Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahlbl Cumhurı\et Maıbaactllk ve Üa2etecıllk Turk Anonım Şırkeu adına I, P-lıtıfca Crial Bcjlafic*. üi< Haberler Lfiaa Balcı. Ekonomı Ceavu Taraaa. Iş SonMa Şvkru kclran. kullur CriaJ L«f, [«anbul
Nadir Nadl 0 Genei >avın Muduru Hasaa Cemal. Muesiese Muduru Habc' rn Krmal ka<ıık. Efıtım Gno) ^aylaB. Hab« Aıatfırm». tsaarl kftaa. Yun Habtrkn S«4rt Dogaa, Spor Damsrnajıı
Lmıııc işakhgS. Yaz' Ijlen Mudum Ola» GoMnsm. 0 Haher Merkezı tMıllcaOır t « r t a u . a n Vu.iar t n n ç>k)kn. truııına Şaan «.!••;. Dw*nw « M A ı Vam ( kootfıuo
Muduru >.alfia Ba>»r. Sa\'a Duzenı lontımtl» Alı Acar % Temsılcıler 0 Ma ı l<l;r tml Lrluı 0 Muhıseb* IMcaı h « ı 0 Bunt Ptanlama Sntı Ouaant»irotte # ""•» V f lor» 9
\ N k \ k \ Mımct Tan. IZMIR HiknKt ÇMinkaya. 4 D A S 4 Çttin lıtnogla *anniar u n » \k..>l 0 idare H n n » l « | !>k-mt O ı * ı ( r i t 0 Bıiı> İ M . •>•« lul
Voım Aanı/n FUskan >«*r Nadı
Okl>\ \klMl YBIÇM B«ier. H**a
Ctml HtknKt (.HMikay». Ofca*
(^»cm. l f Ma«ae« llkaa
•Ktcak. *• -.™*» \*m« !••
I m ır >o«7* Cumhuntcl Ma:baanlık >e Gaıcucıiık T A Ş Turt Ocajı Cad 39 41
34314 ht PK 246 [sunbul Tel Sli 05 05 (20 hatl. Teta 22246. Fax- (1) 526 60 72 0
Bttroiar Aakara: Zıj-a Oökajp BU inkıUpS-No 19 4. Tci 133 II 1 U
1
Tdex 42344. Faı: (4) 133
05 6- 0 lıaMr H Zı>a BU İ352 S 2-J. T« 1= !2 30 Tda <İ359. Faj (511 19 53 «0
0 U a n InMU Cad. 119 S No- 1 kat I. Te! 19 v> 52 (4 hail. Ttta 62155. Fa> |7I) 1» 23 78
TAKVtM: 10 KASIM 1990 İmsak: 5.10 Guneş: 6.38 Öğle: 11.52 İkindi: 14.35 Akşara: 16.58 Yatsı: 18.20
Kasparov-Karpov mücadelesinde ilk bölüm berabere sonuçlandı. Taraflarşimdi Lyon'a hazırlanıyor
İktidar piyonun ucundaKasparov
'gelecek'te bir
saldın ya da
avantaj elde
edebilmek için
'şimdiki zaman'da henüz
nedeni anlaşılmayan, sadece
kendisinin görebildiği bır
fedakârlık yapabiliyor.
Uzun vadeli bir gambit
bu. Kasparov geleceğe
bakıyor. Onu yaratıyor.
Karpov 'şimdiki
zaman'ın
loyuncusu. O
anki pozisyona
I bakıyor ve
hesap yapıyor. O an hangi
hamleyi yapmak
gerekiyorsa onu buluyor.
Kasparov 'un tersine
stratejik boyutta duran bir
oyuncu. Karpov esas
olarak o anki durumla
ilgili. Rakibi için 'fiili
durum' yaratıyor.
GÜRSEL GÖNCÜ
NEW YORK — 3. Dünya
Satranç Şampiyonası'nda ilk
bölüm başabaş sonuçlandı. New
York'ta 8 ekimde başlayan ve
12 oyun siiren mücadelede Ga-
ri Kasparov ve Anatoli Karpov
6-6'hk bir skora ulaştılar. Ta-
raflar, on üç gün sonra Fransa'-
nın Lyon kentinde başlayacak
ikinci bölümde, eşitliği kendi
lehlerine bozmaya çalışacaklar.
Yaklaşık altı yıl önce başla-
yan Kasparov-Karpov çekişme-
si, Nevv York'ta da bütün hızı
ve heyecanıyla devam etti. Dün-
ya Şampiyonu Kasparov'un
'saldırgan ve parlak' hamleleri-
ne, eski şampiyon Karpov, 'mat
ve sağlam' hamlelerle karşılık
verdi. Kasparov, kendi stiline
uygun ve rakibine sürekli yeni
sorunlar çıkaracak, riskli ham-
leler ararken Karpov, daha çok
rakibinin zaaflanndan yararlan-
mayı kollayan, savunma ağırlık-
h bir anlayış içinde gözüktü.
New York'ta oynanan ilk
dört oyun özellikle de Kaspa-
rov'un kazandığı 2. oyun- ger-
çekten de iki oyuncunun düze-
yine ve şampiyonaya yakışır
oyunlardı. Bu karşılaşmalarda
Kasparov'un bazı hamleleri,
satranç otoritelerini bile şaşırta-
cak, hatta yanıltacak nite-
likteydi.
Şampiyon'un olağanüstü sez-
gisi, tahta üzerinde 'ancak epey
BÜYÜK ÇEKtŞME — Kasparov-Karpov çekişmesinde satranç anlavışlarından politik göriışlere,
oyun stillerinden psikolojik faktörlere kadar bir â\ı\ taş da karşı karşıya.
Kasparov'un tûm oytınları
Beyaz laşlarta Siyah ta$tarta
Galib. Berab. T M . Galib. Berah. Yen.
Vezir-Hint Savunması 33 26 4
Vezir Gambıti (Reddedılen) 28 32 1
Nımzo-Hınt Savunması 29 18 2
Ingilız Açıltşı 21 18 4
Sicilya Savunması 19 13 3
Slav Savunması 16 11 0
Ruy Lopez 13 11 2
Sah-Hint Savunması 9 4 2
Katalan Savunması 6 7 0
Dığerien 67 38 4
Toplam 241 178 22
GENEL TOPIAM: 860, Galibiyet 403, Beraberiik:
73 Sicilya Savunması 48
72.1 Sah-Hint Savunması 27
77.6 Gruenfeld Savunması 14
69.8 Ingilız Açılışı 16
725 Vezir Gambıti (Reddedılen) 4
79.6 Cano-Kann Savunması 10
71.2 Tarrasch Savunması 11
733 Benoni Savunması 6
73.1 Vezır Piyonu Açılışı 11
78.9 Dığerieri 15
745 Toplam 162
384, Yenilgı: 73, Genel Basarı Oranı: 69.2
52
30
37
19
20
9
7
6
3
23
206
17
7
6
4
3
2
2
4
1
5
51
63.2
65.6
57.0
654
51.9
69.0
72.5
56.3
83.3
61.6
63.2
Karpov'un tüm oyunları
Beyaz taşiarta Siyab taşlarla
flaM. Berab. Vfen. Gaita. Berah. Ven.
Sicilya Savunması 97 78 12
Ruy Lopez 47 42 3
Ingiliz Açılışı 32 35 1
\fezir-Hint Savunması 28 18 2
\fezir Gambiti (reddedılen) 21 24 2
Gruenfeld Savunması 15 21 2
Fransız Savunması 24 12 0
Caro-Kann Savunması 18 11 1
Pirc Savunması 12 7 3
Diğerten 79 73 9
Toplam 373 321 35
GENEL TOPLAM: 1411, Galibiyet: 571, Beraberlik
72.7 Ruy Lopez
735 Vezir-Hint Savunması
72.8 ingiliz Açılışı
77.1 Vezir Gambiti (reddedılen)
70 2 Nımzo-Hint Savunması
671 Sicilya Savunması
83.3 Caro-Kann Savunması
78.3 Katalan Savunması
705 Petroff Savunması
717 Dıgerlen
73.2 Toplam
743, Ytemlgı: 97, Genel Başarı Oranı
37
16
29
12
26
25
8
4
2
39
198
66.8
72
78
38
52
31
29
29
30
17
46
422
10
8
7
9
6
3
5
2
1
11
62
61.3
53.9
64.9
521
65.9
693
53.6
52 8
52 5
64.6
600
Kaynak: 1990, Interchess BV (Tablo Kasparov ve Karpov'un 8 Efcim 1990 tarihine kadar oynadıklarıoyunlan kapsamaktadır)
BÜTÜN ZAMANLARIN EN BÜYÜK REKABETİ
Tahta başında 605 saatKasparov-Karpov karşılaşması, 33. resmi
Dünya Şampiyonluğu karşılaşması. Taraflar
bu unvan için son altı yılda beş kez karşı
karşıya geldiler. Bu maçlarda şimdiye kadar
132 oyun oynandı. Kasparov 18, Karpov 17
galibiyet aldı; 97 oyun beraberlikle
sonuçlandı. Bu oyunlar sırasında taraflar
satranç tahtası başında yaklaşık 605 saat,
yani 25 gunden fazla bir süre karşılıklı
oturdular. Dünya Şampiyonluğu, 1886'dan
bu yana tam 15 kez el değiştirdi. İlk Dünya
Şampiyonu W. Steinitz, 13. Dünya
Şampiyonu ise G. Kasparov. Kasparov 1985
yılında, o zamanın şampiyonu, ezeli rakibi
Karpov'u yenerek unvanı ele geçirmişti.
Satrançta bütün zamanların en büyük
rekabeti olarak kabul edilen iki K'nın
mucadelesi 23 kasımdan itibaren Lyon
kentinde devam edecek. Taraflar burada da
12 oyun oynayacak. Toplam 24 oyunluk
maç sonunda galibiyetler 1, berabereler 0.5
puan olmak üzere, 12,5 puana erişen taraf
kazanacak. 12-12 eşitlik halinde Kasparov
unvanını koruyor.
sonra' anlaşılabilecek avantajla-
ra yol açtı. Karpov, bir seferin-
de, 2. oyunda bu durumu anla-
dığında ise artık çok geçti. Kas-
parov'un ilk dört oyundaki per-
formansını ancak Karpov düze-
yinde, aşırı temkinli ve tehdit-
İer konusunda çok duyarlı bir
oyuncu nötralize edebilirdi.
Karpov, bu kritik aşamada,
bir kere yenilmesine rağmen
Kasparov'un saldırılanna başa-
nyla karşı koydu, oyun denge-
sini olmasa bile sonuç dengesi-
ni koruyarak farklı bir skorun
ortaya çıkmasını engelledi.
Karpov'un savunmadaki ba-
şarısı, Kasparov'un ise 'aktif
fakat sonuçsuz oyunu, dördün-
cü oyundan sonra karşılaşma-
nın havasını değiştirmeye başla-
dı. Karpov, biraz yıpranmış, fa-
kat yorulmamıştı. Kasparov ise
sürekli olarak yüzde yüze yak-
laşan bir konsantrasyonla oyna-
dığından, oldukça yorulmuş,
oturduğu iskemlesinde daha sık
pozisyon degiştirir olmuştu.
Karpov'un tedirgin bakışları
azalmış, Kasparov'un güvenli
hali bir parça sarsılmıştı.
Daha sonraki iki ovun, 'orta
saha mucadelesi' gibi, merkez
kareleri denetleme şeklinde de-
vam etti ve beraberlikle sonuç-
landı. 7. oyunda Karpov, niha-
yet beklediği fırsatı yakaladı ve
Kasparov'un kritik pozisyonda,
sadece 6 dakika düşünerek oy-
nadığı son derece hatalı bir
hamle sonucu oyunu kazanıver-
di. Büyük enerji sarf ederek 2.
oyunu kazanan Kasparov, kü-
çük bir piyon vererek 7. oyunu
kaybetmişti. Bu biraz da Eins-
tein'in çarpma işlernını yapama-
masına benziyordu.
Karşılaşma, bu noktadan
sonra yeni bir seyir kazandı.
Daha doğrusu satrançın zaten
gelişmemiş seyirlik özelliği iyi-
ce kayboldu. Taraflar karşılık-
lı olarak hem isimierine hem bu
düzeydeki bir rekabete yakışma-
yan hataiar yapmaya başladılar.
8, 9 ve 10. oyunlar 'yorgun-
luk' faktörünün satranç tahta-
sında sanki yeni bir fıgür olarak
belirdiği oyunlar oldu. Oyuncu-
ların psikolojik durumlan da
hamlelerin gucünü azaltan, do-
layısıyla mücadelenin kalitesini
düşüren bir etki yaratmaya baş-
ladı. Kötü hamlelere verilen kö-
tü cevaplar sonuç olarak berbat
beraberliklere yol açtı.
Birbirlerini çok iyi tanıyan iki
oyuncu oyuna değil, karşılıklı
düşüncelerini okumaya ağırlık
verince; 'Neden o hamleyi yap-
tı?' sorusu 'Neden o hamleyi
yapü diye düşüneceğimi bili-
yor', 'neden o hamleyi yaptı di-
ye diişuneceğini biliyor diye dü-
şüneceğimi...' şeklinde sonsuza
Ünlü yazar doğumunun 100. yılında anılıyor
Agatha Christie cinayete çağırıyorCinayet romanlannın
usta yazarı Agatha
Christie doğumunun
100. yılında özellikle
İngiltere'de çeşitli
etkinliklerle anılıyor.
Christie, Istanbul'da
da 1920'lerde kaldığı
Pera Palas Oteli'nde
düzenlenen bir gecede
anılacak. "Cinayetle
Buluşma" adıyla
düzenlenen gece,
1920'leri günümüze
getirmeye çalışacak
birkaç saatliğine.
AHU ANTMEN
Cinayet romanlannın "krali-
çe"si olarak nitelendirilen Agat-
ha Christie, tam 100 ytf önce İn-
giltere'nin küçük bir tatil kasa-
basında, Torquay'da doğmuştu.
Bu yıl özellikle Ingiltere'de, ya-
zarın doğumunu kutlamak
amacıyla Uluslararası tpucu
Oyunu yarışmalarından özel
Christie toplantılarına, tiyatro
oyunlarına, sergilere dek birçok
etkinlik yapüıyor. Istanbul'da da
şu sıralar Türk-îngiliz Kültür
Derneği'ndeki Agatha Christie
afiş sergisinin yanı sıra ay bo-
yunca sürecek Christie uyarla-
ması fılmler gösteriliyor. Bu ay
bir başka etkinlik, Christie se-
verleri "cinayet"e çagınyor. "Ci-
nayetle Bulusalım" adı altında
yine Türk - Ingiliz Kültür Der-
neği'nce düzenlenen cinayet ge-
cesi, katılanlan 1920'lere götü-
recek, gizemli bir atmosferde es-
kilere ait giysilerle nostalji tat-
tıracak. Ve belki bir de cinayete
tanık edecek... "anayef'le Pe-
ra Palas'ta buluşacak geceye ka-
tılanlar. Otelin "Agatha Chris-
tie Salonu"nda. Sanki o günler
bir geceliğine geri gelmiş gibi.
Sanki 411 numaralı odadan
1926'da otelin konuğu olan
Agatha Christie inecekmiş gibi.
Sanki gerçekten o gece bir cina-
yet...
Agatha Christie'nin yaşamı,
kitaplanndaki esrarengiz dünya-
dan farklı değil. Ama bu kez
Hercule Poirot ya da Miss
Maıple yok "esrar perdesi"ni
Silahı zehirdiASLI KAYABAL
"Styles'daki Esrarengiz
Olay", Agatha Christie'nin
Hercule Poirot'lu ilk polisiye
romanıydı. Poirot, gösterişli
bir gururun simgesiydi. Zeki,
esprili ve gözlemci bir
dedektifti. Açığa çıkanlması
zor durumları ustaca
aydınlatan yaşlı kız Miss
Marple, Christie'nin yarattığı
bir diğer kahramandı.
Christie romanlarında yıllar
boyu servetle ilgili işlenen
cinayetlerin ardından nice
Adeli Fortescualar, Lady
Alessandralar, Sir Montague
Depleacheler, George, David
ve Vivianlar, adları genellikle
Gladys olan soluk yüzlü
hizmetçi kızlar sorgulandı.
Kahramanlar bazen
yurtdışına çıkıyordu. Yazann
romanlarında listeden ilk
silinen suçlular, çocukluk
yıllanndaki arkadaşları
aşçılar, hizmetçiler ve çocuk
bakıcılarıydı.
Christie'nin romanlan
1930'larda çoğunlukla
uluslararası mekânlarda
geçme>e başladı. "Roger
Ackroyd'un Katili" adlı
kitabı ile yazar tüm dünyada
tanındı. "On Küçük Zenci"
ise polisiye romanın
klasikleri arasına girmeyi
başardı. Yazann öykülerinde
geçen Mrs. Ariadne Oliver
ise Agatha Christie'den
başkası değildir.
Agatha Christie şiddete karşı
bir yazardı. Times'a şunları
söylemişti: "Kanlı
ölümlerden hoşlanmıyorum.
Korkuüstü romanları pek
sevmem, çünkü sadisttirier.
Bu romanlarda yaratıcdık ve
düş urünleri yer almaz."
Christie entelektüel değildi.
Sade bir gözlemciydi. Ateşli
silahlarla arası iyi değildi.
Onun silahı "»hir"di.
Altın Kitaplar 1970'lerde
Türkiye'de Agatha
Christie'nin romanlarını bir
"dizi" olarak yayımlamaya
karar verdi. Christie'nin şık
cinayetlerle bezeli
romanlannı Türkçeye Gönül
Suveren çevirdi.
Gönül Suveren, kitaplan 103
dile çevrilen Christie^nin,
tngiltere'de Shakespeare'den
sonra en çok okunan yazar
olduğuna dikkat çekiyor.
aralalamak için. Bir medyum
var, bir anahtar bir de dediko-
dular. Yazann 11 günlük ünlü
kayboluşunun sırn, Pera Palas
1
ta saklı. İşte öykü:
Agatha Christie ilk kocası
Archie'nin onu aldatmasma da-
yanamıyor ve kayıplara kanşı-
yor. Gazeteler intihar ettiğini
öne sürüyor, kimisi de bu süre
içinde Christie'nin bir cinayet iş-
lemiş olabileceğinden şüpheleni-
yor. Kocasırun sevgilisinin adıyla
lngiltere'de bir otelde ya da ts-
tanbul'a gelip Pera Palas'ta kal-
dığı bile söyleniyor. O dönem-
de yazann Türkiye'ye gelip gel-
mediği kesin değil, ama daha
sonra Pera Palas'ın 411 numaralı
odasında kaldığında oraya bir
anahtar gizlediği ve 10 yıl önce
bulunan bu anahtann, II karan-
hk günün esrannı çözmekte
"anahtar" olabileceği zannedi-
liyor.
Anahtar şu anda Istanbul'da
bir kasada. Pera Palas'ın Müdü-
rü Hasan Süzer, Amerikalılann
elinden on yıl önce "kaptığı"
ünlü anahtann 411 numaralı
odada bulunduğu yeri gösterir-
ken "Bu odayı yabancılara ver-
miyoruz, ama dileven Türk ka-
labiliyor. Şimdi önemli olan, bu
anahtann açacağı bir defter.
Defter kutuda da olabilir. Def-
ter bu odadaysa, bizden önce
kimsenin bulmasını istemeyiz"
diyor.
Anahtann orada nasıl bulun-
duğu da bir başka esrarengiz öy-
kü. VVarner Bros film şirketi, bir
gün Christe'yi konu alan bir fil-
mi çekmeye karar vermese,
anahtar belki hiç bulunmaya-
caktı. Hasan Süzer anlatıyor:
"Warner Bros, Agatha'nın yaşa-
mının karanlık kalan 11 günü-
nü çdzmek amacıyla Tamara
Rand adında bir medyuma baş-
vurmuş. Ünlü medvumun dü-
zenledlği ruh çağınna seansında,
Agatha Christie'nin ruhu, yaşa-
mının o 11 gününü aydınlatacak
sırrın Pera Palas'ta olduğunu
söylemiş. Bunun üzerine film
şirketinin temsilcileri ve birçok
yabancı gazeteci, 7 Mart 1979'da
Pera Palas'a gelerek 411 nolu
odadan Tamara'ya telefon etti-
ler. Tamara'nın direktifi ile oda-
nın yer doşemeleri soküldü, ka-
pının dip tarafmdaki duvarın
içinde 8 cm'lik bir anahtar bu-
lundu. Bunlar çok sevindiler,
ama ben hemen anahtarına el
koydum ve bir basın (oplantısı
düzenledim. Anahtar için 2 mil-
yon dolar istedim. Tabii verme-
diler ve gittiler."
Hasan Süzer, anahtan 'elinde
tutmadan' defterin yerini bula-
mayacağını söyleyen Rand'e
anahtan gönderemeyeceğini be-
lirtmiş ve ünlü medyumu Türki-
ye'ye çağırmış. Bu amaçla Los
Angeles'ta Süzer, Rand ve War-
ner Prothers tarafuıdan yirmiser
bin liralık müşterek bir hesap
açılmış masraflar için. Rand,
Türkiye'ye gelip olayların sırn-
nı çözecekken aynı yıl Pera Pa-
las bir yıl sürecek bir greve git-
miş ve olay kapanmış. Anahtar
da bir kasaya kapatılmış.
Agatha Christie, 14 yıl önce
arkasmda bıraktığı sırlar kadar
yüklü bir miras bırakarak öldü.
Kitaplan milyarlar sattı, nere-
deyse her dile çevrildi. Oysa
Christie ilk birkaç kitabının fe-
na satmadığının ve "bu işte pa-
ra olduğunun" farkına varana
dek profesyonel bir yazar olma-
yı düşünmemişti.
Agatha Christie, Birinci Dün-
ya Savaşı'ndan sonra yazmaya
başladı. Torquay'da gönüllü
hemşire olarak Kızıl Hac*ta ça-
lışıyordu. Zehir hakkında çok
şey öğrendi. O sıralar lngiltere
ve özellikle Torquay, Belçikalı
akınına uğramıştı. Christie, bu
insanlarla yakın ilişkilere girdi
mi bilmiyoruz, ama bu insanla-
rm canh örnekleri her gün göz-
lerinin önündeydi. Öykü anlat-
mayı çok severdi, bir de Shar-
lock Hoimes'u.
Christie'nin kendisi kadar ün-
lü roman kahramanı Poirot, gö-
rülüyor ki Christie'nin yaşadık-
lanndan ve biraz da hayal gücü-
nü çahştırmasımn sonucundan
başka bir şey değil. Bu küçük,
yumurta kafalı, "aristokrat" ha-
valarında, düzen düşkünü
adam, Christie'nin "tasariadığı"
her cinayetin üstesinden gelir,
her cinayete belli bir yöntemle
yaklaşır, çünkü ona göre her
olay birbirinden farklıdır. Agat-
ha Christie'nin diğer ünlü kah-
ramanı, olanlara Poirot'nun tam
tersi bir yöntemle yaklaşan,
olanların "benzerliklerinden"
yola çıkarak çözümlemelere gi-
rişen Miss Marple, yine karşısın-
da gördüğü bir kişiliğin yansı-
ması: Anneannesi.
Agatha Christie, "en beklen-
medik insan" motifıni sürekli yi-
nelemekle suçlandı. Christie'nin
kitaplan sanki "suç" ve "ceza"
arasında gidip geliyor, bu iki uca
da pek uğramıyor. Önemli olan
suç işlendikten sonra "nasıl"ı
bulmak, "neden"i bulmak ve
sonra "kimi".
Poirot ya da Marple bu "na-
sıl"ın, "neden"in ve "kim" in
yanıtlarını kendine özgü zekice
açıklamalanyla verdikleri za-
man kitap kapanır. Sadık Chris-
tie okuru için bir başka kitap
vardır sırada. Önce Poirot mu
çözecek yoksa okur mu? Chris-
tie ne kadar "en beklenmedik"
insan motifıni kullansa da okur-
larıyla oynamak da onun için
bir zevktir. Okur, önceki kitap-
ların kafasında oluşturduğu ka-
lıba göre zihnini zorlarken, en
beklenmedik anda bu kez en
beklenen kişinin katil olduğunu
görünce, oyuna geldiğini düşü-
nür. Ve belki bu yüzden 77 tane
birbirinden pek farklı olmayan
kitaptan bir başkasım daha oku-
maya koyulur.
doğru yola çıkınca, oynanan
oyun da satranç olmaktan çık-
tı.
Yugoslav büyükusta Ljubo-
jovic'in deyişiyle, taraflar hamle
değil, 'şaka' yapmaya başladı-
lar. Psikolojik olan o kadar
abartıldı ki satranç tahtasında-
ki sert 'iktidar mucadelesi' ye-
rini 'banş içinde beraberlik'e
bıraktı.
Taraflar, kimi zaman -yine
psikolojik gerekçelerden dolayı
olsa gerek- 'karşı taraf gibi' oy-
namaya çalıştılar. Kasparov 8.
oyunda Karpovvari naif ve kı-
sa vadeli tehdit hamleleri yap-
mayı duşünüp bir 'seri' kötu
hamle yaptı. Beraberliği zor ya-
kaladı.
Karpov da 10. oyunda Kas-
parovvari 'ince' bir plan yapma-
yı denerken hamlelerin sırasını
şaşırarak (kendisinin sonradan
belirttiği gibi) kalesiyle piyonu-
nun arasındaki hatta filini sok-
tu ve piyonu kaybetti. Neredey-
se oyunu da kaybediyordu.
11. ve 12. oyunlarda birbirle-
rini bırakıp kendilerine ve sat-
ranca dönen iki K, gerilimi ve
heyecanı tekrar tahtaya taşıdı-
lar. 11. oyunda Kasparov'un
hem 'teorik yenilik' hem de sü-
re bakımından (ilk 15 hamle 5
dakikada) 'yıldırım' gibi yaptı-
ğı hamleler; Karpov'un son
oyunda saldın inisiyatifini pay-
laşması ve komplikasyonlara
açık oyunu, uluslararası satranç
camiasını Lyon'daki karşılaş-
malar için ümitlendirdi.
Kasparov, New York'taki
karşılaşma öncesinde 'satranca
yeni bir anlayış, yeni bir bakış
açısı getirmek' istediğini, ancak
satranç dünyasımn 'tutucu' ol-
duğunu, yenilikleri kolay kabul-
lenmediğini söylemişti. Kaspa-
rov'un taşlan nasıl 'anladığı',
tahtaya 'nereden' baktığı New
York'ta az çok belli oldu.
Tahtadaki pnjzisyona bakıp
birçok 'gelecek kurgusu' yapan
Kasparov, oyunu bunlara göre
anlıyor. Son derece yetkin bir
'taktik oyuncu' olması da ken-
disini hem 'yanlış pistler'e kar-
şı karşı koruyor, hem de bu sa-
yede yeni konumlara kolayca
uyarlanabiliyor. 'Gelecek'te bir
saldın veya avantaj elde edebil-
mek için 'şimdiki zaman'da he-
nüz nedeni anlaşıhnayan, sade-
ce kendisinin sonunu gördüğü
bir fedakârlık yapabiliyor.
Uzun vadeli bir gambit bu. Kas-
parov, geleceğe bakıyor. Onu
yaratıyor.
Karpov'un en önemli özelli-
ği, Kasparov'a zaman zaman bu
konuda 'hayal gördüğünü' ka-
nıtlaması, bu şekilde onun gu-
venini sarsması. Karpov, 'şim-
diki zaman'ın oyuncusu. Pozis-
yona bakıyor ve hesap yapıyor.
Onun için her pozisyon birbirin-
den bağunsız olabilecek olasılık-
larla dolu. O an hangi hamleyi
yapmak gerekiyorsa, onu bulu-"
yor. Kasparov'un tersine 'stra-
tejik' boyutta duran bir oyun-
cu. Karpov, o anki duruma ba-
kıyor. Rakibi için 'fiili bir
durum' yaratıyor.
Kimin 'zamanlamasının' da-
ha iyi olduğu, bu yılın sonunda
ortaya çıkmış olacak.
'Haber Uğruna'
ödülleri
• İSTANBUL (AA) —
Istanbul Gazeteciler
Cemiyeti'nce, "Haber
Uğruna" adı altında verilen
özel ödülü kazanan
gazetecilere ödülleri, törenle
dağıtıldı. Gazeteciler
Cemiyeti'ndeki törende
konuşan Cemiyet Başkanı
Nezih Demirkent, 1989 ve
1990'da gazetecilere yapılan
suikastları anlatarak,
gelecekte aynı olayların
tekrarlanmaması için
insanların yapı olarak
değişmesi gerektiğini
soyledi. Gazeteci-yazar
Oktay Kurtböke de, 1989
yılının gazeteciler açısından
kara bir yıl olduğunu, 22
değişik ülkede meydana
gelen olaylarda 72
gazetecinip hayatını
kaybettiğini soyledi.
Förende daha sonra,
"Haber Uğruna" ödülünü
almaya hak kazanan
Milliyet Gazetesi'nden Rafet
Balh ve Mücahit Büber,
odüllerini Cemiyet Başkanı
Nezih Demirkent ve 2.
Başkan Vasfiye özkoçak'ın
elinden aldılar. Hürriyet
Gazetesi'nden Oktay
Şengüler ile Jüri Özel
Ödülu'nu kazanan
Günaydın Gazetesi'nden
Irfan Sapmaz'ın ödülleri
ise, yurtdışında görevde
bulunmalan nedeniyle,
çalışma arkadaşlanna
verildi.
Prezervatif
reklamı veTRT
• ANKARA (AA) —
TRT'de yayınlanamayan
prezervatif reklamı
Ankara'da düzenlenen
"reklamcılığın sorunları"
panelinde TRT yetkilisi ve
reklam şirketi yöneticileri
arasında tartışmalara neden
oldu. Ankara Üniversitesi
BYYO tarafından
düzenlenen reklamalık
seminerinin dünkü
oturumunda TRT Reklam
Dairesi Başkanı Ali Kalıpçı,
"Yayınlanmayan prezervatif
reklamı ile ilgili olarak 'ne
zaman ve nasıl yayınlanırsa
Müslüman mahallesinde
şalyangoz satmış olmayız.
İncelemelerimiz sürüyor"
diye konuştu. Prezervatif
reklamının firma temsilcisi
Doç. Dr. Veysel Akahn ise
2 kez geri çevrilen fılmin
düzenleme sonrası
yayınlanmaması ile ilgili
olarak sağlam gerekçeler
iletilmediğini soyledi.
Kovada gölü
kurtarılacak
• EĞtRDtR (AA) —
Kovada milli parkı sınırlan
içinde yer al«n 45
kilometrekare genişliğindeki
Kovada gölünde, su
seviyesinin yükseltilmesi
için Eğirdir gölünden su
akıtılacak. Eğirdir gölünden
alınan suyun bir kanalla
Kovada-1 ve Kovada-2
hidroelektrik santrallanna
akıtıldığını bildiren DSt 18.
Bölge Müdürlüğü
yetkilileri, Kovada gölü
yakınından geçen bu
kanalın, yapımı süren başka
bir kanal vasıtasıyla göle
bağlanacağını kaydettiler.
Alkol tüketimi
• ERZURUM (AA) —
Erzurum Atatürk
Üniversitesi Tıp Fakültesi
öğretim üyelerinden Prof.
Dr. Tali Ural, dünya sağlık
teşkilatmın yapmış olduğu
hir araştırmaya göre alkol
tüketiminde Türkiye*nin,
son beş yılda yüzde 105
gibi bir artışla dünya
devleri arasında üçüncü
sıraya yükseldiğini, bunun
da endişe verici bir durum
olduğunu soyledi. Prof.
Ural, AA'ya yaptığı
açıklamada, dünya devleri
arasında alkolizmle
mücadelede başarılı olan ve
tek alkol kullanmayan
devletin lsrail olduğunu,
Sovyetler Birliği'nin de
alkol kullanımını en aza
indirmek için çalışmalar
yaptığını kaydetti.
Santrala karşı
dernek
• MUĞLA (Cumhuriyet)
— Termik santral
kirliliğinin önemli boyutlara
ulaştığı Yatağan'da Çevre
Koruma Derneği kuruldu.
Dernek Başkanı Mehmet
Esen, "Bu konuda bugüne
kadar Yatağan hep
konuşulup tartışıldı. Ciddi
tek adım atılmadı. Bu
adımın atılması ve
yöremizde çevre bilincinin
oluşması için çalışacağız"
dedi. Üç üniteli termik
santralla Türkiye'nin
"kirlilik laboratuvarı"
haline gelen Yatağan'da
ciddi önlemler ahnmadığını
belirten Başkan Esen,
derneğin kuruluş
işlemlerınin tamamlandığını
soyledi.