenciye yurt temin edilecektir. Halen mevcut ihtiyaç 7700 civanndadır. Gelecek ders yılında talebelerin hepsinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere plâıüı bir çabşma yapılacakto. Cebeci'deki yurt 1961 yümda tamamlanacaktır. Manisa Talebe Yurdunun ikmali için de gerekli maddi yardım yapılmaktadır.. îkinci Şehir Galerisi Belediyece, Harbiyede Spor ve Sergi Sarayı civarmda yeniden tesis olunan ikinci Şehir Galerisi dün saat 16 da Istanbul vali ve Belediye Reis Vekili Tümgeneral Refik Tulga tarafından törenle açılmıştır. Törende Vali Tümgeneral Refik Tulga, Vilâyet ve Be- lediye erkânı ile sanatçılar, basın mensuplan hazır bulunmuş- tur. Vali ve Belediye Reis Vekili Tümgeneral Refik Tulga, îstan- bul'un ikinci galeriye kavuşması karşısında duyulan memnun- luğu belirten bir konuşma yapmıştır. İkinci galerideki ilk ser- gide, sanatçılardan Nihat Akyunak, Şemsi Arel, Şadan Beze- yiş, Zerrin Bölükbası, Adnan Çoker, Sadi Çalak, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nevin Göker, Sadi Guneş, Altan Gurman, Ercüment Kalmık ve Sevim Saruhanlı'mn resim ve heykelleri bulunmak- tadır. Sergi, 17 aralıka kadar devam edecektir. GEÇEN YIL BUGÜN CumJ^î Fettullahçı gösteri 27 KASIM 1989 ibiami hareketlerin icinde "Fettullahçılar" diye adlandırılan grubun önderi Fettullah Gülen (Fettullah Hoca) "lslamda Birlik" vaazlarını sürdürüyor. Geçen hafta îstanbul Süley- maniye Camü'ndeki vaazından sonra dün de İzmir'deki Hi- sarönü Camii'nde binlerce kişiye hitap eden Fettullah Hoca, türban eylemlerine tepki göstererek "Sokağa dökühnekle hiç- bir şey çözülmez. Anarşi bizim işimiz değildir" dedi. TARTISMA 'Bana Paşa Deme^iniz' Atatürk devrimi, yuvarlak masalar çevresinde bu devrimin ilkelerini anlatmakla, anayasalara bu ilkelerin korunacakları maddeleri koymakla gerçekleştirilemez. Başlıktaki sözler, cumhuriyetimizi kura- rak ulusumuzun alınyazısını değiştiren Ala- türk'ündür. Unvan ve iakapları kaldıran 2590 sayılı yasanın yürürluğe girmesinden sonra kendisine, "Paşa Hazretleri" diyen bir bakana yaptığı uyandır. (F.R.ATAY- Çankaya). Yazının dar çerçevesi içinde, toplumsal önemi çok buyuk olan bu yasanın günü- müzdeki durumu irdelenecektir. Yasa, ki- şiier arasındaki seslenişlere (hitaplara) bir düzen vermek, kişilerin devlet karşısında eşit olduğunu gostermek ana amacıyla 26 Kasım 1934 yılında benimsenmiştir. Aga, Hacı. Hafız, Hoca. Molla, Efendi, Bev, Be- yefendi, Paşa, Hanımefendi, Hazretleri, sözcuklerini devlet dilinden kaldırmıştır. Atatürk'ün bu yasa karşısındaki tutumu, örnek aimacak bir tutumdur. Topluma bir düzen vermek için benim- senmiş olan bu yasaya gereken ilgiyi gös- terdiğirniz söylenemez. Hiçbiri doğru olma- yan değişik nedenlerle bu yasa yaygın bir uygulama kazanamamıştır. Nedenlere ay- nntıh biçimde değinmeden, ilgi eksikliğini, göze batan uzücü birkaç örnekle belirtmek- te yarar var. 1- Yasa yapıcıların ve üst düzey yöneti- cilerinin, "hanımefendi, beyefendi" söz- cuklerini kullanmakta sakınca görmemele- ri; Sayın İmren Aykut'un bir bayanlar top- luluğunda, "analanmız, bacılanmız" yeri- ne "hanunefendiler" denilmesini önermesi. 2- TRT yayınlannda konuşmaalann, su- nucuların, kişilere; hanımefendi, beyefen- di bey, hanım diye seslenmeleri. Daha acı- sı, TRT ve Ulusal Egitim Bakanlığı ile bir- likte hazırlandığı du>-urulan Okul Saati, Halk Saati, benzeri yayınlarda, yasaklan- mış olan unvanların kullanılması. 