23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 EKİM 1990 CUMHURÎYET/19 HAVA OURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Meteoroloji Genel Mûdürlü- Jü'nden alınan bilgıye göre yur- dun kuzeybatı kesimleri parçalı bulutlu ötekı yerter az buluttu ve açık geçecek. HAVA SICAKLIĞI Artmaya devam edecek. RÜZ- GÂR: Güney ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette ese- :ek. Doğu Karadenız'de kıble ve kesışleme, 6tekıdenızlerimi2de kıble ve lodostan 3 ıla 5 kuvve- tinde saatte 10-21 denizmili hız- la esecek. Dalga yüksekiiğı 0,5 ila 1,5 m. görûş uzakfığı 10 km dolayında bulunacak. Van Gö- Adapazan /Vtyaman Afyon A# lü'nde hava az bulutlu ve açık geçecek. Rüzgâr gü- ney ve doğu yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük dalgalı olacak. y Mtosır BJeak Bmg6l Sılfts Bolu Burea ÇananfcaJe Corum Demzfj A 36° 1«° Dıyartjaior / A 25° 13° 6*me t A 32° 15° Eroncan / A 28° 6°Erzunım / A 23° 0°EsloşMıc 1 A 27° 9°6aaönlep / A 32°W°Sfo*thant A 25°W°Katt*ı / A 31° 15° Ispstt / A 27° 10° IsMul ' 1 A 2e°WİBnir A 2B°W°Kars 1 A 28° /»KasUmonii 1 A 27° 8°K^sen / A 25° 10° Kifidara* J A 28°13°Konya / A 27° 3°KûO«ıya A 31° 15° Malatys V 32° 12° Maınsa ı 26° 13° K Maraş > 26° 8° Ufifstf) ^ 23°-2° MuQb k 27° 8 Muş k 32° 14 MOde V 23°14°0rtu k 25° 6°Rıa < 2<° 1t° Samsın k 29° 8°S»rt k 25° 14° Sıtıop i 32° 14° Sıvas ^ 23°-2°'felıınJaü k 28° S°lataon * 27° 4°lünce» \ 25° 11° Uşan * 26° 6°Van . 28° 10° ^tazgat \ 26° 8°2onguö* A 30° 15" A 32° 16° A 32° 20° A 31° 15° A 27° 8" A 28° 8° A 25° 13° A 24° 13° A 27° 13° A 31° 16° A 23-16° A 26° 5° A 24° 14° A 24° 14° A 27° 9° A 2T11 0 A 23° 8° A 24° 6° A 23° 14° ı buluOu 'yajmuriu jsst Jlart A-aç* B-«ukı0u &guiKşlı Knurt S-ssk Y^Omuriu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Nalbantların, nallanacak hayvanın tırnağını kesmekte kullandıklan arac. 2/ Üstü kapalı ola- rak aniatma... Bü- yük sopa. 3/ Uzun tüylü bir süs köpe- ği... Bir nota. 4/ Asağılık kirase... Te- kelci kapitalizme öz- gü şirketler birliği. 5/ Avlanırken avcı- lann hayvanlardan gizlendiği yer. 6/ DaJgalı, kıvnmlı... Eski Mısır'da insanoğlunun hayati dayanağı olan üretici güc. 7/ Nijer- ya'mn para birimi. 8/ Osmanlı İmpa- ratorluğu'nda en büyük sivil ve as- keri yönetim bölgesi. 9/ Bir iskam- bil oyunu... Müzikte bir tam seslik aralağın bir kesirini oluşturan çok küçük aralık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Karbon yerine silisyumun gectiği organik cisimlere benzer maddelerin genel adı. 2/ Yılmaz Giiney'in bir filmi... Erişmiş, ulaşmış. 3/ Kimileri uğur sayar... Bayağı. 4/ Bir çalgı... Faiz. 5/ Sahip... Teis- tar uydulanna benzeyen bir dizi ABD haberleşme uydusuna ve- rilen ad. 6/ Eski bir sanat eserinin, bir tablonun ya da bir fres- Wn çoğu zarnan suluboya ile yapılmış kopyası... Birrenk.7/. .kâr... Nazi partisinin askeri polis örgütu... Uluslararası Ça- hşma örgütü'nün simgesi. 8/ Kabuğu ayıklanmamış pirinç... llaç. 9/ Sodyumun simgesi... Petrolden damıtılan bir ürün. 60 YIL ONCE Cumhuriyet 'G-38' G LAX 0Güzel ve gurbuz yıvrultr vttistirir. • 8 EKİM 1930 Dünyanın en büyuk kara tayyaresi olan "G 38 Yunkers"in geniş bir daire üzerinde ziyaret uçuşu yapmakta olduğunu ve Avrupa devletleri payıiahılarını dolaştığını yazmıştık. Bu muhteşem hava gemisi teşrinievvelin dördunde Berlin'den kalkarak sıra ile Varsova, Belgrat ve Bükreş'e uğramıştır. Dün sabah saat 8 de İstanbul'a gelmek üzere Bükrcş'ten uçmuştur. G 38 şehrimizde bir gün kalacak, Atina, Roma, Madrit, Lizbon, Londra yolile Berlin'e dönecekti. G 38 muazzam bir hava ejderidir. Kanatlannın genişliği 48, tayyarenin uzunluğu 23, yüksekliği 7 metro tutrnaktadır. 4 riıotöründen ikisi 550, ikisi 300 beygir kuvvetindedir. Tayyare bilâfasıla 3000 kilo metre uçuşa muktedirdir, 50 yolcu alır. On kişi mürettebatı vardır ve en mütekâmil telsiztelgrafla mücehhezdir. Tayyarenin dün öğleyin Yeşilköy uçuş meydanma vasıl olmuş olması hesaplı bulunuyordu. Bu münasebetle Alman sefiri Her Nadolni, reikası Madam Nadolni, sefaret erkânı, Başmuharririmiz Yunus Nadi Bey, Alman, Türk matbuat mümessilleri ile meraklı halktan nıürekkep oldukça kalabalık bir karşılayıcı heyet Yeşilköy'egitmişlerdi. Hava gemisinde yolcu olarak doktor Böhm, Çimerman, Bravze isimlerinde Yunkers şirketi erkânından 3 kişi bulunmaktadır. G-38 akşama kadar gelmemiş bulunuyordu. Havanın enalığından mütevellit bir endişe de çıkmıştı. Istikbalciler beyhude intizardan sonra avdete mecbur oldular. 30 YBL ONCE Cumhuriyet Refîk Koraitao 'Düşükler Yassıada'da' * EKİM 1960 Ordu Foto Filim Merkezi tarafından hazırlanan ve Yassıadadaki eski iktidar ileri gelenlerinin gunluk yaşayışlannı gösteren enteresan bir filim dün ilk defa olarak gazeiecilere gösterilmiştir. 40 dakika devam eden ve Celâl Bayar, Adnan Menderes, Refık Koraltan, Bakanlar ve milletvekilleriyle di|er sanıkların Yassıadaya getirilişlerinden itibaren nasıl yaşadıklannı, nasıl vakit geçirdiklerini teferruatlı bir şekilde gösteren bu filim, "Düşukler Yassıadada" adını taşımaktadır. Kamu oyunun uzun zamandan beri öğrenmek için sabırsızlandığı birçok hususları aydınlatacak bir mahiyet taşıyan filim, düşüklerin sağlık durumlannın genellikle çok iyi olduğunu, mükemmel bir şekilde bakıldıklarını, kitap okumak veya satranç oynamakla vakit geçirdiklerini, yemekten sonra gruplar halinde basketbol alanındagezinti yapmalanna müsaade edildiğini, hastalananlann revirde itina ile tedavi edildiklerini, açılan kantinden istediklerini alabildiklerini, aileleri veyakınlanyle hukuki münasebetlerini tanzim için Adada açılan noterlikten istifadeettiklerini ortaya koymuştur. Filimde düşük Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Başbakan sık sık görülmektedir. Birkaç gün önce intihara teşebbüs etmiş olan Celâl Bayar'ın ve Refik Koraltanm gayet sıhhatli görünüşlerine mukabil Adnan Menderes'in sinirli, ürkek olduğu ve bir miktar kilo kaybettiği ilk bakışta göze çarpmaktadır. Münferit odalarda ikâmet ettikleri anlaşılan "Üç Büyükler"in ütülü pantolonları, muntazam kıyafetleri ve itinalı halleriyle medeni ihtiyaçların hiç birinden mahrum bırakılmadıklan anlaşılmaktadır. Açık gri bir elbise ve siyah-beyaz çizgili bir gravatla görülen Celâl Bayarın, ceketinin üst cebine beyaz bir mendil koymayı bile ihmal etmediği dikkati çekmiştir. Koyu gri bir elbise giymiş ve siyah noktalı bir kravat takmış olan Menderes'in saçlarının tamamen beyazlaştığı hakkındaki söylentilerin de doğru olmadığı meydana çıkmıştır. Buna karşılık Koraltanın saçlarındaki boyalann çıkması neticesinde tamamen beyazlaştığı goze çarpmıştır. Menderes ellerini daima önünde kenetlemiş, sinirli bir halde görülmüştür. GEÇEN YIL BUGUN ı3emokrasiye inanıyoruz 8 EKİM 1989 Genel Kurmay Başkanlığı Genel Sekreterli|i dün bir basın açıklaması yaparak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin son günlerde yaygınlaşan darbe söylentilerinin dışında olduğunu bildirdi. Dün saat 15.00'tegazeteburolarınadağıtılan 145bülten numaralı 7 Ekim 1989 tarihli açıklamanın altında Genel Kurmay Başkanlığı Basm-Halkla Ilişkiler Şube Mudürü Kurmay Kıdemli Albay Halil Kalaycı imzası bulunuyor. ^ Kopenhagy DÜNYA'DA BUGÜN Amstertam y 14° Amman A 20° Atna Bajtiat Bircelona Belgrad Berln Bonn Brtjksel A 25° A 30° Y 22° B 17° Y 16° Y 15° B 16° B 14° Bucfapeşte Y 16° Cmem B 17° Ceayr Odde Ouba FnnkM GtflK Hebmta Kahıre Kbpeflhag Köln Uftoşa g Londra A 24° A 35° A 32° B 15° A 30° Y 10° A 30° V 15° 8 16° A 30° IMano Montreai Moskwa Mûnh Osto Pans Prag Roma Sotya Sanı U A m Vıyana Y 8° B 15° A 23» Y 18° Y 11° Y 8° B 15° A 24° Y 7° B 15° Y 12° A 35° A 23° B 18° A 30° A29° A 30° Y 14° Y 15° A 18° A 22° B 16° TARTISMA Körfez Kıizi ve Türkiye Amerika'nın emrindeymiş gibi bir tabloda işaret bekleyen ve komşusunun —üstü kapalı da olsa— bazı kentlerinde umudu olan bir Türkiye, bu konumuyla bölgede lider olma yerine çıbanbaşı olur ancak. Körfez krizi olarak adlandınlan ve Irak'ın Kuveyt'ı işgal etmesiyle yoğunlaşan olaylar dizisinde Türkiye başından beri Amerika1 nın yanında yer almıştır. Unutulmaması gereken noktalar vardır: Bir kere Amerika'nın, Irak işgalinden ha- bersiz olduğu düşünülemezdi. Amerika bu tür bir yaklaşımı önceden önleyebilir, hiç değilse yaptığı yığınağı daha önce gerçek- lestirerek bu işgale engel olabilirdi. Ote yan- dan Amerika'mn bölgede bir sıcak savaş is- teği de düşünülmemelidir. Amerika bölge- ye etkin bir karakol kurmak için olayı fır- sat olarak değerlendirmiş ve bölgeye yerleş- miştir. Ne var ki mevcut dengeler ve Vfctnam ör- neği deneyimler sonucunda Amerika'nın tek başıaa başanlı olamayacağı bir operasyo- na Türkiye örneği müttefiklerin bulaşması savasm yönünü değiştirecek, yarın Ameri- ka çekip gittiğinde Türkiye ile komşusu kanlı bıçaklı olacaklardır. Olaydan AT ölçeğinde yararlanma uğra- şını veren Türkiye, bunu elde edemeyince şimdi ATye karşı Amerika ile ekonomik an- lamda yeni bir flörte başlamıştır. Bu satır- larm yazarı bağnaz bir Amerikan düşmanı degıldir, ama Amerika'nın çıkarcı, bencil politika örneklerinden hiç ders aknmamış olacak ki varsa yoksa Amerika denilmek- tedir diye düşünmektedir. Oysa komsulanrun, Türk ve lslam dunya- Garip Bir Heykel Belediye binası ilefiberglastanyapılma Atatürk heykelini, ne adalılara, ne toplumumuza ve ne de tarihimize yaraştırabildim. Tarih ve çevre bozulmalarının, yeni yapılaşmalardan kaynaklandığını Marmara Adası'nda da bir kere daha gördüm. "Marmara Adası, bu cevrenin mihveri ola- rak eie alınmalıdır. Adanın iki sahüe olan mer- kez mevkii, letafeti, kendisinin ve kıyüarının her turiu ıslah ve tesisata musait olması, em- salstz bir imkândır." (25 Haziran 1930 / Reisi- cumhur GAZİ MUSTAFA KEMAL) Maımara Adası'nda iskeleden çıkar çıkmaz karşınıza gelen mermer bir anıt üzerinde Ataf- nın bronzdan yapılmış buyuk ve güzel bir mas- kını görürsunüz. Altında 60 yıl önce ada için söylediği yukandaki güzel sözleri yazılıdır. Marmara halkının ve idarecilerinin vaktiyle yaptırdjğı bu anıt, Anadolu'daki emsalleri ara- sında en iyilerinden biri sayılır. Geçen yıl bu amtın arkasında ne tür mima- ri üslupta yapıldığı pek belli olmayan acaıp, büyük bir belediye binası yapıldı. Eski anıt ile yeni belediye binası arasına, önünü silindir şapkasıyla kapatmış bir Atatürk heykeli daha dikiliverdi çabucak. Hem de neden yapılmış biliyor musunuz? (j'zerine yaldız sürulmuş tı- berglastan.. Bugün çanak çömlek, kavanoz bi- le yapılmayan plastikten, Atatürk heykeli ya- pılmasına kımler karar verdi? Bu hafîfliği ve bilgisizliğı kimler uyguladı? Merak ettım doğ- rusu. Belediye binası ile fiberglastan yapılma Atatürk heykelini, ne adalılara, ne toplumu- muza ve ne de tarihimize yaraştırabildim. Ta- rih ve çevre bozulmalanrun, yeni yapılaşmalar- dan kaynaklandığını Marmara Adası'nda da bir kere daha gordum. Adını 'mermer'den alan Marmara Adası'n- da ortaçağdan beri en guzel mermerler blok blok çıkartılır. Tarihte adı geçen bütün ünlü- lerin heykelleri, saraylann, onemli binalann yapı elemanlan ve aklınıza gelecek bütun gu- zellikleri yansıtan süslemeler, kolon ve kolon baslıklan, büstler, masklar, lahitler, her dev- rin sanatkârları tarafından buranın mermer- lerinden seçilerek uretilmiş ve buyuk zorluk- sınm sorunlan ve yaşadıkları olaylar karşı- sında daha ciddi, uzlaşmacı, yansız ve ağır- başlı bir poütika izlemiş olsaydı Türkiye bu- gün Amerika'nın yanında değil, saygın bir arabulucu olarak ve aynı ortam-koşullar karşısında olurdu. Uzlaştırıcı olarak karşı- sında olurdu. Ortadoğu'nun lideri kompo- zisyonunda karşısında olurdu. Daha çok puan toplar ve saygınlık görürdü. Türkiye komşusuyla —hiç kimsenin tas- vip etmediği— Kuveyt işgaliyle ilgili olarak göruşmeler yapabilir, çözüm sağlayıcı yol- lar bulur, ikna edebilir, bu arada petrol gi- bi önemli bir ihtiyacını da karşılayabilirdi. Amerika'nın emrindeymiş gibi bir tablo- da işaret bekleyen ve komşusunun —üstü kapalı da olsa— bazı kentlerinde umudu olan bir Türkiye, bu konumuyla bölgede li- der olma yerine çıbanbaşı olur ancak. Halkının görüş ve düşuncelerini almaya gerek duymayan bir liderin kişisel yaklaşım ve sempatiierle kendi kararlannı uygulama- sı, ülkeye kötu günler getirebilir. Kimsenin buna hakkı olmamalıdır. "Yurtta banş, dünyada banş" sözünün güzelliği ve doğruluğu yeniden anımsana- rak kararlar yeniden gözden gecirilir ve sağ- duyu egemen olur umudunu taşımalıyız. ABDULLAH TEKİN larla denizaşın yerlere taşınmıştır. Marmara Adası çağlar öncesi mimarların, heykeltıraş- lann ve sanatkârlann büyük bir atelyesi olarak ün yapmıştır. Durum böyle iken, adadaki bu yeni çarpık yapılaşma ve konduımalara bir son vermek uzere Mimarlar Odası inceleme yapıp karar vermelıdir. Mimarlar Odası'nın bir üyesi ola- rak benim göruşüm de şudur: • Belediye bmasınıngörünumü,kabuledi- lebilir ve eleştirileri önleyecek bir biçimde ıs- lah edilmelidir. • Fiberglastan yapılma Atatürk heykeli he- men kaldınlmalıdır. Eğer icap ediyorsa, işinin ehli ustalanna Marmara mermerinden Ata- ya ve Marmara Adası'na yaraşır bir yenisi yap- tınlıp yerine konmalıdır. • Ya da eski anıt yeni belediye binasmın önüne taşınmalıdır. • Tarih ve doğayı bozmadan yapılacak önemli işler veAtatürk 'le ilgili eserler, mutla* ka bir kurul tarafından yönlendiriuneüdir. BÜLENT ÇETİNOR V.Müh. IVTımar İslanbul 'Tıırkey-Hiadi9 Adı Degişnıeliclir Dünyada tüm ülke adlan, bağlı olduğu kendi ulusunun adıyla da aynı zamanda hem uyumlu hem de anlamdaştır. Sovyetler Birliği'nde son gelişmelerden dolayı devletin adının değişikliği düşünü- lürken Türkiye'nin isminin hâlâ, "Turkey- Hiadi" olarak kaiması, mantıkla bagdas- mamaktadır. tnsanlarm bilinçlenmelerinde algıların rolü çok büyûktür. Türk devletinin ve onun halkının 'hindi' olarak aJgılanması, dünya- da bizim hakkımızda olumsuz bir koşullan- manın kurulmasında ilk etkendir. 'Türk' sözcüğünün yanına 'ey' eklenince sözcük anlamını yitirmekte ve başka bir sözcük onun yerine geçmektedir. Böylece Türkiye, ile hindi özdeş olmaktadır. Yülarca gözlem ve incelemelerimden var- dığun sonuca göre yabancüann Türkleri ta- nıdıklan halde, Türkiye'nin yerini bilme- meleri, onların bilgisizliğinden kaynaklan- mamaktadır. Uluslararası haritalarda Türkiye haritaa üzerinde, 'Hindi' yazmak- tadır. Onların bu bilgi eksikliği bizi hayre- te düşürmekte ve üzmektedir. Bu bilinme- me durumu, bizim neden olduğumuz bir anlam kanşıklığından doğan yanılmalardır. Kiiltürel ürünlerimizin, yapıtlarımızın üze- rinde, "Türk yapısı" yerine "Hindide yapümısUr" yazmaktadır. Hakkımızdaki bu yanbş bilgilendirilme- leri ve psikolojik büinçlendirilmeleri daha fazla kabul edemeyiz. Amerikalılann argo literatüründe, 'Tarkey' 'kaz kafa' anlamın- da kullanılırken biz kendimize hindi de- mekte ısrar edemeyiz. Dünyada tüm ülke adlan, bağlı olduğu kendi ulusunun adıyla da aynı zamanda hem uyumlu, hem de anlamdaştır. örne- ğin, ltaJyanların yaşadığı ülkenin adı 'tavşao' değildir. A^erikalıların ulkesinin adı 'tavuk' olmadîğı gibi. Ülkemizin adının uluslararası konumda, "Türk ülkesi" anlamında, "Turkland" olarak kullanılması doğru olacaktır. Örne- ğin; Englaad, Dentschlaad, Fınland, Po- land, Swiszerland, Ireland... gibi. Hepsi- nin de sonunda bulunan tamamlayıa 'laod' eki, vatan anlamındadır. Neden "Türk- famd" olmasın? Hiç değilse bu konuda mil- letçe umursamazlık göstermeyelim. 55 mil- yon Türkü ilgilendiren ve geleceğe dönük her türlü tanıtıma olumlu katkı sağlayacak ve en azından olumsuzluklan engelleyecek bir konuyu ciddiye alalun. Dısisleri Bakanlığunız, bir sure ad düzelt- me işlemiyle uğrasacaktır. Ancak doğru ad, bir süre sonra bilinçlerdeki yerine yerleşin- ce, dış bağlantılann kâğıt üzerindeki yazış- ma zorluklan da aşılabilecektir. Türkiye'nin hindi sözünü çağnştırması- na daha fazla izin veremeyiz. Onemli olan dünyadaki 5,5 milyar insanın bilincinde Türkiye'yi ve Türkleri bu haksız sıfatla bi- linmekten kurtarmaktır. Yoksa her yılba- şmda, dünyanm her köşesinde, hindi yeme- ği hazırlıklannı umursamazhkla seyretme- ye devam edeceğiz. NUR YAYCIOGLU / Psikolog INGILTERE'de İNGİLİZCE Î5HAFTA £ 1760 13 hafta flyabna 15 hafta kuts 28 Ekim 1990-23 Şubat 1991 / Haflada 30 ders+ıki kişilik \ I odadayafmpansjyon I VkooaklamaSyaladahildir. / Son yeder için kayıtta acele edinl BARAT Yurtdv UKHI OkuBan Tsmlcliğl Abkde-I Hûrrtyet C. Yonca Ap. No. 282 K: 4 D.12 ŞişH / İST. Tel: 147 44 8 8 - 14843 57 Fax & Telesekreter: 131 29 42 DEKORATİF CELİK KAPI Konut ve ışyerinızde güveıtli bir kapıya ihHyacınu varea görûşslim, Inşm (dmterelim. ÖZOMUR MİMflRLIK BÛRO: W 60 03 HB;. 576 20 9f SERDAR ALTEN, EFRAİM EZGİN, FARUK ERSAN, HÜRCAN GÜRSES, OSMAN NURİ UZUNLAR, SALİH GEVENCİ, LATİFCAN Aydınlık bir dünyada İnsanlar özgür olsun dediler 8 EKİM 1978 BAHÇELİEVLER KATLİAMI UNUTULMADI Arkadaşları adına MUSTAFA ATALAY ESKİŞEHİR BİRİNCİ SULH CEZA MAHKEMESt'NDEN BtLDİRİLMtŞTlR SANIK: BüJenl Dondunıcu - Hamdi ve Fatma'dan olma 1935 do- ğumlu, Istanbul Beyoğlu, Altınbakkal Sok. No: 25'te otunır ve Es- kişehir Marmara Mahallesi nüfusuna kayıtlı. HÜKÜM ÖZETİ: Yukarıda kimligi yaalı sanık mahkememizin 13.6.1990 tarih 1990/206-294 numaralı kararnamesi ile mütecaviz sar- hoşluk suçundan TCK'nın 572/1, 647/4-1. maddeleri gereğince yüz seksen bin lira hafif para cezası ile cezalandınlmasına karar verilmiştir. Sanıgın adresi tespit edilemediğinden karar tebliğ edilememıştir. Bu nedenle ilanen tebligat kararı verilmiştir. Hüküm ilan edildiği larihten itibaren yedi gün sonra sanığa tebliğ edilmiş sayılacaJcUr. Basın: 34238 BESNİ SULH CEZA MAHKEMESÎ'NDEN ESAS NO: 1990/10 KARAR NO: 1990/342 HÂKİM: C.CEM AKIN 28127 KÂTİP: SEYDÎ VAKKAS ÖZTÜRK Bozuk gıda maddesi satraak suçundan, Besni Sulb Ceza Mahke- mesi'nin yukanda tarih ve sayısı yazılı kararla Besni ilçesi AJİpaşa Mahallesi nüfusuna kayıtlı olup Çat Mahallesi'nde ikamet eden Mus- Ufa ve Fatma'dan olma 1951 doğumlu Ballı BAYBAYLAR'm TCK'mn 398 ve 402. maddeleri uyannca 5000 TL a^r para cezası, 3 ay hapis, 3 ay muddetle fınncılık meslek sanat ve ücaretten meni ile işyeri olan ekmek fınmnın 7 gun süre ile kapatümasına karar ve- rilmiştir, ilan olunur. Basın: 35102 POLİTİKA VE OTESİ İTİ v\\ İTİM t Iv rjiVl \ I, Lakaplar Önden Gider... Erdoğan Tokmakçıoğlu, sadece başanlı bir gazeteci, usta bir öykücü, okunur bir yazar, çalışkan bir araştırmacı değil- dir. "Indim yarin bahçesine/ Parsellenmiş" gibi ince dizeleri olan bir şairdir de... Dirense şairlikte kalabilirdi. Tokmakçı- oğlu ile bundan otuz yıl kadar önce Ankara'da aynı gazete- lerde çalıştık. Çalıştı mı nasıl yılmadan çalıştığını çok iyi bili- rim. Ona bir iş vermeyegörün, sarıldı mı altından girer, üs- tünden çıkar, dediğı günde bitirir. Siz onun "Çingene Pilici" adlı öykülerini okudunuz mu? Okumadınızsa büyük bir ka- yıptır. Elinıze aldığınızda bir daha bırakamazsınız. Araştırmaları arasında Nasrettin Hoca da öyledir, en usta yazarlarta yarışır. Elimin altında şimdi "Ke Lalaka" adlı kita- bı var. Osmanlı'dan günümüze kadar uzanan lakaplar ve hi- kâyeleri içerryor. Dünden bugüne insanlar sıralan/yor. Ünlü kişiler niçin böyle lakaplarla anılmışlar, yanıunı buluyorsunuz. Lakap diyor, lakabın sözlük anlamı şöyie: "Bir kişiye kendi adından ayrı olarak sonradan takılan ve o kimsenin özelliği- ni belirten, o kimseyi aynı addakilerden ayıran ad." Böyle ta- nımlandı mı okulda, işyerinde, sokakta, kahvede kimin laka- bı yoktur ki? Lakap, takma ad, müstear isim, inisyal ya da soyadı değildir. Kime bir lakap takılrrnşsa, onun bir nedeni vardır. Kişi bir hastalıktan kalkmışsa ona "Cenaze Hasan Pa- şa", "Kel Hasan Paşa" denmiştir. Bir aksaklığı varsa "Topal Hasan Paşa" dır. Görevi çeviri ise "Mütercim Mehmet Rüş- tü Paşa"dır. Artık nedenine göre adlar sıralanır: Kavanoz An- met Paşa, öküz Mehmet Paşa, Melek Ahmet Paşa, Hain Ah- met Paşa, Küçük Sait Paşa; kişi doğduğu yerte anılıyorsa Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olur. Damatlık da, Nevşehir- lilik de adın önünde yer alır. Osmanlı padişahlarının türlü türlü lakaplan olmuştur; ki- mi Gazi, kimi Yıldırım, Hüdavendigâr, kimi Çelebi, Sarı Se- lim, Genç Osman, kimi Deli İbrahim, Avcı Mehmet olur. Sadrazamlar arasında lakaplan ünlüler şoyledir: Alemdar Mustafa Paşa, Amcazade Sarhoş Hüseyin Paşa, Boynueğri Mehmet Paşa, Meyyit Hasan Paşa, Cerrah Mehmet Paşa... Keçecizade Mehmet Fuat Pasa'dan sonra yakınları da cum- huriyet dönemıne ve ondan sonraya kadar hep Keçeci adını almışlardır. Kuyucu Murat Paşa baskısı ve zulmü ile anılır. Dört yıl ye- di ay yinmi beş gün sadrazamlık etmiştir. Anadolu'da Celâli isyanlannı ternizledikten sonra suçlu suçsuz dememiş, yüz- ierce kişiyi astırmıştır. Ölüleri kazdırdığı bir kuyuya gömdür- düğü için "Kuyucu" lakabını almıştır. Kuyucu Murat Paşa, Di- yarbakır valisi Nasuh Paşa tarafından zehirlettirilerek öldü- rülmüştür. Şeyhülislamlar arasında da ünü günümüze değin ulaşarv lar vardır. Bunlardan bazılan şöyle: Dürrizade AbduUah Efen- di, Vahdettin'in şeylülislamıdır. Damat Ferit kabinesinde yer almış, Atatürk ve arkadaşları hakkında idam fetvaları ımza- lamıştır. Farmason Musa Kâzım Efendi için türlü söylentiler vardır. İttihal ve Terakki üyesi iken göreve getirilmıştir. Ma- son locasına kayıtlıdır. Şair Eşref "Yahudi dönmesi" demiş, bir dörtlük karalamıştır. Avdetilerle hükümetimiz Benzedi devletü Yahuda'ya Bab-ı Fetvayı da çiftlik edip verdiler en nihayet Musa'ya Her dönemde ünlü kişilere, hükümet üyelerine, devlet adamlarına, hatta devlet başkanlarına lakap takılır. jttihatçı- lar kızdılar mı Atatürk'e Sarı Paşa derlermiş. Bu ad İttihatçı- lar arasında kalmış, tutmamıştır. Son cumhurbaşkanlanndan birine Sultan Reşat, birine Çivitbaş dememişler miydi? Biri-- ne de Zottirik dendiği söylenir Okulda arkadaşları yürüyü- şüne uygun olarak ona böyle derlermiş. Lakaplar kimilerine ^ya sevgiden takılır ya da bir öç almak için. Erdoğan Tokmak- çıoğfu'nun kitabından öğreniyoruz ki (Yılmaz Yayınlan) Os- manlı'da lakapsız kişi yoktur. Bereket sonra Soyadı Yasası çı- kıyor da lakaplar unutuluyor yahut illegal oluyor. Legali soyadı. ÇALJ3ANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL 6 Doğuştan Sakatım SORU: 12 yülık devlet memnnıyum ve halen 36 yaşındayım. Doguştan sakatım. Bu nedenle çurüğe aynldım ve as- kerlik de yapamadım. Halen yıizde 45 sakat sayıJa- rak Gelir Vergisi'nin sakatlık indiriminden yararlanmaktayım. 1) 15 vılda Emekli Sandıgı'ndan emekli olma hak- kına sahip miyim? 15 yılda emekli olma hakkı yal- nızca sakatlık kontenjanından memuriyete alınanlar için midir? Ben bu kontenjandan yarartanarak me- mur olmadım. Ben, olağan devlet memuru kadrosun- dayım. 2) Eğer 15 yılı doldurduğumda emekli olabilecek- sem, yeniden bir sağlık kumlu raporuna gerek ola- cak mı, yoksa askerliğe elverişli olmadıgıma dair rapor ya da vergi indiriminden yararlanmak için al- dıgım belge yeterli mi? H.K. YANIT: 1) 27.7.1983 günlü Resmi Gazete"de yayırnlanan "Sa- katlann Devlet Memurluğuna Almma Şartları ile Hangi Işler- de Çalıştınlacaklan Hakkında Yönetmelik" uyarınca, kamu kurum ve kuruluşlan, 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'na göre "Çaüştırdıkları personele ait kadrolarda, yıizde 2 oranm- da sakat çalıştırmak zorundadır." Yönetmeliğin bu hükmünden yararlanarak sürekli olarak ça- lışma gücünden en az yüzde 40 oranında yoksun olup ve sa- katlığının görevini yapmasına engel olmadığını resmi sağlık kurulu ile belgeledikten sonra devlet memuru olanlara 5434 sa- yılı TC Emekli Sandığı Yasası'nın 39. maddesi ile 15fiilihiz- met yıb sonunda emekli olma hakkı tanınmıştır. 39. maddeye göre, "j) Sakatlıklan sebebiyle ilgili mevzuat uyannca göreve alınanlardan en az 15 yıl fiili hizmeti bulunan- lann istekleri üzerine", emekli aylığı bağlanmaktadır. 24.9.1983 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 2889 sayılı ya- sa sakatlar için yeni uygulama getirmiştir. "Ek Geçici Madde 22- Sakat olup sakatlarla ilgili mevzuat- tan yararlanmaksıan ve 25.8.1981 tarihli ve 1475 sayılı İş Ka- nunu'nun 25. maddesine göre tescili yapılmaksızın TC Emekli Sandıgı'na tabi görevlere giren ve bedensel ve zihinsel yetenek- lerindeki eksiklik nedeniyle çalışma güçlerini en az yüzde 40 oranında yitirdiği sağlık kurulu raporu ile belgelenen ve 15 yıl ye daha fazla fiili hizmeti olanlar da "sakatlıklan nedeniyle ve ilgili mevzuat uyannca göreve alınanlar gibi 15 fiili hizmet sü- resinin sonunda, istekleri uzerine emekli olurlar. 2) Görüşumüze göre yasa ile öngörülen bu haktan yararla- nabilmek için sakatlığın yeni bir sağlık kurulu raporu ile bel- gelenmesi gerekmektedir. İLAN SÜRMENE SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1983/268 Karar No: 1989/83 ^. Sürmene Arpalı köyu nüfusuna kayıtlı tsmail ve Hatice'den olma, 1934 D.lu İbrahim Kanbur hakkında mahkemernizde köy yoluna te- cavttz suçundan dolayı açılan kamu davasının yapılan açık yargıla- ması sonunda; Sanık İbrahim Kanbur'un köy merasına hendek kazma, taş duvar yapmak ve ev yapmak suretiyle tecavtız ettiği anlaşıldığından eyle- mine uyan TCK'nın 513/2, gereğince takdiren 2 ay hapis ve 4500.- lira agır para cezası ile cezalandırılınasına. 2 ay hapis cezasının 647 sayılı yasanın 4. maddesi gereğince para- ya çevrilerek neticeten: 18.000.- lira ağır para cezasına çevrilmesine. Para cezaları toplanarak neticeten: Saruğın 22.500.- lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına. Sanığın bu para cezasının ertelenmesine takdiren yer oknadjğına. Mahkeme masrafı olan toplam 64.730.- lira yargılama giderinin saıuktan alınmasına dair temyiz yolu açık olmak üzere karar veril- miş olup isbu karar hüküm özeti yerine geçerli olmak uzere 7201 sa- yılı Tebligat Yasası'nın ilgili maddeleri uyarınca gazete ile ilanı mü- teakip 15 gün sonra kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 34614
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle