Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 8 EKİM 1990
Yeniçeltek'te sendikacılar, grizufaciası ile çıkanlan işçilerin yeniden işbaşı yapabilmesi için çalışıyorlar.
Ölen ölür, kalan sağlar işsizdir
Madende
Yeniçeltek'teki grizu faciasından sonra
sendika, işçisinin de baskısıyla işvereni
üretimin yeniden başlaması için zorladı.
Uzun pazarhklar sonunda işten çıkanlan
işçi sayısı ancak 246'ya indirilebildi. 525
işçi ile üretim sürüyor. 50 işçi geri dönme
uğraşmda. 196 işçi, yeni iş arıyor, bir
bölümü kente göç etti.
İşçinin aylık geliri her şeyi ile 500 bin
lirayı geçmiyor. Maden işçisinin umudu
şimdi yeni sözleşmede.
yapıyor:
"Facianın oldugu şubat ayın-
da, siyasi iktidar tüm imkânla-
nnı seferber ederek yardımcı
olacağına sdz verdi. Maalesef
sözlerinde durmadılar. Dirileri-
çalışanlanmıza yardım
kriar.
mize.
"Ölen ölür, kalan sağlar
bizimdir" diyerek yaşayan, ma-
dencilerle, madencinin para et-
meyen dirisi ile ilgilenmenin da-
ha doğru olacağını düşündük.
Ne de olsa ölenler yüzlerle, ma-
denlerde çahşanlar on binler ve
yüz binin üstünde sayılarla sa- "
yıhyorlar. . Âdeta özel cezalandınyorlar.
Bu mudur devlet, siyasi iktidar
Tabii ki yaşayan madencı ta- a n ] a y l S | ? "
ramasına "çarpıcı, ilginç olsun"
diye Yeniçeltek'ten başlayacak- "Kazadan sonra yaşayanlar
tık.- Türkiye Maden tşçileri Sen-
ö n c e
»»P'uca uzun bir sure ışsız
dikası Teşkilatlanma Sekreteri kal«ülar. Ocaklar çalıştınlmadı.
Orhan Şimşek, yolda, faciadan Uzun süre para da ödenmedi.
sonraki gelişmelerin bir özetini Şeker Bayramı sonrası çalışma
baskısı altında. diğer yandan ye-
ni bir kaza olursa işçilerin yaşa-
mından olmalannın sorumlulu-
gunda arada kalmıştık. İşçi için
açlık bastınp, bize baskı arttı-
gında, biz de işyerinin ürelime
Yeniçeltek'te ocağa inerken sendikacılarla karşılaşan maden işçileri bir anda etraflannı sanp veryansın ediyorlar
'Ocak'ta hâlâ öleüın yok!'Sendikacılar işçilerin
ölçüm yapılmadığı
iddialan ve sert
tepkileri üzerine
şaşkınhğa düşüyorlar,
"ölçüm yoksa ocağa
inmeyin" diyorlar.
İşçiler sendikacıların
"ocağa inmeyin"
sözüne çok kızıyorlar
ve şöyle diyorlar: "Sıkı
mı inmemek, ceza
kesince sen mi sahip
çıkıyorsun? îşten atınca
kim koruyacak?"
— 2 —
Kaza sonrası gazetelerde ya-
yımlanan sayısız fotoğraftan ez-
berlediğimiz görüntünün içinde-
yiz. Madencinin yaşamını tevek-
küle, Allah'a bağlayan yazı yer-
li yerinde duruyor. İşçiler ocak
başından çıkmaya başhyor.
"Geçmiş olsun" selamından
sonra alışmış olsalar da yaban-
alann, fotoğraf ceken gazeteci-
lerin varhğı dikkatlerini çekiyor.
Aramızda bir de sendika mer-
kez yöneticisi olduğu anlaşılın-
ca hiç beklenmedik bir gürültü
koptu. Tek tek işsiz kalma kor-
kusu ile sessiz kalan işçinin iç
dünyasında nasıl fırtınalar esti-
ği, kafasmda ne çok kaygılar ve
jçinde ne büyük bir Iprkunun
yattığı ortaya çıktu Ocaktan çı-
kan ve bir anda sendika yöneti-
cilerinin etrafım saran işçiler hiç
de şube yöneticilerinin görüşle-
rini paylaşmıyorlardı. Kesinlik-
le yeterli güvenlik önlemi alın-
dığı kanısında değildiler. Bağı-
ra çağıra ölçümlerin üretim baş-
ladıktan saatler sonra yapıldığı-
nı anlatıyorlardı. Yerel sendika
yöneticileri ise bunun olamaya-
cağını...
— Gereken bütfln önlemler
eksiksiz alınıyor.
— Sen mi bileceksin, biz mi?
Biz işe gidiyoruz, saatler geçiyor.
Nezaretçi 22 kişinin çalıştığı yer-
de ölçüm yapıyor.
— Ölçüm yapılmadan ocağa
inmeyin demedik mi? Ni>e ini-
yorsunuz?.
— Sıkı mı inmemek. Ceza ke-
since sen mi sahip çıkıyorsun?
İşten atınca kim koruyacak?
Bu sırada bir yandan işi biten-
ler ocaktan çıkarken, bir yandan
da birileri işe gitmek üzere gir-
meye devam ediyor. tşçüer giren-
leri göstererek bağırmalannı ar-
tırıyorlar.
— Hani, iste işe gidiyorlar.
Hani, ölçüm yapıldı mı?
— Daha işin başlamasına ya-
nm saat var. Nereye gidiyorsu-
nuz? Dursanıza. Neye erken gi-
diyorsunuz. Sen, geri gelsene.
' — Gitmek zorundayım. tşim
var. Beni sen mi koruyacaksın?
Cezamı kim silecek...
Bağırtılar arasında yine sen-
dika üyesi, işçi olan ölçümcü
başladı, ncretler baziran sonunu açılması ve işletmenin finans so- Şimdi onlann işe dönebilmesı
bnldu. Neden, kaza sonrası işlet- rununun çözülmesi için girişim- ne uğraşıyonız. Tazminatlannı
menin üretime açılamayışı da lerimizi arttırdık. Sonunda agır- alan ve Yeniçeltek'le ilişkisi ta-
değildi. işletmenin üretime geç- lıklı bizim çabalanmızla, baskı- mamen kesilen 196 işçimiz ise iş
mesi için gerekli paranın sağlan- mızla, işletmede emniyet tedbir- arayışında, bir bölümü büyük
mamış olması>dı. leri alınarak üretime başlandı. şehirlere göç etti. 68 işçinin ölü-
Işçûerle yaptığımız görüşme- Ancak önemli bir işçi tenkisatı- mü ile sonuçlanan facianın ar-
lerde, işçiler aç olduklannı söy- nı önleyemedik. Uzun pazarlık- dından halen 525 işçi ile üretim
luyorlar. işletmenin açılmasını, lar sonunda sayı aşagı çekilerek sürdürülüyor."
işe başlamayı istiyorlardı. Bir 246 işçimiz işsiz kaldı. Çıkan- Yeniçeltek'te hâlâ konuşmalar
yandan iş, ekmek isteyen işçinin lanlann tazminatlan, çalışanla- kaza etrafında odaklanıyor. Ay-
rın ucret ve sosyal haklan, uzun nı ocaklarda iki büyük facianın
gecikmeler ve pazarhklarla öde- yaşanmış olması, yine de calı-
nebildi. Halen 50 civannda bir şanlar ve yöre insamnın iyimser-
işçi gnıbumuz da tekrar ise dön- liğini etkilememiş. Sendikacılar,
me şansını kajbetmemek için özellikle de yerel yöneticiler yo-
tazminatını almadan bekliyor. re insanı ile aynı kanıda; Yeni-
çeltik ocaklannın Türkiye'deki
en güvenilir ve en çağdaş tekno-
lojiyi uygulayan ocaklardan ol-
duğunu savunuyorlar. Neden mi
ikij)üyük*facia yaşandı?
Denetim olmazsa
"Ocagın kömüriı kaliteli, o
ölçüde de grizulu. İşin içine in-
san ihmali, dikkatsizlik, ölçüm-
lerin aksaması, bazı önlemlerin
atlanması girince işte böyle ka-
za oluyor. Kaza an meselesi.."
Yöre insanı için birinci önce-
liğin, ocakların çahştınlması, iş-
siz kaknmaması olduğu her vur-
gulamadan ortaya çıkıyor. He-
nüz cesetler çıkanlmadığı, kaza
nedenleri üzerinde resmi kesin
bir bilgi olmadığı halde onlar
kafalannda olayı bitirmişler.
ölenler arasında olan bazı gü-
venlik görevlilerinin, üretim baş-
ladıktan saatler sonra dahi üre-
tim başlamadan yapmaları ge-
reken ölçümleri yapmamış ol
duklarını, sağ çıkanlann onlan
henüz ölçüme giderken yolda
gördüklerini anlatıyorlar. Daha
önceki yüksek ölçümlerin kayıt-
lara geçirilmemiş olmasını ise
"Kayıtlara yüksek ölçüm geçse
zaten üretime ara verttmesi ge-
rekir. Kaza, yeterli önlem alın-
mamasından oldu. Bu önlemler
alınırsa bir daha olmaz, alın-
mazsa her an olabilir" şeklinde
açıkhyorlar.
tşçinin kaybı
AZ TEDBİR ÇOK TEVEKKÜL — YeaiçeKek madeo ocafının girişinde o geieneksel söz asdı "Evvela tedbir, sonra terekkiU". Ancak tedbir sürekli eksik kabrken tevekkül devamlı arüyor.
6 AYDIR SENDİKADA ÎŞE DÖNMEYİ BEKLEYEN ÎŞÇİLER DERT YANIYOR
'Çocukların yüzünü görmemeye çalışıyoruz'Turkiye'deki genel işsizlik sorunu maden yö-
relerinde daha da bir ağır basıyor. Maden işçi-
sinin ölüm ve meslek hastalığına yakalanmada
en tehlikeü, en ağır iş kolunda bu kadar olum-
suz koşullarda, bu kadar ucuza çahşmaya razı
edilmeleri de doğrudan işsizlikle bağlantılı olu-
yor. Bu çok olumsuz koşullar düzeltilmeden ma-
dencinin çalışmaması beklenirken madenci bu
koşullarda da çalışmak için çırpınan insan gö-
rünümünü kazanıyor.
Yeniçeltek'te işbaşı yapan işçiler çalışma ko-
şullanndan, düşük ücretlerden sendika ile ileti-
şimsizlikten, gereken önlemlerin alınmamasın-
dan yakınır ve ocağın çıkışındaki şube binasına
ayak basmazlarken, işe iade ednmemiş ancak işe
dönme umudu ile bekleyen işçiler günlerini sen-
dika şube binasında geçiriyor. Varlıkları ile sen-
dika yöneticilerini rahatsız edip onlann işvere-
ni sıl»sık aramasını sağlayarak bir an önce işe
dönebilmenin beklentisi içindeler. 6 ayı aşan bir
süredir işsiz ve ücretsiz kalmak, işe dönebilmek
için tazminat da almadıkları için tamamen pa-
rasız yaşamaya mahküm olmak öyle kolay bir
durutn olmasa gerek.
Umutla işe dönmeyi bekleyen Nihat Gürsoy
ve Bahattin Taşdemir, yörede iş bulmanın ola-
naksız olduğunu, tazminatlannı alan arkadaş-
lannın yöreyi terk ederek başka bölgelerde iş ara-
dıklarım anlatıyorlar. Çok seyrek olarak bula-
bildikleri pazarcılık, geçicı inşaat işçiliği gibi iş-
lerle harçlık çıkarma^ çalışarak yaşadıklannı,
gırtlağa kadar borca gömüldüklerini açıkhyor-
lar.
Sabahtan akşama, fazlaca da konuşmadan
sendika binasında boş oturmanın, böylece ay-
lann geçmesinin yarattığı sinir ve gerilim yüz-
lere, konuşmalara yansımış: "Boş oturmaktan
sıkıimıyor musunuz?" sorusu rahatsızlıklarını
daha bir açığa çıkanyor: "Kahvede oturmak bile
parayla. Ne, yapacak birişimiz, ne oyalanacak
bir yerimiz var. Evde hiç dunılmuyor. Para, yi-
yecek, giyecek bekleyen çocuklann yüzünü gör-
memek için akşamlan mümkün oldugu kadar
geç eve dönmeye çalışıyoruz" yanıtı geliyor.
teknik elemanlar bulunuyor. İş-
çinin yakınmalan aktanhyor.
Doğruluyorlar. Yeterli sayıda öl-
çümcü olmadığmı ve gereken sü-
reler içinde, gereken ölçümleri
yapamadıklannı anlatıyorlar. İş-
verene, yeterli ölçümcü alınma-
sı için gereken girişimin yapıl-
masına karar veriliyor.
Ocağın ağzından görülen sen-
dika şube binası ile işçiler ara-
sındaki iletişimsizliğe aklımız er-
miyor. Sendikacılara işçilerin
konuyu uzatmamak için burada
saymadığımız birçok şikâyetini
daha önceden bilip bilmedikle-
rini sonıyoruz. "Sendika binası
yolun karşısında, uğrayıp bir şey
anlatmıyoıiar. Durmadan hak-
lanm anlatıyoruz, ciddiye almı-
yorlar. Ölçüm yapılmadan ise
inmeme haklan var. İnmesinler,
bize durumu iletsinler" yanıtı
geliyor.
Tartışmalan bizim kadar şaş-
kınbkla izleyen sendika merkez
yöneticisi Orhan Şimşek'e de ilk
tepkiler çok ilginç gelmişti; iç-
lerinden biri, "Sen kimsin, seni
ilk defa göriiyorum. Daha ön-
ce neredeydin?" diye bağınnca,
bir diğeri "Merkezdeki yeni
yönetimden" itirazını yapmış.
Ardından cesaretlenme, biraz d ı
yerel sendika yöneticilerini içine
alan yakınmalar patlamıştı.
Sendikacılarla tartışan öfkeli
gruplardan konuştuğumuz işçi-
ler, açık açık, işverenin kulağı-
na gittiği için hemen ocağın kar-
şısında, çıkıştaki sendika bina-
sına uğramamayı yeğlediklerini,
uğrayanların başına iş geldiğini
söylüyorlardı. Yani merkez yö-
netimini henuz tanımadıklannı,
sözleşmede sınayacaklannı da.
Oysa yeni yönetim de öyle çok
yeni falan değildi. Bir yıla gidi-
liyordu. Karşüanna o çıktığı için
patlamaya hedef olan Orhan
Şimşek dahil. Özellikle facia ne-
deni ile Yeniçeltek'e pek çok kez
gelmişlerdi. Bir rastlantı, ocak-
tan o vardiyada çıkanlarla kar-
şılaşmamış olsalar da, hiç değil-
se sendika yaym organlannda
çıkmış sayısız fotoğraflarından
ammsanabilirier, en azından ad-
lan ile bilinirlerdi. Sorduğumuz
işçilerin hiçbiri ne sendika yayın
organını görmüş, ne de yöneti-
cileri tanıyordu. Içlerinden
"Çok eski, yaşlı bir başkan var-
dı. O değişti mi" sorusunu yö-
nelten bile çıktı. Sendikaya gü-
venden, çıkar örgütu olarak sa-
hiplenmekten henüz çok uzak-
ta görünüyorlardı.
Ofkeleri patladığı gibi saman
alevi gibi söndü. Bizim uzakta
gözlediğimiz kadan ile sendika-
cıların "Ölçüm yapılmadan
inmeyin" uyansı bir işe yarama-
dı. Bir kısmı, hatta ocağa girme
saatinden yanm saat öncesi ol-
duğu halde girmeyi sürdürdü.
Bir kısmı işin başlama saatini
bekledi.
Göze batma, işten olma kor-
lcusu ile iş saatinden önce oca-
ğa ineni de, çalışma saatini bek-
leyecek kadar cesur olanı da ne
kazayı ne de korkusunu unut-
marun söz konusu olabileceğini
söylüyorlardı. "Korkmaz olur
muyuz. Nasıl korktuğumuzu ge-
lin de bize sorun. Ama ekmek
parası. Açhk, işsiz kalma korku-
su bastınyor" diyorlar. Her şe-
ye rağmen kazanın hem kendi-
lerini hem de güvenlik görevli-
lerini uyardığınu önemli bazı
önlemlerde daha dikkatli davra-
mldığım, ancak kısa zamanda
her şeyin gevşeyip eskiye dönme-
ye başladığını anlatıyorlar. en
çok da kazanın işveren tarafın-
dan bahane edilerek işten adam
atması, ücretlerini düşürmesi ve
atılma tehdidi altında fazla ça-
lıştınhnalanndan, zorlanmala-
nndan yakuuyorlar. Kaza öncesi
800-900 bin hra alan usta işçi-
nin, 500-600 bin liraya çalıştığı-
nı anlatıyorlar. "Bizi eziyorlar",
"3 kişiük nakliyeyi tek kişiye
yaptınyorlar", "Daba az işçi ile
daha çok üretim yaptınlıyor",
"Fazla mesai venneden fazla ça-
lıştınlıyor", "Belli bir üretime
zorlanınca, bile bile gereken ön-
lemleri atlıyornz. Kaza ihtimali
artıyor."
Söz toplusözleşmeden açılın-
ca sendika genel merkezinden
gelen başkana ilgi, sıcaklık ar-
tıyor. "Sizi orada sınayacağız",
"Görelim sizi", "Bu işler ancak
sözleşmede çözülürf' Destek,
tehdit, teşvik kanşımı sözcükler
gülerek söyleniyor. Beklentiyi,
umudu yansıtıyor. Bu koşullar-
da 18-27 bin lira saat ücreti ile
ocağa inen işçinin öfkesi, tepki-
si, yeni çıkılan ocağın kirinden,
gözlere ve seslere yansıyor.
Yerel yöneticilerin anlamklan-
na göre işçi sağlığı ve iş güven-
liği anlamında ortada bir sorun
yoktu. Kaza duyarlılığı, önlem-
lerle denetimi artürmıştı. Sorun
şirketin finans sorunu, işçilerin
çıkanlmasıydı. Aynca çalışan iş-
çiler de aylarca çektikleri, para-
sız kaldıklan yetmiyormuş gibi
kaza öncesinden çok daha dü-
şük gelirle çalışmak zorunda ka-
lıyorlardı. Kaza öncesi ödenen
primler, şirketin finans sorunlan
nedeni ile ödenmiyordu. Ortala-
ma 1/3'e varan bir gelir kaybı,
aylar içindeki enflasyonla birlik-
te işçiyi çok zor durumda bırak-
mıştı. Ayhk gelirler her şeyi ile
500 bin lirayı geçmiyordu. Umut
gelecek toplusözleşmeye bağlan-
mışü. Ancak işletmenin kapatıl-
maması sendikanın onca caba-
sına mal olmuşken siyasi iktidar
beklenen kredileri sağlamamış-
ken yeni sözleşmeden neler bek-.
lenebilirdi ki?
Sözler unutuldu
Bir de çıkanlan işçilerin işsiz
bırakılmaması için verilmiş söz-
ler vardı. Unutulmuştu. Çıkan-
larüann şeker şirketlerine yerleş-
tirileceği kararı uygulanmamış,
hiçbir işçi şeker şirketlerine aün-
mamıştı.
Sözüh kısası Yeniçeltek'te fa-
cia, kaderci bir anlayışla kabul
edilmiş, ilk günlerin öfkesi da-
ğılıp gitmişti. Durmadan konu-
şulması, "milattan önce, sonra"
der gibi söz edilmesi, yaşayan
yöre insanma, çalışan madenci-
ye getirdiği olumsuz sonuçlan
nedeni ile idi. Bir de ölülerin çı-
kanlmamış olması, tazminat
haklan falan, biraz da kaza ne-
denlerine ilişkin spekülasyonlar-
la anılıyordu. Tıpkı birinci facia
sonrasmda olduğu üzere kimse
bir yeni facia olasılığını aklına
getirmiyor, ya da getirmeyi yeğ-
lemiyordu.
Özelsektöre aityeraltı işletmeciliğindefinansman sorunlan nedeniyle eski teknoloji uygulanıyor
Özel madenlerde ağır emeksömürüsüMaden işverenleri, yüzde 60-70
oranındaki işçilik maliyetini ne kadar
düşürebilirlerse o ölçüde kazanmayı
hesaplıyorlar.
Özel sektör madenlerinde 4 bin
dolayında sendikalı işçi var. Ancak bu
sayının çok üstünde işçi de sendikasız
ve sigortasız olarak madenlerde
çalışıyor.
Yıllık çalışma karşılığı 4 aylık ya da 20
günlük sigortah gösterilen çok sayıda
maden işçisi var. 90 günlük mevsimlik
çahşmaya ise 10-15 günlük resmi işlem
yapıhyor.
Özel madenlerde sendikaya girmek
1990 yıhnda bile hâlâ çok büyük
işveren baskılarım göğüslemeyi
gerektiriyor. Sendikaya giden maden
işçisi kendini kapı önünde buluveriyor.
Yeniçeltek işçilerinin ocaktan çıkış saatlerini
sendika binasında çay içerek beklerken duruşma-
dan gelmiş sendika avukatı ve iki işyeri temsilci-
si ile karşılaşıyoruz. Laf lafı açınca, özel sektör
madenlerinde işlerin akıl almaz boyutlarda da-
ha da kötü olduğunu oğrenmeye başlıyoruz. Bu-
yükçeltek'teki Saraçoğulları işletmesinden işten
atılma davalan süren iki temsilcinin öyküsunü tek
başına dinlemek yeterli gibi özel sektör maden-
lerinin kapısından içeriye, hak, hukuk, yasalar
sendikal haklann girmediğini algılamak için.
216 işçinin çahştığı işletmede, toplusözleşme
hükmüne göre işverenin işçiye ayda 1 kilo komi-
li marka sabun vermesi gerekiyormuş. İşveren iş-
çinin yıkanırken kullanamayacağı kadar kötü bir
sabun vermeyi, sendikanın araya girmesi ve ya-
zılı uyarıya rağmen sürdürünce, işçi sabunu al-
mamış. İşverenin vekilliğini fiilen yapan yöneti-
ci kıyameti koparmış. İki işyeri temsilcisi ile bir-
likte 9 kıdemli işçinin işine son verilmiş.
Türk hukuk sisteminde yeterli olmasa da bir
tek işyeri temsilcileri için iş güvencesi var. İşten
atılabilmeleri için somut bir suç işlemeleri gere-
kiyor. İki temsilcinin sucları ise ^sal görevleri
olan toplusözleşme hükmünün uygulanması için
işveren vekilleri ile görüşmeyle sınırlı. Yine ya-
saya göre haksız temsilci çıkanlmasında yargının
iki ay içinde işe iade karan vermesi gerekiyor.
Olay 31 martta geçmiş, o günkü duruşmada, an-
cak aradan bir 6 ay geçtikten sonra, temsilcile-
rin işe iadesinin zorunlu olduğunu söyleyen bi-
lirkişi raporu gelebilmişti. İşyeri temsilcilerinin
işe iadelerine kadar da bir iki ayın daha geçece-
ği anlaşılıyordu.
On nüfusun evde kendisine bağlı olduğunu an-
latan işyeri temsilcîsi Mustafa Çolaker ve 6 kişi-
nin geçiminden sorumlu Arslan Ak o tarihten bu
yana beş kuruş ücret almadan yaşıyorlardı. "Na-
sıl yaşıyorsunuz?" sorusuna, "Çareniz olmayın-
ca ne >«pacaksımz?" yanıtını veriyorlar. Oralarda
pek olmasa da zaman zaman bulabildikleri ge-
çici işlerle, hamallık, inşaatla falan idare ettikle-
rini, sendikal kavgayı yanda bırakmamak için bir
başka işe girmeye de kalkışmadıklarını anlatıyor-
lar.
Olay işyerinde sendikanın var olup olmaması
noktasına ulaşmış. Hâlâ tazminatlan ödenmeyen
çıkanlan 8 işçinin yerine 6 ay sonra yeni işçi alın-
mış. Kendilerinin yerine de onlan işten attıran
işveren vekili konumundaki kişi, işyerine sendi-
ka temsilcisi olmuş. Nasıl olmuş? Konuşmalar-
dan nasıl olabildiğini öğrenemedik, ancak genel
merkez yönetiminin olayı bizimle birlikte öğren-
diği izlenimini aldık. Bundan sonra Saraçoğul-
ları işyerinde olaylar nasıl gelişir? Sendika kapı-
dan içeri girer mi, tümüyle dışan mı çıkar bile-
miyoruz.
Söz özel sektör madenlerine gelince Türkiye
Maden İşçileri Sendikası yöneticileri daha bir
dertleniyorlar. Gayri ciddi yatınmlarla, alabildi-
ğine keyfi sürdürülen özel sektör üretiminde işçi
için yasal haklan kullanmak çok daha fazla zor-
laşıyor.
Özel sektör genellikle kalitesi düşük maden
üretimi yapıyor. Kömür için çok kabaca 50 mil-
yon tonluk bir Türkiye tüketim potansiyeli var.
İşçiliğin düşük olduğu, %10'a kadar indiği açık
işletmelerde devlet 45 milyon tün komür üreti-
yor. Özel sektöre ait yeraltı işletmeciliğinde hur-
da teknoloji uygulanıyor. 5 milyar/ton yatırım is-
tiyor, yüksek teknoloji istiyor. Özel sektörde fi-
nansman yok. Kuru insan gücüne dayalı bir üre-
tim sürdürülüyor. Rekabet şansı da çok az. Gir-
dileri malzeme, direk ve makine, enerji ve işçi-
likle sınırlı. Birinci grupta pazarlık şanslan yok.
Geriye emek sömürüsü kahyor. °%70-60'a varan
işçilik maliyetini ne kadar düşürebilirlerse o öl-
çüde kazanacaklar.' Sonuçta 4 bin civannda sen-
dikalı işçinin özel sektör kömür madenlerinde ça-
lışabiliyor olmasına karşıhk, onlardan daha bü-
yük sayıda sigortasız ve asgari ücretle calıştın-
İanlar var. Ya da yıllık çalışması karşılığı 4 aylık
sigortah, 20 günlük sigortalı gösterilenler. Ya da
90 gün sürdürülen bir mevsimlik çalışma 10-15
gün gösteriliyor.
Sendikacılar özel sektör madenlerinde her gün
yaşanan tipik olaylar ve sorunlardan örnekler ve-
riyorlar.
Gebze Pelitli köyü özel sektör madeninde ça-
lışan 33 işçi sendikaya üye olmaya kalkışmışlar.
îşveren haber almış, bir kalemde sendikalaşma-
da öncülük yaptıklannı tahmin ettiği 15 işçiyi iş-
ten çıkarmış. İşçiler madende bugüne kadar si-
gortasız, sendikasız, asgari ücret ve çok ağır ko-
şullarda çalışnnüyorlarmış. Sendika toplusözleş-
me yetkisi alana kadar dayanmalannı, sendika
üyeliklerini sürdürmelerini istiyor. İşveren tümü-
nü işten atmakla tehdit ediyor.
Oysa yasalar öylesine açılc ki bir maden işlet-
mesinde sigortasız kaçak işçinin çalıştınlabiliyor
olması inandına gözükmüyor. yine de işçinin ya-
salarla sözde güvence altında olan sendikalaşma
hakkı, sigortah olma hakkı Türkiye'de hâlâ ma-
den işletmelerinde bile geçersiz kıhnabiliyor. Pe-
litli köyü madenindeki değil yeterli ücretler, sağ-
lıklı, güvenilir çalışma koşulları, en asgarisi ile
yasal çalışma koşulları ve sendikal haklann kul-
lanılması kavgasında, 1990 yılının ekim ayında
hâlâ kimin kazanacağı belli değil.
Sorgun Doğan Madencilik 8-10 yılhk işlet-
me, 130 işçi çalışıyor. İşçiler sendika üyesi olup
yetki saptaması aşamasına gelindiğinde 6 lider
işçinin iş akdi feshediliyor. Diğerlerinden sendi-
kadan istifalan isteniyor...
Varın:TKt İşçisi