3- Kimi aydınların, "Odacrya bey derse- niz, genel müdiire, mttsteşara ne diyeceksiniz" düşüncesinde olmalan; bayan ve bay sozcüklerinin ayakyolu kapılanndan başka yerlerde kullanılmadığını savunur durumda olmalan. 4- 7. Cumhurbaşkanı Sayın Kenan Ev- ren'in herhalde bu yasayı unutarak yüce gö- revinden aynldıktan sonra halka, "Bana Evren Paşa diyebilirsiniz" demeleri. 5- Yeni Turk toplumu için büyük değer taşıyan öğretmen sözcüğünün, bir türlü il- kokulu bitirip de daha yüksek öğretim ku- rumlarına girememesi, buralarda "hoca" sözcüğünün egemenliği. Bütün bu davranışlarda suçun büyük bo- lumünün kişilerde değil, devlette olduğunu düşünmeye hakkımız yok mudur? Yöne- timler, uygulamaya geçildiği dönemlerde ti- tizlik gösterselerdi, büyük bir engel olustu- ran "ahşkanlık" etmeni kırılmış olmaz mıydı? 2. Cumhurbaşkanı tnönii'nün, 6. Cum- hurbaşkanı Komtürk'ün bu alışkanhğı kı- rabildiklerini gösteren birer örnek sunmak- ta yarar görüyorum. Birincisi sayın eşinden, Bayan Inönü diye söz etmiştir; 1947 yılın- da yayımladığı 12 Temmuz bildirisinde Sa- yın Celal Bayara, "Bay Celal Bayar, Bay Bayar" demiştir. Sayın Korutürk de bir söyleşide Atatürk'ü anlatırken Mustafa Ke- mal demekle yetinmiş, Paşa sözcüğünü kul- lanmamıştır. Cumhuriyet dönemi Türkünün, yenilik- leri hemen benimseyen, uygulamaya koyan, bir yapıda olduğunu dünyaya benimsetme- liyiz. Atatürk devrimi, yuvarlak masalar çevresinde bu devrimin ilkelerini anlatmak- la anayasalara, bu ilkelerin korunacakları maddeleri koymakla gerçekleştirilemez. Herkesin, hiçbir ayncahk, kişisel yorum yapmadan bu ilkeleri uygulaması, uygulat- maya çahşması ile gerçekleşebilir. RÜŞTÜ ERGUN Işınbilimci (Radyolog) İstanbul Çoeuğa Se\gi, Çocuğa Saygı Bu çocuklar 18 yaşını doldurup yurttan ayrıldığında yaşayacağı hayattan endişe duyuyor. Yeteri kadar sevgi görmedikleri gibi eğitim, sağlık, yaşam düzeyi gerekenin çok altında. Yani hiçbir beklentileri karşılanmıyor. Yetiştirme yurtlarıyla ilgili sorunlar yıl- lardır konuşulur. Ancak çocuklann mutlu- luğunun dışında bir şeyler ön planda tutul- duğundan, çözüme kaNTJsabilmiş değil. Son günlerdeki gelişmeler de daha uzunca bir süre sağlıklı sonuca ulaşılaraayacağını gös- teriyor. Konu, bizce görundüğünden çok daha önemli. Bu kapsama giren yüzlerce çocuk var. Ve bu çocuklar yıllardır kendilerini se- vecek, koruyacak, eğitimlerini sağlayacak, güvenecekleri birer "aile" bekliyorlar. Bek- lediklerinin iyi bir dini eğitim almak oldu- ğunu sanmıyoruz. Düzenlemeler yapılırken en önemJi ger- çek olan "çocuklann ne istejebileceği" göz- önüne alınmıyor. Onlann geleceği için is- tememiz gereken kendine güvenen, kendi kararlarını verebilen, mutlu ve dünyayla banşık birer insan olmalandlr. Bunun öte- sinde hayatlanyla ilgili karar veremeyiz. Sağlıklı bir yetişkin ise nelere inanıp inan- mayacağma, kendi doğrulannın neler oldu- ğuna kendisi zaten karar verecektir. Kalkıp, yüzlerce çocuk için "Size iyi bir dini eği- tim verebilecek. camiye giden (imamın ta- nıması gerektiğine göre) inançlan kuvvetli aileler bulacagız" diyemezsiniz. Bir ailenin, bir bireyin, bir çocuğu ya da diğer bir in- sanı sevebilmesi için dini inançlan olması şart değildir. Kişilik ayn şeydir, inanç ayn şey. Inanmak her zaman insanca yaşama- yı beraber getirmez. O halde ölçü bu olma- malıdır. Yurtlarda hâlâ yeterli sayı ve kapasitede eleman yok. Araştırma sonuçları, yetiştir- me yurtlarında kalan çocuklann zihinsel ve sosyal gelişmelerinin aile ortamında yetişen- lere göre düşük olduğunu gösteriyor. Bu ço- cuklar 18 yaşını doldurup yurttan aynldı- ğında yaşayacağı hayattan endişe duyuyor. Yeteri kadar sevgi görmedikleri gibi eğitim, sağlık, yaşam düzeyi gerekenin çok altın- da. Yani hiçbir beklentileri karşılanmıyor... Halledilmesi gereken daha birçok sorun var. Mesleğimizin ötesinde, insan olarak bunca soruna duyarsız kalınmasını hayretle karşıhyoruz. Yetiştirme yurtlarında kalan çocuklardan ve geleceklerinden toplum olarak hepimiz sorumluyuz. Bugün acıyıp üzülmekle, ya- rın onlara cevap veremeyiz. GÜLŞEN PEKŞEN Psikolog/İstanbul GÜNÜMÜZTÜRKİYESİNDE KİM KİMDİR WHO'S WH0 İN TURKEY 1990-1992 KIM KIMDIR 90/92 150ydbk dünya geteneği 13 bini aşkn biyografi Süleyman Nazif Sok. 14/4 Nişantası istanbul 140 7026 D U Y U R U Mümessilter-Distribütöfter rehberiniz yayınkınıyor katılınl Gayrrt Sokık Yılduım Apartmanı NoJ Dairc 7 Meddiyeköy iıtanbul Tel: (1) 174 81 33-174 81 37 Fax: 174 81 41 ANKARA NOTLARI T.C HAVRAN SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜMÖZETİ Sayı: 1990/7 — Esas 1990/169 Karar Havran Sulh Ceza Mahkemesi'nin 21.9.1990 tarih ve 1990/7 Esas ve 1990/169 Karar sayıh kesinleşmiş Uamı ile Havran Mescit Mahal- lesi nüfusuna kayıtL ohıp halen aynı mahallede olurur, Muharrem ve Kadriyeden ol'ma 1961 D.lu RİFAT GÜNYILDIZ hakkmda GI- DA MADDELERİ TÜZÜĞÜ'NÜN 332/A maddeleri delaletiyle1 TCK'nun 3%'ncı 647 Sayüı Yasanın 4/1'nci maddesi gereğince DöifT YÜZ YETMİŞ BİN LİRA AĞIR PARA CEZASI İLE CEZALAN- DIRILMASINA ve aynca TCK'nun 402'nci maddesi uyannca sanık Rifat Gunyıldız'ın CtJRME VASITA KILDIĞIMESLEK VE TİCA- RETlNİN ÜÇ AY SÜRE İLE TATtLlNE. YEDİ GÜN SÜRE İLE IŞYERİNİN KAPATILMASINA dair karar kesinleşmiştir. 6.11.1990 Basın: 39563 BEYOĞLU 3. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ . 990/533 Davacı Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından açılao gaiplik da- vasında Beyoğlu Pürtelaş Mah. Günesli Sok. 136 pafta, 39 ada, 25 parsel Sayılı 2 kat no.lu bağımsız bölüm 4/15 arsa payü 2 no.lu mes- kenin malıki 1888 doğumlu Yunan tabâlı Flori oğlu PETRO FLORİ ölü veya diri olduğu bilinmediğinden gaipliğine karar .verilmesi iste- nilmiştir. Yukarıda açık kimligi yaalı PETRO FLORİ'yi tanıyan veva bilen- lerin mahkememizin 990/533 sayüı dosyasına bildirmeleri rica olunur. MUSTAFA EKMEKg Tepelerde Olup Bitenleıi.. Ziya Paşa'nın şiirleri arasında "terkib-i benf'leri ne ilginç- tir. Birkaçım yazmak istedim bugün şöyle: "Her şahsı harim-i hakka mahrem mi sanırsın / Her taç giyen çulsuzu Ethem mi sanırsın? / Dehri arasan binde bir adem bulamazsın / Adem görülen harlan adem mi sanırsın?" (Har; eşek demek.) "Pek rengine aldanma, felek eski felektir / Zira feleğin meşreb-i nasazı dönektir." "Allah'a sığın şahs-ı halimin gazabından / Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir." "iman ile din akçedir erbab-ı gınada / Namus-ü hamiyyet sözü kaldı fukarada" (Erbab-ı gına: Zenginler arasında an- lamına). "Bed asla necabet mi verir hiç üniforma / Zerdüş palan vursan eşek yine esektir." (Üniforma hiç, kötü soyluya soy- luluk mu verir, altın kakmalı palan vursan, eşek yine esektir.) "İkbal için ahbabı siyaset yeni çıktı / Asiyab-ı devleti bir har da olsa çevirir." (BüyükJük arkasında koşmak için, eşi dos- tu koruma yeni çıktı / Devlet çarkını bir eşek de olsa çevirir... Ziya Paşa da bir "eşek" diyor, bir "har" diyor. Şunu halkın diliyle söylese ya!) Adalet Bakanlığı'nm üst düzeyinde bürokratlar arasındaki kapışmalarla, çekişmelerin kamuoyunda geniş yankı uyan- dıracağını sanıyorum. Bunun bir ölümle sonuçlanması, ay- rıca düşündürücüdür. Ceza ve Tevkif Evferi Genel Müdür yardımcılarından Muammer Coşkun'un ölümünün yankıları sürüyor. Bakanhkta, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Atila Bengü'nün tutumu, davranışı izlenmeye değer. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'yla müsteşan Arif Yüksel- in arası doğrusu hiç iyi değil. Sürekli sürtüşme halindeler. Oltan Sungurlu, gazetecilere verdiği yemekte şöyle demişti: — Bakanhkta ben hiçbir şey yapamıyorum. Bakanlar Ku- rulu'na da sözüm geçmiyor. Ne desem aksini yapıyorlar! Bir gazeteci takıldı: — Efendim, o zaman siz "141-141 kalkmasın" deyin, belki kaldırırlar! (Kahkahalar) Bakan öyle diyor, ama bakanın etkisızliği öncedendi, şim- dilerde Müsteşar Arif Yüksel'in sözünün geçmediği söyleni- yor. Müsteşar Arif Yüksel yokken Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Atila Bengü'nün kararnamesi çıktı. Müsteşar Arif Yüksel, Köşk'e, Çankaya'ya koştu. Yetişemedi. Atila Bengü: nün APK kurulundan, yani kızaktan Ceza ve Tevkif Evleri Ge- nel Müdürlüğü'ne atanması için üçlü karamame gerekiyordu. Müsteşar yokken bu hazırlandı. Durumu öğrenen Müsteşar Arif Yüksel, Hacı Turgut Bey'e vardığında iş işten geçmişti. Turgut Bey: — Geç kaldın, imzaladım gitti! dedi. Ne bileyim Arif? - Üzüntüsünden öldüğü söylenen Ceza ve Tevkif Evleri Ge- nel Müdür Yardımcısı Muammer Coşkun, bakanhkta dürüst- lüğüyle tanınırdı. Cezaevlerine personel alınacağında sınava girenlere din soruları sorulmasına ıçerlemiş eşine: — Biz, laik bir ülkeyiz. Böyle sorular naşıl sorulur? diye dert yanmıştı. Sınavı yapan kurulda Ceza İşleri Genel Mü- dür yardımcılarından Hüseyin Bey de (Turgut) vardı. O, imam hatip okulu kökenliydi, hukuk fakültesini sonradan bitirmiş- ti. Kurulda bir de Mutlu Bey vardı. Hüseyin Bey, sınava giren memur adayına soruyordu: — İkindi namazı kaç rekattır? Mutlu Bey de (Aksoy) şöyle soruyordu: — Atatürk devrimlerini say. Sınav kurulunda sınavı yapanlar çelişkiye düşünce Mutlu Aksoy doğruca Oltan Sungurlu'ya gitti. — Bakan Bey, ben bu durumda bu komisyonda kalamam. Adaylara dini sorular soruluyor, bana ters geliyor... — İşine gelmiyorsa ayrıl, çık komisyondan! yanıtını verdi Bakan Bey! Atila Bengü, aslında "dinci" filan değildi; kimilerinin ileri sürdüklerine göre bunları gösteriş.için" yapmaktaydı. Atüa Bengü, özellikle imam hatipUeri mi cezaevi müdürlüklerifıei atamak istiyordu? ' ' ) Atila Bengü'nün teröristlerden çok korktuğu söyleniyordu. Arabasına ayna mı yaptırmıştı? Personel Genel Müdürü'yken valilikten "çelik yelek" istemişti. Vali: — Arif Yüksel'e bir sorun dedi, böyle bir konu var mı? İsti- yor mu? Arif Yüksel kızmıştı: — Bu adam deli mi? Çelik yeleği ne yapacak? Bizi bakan- lıkta rezil mi edecek? Kaç dilekçesi vardı? Şoförüne tabanca istediğine ilişkin dilekçesi valilikte du- ruyor muydu? Personel işlerinde genel müdür yardımcılarından Celal Paksoy vardı, Atilla Bengü, onun da emekli olmasına mı ne- den oldu? Celal Paksoy, şimdi Kahramanmaraş'ta savunman- lık mı yapmakta? Emekliliğini isteyip Kahramanmaraş'a mı yerleşmiş? Muammer Coskun, öldüğü için konuşamıyor, Adalet Ba- kanlığı'nda çektiklerıni anlatamıyor. Muammer Coşkun'un onurlu bir kişi olduğu söyleniyordu tanıdıklarınca. Kırıkkale Cumhuriyet Savcısı'yken Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdür- lüğü'nde "tetkik hâkimi" oldu. Srvas'ın Suşehri'ndendi. 1941 doğumluydu. Eşi Gül Hanım, eczacıydı. İki yıl önce adli sici- le genel müdür yardımcısı oldu. Adalet Bakanı Sungurlu'ya, Atila Bengü'nün "Gümüşhane dayısı" dediği günler, baka- nın bakanlıktan ayrıldığı sıralara rastlıyordu. Oltan Sungurlu, yeniden bakanlığa dönünce seçimden sonra herkesin imza yetkisini aldı. Müsteşarın, tüm genel mü- dürlerin. Atila Bengü'yü de Personel İşleri Genel Müdürlü- ğü'nden kızağa APK Başkanlığı'na. ANAP'lı milletvekilleri, Atila Bengü'nün imdadına koşacaklar, onu genel müdürlü- ğe getirmesi için bakana baskı yapacaklardı... Atila Bengü'nün, Muammer Coşkun'un odasının kapısınıni kilidini kjrdırtması, odasını iki kez değiştirtmesi, Muammer Coşkun'u çok üzmüştü. Bu üzüntüler, Muammer Coşkun1 un yaşamının sonu oldu. Cezaevlerinde açlık grevi yapanlar, sözüm sizedir: Alt kat hücrelerde yatıp açlık grevlerini sürdürürken tepenizde olup bitenleri bilin diye yazdım bunları. Boşu boşunaölmeyın. Biz- leri, sizleri kimlerin yönettiğini anlayın. Bırakın açlık grevini, yaşay(n! Gelecek için yaşayın... MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1—Maliye ve Gümrük Bakanlığı Gümriikler Genel Müdürlüğü'- nün merkez ve taşra teşkilatında boş bulunan memur kadrolanna sı- navla eleman alınacakur. 2—Sınava katılacak adaylarda aranan şartlar; a) 657 sayıh Devlet Memurlan Kanunu'nun değişik 48'inci mad- desinde belirtilen nitelikleri taşımak, b) Trakya Üniversitesi Edirne Meslek Yüksek Okulu Gümrük tşletmeciliği Bölümü ile Gazi Üniversitesi Iktisadi ldari Bilimler Fa- kültesi Maliye Meslek Yüksek Okulu Gümrük Bölümü mezunu ol- mak, c) Sınav tarihi itibanyla 30 yaşını doldurmamış olmak, d) Askerlik görevini yapmıs ve>a tecilli olmak, e) Adaylann daha önce Devlet Memurlan Kanunu'na tabi gö- revlerde bulunmamış olmalan (sonradan bu yasaya tabi görevde ça- lıştıkları tespit edilenlcrin atamalan cıhetine gidilmeyecektir) gerekmektedir. 3— Sınava katılmak isteyenlerin en geç 5.12.1990 Çarsamba günü saat 17.30'a kadar 2 fotoğraf ile birlikte Maİiye ve Gümrük Bakan- lığı, Personel Genel Müdürlüğü'ne şahsen başvurmalan gerekmek- tedir. (Başvunı formları Personel Genel Müdürlüğü'nden alınacak- ür.) Başvuruda bulunanlann 4asdikli öğrenim belgelerini ibraz etmele- ri gerekmektedir. 4—Sınav Konulan: a) Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi b) Temel yurttaşhk bilgisi c) Türkiye coğrafyası d) Türk kültür ve medeniyetleri e) Türkçe-kompozisyon f) Matematik g) Gümrük mevzuatı. 5—Sınav tarihi ve yeri: Yaalı sınav 10 Aralık 1990 Pazartesi günü saat 9.30'da Maliye ve Gümrük BakanlığVnda (tlkadım Caddesi Kara Harp Okulu yani Dik- men) yapılacaktır. Du>Tirulur. Basın: 39351
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle