25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EKİM 1990 HABERLER CUMHURİYET/U Binlerce yıllık hapishane • NEVŞEHİR (Cumhurijei) — Nevşehir'in Çat kasabasında MS 4. ve 6. yüzyıllarda ilk Hıristiyanların hapishane olarak kullandıkları tahmin edilen bir sığınak bulundu. Merkez iJçeye baglı Çat kasabasının 3 kilometre uzağında Karnıyank mevkiinde dik ,bir yamaç uzerinde bulunan sığınak şeklindeki hapishanede 20 kişinin kalabileceği belirtildi. Belediye Başkanı Mehmet Tunçdemir, 20 metrelik geçitlerle ulaşılabilen bu sığınağm korunacağını söyleyerek "Çok dar girişi bulunan sığınak tipli hapishanede iki ayrı koridor mevcut. 3 metre genişliğinde ve 11 metre uzunluğundaki bu birimin taban kısmı toprakla örtülü durumda. İçeride büyükbaş hayvanlara ait kemikler bulundu. Ouvarlara özel olarak oyulmuş, zincir ve başka bağlayıcı görevi gören delikler mevcut" dedi. BaykaPı anlatan kitap • ANKARA (ANKA) — Gazeteci yazar Ahmet Kahraman'ın eski SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal'ı anlatan "Hayaletler Prensi" kitabı yayımlandı. Ahmet Kahraman, eski SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal'ın bir tür biyografisini yazmayı amaçladığı kitabında, zaman zaman alaylı bir üslup kullanırken, "Hayaletler Prensi" kitabı için "Kitabım Osmanlmın son sultanlarından Abdülhanıit'in ilkelerinin hayalet gölgesine sığınıp bunu çağımızda sosyal demokratik ambalajıyla yutturmaya çabalayanlann öyküsüdür" dedi. Kahraman, kitabın önsözünde Deniz Baykal'ı, "Baykal kaçınılmaz olarak Türk siyasal tarihinin içinde 'var olan' 'yok'lardan biri olacaktır" şeklinde tanımladı. Ahmet Kahraman kitabın önsuzünde, Deniz Baykal'a savunma hakkı için defalarca başvurduğunu, ancak kendisinin butün talepleri reddettiğini belirterek "Kitabınızı yazarsınız, sonra bana getirirsiniz. Incelerim, varsa bir yanlışlık onları düzeltirim" dediğini belirtiyor. Alınak'ın soru önergesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — HEP Kars Milletvekili Mahmut Alınak, Meclis Başkanlığı'na verdiği soru önergesiyle, Grup Yorum'un kasetini bulundurdukları gerekçesiyle gözaltına alınan 14 yaşındaki A.ö ve O.F'nin durumlarını gündeme getirdi. Alınak, Başbakan Yıldırım Akbulut tarafından yazıu olarak yanıtlanması istemiyle verdiği önergede "Haziranda ölmek Zor" adlı kaseti bulundurmanın suç olmadığını" belirterek, "Siyasi polis Yargıtay'ı da aşarak siyasi suçlu yaratınca savcıların yetki ve görevlerini de askıya almış olmuyor mu?" diye sordu. Alınak, sorumlular hakkında soruşturma açılması gerektiğini vurguladığı önergesinde, A.Ö ve O.F'nin beton uzerinde gözleri bağlı olarak günlerce sorgulandıklannı belirtti. Ahnak, Başbakan Akbulut'a "M.Ç, N.A, A.Ö ve O.F'lerin ayıbını daha ne kadar zaman bu ülkeye ve topluma taşıtmaya devam edeceksiniz? Bu çağdışıhğa ne zaman son verilecek?" diye sordu. Bayan Akbulııt'a tepki • ANKARA (ANKA) — Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi ve 1982 Anayasası hazırlama komisyonu başkanı Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı, en az oy aldığı öne sürülen Başbakan Yıldınm Akbulut'un eşi Samia Akbulut'un Cumhurbaşkanı | Turgut Özal tarafından Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine seçilmesini eleştirdi| ve "Bu Özal'ın verdiği demokrasi kültürü anlayışını, demokrasi iorunlarını çözuş şeklini gösteriyor" dedi. Aldıkaçtı, konuya ilişkin sorulan yanıtlarken, "Yasalara göre gösterilen adayiar arasında en fazla oyu alamn seçilmesi gerekiyor. Eğer bir kültür düzeni olsa, en fazla oyu alanı seçerdi. Anlatabiliyor muyum?" dedi. Prof. Aldıkaçtı Cumhurbaşkanfnın, Anayasa Mahkemesi'ne üye atamada "o kadar serbest olmadığını" kaydetti. Deniz Baykal'ın Antalya turu • ANTALYA (Cumhuriyet) — SHP eski Genel Sekreteri Deniz Baykal, Antalya'da "seçmenlerle hasret giderme gezisi"ni sürdürüyor. Dün Kalİcan, Kaş, Kekova'da partililerle görüşen Baykal, partiiçi . kırgınlıklannın olmaması gerektiğini söyleyerek, SHP'nin iktidara gelmesi için hep birlikte çalışacaklarım bildirdi. Baykal, özellikle partililerin kurultay hakkındaki sorularını yanıtladı ve "Ben SHP'liyim, partiJiyim. Siyasette böyle şeyler olur. Aslında ben Genel Başkanlık için bu yarışa sürüklendira. Ancak böyle bir düşüncem yoktu" dedi. Baykal, Kaş Belediye Başkanı Musa Bilgiç'in kardeşinin Demre'de vapılan nişanına katıldı. Kars'ta 20 tutuklama • KARS (Cumhuriyet) — Güvenlik güçlerinin Kars'ta aralıksız sürdürdükleri operasyonlar sonunda yakalanan 20 kişi, yasadışı bir örgüte yardım ve yataklık ettilderi gerekçesiyle tutuklandı. Kars Valisi Hasan Pakir'den alınan bilgilere göre pişmanlık duyarak güvenlik güçlerine teslim olan Bayram Çalışır, Dünya Ulakçı, Burhanettin Uci ve Hüseyin Çağın adlı yasadışı örgüt iiyelerinin itirafları sonucu Kars merkezi ve Selim ilçelerinde yapılan operasyonlarda, örgütü yeniden canlandırmaya çalışan 16 kişi yakalandı. Tutuklanan 4'ü • itirafçı 20 sanığın adları şöyle: IHD Kars Şubesi Başkanı, Kars'ta yayımlanan Mücadele Gazetesi'nin Yazı İşleri Müdürü Avukat Ayhan Aksüzek, gazetenin eski yazı işleri müdürü Cafer Darıca, Yukarıdamla köyü muhtan Musa Çakmak, Latif Mavzer (meraur), Alattin Menfüloğlu (memur), Şemsettin Bayrambey, Şemsettin Yıldırım, Bahri Yılmaz, Mevlüt Tabur, Celal Kılıçarslan, Mehmet Altun, Mirza Yıldırım, Selmani Yıldınm, Mustafa Türkoğlu, Kerem Yırtık, Halis Ocak. DGM, PKK'lı sanığı tutukladı • MALATYA (Cumhuriyet) — Güvenlik güçlerince Darende ilçesinde yapılan operasyonlarda PKK'lı olduğu iaviyla gözaltına alınan Haydar Kuş adlı kişi DGM Savcıüğı'nca tutuklandı. Güvenlik güçlerince 3 ekimde Darende'de sürdürülen operasyonlar sırasında PKK adına çeşitli eylemlere katıldığı savıyla yakalanan Haydar Kuş, dün DGM'ye çıkanidı. DGM yedek hâkimliği, sanık Haydar Kuş'un PKK'nın Lübnan'daki Mahsun Korkmaz Akademisi ile Yunanistan'ın başkenti Atina'da bulunan kamplarına giderek eğitim gördüğünü, daha sonra dâ Türkiye'ye yasadışı yollardan girdiğinin saptandığını iddia etti. DGM, Malatya'da iki korucunun silahının gasp edilmesi, tren tarayarak iki makinistin yaralanması ve bir jandarma karakolunun taranması eylemlerine karıştığı savıyla Haydar Kuş'u tutukladı. Demirel-Cindorukyakınlaşması DYP'de 'buzlar eridi'Temsilciler Meclisi toplantısında Demirel ile Hüsamettin Cindoruk arasmdaki gerginlik giderildi. Demirel, "Cindoruk'u özlemiştik" derken Cindoruk, DYP'lilere Demirel etrafmda birleşmeleri çağrısında bulundu. ANKARA (Cumburiyet Bürosu) — DYP Genişle- tilmiş Temsilci- ler Meclisi top- lantısında, Ge- nel Baskan Sii- leyman Demirel ile Hüsamettin Cindoruk arasmdaki buzlar eri- di. Cindoruk, DYP'likre, Demi- rel'in çevresinde toplanmaları çağrısında bulunurken, Demirel de "Cindoruk'u özlemiştik" dedi. DYP Genişletilmiş Temsilciler Meclisi'nde konuşan Demirel, hükümete yönelik eleştirilerini yineleyerek, şimdi de Anayasa Mahkemesi'nin hedef ahndığını söyledi. Demirel, "Yann birta- kım emir kullanru hakim hali- ne getirirseniz, bunun kimseye, sisteme yaran olmaz" dedi. Demirel, konuşmasmın so- nunda, DYP eski Genel Başkan Yardımcısı Cindoruk'u kürsüye çağırdı. Alkışlar arasında kürsü- ye gelen Cindoruk, devletin bir yönetim boşluğu içinde olduğu- nu belirterek, Batı ülkelerinde ve sosyalist ülkelerde "Devleti kJm yönetiyor?" sorusunun sorul- madığıru vurguladı. Bugün Türkiye'rün en büyük sorununun devleti kimin yönet- tiği sorusu olduğunu kaydeden Cindonık, "Devleti idare eden kişi yanlış adreste oturuyor. Bu- gün devleti idare etmesi gereken Başbakan'ın arabasımn da arka koltugu bos. Sadece koruması, şoförii var arabada" dedi. Sözü üyelerin alkışlarıyla ke- silen Cindoruk, "Bu oluş Türk devlet kimliginin nasıl bozuldu- gunu gösteriyor. Yanlış bir ida- re Türkiye'ye getmiş, çökmiistiir. O kadar ki tarafsıriık ilkesi 1982 Anayasası'nda temel vasfı olan Cumhurbaşkanı, sadece devleti degil, siyasal partisini de vönet- mektedir. Parti içi ihtilaflannda tarafür, eşiyle birBkte bu siyasal partiyi de yönetmektedir. Bu, sonuçta Türk devletinin birligi- ni, bütünlüğünii tehdit eder, sar- sar hale gelmiştir" dedi. "Halef degil haüfe" Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in anılanna da değinen Cindoruk, bu anılar okundu- ğunda devletin neden bu nokta- ya geldiğinin, devletin demokra- tik kimliğini nasıl yitirdiğinin iyice ortaya çıktığını söyledi. Ev- ren'in, "Hci kurmay subayia bir orgenerali görevlendirdim. thti- lali ne zaman yapacağımızı ka- rarlastırmak için bana zaman bildirecekler" dediğine dikkat çeken Cindoruk, şunlan söyledi: "Bunlar hatıralar degildir, ar- Uk bunlar itiraflardır. Bunlar bir devleti çökertmenin gerekceleri. Karauoyunun önüne yavaş yavas çıkıyor. İki albayla bir general iradeyi teftiş ediyor. Darbeye ka- rar verecekler. Sanki darbe yap- mıyor, temel atma töreni tarihi tespit ediyorlar. Atatörk'ün kur- dugu cumhuriyet bu kadar ilkci bir düşünceye teslim olmuşsa ve siyasal yapıyı degtştirmek temel düşüncesi böylesine sorumsuz bir hale gelmişse elbette mem- leket bugün burada olacaktır. Sebep ve sonuç ilişkisi, bundan daha güzel anlattlamazdı. Sayın Evren'i yargdamıyoruz. Kendisi- ni tarih vargılayacaktır. Ama Sa- yın Evren'in getirdigi idare bu- dur. Kendisine halef degil, hali- fe bırakmışür. Ve bu halife Türkiye devletini bir macerava dogru götürmektedir. Burada bize düşen görev cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkmakbr. Bir devlet bozulduğnnda düzelt- mesi zordur. Türldye Cumburi- yeti bozulmuştur. Devlet keyfi- yete gecmiş, devletin yönetimin- de yazıh kuraHar askıya aiınmış- tir. Devlet keyfi, şahsi idareye, aUe idaresine geçmiştir." DYP'nin yapması gerekenin siyasal boşluğu doldurmak ol- duğunu kaydeden Cindonık, başka partilenn iç kavgaları içinde eridiğinı, temel sorunla- rın dışındaki ayrıntılarla uğraş- tıklarını, DYP'nin geçmişinin Türkiye'rün kurtanlması için ge- rekçe olduğunu söyledi. Cindo- ruk, "Birim liderüniz hem eko- nomik, hem demokratik karak- teriyle cumhuriyetin simgesidir, dcmokrasinin teminatıdır" dedi Cindoruk'un sözlerini ta- mamlamasmdan sonra yeniden konuşan Demirel, "Cindonık'u özlemiştik. Bizi güçlü yapan inançU birkşmektir. Biz birligi- mizi, beraberligJmizi kendimizi daha da ıslah ederek halkın bek- lentilerine ve çagın gereklerine uyarak yolnmuza devam edece- ğiz" dedi. "ÖZLEMİŞTİK" — Demirel-Cindoruk yakınlaşması DYP'IUeri sevindirdi. Göreve iadeye engelİçişleri Bakanlığı, yargı kararına rağmen görevden alınan belediye başkanlarını görevlerine döndürmüyor. Konya Doğanhisar Belediye Başkanı İsmail Görgülü ve Çanakkale Belediye Başkanı İsmail Özay aklanmalarına rağmen görevlerine iade edilmediler. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — İçişleri Bakanlığı, çeşitli nedenlerle görevden alınan mu- halefet partili belediye başkan- larını "yüriitmeyi durdurma" kararlarına ve yargılanıp aklan- malarına karşın görevlerine ia- de etmiyor. 26 Mart yerel seçimlerinden bu yana görevden alınan 11 be- lediye başkanından, özellikle "Cumhurbaskam'na ve hükü- mete hakaretten" suçlu görülen- ler yargı kararlarına karşın gö- revlerine döndürülmüyoı. B: konudaki tek istisna ANAP'h belediye meclis üyeleri tarafm- dan "Ozal'a hakaret ettigi" öne sürülerek, görevden alınması sağlanan Gocek'in SHP'li Bele- diye Başkanı Behzat Aktulun ol- du. Aktulun'un göreve iadesin- de daha sonra Göcek'e gelen özal'a takındığı "saygılı tavnn" etkili olduğu kaydedildi. Konya Doğanhisar'ın SHP'li Belediye Başkanı İsmail Görgü- lü için ise durum farklı oldu. Görgülü, İçişleri Bakanlığı tara- fından 24 Ağustos 1990 günü geçici olarak görevden alındı. Buna ANAP îlçe Başkanı'mn oğlu Necdet Yorgancılar ile ara- sında geçen tartışma neden ol- du. Görgülü, Yorgancılar'm mü- dürlüğünü yaptığı Halk Eğitim Merkezi binasının belediyeye ait olduğunu belirterek boşaltılma- sım istedi. Bunun üzerine tele- fonda tartışma çıktı. Yorgancı- lar, telefondan gelen sesleri duy- duğunu iddia eden kişilerle bir- bkte, devlete, hükümete, Başba- kan'a ve kaymakama küfrettiği gerekçesiyle Görgülü hakkında suç duyunısunda bulundu. Ya- pılan soruşturma sonucu Gor- gülü görevden alındı. Görgülü hakkında 1. Ağır Ceza Mahke- mesi'nde de dava açıldı. Ancak Görgülü, Konya İda- re Mahkemesi'ne başvurarak yürütmenin durdurulmasmı is- tedi. İdare Mahkemesi, 19 EylüJ 1990'da yürütmenin durdurul- ması ve Görgülü'nün görevine iadesi yönünde karar verdi. Konya 1. Ağjr Ceza Mahkeme- si de 28 Eylül 1990 gûnü verdiği kararla Görgülü'yü beraal ettirdi. Bunun üzerine 8 ekim günü İçişleri Bakanlığı'na başvurarak görevine iadesinj isteyen Görgü- lü'ye hâlâ yamt verilmedi. Ko- nuyla ilgili olarak Cumhuriyet'- in sorularını yanıtlayan Görgü- lü, görevden alınmasınâ neden olan tamklann ifade değiştire- rek, kendisinin kimseye hakaret etmediğini belirttiklerini kayde- derek '*lçisleri Bakanlığı'mn be- ni göreve iade etmemesinin ne- denini bir türlü anlayamıyonım" diye konuştu. Çanakkale Zaferi törenleri sı- rasında özal için ayağa kalkma- dığı ve özal'a hakaret ettiği ge- rekçesiyle görevinden alınan Ça- nakkale Belediye Başkanı İsmail özay'm da hukuk mücadelesi sürüyor. özay hakkında Çanak- kale ll İdare Kurulu'nun "lüzum-n muhakeme" kararı vermesinin ardından, Danıştay 2. Dairesi "suçun olnşmadıgı" gerekçesiyle "men'i muhakeme" kararı vererek özay'm görevine dönuşüne yesil ışık yaktı. Ancak özay görevine iade edilmedi. Görgülü'nün göreve iadesinin geciktirilmesine Bursa 2. İdare Mahkemesi'nde açtığı "yüriit- meyi dardunna" istemli davada, mahkemenin yüriitmeyi durdur- ma istemini reddetmesi gösteril- di. Bu mahkemede özay'ın gö- reve iade davasına bundan böy- le esastan devam edilecek. Özay, zamanın aleyhine işlediğini be- lirterek avukatlan aracılığıyla Bursa Bölge İdare Mahkemesi 1 ne başvuracağını bildirdi. SHP'li Ersin'in araştırma önergesiMeclis'îe tartışılacak Özal, mal varlığını açıklasın SHP tzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve yakınlarının mal varlığına ilişkin Meclis araştırması açılması önergesi yann TBMM Genel Kurulu'nda tartışılacak. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Turgut özal ve yakınlarının mal varlı- ğına ilişkin Meclis araştırması açılması önergesi, yann TBMM Genel Kurulu'nda tartışılacak. önerge sahibi SHP Izmir Mil- letvekili Ahmet Ersin, TBMM- deki görüşme oncesinde, Cum- hurbaşkanı özal'ı kendisinin ve yakınlarının mal varlığını açık- lamaya çağırdı. Ahmet Ersin ve 24 arkadaşı- nın "Özal'ın Basbakanlıgı döne- minde kendisinin ve bazı yakın- larının edindikleri mal varlıkla- rıyla ilgili iddialann gerçeklik derecesini tespit etmek amacıy- la Meclis araştırması açılması" için 26 şubatta verdikleri öner- ge, TBMM gündeminin ilk sıra- sına ytlkseldi. TBMM Genel Kurulu salı günleri "denetim" ile ilgili görüşmeler yaptığı için Er- sin ve aricadaşlarının önergesi yann Genel Kurul'da ele alına- cak. Daha önce Özal'ın mal var- hğı ile ilgili olarak TBMM'ye so- ru önergeleri verilmişti, ama özal'ın ve yakınlanmn mal var- lığı Meclis kürsüsünde bu denli geniş biçimde ele alınmamıştı. Ersin, araştırma önergesiyle ilgili olarak Cumhuriyet muha- birine şu değerlendirmeyi yaptı: "BUindiği gibi ÖzaUar'm mal variığı 1986 yılında bir işadamı- mn Zeynep Ozal'a benzin istas- yonu açması için aracılık etme- si koşuiuyla Jaguar marka ara- ba hediye etmesiyle tartışılmaya başlandı. Sonra bu arabanın Özal'ın istegiyle geri veriidiği soylendi. 1986'dan bu yana Özallar'ın mal variığı kamuo- yunda tartışılıyor. Bununla ilgili sayısız soru önergesi verildi. Meclis kürsüsünde birçok kez gündeme getirildi, basında peh- livan tefrikasına benzer şekilde sıcak lululup anlatıldı. Ama bunlara rağmen Özallar, mal varhğım bir türlü açıklamaddar. Bdkide demokratik hicbirül- kede olmayan şekilde devletin yönetimine taiip olmuş bir insan hakkındaki bütün iddialara, söylentilere, vazılanlan» rağmen mal varlığını açıklamıyor. Bu olay bir karanhk kutu halinde toplumun gündeminde duruyor. Üstelik vicdanlan sızlatıyor. Bir- çok söylenti var, gerek kendisi, gerek oğullan, gerekse kardeşi Korkut Özal hakkında... Artık bu olay Cumhurbaş- kanlığı makamını yıpratır hale geldi. Özal'ın başbakan olma- sından yararlanarak yakınlan- nın eskisiyle oranlanamayacak biçimde zenginlestikleri, hatta yurtdışında mulk edindikleri id- dialan var. Mal varlıklannın 2 ^ trilyon olduğu yazılıp çiziliyor. Ama Korkut Özal, 'Ben bu dün- yada hesap vermem, öbür dün- yada veririm' diyor." Ersin, önergenin Cumhurbaş- kanı özal'ın yanı sıra eşi Semra Özal, çocuklan Zeynep, Efe ve Ahmet Özal, kardeşi Korkut Özal ve eski damadı Asım Ek- ren'in mal varlığını kapsadtğmı söyledi. "Özal kendisinin ve ya- kınlarının mal varlıgiBi ve bun- lan nasıl edindigini açıklarsa bu tartışma biter. Önergeyi verdi- gım günlerde böyle bir acıklama yaparak konuyu kapatacağını sanmıştım. ama Özal dört yıldur aynı tavn sürdürmeyi tercih et- ti" diyen Ersin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özal şimdi bn tartısmalara son verecek mi, yoksa Meclis- teki ANAP çogurüugunun arka- sına sığınacak mı? ANAP'lıla- ra öneriyorum; artık bu Özal'ı da aşü, Cumhurbaşkanlıgı ma- kamını, rejimi zedeler hale gel- di. Bence 12 Eylül'den önceki anarşi ve terör, siyasetçikrin tu- tıunlan yüzanden poiitikayı çir- kJnkştirmeleri üzerine oturdu. Ylne aynı tutum, siyasetin tepe noktalannda oturan insanlann yüzünden gelişiyor. Artık bu konuyu kapatalım, Özal çıksın mal varlığını açıkla- sın. Bir devlet memunı, bir po- litikacı bir yolsuzhık yapmadıy- sa, görevi sırasında yasadışı bir işlem yapmadıysa, neden mal varlığını açıklamaz? Ama soyle- memesi birtakım şöylentileri gündeme getiriyor. Üstelik bu iddialann hakhlığı kanısını güç- lendiriyor." GUNLEREV KOPUGU AHMET TÂN Caz Cuz...ANKARA — Bir Amerıkan şirketinin ticari kampan- yasına bir ülkenin cumhurbaşkanı onur konuğu olur mu? Hele de o Amerikan şirketi sigara üretiyorsa ve o cum- hurbaşkanı da "sağlığa yaptığı hizmetler" nedeniyle fahri doktor unvanı taşıyorsa... Ve hele de söz konusu Amerikan şirketi ile o cum- hurbaşkanının hükümeti arasında halen sıkı bir pazar- lık sürüyor ise bu onur konukluğunu sorgulamak gerekmez mi? Ve bu "onur konukluğu", yerli tütün üreticisi yönün- den de kansere karşı mücadele veren sağlık kuruluş- ları bakımından da umut kıncı değil midir? Philip Morris şirketinin "Parliament Superband" caz konserinde Ray Charfes'a. B.B. King'e alkış tutarken sanmıyoruz ki Cumhurbaşkanı Özal soruna bu pence- reden bakmış olsun. Nitekim konser arasmdaki beş dakikalık "sohbet'V miz Cumhurbaşkanı'nın bu tür bir kaygısı olmadığını or- taya koyuyordu. Özal, son on yıida alınan mesafelerden, tabulann kı- rıldığından, Türkiye'nin "Ooğu'daki Batı" haline gel- diğinden söz ediyordu. Eskiden Avrupa'nın doğusuna gidildtkçe yoksulluk göze çarpardı. Derece derece artardı, şimdi tersi oldu. Türkiye'ye gelince birden refah yükseliyordu. Tanık olarak da oğlunu > gösteriyordu: /H . "Geçen gün Varşovai V z a / ' son on / llda dan Ahmet telefon etti. f' 1 ™" me ! af f' e f d t n ' 'Baba' dedi, Buras. bizden tebujann kmldığmden. 30 yıl geride. Ne yiyecek ^ ^ " ' P Doğu'daki var, ne içecek. Halksefalet Batl f ] alme geldığınden içinde.'" soz sdıyordu. Eskiden Özal, Sovyetler Birliği- Avrupa'nın doğusuna nin de büyük sık/ntılar için- gidildikçe yoksulluk göze de olduğunu sözlerine Çarpardı. Derece derece ekliyor. artardı, şimdi tersi oldu. Biraz ötemizde Sovyetler Türkiye'ye gelince birden Birliği'nin Ankara Büyükel- tâ&h yükseliyordu. Tanık çisi Albert Çernişev, Dev- olarak da oğlunu let Bakanı Işın Çelebi ile gösteriyordu: "Geçen ayaküstü sohbet ediyor. gün Varşova'dan Ahmet Sovyet Sefiri'nin bir telefon etti. 'Baba' dedi, Amerikan sigara şirketinin 'Burası bizden 30 yıl promosyon programına ka- geride. Ne yiyecek var, tılması da, caz konserine ne içecek. Halk sefalet gelmesi de ilginç. içinde.'" Onlar da tabu yıkmakla ~ " ~ — ~ ~ - — — — — meşguller... Ama_ Sovyetler'in tabu yıkma ameliyesi Özal'ınkınden çok farklı. Sovyetler'de düzen değişikliği için karar yasama or- ganından çıktı. Toplumun tüm kurumları bu değişikliği meşru düzeylerde onayladı. Oeğişiklik buna göre yürüyor. Bizdeki tabu yıkma eylemi böyle bir toplumsal siya- sal karara dayanmıyor. Cumhurbaşkanı'nın kendi kişi- sel tercihi ile yürütülüyor. Yıkılan tabulardan öncelikle ve özellikle Özal yararlanıyor. Cumhurbaşkanı'nın ye oğlunun "gerileyen Doğu ^Avrupa" sözlennde haklılık var. Örneğin daha düne ka- *dar Türkiye'ye elektrik satan, ekonomik ve sosyal kal- kınmada örnek gösterilen Bulgarıstan, yoksulluk batağına düşmüş durumda. Ama bu, Türkiye'nin geliş- miş olduğundan çok Bulgar sisteminin iflasını ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı "birilerine" laf dokundurmak için mi nedir, sözün bir yerinde, "Eskiden" dedi, Sovyetler övülürdü. Şimdi Rusların övülecek tarafı pek kalma- dığı için Saddam'ı övenler ortaya çıktı." Özal, uyguladığı "aşırı aktif" Körfez politikasına ve savaşa karşı çıkmayı "Saddam taraftarlığı" olarak ter- cüme ediyordu. Tercümenin yanlışlığını bir caz konseri molasında bir gazetecinin kanıtlaması elbette mümkün değildi. Özal'a "aklı başında hiç kimsenin Saddamcılık yapmasının söz konusu olmadığını" söylemekle ye* tindik. Değişim güzel şeydi. Amadeğişim yüreklerde, kafalarda çiçeklenen bir top- lumsal heyecana dönüşerek yaşanıyorsa güzeldi. Bir kişinin veya grubun yakaladığı siyasal fırsatlarta kendi iradesini empoze etmesi değişim olamazdı. Sovyet Sefiri'nin Amerikan sigara şirketinin düzenle- diği caz konserini dinlemeye gelmesi değişimdi. Ama tütünden geçim sağlayan milyonlarca yurttaşı olan bir ülke cumhurbaşkanının, hele de ön anlaşması incelemeye alınan bir Amerikan şirketinin sonuçta si- gara reklamı kampanyası demek olan konserine gitmesi "değişim" olamazdı. Olsa olsa "boşvermişim" olurdu. Güneydoğu'da operasyon Diyarbakır'ın Lice ilçesi Kostepe bölgesinde 27 Ekim 1990 günü başlatılan operasyonda jandarma eri Derviş Demir şehit oldu. Üç terörist ölü ele geçirildi. DtYARBAKIR (AA) — Di- yarbakır'ın Lice ilçesi Kostepe bölgesinde üç terörist, silahla- nyla birlikte ölu olarak ele ge- çirildi. Çatışmada, bir jandarma eri şehit oldu. Van'ın başkale il- çesi kırsal kesiminde de bir te- rörist cesedi bulundu. Olağanüstü Hal Bölge Valiü- ği'nden yapılan açılmaya göre, alınan duyumlann değerlendiril- mesi sonucu, güvenlik kuvvet- lerince Diyarbakır'ın Lice ilçe- si Kostepe Bölgesi'nde 27 Ekim 1990 günü başlatılan operasyon- larda, bir grup terörist ile kar- şüaşıldı. Güvenlik kuvvetlerinin "dur" ihtanna teröristlerin ateşle karşılık vermeleri üzerine başlayan ve gece boyunca da aralıklarla devam eden silahlı çatışmada, Uç terörist ölü ola- rak ele geçirildi. Aynı çatışma-, lar sırasında Jandarma eri Der- viş Demir şehit oldu. Öte yandan, güvenlik kuvvet- lerince Van'ın Başkale ilçesi kır- sal arazi kesiminde yürütülen arazi taramaları sırasında, ön- ceki çatışmalarda yaralanarak kaçan ve ölmesi üzerine de ar- kadaşları tarafından araziye gö- mülen bir teröristin cesedi, bir el bombası ve bol miktarda ör- gütsel doküman ile birlikte or- taya çıkanidı. Aynca, güvenlik kuvvetlerin- ce Siirt, Şırnak ve Tunceli'nin kırsal kesimlerinde yürütülen arazi tarama çalışmalan sırasın- da teröristlere ait sığınak ve ba- nnaklar ile arazide gömülü ola- rak üç adet uzun namlulu silah, bu silahlara ait çok sayıda şar- jör ve mermi, bir telsiz, 25 çu- val un, 6 çuval şeker, 5 çuval bulgur, 5 çuval mercimek ile mutfak eşyalan ve örgütsel do- küman ele geçirildi. Bölge valiliği açıklamasında, ele geçirilen teröristlerin kimlik- lerini belirleme çalışmalan ile arama ve operasyonlara devam edildiği bildirildi. JAPONGÜLU İlhan Selçuk 4. bası 10000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocoğı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemeli gönderilmez. TİYATRODA DEVRİM Zehra İpşiroğlu 5000 lira (KDV içinde) Çağdaf Yayınlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli gönderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle