08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 1990 E INSANLAR F Ü S U N Ö Z B t L G E N G Ö R Ü Ş Aydınlar Eskiden aydınlar, yazartar, belli bir- takım yerlerde, örneğin kahvehanelerde toplanırlardı. Halkın içindeydi yani. Şimdilerde daha dar çevreli barlara gidiliyor. Bu, bir kopuş, bir soyutlama. Aytaç Arman BİLİNÇSİZ, BAĞNAZ VE BİLGİSİZ OLAN KİM? Kedi gibi yavrulamak KEOt gibi yavrulamak ile insan gibi çoğalmak arasında büyük fark var. Kedi, mart ge- • lince kızışır, damlarda sevişir, bol miktarda yavrular. Yavru- ları ile küçükken ilgilenir, bü- yüyünce hatırlamaz. Yavnıla- nna yaptığı bakım, kendi içgü- düleri Ûe öğrendiklerine daya- nır. lnsanoğlu da bir zamanlar, doğanın bir parçası olarak benzer biçimde coğalrruş. Son- ra aklını kullanmış, kendini gözlemiş, cinsel ilişkiden do- ğuma ve çocuk yetiştirmeye kadar toplumsaJ kural ve bi- limsel yöntemler geliştirmiş. Örneğin eski çağlarda normal kabul edilen kardeşler arası evlilikleri gerilerde bırakmış, doğumu doktor ve hastane yöntemleri ile gerçekleştirmiş, doğan çocuklan yıllarca egite- rektoplumun yararlı bir par- çası haline getirmeye uğ- raşmış. Ancak medeniyetin daha az girdiği kapalı toplumve köy- lerde, insanoğlunun aldığı bu mesafeye ulaşılamıyor. Onun için köylerde çoğalmak daha ilkel yöntemlerle ve daha faz- la oluyor. Kentleşme ile birlik- te doğum oranlan da azalıyor. Türkân Şoray ve Tank Akan, Berdei niminde. Türkiye'de nüfus artış hızı çok yüksek ve bu hız köyler ile geri kalmış bölgelerden kaynakla- nıyor. Bu bölgelerden göç eden ve henüz kentleşmenin birinci basamağındaki gece- kondu bölgelerinde de yoğun- luk devam ediyor. Bu neden- le kentleri de giderek köy kül- türü, ahşkanhğı ve yaşam tarzı sanyor. Nüfusun 1985 yıünda 50 milyonu aşması üzerine aJarm zilleri çalmaya başladı. İşa- damlanndan sendikacılara, üniversitelere kadar çeşitli des- teklerle bir vakıf kuruldu. ön- cülüğü Türk işadamlarının du- ayeni Vetabi Koç'un yaptığı Türkiye Aile Sağlığı ve Plan- laması Vakfı, nüfus artış hızını kontrol altına almak ve bilinçli YETİM HÜSMÜ, GAZETECtLERl ADAMAKILLI AYDIMIATTI Parlak zekâlı bakanGAZETECİLER Cemiyeti yeni Milli Savunma Bakanı Hüsnü Dogan ile gazetecileri bir akşam yemeğinde buluş- turdu. Basın sordu, Bakan Bey yanıtladı. Böylece Istanbul ba- sıru Sayın Bakanı daha yakın- dan taruma fırsatını elde etti ve hayran kaldı. Turgut Özal'ın TV ekranla- nndan Hüsnü Doğan için yap- tığı propa^anda halen hatırlar- dadır. Şöyle demişti: "Bizim dayıoglu yetim Hüs- nü çok zekidir. O yüzden de kafası büyüktür" özal'ın her dediğine inanan- lar bu sözlere de inanmış ve parlak zekâlı Hüsnü Doğan Milli Savunma Bakanlığı na atandığı zaman pek sevinmiş- lerdi. Doğrusu biz o zamanlar bu zekânın pınltılannı yakala- yamamıştık, ama geçen ak- şam ki toplantıda yaptığı ko- nuşmayı ve sorulara verdiği ya- nıtlan dinleyince biz de hayran kaldık. İşte bazı soru ve yanıt ömekleri: Sonı - Körfez'e Türkiye de kuvvet gönderecek mi? Doğan - ABD'nin orada önemli sayıda askeri var, ceva- bım bu. Soru - Suudi Arabistan'dan petrol yardımı gelecek mi? Hüsnü Doğan Dogan - Kesih bağlanmış ra- kam yok, değişebilir, Türkiye^ nin menfaatleri olmuştur.. Soru - Askerlik süresi kısa- lacak mı? Dogan - AKKA (Avrupa Güvenlik Antlaşması) çok şü- kür anlaşma haline geldi. İn- şaallah, Ortadoğu sorunu da sonuca bağlanır da biz de as- kerlik süresinin kısaltılması şartlanna Inşaallah kavuşuruz. Soru - Ordudaki irtica ope- rasyonları hakkında ne dUşii- nüyorsunuz? Dogan - Kanun tüzük çerçe- vesinde götürülmektedir, baş- ka diyeceğim bir şey yok. Sonı - Bizleri haber Oksüzü bıraktınız, yann sizinle ilgili olarak ne manşet atalım? Dogan • Ben buraya sohbe- te geldim. Soru - Türkiye'nin de atom bombası olacak mı? Dogan - Ben de size soruyo- rum olsun mu? Soruların sonunda artık patlama ile gırgır geçme ara- sında bir noktaya gelen salon gırgırı seçti ve hep birlikte 'os- suuun, ossuuun' diye bağnşa- rak eğlenmeye başladı. Soru - Askeri darbeler ko- nusunda köktenci değişiklik getirmeyi düşünüyor musunuz? Dogan - İAİsteft müdahale- lerin çok fazlâ münakaşa edil- mesinin memleket haynna ola- cağı kaanatinde değilim. Sonı - Kontrgerilla konusu gündemde, siz ne djyeceksiniz? Doğan - Genelkurmay Baş- kanhğı gerekli açıklamayı yap- tı, ekleyeceğim bir şey yok. Sonı - Neden seçilmiş bir si- vil ve bakan olarak kendi gö- rüşünüzü açıkJamayıp Genel- kurmay Başkanhğı'mn açıkla- masının arkasına sığını- yorsunuz? Dpfan - Verdiğim cevaplann sizi tatmin edip etmediği be- nim meselem değil. Yeterli ce- vap verdirn. Söyleyeceğim bir- şey yok, kimsenin arkasına sı- ğınmıyorum. ŞERİAT TARTIŞMA5I Geliyor mu gelmiyor mu? TÜRK Hukukçu Kadınlar Derneği'nin düzenlediği "Os- manJı Dönemi ve Cumburiyet Türldyesi'nin Hukuki Yapısı" konulu seminerde konuşan tl- ber Ortaylı ve Toktamış Ateş, Türkiye'nin büyük bir şeriat tehlikesiyle karşı karsıya olma- dığını, "geliyor, geliyor" den- mesine rağmen şeriatın kolay kolay gelemeyeceğini savundu- lar. tlber Ortaylı, laisizmin 19. yüzyılda eğitimde başladığını ve laik okullar açılarak med- reselsrin, kilise ve hahamlann okullarının gerilediğini anlat- tığı konuşmasmda, kanunlan- mızın ister istemez şeriatın dı- şında örgütlenmeye başladığı- nı ve insanlann artık laik ha- reket etmek ihtiyaa duydukla- nnı söyledi. Laikleşmenin ön- ce pratikte başladığını hatırla- tan Ortaylı, şöyle dedi: "Bir ölçekte yanlış laiklik rnücadelesi yapdıyor. fş dönüp dolaşıp türbana geliyor. Ve ben buna çok kızıyorum. Çünkü 5 tane generalimiz ve o zaman devlet başkanı olan Kenan Ev- ren, bu konuyu tartışırken sa- vunurken dünyada hiç görül- memiş bir şey, anayasaya din derslerini zorunlu olarak ko- yarken sustu bu toplıun. Birçok yerde "trtica yakla- şırken siz ivimsersiniz, irtica- nın yaklaşan ayak seslerini duymuyor musunuz?" diye suçlandığını söyleyen Toktamış Ateş ise iyimserliğinin nedeni: ni açıkladı: "Aslında bizim evrensel de- ğerieri benimseyişimiz cumhu- riyetimizle birlikte ortaya çı- kan bir olgudur. Bizim Türk devrimi ya da Atatürk devrimi dediğimiz şey teokratik bir monarşiden halk egemenligine dayanmaya çalışan laik bir cumhuriyette geçiş, eski deger- leri bırakıp yeni değerlere sa- nlış ve teokratik monarşinin kullanndan, laik cumfauriyetin vatandaşlannı oluşturmadır." AHADOUI GBUBU'MUN YEMEĞİHDE SUSKUHUIĞUMU BOZPU Aydın Menderes: 'Savaşa hayır' ANADOLU Gnıbu'nun ye- mekli olarak düzenlediği top- lantılar bir süre öncesine kadar 'basına kapalı' olarak yapılır- dı. Bir kurucu üyenin "Eski- den bizim toptantdarunıza ka- dınlar bile giremezdi" dediği Anadolu Gnıbu'nun kasım ayı toplantısı önceki akşam Maç- ka Oteli'nde yapıldı. Davetlile- rin kapıda 50 bin lira ödeyerek girdikleri yemekli toplantıda- "kadınlann sayısı" hiç de az değildi... Prof. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Tunca Toskay, Prof. Şa- ban Karatas, Prof. Turan Yaz- gan, Prof. Necmettin Hacıe- minoğlu, eski devlet bakanı Muhammet Kelleci, DYP İs- tanbul İl Başkanı Orhan Keçe- li, torun Adnan Menderes'in yanı sıra çok sayıda Ankara ve İstanbullu işadamı, bürokrat ve politikacının dinleyici ola- rak katıldığı yemekli toplantı- nın konuşmacısı ise Aydın Aydın Menderes Menderes'ti. Önceleri hep "geride" kalmayı tercih eden ve konuşmaya yanaşmayan Aydın Menderes, o akşam sus- kunluğunu bozarak "Dünya- daki gelişmeler, Körfez krizi ve Türkiye'nin rolü" konusunda görüşlerini aktardı. Aydın Menderes, 'sa>aşa ha- yır'ı vurguladığı konuşmasın- da şu görüşleri vurguladı: "Ancak Türkiye'nin tavn 'herkesle beraber, herkes kadar olmalı' idi. Bu çizgi aşılmış gözüküyor. Bu bölgeye yöne- lecek askeri bir müdahalede ise ne yer almalı ne de buna ko- layhk sağlamalıdır. Türkiye Müslüman bir ülke ise -ki öyledir- Müslüman ka- nının dökülmesine vesile ola- maz. Olay bu kadar açıktır. Esasen Türkiye'nin Batı'nın müttefîki olması dışında bu bölgeye karışmasına yol aça- cak ciddi bir nedeni de yoktur. Zaten ambargoya uyarak ken- di çıkarlarını hiçe saymıştır. Mesele lrak ya da Saddam- ın saldırganlığı defildir. Bölge halkları, nedeni ne olursa ol- sun dışandan gelen hiçbir mü- dahaleyi hoş karşılamayacak- tır. Türkiye, Ortadoğu ülkele- rinin yönetimleri ile bu bölge- nin kamuoyunu mutlaka bir- birinden ayırmalıdır. Türkiye'- nin muhatabı Ortadoğu kamu- oyudur. Asla incitici olmama- sı gerekir." doğumu sağlamak üzere 5 yıl- dır çalışmalar yapıyor. 22 kli- nik açıldı. Bir yandan da ko- nuya dikkat çekme ve tanıtım ite yardım toplama çalışmala- n sürüyor. Geçen akşam Vakıf tarafın- dan finanse edilen 'Berdei' fil- minin özel bir gösterimini iz- Iedik. Atıf Yılmaz'ın yönetti- ği, Türkân Şoray ile Tank Akan'ın başrolleri paylaştıkla- rı film yakında sinemalarda gösterime başlayacak. Köy er- keğinin 'soyunun devamı' dü- şuncesi ile erkek çocuk sahibi olana kadar iki kansına boyu- na çocuk doğurtmasının aakb bir öyküsü Esma Ocak'ın öy- küsünden yola çıkılarak duy- gulu bir köy filmi halinde iş- lenmiş. Bu film, kuşkusuz kent si- nemalarında bu 'töre'leri aş- mış insanlara bilinç katmasa bile sorunun bir boyutunu ta- nıttığı için oldukca yararlıydı. Nitekim eski DİE Başkanı, şimdiki Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Başkanı Ya- şar Yaşer, bu konudaki geniş deneyimlerinin sonucunu şöy- le yansıttı: "Kadınlanmız daha bilinç- li, çok çocuk istemiyor, ama köylerde yöntemleri bilmiyor veya ulaşamıyor. Erkeklerimiz bilinçsiz, bağnaz ve bilgisiz." Aile planlaması için hızla çoğalma sorununun temelin- deki yaklaşım ve yanlışları yansıtan bu gibi filmlerın ya- nı su-a, çok çocuk yapmak is- temeyen kadının yanı başında bulacağı sağlık ekiplerini oluş- turmak da büyük önem taşı- yor. Bir annenin ilgilenemeyece- ği kadar çok çocuk yapması- nın, sonra okullara, dershane- lere sığmayacak kadar çoğalan bu çocuklan toplumun eğitip çağdaş insan olma aşamasına ulaştıramamasının acısını top- lum olarak hep birlikte yaşıyo- ruz. Bu siıreç, bugünkü nüfus artış hızı ile giderse, eğitimsiz- leşme, sağlıksız ve gerî foplum olma süreci hızlanarak büyü- yecek. Onun için "70 milyon ola- lım da dünya bizi umursasın, Bulgarlar korksun" gibi Tur- gut Özal akıllarını veya dinci- lerin dediği gibi "Allah nzkını verir" anlayışını bir yana bı- rakıp sorunun üzerine hep bir- likte gitmek ve bu tür girişim- leri desteklemek hepimizin gö- revi. FpSUN ÖNAL'IN KITABI Hayatı Denedim KİTAPLARIN arka kapa- ğında genellikle yazan ve kita- bı tanıtan yazılar yer alır. Ki- tabın yazarının yazdığı bu ya- zılarda, sanki yayıncı, yazan anlatıyor gibi bir üslup kulla- nılır. Sanatçı Füsun Önal da bir kitap yazmış. "Hayatı Denedim" ismini verdiği kita- bının arkasında da hiçbir üs- luba başvurmadan doğrudan doğruya kendisini kendi algı- ladığı biçimde anlatmış. Kita- bın içinde yazdığı deneyimle- ri, görüşleri ve yaşamı ile sa- mimi olan Füsun Önal, arka kapakta kendini şöyle tanıtı- yor: "Ben, meslek sahibi, hiç ço- cuklu, iki kez dul, bir kedili, çok çiçekli, şimdilerde bekâr bir kadınım. Yani, toplumun genel ve hukuksal deyimi ile dulum. Hem sevdim hem de sevildim. Hem de kaç kereler... Acıyı da hüznü de kederi de tattım. Hiç aç kalmadım. Sag- lıklıyım. Enerjigim. Üretke- nim. Çalışkanım. Duvgusalım. Becerikliyim. Yaratıcıyım. Sa- natçıyım. Tiyatrocuyum. Şar- kıcıyım. Fotoğrafçıyım. Söz yazanyım. Ev kadınıyım. Ne- şeliyim. Hoşum. Matragım. Vejetaryenim. Gırgınm. Sev- giliyim. Dişiyim. Düriistüm. Mutluyum. Ve yazanm. fşte elinizde." CUMHURİYET/J PİKNİK PİYALE M4DH4 u fflZU GAZETECİ NECDET ŞE1 \/6St BûZEM KADINLAIÎA KûgŞI Bu KADAR YAe&ILA1\C\ fte T4VİI? -RMCINMAKLA. INSAPSI7LHC TİSİ OÜŞÜNÜYORUM AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GCRSES GARFIELD JLM DAVIS HER 1 İ N IÇİME TÜÎ2PA SU kX)>OUM KEP.Bll2.lNe. DOKU m TARİHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKA\ 21 Kasım »UMUOM POLONYA tMCAttiStAN K 0OM4MM RUSM AVUSTURYA TAHMIN SONU!. 8U6UAJ, U F8AN2 JOSEPH 86 *MŞfMM ÖUHÜÇTü. TMM 68 YIL nf/rr* KAIA*/ iMP*«4n>#, HEM oeı/i£TİN nr- ICItlf PÖHfAAtAJDe YÖN£TİCİ OLUfU, H£M O£ VAÇA P/§l Kip££L /tC/LAe N£O£HİYL£ ÛHU/DÛ'g- 1889 Y/LIMDA, O6UI KUDOLP, AÇKt U6/&JNA iMrrHAK ETJU/Ç; 1S9SOC £ff /V -v.V ? ÖLOÜKÜLMÜŞrV- DAHA SONIZA PA, y£Ğ£Nİ VE ı/ELi/urrr /9ıeç/ou/>c ( HE&&? OLMUfTU.' BU OLAY, Z. OÜMY* S/>V*Çf 'AıM YOL AÇAN M£- SAÇ/NPA T.C. ÇORLU ASLİYE CEZA MAHKEMESÎ Sayı: Esas No: 1989/5 Karar No: 1989/181 Terme ilçesi Akcagün köyü nüfusunda kayıtlı ve mukim Ahmet ve Muteber'den olma 1964 doğumlu Cemal Ergen'in 3.11.1988-8.ll.l988 tarihlerinde dolandıncılık suçundan TCK. 503/1.522.647 SK.4, TCK. 72. TCK.503/1.522., 647 SK.4, TCK.72.40 maddelerı uyannca içtımaen 21.000.— TL. ağır para cezası ile ceza- landırılmasına dair mahkememizden verilen 27.6.1989 gün, 1989/5 esas, 1989/181 karar sayılı gıyabi hüküm bütün aramalara rağmen sanığa tebliğ olunamadığından 7201 sayılı Tebligaı Kanunu'nun 28 ve müteakip maddelerı uyannca ilanın yayımı tarihinden 15 gün sonra gıyabi hükmün sanığa tebliğ olunmuş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 39269 \ T.C. ADANA 2. İŞ MAHKEMESİ Sayı: 1990/336 Dav?cı Çukobirlifc Genel Müdürlüğü vek. Av. Yalçın Erkan tara- fmdan davalılar Mehmet Civelek ve Yüksel Seyrek aleyhine açılan R. Tazminat davası ile Hgili olmak üzere: Davalı Adakale Sk. Ada Apt. No: 8/2 Yenişehir / Ankara adre- sindebulunan Mehmet Civelek aleyhine 6.177.772 TL. alacak dava- sında davalının bu adresine tebligat yapümadığı gibi emniyet müdürlüğü aracılığı ile yaptırılan araştırmada da yeterli adres tespit edilemediğinden, 13.12.1990 günü saaı 9.00'da duruşmada hazır bulunması ya da kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi aksi halde yokluğunda karar verileceği dava dilekçesi yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olu- nur. 6.11.1990 Basın: 39233 BOLVADİN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİĞ 990/461 ALACAKL1: Şekerbank T.A.Ş.-Bolvadin BORÇLU: ö. Sezai Taktak: Sultan Cerullah Sokak No: 10 - BOLVADİN BORÇ MİKTAR1: 30.888.809 liranın icra masrafı, ücreti vekâlet ve takip tarihinden itibaren yüzde 97 faizi. BORCUN SEBEBİ: 24.11.989 tarihli banka kredi sözleşmesi. Yukanda adı ve adresi yazılı sahıs hakkında yapılan icra takibin- de borçluya çıkarılan örnek 49 ödeme emri, zabıta tahkikatına rağ- men borçluya tebliğ edilemediğinden tebligatın ilanen tebliğine ka- rar verilmiştir. Işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu ve takip mas- raflannı tebligat kanunu gereğince on beş gün ilavesiyle yirmi iki gün içinde ödemenız (teminatı vermeniz), borcun tamamma veya bir kıs- mına veya alacaklının takibat icrası hakkında bir itirazınız varsa, se- net altındaki imza size ait değilse yine yirmi iki gün içinde ayrıca ve açıkça bildirmeniz, aksi halde icra takibinde bu senedin sizden sadır olmuş sayılacağı, imzayı reddettiğiniz takdirde merci önünde yapı- lacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uymazsanız vaki itırazını- zın geçici olarak kaldırılacağı senet veya borca itirazınızı yazılı veya sözlü olarak icra dairesine yirmi iki gün içinde bildirmediğiniz tak- dirde aynı müddet içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulun- manız, aksi halde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bu- lunmaz veya hakikata aykırı beyanda bulunursanız hapisle cezalan- dırılacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği, takibe itiraz ettiğiniz takdirde, itirazla birlikte tebliğ gider- lerini odemeniz (tebliğ gideri dosyada mevcuttur) aksi halde itiraz et- memiş sayılacağınız ilanen tebliğ olunur. 25.10.1990. Basın: 48672 KEŞAN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1989/940 Davacı Malıye Hazinesi vekilleri tarafmdan davalılar Abit Akkuş ve arkadaşları aleyhlerine açılan tespite itiraz ve tescil davasının ya-. pılan açık yargılamasında verilen ara kararı gereğince: Davacı vekili dava dilekçesinde Keşan ilçesi Altmtas köyune ait ni- zalı 853 parselin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yer- lerden olduğunu kazandırıcı zamanaşımı zılyedliği yoluyla iktisabı mümkun bulunmayan yerlerden bulunduğunu ve davalılar adına tes- piti yapılan 853 parselin tespitinin iptali ile Hazine adına tapuya tes- ciline karar verilmesini talep ve dava etmiş iseler de davalılardan Hüseyin kızı îkbal'e dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edileme- miş olup zabıtaca yapılan araştırmada da tebligata yarar açık adresi tespit edilemediğinden davalı Hüseyin kızı Îkbal'e duruşma günu olan 22.1.1991 günü saat 9'da mahkememizde hazır bulunması, bulun- madığı takdirde işbu ilanın tebligaı yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 10.10.1990 , Basın: 48677 İLAN MENGEN KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1983/101 Es. 1988/104 Kar. Davacı Or. Idaresi'nin, davalılar Şefika Çınar ve müşterekleri aley- hine mahkememize açtığı Tapulama Tesp. iptali ve tescil davasının açık yargılaması sonunda verilen karar gereğince, niza konusu edi- len Mengen Demirciler köyü 36 parsel sayılı tasınmazla ilgili davacı orman idaresinin davasının kabulüne, tapulama tespitinin iptaline dair verilen karar davalılar Mengen Demirciler köyünden Cevahir Sarı- can, Ulvi Demirok, Necmettin Çmar, Cevat Çınar, Yusuf Çınar, Azime Eren, Zahide, Necla Kayan, Hayriye Atala, Gülnehar Aksakal,'Yal- çın Kayan, Kadriye Demirok, Zehra Demirok, Bilgi, Ülviye Demi- rok, Fatma Ayhan, Emrne, Mustafa. Hüseyin, Halil, Pakize özçelik'e tebliğ edilememiş olduğundan bahsi geçen kararın ilgililere tebliğ edil- miş olacağr. 15 gün içinde temyiz isteğinde bulunulmadığı takdirde hükmün kesinleşecegi hususu ilanen tebliğ olunur. Basın: 48572
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle