Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 6 EKİM 1990
DtLEK ZAPTCIOĞLV,A L M A N Y A ' N I N Y E N İ Y U Z U
Almanya'dayaşayan 2 milyon dolayındaki Türk vatandaşı için birleşme sonucu işsizlik ve geri gönderilme tehlikesi artıyor
Alıııaıı birliği Türkleri ürkntüyor—s—
tki Almanya'nın birleşmesi, burada ya-
şayan 2 milyona yakın Türk için ne ifade
ediyor?
9 Kasım 1989'da Berlin Duvan acıldığın-
da ve Uk Doğu Berlinliler duvan geçip Ba-
tı'ya ulaştığında Almanya'daki gurbetçiler
de sevince kimi zaraan kendi gözyaşlanyla
eşlik etti. Almanların bir ulus olarak bir-
leşmesi, duvann kalkması, ailelerin birbi-
rine kavuşması, elbette bu değerlere önem
veren Türk insanı tarafından sevinçle, do-
galkkla, memnuniyetle karşılandı.
Birleşme Berlin şehrinde en somut haliyle
yaşanıyor, etkileri bu şehirde çok daha şid-
detli hissediliyordu. Ve vatandaşlarımız da
çok geçmeden bu gelişmelerin Almanya'da-
ki yabancılan, özellikle Türkleri herkesten
fazJa etkileyeceğini kavradılar.
Konuk işçi
1960'larda yapılan işçi alımı anlaşmala-
nyla Federal Almanya'ya getirilen yabancı-
lar arasında Türklerin konumu yıllardır dü-
zelmedi.
O yıllarda gelen îtalyanlar, lspanyollar,
Yunanhlar, Portekizliler, Avrupa Toplulu-
ğu vatandaşı statüsüne geçtikten sonra hu-
lcuksal statülerindeki düzelme hayatlanna
yan&ıdı. "Avrupalüıklan" AT üyeliğiyle tes-
cil edilen bu milliyetlerin vatandaşlan, Al-
man turizminin bu ülkelere olan akışmın da
•
ki Almanya'nın
birleşmesi sonucu her 4
Doğu Alman gencinden
üçünün Batı'ya geçeceği
hesaplanıyor. Bunlar
kendilerine iş ararken zaten
işsiz olan çok sayıdaki
Türk genci için kapılar
iyice kapanacak. Berlin'de
işsiz "Türk gençlik
çetelerine" karşı belediye
sosyal önlemler arıyor.
etkisiyle "sevilmeyeu yabancı" olmaktan çı-
karak folklorik özelliklerini konıyan, geniş
haklara sahip, özgür Avrupah komşular ha-
line geldiler. "Konuk işçi" statüsü böylece
Türklere ve Avrupa dışuıdan gelen diğer ül-
ke halklarına kaldı.
Türk insanının Almanya macerası artık
30 yıla yakın bir geçmişe sahip. Gurbete bir-
kaç yıllığma, çalışıp para biriktirmeye ge-
lenler emeklilik yaşına ulaştı; çocuklar bu-
rada doğdu ve büyüdü, kendileri anne ba-
ba olmaya başladı.
Almanya'da artık üçüncü kuşak Türkler
yetişiyor. tlk kuşak "vatana kesin döniişii"
giderek Ueri tarihlere ertelerken ve hatta hiç
düşünmezken, yasal statüleri hâlâ "konuk
işçi" tanımına göre belirleniyor.
Alman birliğinin Türklere yapacağı eıki-
ieri tartışırken, buradaki Türklerin yasal
statüleri önem kazanıyor.
Yabancılar Yasası
Yabancıların hukuksal konumu 1965'te
çıkartılan Yabancılar Yasası'na göre befir-
leıuniş, bu yasa uzun süre yürürlükte kal-
mıştı. 1965 Yasası, Hitler zamanında
1938'de çıkartılmış olan "Yabancılar Poli-
si K*rarnaınesi"nden birçok maddeyı dev-
ralmıştı.
Almanya'daki Türklerin 1 Ocak 1991'den
itibaren yasal konumu ise yeni Yabancılar
Yasası ile belirlenecek.
Bu yeni yasa, Türklerin ve diğer yaban-
cılann Almanya'da fıili olarak "azınlık" teş-
Idl etmelerine karşın eski "geçici konuk işçi"
tanımlamasına uygun hazırlandı.
Yeni yasanın çıkmasma karşı Berlin'de en
büyük muhalefeti, çok çeşitli dernekler ta-
rafından oluşturulan yeni bir yapı, "Berlinli
Ilrk DernekJer Topluluğu" gösterdi.
rin işsizlik, aile bunaiımı, uyuşturucu ipti-
lası gibi temel sorunlanna çare bulmaktan
uzak.
Bir Türk sosyal çalışmacı, işe alınmadan
önce kendisine "Törkkri polise ihbar eder
misin?" diye sonılduğunu anlatıyor ve Al-
man makamlanrun hem aracıhk edecek
Türklere ihtiyaa olduğunu hem de onlara
tam güvenmediklerini dile getiriyor.
Yabancı düşmanlıgı
Almanya'daki Türkler birleşmeden ohım-
lu değil, olumsuz etkiler bekliyor. tşsizliğin
artması, işini kaybetmek bunlann başında
gelmekte. Konut piyasasında son yıtlarda
büyük bir pahalılaşma ve kıtlık yaşanıyor
Almanya'da. Kiraların birleşmeden sonra
daha da artması, Türklerin bu alanda da
"en altfaddler" olarak en kötü evlerde otur-
maya devam etmesi... 45 yıldır duvarlann
ardında, dünyadan kopuk yaşayan Doğu
Almanların ülkedeki yabana düşmanlığı-
nı körüklemesi... Almanya'da birleşmeyle
sökün eden "yeni nrHliyetçiligin" ırkçı sal-
dınlan cesaretlendirmesi... Neonazilerin
artması, Türklerin Öldürülmesi... Türklere
ait evlerin, lokantaların kundaklanması...
Bütün bu ihtimaller hayal değil, abactma
değil, gerçek. Son yıllarda sıkça rastlanan
gerçekler.
Birleşmenin Türklerin gözüyle manzarası
böyle. Ama gelişmelerden memnun olan
yok mu? Var... örneğin Doğu Almanların
D
Berlin'de çok sayıda işsiz Türk genci var. Bunlann bir kısraı Brandenburg kapısı öniinde Doğn Almanya'dan gelen mallan satarak geçimlerini saglamaya çalışıyorlar.
Otuz degişik dernek bu çatı altında bir-
leşerek Yabancılar Yasası'na karşı muhale-
fet etti. Bu dernekler arasında sosyal de-
mokrat eğilımli "Halkçı Devrimci Biriik"-
ten Diyanet tşleri Başkanhğı'na, Berlin
Türkspor futbol takımından Milü Görüş'e
kadar siyasal yelpazenin çok çeşitli kanat-
lannda yer alan, hatta siyasal amaç taşıma-
yan dernekler, gruplar bulunuyor.
"Beriinli Türk Dernekler Topluluğu" Ko-
ordinasyon Kurulu uyesi Ertekin Özcan, ye-
ni Yabancılar Yasası'nın getirdiklerini şöy-
le anlatıyor:
"Çeyrek yüzyıldır burada yaşayan, vatan-
daşlık haklaruun tümünden yoksun, ancak
görevlerinin tamamraı yerine getiren birin-
ci kuşağın ve yiizde yetmişi burada dogup
büyüyen, on sekiz yaşınuı altındaki ikinci
kuşağın yıllardır yaşamlannı burada su'r-
dürdüğü biliniyor. Yaşamlannın raerkezi
olarak bu ülkeyi seçmiş olmalanna karşın
insan hak ve özgiirlükİerini içeren anaya-
sal haklar kendilerine verilmiyor. Yeni ya-
sa da haklan genişletecegi yerde daha da da-
ralttı."
Küçtiklere de oturma izni
Ertekin özcan, yeni yasanın "burada ya-
şayan yabancılann uyumunun, ancak yeni
yabancıların gelrnemesi Oe miimkün ola-
cağını" söylediğini belirttikten sonra mad-
delerin Türklere getirdiği kısıtlamalan şoyle
sıralıyor:
"Yasaya göre 16 yaşından küçük çocuk-
lar da biiyttkler gibi vize ve oturma izni al-
mak zorunda. Buradaki Türkler artık
'göçmen' stalüsünde olmalanna karşın ya-
saya göre 'yabancı' sayılıyor. Oturma izni,
oturma hakkı, geçici oturma onayı ve otur-
ma yetkisi gibi çeşit çeşit yeni kavramlar
üretilerek yasal haklar kademelendiriliyor.
Federal Almanya'nın çıkartannı zedeteyen
yabananın -ki bu esnek bir ifade ve memu-
run takdirine kalmış- oturma izni elinden
alınabüiyor, yani fıilen sınır dısı edilebili-
yor.
Eşlerin ve çocuklann Almanya'ya getiril-
mesi için yeterli konut ve geçimin saglan-
mış olması gereki>or. İkinci kuşak gençler,
ancak süresiz oturma iznine veya hakkına
sahipse ve sekiz yıl burada oturduysa eşini
yamna aldırabiMyor. İşsiz kalan bir Turk,
işsizligi 3 yıldan uzun sürerse süresiz otur-
ma izni elinden alınıyor. Alman vatandaş-
lıgı ise birinci kuşağa zaten verilmek isten-
miyor, gençkrin 16-21 yaş arası seçimini
yapması bekleniyor."
Federal Almanya'daki Türkler için çifte
vatandaşlık hakkı, "Berlin Türk Dernekler
Topluluğu", Hamburg'daki "Türk Göçmen
Dernekleri" gibi birçok demeği çatısı altın-
da birleştiren kuruluşlar tarafından getiri-
len en önemli talep. Ancak Alman vatan-
daşlığına geçmek isteyen Türkün yeni ya-
saya göre de eski vatandaşlığından çıkması
gerekiyor. Bu da anavatanda mülk edinme,
miras gibi haklanndan feragat etmek iste-
meyen Türkler için söz konusu olmuyor,
caydıncı etki yapıyor.
Kısacası 199fflarda Türklerin Almanya-
daki yasal haklannm güvenceye kavuşma-
sı için tek bir alternatif kalıyor. O da Al-
man vatandaşlığına geçmek. Seçme, seçil-
me hakkı gibi temel demokratik haklar da
buradaki yabancılara ancak "Alman
vatandaşı' olduğu zaman verilecek.
İki arada bir derede...
Federal Almanya'daki Türklerin yasal
haklan böyle sınırlı. Seçme ve seçilme hak-
kmdan ne burada ne de Türkiye'de yarar-
lanabilen, Türkiye'ye oy vermeye gidemeyen
vatandaşlanmız siyasal partiler için "ihmal
edilebilir bir kitle" durumunda. Seçmen ol-
mayanların sorunlanna sahip çıkan politi-
kacıya pek az rastlanıyor...
İki Almanya'nın birleşmesiyle birlikte bu
yasal çerçeve eski Demokratik Ahnanya ala-
nında da uygulanmaya başlanıyor. Birleş-
me yasal durumda hiçbir değişiklik getir-
miyor. Ama hayatın diğer alanlarında etki
sahibi.
Birleşmeden sonra her on Doğu Alman
gencinden dördunün çalışmak için Batı'ya
geçmesi bekleniyor. Yalnız gençler değil,
Doğu Almanya'da Batı'dakinin üçte biri
maaş ve ücret alan, kapanan fabrikalar yü-
zünden işsiz kalan yüzbinlerce kişinin tali-
hini aramak için Batı'ya gelmesi şaşırtıcı de-
ğil. Bu işçi kitlesi Batı Almanya'daki 2 mil-
yon işsizle rekabet edecek. işsizlik oranı
Türkler arasında, Almanlardakinden çok
daha yüksek.
Federal Alman Yabancılar Sorumlusu Li-
selette Funcke, "1990larda Almanya'da va-
sıfsız işçinin ekmek bulamayacağından, ta-
lebin gitgide vasıflı işçiye kaydığından" söz
ediyor ve Türk gençlerine mutlaka bir mes-
lek edinmelerini öğutlüyor.
tki dilin alfabesizleri
Almanya'daki Türk gençlerinin durumu
belirsiz... Berlin'de çocuklann çoğunluğu
"Türk sınıflan" adı verilen ve tümüyle bu-
rada doğup büyüyen çocuklardan oluşan sı-
nıflara gidiyor.
24 yaşındaki Semra, Berlin doğumlu ve
yaşıtlanna örnek. Şöyle anlatıyor:
"Ben ne Türkçeyi dogru dünist konuşu-
rum ne Almancayı. Sebebi, biz Türkenlas-
selerde (Türk sınıflarında) okuduk. Arka-
daşlanmın hiçbiri bir lisanı mükemmel ko-
nuşamaz. Hep yan Almanca yan Türkçe
konaşuruz."
İki kültür, iki devlet, iki dil arasında ka-
lan; aradaki büyük mesafeyi adımlanyia ka-
patamayan gençlerimiz Almanya'da yasal
statüleri itibanyla da çoğu haktan yoksun.
Gelecek perspektiflerfni sorduğumuzda
omuz silkiyorlar: "Btoiyorum...:'
Öfkenin yarattığı patlama
"Berlm Duvan açılınca, iki taraflı pen-
cere açılmış gibi bir cereyan başladı. Düş-
manlık arttı. Ama direniyoruz."
Bunu söyleyen gençler, Berlin'de, "Türk
Gettosu" çlarak da adlandınlan Kreuzberg
semtinde "gençlik çeteleri"nde örgütlü.
Kendilerine "Chicago Busters", "Getto Sis-
ters", "Raiders" ve "Beşiktaşlı Black
Panthers" gibi adlar koyan gençler, birkaç
yıldır kentte artan yabancı düşmanlığına,
Neonazi "Dazlaklara" karşı oluşmuş. Ama
neden bir tek bu değil.
Amerika'da Porto Rikolulann, Meksika-
lıların kurdukları gençlik çetelerine benzer
biçimde, yerden mantar gibi biten bu grup-
larda gençler "sıcak bir vatan" buluyor.
Kendini burada yabancı, Türkiye'de
"Alamancı" hisseden gençler, ailelerinden
göremedikleri anlayışı, yardımı, sıcaklığı
kendi yaşıtlannda anyorlar. "Bizi ancak
kendi gibi olanlar anlar" diyerek bir tur da-
yanışma içine giriyorlar.
Bu gençlerden bazılan hırsızlık, yanke-
sicilik gibi "küçük yan işlerle" de uğraşıyor.
Alman polisi Berlin'de gençleri sık sık kim-
lik kontrolünden geçiriyor, üstbaşlannı an-
yor, onlara çoğunlukla baştan "suçlu" go-
zuyle bakıyor. Belediye "Türk gençlik
çeteleri" sorununu çözmek için Türk sos-
yal danışmanlan, pedagoglan Amerika'daki
gibi "streetworker" olarak sokağa salıyor.
Alman ve Türk sosyal çalışmacılar gençle-
oğu Almanlarm
döneri keşfetmesinden
sonra Türk dönercilerinin
önünde uzayan kuyruklar
bu serbest
girişimcilerimizin kasasma
gitgide daha çok yeşil
mark akmasmı sağhyor.
Birleşmeden sonra ithalat
ihracat işiyle uğraşanlann
da Doğu'daki pazardan
yararlanması bekleniyor.
döneri keşfetmesinden sonra Türk döner-
cilerinin önunde uzayan kuyruklar, bu ser-
best girişimcilerimizin kasasma gitgide da-
ha çok yeşil mark akmasını sağhyor. Bir-
leşmeden sonra yalnız dönercilerin, bakkal,
manav dükkânı sahiplerinin ve lokantacı-
lann değil, ithalat, ihracat işleriyle uğraşan
tüccarların da Doğu'daki pazardan yarar-
lanması bekleniyor.
Bonn'daki Türkiye Araştırmalan Merkezi
Genel Müdurü Faruk Sen, tahminlerini şöy-
le dile getiriyor:
"Şimdilik Dogu'ya gastronomi dışında
tapon mallarpazarla>anlar gidecektir. Ta-
pon mala Batı'da talep kalmadı. Doğu Al-
manlar henüz o pazara açık. Ama bu kısa
bir süre devam eder. Doğu pazan birkaç yıl
için de Balı şirkellerinin, ureticilerinin mal-
larına dovacaktır. Türkler o pazara girer-
ken Batı'da karşılaştıkları guçlüklerle kar-
şılaşacaktır."
Doğu Almanya'da Türk yaşamadığı için
girişimciler, Türklere hitap eden mallarıy-
la Doğu'ya gitmek için bir neden gönnü-
yor. Doğu Alman ekonomisinin düzlüğe
çıkması, kendi işsizini doyurduktan sonra
yabancılara iş olanaklan açması daha ço
1
uzun zaman alacak.
Bu açıdan bakıldığında 3 Ekim 1990 gü-
nü gerçekleşen resmi birleşme, ardından çok
uzun bir "gayri resmi kaynaşma" dönemi-
ni beraberinde getirecek. Yeni Almanya'nın
ırkçılığı ne denli körüklediği ya da frenle-
diği, ülkesinde yaşayan yabancıya ne zaman
eşit haklar sağlayacağı, dışlanmaya son ve-
rip venneyeceği de 1990'h yıllarda daha ba-
riz ortaya çıkacak.
BÎTTÎ
Almanya'da îslamcıparti kurma çalışmalannı sürdüren Mısırlı doktor Muhiddin Louden, partinin uzun vadeli hedefini anlatıyor
Avrupa parlamentosunda Islam fraksiyonu
MUHİDDtN LOUDEIVDEN GÖRÜŞLER
Avrupa Parlamentosu'nda çeşitli fraksiyonlar
işbirliği yapıyor. Eğer bir gün Avrupa'run
diğer ülkelerinde de İslam partileri kurulur ve
bunların temsilcileri seçilirse Avrupa
parlamentosunda bir İslam fraksiyonu
kurabiliriz.
Alman toplumu çok liberaldir. Hıristiyan
partilere göz yumuyorsa neden İslam
Partisi'ni kabul etmesin. Sonuçta demokraside
vasıvoruz.J
*
}
— Mesleginiz mnhendislik,
ama aynı zamanda girişken bir
Müsiüman kimHgini» var. İslam
dinini iyi bildiğinizi tahmin edi-
yorum, yanlış mı?
LOUDEN — Ben sadece bir
Müslümanım, o kadar. Hıristi-
yan partilerin politikacılanmn,
örneğin bir Başbakan Kohl'ün
Incil'i ezbere bilmesi bekienmez.
Dini sorvnlar için uzmanlar var-
dır, onlara danışılır. Politikacı-
lar toplumun sorunlanm çöz-
mek için vardır.
— İslam partisini F. Alman-
ya'daki Müslümanlann bir lobi-
si gibi düsünebilir miyiz?
LOUDEN — İslam, dünya
çapında bir din, bir dünya gö-
rüşüdür. Yalnız Müslümanlann
değil, bütün insanhğın sorunla-
nyla ilgilenir. Size bunla ilgiü Is-
lam'ın kuruluş yıllanndan, Haz-
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN — Federal Alman-
ya'da bir "İslam partisi" kurma
çalışmalannın başını çeken Mı-
sır kökenli Alman vatandaşı
Doktor Muhiddin Louden ile bu
partinin hedefleri uzerine konu-
şuyonız. Söyleşimizin dünkü
bölümünde Alman gençlerinin
evlenmeden bir arada yaşaması-
nı eleştiren ve aile kurumuna es-
ki değerini kavuşturacağınj söy-
leyen Louden İslam partisinin
hedefinin insanın yalnızca bede-
nini değil, 'ruhunu' konımak ol-
duğunu belirtiyordu.
Louden söyleşinin bu bölü-
münde partinin finans ve örgüt-
lenmesi konusundaki soruları-
mızı yanıtlıyor.
reti Muhammed'den pek çok
hadis söyleyebüirim. Peygamber,
zamamnda orada Yahudiler ve
Hıristiyanlann sorunlanyla ya-
kından ilgilenmiştir.
— Almanya'da . Müslüman
çocuklannın, örneğin Türk ço-
cuklann yüzme derâne ahnma-
ması, serbestçe başını örtmesi,
okullarda din dersi verilmesi gi-
bi konulan programınıza alıyor
musunıız?
LOUDEN — Eğer toplumun
başlıca sorunu bu olsaydı, sizle
bunlan konu^urdum. Ama de-
ğil. Bizce bunlar saygı gösteril-
mesı gereken kişisel sonınlardır
ve Allah'a şükür saygıyla karşı-
lanıyorlar. Bu tbplurnda pek çok
sorunumuz var, örneğin işsizlik,
aile sorunlan, gençliğin prob-
lemleri. Bunlar birinci sırada.
— Parti nasıl finanse edile-
cek?
LOUDEN — Bütün diğer
partiler gibi öncelikle üye aidat-
larıyla, sonra bağışlarla.
. — Uluslararası Uişkileriniz
var mı? Örneğin Istam ülkeieriy-
k ya da İngiltere'deki İslam par-
tisiyte?
LOUDEN — tngiltere'de bir
İslam partisi kurulduğunu ben
de herkes gibi basından öğren-
dim. Ordakileri sahsen tanımı-
yorum.
— Uluslararası İstauni kuru-
Imş veya partilerle işbirligini na-
sıl yüıüteceksiniz?
LOUDEN — örneğin sosya-
list partiler, Sosyalist Enteraas-
yonal'de birleşmiş. YaJunda bir-
leşik Avmpa'ya kavuşacağız.
Avrupa Parlamentosu'nda çeşit-
li fraksiyonlar işbirliği yapıyor.
Eğer bir gün Almanya'da, Ingil-
tere"de kurulan İslam partileri-
nin benzerleri Fransa'da, Hol-
landa'da, Avusturya'da ve diğer
ülkelerde kurulursa, bunlann
temsilcileri Avrupa Parlamento-
su'na seçilirse orada bir de İslam
fraksiyonu olabilir.
— Batı Bertin Yabancdar So-
rumlusu Barbara John, birkaç
hafta önceki bir söyleşimizde si-
Zİn bir i""np^pyannAan baksct-
tL Berlin'de Fadta Camisi'nin ka-
patıhnasına karşı siz Kahire'de
bir kampanya başlatmış ve ka-
ran önlemissiniz. Kahire'yle ilis-
kiniznedir?
LOUDEN — Yedi-sekiz yüdır
Berlin'de yaşayan binlerce kişi-
nin ibadet yeri olan bir cami.
Fatih Camisi cemaatin elinden
ahndı. Bina kiralık değildi, eski
sahibine para ödenmiş, satın
ahnmıştı. Belediyeye dedik ki
madem bu caminin kapatılma-
sı gerekiyor, o zaman bize baş-
ka bir bina gösterin. Ama so-
nuçta cami boşaltıldı, cemaat
kendi cabasıyla başka bir yer
buldu.
— Kahire'de kampanya açtı-
gınız dogru deffl mi?
LOUDEN — Bunu söyleme-
dim. Ben, Berlin'deki İslam Fe-
derasyonu'ndaki faaliyetim çer-
çevesinde yardım etmeye calış-
tım. İslam Federasyonu, Berlin-
deki çeşitli îslami dernekleri ça-
tısı altında toplar. Ona üye ol-
mayan dernekler de vardır. Ben,
Federasyon Damşma Kurulu'na
kurulduğu 1980 yılından beri
üyeyim. Damşma kurulunda Fa-
tih Camisi göruşüldü. Ben çaba-
lann meyve vemıediğini göriin-
ce harekete geçtim. Kahire'de
Al-Azhar'uı Büyük tmam'ma
başvurup Berlin'deki Müslü-
manlara yardım etmesiniricaet-
tim.
— Almanya'da çok sayıda
Türk İslam örgütü var. İslam
Partisi'nde hepsiyle işbirliği ön-
görüyor musunuz, yoksa birini
mi tercih ediyorsunuz?
LOUDEN — Tüzüğümüze
saygı gösteren herkes partiye üye
olabilir. Parti üyelerini değil,
üyeleri partiyi seçer.
— Partinize kablmayan İsla-
mi örgütter cemaâüerini sizi seç-
mekten alıkoymayacak mıdır?
LOUDEN — Bunu göreceğiz.
— Alman toplumunun "İs-
lam partisi"nin olumsuz karşı-
layacağından endişe du>muyor
musunuz?
LOUDEN — Alman toplumu
çok liberaldir. Hıristiyan parti-
lere göz yumuyorsa neden islam
partilerini kabul etmesin? So-
nuçta demokraside yaşıyoruz.
Bir parti yalnız üyeleri varsa ak-
tif olabilir. Eğer Almanya'da in-
sanlar partimize üye olmak is-
tiyorsa bunu engellemek de-
mokrasiye sığmaz.
— Türkije'de İslam partisi
kurulamayacagına göre sizce
orada demokrasi yok mudur?
LOUDEN — Ben Türk deği-
lim, Türkiye'de hiç yaşamadım.
Oradaki koşullan bilmem. Ama
demokrasinin tarumı basittir.
Türkiye'de siyasi partiler oldu-
ğunu, seçimlere katıldıklannı bi-
liyonım. Dışardan bakan biri
olarak Türkiye'de belli ölçüde
demokrasi var diye düşünüyo-
nım.
— Eğer İslam partisini Tür-
kive'dc kurmaya kalksaydınız
tutuklanabilirdiniz.
LOUDEN — Bunu bilmiyo-
rum.
— Şimdi öğrendigiııize göre
ne diyorsunuz?
LOUDEN — Doğruysa üzül-
düm. Ama Alman vatandaşı
olarak başka ülkelerin iç işleri-
ne kanşmak istemem.
— Tekrar topluma önerecegi-
niz Îslami çözümlere dönelim.
İslam partisi kuracagınıza göre
ekonominin örgütlenmesi hak-
kında da somut önerilere sahip-
siniz. Bunlar neler? Örneğin faiz
konusuna nasıl yaklasıyorsu-
nuz?
LOUDEN — Demokratik bir
toplumda, demokratik bir par-
tide kimse tek başına karar ve-
remez. önce parti kurulacak,
genel kurul yapılacak, komis-
yonlar bu sorunlan tartışacak.
Faiz meselesine gelince: İslam
âleminde büyük teologlar hâlâ
bu sorunu tartışıyor. Sürmekte
olan bu tartışmaya ben çözüm
getiremem. Faizden ne kastedi-
liyor, hangi faiz türünden söz
ediliyor? islam partisi kurulun-
ca bu sorun da ele alınacaktır?
Partinin yönetim kurulunda
kadınlar da yer alacak mı?
LOUDEN — Hakikaten par-
tide bizle birlikte çalışan gayet
aktif bir bayan var. Toplumun
cinsi latifin yardımı olmadan çö-
zemeyeceği birçok sorunu var-
dır. Kuran'da kadınla erkeği aynı
solukta anan pek çok sure bu-
lunur. Bir surede yaklaşık ola-
rak şöyle der: "Allah sizi, yani
insanlan tek bir ruhtan yarat-
mıştır. İyi erkekler ve iyi kadın-
lar mükafat görür!' lslam'da ka-
dın ilk zamanlardan beri Avru-
pa'da ancak son yüz yüdır sahip
olunan haklara sahip, örneğin
miras hakkı.
— Sorulanma yanıtlannızda
hep Knran'dan örnek veriyorsu-
nuz. Almanya'daki Hıristiyan
partiler, toplumsal hayatm tn-
cil'e göre düzenlenmesini talep
etmiyor. Sizin toplumun soran-
lannın çözümnndeki kayna|mız
Kuran mı?
LOUDEN — Nasü ki her Hı-
ristiyan Incil'i Tann'nm sözü ka-
bul eder, her Müslümana göre
de Kuran-ı Kerim Allah'ın sözü-
dür. Burada bir çelişki göımü-
yorum. Nasıl ki Hıristiyan par-
tiler ideallerini güncel politika-
ya sokmaya çalışıyor, bizdeki
amaç da budur.
— Alman toplamana İsiami
çözümlere ikna edecegiııize gcr-
çekten inamyor musunuz?
LOUDEN — Bunu göreceğiz.
Toplumda bu kadar polis yeri-
ne herkesin kendi içinde bir de-
netim mekanizmasına sahip ol-
ması yeğdir. ölünce her şeyir
bittiğmi sanan bir insan, kimsc
görmeden her türlü kötülüğü
yapabilir. Oysa bir gün kendi-
sinden hesap sorulacağına ina-
nan insan, en iyi kontrol meka-
nizmasııu içinde taşır. Bu her
toplumun gönlünde yatan aslan-
dır. Ve biz de bu ideali savunu-
yoruz.
BtTTt