Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyçı Maıbaaolık ve Gazetecıhk Turk Anorcım Şırkrı adma
Nadir Nadl Q Gene! >avın Muduru Hasan Cemal. Muesses* Muduru
Emınc Uşaklıgü, Yazı fşle't Muduru Oka> GonensiD. 0 Habcr Merkezı
Muduru Yalçın Bsyec Savfa Duzem >onetmenı Ah \car 0 Temsıtcılf
ANKMIA AhnelTan. IZMİR HıLnet <,t!inka>«. ADANA Ç«in Yijfnoftlu
L Potılıka Cdal BsılaBghÇ, Dıs HabeHer Erfua Balcı Ekenoını d a g n Turteaıt. Iş ^rna U ^ttkraa k>lcacı kuitu^ CHal Islcr. Islanbu
Haberlen fceaul koçvk. E£mm G«iKat Ş«>lan. Ha^er Aras'ırma i ı n d Brrtaa. ^un Haberle- Nrcdel D o f u Spot Danısmart
«Malkalı, tücHmaa. :>ı.'i >azüar feftB (,«Man. \ra-;ırms ; . » > \lp.> Duıclım; «.Mıtaa tuıcı 0 koo-dınaısr Ahnti Kflnlsaıı
0 Ma t Işler Irol Ejtıl 0 M.rusrtc lkık»l k ı ı t 0 Bui.c Planlama S o p OımaalKjrotla 0 Rtkla- V'K h n ı 0 t»
>a\ r ar Hıılta Ak>ol 0 Iddrc Haırjın Gunr 0 [skf-e Oadtr Çrtlk 0 Bııgı Işlem \aıl IBSI 0 Pcno-eL S**gı lta»BBCM>tl*
to>j/ı Aanııı/ OdSkan Nadlr Nadı
Okl» Akbsl lafcm Baj«r. HaMa
Cmal. H ı k M Çcııııka». Ok»
l . ü m ı n l ı . r Mamc. llfcu
Seiçuk
&»a/i ^ Yayan. Cumhun>«1 Matbaacıiık ve GazKCcılik T.A Ş. Tttrk Ocafı Cad- 39 «I Cajalotlu
34334 ISI PK 246 kıarbul Tci 512 05 05 |2O lıal). Telo 222«, Faı (I) 526 «0 •": 0
Burolar Aukara: Zıya Gdkülp Bl> Inkltap S. No 19/4. Td 133 II 41-4''. Teta 42344. F ı r (4ı 133
05 65 0 lınir H Zıya B.'v 1352 S. 2'3. T<M 13 12 30. Tsta 52359. Fax <5I> IS 53 60
0 Adaaa: l-.onu Cad M9 S No 1 kar I. T=i 19 3^ <2 14 hat) Tdex 62155 Faı. Cl) 19 25 78
TAKVIM: 17 EKIM 1990 Imsak: 4.45 Guneş: 6.10 Öğle: 11.54 Ikındı: 14.57 Akşam: 17.29 Yatsı: 18.48
Octavio Paz, Nobel'i aldıktan sonra
Newsweek'in sorulannı yanıtladı:
Dünyaya
siyah-beyaz
bakmamalıYazarlar, Batı toplumunun dilencileridir.
Ödül parasıyla belki de bir tablo satın
alırım. Ama bugünlerde tablolar ateş pahası.
Belki de bir tabîonun yarısını satın alırım.
Ödül günü önce iki basın toplantısı yapıldı.
Sonra televizyoncular geldi. Ardından bir
SÜTÜ gazeteci. Zaten çok geç olmuştu.
Kafeteryaya gittik. Müthiş ihtiyaç duyduğum
bir viski attım, bir de sandviç yedim. Sonra
yatağa girip her şeyi unutmaya çalıştım.
Kültür Servisi — Meksikalı
şair ve deneme yazan Octavio
Paz, geçen hafta Nobel Edebi-
yat Odülü'nü aldıktan bir gün
sonra Newsweek'ten Sarah
Crichton'ın sorularını yanıtla-
dı.
— Dün akşam, Nobel'i alışı-
nıa kntlamaya fırsat buldunuz
mu?
— Hayır, kutlamaya vakit
bulamadim. Biri sabah, biri öğ-
leden sonra iki basın toplantısı
düzenlendi. Sonra da televiz-
yoncular geldi. Amerikan
TV'si, Ispanyol TV'si, Meksika
TV'si! Ardından bir sürü gaze-
teci. Ondan sonra zaten çok geç
olmuştu. Biz de kafeteryaya git-
tik. Müthiş ihtiyaç duyduğum
bir viski attım, bir de rozbifli
sandviç yedim. Sonra yatağa gi-
rip her şeyi unutmaya çalıştım.
— Size Nobd'in verUeceğin-
den umudunuzu kesmiş miydi-
niz?
— Bir bakıma. Doğrusunu
söylemek gerekirse, ben hiçbir
zaman odülü istemedim. Ben-
ce, bir odülü reddetmek çok so-
fuca olur, ama bir ödülün in-
sana çok büyük bir önem ka-
zandıracağını
sanmak da çok
saçma. Yine de
önemli tabii. Ka-
nımca Latin
Amerika ve Mek-
sika'nın geleceği
şöyle diyor: Du-
run bir dakika,
böyle bir tanın-
maya ihtiyaamız ^
var, çünkü bugü- {
ne kadar Batı "*
dünyasının dış
mahallerinde ya-
şadık hep.
— Sizce bu
danım şimdilerde değişiyor
mu?
— Evet, altı yıldır. Politikay-
la ilgili bir şey değil bu, Latin
Amerika kültürüyle ilgili. Bel-
ki de resimle başladı. Resme
bakmak kolaydır, çünkü dil bil-
mek gerekmez. Yazarlara gelin-
ce; Latin Amerikalı yazarlar
dünyanın dört bir yanında ta-
nınmaya başlayınca, tspanyol
ve Ispanyol-Amerikan edebiya-
tımn canlılığı da daha iyi kav-
ranmaya başlandı. Çünkü ge-
çen yıl Nobel Edebiyat ödülü
bir Ispanyol yazar ve romancı-
ya verildi, bu yıl da Ispanyol di-
linde yazan bir ozan ve dene-
meciye.
— Denemelerinizden çok şi-
irleriniz için mi verdiler Nobel'i
sizce?
— Açıklamada şürlerden ve
denemelerden söz ediliyor. Ben-
ce en önemlisi, yazınsal etkin-
liğimin kaynağının, kökeninin
şairliğimde yatmasıdır. Hiçbir
zaman, baslangıçta gerçekten
bir yazar olduğumu düşünme-
dim. Ben bir şairdim, arada kü-
çük bir ayrun olduğunu fark et-
tim. Sonra yavaş yavaş gittikçe
daha çok yazar oldum. Dene-
melerimi yedek bir alan olarak
yazıyorum, şiirin bir biçimi ola-
rak. Bir geleneğe göre şairler
yalnızca şiir yazarlar, ama ba-
zılan da özellikle modern şair-
ler, hatta VVhitman bile şiiri
doğrulamaya, neden ve nasıl şi-
ir yazdıklarını anlamaya çalış-
mışlardır. Ben işte bu geleneğe
bağlıyım, yalnızca sesi değil ak-
lı da olan bir şairim.
Şiire duyduğum bu ilgi, akla
dayalı yazmak, düşünmek ya-
vaş yavaş başka türden bir ola-
ya yayüdı. Sözgelimi, MeksikaL
olmam. Meksikalı olduğumu
gençliğimde ABD'deyken, sa-
vaş sırasında keşfettim. lşe In-
gilizce konuşmamakla başla-
dık, öteki çocuklarla dövüşür-
dük. Sonralan Meksika'ya dön-
düğümde, aynı nedenlerle aynı
dövüşleri yine yaptım. 14 yaşm-
daydım ve anlayamıyordum.
Kendi ülkende bir yabancı ol-
mak; bir bakıma acı veren bir
deneyimdi bu. Sonra kendi
kendime kim olduğumu, niçin
Meksikalı olduğumu sormaya
başladım. llk deneme kitabım
böyle çıktı ortaya.
— Meksika edebiyat cevrele-
rinde Pazcılarla Fuentesciler
arasında büyük bir çatlak var.
Şimdi ödül verildigine göre ya-
ralann sarılması olasılığı var
mı?
— O kadar büyük yaralar ol-
duğunu sanmıyorum. Varsa da
kansız yaralar vardır. Edebiyat
beğenisinde, felsefede, bazen de
politik ittifaklar-
da farkhlıklar
oldu. Politik
farkhlıklar, en
\ ö n e m s i z l e r i .
Carlos Fuenles
çok iyi dostum-
dur, hâlâ öyle ol-
duğunu umanm.
Onu bir yazar
olarak hep sa-
vundum. Edebi-
yat dünyasında
tutkular ve nef-
retler başından
beri eksik olma-
mıştır. Tutkular
çok önemlidir.
bu kadar tartışma kopması bu
yüzden olsa gerek.
— Bir bütfin olarak Latin
Amerika'dan umuün musu-
nuz?
— Evet, Meksika sorunlany-
la birlikte büyüyor. Umanm,
başkaları da Meksika'yı izler.
Temel olduğunu düşündüğüm
üç şey var. Birincisi, politik.
Bizde demokrasi hiç yok, bu
durum değişmeli. Sanınm, ye-
ni rejim bu konuda bazı adım-
lar atıyor. tkincisi, ekonomik
sorunlann çözülmekte olduğu
kanısındavım. Ama unutma-
mahyız ki, bu reformlar sırasın-
da halk çok acı çekebilir. İşçi-
lerin ve köylülerin, özellikle bu
çağın kurbanları olan köylüle-
rin acıları dindirilmelidir.
Üçüncüsü ise ahlaki ve kültü-
rel. Meksika ahlaki ve kültürü
üstüne çok araştırma, inceleme
yapılmalı. Dünyayı akla kara-
dan ibaret görmekten vazgeç-
meliyiz. Geleneksel ahlak de-
ğişmeli. Örneğin, kadınlar, de-
ğişme ve bizi değiştirme açısın-
dan büyük önem taşıyor.
— Son bir sonı, çok Ameri-
kanca bir sonı! Nobel Ödiilü'o-
den aldıgınız parayı (700 bin
dolar) nasıl harcayacaksınız?
— Harika bir soru! Biliyor-
sunuz, yazarlar Batı toplumu-
nun dilencileridir. Bilemiyo-
rum, bilemiyorum! Belki de bir
tablo satın alınm. Ama bugün-
lerde tablolar ateş pahası. Bel-
ki de bir tabîonun yansını alı-
rım, kimbilir!..
Nobel Barış Ödülü alan Gorbaçov "piyasa ekonomisine geçişte" zorlanıyor
\obel ^azarlda satılmazKEREM ÇALIŞKAN
Nobel Banş Ödülü olarak
Gorbaçov'a bronz madalya, dip-
loma ve 700 bin dolarlık çek ye-
rine "kısa yoldan pazar ekono-
misine geçiş" kılavuzu verseler
herhalde Sovyet lideri daha çok
sevinirdi. Çünkü Gorbaçov'u şu
anda en çok uğraştıran konu bu.
Pazartesi günü Yüksek Sovyet'te
pazar ekonomisine geçiş için
başkanlık modelini açıklaması
beklenen Gorbaçov bu açıkla-
mayı yapamadı. Gorbaçov re-
form paketini cuma günü res-
men açıklayacak.
Gorbaçov'un barış ödülünü
alması anlamlıdır ve ken
disini "yüz>Tİm lideri" secen Ba-
tıh basın organlannı hakh çıkar-
mıştır. 1985'te iktidara gelen
Gorbaçov, 5 yıl içinde 20. yüz-
yılın katı kamplaşmalarını hat-
ta farklı değer sistemlerini rüz-
gâra savuran bir lider kimliğine
bürünmüştür. Yaygın kısa adıy-
la Gorbi, yalnızca Afganistan
savaşını sona erdirip Sovyet as-
kerlerini geri çekmekle kalma-
mış, ABD ile silahsızlanma yo-
lunda önemli adımlar atmış,
Doğu Avrupa ülkelerinin kendi
seçtikleri yoldan gitmelerine izin
vermiş ve son olarak bu yaz iki
Almanya'nın birleşmesine onay
vererek yeni ve bütünlüklü bir
Avrupa'ya yeşil ışık yakmıştır.
Soğuk savaşa son veren imza
Gorbaçov'undur.
Gorbaçov- Nobelli lider
Sovyet liderinin kendi ülke-
sinde gerçekleştirmeye çaüştığı
perestroyka (yeniden yapılanma)
ise neredeyse 1917 Devrimi ile kı-
yaslanacak kadar köklüdür. Za-
ten Gorbaçov da reformları sa-
vunurken, sık sık "Ekim Devri-
mi kadar önemli olduklannı"
vurgulamaktadır. Gorbi So\yet-
ler'de düşünce, söz ve yazı öz-
gürlüğünü gerçekleştirme yolun-
da önemli adımlar atmış, çoğul-
cu parlamenter sistemi toplu-
mun önüne hedef olarak koy-
muştur.
Ekonomide ise neredeyse dağ-
ları deviren bir savaş sürmekte-
dir. Merkezi ve bürokratik eko-
nomik sistemi yıkmaya ve yeri-
ne verimli, mülkiyetin çeşitli bi-
Sovyet lideri Gorbaçov 5 yılda
gerçekleştirdiği reformlarla, 20.
yüzyılın kamplaşmalarını dağıttı,
soğuk savaşın sona ermesine imza attı,
silahsızlanmaya hız verdi, Avrupa'nın
birliğine yeşil ışık yaktı.
Dünyada prestiji büyük olan Nobel
ödüllü Gorbaçov, kendi ülkesinde
piyasa ekonomisine geçiş konusunda
zoıianıyor. Sovyet halkı beslenme
sıkıntısı ile yüz yüze, Gorbaçov'u ve
SSCB'yi zor bir kış bekliyor.
çimlerinin geçerli olduğu bir iş-
lejiş getirme çabasındaki Sovyet
lideri, bu alanda bir türlü özle-
diği başarılı sonuçları alama-
mıştır. Gelecek yıl 60 yaşına ba-
sacak olan Gorbaçov, siyasi ka-
riyerinin en büyük mücadelesi-
ni şimdi ekonomi alanında ve-
riyor. Sovyet liderinin uzun va-
deli hedefi Sovyet ekonomisinin
Batı ekonomisi ile "entegrasyo-
nunu" sağlamak ve ülkesini 70
yıldır "izole" edildiği dünya uy-
garhk sistemine bağlamaktır.
Gorbaçov'un siyasi kımliği ve
ideolojik tutumu üzerine Batı
1
da ve Sovyetler'de çok değişik
görüşler öne sürülmektedir. Ki-
mine göre Sovyet lideri 70 yılhk
sosyalist kazanımlan bir çırpıda
harcayan bir revizyonist ve ka-
pitalist yolcudur, kimine göre
Mapc'm çağdaş yorumu ile ül-
kesini yenileştirmeye çalışan
çağdaş bir devrimcidir, kimine
göre de pragmatist bir liderdir.
Pragmatizmi konusunda, Af-
ganistan'da kazanılmayacak bir
savaştan ordusunu çekmesi, ko-
münist partisinin son kongresin-
de yaptığı gibi reformları kös-
tekleyen parti mekanizmasını
yeni bir modelle saf dışı bırkma-
sı gibi örnekler verilebilir. An-
cak Gorbaçov'un ideolojik söy-
lemini hâlâ "komünizm ve Le-
nin"e dayandırdığını da gözar-
dı etmemek gerekir.
Gorbaçov, geçen yıl yapılan
parti konferasında Sovyet eko-
Podyumdaki
öfke
Helen Storey, ününü, vücuda
tamamen yapışan, saçaklı ve son
derece seksi gece giysilerine
borçlu. İngiliz modacı, Madonna^
Cher, Yazz gibi
pop yıldızlarını
giydiriyor.
Storey'in 1991
ilkbahar-yaz
koleksiyonunun adı: Öfke.
Modacının bu giysileri, sevgilisi,
çocuğu ve mesleği arasında
çırpınan modern kadının
duygularını yansıtıyor.
F
Helen Storey'in 1991'
ilkbahar/yaz
koleksiyonundan bir
fgiysi. Mermilerle bezenmiş^
siyah likra çoraplar, altın
boncuklarla suslü yeşil saten
sutyen, kadife yakalı pamuklu"
ceket ve kalın topuklu siyah deri
Chelsea botlardan oluşan bu ilginç
r
kıyafet Storey'in merakla beklenen koleksiyonunun'
bir parçası. Bu yılki Londra Moda Haftası'nın en
merakla beklenen defilesi Helen Storey'indi. Storey ününü,
Maddonna, Cher ve Yazz gibi pop yıldızları tarafından giyilen,
vücuda tamamen yapışan, saçaklı ve son derece seksi gece giysilerine
borçlu. Bu yılki ilk defilesi de genç Londra modası için gerçek bir olay
yaratacağından hevesle beklendi. The İndependent gazetesinin haberine
göre Storey'in bu yıl hazırladığı koleksiyonun adı 'Öfke'. Sevgilisi, çocuğu
ve mesleği arasında çırpınan modern kadının duygulannı yansıtıyor. Yeni kadın
imajına karşı olduğunu ve "İşinde erkeklerden daha miikemmel olması gereken,
evine dönünce en iyi anne olması beklenen ve gece bir seks tannçasına dönüşmesi
istenen kadınlann bunalımlanna çok öfkelendigini" söyleyen Helen Storey, bu
koleksiyonuna bir kadın 'olarak tüm duygularını dökmüş.
nomisinde izlenecek yolla ilgili
olarak, tartışmalar su^sında ka-
pitalist yola sapıldığı eleştirileri
üzerine kürsüye gelip kızgınhk-
la "Komünistim ve komünizm
idealine sadık kalacağun" de-
miştir. Fakat Gorbaçov, komü-
nizmden insanlann düşünce ve
söz özgürlüğüne sahip olduğu,
bürokratik mekanizmanın birey-
leri ezmediği bir sistemi anladı-
ğım da söylemektedir.
Son ekonomik tartışmalarda
Gorbaçov sık sık Lenin'in NEP
politikasına, yani 1920'lerde uy-
gulanan ve özellikle çiftçilere
mülkiyet ve ürününü serbest sat-
ma hakkı tanıyan politikalara
gönderme yapmaktadır. Gorba-
çov'a göre en büyük yanılgı
"sosyalizmin pazar ekonomisi-
ni dtşladıgı" şeklindeki yargılar-
dır. Bu tür bir bakışla sosyalist
sistem içinde, "insanoglunun en
esld ekonomik mekanizmalann-
dan birisi olan pazar ekonomi-
si"ne sut çevrilmiş ve bürokra-
tik merkezi ekonomi ile yaşam
durdurulmuştur. Oysa "kapita-
üzmden önce de pazar ekonomi-
sinin var olduğunu" savunan
Gorbaçov, şimdi bu sistemin
"demokratik ve insancü sosya-
lizm" çerçevesinde uygulanma-
sını sağlamaya çahşmaktadır.
Gorbaçov'un Nobel Banş
Odülü'nü aldığını duyan Istan-
bul'daki bir Sovyet gazeteci
"Nobel, Moskova halkının kar-
nını doyurmuyor" dedi. Bu de-
ğerlendirme Moskova açısından
önemlidir. Çünkü Sovyet halkı
liderlerinin Nobel Banş Ödülü
1
nü nasıl alacağını değil, kışı na-
sıl çıkaracağını düşünmektedir.
Bütün çabalara rağmen bu yıl-
ki buğday üretiminin beşte biri
tarlada kalmıştır. Patates topla-
mak için bütün güçler seferber
edilmesine rağmen dörtte bire
varan bir oranın toplanamaya-
cağı öngörülmektedir.
Bütün bunlardan daha vahi-
mi, Moskova'yı bu yıl akaryakıt
ve yakacak sıkıntısı beklemek-
tedir. Çünkü cumhuriyetler arası
değiş tokuş neredeyse bütünüy-
le durgunluk sürecine girmiş ve
özellikle Sibirya'dan gelen yakıt-
ta ciddi aksamalar meydana gel-
miştir.
A
Gorbaçov işte böyle bir or-
tamda ekonomik bakımdan tam
yetkiyle donanmıştu-. Rusya Fe-
derasyonu Devlet Başkanı Yelt-
sin'in "Şatalin'in 500 gunlttk
planını 1 kasımda yüriirlüğe
koyma" tehditleri karşısında
Gorbaçov, zaman olarak da sı-
kışmaktadır. Ekonomik bakım-
dan oldukça radikal kararlar al-
mak zorundadır. Yoksa hızla çö-
ken ekonomi ile birlikte kendi
iktidarı da tehlikeye gîrecektir.
Nobel Banş ödülü de Sovyet li-
derini bu durumdan kurtarma-
ya yetmeyebilir.
Gorbaçov'un banş ödülünü
kazanmasına kızanlar >ok mu-
dur? Gürcistan'ın başkenti Tif-
lis'te geçen yılın mayısında 20
kişinin ölümüyle sonuçlanan
olaylar ve yılın ocak ayında
Azerbaycan'ın başkenti Bakü-
ye giren Kızılordu'nun yaptığı
katliam, Batı tarafından gözar-
dı edilse bile bu ülke halklan ta-
rafından kolay unutulacak gibi
değildir. Kuşkusuz Gürcüler ve
Azeriler için katliama yol açan
Kızılordu kuvvetlerinin en tepe-
deki resmi sorumlusu Gorba-
çov'un "banş ödülü" alması,
fazla bir anlam taşımaz. özbe-
kistan'da kıyuna uğrayan Mes-
ket Türkleri ile Sovyetler'de sa-
yısı hızla artan evsiz ve yurtsuz-
lar için de Gorbi'nin Nobel'i bir
övünç kaynağı değildir.
Gorbaçov, çarlık mirası üze-
rine kurulan ve şimdilerde çöken
son Asya imparatorluğunun
başmdaki lider olarak hayli zor
bir görevle karşı karşıyadır. Bu
çöküşü, kanlı bir çatışmaya dö-
nüştürmeden, halklara ve cum-
huriyetlere özerklik ve özgürlük
vererek Sovyetler Birliği'ni barış-
çı bir biçimde çağdaş ülkeler
kervanma katmak. Gorbaçov,
en azından bu konuda gösterdi-
ği bilinçli çaba nedeniyle Nobel
ödülünü "rahat bir vicdanla" al-
maya hak kazanmış bir liderdir.
Gıda, 4 yıldır yasasını beklîyorGıda kalite kontrolüyle, üretimden tüketime
dek gıdanın asgari şartlara uygunluğunun
incelenmesi gerektiğini hatırlatan uzmanlar,
Türkiye'de sadece 'son ürün'de kontrol
yapıldığını belirtiyorlar.
GÜNEŞ GÜRSON
ANKARA — 10. Dünya Gı-
da Günü dün tüm dünyada kut-
landı. Türkiye'de hâlâ "gıda
yasası"nın olmaması ve gıda
maddelerine ilişkin uygulamala-
rın 1930'da çıkartılan "Hıfzıs-
sıhha Kanuna"na dayanarak
yürütülmesi eleştiriliyor. 5 ayn
resmi kuruluşun bu konuda söz
sahibi olması, denetimsizliğe yol
açıyor. Tanm Orman ve Köyiş-
leri Bakanlığı tarafından 4 yıl-
dır hazırlıkları tamamlanama-
yan "gıda yasa taslağı"nda, ye-
rel yönetimlerin gıda kontrolü
yetkilerine sınırlama getirilme-
si öngörülüyor.
"Gıda kalite kontrolü"nün,
üretimden tüketime kadar gıda-
nın asgari şartlara uygunluğu-
nun incelenmesi olduğunu
kaydeden uzmanlar, Türkiye'de
sadece "son iiriin"de kontrol
yapıldığını belirtiyorlar. Dene-
timde yaşanan çokbaşühğın üre-
tici, sanayici, pazarlamacı ve
tüketici açısından olumsuz etki-
leri olduğuna dikkat çekiliyor.
Gıda sanayisi ile ilgili uygu-
lamaların "dagınık ve
koordinesiz" olmasının dene-
timsizliğe yol açtığı belirtiliyor.
Yetkili kuruluşlar arasında Ta-
nm Orman ve Köyişleri, Sağlık,
Sanayi ve Ticaret bakanlıklan
ile yerel yönetimler (belediye-
ler), Türk Standartları Enstitü-
su (TSE) yer alıyor. Tanm
Orman ve Köyişleri Bakanlığı 4
yıldır çalışmalan süren gıda ya-
sası taslağını henüz tamamla-
madı. Taslağın kanunlaşması ile
birhkte, gıda ile ilgili yetkilerin
iki elde toplanması öngörülü-
yor.
1991'de yürürlüğe girmesi
beklenen taslakta "denetimci"
ve "gıda kontrolörü" iki ayrı
başlıkta ele alınarak farklı yet-
kilerle görevlendiriliyor. Bu iki
başlılık, uzmanlarca "kargaşa-
nıo sürecefi" şeklinde değerlen-
diriliyor.
Yasa taslağında ayrıca, şim-
diki belediyelerin elinde olan gı-
da maddelerini üretim
aşamasında, imalathanelerde
denetleme yetkisinin bakanlığa
devri öngörülüyor. Belediyeler
ise gıda denetimi konusunda
"yetki ve eşgüdüm" eksikliğine
işaret ederek bunun "mevzuat
boşluğu"ndan kaynaklandığını
belirtiyorlar. Ankara Anakent
Belediye Başkanı Murat Kara-
yalçın, yerel yönetimlerin zabı-
talarla yiırütülen gıda denetimi
çalışmalannda "önemli bir
birikim" elde ettiğini ifade ede-
rek "Eğer yerel yönetimler dev-
re dışı bırakılacak olursa,
bundan toplum ciddi rahatsız-
lık duyacaktır" diyor.
Tanm Orman ve Köyişleri
Bakanhğı Müsteşar Yardıması
Şenol Erdoğan ise tasarı ile tu-
keticinin kendini koruyacağı
mekanizmalara işlerlik kazandı-
nlacağuu savunarak "Mekaniz-
ma içinde kimin ne görev
alacağı hudutlan belirlenecek"
diye konuşuyor.
Dün Ankara'da düzenlenen
ilk bölgesel toplantı niteliğinde-
ki Yakındoğu Dünya Gıda Gü-
nü törenine katılan 12 ülke or-
tak bir deklarasyon yayımladı.
Yayimlanan deklarasyonda, do-
ğal kaynaklann ve çevrenin ko-
runması ile gıda konusunda iş-
birliği öngörüldü.
Toplantıda, Birleşmiş Millet-
ler Gıda ve Tanm Örgütü Genel
Müdürü Dr. Edouard Saouma-
nın da Dünya Gıda Günü dola-
yısıyla yayımladığı mesaj okun-
du. Açlıktan ve yoksulluİctan et-
kilenen insanlann büyük bir bö-
lümünün gelişmekte olan ülke-
lerin kırsal kesiminde yaşadığı-
nı belirten Saouma, doğal kay-
nakları korumak için daha bü-
yuk ölçülerde ulusal ve ulusla-
rarası eylemler uygulanmaması
halinde, açhk ve yetersiz beslen-
meden etkilenen insanlann sa-
yısınm artmaya devam edeceği-
ni söyledi.
1
DEVLET ADAMI !..
Cazcı Art
Blakey öldü
• NEW YORK (AA) —
Caz tarihinin en büyük
davulcularından, unlü Jaaz
Mesenger Grubu'nun
kurucusu Art Blakey, New
York ST-Vincent
Hastanesi'nde öldü. 71
yaşında ölen Blakey,
akciğer kanseriydi. Son
derece dinamik davul çalma
tekniğiyle tamnan Art
Blake>
r
, trompetçi Dizzy
Gillespy'yle, birlikte, hâlâ
çalışan en yaşlı cazcılardan
biriydi.
Okul
televizyonu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — Milli Eğitim
Bakanlığı ile TRT arasında
"okul televizyonu" yayını
konusunda bir protokol
imzaiandı. Okullarda
yapılan eğitim ve öğretimi
desteklemek amacıyla
TV'de ortaöğretime ilişkin
ders programlan
hazırlanmasını öngören
protokole göre üniversite
son sımf öğrencilerine
aynca üniversiteye hazırhk
dersleri de verilecek. "Okul
televizyonu"na ilişkin
protokol, dün Miîli Eğitim
Bakanı Avni Akyol, Devlet
Bakam Mehmet Yazar ve
TRT Genel Müdürü Kerim
Aydın Erdem tarafından
imzaiandı. İmza töreninde
konuşan Milli Eğitim
Bakam Akyol, proje
çerçevesinde "güzel
konuşma" derslerinin
yayımlanacağını, ekranda
üniversiteye hazırhk
kurslarının da bir aya
kadar başlayacağını söyledi.
Başarüı
öğrenciye ödtil
• ANKARA (AA) —
Kültür Bakanlığı "Kültür
Kervanı Projesi"
çerçevesinde, başarılı lise
öğrencileri için 5 ili
kapsayan bir gezi
düzenledi. Geziye,
Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği kapsamındaki
Ulerdeki başanb öğrenciler
katılacak. Kültür
BakanlığYndan verilen
bilgiye göre Adıyaman,
Batman, Bingöl, Bitlis,
Diyarbakır, Elazığ,
Hakkâri, Mardin, Muş,
Siirt, Şırnak, Tunceli ve
Van illerinden başanh 120
öğrencinin katılacağı gezi
şubat tatili boyunca
sürecek. Öğrenciler Sıvas,
Kayseri, Kapadokya,
Ankara ve Istanbul'u
gezecek.
Sayım günü
bedava tatil
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Bodrumlu
turizmciler, 20, 21, 22 ekim
günleri için yurttaşlara
ücretsiz tatil olanağı
sağlıyor, Çeşme'de aynı
günler için yüzde 50
indirim yapılıyor.
Belediyeler, genel nüfus
sayımının yapılacağı 21
ekim günü yurttaşlann
beldelerinde sayıhiıası için
her türlü çabayı gösteriyor.
Belediyelerin bu çabalanna
turizmciler de destek
veriyor. Bodrum Otekiler
ve Motelciler Derneği
(BODER) Başkam Rafet
Gider, "bedava tatiP'le ilgili
olarak şu açıklamayı yaptı:
"Bodrum'u sevenlere 20 ile
22 ekim tarihleri arasında
tam üç gün bedava tatil
yapma olanağı sağlayacağız.
Bu kampanyaya taşımacı
firmaiar da yüzde 50
indirimle katılacaklarî'
Batum-lrabzon
deniz otobtisti
• TRABZON (AA) —
Sovyetler Birliği ile Türkiye
arasında deniz otobüsü
seferlerine başlandı.
Gürcistan Cumhuriyeti
Deniz Yollan'na ait
"Kometa 1" adlı deniz
otobüsüyle şimdilik haftada
iki kez yapılacak seferlerin
ileride arttınlması
düşünülüyor. Deniz
otobüslerinde kişi başına
gidiş-dönüş 40 dolar
alımyor.
Kirlilige karşı
Sovyet kömürü
• ERZURÜM (AA) —
Erzurum'da özellikle kış
aylannda ciddi boyutlara
ulaşan hava kirliliğini
azakmak amacıyla lran ve
SSCB'den kok kömürü
getirildi. Erzurum Valisi
Emrullah Zeybek, kükürt-
dioksiti yüksek kalitesiz
kömürlerin kente
sokulmasının
yasaklandığını, SSCB ve
îran'dan getirilen kaliteli
kok kömürü ile Erzurum'da
bu kış hava kirliliğinde
önemli ölçüde azalma
olacağım bıldirdi.