Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EKİM 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Devlet Meteonrtoji Işleri Genel
MûdüfiûOCı'nden alınan bilgrye gö-
re yurdun batı kesımleri parçalı
çok buluflu, Trakya Marmara, Ku-
zey Ege, Batı ve Orta Karadeniz ile
İç Anadolu'nun kuzeybatısı yağ-
murtu, yer yer sağanak yağışlı,
ĞîBki yerier az bulutiu ve açık ge-
çecek HAVA SICAKLIĞI Yağış
alan yerterde azalacak, di$er yer-
lerde değışmeyecek RUZGAR
Güney ve batı yönlerden hafif ara
sıra orta kuvvette kuzey bölgele-
rimizde yw yer kuvveöıce esecek.
Deni2)enmi2de: Dogu Karadentz
Adarıa
kıble ve keşışleme, ötekı denızlenmizde kıble ve lodos,
zamanla Batı Karadeniz. Marmara ve Kuzey Ege'de yıldız
ve poyrazdan 2 ile 4, yer yer 5 Bat Karadeniz ve Güney
Ege'de 6 kuvvetınde saatte 4 ıla 16, yer yer 21, Baü Kara-
deniz ve Güney Ege'de 27 denız mıli hızta esecek.
Adıyaman
Atyon
Ajn
Ankara
Afflakya
Antalya
Vtvm
Hytiın
3aiıkesır
3 ecık
3ıag4l
B.Ü.S
BO,L
Bursa
A 33° 20° Dıyartakır
Y 20° 13° Edınıe
A 30° 14° Erancan
Y 24° 8°Erzunım
A 20° 4°Estaşehif
Y 25° 9° Gaaaitep
A 29° 19° Gıresun
A 30° 16° Gûmûşhane Y
Y 23° 12° Hakldn
A 27° 15° Isparta
Y 24° 11° Istıntul
Y 21° 9°lzn*r
A 23° 10° Kare
A 21° 8°Kastamonu Y
Ç
Corum
Denıa
Y 26° 8°Kays«n
Y 23° 12" KırUvelı
Y 24° 4°K£ttıp
A 27° 14° MiUtya
27° 10° Manısa
19° 14° K Maraş
23° 7e
Mersın
18° 0°Muğ!a
25° 8 Mus
30° 15 Klığde
22° 13° Ordu
22° 8 ° t a
18° 9°Samsun
26° 9°Sıırt
20° '5° Sınoo
25° 18° Sıvas
19° 2°Telcnla5
25° 6°Trabzon
26° 6°Tuncelı
19° 13° Uşak
24° 8°Van
J Moskova
A
Y
A
Y
A 24° 8° ZonguhJak
'yajmurtu A-ıçık B-bukittu G-güne$i K-tart S-sslı Y-yafimurtu
Tebriz
Sam
OÜNYA'DA BUGÜN
Amslefdam
Amman
Aüna
0
Barcetona
Basel
Berlın
flornı
B-ünsel
Budapeşte
Cenevi
Ceayır
C:<We
Dubaı
Frantfur.
Gme
HeSırto
Katnre
Kopentıag
Köln
leftflşa
B 17°
A 30°
Y 23°
A 33°
Y 23°
B 19°
Y 20°
B 14°
B 20°
B 18°
B 15°
B 18°
A 25°
A 36°
A 36°
B 19°
A 29»
B 6»
A 29°
B 12°
B 20°
A 28°
U i ngrad
Londra
Madrıd
UUano
Montreal
Moskma
Mûnıh
Mew Ybrtı
Oslo
Psns
Prag
Rıyad
Roflia
Sotya
Sam
V Anv
Venedık
Vıyana
Y 6°
B 20°
Y 15°
8 20°
Y 10°
Y 5°
B 15°
A 24°
B 9°
B 20°
B 16°
A 35°
B 23°
Y 18°
A 30°
A 33°
A 28°
B 10°
B 19°
A 17°-
Wast«ngtDn A 25°
Zünü B 19°
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ Taşlı, çakıllı yol.
2/ Madenleri yont-
mada kullanılan çe-
lik araç... Ziyan. 3/
Işlemeli ya da işle-
mesiz olarak yatak
üzerine konulan yas-
tık. 4/ Bir cins içki..
Bir peygamber. 5/
Bilgin... Kayak. 6/
Eski Mısır'da güneş
tanrısı... Osmanlı
devletindeki sivil
rütbelerden biri...
Hangi şey. 7/ Ağır-
lama... Iplilderin bo-
yanmak istenmeyen bölümlerinin
ağaç kabukiarı, yaprakiar ya da bal-
mumuyla sanlarak boyaya batınlma-
sı yoluyla uygulanan bir tür boyama
tekniği. 8/ Acemi boğa güreşçisi. 9/
Hatay yöresinde incirden yapılan ra-
kıya verilen ad... Renkli televizyon
sistemlerinden biri.
YLKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Anayurdu Amerika olup son yıl-
larda yurdumuzda da yetiştirüraeye
başlanan ve Cüysiiz şeftali de denen meyve. 2/ Zehir... Halk di-
linde mısıra verilen ad. 3/ Misk keçisine benzer bir hayvan...
Bankada hesabı olunlara gönderilen ödeme ya da çekme mek-
tubu. 4/ Eski özel otomobillerin karoseri biçimi. 5/ ttina... Lit-
yumun simgesi. 6/ Hayati sıvı... Dilenci. 7/ Meslek... Sipersiz
şapka. 8/ Yapısına girdiği sözcüğe olumsuz anlam katan bir
önek... Büyük zoka. 9/ tskambilde bir kâğıt... Uzun omuz atkısı.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
Fethi Beyin davası.
22EKİM1930
S.C. fırkası reisi Fethi Bey
namına Bursa Valisi Fatin Bey
aleyhinde bir dava ikame
edilmiş ve dava arzuhali Fethi
Beyin Bursa'da bulunan vekili
avukat Asaf Bey tarafından
müddeiumumiliğe verilmiştir.
Bu dava arzuhalinde Bursa
Valisi Fatin Beyin intihap
esnasında Gemlik kazası
tnerkezine giderek orada bir
kalabalık muvacehesinde S.
Fırkanın memlekete muzır
olduğunu ve fırka müessisinin Paris sefaretinde bulunduğu
sırada kumar ve sefahat âlemine dalarak umuru sefareti
ihmal ettığini ve Başvekâleti zamanında irtikâbatını isbat
eden dosyaların M. Meclisinin küşadında paçavra gibi
yüzüne vurulduğunu söyliyerek reisi böyle olan bir fırkaya
intisap eyliyenlerin de seciyesiz eşhastan ibaret olacaklarını
beyan eylediği iddiasile Vali Fatin Beyin harekâtı vakiası
Türk ceza kanununun 480 inci maddesine temas eden
ceraimden olduğundan hakkında takibatı kanuniye icrası ve
Fethi Beyin vaziyeti içtimaiyesine nazaran maddi ve manevi
zararına mukabil (25000) lira tazminat ile beraber mezkur
madde ahkâmına tevfîkan tayini cezası talep edilmiştir.
Taşdelen, Çırçır suları
Taşdelen ve Çırçır suyu menbalarından günde nihayet 150
damacana su alınabildiği ve bunun bir kısrru taşraya
sevkedildiği halde, şehirde Taşdelen ve Çırçır suyu diye
mebzul miktarda su satılması, Belediyenin nazarı dikkatini
celbetmiştir.
30 YIL ONCE Cumhuriyel
Bakanlar Kurulu
22 EKİM 1960
— Bakanlar Kurulunda bugün yeni |
bir değişiklik yapılarak üçüncü bir
De\
r
let Bakanhğı kurulmuştur.
Bugün resmen açıklandığına göre
Başbakan Yardımcıhğına ve Devlet
Bakanhğına Milli Savunma Bakanı
Emekli Orgeneral Fahri özdilek
tayin edilmiştir. Kendisinden
boşalan Milli Savunma Bakanhğına Fahri Özdilek
da Emekli Korgeneral Hüseyin Ataman tayin
olunmuştur.
Bu husustaki kararnameler Başbakan Cemal Gürsel
tarafından imzalanmıştır.
Yeni Milli Savunma Bakanı Emekli Korgeneral Hüseyin
Ataman 1316 yılında Yanya'da doğmuştur. 1333 yılında
Harb Okulundan topçu asteğmeni olarak çıkan Ataman.
1929 da.Harb Akademisini bitirmiştir. İstiklâl Savaşma
katılarak İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiş, 1950 yılında
Tuğg., 1953 de Tümg., 1956 yılında da Korgeneralliğe terfı
etmiştir. Ataman 1960 ağustosunda Harb Akademileri
Kumandanı iken kendi isteğiyle orduyu gençleştirme
hareketine katılarak emekliye aynlmıştır.
Celal Atik
Bugün buradartoplana Merkez Ceza Heyeti bazı kararlar
almıştır.
1 — İstanbul'da yapılan Galatasaray - İzmirspor
maçmda hakeme hakaret eden G.Saray idarecisi Rüçhan
Atlıya 1 ihtar verilmiştir.
2 — Roma'da kavga eden güreş antrenörü Celâl Atik ile
Hasan Bozbey cezalandırılmışlardır. Celâl Atik'e önce 1.5
sene boykot verilmişse de, tahrik gözönünde
bulundurularak bu 1 sene hak mahrumiyetine
çevrilmiştir. Hasan Bozbey'e de altı ay hak mahrumiyeti
verilmiştir.
3 — Altaylı Yılmaz'a da amatörlüğü ihlâl ettiği için 3 ay
hak mahrumiyeti verilmiştir.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Şartsız varız
22 EKİM 1989
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, SHP'nin sine-i
millete dönmemesi durumunda tek başlarına sine-i
millete dönebileceklerini söyledi. Sine-i millete dönmek
için "Parlamento dışı partilerin ara seçime girmemesi"
gibi hiçbir koşul aramadıklannı belirten Demirel,
"Şartsız varız. SHP ne zaman hazırsa biz de varız.
Türkiye'yi seçime göturecek her yola varız" diye konuştu.
Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan DYP Genel Başkanı
Demirel, ANAP'ın cumhurbaşkanını TBMM'de tek
başına seçme tutumunun kesinleşmesi üzerine, muhalefet
partilerinin parlamentodan toptan istifa ederek "sine-i
millete" dönmesi gerektiğini söyledi.
TARTBMA
Rastlantılara Bakıp liziilıııeyelim
Sayın Yaycıoğlu'nun belirttiği gibi turkey sözü Ingilizcede
kazkafab, ahmak anlamına gelir. Ancak bu benzerliği
Türkiye aleyhine Anglo-Sakson dünyasınm hazırlamış olduğu
bir komplo gibi görmek biraz gülünç oluyor doğrusu.
Sayın Nur Yaycıoğlu'nun 8 Ekim 1990
tarihli Cumburiyet'te "Turkey-Hindi Adı
Degişmelidir" başhklı yazısını okuyunca
konuyu bilmeyenlere şu noktaları açıkla-
mak isterim:
tngilizcede "turkey" diye söylenen ve Sa-
yın Yaycıoğlu'nu epey bir aşağılık duygu-
suna sürüklediği anlaşılan bu kuşun asıl va-
tanı, Yeni Diinya'dır. Eski Grekler'in me-
leagris dedikleri guinea fowl ya da guinea
cock denen bu kuş, Amerika'ya Türkiye
yoluyla getirildiği için ona Ingilizcede tur-
key ya da tarkey-cock denmiştir. Amerika
kıtasında yaşayan yerli kuşun, önceleri bu-
nun bir türü olduğu sanılmıştır. Aradaki
fark keşfedildiğinde ise guinea-fowl adı,
Afrika'dan Türkiye yoluyla getirilmiş oJan
kuş için kullarulmış ve turkey sözü de Ame-
rika'nın yerlisi olan kuşun adı olarak kal-
mıştır. Guinea fowl adının ise Portekizli-
ler tarafından Gine'den getirildiği için bu
kuşa verildiği açıktır. Böylece 16. yüzyılda
yapılmış olan bir hatanın sonucu olarak
meleagris adı, Amerikan hindisinin de bi-
limsel adı olarak kabul edilmiştir.
Sayın Yayaoğlu'nun belirttiği gibi tur-
key sözü Ingilizcede kazkafalı, ahmak an-
lamına gelir. Ancak bu benzerliği Türkiye
aleyhine Anglo-Sakson dünyasınm hazırla-
mış olduğu bir komplo gibi görmek biraz
gülünç oluyor doğrusu. Aynca biz ülkemize
Turkey değil Türkiye diyoruz ki bu ad,
Türk (Turk) adıyla hiç de uyumsuz değil
doğrusu. Pekçok ülke adının dilden dile de-
ğiştiğini hatırlamakta yarar var.
Kaldı ki, Saynn Yaycıoğlu'nun dile getir-
diği bu "üzücü benzerlik" sadece Jngilız
ce için söz konusu. Diğer dillerde de başkc
bazı konularda birtakım rastlantılar sözko-
nusu olabilmektedir. Fakat bu rastlantıla-
mü?
Yazar Demir Özlii, "Türkiye'yi bir oku-
ma çölü olarak gördiim" diyor. Özlii, Al-
manya'dan, Türkiye'ye yıllar sonra gelmiş.
Bu düşüncesine üzülmüş hatta biraz abar-
tıh bulmuştum. "Okuma çölü" ne demek?
Bir toplum olarak gazeteye, kitaba bu
kadar yabancı mıydık? Elbette kültür dev-
rimini gerçekleştirmiş toplumlar gibi değil
toplumumuz. Ama okuma çölü sözcüğü,
ifadesinde bir ağırlığı vurguluyor. Biraz dü-
şününce tepkim kısa bir zaman sürecinde
tepkisizliğe dönüştü. Gerçek payı var mıy-
dı? Tabii ki vardı. Demir Özlü yıllar sonra
ulkesine dönmuş, gözlemlen daha somut ve
çarpıcı.
Neden okunmuyor peki ülkemizde?
Okuma alışkanlığı olmayan bir toplum
olduğumuz kesin. Benim basit bir gözle-
mim: Sabah yaşam mücadelesine başlayan
insanlann yüzlerinde gerginlik umutsuzluk,
düşünceli bir anın görüntüsü hiç silinmiyor.
Tersine salgana dönüşüyor. Gazetesi elin-
de olan kaç insan var? Parmakla sayılacak
kadar az.
Peki bu saynlığuı sorumlusu kim? Sorun
maddi imkânsızlıkJar mı? Sanmıyorum.
Maddi imkânı olup da gazeteye, kitaba ya-
bancı insan sayısı az mı? O zaman bunu te-
mel sorun sayamayız.
Sorumlu devletin politikası mı? O daha
geçerli. Kitapların yasaklanması, gazetele-
rin basılması, gazetecilerin, aydmların öl-
dürülmesi halkı kitaba gazeteye karşı soğu-
tur mu? Evet soğutur...
Sindirilmiş bir toplum olduğumuz gerçe-
ği ile iç içe yaşıyoruz. Sorun zaman som-
nu mu? O da işin bahanesi olsa gerek.
Batı'da bilimsel devrim ve teknolojik dev-
rim yaşandı, insan hakları bizden çok da-
ha önce gündeme geldi. Avrupa cumhuri-
yetle birlikte gündeme gelmedi mi? "Ha-
yatta en hakiki mürşit ilimdir", Bir ulusun
temeli kültfirdür" dememiş miydi Atatürk?
Ondan sonra gelen kuşaklar, devlet adam-
lan, yöneticiler, en üst kademesinden en alt
kademesine kadar herkes, bunca yü yasakcı
ra bakıp üzülmek yerine bu beazerliklerk
ortaya çıktığı tarihsel koşullan incelemek
daha öğretici ve eğlendirici olmaz mı?
Amerikalıların bu konudaki tutumuna
gelince: Bu, bizim değil Amerikalıların so-
runudur. Amerikan toplumunun içinde bu-
lunduğu cehalet ve bu durumun böyle sür-
dürülmesi için basın tekellerinin radyo ve
televizyonlan nasıl istedikleri gibi yönlen-
dirdikleri, haberleri nasıl çarpıtarak verdik-
leri, haberlerin seçimini nasıl yaptıklan, ar-
tık dünya âlemin malûmu iken Turkey adı
değişmelidir demek, en hafif ifadeyle abes
kaçıyor. Amerikalılar, sahip oldukları bü-
tün teknik olanaklara ve yüksek yaşam dü-
zeyine rağmen dünyaya kapalı bir taşra ya-
şamı sürdürüyorlarsa bunun suçu bizde mi-
dir, başka bazı koşullarda mıdır, lütfen dü-
şününüz.
Aşağıhk duygusuna kapılmaya hiç gerek
yok. Herkes yerirü, kim olduğunu, neyin
ne olduğunu bilsin yeter.
EMREHAN ZEYBEKOGLU
Bogaziçi Üniversitesi
Yabancı Dilkr Yuksekokulu Öğ. Gör.
zihniyetin ardına sığınarak sağlıklı bir eği-
tim politikası saptamayarak günümüze na-
sıl gelindiğini sorgulamalıdır.
Kısaca okumayan bir toplumuz. Acı da
olsa okuma çölünü soluk soluğa yaşayan
bir toplumûî. Okuma sevgisi küçük yaşlar-
da ailede, okulda başlamalı, devletin ve özel
sektörün katkılarıyla kütüphane sayısı ço-
ğaltıhnalıdır. Erişmeye çalıştığiMU Batı ül-
kelerinde bizdeki kahve sayısı kadar kütüp-
hane var.
Bu oranı ülkemizde de sağlayabildiğimiz
zaman okuma alışkanlığı ve kitap bilinci,
ekonomik kalkınmışhkla paralel olarak in-
san yüzlerindeki umutsuzluk yerini umuda
ve aydınlık günlere bırakacaktır.
tşte o zaman Descardes'in "Düşünüyo-
rum öyleyse vanm" deyişinde vurguladığı
özgür düşüncenin yerleştiği bir toplum dü-
zenine kavuşacağız.
SAYGUN SOMER
Muhasebeci
TESEKKURLER
i -
Pepsi Cola Tina Tumer Paris
Konser Gezisi" 1316 Ekim tarihleri
arasında talihli tüketiciler. basın
mensuplan ve Pepsi yöneticilerinin
kahlımlanyla ve acentemiz teknik
işbiriüjiyle gerçekleştirildL
Bu önemli organizasyonda, bize
güvenen Sayın Pepsi Cob
In temational-Türkiye
yöneticilerine ve Sayın Fruko-Tamek
yöneticüerine teşekkür ederiz.
7TUR
ORGANIZER
Galeri • Atölye PERA • 14« 97 3* • 132 64 26
24 EKİM - 6 KASIM
I. SOVYET
RESİM
SERGİSİ
RAMKO
SANAT MERKEZİ
ATİYE SOK. 8/2 TEŞVİKİYE
İSTANBUL TEL 136 15 38
AEDPA
^İTekslilbank Sanat
Gîlerisi
ZEYNEP
SARIOĞLU
Suluboya Resim Sergisi
17 Ekim - 5 Kasım
H O t m Gerede Cad. 126
Teşvlklye 13« 12 79
YILMAZ
MER2İF0NLU
Resim Sergisi
24 Ekim-24 Kasım'90
SOYAK
SANAT GALERISI
BOyOkdere Cad. No: 3e
Mecldly*k8y 175 09 10-20
TEM SANAT GALERJSİ
ÖMERKAU$İ
»Bte-M 1990
kasnn ayı serghnbde
değerkndlrilmek üzcrc
HOCA
AÜ
resimleri aranıyor.IHortx>r Bıt Pazarı
Knk Tukımba Sokak No: 13/22
Fm* 34260 Istsnfcul
Tel 524 35 92 Fax:531 47 48
1 BFBEK AKBANK SANAT GALKRİSİ •
İSMAİL CEM
"SONBAHAR"
N. FotoğrafSergisi
24 Ekim - 9 Kasım 1990
Akbank Bebek Şubesi Cet -det Paşa Cad. 238
LâlehanTfezkan
Resim Seıgis
8-29Bml990.nOO-l8ÛO
[PazMgâniendtşmda)
fTT"Vt>nca
1 „ ,Modem Sanat
^ Galcrisı »ISAKT<}I
Valikonağt Caddesi No. 117/2 Nişantaşı-İstanbul
ySBSE*?-™ Resim Sergisi
HaUsMgaaCattesM .
Haıhyelsonbultl: 1324717
• C A R A N T l S A N A T G A L E R I S I
Gl ZEL SAS4TLAR
ATOLYELERİ
Muım ooaı ouauıt »ı» TUIIU
9UIIM 1UC a«C «L2£«'
RCHBER SARATCI VE tURARy ORIAMv
•(UII/IIZ1IEII CM'SIUS. S17DEI
İBRAHİM
ÇİFÇİOĞLU
SELİM
KARADANA
EKREM
KAHRAMAN
İUR»İM
Sâ-â Ta>* S-naı Filsef«ı -^-t'«
SERHAT
AKYOL
İLE MOZtK ÇALIfMJUJML
«İ3S« G'ar <emar S^feT
%i i vD ı
PMfESTOMELÜfiE ADIM. UIM
HE1 ltfA. »II İLtJTt. HM M12ITI
UTHM (AU»H1 MllrUU.
HgNGİN SÖHM
Clhtngtr Cn) 1213
Btyoilu-kfnİHlt
T* \*t S3 10
POUTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Cahit Sıtkı'yı Anarken...
Cahit Srtkı Tarancı yaşasaydı şimdi 80'inde bir delikanlı ola-
caktı; 1910'da doğmuştu. Oysa 1956'da 46 yaşında öldü. Sağ-
lığında ölümüne paha biçerdi. 'Yaş otuz beş, yolun yansı eder'
derken 70'inde öleceğini sanırdı. Orhan Veli'nin ölümünden
sonra bir yeni ölçek daha buldu. 'Orhan gibi vaktinde gitmek
varken' diyordu. Orhan Veli 36'sında ölmüştü. 36 yıllık bir ya-
şam parçası vaktinde gitmek midir? Üzüntüsünden şaire öyle
gelmiştir.
Cahit Sıtkı Tarancı 'nın yaşamı gibi ölümü de hazindir.
İnme indi (felç), son birkaç yılını yatalak geçirdi. Türkçe-
nin en güzelini yazan, söyleyen şair, yazamaz, söyleyemez
olmuştu. O günlerde Gülhane Hastanesi'nde (Ankara, Ce-
beci'de) ziyaret ettiğim zaman yatıyordu, canlı yanı sadece
ktmıldayan gözleriydi. Doktoru, bir şifalı hanım kız, beni gös-
tererek
"Tanıdınız mı" diye sorduğunda gözlerinin parladığını
gördüm.
"Tanıdı mı?"
"Gözleri parladığına göre biraz."
Bir sözcük olarak ancak anne diyordu başka bir söz yok!
Nedense Cahit Sıtkı'ya ölüm şairi derfer. Olüm üstüne şi-
irler yazmıştır. Ama bu şiirler ölümü söylerken yaşamayı an-
latmaz mı? "Alıştığımız bir şeydi yaşamak" dizesi yaşam do-
ludur. Ölümden söz ederken "Öldük ölümden bir şeyler
umarak" der. Ölümden bir şeyler ummak yaşamayı güçlen-
dirmek değil midir?
Cahit Sıtkı bir yalnızlık şairidir de. Şiirlerinde öyle sanıyo-
rum ki ölümden çok yalnızlığı dile getirmiş.
"Dün akşam ilk defa ağladım/Bekâr odamın penceresinde"
dizeleri yalnızlığı anlatmaz mı? Bu şiiri kendinden dınlemiş-
tim. Beyoğlu'nda Mis Sokağı'nda Rum madamın evinde pan-
siyon olarak kalıyordu. O yıllarda Beyoğlu'ndakı Rumlar, ev-
lerini bekârtara pansiyon olarak verirlerdi. Kentin kendine gö-
re bir özelliğiydi bu! Birkaç bekâr gürültüsüz, patırtısız bir ev-
de kalabilirdi.
Sabahleyin Beyoğlu'nun kahve altı ediien yerierinden bi-
rinde buluştuk. Cahit, erkenden gelmiş, mahmurluk gider-
mek için soğuk birasını söylemiş, beni.bekliyordu. Hoş beş-
ten sonra, cebinden bir kâğıt çıkardı. "Yeni yazdım," dedi.
"Sıcağı sıcağına okuyayım."
Dün sabah ilk defa ağladım
Bekâr odamın penceresinde
Bir şairin donmuş yalnızlığını anlatıyordu. Şiirlerinde içki,
kumar, çapkınlık, aşk yerini alırdı. Bir şiirinde de "Bitirdi be-
ni bu içki, bu kumar.." diyordu. Dostluğumuzu bilenler sc-
rarlardı:
"Kumar da oynar mıydı?"
"Hayır. Elini kâğıda, zara sürmüşlüğü yoktu."
"Öyleyse bitirdi bu kumar diye neden yazıyor?"
"Şiirin akışı içinde öyle denir. Eşini dostunu sayarken de
"Cümle eş dost, ressam, şair, serseri" demiyor mu? Bohem-
liğin raconu böyledir.
Cahit'in Diyarbakır'daki müze olan evini çok görmek isti-
yordum. Yolum düştüğünde gittim, bütün eşyalar çıkarılmış
kupkuru yapı onanlıyordu. Taştan yapma koskoca bir yapı,
haremi var, selamlığı var, taşlığı bir bahçe, bir havuz, ken-
dinden su. Varlıklı bir evin çocuğu olduğu anlaşılıyor. Oysa
bekâriık yılları küçük otel odalarında geçmedı mi? İtfaiye Mey-
danı'nı da küçük bir otelde yıllarca kalmamtş mıydı? Cahit
orada diye başka şairler de kalırdı.
Cahit Sıtkı, Ziya Gökalp ve Süleyman Nazif gibi Diyarba-
kır'ın değerli bir çocuğudur. Sağlığında değeri bilinmedi. Ölü-
mü nde bir müze ile anılırken sevindim. Bilmiyorum o koca
yapıyı Cahit Sıtkı'dan kalanlarla doldurabilirler mi. Sait Faik
müzesinde bir odaya sığacak kadar eşya var, ötesi boş. Ca-
hit'in de fazla bir şey bırakacağını sanmıyorum, başka şair-
leri de derleyen bir müze yapılsa da hepsi sığışsalar, bakımı
da kotey olur.
Cahit'in doğumu da ölümü de ekim ayına rastlıyor.
ÇALIŞANLARIN
SORULAR1/SORUNLAR1
YILMAZ ŞİPAL
'Cezalar emekliliğime engel mi?'
SORU: Halen bir kapalı cezaevinde si>«si bir suçtan tutuk-
lu bulunuyonım.
1971 yılında bir kamu kunıluşunda sigortah ola-
rak çalışmaya başladım. Bu çaltşmam 1981 yılına ka-
dar siirdii. 1986-87 arasında 6 ay asgari ücretten
sigortah olabildim.
Ocak 1968-ocak 1970 arasında >aptıgım askerlik
süremi borçiandım ve borcumu da ödedim. Sorula-
nm:
1- İlk sigorta>
r
a girişim 1971 yüı olduguna göre
borçlandığım askerlik süresi olan iki yıl, sigortalılık
başlangıcımı iki yıl geriye, 1969 yılına götürür mü?
2- Emekli olabilme koşulu olan 5.000 günii dol-
durabilmem için ne kadar daha çalışmam gerekecek?
Ve ben hangi yaş grubuna girecegim?
3- İçinde bulunduğum ekonomik durum nedeniy-
le primlerimi ancak asgari ücretten ödeyebileceğim.
25 yıllık sigortalılık süresi içinde 5.000 günıi doldu-
rursam bana yüzde kaç iuerinden aylık baglanır ve
bugUn bu aylığın tutan nedir?
5- Aldığım 5 ydlık ceza süresi kadar da kamu kı-
sıtlılıgı cezası da verildi. Bu cezalar emekliligimi et-
kiler mi ve bundan sonra kendi istegimle sigortah
olmama engel midir?
A.H.
YANIT: 1- Sosyal Sigortalar Yasası'na göre "Sigortalı olarak
tescil edilmiş bulunanlann er olarak silah altında veya yedek-
subay okulunda geçen sürelerinin tamamı, kendilerinin veya hak
sahipierinin yazılı talepte bulunmaları halinde borçlandırıla-
bilirf*
Askerlik süresi sigortalılık başlangıcından önceyse 'sigorta-
lılığın başlangıcı, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götü-
rülür;
Yasanın bu hükmüne göre sigortalılık başlangıcınız 2 yıl ge-
riye gidecek ve nisan 1969 tarihi olacaktır.
2- Yaptığımız hesaplamaya göre askerlik borçlanması ile bir-
likte 12 yıl 7 ay (4.530 gün) prim ödemiş durumdasınız. 1 yıl
4 ay daha isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödediğinizde, yaşlı-
lık aylığı almaya hak kazanır dunımda olacaksınız. 10 Ocak
1971 ve daha önce sigortalı olanlar için emeklilikte yaş sınırı
söz konusu değildir. Sigortalılık başlangıcıruan 1969 yilı olması
nedeniyle 5.000 günü doldurduğunuzda hangi yaşta olursanız
olun yaşhlık aylığına hak kazanmış olacaksınız.
3- 700 ile başlayıp, 1.400 göstergede son bulan gösterge tab-
losundan 5.000 gün prim ödeyenlere yaşlılık aylıklan yüzde 60
oran üzerinden bağlanmakladır.
Ancak SSK'ca bağlanacak aylıklann alt sının "gösterge tab-
losundaki en düşük göstergenin katsayısı ile çarpımının yüzde
70'inden az olamaz." Bu nedenle, bugün için en az SSK yash-
Iık aylığı 381 bin 800 liradır.
4- AJdığınız cezaiar, isteğe bağlı sigortalı olmanıza ve size
yaşhlık aylığı bağlanmasına engel değildir.
T.C.
SİNCANLI ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
KARAR ÖZETİ
ESAS NO: 1988/43
KARAR NO: 1990/96 .
Hırsızlık suçundan sanık Amasya Ui Taşova ilçesi Esençay köyü
nüfusuna kayıtlı, Mustafa ve Gülfer oglu 1960 D.'lu, Bilal Yıldız'ın
eylemine uyan TCK.'nın 491/Uk, 80, 522, 59/2, 81/2,40. raaddeleri
uyannca neticeten 3 ay 11 gün hapis cezas ile cezalandırılmasına karar
verilmiş olup, işbu karar özeti sanık Bilal Yıldız yönünden tebliğ ma-
hiyetinde olup, yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde raah-
kemeye yazılı bir şekilde itiraz olunmadığı takdirde karann kesinleşmiş
olacağı, tabligat giderinin sanıktan alınacağı teblij mahiyetinde ol-
mak üzere ilan olunur. 31.5.1990
Basın: 36902