25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 EKİM 1990 HABERLER CUMHURÎYET/U İdam kararı TBMM'de onay bekleyen Hüseyin Aktaş "yargılamanın yenilenmesini" istedi Askeri Üargıtay'a ikinci başvuruYargılanmanın yenilenmesi başvurusuna dayanak oluşturan dört yeni tanıktan, Necati Arıcan ile Ali Yıldırım, öldürme olayma Aktaş'm katılmadığını söylerken Kemal Sunay ile Süleyman Şoner Albayrak ise itirafçı Mürsel Çelik'in olayın görgü tanığı olmadığını belirtiyor. TURAN YILMAZ ANKARA — Hakkındaki idam karan TBMM'de onay bekleyen Hüseyin Aktaş, "Yar- güanmanın yenilenmesi" iste- miyle Askeri Yargıtay'a başvur- du. Ertaan flkay Çlnar'dan son- ra bu konudaki ikinci başvuru- yu yapan Hüseyin Aktaş, hak- kında verilen idam karanna da- yanak oluşturan öldürme eyle- mine katılmadığını belirtirken avukatı Halit Çelenk, yargılan- manın yenilenmesi dilekçesinde "Bu davada ortaya büyuk bir adaletsiziik ve hakstz bir karar çıkmıştır. tnsanın vkdanını tit- reten bir hükiıra otuşmııştiır" dedi. 10 yıldır cezaevinde bulunan Aktaş, 30 Ocak 1980"de, Antal- ya'da Ant-Birlik şoförlerinden Turan Sekman'ı öldürmekten yargılandı. Kurtuluş davasının sanıklanndan Aktaş, Ankara Sı- kıyönetim Komutanlığı 1 Nolu Askeri Mahkemesi'nce, 14 Şu- bat 1989ya TCK'nın 146/1. maddesinden ölüm cezasına çarptınldı. Askeri Yargıtay 1. Dairesi de bu karan, 22 Kasım 1989'da onadı. Aktaş'm dosya- sı TBMM'de onay bekliyor. Avukat Halit Çelenk, Askeri Yargıtay Başkanlığı'na verdiği yargılanmanın yenilenmesi di- lekçesinde, "Bu davada ortaya büyuk bir adaletsiziik ve haksız bir karar çıkmıştır. Insan vkda- nını titreten bir bıikum oluş- muştnr" dedi. Verilen idam ka- rannın, tümüyle itirafçı sanık Mürsel Çelik'in anlatımlarına dayandınldığını, bunun dışında- ki tanık ve kanıtlann yeterince incelenmediğini savunan Çe- lenk, şöyle dedi: "Keşifte diger tanıklar dinle- nirken büyuk bir usul hatası ya- pdarak bütün talep ve ısranmı- za rağmen ba itirafçı sanık ha- zır bulunmuş, diger tanıklan dinlemiş, hatta o tanıklann ifa- deierine mudahale etmiş, dunış- ma bftkimi buna goz yummuş, ifadeterini buna göre degiştire- rek çelişkileri, yalancılıgını ört- bas etmeye çalışmıştır." Yargılanmanın yenilenmesi başvurusuna dayanak oluşturan 4 yeni tanıktan Necati Ancan ile Ali Yıldınm, öldürme olayına Aktaş'ın katılmadığını söylerken Kemal Sunay ile Süleyman So- ner Albayrak ise Aktaş'm mah- kûmiyetine neden olan anlatım- lann sahibi itirafçı Mursel Çe- lik'in olayda görgü tanığı olma- dıgını belirtiyorlar. Diğer çelişkiler Halit Çelenk, bu tanıklann anlatımlarırun ötesinde, MUrsel Çelik'in, verilen idam hilkmune dayanak oluşturan anlatımlann- daki çelişkilerı de şöyle sıraladı: "Mürsel Çelik, olayın yaz ay- lannda meydana geldigini söy- lemiştir, gerçekte olay 30 Ocak 1980 tarihlidir. Mürsel ifadesin- de; 'Ant-Birük otomobüinin ha- reket halindeyken tarandı ve iki metre kadar gittikten sonra kal- dınma çıktı' demiştir. Oysa oto- mobil, trafîk »ktşıklıgı nedeniy- k dordufu snada ateş edUmiş ve oto kaldınma çıkmamıştır. Otomobilde ateş edilen şoför Tnran Sekman, kapıyı açıp çık- mak istemiş ve caddede bulunan su kanalına düşmüştur. Oysa Mürsel Çelik, ifadesinde, vunı- lan şoförün direksiyonun tizeri- ne kapaklanıp kaldıgını söyle- miştir. Mürsel ÇeMk, maktülün cena- zesinin SSK Hastanesi'nden alındığını soylemiştir. Oysa, mahkemenin sorusu uzerine mahkemeye gelen cevapta da bUdirildiği gibi cenaze SSK Has- tanesi'nden degil, Antalya Dev- let Hastanesi'nden alınmıştır. Mürsel Çelik, cenazenin has- taneden alınıp mezariıga gotu- ruldüğünu soylemiştir. Oysa ce- naze maktulun evine göturül- muş, daba sonra mezariıga nak- ledümiştir. Mürsel Çelik ifadesinde *oto- mobilin taranması Ant- Birlikteki direnişi desteklemek için yapıldı' demektedir. Oysa bu mnınkün degildir. Çünkü <B- reniş, 2 Şubat 1980 taribinde, yaai olaydan sonra olmuştur." Mursel Çelik'in sabteciliğinin, verilen bir mahkeme karanyla da ortaya çıktığım belirten Çe- lenk, Çelik'in, Nevzat Arseven adına duzenlenmiş bir kımliği ele geçirdiğini, bu arada işledi- ği bir gasp suçu sonrası yakalan- dığını, kendisini Nevzat Arseven olarak tanıttığını ve yargılama sonucu 13 yıl 4 ay ağır hapis ce- zası aldığım belirterek "Böyle- ce Mürsel Çelik, kendisi işledi- gi bir suçtan öturo başka bir suçsuz insanın 13 yıl 4 ay agır hapis cezastna mahkûm olması- na razı olmuş ve bu kadar insan- uktan uzaklaşmıştır. Bu gerçek, infaz sırasmda anlaşılraışUT. Nevzat Arseven, cezasım çekme- ye çagınlmış, suçla ilgisinin bo- lunmadığını söylemiş ve yapıian yiideştirmede gerçek ortaya çıkmıştır" dedi. Idamlara karşı imza kampanyası Atatürkçü Düşünce Derneği, idam cezasının Türk hukuk sisteminden kaldırılması gerektiğini savunarak imza kampanyası başlattı. Demokratik kuruluşlar ve sendikalar da yaptıkları açıklamalarda, "tçerdekileri idam edince terör bitecek mi? Bu insanhk dışı, tutumdur" denildi. lç Politika Servisi — ANAP iktidarınca "artan terbr eylem- lerine önlem" gerekçesiyle dos- yalan TBMM'de bekleyen idam kararlarının onaylanmasının gündeme getirümesine gösteri- len tepkiler süruyor. Ataturkçu Düşünce Derneği "idamlara karşı" imza kam- panyası başlattı. lmzaya acılan metinde idam cezasının Türk hukuk sisteminden kaldırılma- sı gerektiği beürtikrek şöyle de- nildi: "Sorumlu yönetim pervazıs- ca surdünilen şeriatçı etkinlik- lere, anayasanın ve yasalann ge- tlrdigi yaptınmları uygulamak şöyle dursun, açık bir biçimde destek olmakta, hatta katılmak- tadır. Ulusal egemenlige dayalı rejimi yıkarak şeriat kurallan- nı egemen kdmayı ve ortaçag karanlıgında çıkarlannı kolla- mayı tasariayan karşı devrimci- ler, amaçlanna ulaşmak için te- rör eylemlerine girişir, alçakça cinayetlerle AUforkctıleri katfe- derken sorumlu yönetim, suçlu- lann bulunması konusundaki duyarsızlıgını ve yetersizligini göstermelik bir çıkısla bu olay- larda rolu ve ilgisi olmayan bir grup eski hükümlnyü idam ede- rek gözlerden kaçırabilecegini düşunmektedir." Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Prof. Nejat Kaymaz imzaya açtıkları metni diğer de- mokratik kumluşlara da dağıta- caklannı bildirdi. tstanbul Eczacı Odası, Istan- bul Tabip Odası, tstanbul Diş Hekimleri Odası ve tstanbul Ve- teriner Hekimler Odası başkan- lan yaptıklan ortak açıklamada devletin kısasa kısas yöntemiy- le can alıcı bir güç durumuna düşürülmemesi gerektiğini, dü- şürulurse toplumda devlete kar- şı bir güvensizlik olacağını be- lirterek şöyle dediler: "Dıinyada insan hak ve öı- gürlükleri yolunda beklenti ve taleplerin hayata geçirildigi bir donemde. ülkemizde ne yazık ki hâiâ iikel uygulamalara tanık olunmaktadır. Bunun son ör- neklerinden biri de Bakanlar, Kuruln'nun 287 idam cezasım meclisten geçirme çabasıdır. Ül- kemizin yetiştirdigi çagdaş, la- ik, demokrat aydınlanmızı kat- ledenler rahatlıkla dolaşıp du- rurken idam cezalarının infazı konusunun gundeme getirilme- si düşundünicudur. tdam ceza- sı kaldınlmalıdır." Sendikalar Otomobil-Iş Sendikası Mer- kez Yönetim Kurulu adına Ge- nel Başkan Celal Özdogan tara- fından yapıian yazılı açıklama- da, son günlerdekl cınayetler karşısında hükumetin kolunu kıpırdatmadığı, bilinçli tırman- dınlan teröre karşı "Elimizde- ki rebineleri otdûrehm" denildi- ği belirtilerek hükumetin şimdi- ye kadar idam cezası olmadığı için terörun honladığım göster- meye çahştığı dile getirildi. Açıklamada, idam cezalanmn kaldırılması, genel af ilan edil- mesi ve şıddetın polıtik hayatı- mızdan dışlanması istendi. Türk Harb-tş Genel Başkanı Kenan Duntkan tepkisini "tçer- dekileri idam edince teror bite- cek mi? Yıllardır idam cezalan, Meclis'te bekleyen insanlan şimdi geürin keselim. Bu insan- lık dışı, çag dışı bir tutumdur" diye gösterdi. Ağaç-İş Genel Başkanı Gard Ercakır da böylesine çağdışı tu- tumlarla ulke yönetilemeyeceğı- ni, az gelişmiş toplumlarda bile yaşanmayan bu tutumun Tür- kiye'de gundeme gelmesinin çağdışı olduğunu söyledi. ÖNCE OCLU SONRA EŞt - Anne Hatun Aktaş'ın oglu Ali Aktaş 23 Ocak 1983te idam edılerekoldüriıldu. Ardından tam 13 a> geçti, "Bu olayı meydana çıkaracagım" diyen eşi Abbas Aktaş'ın tskenderun sahillerinde boynu kınlmış çtnlçıplakcese- di bulundu. Anne Aktaş'ın sorusu anlamlı: Ne kazandılar ki? (Fotograf: L'fuk Tekin) Ali Aktaş'm karan infazdan 5 gün sonra verildi Önce idam, sonra kararTKP-ML'li olduğunu polis ifadesinde kabul eden Ali Aktaş 23 Ocak 1983 tarihinde idam ediliyor. 28 Ocak 1983 tarihinde de Ankara Yargıtay Ceza Dairesi'ndeki 2. yargıç, Ali Aktaş için kalemini kırıyor. Oysa Aİctaş 5 gün önce idam edilmişti. UFUK TEKİN İSKENDERUN — Tarih 23 Ocak 1983 Adana. TKP-ML'li olduğunu polis ifadesinde ka- bul eden Ali Aktaş'ın cezaevin- deki hücresi açılır. "Bekliyor- dum, ama bu kadar çabuk de- gil" der. Ali sabahın ilk ışıkla- rıyla 'sendikacıyı öldürme su- çu'ndan yargılanan ve olum ce- zasına çarptırılan Ali Aktaş'u'ı infazı gerçekleştirilir. 28 Ocak 1983 Ankara Yar- gıtay. Ceza Dairesi'ndeki 2 yar- gıç, bu kez AB Aktaş için kırar kalemlerini. Oysa Ali 5 gun ön- ce idam edilmiştir. Gazetelerde anlamlı başhklarla çıkar Ali'- nin idamı;"Önce idam, sonra karar." 3 Şubat 1984 tskenderun sa- hilleri. Kıyıda bir ceset, çınlçıp- lak. Otopside boynu kırılarak öldürulduğu anlaşılır. Bu 13 ay önce Ali'si idam edildiğınde "Sendikacuun gerçek katilini bulacagım" diyen baba Ab- bas'ın cesedidir. Ali Aktaş'ın idamına yol açan olayın öykusü de 'bir ga- rip." Kardeşi Yusuf Aktaş, "Onlar da biliyordu suçsuz ol- dugunu" diyor: "1980in ilkbahanydı. Aynı gün aynı saatierde bir sendikaa vurulmuştu Esentepe'de. Dum- lupınar'da da agabeyimi polis- ler vurdu. Tam 6 ay işkence yaptılar 'ben vurmadım' dedi- ği için. Adana 2 nolu Askeri Sı- kıyönetim Mahkemesi'nde sen- dikacının babası dinlendi. 'Oğ- lumu vuran uzun boylu, baba- yiğit sarışın ve mavi gozlüydü' diye ifade verdi. Oysa agabe- yim 1.68 boyundaydı, minyon- du ustelik sanşın da degildi." 65 yaşındaki anne Hatun Aktaş da "He ya bizim oglan esmer sayılırdı, ufak tefekti" diye soze giriyor. Oğul acısına eklenen eş acısı bile guler yüzü- nu bozmamış Hatun ananın. "Sahi yargıçlar Ali'nin sendi- kacıyı oldurdugune nasıl inandüar" diye soyleniyor ora- da. Meclis'teki idam dosyalany- la ilgıli gelişmeleri anlatıyoruz Hatun anaya. Yureği kasıhyor olmalı, gözlerindeki gülumse- meden iz kalmıyor. Belki son kez çekilmiş fotoğrafını alıyo- ruz ölen oğluyla birlikte. Acı iyiden iyiye oturuyor. Hatun ananın yüzüne. 'Olınaz' diyor Arapça vurgulu Türkçesiyle: "Ali'nin cezası kesinleşme- den öldürdüler. Aceleleri ney- di ki. Sonra da adamımı oldür- duier. Ne kazandılar, ellerine ne geçti ki?" GUNLEREV KOPUGU AHMETTAN ANAP'ın Dümeni... ANKARA — ANAP'ın karışması, doğal liderinin par- tiyi epeydir başıboş bırakmasından "dünya işlerine" çok dalmasından elbette. Saddam'ın ötekı dünyaya gönderılmesi için Azrail'- in işbaşı yapma koşullarını oiuşturmak ve araştırmak üzere okyanusun ötesindeki "dost"tan Körfez'in çev- resindeki ahbaplara koşuştururken partidekiler birbir- lerinin Azrailliğine soyundular. Bu arada 7 yıldır hiçbir hükümetten eksik etmediği en güvenli dost, bir bakan, kendısıyle görüşmek gere- ği bile duymadan alıp başını gittı. Ondan önce de işini iyi yapmaktan başka hırsı olmayan, politikacıdan çok sadık bir teknokrat görünümlü, "güvenli" Dışişleri Ba- kanı da hükümet gemisinı terk etti. Kendisının "alternatif lider" olduğunu ilan eden es- kısi de 7 ay önce aynı şeyi yapmıştı. Alternatif lıder 7 ay önce yaptığı yetmiyormuş gibi bu kez daha beter bir yolda olduğunu gazetelere duyuru- yordu. Doğal lider, Körfez'in sıcak havasından Ankara'nın serinliğine dönünce bir şeyi daha açıkça gördü: Çan- kaya'dan "remote kontrol" ile çalışan bir hükümet ol- madan, ne çok merak sardığı dünya polıtikasını oyna- yabılecek, ne de Köşk'te rahatça oturabilecekti. Doğal lider için en iyi ^ ^ _ _ _ ^ _ ^ _ ^ ^ _ » . ^ ^ sıcak havasından Ankara'nın serinliğine dönünce bir şeyi daha açıkça gördü: Çankaya'dan "remote kontrol" ile çalışan bir hükümet olmadan, ne çok merak sardığı dünya polıtikasını oynayabilecek ne de Köşk'te rahatça oturabilecekti. Doğal lider için en iyi hükümet en az hükümet eden hükümettir. Çünkü ne kadar az hükümet ederse kendisine o kadar egemenlik sahası kalacaktır Doğal lider, bir elinde remote kontrol duruma hemen el koydu. Şne kadar az hükümet ederse kendisine o ka- dar egemenlik sahası kalacaktır. Doğal lider, bir elinde remote kont- rol, duruma hemen el koydu. Durum ciddı idı. Bir aday lıder çıkmış, "hü- kümet edeceğim" diye tutturuyordu. Hakemlik gere- kiyordu. Anayasada cumhur- başkanının acil durum- larda savaş açma da dahıl birçok yetkisi sıra- lanıyor. Ama bunlar ara- sında delege seçimleri yüzünden birbirlerinin gırtlağına sarılan partili- lere hakemlik etme görevı var mı? Delege kavgasına tutuşan partililerin ileri gelenlerini Köşk'e çağırıp ifade alma yetkisi bulunuyor mu? Belkı bulunmuyordu... Ama koca Cumhurbaşkanı böyle uygulama başlartıysa bunu "anayasa içtihadı" saymak pekâlâ mümkün. Bu durumda Cumhurbaşka- nı olarak anamuhalefet partisindeki delege tartışmala- rına da hakemlik etmesi, örneğin Deniz Baykal'ı, Erol Çevıkçe'yi de dınlemesi gerekirdi. Ama anamuhalefet kendisine çok hakça ve saygılı davrandı. Mahalle delegesi hakemliği türünden bir mis- yonla cumhurbaşkanlığı makamını karşı karşıya bırak- madı. İyi de yaptı. Öyle ya İran-lrak savaşına hakemlik etmiş, okyanus ötesinde Körfez'in berisinde uiuslara- rası politika aracılığı yapmakta olan bir devlet başka- nına, delege listelerindeki naylonları belirleme vazife- si yüklemek fevkalade ayıp olacaktı. Şimdi eski Dışişleri Bakanı, "aday lider" bu ayıbı maalesef işliyor. Kafası Ortadoğu'da oluşacak yerri ha- rıtanın çizım tasfakları ile Türkiye'nin toplayacağı nimet- lerin bilançosuyla dolu olan eski liderine boş deftere yazılmış sahte delegelerle ilgili şikâyetname sunuyor. Doğal lidere, aday lıderin sunduğu şikâyetname ve bu sırada söylediğı sözler dünya durdukça sır olarak kalacaktır. . Bush-Özal görüşmesinde Nabi Bey vardı. Usulen de olsa bir tutanak tutulmuştu. Yılmaz-Özal görüşmesinde ne Nabi var ne de tutanak. O halde aday lıderin tutunacağı tek dal Özal'ın ken- disine uzatacağı daldı. Yanı "Sen merak etme, ben o yalancı Orhan'ın delegelerini yabancı işçi yapar, Kuveyt'e göndertirim" demesi ve gelecek ANAP kongresinde bu kez de liderlik koltuğuna onu oturtma sözü vermesi. ANAP'ta lider, doğal lıderin doğasına en uygun lider olacaktır. Aday lider, doğal lideri buna inandırdığı an Akbulut'un yerine oturacaktır. Ama bızce bu çok zor. Çünkü dünyada bir armatö- rün daha önce gemıyi terk etmiş birine dümen teslim ettiği gorülmemiştir. Yarmın Mühendisleri Henüz Çimentonun Farkmda Değiller! fakat SizBilirsiniı \ Konya Çimento Sanayii A.Ş/ye Ortak Olun, Bu İmkûndan Yararlanın... Çimentonun sürekli yükselen verimine ortak olun. Konya Çimento Sanayii A.Ş. Hisse Senetleri, 24 ve 25 Ekim 1990 tarihlerinde satışa sunuluyor. Elektronik işlem yapan bütün şubeleriyle hizmetinize hazır olan bankalar: T. £•ffanaraMJLŞ. (Yurtdışı şube ve temsilcilikieriyle birlikte) T. VUMfar fateı TJ TJLŞ. Konya Çimento Sanayii A.Ş. 5.000 TL nominal değerdeki beher hissenin satış fiyatı: 125.000 TL almabılecek azamı tutar: 50.000.000 TL. Satışa ıtişkin broşür, yukanda bebrtılen bankalann şubelennden temın edilebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle