06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 6 EKİM 1990 DtLEK ZAPTCIOĞLV,A L M A N Y A ' N I N Y E N İ Y U Z U Almanya'dayaşayan 2 milyon dolayındaki Türk vatandaşı için birleşme sonucu işsizlik ve geri gönderilme tehlikesi artıyor Alıııaıı birliği Türkleri ürkntüyor—s— tki Almanya'nın birleşmesi, burada ya- şayan 2 milyona yakın Türk için ne ifade ediyor? 9 Kasım 1989'da Berlin Duvan acıldığın- da ve Uk Doğu Berlinliler duvan geçip Ba- tı'ya ulaştığında Almanya'daki gurbetçiler de sevince kimi zaraan kendi gözyaşlanyla eşlik etti. Almanların bir ulus olarak bir- leşmesi, duvann kalkması, ailelerin birbi- rine kavuşması, elbette bu değerlere önem veren Türk insanı tarafından sevinçle, do- galkkla, memnuniyetle karşılandı. Birleşme Berlin şehrinde en somut haliyle yaşanıyor, etkileri bu şehirde çok daha şid- detli hissediliyordu. Ve vatandaşlarımız da çok geçmeden bu gelişmelerin Almanya'da- ki yabancılan, özellikle Türkleri herkesten fazJa etkileyeceğini kavradılar. Konuk işçi 1960'larda yapılan işçi alımı anlaşmala- nyla Federal Almanya'ya getirilen yabancı- lar arasında Türklerin konumu yıllardır dü- zelmedi. O yıllarda gelen îtalyanlar, lspanyollar, Yunanhlar, Portekizliler, Avrupa Toplulu- ğu vatandaşı statüsüne geçtikten sonra hu- lcuksal statülerindeki düzelme hayatlanna yan&ıdı. "Avrupalüıklan" AT üyeliğiyle tes- cil edilen bu milliyetlerin vatandaşlan, Al- man turizminin bu ülkelere olan akışmın da • ki Almanya'nın birleşmesi sonucu her 4 Doğu Alman gencinden üçünün Batı'ya geçeceği hesaplanıyor. Bunlar kendilerine iş ararken zaten işsiz olan çok sayıdaki Türk genci için kapılar iyice kapanacak. Berlin'de işsiz "Türk gençlik çetelerine" karşı belediye sosyal önlemler arıyor. etkisiyle "sevilmeyeu yabancı" olmaktan çı- karak folklorik özelliklerini konıyan, geniş haklara sahip, özgür Avrupah komşular ha- line geldiler. "Konuk işçi" statüsü böylece Türklere ve Avrupa dışuıdan gelen diğer ül- ke halklarına kaldı. Türk insanının Almanya macerası artık 30 yıla yakın bir geçmişe sahip. Gurbete bir- kaç yıllığma, çalışıp para biriktirmeye ge- lenler emeklilik yaşına ulaştı; çocuklar bu- rada doğdu ve büyüdü, kendileri anne ba- ba olmaya başladı. Almanya'da artık üçüncü kuşak Türkler yetişiyor. tlk kuşak "vatana kesin döniişii" giderek Ueri tarihlere ertelerken ve hatta hiç düşünmezken, yasal statüleri hâlâ "konuk işçi" tanımına göre belirleniyor. Alman birliğinin Türklere yapacağı eıki- ieri tartışırken, buradaki Türklerin yasal statüleri önem kazanıyor. Yabancılar Yasası Yabancıların hukuksal konumu 1965'te çıkartılan Yabancılar Yasası'na göre befir- leıuniş, bu yasa uzun süre yürürlükte kal- mıştı. 1965 Yasası, Hitler zamanında 1938'de çıkartılmış olan "Yabancılar Poli- si K*rarnaınesi"nden birçok maddeyı dev- ralmıştı. Almanya'daki Türklerin 1 Ocak 1991'den itibaren yasal konumu ise yeni Yabancılar Yasası ile belirlenecek. Bu yeni yasa, Türklerin ve diğer yaban- cılann Almanya'da fıili olarak "azınlık" teş- Idl etmelerine karşın eski "geçici konuk işçi" tanımlamasına uygun hazırlandı. Yeni yasanın çıkmasma karşı Berlin'de en büyük muhalefeti, çok çeşitli dernekler ta- rafından oluşturulan yeni bir yapı, "Berlinli Ilrk DernekJer Topluluğu" gösterdi. rin işsizlik, aile bunaiımı, uyuşturucu ipti- lası gibi temel sorunlanna çare bulmaktan uzak. Bir Türk sosyal çalışmacı, işe alınmadan önce kendisine "Törkkri polise ihbar eder misin?" diye sonılduğunu anlatıyor ve Al- man makamlanrun hem aracıhk edecek Türklere ihtiyaa olduğunu hem de onlara tam güvenmediklerini dile getiriyor. Yabancı düşmanlıgı Almanya'daki Türkler birleşmeden ohım- lu değil, olumsuz etkiler bekliyor. tşsizliğin artması, işini kaybetmek bunlann başında gelmekte. Konut piyasasında son yıtlarda büyük bir pahalılaşma ve kıtlık yaşanıyor Almanya'da. Kiraların birleşmeden sonra daha da artması, Türklerin bu alanda da "en altfaddler" olarak en kötü evlerde otur- maya devam etmesi... 45 yıldır duvarlann ardında, dünyadan kopuk yaşayan Doğu Almanların ülkedeki yabana düşmanlığı- nı körüklemesi... Almanya'da birleşmeyle sökün eden "yeni nrHliyetçiligin" ırkçı sal- dınlan cesaretlendirmesi... Neonazilerin artması, Türklerin Öldürülmesi... Türklere ait evlerin, lokantaların kundaklanması... Bütün bu ihtimaller hayal değil, abactma değil, gerçek. Son yıllarda sıkça rastlanan gerçekler. Birleşmenin Türklerin gözüyle manzarası böyle. Ama gelişmelerden memnun olan yok mu? Var... örneğin Doğu Almanların D Berlin'de çok sayıda işsiz Türk genci var. Bunlann bir kısraı Brandenburg kapısı öniinde Doğn Almanya'dan gelen mallan satarak geçimlerini saglamaya çalışıyorlar. Otuz degişik dernek bu çatı altında bir- leşerek Yabancılar Yasası'na karşı muhale- fet etti. Bu dernekler arasında sosyal de- mokrat eğilımli "Halkçı Devrimci Biriik"- ten Diyanet tşleri Başkanhğı'na, Berlin Türkspor futbol takımından Milü Görüş'e kadar siyasal yelpazenin çok çeşitli kanat- lannda yer alan, hatta siyasal amaç taşıma- yan dernekler, gruplar bulunuyor. "Beriinli Türk Dernekler Topluluğu" Ko- ordinasyon Kurulu uyesi Ertekin Özcan, ye- ni Yabancılar Yasası'nın getirdiklerini şöy- le anlatıyor: "Çeyrek yüzyıldır burada yaşayan, vatan- daşlık haklaruun tümünden yoksun, ancak görevlerinin tamamraı yerine getiren birin- ci kuşağın ve yiizde yetmişi burada dogup büyüyen, on sekiz yaşınuı altındaki ikinci kuşağın yıllardır yaşamlannı burada su'r- dürdüğü biliniyor. Yaşamlannın raerkezi olarak bu ülkeyi seçmiş olmalanna karşın insan hak ve özgiirlükİerini içeren anaya- sal haklar kendilerine verilmiyor. Yeni ya- sa da haklan genişletecegi yerde daha da da- ralttı." Küçtiklere de oturma izni Ertekin özcan, yeni yasanın "burada ya- şayan yabancılann uyumunun, ancak yeni yabancıların gelrnemesi Oe miimkün ola- cağını" söylediğini belirttikten sonra mad- delerin Türklere getirdiği kısıtlamalan şoyle sıralıyor: "Yasaya göre 16 yaşından küçük çocuk- lar da biiyttkler gibi vize ve oturma izni al- mak zorunda. Buradaki Türkler artık 'göçmen' stalüsünde olmalanna karşın ya- saya göre 'yabancı' sayılıyor. Oturma izni, oturma hakkı, geçici oturma onayı ve otur- ma yetkisi gibi çeşit çeşit yeni kavramlar üretilerek yasal haklar kademelendiriliyor. Federal Almanya'nın çıkartannı zedeteyen yabananın -ki bu esnek bir ifade ve memu- run takdirine kalmış- oturma izni elinden alınabüiyor, yani fıilen sınır dısı edilebili- yor. Eşlerin ve çocuklann Almanya'ya getiril- mesi için yeterli konut ve geçimin saglan- mış olması gereki>or. İkinci kuşak gençler, ancak süresiz oturma iznine veya hakkına sahipse ve sekiz yıl burada oturduysa eşini yamna aldırabiMyor. İşsiz kalan bir Turk, işsizligi 3 yıldan uzun sürerse süresiz otur- ma izni elinden alınıyor. Alman vatandaş- lıgı ise birinci kuşağa zaten verilmek isten- miyor, gençkrin 16-21 yaş arası seçimini yapması bekleniyor." Federal Almanya'daki Türkler için çifte vatandaşlık hakkı, "Berlin Türk Dernekler Topluluğu", Hamburg'daki "Türk Göçmen Dernekleri" gibi birçok demeği çatısı altın- da birleştiren kuruluşlar tarafından getiri- len en önemli talep. Ancak Alman vatan- daşlığına geçmek isteyen Türkün yeni ya- saya göre de eski vatandaşlığından çıkması gerekiyor. Bu da anavatanda mülk edinme, miras gibi haklanndan feragat etmek iste- meyen Türkler için söz konusu olmuyor, caydıncı etki yapıyor. Kısacası 199fflarda Türklerin Almanya- daki yasal haklannm güvenceye kavuşma- sı için tek bir alternatif kalıyor. O da Al- man vatandaşlığına geçmek. Seçme, seçil- me hakkı gibi temel demokratik haklar da buradaki yabancılara ancak "Alman vatandaşı' olduğu zaman verilecek. İki arada bir derede... Federal Almanya'daki Türklerin yasal haklan böyle sınırlı. Seçme ve seçilme hak- kmdan ne burada ne de Türkiye'de yarar- lanabilen, Türkiye'ye oy vermeye gidemeyen vatandaşlanmız siyasal partiler için "ihmal edilebilir bir kitle" durumunda. Seçmen ol- mayanların sorunlanna sahip çıkan politi- kacıya pek az rastlanıyor... İki Almanya'nın birleşmesiyle birlikte bu yasal çerçeve eski Demokratik Ahnanya ala- nında da uygulanmaya başlanıyor. Birleş- me yasal durumda hiçbir değişiklik getir- miyor. Ama hayatın diğer alanlarında etki sahibi. Birleşmeden sonra her on Doğu Alman gencinden dördunün çalışmak için Batı'ya geçmesi bekleniyor. Yalnız gençler değil, Doğu Almanya'da Batı'dakinin üçte biri maaş ve ücret alan, kapanan fabrikalar yü- zünden işsiz kalan yüzbinlerce kişinin tali- hini aramak için Batı'ya gelmesi şaşırtıcı de- ğil. Bu işçi kitlesi Batı Almanya'daki 2 mil- yon işsizle rekabet edecek. işsizlik oranı Türkler arasında, Almanlardakinden çok daha yüksek. Federal Alman Yabancılar Sorumlusu Li- selette Funcke, "1990larda Almanya'da va- sıfsız işçinin ekmek bulamayacağından, ta- lebin gitgide vasıflı işçiye kaydığından" söz ediyor ve Türk gençlerine mutlaka bir mes- lek edinmelerini öğutlüyor. tki dilin alfabesizleri Almanya'daki Türk gençlerinin durumu belirsiz... Berlin'de çocuklann çoğunluğu "Türk sınıflan" adı verilen ve tümüyle bu- rada doğup büyüyen çocuklardan oluşan sı- nıflara gidiyor. 24 yaşındaki Semra, Berlin doğumlu ve yaşıtlanna örnek. Şöyle anlatıyor: "Ben ne Türkçeyi dogru dünist konuşu- rum ne Almancayı. Sebebi, biz Türkenlas- selerde (Türk sınıflarında) okuduk. Arka- daşlanmın hiçbiri bir lisanı mükemmel ko- nuşamaz. Hep yan Almanca yan Türkçe konaşuruz." İki kültür, iki devlet, iki dil arasında ka- lan; aradaki büyük mesafeyi adımlanyia ka- patamayan gençlerimiz Almanya'da yasal statüleri itibanyla da çoğu haktan yoksun. Gelecek perspektiflerfni sorduğumuzda omuz silkiyorlar: "Btoiyorum...:' Öfkenin yarattığı patlama "Berlm Duvan açılınca, iki taraflı pen- cere açılmış gibi bir cereyan başladı. Düş- manlık arttı. Ama direniyoruz." Bunu söyleyen gençler, Berlin'de, "Türk Gettosu" çlarak da adlandınlan Kreuzberg semtinde "gençlik çeteleri"nde örgütlü. Kendilerine "Chicago Busters", "Getto Sis- ters", "Raiders" ve "Beşiktaşlı Black Panthers" gibi adlar koyan gençler, birkaç yıldır kentte artan yabancı düşmanlığına, Neonazi "Dazlaklara" karşı oluşmuş. Ama neden bir tek bu değil. Amerika'da Porto Rikolulann, Meksika- lıların kurdukları gençlik çetelerine benzer biçimde, yerden mantar gibi biten bu grup- larda gençler "sıcak bir vatan" buluyor. Kendini burada yabancı, Türkiye'de "Alamancı" hisseden gençler, ailelerinden göremedikleri anlayışı, yardımı, sıcaklığı kendi yaşıtlannda anyorlar. "Bizi ancak kendi gibi olanlar anlar" diyerek bir tur da- yanışma içine giriyorlar. Bu gençlerden bazılan hırsızlık, yanke- sicilik gibi "küçük yan işlerle" de uğraşıyor. Alman polisi Berlin'de gençleri sık sık kim- lik kontrolünden geçiriyor, üstbaşlannı an- yor, onlara çoğunlukla baştan "suçlu" go- zuyle bakıyor. Belediye "Türk gençlik çeteleri" sorununu çözmek için Türk sos- yal danışmanlan, pedagoglan Amerika'daki gibi "streetworker" olarak sokağa salıyor. Alman ve Türk sosyal çalışmacılar gençle- oğu Almanlarm döneri keşfetmesinden sonra Türk dönercilerinin önünde uzayan kuyruklar bu serbest girişimcilerimizin kasasma gitgide daha çok yeşil mark akmasmı sağhyor. Birleşmeden sonra ithalat ihracat işiyle uğraşanlann da Doğu'daki pazardan yararlanması bekleniyor. döneri keşfetmesinden sonra Türk döner- cilerinin önunde uzayan kuyruklar, bu ser- best girişimcilerimizin kasasma gitgide da- ha çok yeşil mark akmasını sağhyor. Bir- leşmeden sonra yalnız dönercilerin, bakkal, manav dükkânı sahiplerinin ve lokantacı- lann değil, ithalat, ihracat işleriyle uğraşan tüccarların da Doğu'daki pazardan yarar- lanması bekleniyor. Bonn'daki Türkiye Araştırmalan Merkezi Genel Müdurü Faruk Sen, tahminlerini şöy- le dile getiriyor: "Şimdilik Dogu'ya gastronomi dışında tapon mallarpazarla>anlar gidecektir. Ta- pon mala Batı'da talep kalmadı. Doğu Al- manlar henüz o pazara açık. Ama bu kısa bir süre devam eder. Doğu pazan birkaç yıl için de Balı şirkellerinin, ureticilerinin mal- larına dovacaktır. Türkler o pazara girer- ken Batı'da karşılaştıkları guçlüklerle kar- şılaşacaktır." Doğu Almanya'da Türk yaşamadığı için girişimciler, Türklere hitap eden mallarıy- la Doğu'ya gitmek için bir neden gönnü- yor. Doğu Alman ekonomisinin düzlüğe çıkması, kendi işsizini doyurduktan sonra yabancılara iş olanaklan açması daha ço 1 uzun zaman alacak. Bu açıdan bakıldığında 3 Ekim 1990 gü- nü gerçekleşen resmi birleşme, ardından çok uzun bir "gayri resmi kaynaşma" dönemi- ni beraberinde getirecek. Yeni Almanya'nın ırkçılığı ne denli körüklediği ya da frenle- diği, ülkesinde yaşayan yabancıya ne zaman eşit haklar sağlayacağı, dışlanmaya son ve- rip venneyeceği de 1990'h yıllarda daha ba- riz ortaya çıkacak. BÎTTÎ Almanya'da îslamcıparti kurma çalışmalannı sürdüren Mısırlı doktor Muhiddin Louden, partinin uzun vadeli hedefini anlatıyor Avrupa parlamentosunda Islam fraksiyonu MUHİDDtN LOUDEIVDEN GÖRÜŞLER Avrupa Parlamentosu'nda çeşitli fraksiyonlar işbirliği yapıyor. Eğer bir gün Avrupa'run diğer ülkelerinde de İslam partileri kurulur ve bunların temsilcileri seçilirse Avrupa parlamentosunda bir İslam fraksiyonu kurabiliriz. Alman toplumu çok liberaldir. Hıristiyan partilere göz yumuyorsa neden İslam Partisi'ni kabul etmesin. Sonuçta demokraside vasıvoruz.J * } — Mesleginiz mnhendislik, ama aynı zamanda girişken bir Müsiüman kimHgini» var. İslam dinini iyi bildiğinizi tahmin edi- yorum, yanlış mı? LOUDEN — Ben sadece bir Müslümanım, o kadar. Hıristi- yan partilerin politikacılanmn, örneğin bir Başbakan Kohl'ün Incil'i ezbere bilmesi bekienmez. Dini sorvnlar için uzmanlar var- dır, onlara danışılır. Politikacı- lar toplumun sorunlanm çöz- mek için vardır. — İslam partisini F. Alman- ya'daki Müslümanlann bir lobi- si gibi düsünebilir miyiz? LOUDEN — İslam, dünya çapında bir din, bir dünya gö- rüşüdür. Yalnız Müslümanlann değil, bütün insanhğın sorunla- nyla ilgilenir. Size bunla ilgiü Is- lam'ın kuruluş yıllanndan, Haz- DtLEK ZAPTÇIOĞLU BERLİN — Federal Alman- ya'da bir "İslam partisi" kurma çalışmalannın başını çeken Mı- sır kökenli Alman vatandaşı Doktor Muhiddin Louden ile bu partinin hedefleri uzerine konu- şuyonız. Söyleşimizin dünkü bölümünde Alman gençlerinin evlenmeden bir arada yaşaması- nı eleştiren ve aile kurumuna es- ki değerini kavuşturacağınj söy- leyen Louden İslam partisinin hedefinin insanın yalnızca bede- nini değil, 'ruhunu' konımak ol- duğunu belirtiyordu. Louden söyleşinin bu bölü- münde partinin finans ve örgüt- lenmesi konusundaki soruları- mızı yanıtlıyor. reti Muhammed'den pek çok hadis söyleyebüirim. Peygamber, zamamnda orada Yahudiler ve Hıristiyanlann sorunlanyla ya- kından ilgilenmiştir. — Almanya'da . Müslüman çocuklannın, örneğin Türk ço- cuklann yüzme derâne ahnma- ması, serbestçe başını örtmesi, okullarda din dersi verilmesi gi- bi konulan programınıza alıyor musunıız? LOUDEN — Eğer toplumun başlıca sorunu bu olsaydı, sizle bunlan konu^urdum. Ama de- ğil. Bizce bunlar saygı gösteril- mesı gereken kişisel sonınlardır ve Allah'a şükür saygıyla karşı- lanıyorlar. Bu tbplurnda pek çok sorunumuz var, örneğin işsizlik, aile sorunlan, gençliğin prob- lemleri. Bunlar birinci sırada. — Parti nasıl finanse edile- cek? LOUDEN — Bütün diğer partiler gibi öncelikle üye aidat- larıyla, sonra bağışlarla. . — Uluslararası Uişkileriniz var mı? Örneğin Istam ülkeieriy- k ya da İngiltere'deki İslam par- tisiyte? LOUDEN — tngiltere'de bir İslam partisi kurulduğunu ben de herkes gibi basından öğren- dim. Ordakileri sahsen tanımı- yorum. — Uluslararası İstauni kuru- Imş veya partilerle işbirligini na- sıl yüıüteceksiniz? LOUDEN — örneğin sosya- list partiler, Sosyalist Enteraas- yonal'de birleşmiş. YaJunda bir- leşik Avmpa'ya kavuşacağız. Avrupa Parlamentosu'nda çeşit- li fraksiyonlar işbirliği yapıyor. Eğer bir gün Almanya'da, Ingil- tere"de kurulan İslam partileri- nin benzerleri Fransa'da, Hol- landa'da, Avusturya'da ve diğer ülkelerde kurulursa, bunlann temsilcileri Avrupa Parlamento- su'na seçilirse orada bir de İslam fraksiyonu olabilir. — Batı Bertin Yabancdar So- rumlusu Barbara John, birkaç hafta önceki bir söyleşimizde si- Zİn bir i""np^pyannAan baksct- tL Berlin'de Fadta Camisi'nin ka- patıhnasına karşı siz Kahire'de bir kampanya başlatmış ve ka- ran önlemissiniz. Kahire'yle ilis- kiniznedir? LOUDEN — Yedi-sekiz yüdır Berlin'de yaşayan binlerce kişi- nin ibadet yeri olan bir cami. Fatih Camisi cemaatin elinden ahndı. Bina kiralık değildi, eski sahibine para ödenmiş, satın ahnmıştı. Belediyeye dedik ki madem bu caminin kapatılma- sı gerekiyor, o zaman bize baş- ka bir bina gösterin. Ama so- nuçta cami boşaltıldı, cemaat kendi cabasıyla başka bir yer buldu. — Kahire'de kampanya açtı- gınız dogru deffl mi? LOUDEN — Bunu söyleme- dim. Ben, Berlin'deki İslam Fe- derasyonu'ndaki faaliyetim çer- çevesinde yardım etmeye calış- tım. İslam Federasyonu, Berlin- deki çeşitli îslami dernekleri ça- tısı altında toplar. Ona üye ol- mayan dernekler de vardır. Ben, Federasyon Damşma Kurulu'na kurulduğu 1980 yılından beri üyeyim. Damşma kurulunda Fa- tih Camisi göruşüldü. Ben çaba- lann meyve vemıediğini göriin- ce harekete geçtim. Kahire'de Al-Azhar'uı Büyük tmam'ma başvurup Berlin'deki Müslü- manlara yardım etmesiniricaet- tim. — Almanya'da çok sayıda Türk İslam örgütü var. İslam Partisi'nde hepsiyle işbirliği ön- görüyor musunuz, yoksa birini mi tercih ediyorsunuz? LOUDEN — Tüzüğümüze saygı gösteren herkes partiye üye olabilir. Parti üyelerini değil, üyeleri partiyi seçer. — Partinize kablmayan İsla- mi örgütter cemaâüerini sizi seç- mekten alıkoymayacak mıdır? LOUDEN — Bunu göreceğiz. — Alman toplumunun "İs- lam partisi"nin olumsuz karşı- layacağından endişe du>muyor musunuz? LOUDEN — Alman toplumu çok liberaldir. Hıristiyan parti- lere göz yumuyorsa neden islam partilerini kabul etmesin? So- nuçta demokraside yaşıyoruz. Bir parti yalnız üyeleri varsa ak- tif olabilir. Eğer Almanya'da in- sanlar partimize üye olmak is- tiyorsa bunu engellemek de- mokrasiye sığmaz. — Türkije'de İslam partisi kurulamayacagına göre sizce orada demokrasi yok mudur? LOUDEN — Ben Türk deği- lim, Türkiye'de hiç yaşamadım. Oradaki koşullan bilmem. Ama demokrasinin tarumı basittir. Türkiye'de siyasi partiler oldu- ğunu, seçimlere katıldıklannı bi- liyonım. Dışardan bakan biri olarak Türkiye'de belli ölçüde demokrasi var diye düşünüyo- nım. — Eğer İslam partisini Tür- kive'dc kurmaya kalksaydınız tutuklanabilirdiniz. LOUDEN — Bunu bilmiyo- rum. — Şimdi öğrendigiııize göre ne diyorsunuz? LOUDEN — Doğruysa üzül- düm. Ama Alman vatandaşı olarak başka ülkelerin iç işleri- ne kanşmak istemem. — Tekrar topluma önerecegi- niz Îslami çözümlere dönelim. İslam partisi kuracagınıza göre ekonominin örgütlenmesi hak- kında da somut önerilere sahip- siniz. Bunlar neler? Örneğin faiz konusuna nasıl yaklasıyorsu- nuz? LOUDEN — Demokratik bir toplumda, demokratik bir par- tide kimse tek başına karar ve- remez. önce parti kurulacak, genel kurul yapılacak, komis- yonlar bu sorunlan tartışacak. Faiz meselesine gelince: İslam âleminde büyük teologlar hâlâ bu sorunu tartışıyor. Sürmekte olan bu tartışmaya ben çözüm getiremem. Faizden ne kastedi- liyor, hangi faiz türünden söz ediliyor? islam partisi kurulun- ca bu sorun da ele alınacaktır? Partinin yönetim kurulunda kadınlar da yer alacak mı? LOUDEN — Hakikaten par- tide bizle birlikte çalışan gayet aktif bir bayan var. Toplumun cinsi latifin yardımı olmadan çö- zemeyeceği birçok sorunu var- dır. Kuran'da kadınla erkeği aynı solukta anan pek çok sure bu- lunur. Bir surede yaklaşık ola- rak şöyle der: "Allah sizi, yani insanlan tek bir ruhtan yarat- mıştır. İyi erkekler ve iyi kadın- lar mükafat görür!' lslam'da ka- dın ilk zamanlardan beri Avru- pa'da ancak son yüz yüdır sahip olunan haklara sahip, örneğin miras hakkı. — Sorulanma yanıtlannızda hep Knran'dan örnek veriyorsu- nuz. Almanya'daki Hıristiyan partiler, toplumsal hayatm tn- cil'e göre düzenlenmesini talep etmiyor. Sizin toplumun soran- lannın çözümnndeki kayna|mız Kuran mı? LOUDEN — Nasü ki her Hı- ristiyan Incil'i Tann'nm sözü ka- bul eder, her Müslümana göre de Kuran-ı Kerim Allah'ın sözü- dür. Burada bir çelişki göımü- yorum. Nasıl ki Hıristiyan par- tiler ideallerini güncel politika- ya sokmaya çalışıyor, bizdeki amaç da budur. — Alman toplamana İsiami çözümlere ikna edecegiııize gcr- çekten inamyor musunuz? LOUDEN — Bunu göreceğiz. Toplumda bu kadar polis yeri- ne herkesin kendi içinde bir de- netim mekanizmasına sahip ol- ması yeğdir. ölünce her şeyir bittiğmi sanan bir insan, kimsc görmeden her türlü kötülüğü yapabilir. Oysa bir gün kendi- sinden hesap sorulacağına ina- nan insan, en iyi kontrol meka- nizmasııu içinde taşır. Bu her toplumun gönlünde yatan aslan- dır. Ve biz de bu ideali savunu- yoruz. BtTTt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle