Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 EKİM 1990 EKONOMİ CUMHURİYET/13
Kıyı
bankacıiığı
. • ANKARA (AA) —
Bakanlar Kunılu'nun
"serbest bölgelerde banka
kurulması ve yabancı
bankalann şube açma
esaslanna ilişkin" karan
önceki günü Resmi
Gazete'de yayımlanarak
yûrürlüğe girdi. Buna göre
serbest bölgelerde faaliyet
gösterecek Bankalar Hazine
ve Dış Ticaret Müsteşarhğı
(HDTM) Ue bağlı olduğu
bakanlıktan izin alacaklar.
Karara göre serbest
bölgelerde şube açan veya
kurulan bankalar
faaliyetleri bakımından
dışarda yerleşik
sayüacaklar. Türkiye'de
yerleşik kişiler tarafından
bu bankalardan aJınan
krediler yurtdışından
sağlanmış kredi olarak
değerlendirilecek. Serbest
bölgelerde kurulan ve şube
açan bankalar yapacaklan
bankacılık işlemlerinde
Bankalar Kanunu'na tabi
olmayacaklar ve Türkiye'de
yerleşik kişilerden
(Türkiye'de kurulu bankalar
hariç) mevduat kabul
edemeyecek, bono, tahvil ya
da benzeri kıymetler ihraç
etmek suretiyle para
toplayamayacaklar.
Kayıtlı sermaye
• ANKARA (UBA) —
Sermaye Piyasası Kurulu,
kayıth sermaye sistemine
geçecek ortaklıklann
başlangıç sermayesini,
asgari 5 milyar lira olarak
belirledi. Kayıtlı sermaye
tavanına ulaşılmadan önce
kunıldan izin almak
koşuluyla yeni tavan
talebinin de kabul
edileceğine ilişkin tebliğin
önümüzdeki günlerde
Resmi Gazete
yayımlanacağı bildirildi.
SPK yaptığı toplantıda As
Menkul Kıymetler A.Ş.'ye
sadece ikinci el piyasada
araalık faaliyetinde
bulunmak üzere "B" serisi
borsa bankerliği belgesi
verirken Altay Menkul
Değerler Şirketi'nin
Ankara'da şube açma talebi
de kurulca kabul edildi.
Kredi kartı
merkezi etkisiz
• ANKARA (ANKA) —
Türkiye'de kredi kartı
kullanımında sahteciliği
önlemek amacıyla kurulan
Bankalararası Kart Merkezi,
önemli bir açmaza düştü. .
Bankalar Kanunu'nun 83.
maddesi müşteri sırlanmn
açıklanmasını yasakladığı
için bankalar, kart
sahtekârlanrun isimlerini
birt>irlerine vererniyorlar.
Panorama dergisinin
haberine göre bankalararası
kart merkezi, bu durum
nedeniyle kart sahteciliğine
karşı etkin önlemler
alamıyor. Bankalar
Kanunu'nun bu maddesi
nedeniyie kart sahteciliğine
ilişkin izleme ve arşiv
oluşturma gibi faaliyetlerin
yapılması da mümkün
olamıyor.
Bağ-Kıır'a
eczane boykotu
• ANKARA (UBA) —
Eczaneler kasım aymdan
itibaren Bağ-Kur'lulann
'reçetelerini yapmayacak.
Eczanelere 40 milyar İira
tutannda borcu bulunan
Bağ-Kur'un bu borcunu
ödememesi halinde Türkiye
genelinde bulunan 13 bin
800 eczane önce bir hafta
reçeteleri peşin para
karşılığında yapacak.
Borcun ödenmemesi
halinde ise yurt genelinde
Bağ-Kurla yapılan
anlaşmalar feshedilerek
Bağ-Kur reçeteleri boykot
edilecek.
Kamu açığı rekora gidîyorDPT'nin hesaplamalarma göre, bu yıl kamu kesimi
finansman açıklarının toplamının 26.9 milyar lira
düzeyine ulaşması bekleniyor. Açığın 14.2 trilyonu
bütçeden, 6.5 trilyonu KİT sisteminden, geri kalanı fon ve
mahalli idare açıklarından oluşuyor.
yon lira düzeyine ulaşması bekleniyor.
Açığın 14.2 trilyonu bütçeden, yaklaşık
6.5 trilyonu KİT sisteminden, geri ka-
lan bölümü de fon ve mahalli idare açık-
larından oluşuyor.
DPT'nin hesaplamalan, 1990 yıunda
kamu kesiminin toplam gelirlerinin sa-
dece cari giderleri karşılayabilecek dü-
zeyde kaldığını gösteriyor. Yıl içinde ka-
mu kesimince gerçekleştirilen 27 trilyon
872 milyar liralık sabit sermaye yatın-
mı ise tümüyle iç ve dış borçlanmayla fi-
ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) —
Kamu kesiminin gelir-gider dengesinin
iyice bozulduğu ve özellikle bu yıl ka-
mu açıklarının rekor düzeye ulaştığı sap-
tandı. 1990 program ve bütçesinde gayri
safi milli gelirin yüzde 5.1*1 düzeyinde
tutulması öngörülen kamu açıklan top-
lamının şimdiden yüzde 9.4'e çıktığı göz-
leniyor.
Devlet Planlama Teşkilatı'mn hesap-
lamalanna göre bu yıl kamu kesimi fi-
nansman açıklan toplamının 26.9 tril-
nanse edildi.
Kamu finansman dengelerindeki
olumsuz gelişmenin 1991'de de sürece-
ği görülüyor. 1991 yılı program ve büt-
çesine göre önümüzdeki yıl kamu kesi-
minin gelirleri yine sadece cari giderleri
karşılayabilecek düzeyde olacak. Yatı-
nmlar için ise sadece 11 trilyon lirahk
bir kamu tasarrufu kalacak. Bu dunım-
da 43 trilyon 929.8 milyar lirahk sabit
sermaye yatınmının gerçekleştirilebilme-
si için 33 trilyon lirahk net iç ve dış borç
artışı gerekecek ve her 100 liralık kamu
yatınmı için 75 lirahk yeni borçlanma-
ya gidilecek.
1991 maü yılı bütçe yasa tasansı, Ma-
liye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci
tarafından 25 ekim perşembe günü
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na
sunulacak.
104 trilyon 780 milyar olarak bağla-
nan bütçenin tümü Uzerindeki görüşme-
ler 1-2 kasım perşembe ve cuma günleri
yapılacak. 5 kasım pazartesi gününden
itibaren de Başbakanhk'tan başlamak
üzere, protokol sırasına göre bakanlık-
lar ve bağh kuruluşlann bütçeleri ele alı-
nacak. Pazar hariç her giın çalışacak
obn komisyon, görüşmeler uzarsa, nor-
mal çahşma süresi dolduktan sonra da
"O günkii iş tamamlanıncaya kadv"
çalışmalannı sürdurecek.
Bütçe yasa tasansının TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu'ndaki görüşmeleri 27
kasım salı günu tamamlanaeak. 1991
bütçe yasa tasansı, komisyon raporu ile
birlikte 1 aralık cumartesi günü TBMM
BaşkanhğVna sunulacak.
Mevzuatı zorlayan toptancılık
tstanbnl Defterdarı Temizel: "Bu tür
müesseselerden fatura kestirerek mal alan mükellefler, bu
faturaları defterlerine kaydetmek zorundalar. Ancak ev
için aldıklarını önce'giriş', ardından da'çıkış'yapmalıdırlar."
ESER ATtLLÂ talama kâr haddi kurumunun sadece pe-
— rakendecilere uygulanmasından kaynak-
landığını söylüyor. Ortalama kâr had-
dini de otokontrol sistemi olarak açık-
layan Temizel, sözlerini şöyle sür-
dürüyor:
"Bizim mevzuatımıza göre toptancı-
lar ile perakendeciler arasında hiçbir sı-
nıriama yoktur. Toptancı perakende sa-
tış yapabildiği gibi perakendeci de top-
tan satış yapabilir."
Toptancüann perakende satış yapma-
lan durumunda, yaptıklan perakende
satışlar için ortalama kâr hadleri siste-
mine tabi olduklannı belirten Zekeriya
Temizel, şu açıklamayı yapıyor.
"Bu tür müesseselerden vergi numa-
ralanna fatura kestirmek suretiyle mal
alan vergi mukellefleri bu faluralan def-
terlerine kaydetmek zonındadıriar. Bu
mallan kendi evlerine, komşulanna ya
da dostlanna almalan durumu değiştir-
mez. Ancak aldıklarını e\ gereksinimleri
için alırlarsa bu alımları bir yandan iş-
letme defterlerine giriş kaydetmeleri. da-
ha sonra da çıkış yapmalan gerekir. Bir
başka dnrnm da eğer vergi besap numa-
ralanna fatura kestirilerek alınan mal-
lar işletme ile ilgili degilse bu halde on-
lann gider olarak kaydı mümkün degil-
dir."
Kendine göre bir toptanalık anlayışıy-
la piyasaya giren ve geleneksel toptan-
cılar arasında tepkiyle karşılanan, mal
temini tarzı ile üreticileri yandaş ve kar-
şıt iki gruba bölen Alman sermayeli
Metro Grosmarket, yaraitığı "kim lop-
tana, kim perakendecidir" taıtışmasıyla
gözlerin "mevzuata" çevrihnesine yol
açtı.
lstanbul Defterdan Zekeriya Temi-
zel'e göre vergi mevzuatında toptan sa-
tışın tanımı tam olarak yapılmıyor.
Temizel, Gelir Vergisi Kanunu'nun
111. maddesinde toptancılığın tanımının
kısaca şöyle yapıldığına dikkat çekiyor:
"Satısı yapılan madde ve malzemenin
aynen veya işlendikten sonra satışuu ya-
pan kimsekr dışındakine satılması, pe-
rakende satış olarak tanımlanmıştır. Bu-
radan hareketle satışı yapılan madde ve
malzemenin satışını yapan kimselere sa-
tılması da toptan satıştır."
Kanunda da belirtildiği gibi toptan ve
perakende aynmının miktarla ve hedef
müşteriyle ilgisi olmadığını belirten Te-
mizel'e göre bir tane mal satan da bir
kamyon mal satan da toptancı olabilir.
Temizel, toptan satış ile perakende sa-
tışın ayınlmasındaki temel nedenin or- Metro'da alışveriş vapanlar arasında hanımlar çoğunlukta...
Nasaş'ta Sşler tekrar yolunda'Yoluna tekrar Fethi Ağalar'la devam eden
Nasaş 1991'de sermayesini yaklaşık 5 katma
çıkarmayı planhyor. Ağalar, hakkındaki
yolsuzluk iddialarmı reddediyor.
yar liraya çıkartmayı planlayan
TAYFUN DEVECİOĞLU
Etibank Genel Müdürlüğü ve
Başbakanhk Danışmanlığı gibi
görevlerden sonra Genel Mü-
dürlüğunu 1988 yüında bıraküğı
Nasaş'a yönetim kurulu baş-
kanvekili olarak geri dönen Fet-
hi Agalar, şirketin entegrasyo-
nunu tamamlamak için yeni ya-
tınmlar planhyor. 50.8 milyar
lirahk ödenmiş sermayesini
önümüzdeki günlerde 90 milya-
ra çıkartma karan alan, mart
1991'de ise bu rakamı 250 mil-
Nasaş yönetimi, alüminyum pa-
zarındaki payını büyütmeyi he-
defliyor.
Yaklaşık 2 yıllık aradan son-
ra tekrar Nasaş'ın başına gelen
Fethi Ağalar, şirket hakkında-
ki yolsuzluk iddialarmı şöyle ya-
nıtlıyor. "Açıkça söyleyelim,
geçen sene yönetim kurulu tara-
fından yapılmış hatalar vardır.
Ben bunların doğru oldugunu
savunmuyorum. Gerçekleri an-
laüyorum. Geçen yıldan beri bi-
zi 'audit' etmeyen kalmadı. Ma-
liye Bakanhğı, SPK... 8 ay için-
de her şeyi incelediler. Geriye
bir şey kalmadı. Geçen yüki bi-
lançomuzda Vergi Usul Kann-
nn'na aykın hiçbir şey yoktu.
Ancak SPK knrallanna uyma-
yan bir nokta vardı: 1990 yılı-
na ait bazı senetli alacaklar 1989
bilançosuna gelir olarak kayde-
dilmiş. Bu duzeltUdi. Ortada
vergiyle ilgili hiçbir sorun yok,
çünkiı ihracai yaptığımız için
pek fazla vergi ödemiyoruz. Da-
ha sonra Nasaş'a ait ticaret si-
dlinin ortadan yok edildigi söy-
lendi. Bunlann da hepsi asılsız.
Bizim her şeyimiz ortada. O sı-
ralarda Ticaret Sicili Dairesi'-
nde bir- takım Utsu olaylar ol-
muş. Kadro tamamen degişmiş.
Sorun oradan çıkü."
Ağalar, Nasaş'ın Isviçre'de
kurulu ticaret şirketi Internas
kanahyla Nasaş'a yüksek fıyat-
tan alüminyum satıp aradaki
farkla Jersey'deki European
Alüminyum Holding'i kurarak
Nasaş'ın perde arkasındaki sa-
hibi olduğu yolundaki iddialar
hakkında da şunları söylüyor:
"lsviçre'deki şirket kanahy-
la benim hiçbir şey yapmam
mümkün değil. Birincisi bu şir-
ket hem Isviçre hukumetinin
bem de Turk hukumetinin kont-
rolü altındadır. Hesaplan her yıl
Arthur Andersen firması tara-
fından konlro) edilir ve hazıria-
'Olay şirket' NASAŞ,'olay adam' AğalarGeçen mart ayının
sonlarında Karaköy
Liman Lokantası'nda
alüminyum alanında
özel sektörün en bü-
yük şirketi Nasaş 1989
yıhndaki hata ve se-
vaplanyla ortaklanrun
karşısına çıkmıştı. Sa-
kin giden toplantıda sı-
ra bilançonun ibrasına
gelmişti ki kıyamet
koptu. Kürsüye gelen pay sahipleri, şirket
yönetim kuruluna ateş püskürüyorlardı.
Yönetim kurulu, Nasaş'ın son yaptığı ser-
maye arttırımında kullanılmayan yaklaşık
5.7 milyar liralık rüçhan haklannı usulsüz
olarak iştiraklerden Borunas'a satmakia
suçlanıyordu. Ortaklara göre hisseler ga-
zete ilanlanndan 10 gün kadar önce Bo-
runas'a satılmıs, aynca satış bin liralık no-
minal değerden yapıhnış ve hisselerin o
günkü değerine göre şirket bilerek yakla-
şık 15 milyar lira zarara sokulmuştu.
Bu konunun dışında, Nasaş'ın, ortak ol-
duğu 20'ye yakın şirket kanalıyla"sömü-
riildüğü", Chandaria ailesine ait Europe-
an Alüminyum Holding'in Jarsey adala-
rındaki tabela şirketlerden biri olduğu id-
dia edildi. 1.6 milyar kâr ettiğini açıkla-
yan şirketin, asunda 20 milyar lirayı aşkın
zarar etmesi gerektiğini ortaya koyan ba-
ğımsız denetçi raporu da okunduktan son-
ra toplantının havası iyice gerginleşti. Şir-
ket yönetim kurulu, hırsızlıkla suçlandı.
Ama bazı küçük ortaklann muhalefet şer-
hi koymalarına rağmen, büyuk ortak Eu-
ral Alüminyum'un oylanyla hesaplar ib-
ra edildi. Toplantının iki gün sonrasında,
Nasaş yönetim kurulu başkanı Prof. Dr.
Demir Demirgil bir kalp krizi sonucu ve-
fat etti. Kamuoyunda Nasaş'ın adı 'öldü-
ren şirket'e çıkmıştı.
Demirgirin vefatıyla boşalan başkanhk
koltuğuna Yaman Acar oturtuldu. Daha
sonra iki kardeş Chandarialar Türkiye'ye
gelerek aniden sahneye çıktalar. Kardeşler-
den biri başkanhğı devraldı. Ama Chan-
dariaların yönetim politikası profesyonel
yöneticilerle çahşmaktı. Bir süre sonra Na-
saş'a yeni bir yönetici atadılar: Chandari-
alan Türkiye'ye getiren, onlara Nasaş'ı al-
dıran Fethi Ağalar. Ağalar, 1987 yıhnda
Nasaş genel müdürüyken faaliyet konulan
arasında alüminyum da bulunan Etibank'-
ın genel müdürlüğüne atanmış, daha son-
ra başbakanhk danışmanlığına getirilmiş-
ti. Ağalar, Nasaş Genel Müdürlüğü'nü
yaptığı sıralarda, Nasaş'ın lsviçre'deki şir-
keti Internas kanahyla Nasaş'a yüksek fi-
yattan alüminyum satmak ve buradan ka-
zanılan parayla Eural Alüminyum'u kura-
rak, şirketi ele geçirmekle suçlanıyordu.
Ağalar, Başbakanhk DanışmanlığVndan
aynldıktan sonra bir süre ortalarda gö-
zükmemiş ve aniden Nasaş'a yönetim ku-
rulu başkanvekili olarak dönüp tekrar
'olay adam' olmuştu.
Nasaş ve çevresindeki şirketlerde hiçbir
ortakhğı olmadığını söyleyen Ağalar,"Na-
saş'ı bu hale ben getirdim. Bununla büyuk
gurur dnyuyorum" diyor.
nan raporiar her iki ülkenin res-
mi makamlanna gönderilir. Bu
şirket tsviçre'de her yıl kânnın
yüzde 7'si oranında vergi öder.
Ancak kâr transferi yapılmak
istendiğinde ayrıca yüzde 40
vergi kesilir. Bu nedenle benim
bu şirketten para transfer edip
bir şeyler yapmam mümkün de-
gil. Bir zamanlar, Londra Me-
tal Borsası'nda alüminyum fi-
yatiarını bile benim belirledigi-
mi iddia ediyorlardı."
Nasaş Yönetim Kurulu Baş-
kanvekili Fethi Ağalar, hakla-
rında pek fazla bilgi olmayan
Chandaria'lann yönetim anla-
yışmı ise şöyle anlatıyor:
"Sürekli olarak Chandaria'-
lann neden şirketin başında oi-
madığı sonıluyor. Bu adamla-
nn, dunyanın her yerinde yüz-
lerce şirketi var. Her birinin ba-
şına profesyonel yöneticiler ge-
tiriyoriar, daha sonra dünyayı
dolaşarak bunlan kontrol edi-
yoriar. Önümüzdeki günlerde
Türkiye'ye gelecekler."
Nasaş'ın özellikle paketleme
ve inşaat malzemeleri alanında
büyümeyi hedeflediğini beürten
Fethi Ağalar, büyümenin yeni
yatırımlan gerektirdiğini, bu-
nun için daha fazla işletme ser-
mayesine ihtiyaçlan oldugunu
söylüyor. Anadolu Endustri
Holding'in düştüğü sıkıntıdan
bu yana Nasaş'ın sermaye yeter-
sizliği nedeniyle büyük bir kre-
di yükü altına girdiğini anlatan
Ağalar, "Ancak geçen yıl yetertt
işletme sermayesiyle
calışabildik" diyor. Şirketin ser-
mayesi önümüzdeki günler-
de 90 milyara, mart 1991'de ise
250 milvara akartılacak.
EKONOMİ NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Türkiye Neden
Krizi Yardımı Istemiyor?Türkiye'nin Körfez krizinin başından bu yana dikkatte izle-
diği bir tavır var. Özellikle uluslararası finans piyasalarının
tepkileri hesaba katılarak sürdurülen bu tavrın bazı belirtile-
rı ijk bakışta anlaşılmaz ve çelışkili gibi görünüyor.
Örneğın uluslararası kuruluşlann ve dış basının ısrarla Mısır
ve Ürdün'le birlikte "cephe ülkesi" diye tanımladığı Türkiye
neden bu iki ülkeyle aynı kefeye konmaktan rahatsız oluyor?
Türk yetkililerı neden Türkiye'nin Mısır ve Ürdün'le birlikte "en
fazla desteğe muhtaç ülke" konumunda gösterilmesinden
hoslanmıyorlar?
Örnegin basında ve çeşitli çevrelerde yapılan hesaplama
ve tahminlerde Türkiye'nin Körfez krizi nedeniyle uğradığı ka-
yıpların büyük rakamlara vardırılması, yetkililerı ve ekonomi
bürokrasısini neden rahatsız ediyor? Türkiye'nin uğradığı ve
uğrayacağı zararı büyük göstererek daha fazla mali destek
istemesi lehıne değil mi?
Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı dış geziierde ne-
den Türkiye'nin mali destek ve yardım istemediğini, öncelik-
le kendisine tanınan ticaret ve iş olânaklarının artırılmasını
istediğini vurguluyor? Körfez krizi nedeniyle en fazla zarara
uğrayan üikelerden biri olarak bir miktar mali destek alsak
fena mı olur? Kayıplarımızın hiç olmazsa bir kısmını bu yol-
dan karşılasak her açıdan ekonomimizi biraz rahatlatmış ol-
maz mıyız?
Körfez krizi nedeniyle ekonornisinin fazla etkilenmediğini
ve acil mali desteğe ihtıyaç duymadığını kanıtlama çabasın-
daki Türkiye, öğrendiğımize göre Hazine kanalıyla dış borç-
lanmaya da yılbaşına dek ara vermiş durumda. Yani görü-
nen o ki kriz nedeniyle uğradığımız zarar ne olursa olsun bu-
nu önemsemiyor gibi görüneceğiz ve uluslararası finans
odaklarına bu ımajı verecegiz.
Pekiyi ama neden? Sayın Cumhurbaşkanı'nın ve ANAP ık-
tidarının faturayı ılle de halka ödetme nıyetı mi belirleyıci olu-
yor bu tavırda? Yoksa başka bir neden mi var bu tavrın ge-
risinde?
Sanırım başka ve önemli bir neden var. Sayın Özal ve eko-
nomi kurmayları büyük miktarlara varacak bir mali desteğin
resmi kanallardan Türkiye'ye akmasının yüksek bir olasılık
olmadığını biliyorlar. Son bir buçuk yılda Türkiye ekonomisi-
nı ayakta tutan faktörün uluslararası özel sermaye hareket-
leri oldugunu da biliyorlar. O halde ne yapıp edip Türkiye^
nin döviz dengesinı ve bir ölçude kaynak dengesını destek-
leyen bu sermaye hareketınin surmesıni sağlamak gerekli di-
ye düşünüyorlar.
Burada 'sermaye hareketi' deyimini biraz açmakta yarar
var Burada kastedılen şey birtakım yabancıların bavullar için-
de Türkiye'ye dövız getirmesi değil, belki bu tür döviz giriş-
lerıni de ıçeren çok boyutlu bir olay.
Örneğin bir Türk şirketi faiz hesabını yapıp içeriden borç-
lanacağına dışarıdan borçlanabılıyorsa.
Örneğin bir Türk ihracatçısı ihracatını dışandan finanse et-
tirebıliyorsa.
Örneğin bir Türk bankası dışarıdan borçlanabiliyorsa.
Yabancı yatırımcı Türkiye'de yatırım karan verebiliyorsa.
Oışarda parası bulunan kimseler faız-kur arbitrajını çekici
bularak paralarını kısa vadeli olarak Türkiye'de tutmayı ter-
cih ediyorlarsa.
Türkiye'deki hisse senedi borsası yabancı yatırımcıları çe-
kebiliyorsa.
Evet, eğer bütün bunlar olabiliyorsa dışarıdan Türkiye'ye
önemli boyutlara varan bir para girişi de oluyor demektir.
Şımdi bir an için düşünelim Yabancı bankacı, Körfez kri-
zinden çok etkilenmiş ve rıski artmış bir Türkiye'deki firma-
lara, ıhracatçılara. bankacılara mı daha rahat kredi açar, yok-
sa krizden fazla etkilenmemiş görünen bir Türkiye'dekilere
mi? MısıV ve Ürdün'le aynı kefeye konan bir Türkiye mi ulus-
lararası piyasalarda daha iyı bir imaj bırakır, ekonomisinin
durumu ve gücüyle onlardan farklı görünebilen bir Türkiye
mi? Önüne gelene avuç açan ve acil ihtiyaç içinde bulundu-
ğunu belirten bir Türkiye mi uluslararası pıyasalara daha fazla
güven verir, acil durumu olmadığını vurgulayan bir Türkiye
mi?
Bu soruların cevapları okjukça açık. Türkiye'nin bugün gel-
diği noktada özel sermaye hareketleri yaşamsal bir önem ta-
şıyor ve ekonomiyi ayakta tutuyor. Türkiye'ye önemli rahatlık
sağlayan, büyüyen dış ticaret açığını finanse etme olanağı-
nı veren bu sermaye hareketlerinin aksamadan sürmesi için
Türkiye'nin dışarıdakı imajınm, dış itibarının bozulmaması ge-
rekiyor. Sayın Özal'ın ve ekonomi kurmaylarının çabaları da
bunu sağlamaya dönük bir çaba.
Dışa karşı inandırıcı olabilirlerse durumu bir süre idare ede-
bilirler. Ancak faturanın yükü, Türkiye içinde tepkilerın art-
masına neden olursa dışa karşı inandırıcı olmak da güçle-
şebilir.
Bakalım ne\er olacak? Dış itıbar-iç (tibar ikilemi bir kez daha
Türkiye'de iktidarın baş sorunu halıne gelecek mi?
DÖVİZ KURLARI
Döwan
Cınsı
\ ABO Ooları
1 B Alman Mirkı
1 Avustralya Doları
1 Avusturya Sılını
1 BelciKa Frangı
1 Danımarta Kronu
1 Fın MaıKKası
1 Fransız Frangı
1 Hollanda Flor.n:
1 Isveç Kronu
1 Isvıcre Frangı *
100 Italyan Lıretı
1 Japon Yeni
1 Norveç Kronu
1 Stertın
1 S Arabıstan Rtyaü
Dora
Akş
Z734 52
1813 35
2139 76
257 70
88 14
475 78
764 69
54218
1611 00
488 66
2153 17
242 20
2161
467 04
5352 27
729 23
DÖVI2
Satış
2740.00
1816 98
2144 05
258 22
88 32
476 73
766 22
543 27
1614 23
489 64
2157 48
242 69
2166
467 98
5363.00
730 69
Efektrf
Alış
273179
181154
2103 38
257 44
86 64
47102
75169
54164
1609 39
483 77
215102
238 08
2140
462 37
5346 92
716 83
Efektrf
Satış
2748 22
1822 43
2150 48
258 99
88 58
478 16
768 52
544 90
1619 07
491 11
2163 95
243 42
2172
469 38
5379 09
732 88
ZZBdMiMO
çAnuunm
S 1 5079 Alman Marki
î 5 0435 fr Frangı
$ 1 6974 Ho* Flonnı
$ 1 2700 Isv Frangı
$ 1129 01 Ital Ltretı
S 126 52 Japon Yeni
$ 3 7498 S Arab Ftıyalı
C 19572$
GÜVENİ VE PRESTİJİ DÜNYA İLE AYNI ANDAYASAYIN!
VOLVO 940 GLE 9T*M OD LVO
'91 model Volvo 900 Serisi. Volvo'nun en yenısı, en guvenlisı.
Dunyanın her yerinde prestijı güvenle yaşamak isteyenler için.
Volvo 900 Serisi şimdi butün dunya ile
aynı anda Türkiye'de.
Volvo 960 ve 940'lara yine, guçlü servisi,
bol yedek parçası, garantisi ve
yaygın satış örgütüyle
Volvo Otomobillen ve Yedek Parçalan
Türkiye Genel Distrıbutörü,
ciddi kuruluş O^TA$ güvencesınde
sahip olacaksınız.
Volvo Show Roomlara mutlaka uğrayın.
Volvo 900 Serisi ile tanışın,
güveni ve prestiji dünya ile
aynı anda yaşayın!
OYTAS bir OYAK kuruluşudu
VOLVO SHOW ROOMLAR; • lst»ııbul/&dıpaan, TeL (1) 145 01 65 -145 01 04 / Levent TeL 170 04 34 - 170 04 35 / Suadiye, Tet |1| 360 92 06 - 360 92 07
• Ankara/Tandoğan, Tel |4] 229 84 00 - 231 95 34 , Dıskapı, Tel (4) 341 41 55 (4 hat) • kmir^GCcalyalı, Tel: (51) 15 81 58
SERÎS
VOLVO
1
9i MODELLERİ.
• Hıdrolık dıreksıvon • Renklı camlar • Emnıyet kemerı uyandan • Açık kapı uyan
lambifl •. Cıtt astemlı m«rkezı kıhtleme • Taj»metıe • Ötomatık ynikseklık a>an •
Au-O)nditıon • ABS • Ozel al»sunlı jantlar • Otonuük camlar ve dıkiz aynakn • Ön
ve arka kokuk başlıklan • Far sılecek ve yıkayıcılan • Or^ınal zengın aksesuar.
IV ÖNCESİ FÎYATLAR
440 GLE (1.7 1.)
460 GLE (1.7 1., enjeksiyon)
240 GL (2 1., enjeksiyon)
940 GLE (2 1., enjeksiyon)
33.044 HFL{
'"den itibaren
38.435 HFL'den itibaren
139.739 SEK
n
'den itibaren
177.478 SEK'den itibaren
VOLVO
{*) HFL HoUanda Florini; SEK: lsveç Kronu ]
B İ R İ N C İ S I N I F B İ R Y A Ş A M i
B İ R İ N C İ S I N I F B İ R A M A Ç |