Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/18 SPOR 10 KASIM 1990
Milli takımın eski teknik direktörleri aynıfıkirde
Futbolıımuz döktilüyor"• Milli takımın başarısı doğrudan kulüp takımlarınm
2Sürekliliğin olmadığı yerde başarı beklemek
Iperformansına bağL Türkfutbolunun kalkınması içın 1mt hayalcilikten başka şey değildir. Yeni teknik direktör
kuliiplerin bakkal zihniyeü ile yönetilmesinden vazgeçilmelidir. Sepp Pıontek'ten kısa sürede başanlı olması beklenemez.
Dönem dönem (A)
milli takım teknik
direktörlüğünü yapan
Coşkun Özan, Tınaz
Tırpan, Metin Türel ve
özkan Sümer,
sakatlıktan yeni
kurtulan Rıdvan'ın
milli takıma çağrılışım,
"Yanhş
değerlendirmelere
neden olacak bir
karar"olarak
değerlendirdiler. ,
ARİF KIZILYAL1N
Çeşitli dönemlerde (A) Milli
Takım teknik direktörlüğünü
yapan Tınaz Tırpan, Coşkun
Ozan, Metin Türel ve Özkan
Sümer, Türk futbolunun başa-
nsının kulüp takımlannın başa-
nsı ile orantılı olduğu görüşün-
de birleştiler. Yabancı çalıştırı-
cılarla kısa süre içinde bir yere
vanlamayacağını savunan 4 tek-
nik adam, "süreklitigin" sağla-
namaması nedeniyle de milli ta-
kımlar düzeyinde fazlaca başa-
n kazanılamadığını vurguladı-
AYIN GOLU
4 ÜNLÜ ÇALIŞTIRICl JÜRİDE — Ayın golü yanşmasının jiirisinde yer ahın Sümer, Tırpan, Özarı
ve Türel, Türk futbolunu tartıştılar.
lar. Teknik adamlar, milli takı-
mın yeni teknik direktörü Sepp
Piontek'ten kısa süre içinde ba-
şan beklenmemesi gerektiğini de
belirttiler.
Derimod tarafından düzenle-
nen "Ayın golü" yanşmasına
konuk jüri olarak katılan dört
teknik direktör, Hami'nin Bar-
celona'ya attığı golün "ayın
golü" seçilmesinden sonra diğer
jüri üyelerinin sonılannı yanıt-
ladılar. Türk futbolunun aşama
yapabılmesi için 'ahniyet'in de-
ğişmesi gerektiğini vurgulayan
Tırpan, Ozan, Türel ve Sümer,
uzun bir sakatlık dönemi geçir-
dikten sonra bir iki maç oyna-
yıp Polonya milli maçı için kad-
roya çağnlan Fenerbahçeli fut-
bolcu Rıdvan'ın henüz milli ta-
kımda oynayacak fizik kondis-
yona ulaşamadığını söylediler.
Dönem dönem milli takım
tek seçiciliği görevini üstlenen
Coşkun Özan, Rıdvan'ın henüz
oynayacak durumda olmadığı-
nı belirtip "Bu olay yanlış an-
lamalara neden olabilir. Rıd-
van'ın kadroya eski şöhreti sa-
yesinde girdiği izlenimi uyanı-
yor" derken, Metin Türel,
'özendirmek' için bile olsa he-
nüz maç temposuna ulaşmamış
bir oyuncunun milli takıma
alınmamasi gerektiğini kaydet-
ti. Trabzon Teknik Direktörü
özkan Sümer ise bu oyuncunun
milli takıma çağnlarak büyük
bir baskı altında bırakıldığını
söyledi ve "Duygusal bir karar.
Oysa milli takım gerçeklere da-
yanmalı. Orası düşkunlerevi de-
ğil. Hak eden, formayı giyme-
li. Üstelik Rıdvan hazır olmadı-
ğı dönemde zoıianırsa hepten
kaybedilir. Bunu nasıl goze alır-
lar?" diye konuştu.
A Milli Takım Teknik Direk-
törü Sepp Piontek'in zaman za-
man sert eleştirilere uğradığı
toplantıda söz alan milli takım
eski çalıştıncısı Tınaz Tırpan,
kadroda değişiklik yapmakla
bir yere vanlamayacağını söyle-
di. Tırpan, "Benim dönemim-
deki milli takımın başan orta-
lamast kötü degikii. Son anda
flnaüere gidemedik. Kamuoyu o
takımı alktşlıyordu. Eger o ekip
kornnup bir iki oyuncu degişti-
rilseydi daha başanlı sontıçlar
ahnabilirdi" dedi.
Milli takım eski teknik direk-
törü Coşkun Ozan ise Hiddink,
Piontek, Derwall, derken Türk
futbolunun 'elden gittigini"
söyledi. (A) Milli Takım Teknik
Direktörü Sepp Piontek'in za-
manlama hatası yaptığını ve tur-
nuva maçlan oynanırken oyun-
cu denediğini belirten Özan, bu
milli takımın başarılı olmasının
da mümkun olmadığını vurgu-
ladı.
Teknik Direktör Metin Türel
ise kulüplerin "bakkal dükkl-
m" örneği yönetilmesinin milli
takımı olumsuz yönde etkiledi-
ğini söyledi.
Toplantıda söz alan Özkan
(Arkası 19. Sayfada)
Başbakan'dan
güreşçilerıe
1 müyar
Urahk ödül
ANKARA (UBA) — Baş-
bakan Yıldırım Akbulut, Po-
lonya'da Dunya Gençler Güreş
Şampiyonası'nda başanlı olan
gürcşçileri ödullendirdi. Akbu-
lut, Turk sporunun her alan-
da başarı orarunın arttığını ve
şu an spor altyapısı konusun-
da herhangi bir eksiklik bulun-
madığını söyledi.
Daha sonra 17-18 yaş Dün-
ya Gençler Serbest Güreş Şam-
piyonası, Dünya Buyükler Gu-
reş Şampiyonası, Dünya Kupa-
sı, Dunya Yıldızlar Serbest Gu-
reş Şampiyonası, 1990 Buyuk-
ler Avrupa Serbest Güreş Şa-
rnpiyonası, 17-20 Yaş Ümitler
Avmpa Serbest-Grekoromen
Güreş Şampiyonası'nda şa-
mpîyon olan veyafflirüç dere-
ceye giren gureşçilere Cumhu-
riyet Altını ve para odülleri ve-
rildi. ödül töreninde Emlak
Bankası'nın başanlı sporcula-
n ödüllendirme uygulaması
çerçevesinde 9-13 mayıs tarih-
leri arasında Polonya'mn Poz-
nan kentinde yapılan Avrupa
Serbest Güreş Şampiyonası-
nda üçüncü olan Mahmut De-
mir, Kenan Şimşek ve Seba-
hattin öztürk'e birer otomobil,
27-29 temmuz tarihleri arasın-
da tstanbul'da yapılan Dünya
Gençler Şampiyonası'nda bi-
rinci olan Zekeriya Güçlü'ye
de bir konut verildi. Düzenle-
nen ödül töreninde toplam 70
sporcu ile antrenörlerine 1 mü-
yar 100 milyon lira para ve
Cumhuriyet Altını dağıtıldı.
HALTER
Gözler
Hafız'da
BUDAPEŞTE (AA) — Ma-
caristan'ın başkenti Budapeş-
te*de bugun başlayacak olan
Dünya Halter Şampiyonası'n-
da podyuma çıkacak olan Ha-
fız Suleymanoğlu'na şimdiden
tüm otoriteler "şampiyon
gözü" ile bakıyor.
56 kiloda yarışacak olan
Hafız Süleymanoğlu'nun su-
per formda olduğunu söyleyen
antrenörleri Enver Türkali ile
Naim Süleymanoğlu, Hafız'ın
form durumunun birinci ol-
maya yeteceğini belirterek,
"En büyük rakibi Bulgar Ma-
rinov" dediler.
Eti çeyrek
finalde
ANKARA (AA) — Elto-
punda Avrupa Şampiyon Ku-
lüpler Kupası 2. tur rövanş ma-
çında, İzlanda'nm FTL Harf-
narfjordur takımım 33-21 ye-
nen Eti Bisküvileri, çeyrek fi-
nale yükseldi.
50 m. kelebekte
dünya rekoru
MÜNtH (AA) — Alman
yüzücü Nils Rudolp, 50 metre
kelebek yanşında dünyamn en
iyi derecesini yaptı.
Almanya Yüzme Şampiyo-
nası'nda yarışı 24.39 ile ta-
mamlayan Rudolph, eski dün-
ya rekorundan 14 salise daha
iyi derece yaptı.
Yakıfbank
set vermedi
ANKARA (Cumhnriyet
Bürosu) — Avrupa Bayanlar
Konfederasyon Kupası birin-
ci tur ilk maçında Vakıfbank-
spor, Romanya'nuı Penciliana
takımını 3-0 (15-4, 16-14,
15-11) yendi.
Milli takımın tnönü Stadı'ndayaptığı antrenmanıtopallayarak terk etti
Rıdvan her an korkutuyorÇektiği sert bir şut
sonrası adalesinde
ağrı hisseden milli
futbolcunun durumu
bugün belli olacak
Atalanta maçında
sakatlanan Semih'in
yerine Karşıyakalı
Ülken aday kadroya
alındı.
Spor Servisi — Avrupa
Şampiyonası grup elemelerin-
de Polonya maçına hazırlanan
A Milli Futbol Takımı'nda bir
şanssızlık daha.
Fenerbahçeli Semih'in sa-
katlığı nedeniyle aday kadro-
dan -çıkarılmasından sonra,
milli takımın kozu Rıdvan da
dün akşamki antrenraanda sa-
katlandı. Antrenmanın sonla-
nna doğru Rıdvan, çektiği sert
bir şut nedeniyle adalesinde
ağrı hissetti. tlk müdahaleyi
doktor ve masör yaparken,
Rıdvan antrenman bitiminde
Inönü Stadı'nı topallayarak
terk etti.
Antrenman sonrasında Rıd-
van, "Ayagımda bir agn hisset-
tim. Doktor da yine bir kont-
rol edecek. Durumum daha
sonra belli olacak. Ancak, maç
gününe kadar iyileşeceğimi
sanıyorum" diye konuştu.
Öte yandan, milliler, Inönu
Stadı'nda teknik direktör Sepp
Piontek yonetiminde, yaklaşık
bir saat süren bir antrenman
yaptı. Sakatlığı geçen Musta-
fa da çift kale maça katıldı.
Bu arada Atalanta maçında
sakatlanan Fenerbahçeli Se-
mih'in yerine aday kadroya
Karşıyakalı Ülken ahndt. Dün
doktor kontrolünden geçen
Semih'e 1 hafta topa vurmak
yasaklandı.
PIONTEK'tN YÜKÜ AĞIR — Çarşamba günü Polonya Ue karşdaşacak olan A milli futbol ta-
kımı adayları, hazırlıklannı dün de iki çalışmayla sürdürdü. Teknik Direktör Piontek, antren-
manlarda ı'utbolcular kadar ter döküyor. (Fotoğraf: Asena Özkan)
San-Lacivertliler, Kolej'i 99-95yenerken ecel terleri döktü
Fenerbahçe zor kazandı
LEVENT YÜCELMAN
Basketbolda Fenerbahçe, Ko-
lej önünde ecel terleri dökmesi-
ne rağmen maçı 99-95 kazandı.
Maçın oynandığı Lütfi Kırdar
Spor Salonu'ndaki Fenerbahçe
seyircisi sayısı yağmur nedeniy-
le diğer Fener maçlanna oranla
oldukca azdı. Ancak ustü başı
ıslak taraftarların yaptığı teza-
hürat "buz" gibi olan salonu
ısıtmıştı bile.
Dünkü Fenerbahçe, maçı ka-
zandığı için şükretmeli. Fener-
bahçe dün LütFı Kırdar'da ilk
kez bu kadar zorlandı. Bunda
ilk yannın tamamı ve 2. yarının
ilk 4 dakikasında hiç savunma
yapmamasının böyük önemi
vardı. San-Lacivertli ekibin mü-
dafaası Fenerbahçe futbol takı-
mının savunmasını andınyordu
bu maçta.
Maçın ilk dakikalarında Mu-
rat Didin'in çok iyi motive etti-
ği Kolej, başanlı savunma yap-
tı. Ankara ekibi hücumda Po-
pov ve Serdar ile sayı bulurken
savunma da pota dibini iyi ka-
patıp Richard'ı ve dışarıda da
Levent ile Hüsnü'yü iyi tuttu. Bu
arada boşta kalan Can ve Fer-
hat birçok pozisyonda tereddüt
edip elleri titremelerine rağmen
arka arkaya sayılar kazandırdı.
6. dakika 18-11 Fenerbahçe'nin
üstünluğü ile geçildi. Bu dakika-
dan sonra Kolej rakibin zayıf sa-
vunmasını iyi değerlendirip ke-
limenin tanı anlamı ile "yol ge-
Fenerbahçe: 99 — Kolej: 95
SALON: Lutfı Kırdar
5 FAUL: Yalçın (29.24), Aliço (39.07)
HAKEMLER: Suat Yahyabeyoğlu (4), Serhat Kartal (4)
tLK YARl: 52-49 (Kolej önde)
For.
4
5
9
10
11
12
13
14
15
For.
4
5
6
7
10
13
14
15
F.Bahçe
Can
Alıço
Hakan
Ferhat
Levent
Husnu
Kemal
Guray
Richard
Toplm ve
yüzdeter
Kolej
Yalçın
Aytek
Haluk
Ahmet
Serdar
Popov
Levent
Haseyin
Toplam ve
yüzdeler
Not
4
6
2
5
8
6
4
4
7
Not
6
6
7
J
7
6
4
5
S«yı
5
6
12
26
17
6
27
99
S«yı
8
5
24
4
27
21
6
Şot
1/2
0/2
1/1
2/6
1/5
0/1
—
3/7
8/24
*331
Şot
///
1/3
3/6
0/1
3/5
4/8
///
3
s«yı
1/5
2/5
3/9
2/2
1/3
—
—
Pot»
dibi Faul
1/2
1/114/14
3/3
3/3
6/7
6/7
—
9/9
9/2413/1430/32
W7J
3
sayı
1/2
4/5
5/9
l/l
—
%93
Pota
dibi
2/2
—
2/2
_
2/2
4/4
2/2
*93
Fanl
2/2
—
2/6
4/7
2/4
2/3
—
9513/25 11/1712/1212/22
%64' VtlOO*,
S.
Rib.
ıj
2
—
12
16
S.
Rib.
ı2
4
2
7
2
/
19
H.
Rib.
2
—
6
8
H.
Rib.
/
—
ı
—
/2
5
Top
Çal.
1
1
ı2
2
—
1
8
Top
Çal.
—
—
1
Top
Kay.
/
/
]
j
3
7
Top
K«y.
/
1
3
3
/
/
/
çen hanına dönen" müdafaası-
na Popov, Serdar ve Haluk'la
yüklenip sayılar buldu ve 10. da-
kikada 24-23 öne geçti. Fener-
bahçe'de oyuna giren Gfiray ve
Kemal gibi iki savunmacı da et-
kili olamadı ve seyircinin isyan-
lan arasında Kolej, ilk yarıyı
52-49 galip kapadı.
2. vanya başlarken Fenerbah-
çe umutluydu. Sarı-Lacivertli
ekip daha iyi müdafaa yapacak
ve skorda öne gececekti. Ancak
evdeki hesap çarşıya uymadı. İlk
yandaki kötü savunma 2. yan-
da da devam etti. Taa ki 24. da-
kikaya kadar. Bu dakikada Ko-
lej'de Haluk ile Serdar sıra sıra
3'lüklerle skoru 66-56 yaptı ve 3
(Arkası 19. Sayfada)
MA ÇINELEŞTİRISİ
Savunmasız
olmaz
MURAT
MURATHANOCLU
Fenerbahçe dün şanslıydı.
Şanslıydı diyoruz çünkü maçın
34 dakikası hiç savunma yapma-
yan bir takımın, üstelik rakibi-
nin de iyi organize olduğu ve iyi
oynadığı bir maçı kazanması
şanstır. Fenerbahçe'nin savun-
ması ilk 34 dakika evlere şenlik-
ti. Kolej pota altından sayı bul-
du, dışandan ise şut idmanı ya-
parcasına şut soktu. Çetin Yil-
maz'ın savunmaalan Güray ve
Kemal de bu maçta etkisizdi.
Sonunda Aliço'nun savunmada-
ki gayretine, Richard'ın hırsı ve
kazanma arzusu ile Levent'in
"büyûklüğü" eklenince Fener-
bahçe maçı kazanma şansını el-
de etti. Dün takımını gerçekten
iyi hazırlayan Murat Didin eğer
daha 'taze" bir Aytek'i maçın
sonuna saklayabUseydi sanıyo-
ruz Kolej yine sahadan galip ay-
nlabilirdi. Aytek takurunı bu ka-
dar olumlu etkiliyor.
Kolej'in diğer bir hatası da
ikinci devrenin başında hızlı hü-
cuma yönelik oynamasıydı. Fe-
nerbahçe'ye karşı böyle oynayan
(Arkası 19. Sayfada)
DİYALOG ABDÜLKADİR YÜCELMAN
MÜCADELEMt SÜRDÜRECEGtM — Melboume'da 5400 metreyi 59 dakikada koşarak bi-
rinci oldum. Şimdi hedefım Barcelona'da yapılacak özürlüler olimpiyatı. (Levent Yücelman)
VA V117 Yüdasekiz
maratonkoşarıtn
1961'de Bursa'nm Gürsu ilçesinde doğan ve sporla kendisini
bulan, spor ile kendisi gibi özürlü kişilere mesaj veren, umut
dağttan Yavuz Şop'ı şimdi dünya tanıyor. Melbourne
Maratonu'nda özürlüler arasında birinci olup altın madalya
alan Yavuz Şap'ı dünya TV ve ajanslan haber olarak duyurup
görüntüleyince Cumhuriyet okurlarının tamdığı bu iki eli
değnekle dünyayı gezen delikanlıyı herkes tanıdı. Bir anda
herkesin birbirine söz ettiği bu özürlü sporcu ile onun
yaşamından kesitleri, dünyamn neresinde olursa olsun kaçırmak
istemediği maraton koşulannı ve gelecekteki hedeflerini konuştuk.
—Yavuz bu maraton koşmak, daha dognısu
böylesine güç bir olayı başlatmak nereden ak-
lına geldi.
— 1985 yılıydı. Avrasya Maratonu'nu gazete-
lerden öğrenince ben de katılmak istedim. lyı
bir olaydı ve başarabileceğimden de endişe duy-
muyordum. Katıldım, Asya'dan Avrupa'ya ko-
şan binlerce insanıp arasında ben de vardım.
Bunun nasıl bir duygu olduğunu sormayın, an-
latamam çünkü. Ama bana çok büyük coşku
verdi.
— Başladıgın bir işi yanda bırakmak isteme-
digin belli, daha sonra ne oldu? Olay nasıl ge-
lişti?
— Sporun içinde bir anda kendimi bulmuştum.
Daha sonra 4 yıl her yaz Isviçre'de özürlü spor-
cular için açılan kurslara gittim. tsviçre Fede-
rasyonu'nun davetlisi olarak orada sporun her
türlü eğitim çeşidini gördüm.
— Tahsilin nedir Yavuz?
— tlkokulu bitirdim. Sakathğım dolayısıyla
sürdürmem zordu.
— Sakatlıgın doğuştan mı?
— Hayır, 3 yaşında penisilin iğnesinden oldu.
Doğduğum yerde sağlık memuru yapmış iğne-
yi. Ama iğne mi bayatmış, yoksa dozunu mu
fazla kaçırmışlar bilemiyorum, ama iğneden
sonra komaya girmişim ve işte böyle gördüğu-
nüz gibi sakat kalmışım.
— Avrasya Maratonu'nu da her yıl koştun. tlk
koştuğun dereceni daha sonra duşurebildin mi?
— 85'te ilk koştuğumda derecem 3,5 saatti,
ikincisinde idman yaptım, kollanmı güçlendir-
dim ve 2 saate indirdim derecemi.
— Avrasya'da kaç kilometre koştnn?
— 12 kilometre.
— Daha fazla koştuğun yanş oldu mu?
durumumu, cumhurbaşkanlanndan başka ne
kadar spor bakanı varsa, ne kadar beden ter-
biyesi genel müdürü varsa hepsine yazdım, is-
teklerimi bildirdim, ricalar ettim, ama hepsi
boş. Hiçbir yerden cevap gelmedi. Bütün fe-
derasyon başkanlanna, Atletizm Federasyonu
başkanhğı yapmış herkese anlattım dertlerimi.
Nafile, cevap yok.
— Bu insanlann hepsi de duvar gibi ses ver-
medilerse sence bunun yorumu ne?
— Valla anlamadım. Benim istediğim benim
ve benim gibi olan özurlu insanlann insanca
yaşaması. Başka bir şey istemedim ki. Sadece
Yılmaz Sazak Atletizm Federasyonu Başkanı
iken bana 100 bin lira gönderdi. O günden bu-
gün^ de bana her ay 100 bis lira gönderiyor.
Sizin vasıtaruzla teşekkur ediyorum.
— Yani tek sponsorun Yılmaz Sazak öyle mi?
— Öyle, ama o da tabii garanti değil. Bir gün
elbette kesıhr. Ama Sazak Bey benim durumu-
mu anladı, amacımı anladı ve federasyon ola-
rak, teşkilal olarak, devlet olarak bana hiçbir
şey yapamadıgı için olsa gerek o paıayı gön-
deriyor. Sağolsun.
— Başka hiçbir kunım çıkmadı mı sana des-
tek olacak?
— Avusturya, Avustralya ve Isviçre hava yol-
lan bana uçak bileti verdiler. Onlar da sağol-
sun. Ama beni üzen şu: Mesela ben şimdiki
THY müdürüne, daha öncekilere de yazdım,
destek istedim. Onlardan da cevap gelraedi.
— Dognısu bu yazışmalarda gösterdigin sabır
ve mücadele gerçekten ilginç. Hiçbir zaman
umutsuzluğa düştün mü?
— Düştüm ama mücadeleye devam ettim, ede-
ceğim de. Çünkü benim davet edildiğim ma-
ratonlara katılmam için mutlaka desteğe
ihtiyacım var.
_ Param yok diyorsun, geçimin nasri?
özörlöler insan gibi vaşasın İsviçre'de gördüm.
Özürlüler her türlü spor yapabiliyor. Normal insanlar
gibi davranıyor. Bu durumu cumhurbaşkanlanndan
başbakanlara, beden terbiyesi spor genel müdürlerine,
yani herkese ilettim. Cevap gelmedi.
— Haliç Maratonu'nda 21 kilometre koştum.
— Ya Melboume'da?
— 5400. 59 dakikada koştum ve birinci oldum.
Melbounıe'da büyük ilgi
— Melboume'da ilgi ne dereceydi?
— Oradaki Türk spor kulübü bana kalacağım
yer buldular. Benim geldiğimi duyan Türkler
bir hayli çoktu ve benimle gerçekten çok ya-
kından ilgilendiler.
— Ödül olarak ne verdiler?
— Bana altın madalya verdiler.
— Peki, senin ikinci gelen ile aran ne kadardı?
— 100 metre vardı finalde. Avustralyah bir
sporcuydu.
— Melboume'da iyi bir isim yaptın. Şimdi sa-
na dünyamn her yerinden davet gelecektir.
— Zaten geliyordu. Şimdi bu davetler artacak.
Yılda 8 yanşa kaülırım
— Peki bu davetlere nasıl yanıt vereceksin?
— Bu bir ekonomi meselesi. Benim hiçbir des- yorum.
teğim, hiçbir yardımcım yok. Yanşmalan bile
kendim yapıyorum. Bana kalsa ben yılda 8 ya-
nşa katıhnm. Bunu başarabileceğime inanıyo-
rum. Buna gücüm yeter, fakat parasal açıdan
dunım müsait değü.
— Bir gelirim yok. Babam bakıyor. Kendi ça-
pmda araba alım satımı. Babamın sırtındayım
kısaca.
— Yavuz özürlü bir kişi olarak toplum size na-
sıl bakıyor? Günlük yaşamındaki sıkıntılann-
dan söz eder misin?
— Benim gibi özürlüler Türkiye'de maalesef
dışlamyor. Yurtdışına gittiğim için bir onlara
bakıyorum, bir bize, arada çok fark var. Dü-
şünce farkı var, yaşama şartlarmda büyük de-
ğişiklik var. Mesela yaya geçidinde bile bu fark
ediliyor. Adam durma ihtiyacım bile duymu-
yor, nerdeyse ezip geçecek. tnsanhk değil bu.
Otobüse binmek güç, dotmuşa binmek guç.
Onemli olan insanlann düşüncesi. Bizde insan-
lar sabırsız, Avrupa'da bir özürlü kişi otobüse
binmeye çalışıyorsa diğerleri sabırla bekliyor,
saygı gösteriyor. Bizde neredeyse ezecekler in-
sanı, acımasızca yaklaşım var bize karşı. Kö-
tülemek istemiyorum kendi insanımı, ama biz
bunu yaşıyoruz, vahşilıklerle karşılaşıyoruz.
Valla daha fazla bu konuda konuşmak ıstemi-
OHmpiyata katılmak isterim
— Amacın sadece koşmak mı, yani senin du-
rnmunda olanlara veya sporun amacına dönük
düşüncelerin için mesaj vermek ister misin?
— Isviçre'deki özürlüler için açılan seminerde
gördüm, ne imkânlar var bilseniz. Her türlü
spor yapabiliyorsunuz, yani insan gibi spor ya-
pıyorsunuz, insan gibi yaşıyorsunuz. Bütün
bunlar neden benim ülkemde olmasın? Neden
benim gibi özürlü benim gibi spor yapamasın?
Neden onlar da insan gibi yaşamasın? Benim
amacırn bunu başarmak. Benim amacım özürlü
insanlann da bir şeyler yapabileceğini, normal
insanlar gibi yaşama hakkına sahip olduklan-
nı anlatmak, duyurmak.
— tsviçre'deki koşullann, Türkiye'de de ger-
çekleşmesi için federasyoniara ya da diger il-
gililere başvurdun mu?
— Ben yıllardır bunun mücadelesini yapıyo-
rum. Başvurmadığım yer kaunadı. Evren Pa-
şa da biliyor durumu, Sayın Turgut özal da.
— Peki onlardan bir ses gelmedi mi?
— Gelmedi, dahası da var. Ben bugüne kadar
— Şimdi Barcelona'da bir olimpiyat var, özür-
lüler için. Sen yine bugüne kadar gösterdigin
mücadeleyi gösterecek misin?
— Evet ben her zaman mücadele içindeyım.
Barcelona Olimpiyatlan için de şimdiden ya-
aşmalara fcaşlayacağım. Yazı bombardımanı-
na tutacağım çok kişi var.
— Sizin birçok derneginiz var. Bmdann hiç sesi
sedası çıkmıyor mu?
T- Bizim derneklerin sesi çıksa büe dinleyen pek
yok. Ama bir Tanıtma Vakfı var. Mesela ben
Melbourne'a giderken Türkiye ile ilgili bir yı-
ğın-broşür aldım, orada dağıttım. Benim işim
değil bu. Memleketim için yaptun. Ama bu Ta-
mtma Vakfı ne iş yapar? Bizim için ne yapı-
yor mesela? Neyse daha fazla konuşmak
istemiyorum. Ama ümidimi kesmiş değilim.
Mesela ben Bursalıyım. Bursa Valisi benimle
gurur duymab. Ama bana karşı tavır almış gi-
bi. Galatasaray maçı öncesi benim adımı anons
büe etmediler sutta. Ne yapnuşım yani. Suçum
Melbourne'a gidip birinci dhnak mı? Beni teb-
rik bile etmediler inanır mısınız?
— O halde ben seni tebrik edeyim Yavuz.