22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 17 EKÎM 1990 WASHINGTON ABD,Irak'a karşı yeni önlemler istiyorBush yönetimi, dünya kamuoyunun Irak'a karşı tepkisini canlı tutmak için gözlerin BM'de olmasını istiyor. Bu çerçeyede bir dizi yeni önleme hazırlanıyor. ABD'nin, BM nezdinde Irak'ın Kuveyt'i tahrip etmesinin kınanması ve tazminat talep edilmesi yönünde bir girişime hazırlandığı bildiriliyor. UFUK GÜLDEMİR WASHEVGTON — ABD yönetimi bir yandan Irak'ı diplomatik alanda daha fazla sıkıştırmak için Birleşmiş Milietler'- de bir dizi yeni girişime hazırlanırken di- ğer yandan da Körfez'de olası bir savaş öncesinin son büyük konuşlandırmasını yapıyor. ABD'nin diplomatik çabalar içinde olması, savaş olasılığının geri pla- na itildiği anlamına gelmiyor. Aksine bu çabalar, askeri konuşlandırma mutlak bir galibiyete kuşku bırakmayacak noktaya ulaşıncaya kadar vakit kazanıldı şeklin- de algılanıyor. New York Times'tan Ju- dith Milkr'in önceki günkü yazısında üst düzeyde bir ABD yönetim mensubuna at- fen aktardığı gibi "yolun sonunda sade- ce savaş göninüyor". • Diplomatik çabalar — Yolun Sonun- da sadece savaş görünüyor, ama Bush yönetimi bu karan Amerika'ya en uygun koşullar altında almak istiyor. Yönetim- de ABD'nin Irak'ı yeneceği konusunda kuşku yok, ama kısa süreli bir savaşın da- hi can kaybı açısından ABD'ye faturası- nın yüksek olacağı yönünde bir görüş bir- liği var. Washington Post'un Beyaz Sa- ray muhabiri David Hoffman önceki günkü haberinde, "Üst düzey yönetim çevrelerinin. konuşlandınna tamamlanın- caya kadar, ilk adım Irak tarafından atıi- madığı siirece Bush'un Amerika'yı bir sa- vaşa sokmakta aceleci davranmayacağı" düşüncesinde olduğunu aktardı. Bu, Amerika'nın savaş istemediği anlamına gelmiyor, aksine "sonucıı garantili" bir savaş istediği anlamına geliyor. Bu sağ- lanıncaya kadar da dünya kamuoyunun Irak'a tepkisini canlı tutmak için gözle- rin BM'de olması isteniyor. tşte bu çer- çevede Bush yönetimi bir dizi yeni adı- ma hazırlanıyor. tlk adımın, Irak'ın Ku- veyt'i tahrip etmesinin kınanması ve taz- minat talep edilmesi yönünde bir BM ka- ran çıkartmak olacağı ileri surülüyor. • Savaş gerekçesi — Her ne kadar ABD kendisini tam olarak hazır hisset- meden bir savaşa süniklenmek istemiyor- sa da bazı unsurlar var ki, bunlann dev- reye girmesinin savaş tarihini erkene ala- bileceği kaydediliyor. Washington Post, bunları şöyle sıralıyor: Bölgedeki Ame- rikan menfaatlerine yönelik terörist ve- ya askeri saldırılar, Irak'ın Kuveytlilere karşı uyguladığı baskı, Kuveyt veya Irak taki r-hinelere karşı girişilecek bir hareket. Ancak Amerika'nın ne zaman bunlan yeterince "tahrik" olarak kabul edeceği netliğe kavuşmuş değil. ABD, za- manı geldiğinde bundan çok daha azını dahi savaş nedeni sayabilir. Nitekim ABD Başkanı George Bush bundan bir ay önce, kendisini sıkıştıran gazetecilere "Borulan çaldığım zaman hepiniz duyarsuıız" demişti. Ancak bunun önün- deki bir engel, Irak lideri Saddam Hüse- yin'in, izlediği sakin politikalar. Irak'ın son haftalarda ABD'ye bir savaş gerek- çesi yaratacak hareketlerden dikkatle ka- çındığı gözleniyor. Bu da ABD'nin Irak'a karşı bir savaşa girecekse, cepheye Arap Koalisyonu'nu da götürmesini güçleşti- riyor. Çünkü Araplar, ancak çok açık bir tahrik olursa bir başka Arap ülkesi olan Irak'a karşı savaşacağım bildiriyor. Hat- ta Suudilerin böyle bir tahrikte dahi ken- di sınırlannı aşarak Irak'a girecekleri kuşkulu. • Askeri konuşlandınna — ABD her ne kadar BM'de bazı yeni girişimlerde bulunmaya hazırlanıyorsa da askeri ko- nuşlandırmada auığı son adımlar, yolun sonunda savaş olduğunu savunanların elini güçlendiriyor. Orneğin Amerikan ordusunun en güçlü zırhlı birliklerinden olan Birinci Süvari Tümeni ve Üçüncü Zırhlı Süvari Alayı Körfez'e ulaşmış du- rumda. Ml tankları ve Bradley personel taşıyıcılan ile teçhiz edilmiş bu 15 bin ki- şilik kuvvet, iki hafta içinde çöldeki mev- zisine girecek. Bunlarla birlikte ABD'nin Körfez'deki gücü 200 bine ulaşmış ola- cak. Aynca binlerce uçak ve 50 parçalık donanma da Irak'ı denizden ve havadan çevirmiş durumda. Savaşa kaçınılmaz gözüyle bakanlar, Batılılann tarihte çöl savaşlanm hep kış aylannda yaptıkları- nı hatırlatıyor ve son iki aydır Irak ablu- ka ile zayıflatılırken Amerikan ordusu- nun çöle adapte olma şansını elde ettiği- ni vurguluyor. ABD'nin savaşa hazırlan- dığının bir başka göstergesini de Bush'- un Kongre liderlerini Beyaz Saray'da top- layarak son durum hakkında bilgi verme- si oluşturuyor. Bu görüşmeden Amerikan basınına sızan haberlere göre Amerikan konuşlandırması kasımın ortalarmda ta- mamlamyor. Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı Les Aspin, konuşlandırmamn tamamlandığı tarih ile 1991 hac mevsimi arasında askeri hare- ketlenme olabileceğini ima ediyor. Washington'da bu ara herkes, Napol- yon'un, "Kılıçla, üstüne oturmak hariç, her şeyi yapabilirsiniz" cümlesini hatır- latıyor. Her ne kadar bu cümledeki "küıç" sözcüğü savaşı ön plana çıkan- yorsa da cümlenin "her -seyi yapabilirsiniz" bölümü, diplomatik mü- zakereleri dışlamıyor. CUMHURBAŞKANIÖZAL KAHİRE'DE TOKYO 'Krizin tek çözümü barış değil'Cumhurbaşkanı Turgut Özal Kahire'de yaptığı açıklamada, Körfez krizine barışçı bir çözüm bulunmasının ancak BM kararlarının tavizsiz uygulanmasıyla mümkün olduğunu söyledi. Özal, Katar ile Türkiye arasında su ile gaz takası yapılabileceğini belirtti. KAHİRE (AA) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Körfez krizinin banşçı yolla çözulebümesi için BM kararlarının taviz- siz uygulanması gerektiğini bildirdi. Ortadoğu ve Körfez ülkelerine yaptı- ğı gezinin dördüncü durağı olan Kahire'- de bulunan özal, gazetecilere yaptığı açıklamada, Körfez ülkelerinin kriz ko- nusunda Türkiye ile paralel görüşleri paylaştıklarını, ancak daha fazla etkilen- dikleri için bu meselenin bir an evvel çö- zümünû daha fazla arzu ettikleri izleni- mini edindiğini söyledi. Bu konunun çö- zümünün BM kararlarına bağlı olduğu- nu ve bunlann uygulanması için biraz da- ha sabra ihtiyaç olduğunu belirten özal, bu soru üzerine şöyle dedi: "Ancak şunu görmek lazım. Bu me- sek ilk de banşla hailedilecek diye bir şey yok. Nasıl halledilmesi icap ederse öyle halledUecek. Ama gönıil tabiatıyla banşla halledilmesinden yana. Bunun için de BM kararlarının tavizsiz uygula'..nası la- zım. Bu yapıldığı zaman barış yolnyla halledilir. Irak, başka allernatif olmadı- Japonya, Körfez'e asker gönderiyorJaponya hükümetinin Körfez bölgesindeki uluslararası güce katılmak üzere asker gönderme kararı aldığı bildirildi. Karann yürürlüğe girmesi için parlamentoda onaylanması ÖZAL KAHİRE'DE — Cumhurbaşkanı Özal. Kahire Havaalanı'nda Mısır Devlet Başkanı HüsnüMübarek tarafından karşı landı. Özal'ın ikametgâhına aynlan Kubbe sarayı önünde resmi karşılama töreni düzenlendi. (Foto&raf: Reuter) gı mesajını çok iyi almalıdır." Özal, Türkiye'nin arabuluculuk yapıp yapmayacağı yolundaki bir soru üzerine de BM kararlan varken, Türkiye'nin ara- bulucuiuğunun söz konusu olamayaca- ğını bildirdi. Özal, Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Taha Yasin Ramazan ile gö- rüşmesinde de BM kararlarını bir an ev- vel uygulamaları gerektiği, aksi takdir- de durumun daha da kötüleşeceği konu- sunda kendisini uyardığıru kaydetti. özal, Katar'daki temasları konusun- da bilgi verirken de Türkiye'nin mümkün olduğu takdirde Körfez krizine banşçı bir çözüm bulunmasını tercih ettiğini, çün- kü bir savaşla varılacak sonucun, ilende birtakım başka problemlere neden ola- bileceğini söylediğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Turgut Ozal, Katar'- daki tenıaslan sırasında ikili ilişkiler üze- rinde durulduğunu belirtirken, Katar'ın tek başına dünyanın en büyük doğalgaz rezervine sahip olduğuna dikkati çekti. Görüşmelerde doğalgazın Türkiye'ye ge- tirilmesi ve Türkiye uzerinden Avrupa ul- kelerine nakledilmesi de dahil çeşitli pro- jelerin ele alındıgını belirten Özal, Katar tarafından sağlanacak ucuz gaz ile Türki- ye'nin alüminyum, çelik, amonyak gibi çok fazla enerji kullanan sanayi dallann- da ortakhk şeklinde tesisler kurmasının da gündemde bulunduğunu söyledi. özal, şöyle dedi: "Bu gaz Türkiye'ye getirilebilirse, ki getirilme şansı da vardır, aynı zamaada Türkiye'den bu projelere su getirme me- selesi de düşüniilecek. Gaz bonı hatlan ile su boru hatlannın birbirlerine para- kl olarak aynı güzergâh üzerinde getiril- mesi imkân dahilindedir. Bu bakımdan, bir taraftan gaz alırken diğer taraftan su verebileceğiz. Bu meseleler katarlı >etki- lilerle görüşüldü. Genel hatlanyla bu ül- kelerie daha yakın ilişkiler kurabileceği- miz meydana çıkmaktadır." gerekiyor. Dış Habeıier Servisi — Japonya hükü- metinin, Körfez bölgesine asker gönder- mek için dün karar aldığı bildirildi. Mu- halefetteki Japonya Sosyalist Partisi'nin bu karara karşı çıktığj belirtildi. Karann yürürlüğe girmesi için parlamentoda onaylanması gerekiyor. ABD uçak gemisi Midway'in Japonya'dan yola cıktığı kay- dedildi. Uçak gemisinin kasımda Kör- fez'e varması bekleniyor. önceki gün so- na eren Kuveyt Halk Kongresi'nde, BM Guvenlik Konseyi'nin Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesini sağlamak için tüm yollann denenmesi istendi. Japonya'mn Körfez bölgesinde Irak'a karşı mevzilenen uluslararası güçlere ka- tılmak üzere askeri birlik gönderebilece- ği bildirildi. AFP'nin haberine göre ilgi- li karar, dün Japonya hükümeti tarafın- dan onaylandı. Karann Diet'te (parla- mento) görüşüleceği belirtildi. Muhafazakâr Japonya hükümeti, 2. Dünya Savaşf ndan beri herhangi bir ne- denle harekete geçirilemeyen Japon as- kerlerinin bundan sonra BM barış gücü- ne katılabileceğini kabul etti. Başbakan Toşiki Kaifu, ilgili kanunun yorumlan- masındaki değişiklik için 'kolektif guvenlik' ile 'kolektif savunma' açıkla- masını getirdi. Buna göre, uluslararası ortak girişimler nedeniyle dışanya asker göndermek 'kolektif güvenfik' sayılacak, 'kolektif savunma' ittifaklarına katılma- ma şeklindeki yasa yürürlükte kalmaya devam edecek. FKÖ'nün mektubu FKÖ'nün geçen ay Washington'a çok gizli bir mektup gönderdiği bildirildi. New York muhabirimiz Şebnem Atiyas'- m bildirdiğine göre FKÖ lideri Yaser krafat'ın sağ kolu Bassam Ebu Şerifin ABD Dışişleri Bakanı James Baker'a gön- derdiği mektupta 'FKÖ'nün Kuveyt işga- lini desteklemediği" vurgulandı. Kaddafi'nin açıklaması Bu arada, Libya lideri Muammer Kad- dali, Körfez'de savaş çıkması halinde, ül- kesinin bir milyon askeri seferber edece- ğini söyledi. Kaddafı, Libya resmi haber ajansı JANA tarafından yayımlanan ko- nuşmasında, Körfez bölgesinde savaş çık- ması halinde halen asker olanlarla yedek- te bulunanlann yanı sıra, bütün halkın seferber edilebileceğini kaydetti. Kaddafı, Körfez'de savaş patlak ver- mesi halinde Libya'nın tutumunun ne olacagına ise değinmedi. Libya lideri, söz konusu birliklerin Libya'da mevzilene- cekleri ya da savaş bölgesine gidecekleri konusunda da bilgi vermedi. HABERLERİN DEVAMI İdam cezası kalksıır(Baştarafı 1. Sayfada) dönecegiz" dedi. DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel de grup toplantı- sında yaptığı konuşmada, idam cezalarının gündeme getirilme- sine değindi. Hükümete, idam cezasını kaldırması yolunda çağn yapan Demirel görüşleri- ni şöyle açıkladı: "Arkadaşlar, Meclis mahke- me defil. Sonra Meclis'te ço- fnnluğunuz var. Bu idam ceza- lan buraya geleli en azından 3-4 scne olmuş. Peki, bunlann icra edilmemesi, yeni cinayetlerin se- bebi idiyse yeni cinayetlerin ve- bali omnzunuzdadır. Her şeyi çabucak yapıyorsunuz. Anaya- sanın 92. maddesindeki yetkileri bile bir iki saatin içinde, veril- memesi lazım gelerdere verdiniz çıktınız. Ne kanun ne anayasa ne gelenek ne görenek tanıyor- snnuz. Eğer bunlan siz, bundan sonra olacak cinayetlerin tedbiri sayıyorsanız o deraektir ki bu zamana kadar olan dnayetler de bunlann infaz edilmemesinden dogmuştur. Öylejse suçiusunnz- siz de. Evvela sizi bir yargıla- mak lazım. Siyasi anlamda söy- lüyorum bunu. Hukuki anlamda da suçu kim işlemişse suçlu odur ve ki- şiye işledigi suçtan dolayı ceza verilir, işlemediği suçtan dolayı degil. Eğer bu zamana kadar yapmadığınız infazlan, ileride işlenebilecek cinayetlere mabsup ve takas için yapmaya kalkarsa- nız, kişiyi, işledigi suçtan dola- yı mahkûm etmeyip işlemediği snçtan dolayı mahkûm etmek gibi fevkalade ağır bir hukuk ih- lali yaparsınız. Ama eğer 'Efen- dim, bu cezalar infaz edilmeli- dir' diyorsanız, bu ayn mesele- dir. Neden infaz edilmelinin ge- rekçesini getirin. Ama bu gerek- çeye baglayarak infaz etmeye kalkarsanız, çok büyük günah ve vebal vardır." Türk kamuoyunun, idam ce- zalannın infazı konusunda bir zihin açıklığına muhtaç olduğu- nu vurgulayan Demirel, bir ta- raftan cinayetleri işleyenlerin yakalanıp cezalandırılmasının istendiğüii, faili bulunamadığın- da kıyamet kopanldığını söyle- di. Demirel, "Sonra. failini bu- lup mahkemeierden gecirip yar- gının verdiği cezaya gelindifin- de, merhametimiz tntuyor. 'Aman aman, buna dokunma- yalım' diyoruz. Bu çıkmazdır arkadaşlar. Gelin, bu idam ce- zasını kaldınn. Çünkü ne olu- yor, kallandmayacak bir ceza, devleti küçük düşünnekten baş- ka bir işe >aramıyor. Referan- duma mı gideceksiniz, başka bir 9ty mi yapacaksınız, yapın, dev- Hangi çağdayız? Asil Nadir9 in mallarına Denktaş talip leti bu durumdan çıkann. Dev- leti bu dunıma düşüren; 12 Ey- lül idaresidir" dedi. "Dün işlenmiş suçlardan do- layı raevcut cezalan bugün icra etmeye kalkarsanız bu tam Ku- yucu Murat Paşa usulü barış, sükûn sağlamjı olur" diyen De- mirel sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuyucu Murat Paşa, bir ta- ne sucluyu ararken eğer 10 kişi bir arada dunıyorsa açın bir ku- yu, gömün şu onu dermiş. Han- gisi suçluysa ortadan kalkar, ama dokuz tane de cinayet işlen- miş olur. Bu terördur, devlet te- rörüdür. 'Suç işleyen cezasını görsün' deniyor. Neredeydin bu zamana kadar Sayın Akbulut? Yeni mi uyanıyorsun? Hikmeti hüknmet adına asamazsınız. Hikmeti hükiimetten, hukuk devletine gelmissiniz. Hukukun geregini yapacaksınız. Kimse iş- lemediği suçtan dolayı mahkûm edilemez. Her halukârda, Türkiye'nin önünde çok önem- li bir sonın duruyor." Tepkiler.. Tepkiler... Sosyalist Partı Genel Sekreter Yardımcısı Erol Aslanoglu, par- tisinjn Adana il merkezinde dü- zenlediği basın toplantısında "tktidarın, Türkiye'nin savaşa girmesini istemeyen halk kitle- lerini susturmak için terör ve idam tartışmasını ortaya atüğını" ileri sürdü. Yeşüler Partisi tstanbul tl Yö- netim Kurulu'nun yaptığı yaa- lı açıklamada, "tktidardakilerin çaresizliğinin, iktidarsızlığının en yeni kamtı olan 1990'da iş- lenen 'faili meçhul' cinayetlere karşıhk 1980 öncesi olaylar ne- deniyle tutuklu idam mahkOm- lannın cezalannın infazı öneri- sinin insanlık dışı bulundugu ve kınandığı" belinilerek "Tüm U- giUleri uyarmayı görev sayıyor, yüz karası önerinin hemen ge- riye alınmasını talep ediyonız" denildi. SHP Istanbul İl Başkanı Er- can Karakaş, dün yaptığı yazılı açıklamada "Meclis'teki ölüm cezalan dosyalannın tasdik edil- mek istenmesini çagdışı bir an- layışın üriinü ve gündemi sap- tırma girişimi olarak görüyoruz" diyerek şu görtişlere yer verdi: "12 Eylül'den on yıl sonra yapılması gereken şey, bir genel af çıkartılması ve 12 Eylül hu- kukunun haksızlıklannın orta- dan kaldırılması olmalıdır. ANAP hükümetinin idamlan Meclis'e getirerek onaylatmak istemesini çagdışı. hukuk dışı bir girişim olarak görüyoruz. Demokratik kamuoyunun buna izin vermeyecefeine inanıyoruz." Istanbul Barosu Başkanı Tur- gut Kazan, Istanbul Barosu ola- rak idam cezasına karşı olduk- ları görüşünün altıru çizerek gö- rüşlerini şöyle özetledi: "Son günlerde Keçeciler tara- fından başlatılan tartışmayı hu- kuk devleti açısından tarif edil- mez bir ayıp olarak görüyoruz. Ortaya aülan göniş, devletin elindeki hükümlüleri bir rehine gibi kabul etmesi ve âdeta cel- latiıga özenmesidir ki düşünmek bile istemiyonız. Aynca ANAP milletvekillerince imzalanan ve anayasamn 87. maddesini degis- tinneyi amaçlayan önergeyi de akıl, mantık ve insaf dışı bulu- yoruz. Bu teklifin kabul edilme- si halinde idam cezalarının in- fazında Meciis'in devre dışına çıkanlacağını ve siyasal suçlar- da otomatik infazlann başlaya- cagını ve ülkemizin darağacla- nyla dolacağını söyliiyoruz." Hukuk profesörü Aydm Ay- bay, görüşlerini açıklarken "ölüm cezasuun ceza degil ctaa- yet olduğunu" belirtti ve "Çag- daş dünyada bu cezanın yeri yoktur. Bunun uygulanmaya devam edilmesi için ileri sürüien gerekçeler de çağdışıdır" dedi. Meslek odalan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Yaiım Erez, dün düzenlediği basın toplantısında terör ve idamlar konusundaki bir soru üzerine "Hukuk devle- tinde misilleme olmaz. Ceza za- nuuunda veriMrse caydına olur. Devlet misilleme yaparsa o za- man hukuk devleti olmaz" ya- nıtım verdi. Sanatçılar Tiyatro yazarı Orhan Asena, "Terörü önlemek için gecmiş tarihlerde suç işlemiş kişileri idam etmenin devlet cjddiyetine yakışmayacagını" söyleyerek "Devlet, teröre terörle karşılık veremez" dedi. Sinema yönetmeni Atıf Yü- maz ise konuyla ilgili görüşleri- ni şöyle açıkladı: "İdam cezalannın nzun yıl- lardan bu yana süren işkenceyi daha da siddeüendinnekten öte- ye gidecegini sanmıyorum. Her- halde Türk balkının ve aydınla- nnın aklıselimi sonunda galip gelecektir ve bu insanlar biraz daha huzur içinde yaşama ola- nagına kavuşacaklardır." Olimpiyat ve dünya rekort- meni eski halterci Naim Süley- manoğlu da "ldamın olmama- sı en iyidir. Bir kişinin işledigi cinayete karşı idam yöntemiyle hayatına son verilmesi bence hatadır" dedi. (Baftarafi 1. Sayfada) muş saçlanyla o günleri anlatır- ken bir gözleri doluyor, bir hırs- lanıyor, bir gülümsüyor... Mesude tnan'ın Üsküdar'da devlet memuru eşiyle birlikte ya- şadıkları ev sade döşenmiş. Du- varlar ve salon vitrini hep oğul- lannm fotoğraflanyla süslü. Bir fotoğrafı gösteriyor înan, "tşte burada 15 yaşındaydı. Burada da şimdiki hali" diyor oğlu Er- han'ı anlatırken. Erhan tnan serbest bırakıl- dıktan kısa süre sonra 1980'in ilk aylannda bu kez Adapazan'nda gözaltına alın- mış. Cezaevine konmuş, çeşitli eylemlerle suçlanarak tutuklan- mış. Giriş o giriş içeriye. Yerde duran kasetçalardan Ahmet Kaya'nın sesi yayıhyor. Nevzat Çelik'in cezaevindeyken yazdığı "Şafak Türküsü" adh şi- iri okuyor kaya... Mesude Înan, "Keşke Erşan'ımı da vnnnasa- lardı da cezaevinde olsaydı. Hiç olmazsa gidip göriirdüm. Şim- di mezanna gidip topragına ya- pışıyorum yalnızca" diyor. Söz dönüp dolaşıp küçük oğlu Er- han'ın ikinci kez idam karan alı- şma geliyor. Erhan 1980 yılında yakalandıktan sonra 12 Eylül oluyor. Uzun süren dava 1980'li yılların sonuna gelindiğinde so- nuçlamyor ve hâkim "kfaun" di- yor. Bu karardan bir gun sonra da Erhan Înan ve 28 arkadaşı kal- makta olduklan Metris Askeri Ceza ve Tütukevi'nden kaçıyor- lar. Firardaki özgürlük 40 gün sürüyor. Erhan, Edirne yakınla- rmdâ sının geçnıek isterken ya- kalamyor. Sonra cezaevi cezaevi dolaş- malar başüyor. Erhan Înan son olarak Bartın Cezaevi'nde hak- kında verilen "idam" cezası ka- ran yla bekliyor. Yaşlı kadın göğ- sünden çıkarttığı albümden fo- toğraflar secip gösteriyor. Birin- de Erhan 15 yaşında "ilk cezae- vi hatırası", diğerinde Erhan 25 yaşında gene "cezaevi hatırası", bir diğerinde Erhan annesine, babasına sanlmış gülUyor. Bir diğerinde Mesude Înan durup gülüyor: "Işte oğlumun mörii- veti™" Erhan bu arada "dünya evine" de giriyor. Kendisi gibi TKP-ML davasından yargılanan ve beş yıl hüküm giyip cezasını çektikten sonra tahliye olan ar- kadaşıyla cezaevinde evleniyor. Anne Mesude, "GeUnim çok iyi. Oglumun idamlık olması önem- li değildi onun için. Ama nikâh çok zor oldu. İki kişi bizden iki kişi kız tarafından alınmasına izin verdiler. Başka kimseyi al- madılar" diyor. Devlet Bakanı Mehmet Keçe- ciler'e çok kızgın Mesude Înan. Tepkisini de şöyle dile getiriyor: "Duyunca çok büyük tepki olur dedim. Kim kimi asıyor? tnönü'nün dedigi gibi, eski suç- lulan rehin gibi göremezler. Ba- na sakin sormay», idamlar kalkmalı mı diye. Kalkmalı, kalkmalı tabü. Yüregi yanan bir yıgm anne, baba, kardeş, sevdaiı var ortada bekleşen. Hangi ça£- da yaşıyoruz..." "Asamazlar" diye bağınyor 28 yıllık yaşamımn hemen he- men 12 yılını cezaevinde geçiren "gediklT mahkûm Erhan Inan- ın annesi. Biz evden ayrılırken de arkamızdan sesleniyor: "Og- lum da okur degil mi?" Açlık grevi Aydırfa sıçradı Haber Merkezi — Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde sevk olayla- nnı ve tek tip hücre uygulama- sını protesto eden tutuklu ve hü- kümlülerin başlattığı açlık gre- vi dokuzuncu gününü doldur- du. Tutuklu ve hükümlü yakın- lanmn Gaziantep HEP binasm- da dört gün önce başlattığı aç- lık grevi dün sona erdirildi. Adana Güney tlleri Büromu- zun haberine göre Diyarbakır 1 Nolu E Tipi Cezaevi'ndeki tu- tuklu ve hükümlülerin, 95 kişi- nin başka merkezlerdeki cezaev- lerine sevkini ve tek kişilik hüc- re uygulamasını protesto ama- cıyla başlattığı açlık grevi 10. gününe girdi. Alman sendikacılar Bu arada Diyarbakır'a gelen 25 Alman sendikacı açlık grevi yapan tutuklu ve hükümlü ya- kınlannı SP'de ziyaret etti. Sen- dikacılar tutuklu ve hükümlü ai- lelerine "Haklı olan mücadele- nizin yamnda olacağız" dediler. Izmir Ege Büromuzun habe- rine göre Aydın E Tipi Cezae- vi'nde bulunan tutuklu ve hü- kümlüler süresiz açlık grevine başladılar. Diyarbakır'dan geti- rilenlerJe birlikte sayılan 230'u bulan tutuklu ve hükümlüler bir açıklama yaparak Eskişehir Ce- zaevi'nin eski haline getirilme- sini istediler. Nazilli E Tipi Cezaevi'nde de 44 tutuklu ve hükümlü açlık gre- vine başladı. 2 gün süreli açlık grevine başladıklanm açıklayan tutuklu ve hükümlüler, Diyarba- kır'dan yapılan mahkûm nakil- lerini ve Eskişehir Cezaevi'nin kapatılmasım protesto ettikleri- ni bildirdiler. (Baftarafi 1. Sayfada) rımlan, devreye girecek turistik yatınmlan ile ülkenin turizme en elverişli yerlerinde kiraladığı araziler de buna eklenmeli. KKTC ekonomisindekı bu önemli yerine karşm geçenlerde Salamis Bay Oteli'ndeki hisseleri 6 milyon 150 bin sterline kamu- laştınldığı ileri sürüien Asil Na- dir'in, Polly Peck krizini çöz- mek için satışa çıkartacağı belir- tilen Kıbns'taki yatınmlannın geleceğınin ne olacağı da merak konusu. Ekonomide bu kadar ağırlıklı yer alan bir grubun ya- tınmlannı satışa çıkaracağı ha- berleri Kıbns'ta 7'den 70"e her- kesi ilgilendiriyor. Cumhurbaş- kanından sokaktaki sade vatan- daşına, narenciye bahçesindeki çiftçisine ve en çok da Nadir Şir- ketler Grubu'nda çalısanlan çok yakından ilgilendiriyor. Bir sa- tış olursa kime olur, bundan ekoncmi ve şirketlerdeki çalı- şanlar nasıl etkilenir? Herhan- gi bir önlem alınması gerekir mi? Bu sonılan öncelikle KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a yönelttik. Denktaş, Asil Nadir'in KKTC'deki mal varlığım satma- sından KKTC ekonomisinin sar- sıntı geçireceğini, ama çökmeye- ceğini söyledi. Denktaş, Polly Peck içinde "Rum parmağı" ol- duğunu vurgularken Nadir Gnı- bu'na ait yatınmlann ve mal varlığırun kimlere satılacağırun kendilerini çok yakından ilgilen- dirdiğini belirtti ve yabancılara- satışa ancak şartlı izin verebile- ceğini açıkladı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, bu konuda Cumhuri- yet'in sorulannı şöyle yanıtladı: — Asil Nadir'in Kıbns'taki yatınmları el değiştirirse bundan ekonorai nasıl etkilenir? DENKTAŞ — Asil Nadir, ba- basının vasiyeti üzerine Kıbns'a gelmiş ve bugün yatınmlanyla 8 bin kişiye direkt bir yaşam or- tamı sağlamıştır. Asil Nadir bu- radaki mal varlığım satar mı? Satarsa ne olur? Satarsa kime satacağı önemlidir. Satın alan kişinin bu yatınmları değerlen- dirme biçimi önemlidir. Bunla- n bilmeden bir şey söylemek mümkün değildir. — Mal varlıgı d değiştirirse ekonomide olabilecek sarsıntıyı daha açık ortaya koyabilir misi- niz? DENKTAŞ — Evet çekilirse, yatırımlar durursa, muhakkak bir sarsıntı gecireceğiz. Ama bu sarsıntı yıkıcı olmaz. Çünkü halk artık çahşmasmı öğrenmiş- tir. Onlann bulduğu pazarlar vardır. Bu pazarlar birden orta- dan kaybolmaz. Onlann aktivi- tesi dursa bile bir yolunu bulu- ruz. Fakat bir sarsıntı mutlaka olacaktır. — Satın atecak kişi veya şir- ketin öoetni nereden geliyor? DENKTAŞ — Satın alacak kişinin milliyetperverliği, Kıbns davasına ne kadar inandığı, Türkleri ne kadar sevdiği önem- lidir. Çünkü unuunayınız, Ame- rikablar Asil Nadir ile Vasiliu- yu Kıbns meselesinin halli için bir araya getirmek istemişlerdir. Bunu bize derhal haber vermiş- tir. Asil Nadir "Ben işadamıyım, siyasetçi değilim" diyerek red- detmiştir bunu, ama daha son- ra tngiltere ve Amerika'da ken- disine ima yohıyla "Sen bu Kıb- ns'tan çekil ki rahatlayasın" denmiştir. Bunlan biz yakından biliyoruz. Diplomatlar bu konu- ya çok önem veriyorlar. Asil Na- dir yatınmları durdurursa Kıb- ns meselesi hallolur diye düşü- nüyorlar. — Sayın Nadir'in yaürunlan- nı durdurması, çekilmesi veya başka bir şirkete devretmesi top- lumlararası görüşmtleri nasıl et- kiler? DENKTAŞ — lşte Rumun ümidi budur. Ekonomimiz yı- kım içerisine girerse biz her ne olursa olsun anlaşma durumu- na gireriz. Yanlış hesaplan bu- dur. Eğer Vasiliu'nun böyle bir hesabı varsa bilsin ki ekonomi- mizi yıkarlarsa, ekonomik geliş- memizi baltalarlarsa bizim el açacağımız ve daha da bağlana- cağımız yer, onlann istemediği yer, Türkiye'dir. Yani böyle bir durum Türkiye ile daha bir en- tegrasyona iter bizi. lşte Asil Nadir'in yatınmlan bu tür bir entegrasyonun bir ihtiyaç hali- ne gelmesini hiç olmazsa engel- lemiştir. Yani yüzde yüz bağlantı gereksinmesi olmamışür. Bu ya- tınmlar çekilirse yüzde yüz en- tegrasyona gidilir. — Polly Peck krizinde Rum faktöıünden bahsediyorsunuz? Nedir bu? DENKTAŞ — Bazı gazetele- rin yardımıyla bu çalkantı baş- latılmışur. Biz baktığımızda, Rum tarafı 5-6 ay öncesinde meclislerinde konuşmaya başla- dılar. Biz bu işin peşine düşece- ğiz diye ifade ettiler. O zaman hiçbir şey yoktu. Sadece yatınrr. vardı. Başladılar ve kademe ka- deme yükseldi geldi, çığ halini aldı. Şündi Asil Nadir o çığm al- tından çıkmaya çalışıyor. Biz burada Rumun yapacağım dedi- ğinin olduğunu görüyoruz. Onun için de diyorum ki işin içinde Rum parmağı var. Hem çok var. Niyetleri var, paralan var, eylemleri var, her şeyleri var. Bakanlar kurulu kararlan var. — Asil Nadir'in mal varlığı yabancıya saülma dunımuna ge- lirse ne olur? DENKTAŞ — Yabancılann alması izne tabi, alamaz herkes. Ben aldım diyemez. Üçüncü bir şirketin alması, ancak Kıbns Türklerinin çoğunlukta olması kaydıyla olur. Yüzde 51'i bizde olmak şartıyla olabilir. — Diyelim bir Ingüiz şirketi Asil Nadir'in buradaki mal var- lığım devralamaz mı? DENKTAŞ — Olamaz, hayır. — tzin vermez misiniz? DENKTAŞ — Kimliğine ba- kanz, ama yabancıya vermeyiz. — Bir yabancı şirketin arka- sında Rum parmağının çıkaca- ğını mı düşünüyorsunuz? DENKTAŞ — Bilemezsiniz ne çıkacağını. tlle de Rum par- mağı çıkması gerekmez. Kıbns- ın bir Yunan adası olması gerek- tiğine inanan bir Ingiliz de ola- bilir. Ingiliz hükümetinin üste- lediği gibi 'siz gidin alın bunla- rın ekonomik kaynaklannı kurutun' diye özel şirketler de kurulabilir. Rumun kurdurttu- ğu şirketler olabilir. Her şey ola- bilir. Onun için bu satış öyle ko- lay değil. En azından yüzde 51'i bizde olmalı, yönetim bizde kal- malı. İnsan hançeri getirip bağ- nna dayamaz. — Sizin bu konuda eklemek istediginiz bir şey var mı? DENKTAŞ — Ben bir şeye üzüldüm. Düşene vurma, diye yetiştirilmiş insanlanz. Duşenin elinden tut diye. Asil Nadir düş- medi, zor duruma girdi ve Rum kendisine vururken burada ba- zı kişiler ve örgütler Rumdan ev- vel zevk ala ala hançerler sapla- yabildiler. Bunu yapıp da zevk duyanların olması epey üzücü oldu benim için. İnsanlığa sığ- dıramam. Ne kadar düşmamn olsa, bir Türk, zor bir merhale- ye giriyor, senin 6-8 bin işçine iş veren bir el kınlmak isteniyor ve sen şevkle istekle o eli kırmak is- teyenlere yardımcı oluyorsun. Yani hiç değilse susamıyorsun. Bir ahlak meselesidir diye bakı- yorum. Ve zayıf tarafımızı böylelikle görmüş oluyorum. Bunu zanne- dersem düzeltmemiz lazım. öte yandan Polly Peck Inter- national (PPI) şirketler grubu, Salamis Bay Oteli'ndeki hissele- rinin KKTC hükümetine devre- dildiği yolundaki haberleri ya- lanladı. AA'mn bildirdiğine gö- re Polly Peck'in Londra'daki merkezinden bir şirket sözcüsü, otel satışıyla ilgili haberlerin doğru olrnadığını söyledi. Söz- cü, "Henüz otel Polly Peck'in- dir. Elden çıkarmadık" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle