Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER 17 EKÎM 1990
WASHINGTON
ABD,Irak'a karşı yeni önlemler istiyorBush yönetimi, dünya kamuoyunun Irak'a karşı tepkisini
canlı tutmak için gözlerin BM'de olmasını istiyor. Bu
çerçeyede bir dizi yeni önleme hazırlanıyor. ABD'nin, BM
nezdinde Irak'ın Kuveyt'i tahrip etmesinin kınanması ve
tazminat talep edilmesi yönünde bir girişime hazırlandığı
bildiriliyor.
UFUK GÜLDEMİR
WASHEVGTON — ABD yönetimi bir
yandan Irak'ı diplomatik alanda daha
fazla sıkıştırmak için Birleşmiş Milietler'-
de bir dizi yeni girişime hazırlanırken di-
ğer yandan da Körfez'de olası bir savaş
öncesinin son büyük konuşlandırmasını
yapıyor. ABD'nin diplomatik çabalar
içinde olması, savaş olasılığının geri pla-
na itildiği anlamına gelmiyor. Aksine bu
çabalar, askeri konuşlandırma mutlak bir
galibiyete kuşku bırakmayacak noktaya
ulaşıncaya kadar vakit kazanıldı şeklin-
de algılanıyor. New York Times'tan Ju-
dith Milkr'in önceki günkü yazısında üst
düzeyde bir ABD yönetim mensubuna at-
fen aktardığı gibi "yolun sonunda sade-
ce savaş göninüyor".
• Diplomatik çabalar — Yolun Sonun-
da sadece savaş görünüyor, ama Bush
yönetimi bu karan Amerika'ya en uygun
koşullar altında almak istiyor. Yönetim-
de ABD'nin Irak'ı yeneceği konusunda
kuşku yok, ama kısa süreli bir savaşın da-
hi can kaybı açısından ABD'ye faturası-
nın yüksek olacağı yönünde bir görüş bir-
liği var. Washington Post'un Beyaz Sa-
ray muhabiri David Hoffman önceki
günkü haberinde, "Üst düzey yönetim
çevrelerinin. konuşlandınna tamamlanın-
caya kadar, ilk adım Irak tarafından atıi-
madığı siirece Bush'un Amerika'yı bir sa-
vaşa sokmakta aceleci davranmayacağı"
düşüncesinde olduğunu aktardı. Bu,
Amerika'nın savaş istemediği anlamına
gelmiyor, aksine "sonucıı garantili" bir
savaş istediği anlamına geliyor. Bu sağ-
lanıncaya kadar da dünya kamuoyunun
Irak'a tepkisini canlı tutmak için gözle-
rin BM'de olması isteniyor. tşte bu çer-
çevede Bush yönetimi bir dizi yeni adı-
ma hazırlanıyor. tlk adımın, Irak'ın Ku-
veyt'i tahrip etmesinin kınanması ve taz-
minat talep edilmesi yönünde bir BM ka-
ran çıkartmak olacağı ileri surülüyor.
• Savaş gerekçesi — Her ne kadar
ABD kendisini tam olarak hazır hisset-
meden bir savaşa süniklenmek istemiyor-
sa da bazı unsurlar var ki, bunlann dev-
reye girmesinin savaş tarihini erkene ala-
bileceği kaydediliyor. Washington Post,
bunları şöyle sıralıyor: Bölgedeki Ame-
rikan menfaatlerine yönelik terörist ve-
ya askeri saldırılar, Irak'ın Kuveytlilere
karşı uyguladığı baskı, Kuveyt veya
Irak taki r-hinelere karşı girişilecek bir
hareket. Ancak Amerika'nın ne zaman
bunlan yeterince "tahrik" olarak kabul
edeceği netliğe kavuşmuş değil. ABD, za-
manı geldiğinde bundan çok daha azını
dahi savaş nedeni sayabilir. Nitekim
ABD Başkanı George Bush bundan bir
ay önce, kendisini sıkıştıran gazetecilere
"Borulan çaldığım zaman hepiniz
duyarsuıız" demişti. Ancak bunun önün-
deki bir engel, Irak lideri Saddam Hüse-
yin'in, izlediği sakin politikalar. Irak'ın
son haftalarda ABD'ye bir savaş gerek-
çesi yaratacak hareketlerden dikkatle ka-
çındığı gözleniyor. Bu da ABD'nin Irak'a
karşı bir savaşa girecekse, cepheye Arap
Koalisyonu'nu da götürmesini güçleşti-
riyor. Çünkü Araplar, ancak çok açık bir
tahrik olursa bir başka Arap ülkesi olan
Irak'a karşı savaşacağım bildiriyor. Hat-
ta Suudilerin böyle bir tahrikte dahi ken-
di sınırlannı aşarak Irak'a girecekleri
kuşkulu.
• Askeri konuşlandınna — ABD her
ne kadar BM'de bazı yeni girişimlerde
bulunmaya hazırlanıyorsa da askeri ko-
nuşlandırmada auığı son adımlar, yolun
sonunda savaş olduğunu savunanların
elini güçlendiriyor. Orneğin Amerikan
ordusunun en güçlü zırhlı birliklerinden
olan Birinci Süvari Tümeni ve Üçüncü
Zırhlı Süvari Alayı Körfez'e ulaşmış du-
rumda. Ml tankları ve Bradley personel
taşıyıcılan ile teçhiz edilmiş bu 15 bin ki-
şilik kuvvet, iki hafta içinde çöldeki mev-
zisine girecek. Bunlarla birlikte ABD'nin
Körfez'deki gücü 200 bine ulaşmış ola-
cak. Aynca binlerce uçak ve 50 parçalık
donanma da Irak'ı denizden ve havadan
çevirmiş durumda. Savaşa kaçınılmaz
gözüyle bakanlar, Batılılann tarihte çöl
savaşlanm hep kış aylannda yaptıkları-
nı hatırlatıyor ve son iki aydır Irak ablu-
ka ile zayıflatılırken Amerikan ordusu-
nun çöle adapte olma şansını elde ettiği-
ni vurguluyor. ABD'nin savaşa hazırlan-
dığının bir başka göstergesini de Bush'-
un Kongre liderlerini Beyaz Saray'da top-
layarak son durum hakkında bilgi verme-
si oluşturuyor. Bu görüşmeden Amerikan
basınına sızan haberlere göre Amerikan
konuşlandırması kasımın ortalarmda ta-
mamlamyor. Temsilciler Meclisi Silahlı
Kuvvetler Komitesi Başkanı Les Aspin,
konuşlandırmamn tamamlandığı tarih ile
1991 hac mevsimi arasında askeri hare-
ketlenme olabileceğini ima ediyor.
Washington'da bu ara herkes, Napol-
yon'un, "Kılıçla, üstüne oturmak hariç,
her şeyi yapabilirsiniz" cümlesini hatır-
latıyor. Her ne kadar bu cümledeki
"küıç" sözcüğü savaşı ön plana çıkan-
yorsa da cümlenin "her -seyi
yapabilirsiniz" bölümü, diplomatik mü-
zakereleri dışlamıyor.
CUMHURBAŞKANIÖZAL KAHİRE'DE TOKYO
'Krizin tek çözümü barış değil'Cumhurbaşkanı Turgut Özal
Kahire'de yaptığı
açıklamada, Körfez krizine
barışçı bir çözüm
bulunmasının ancak BM
kararlarının tavizsiz
uygulanmasıyla mümkün
olduğunu söyledi. Özal,
Katar ile Türkiye arasında su
ile gaz takası yapılabileceğini
belirtti.
KAHİRE (AA) — Cumhurbaşkanı
Turgut Özal, Körfez krizinin banşçı yolla
çözulebümesi için BM kararlarının taviz-
siz uygulanması gerektiğini bildirdi.
Ortadoğu ve Körfez ülkelerine yaptı-
ğı gezinin dördüncü durağı olan Kahire'-
de bulunan özal, gazetecilere yaptığı
açıklamada, Körfez ülkelerinin kriz ko-
nusunda Türkiye ile paralel görüşleri
paylaştıklarını, ancak daha fazla etkilen-
dikleri için bu meselenin bir an evvel çö-
zümünû daha fazla arzu ettikleri izleni-
mini edindiğini söyledi. Bu konunun çö-
zümünün BM kararlarına bağlı olduğu-
nu ve bunlann uygulanması için biraz da-
ha sabra ihtiyaç olduğunu belirten özal,
bu soru üzerine şöyle dedi:
"Ancak şunu görmek lazım. Bu me-
sek ilk de banşla hailedilecek diye bir şey
yok. Nasıl halledilmesi icap ederse öyle
halledUecek. Ama gönıil tabiatıyla banşla
halledilmesinden yana. Bunun için de
BM kararlarının tavizsiz uygula'..nası la-
zım. Bu yapıldığı zaman barış yolnyla
halledilir. Irak, başka allernatif olmadı-
Japonya, Körfez'e
asker gönderiyorJaponya hükümetinin Körfez bölgesindeki uluslararası güce
katılmak üzere asker gönderme kararı aldığı bildirildi.
Karann yürürlüğe girmesi için parlamentoda onaylanması
ÖZAL KAHİRE'DE — Cumhurbaşkanı Özal. Kahire Havaalanı'nda Mısır Devlet Başkanı HüsnüMübarek tarafından karşı
landı. Özal'ın ikametgâhına aynlan Kubbe sarayı önünde resmi karşılama töreni düzenlendi. (Foto&raf: Reuter)
gı mesajını çok iyi almalıdır."
Özal, Türkiye'nin arabuluculuk yapıp
yapmayacağı yolundaki bir soru üzerine
de BM kararlan varken, Türkiye'nin ara-
bulucuiuğunun söz konusu olamayaca-
ğını bildirdi. Özal, Irak Başbakan Birinci
Yardımcısı Taha Yasin Ramazan ile gö-
rüşmesinde de BM kararlarını bir an ev-
vel uygulamaları gerektiği, aksi takdir-
de durumun daha da kötüleşeceği konu-
sunda kendisini uyardığıru kaydetti.
özal, Katar'daki temasları konusun-
da bilgi verirken de Türkiye'nin mümkün
olduğu takdirde Körfez krizine banşçı bir
çözüm bulunmasını tercih ettiğini, çün-
kü bir savaşla varılacak sonucun, ilende
birtakım başka problemlere neden ola-
bileceğini söylediğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Turgut Ozal, Katar'-
daki tenıaslan sırasında ikili ilişkiler üze-
rinde durulduğunu belirtirken, Katar'ın
tek başına dünyanın en büyük doğalgaz
rezervine sahip olduğuna dikkati çekti.
Görüşmelerde doğalgazın Türkiye'ye ge-
tirilmesi ve Türkiye uzerinden Avrupa ul-
kelerine nakledilmesi de dahil çeşitli pro-
jelerin ele alındıgını belirten Özal, Katar
tarafından sağlanacak ucuz gaz ile Türki-
ye'nin alüminyum, çelik, amonyak gibi
çok fazla enerji kullanan sanayi dallann-
da ortakhk şeklinde tesisler kurmasının
da gündemde bulunduğunu söyledi.
özal, şöyle dedi:
"Bu gaz Türkiye'ye getirilebilirse, ki
getirilme şansı da vardır, aynı zamaada
Türkiye'den bu projelere su getirme me-
selesi de düşüniilecek. Gaz bonı hatlan
ile su boru hatlannın birbirlerine para-
kl olarak aynı güzergâh üzerinde getiril-
mesi imkân dahilindedir. Bu bakımdan,
bir taraftan gaz alırken diğer taraftan su
verebileceğiz. Bu meseleler katarlı >etki-
lilerle görüşüldü. Genel hatlanyla bu ül-
kelerie daha yakın ilişkiler kurabileceği-
miz meydana çıkmaktadır."
gerekiyor.
Dış Habeıier Servisi — Japonya hükü-
metinin, Körfez bölgesine asker gönder-
mek için dün karar aldığı bildirildi. Mu-
halefetteki Japonya Sosyalist Partisi'nin
bu karara karşı çıktığj belirtildi. Karann
yürürlüğe girmesi için parlamentoda
onaylanması gerekiyor. ABD uçak gemisi
Midway'in Japonya'dan yola cıktığı kay-
dedildi. Uçak gemisinin kasımda Kör-
fez'e varması bekleniyor. önceki gün so-
na eren Kuveyt Halk Kongresi'nde, BM
Guvenlik Konseyi'nin Irak'ın Kuveyt'ten
çekilmesini sağlamak için tüm yollann
denenmesi istendi.
Japonya'mn Körfez bölgesinde Irak'a
karşı mevzilenen uluslararası güçlere ka-
tılmak üzere askeri birlik gönderebilece-
ği bildirildi. AFP'nin haberine göre ilgi-
li karar, dün Japonya hükümeti tarafın-
dan onaylandı. Karann Diet'te (parla-
mento) görüşüleceği belirtildi.
Muhafazakâr Japonya hükümeti, 2.
Dünya Savaşf ndan beri herhangi bir ne-
denle harekete geçirilemeyen Japon as-
kerlerinin bundan sonra BM barış gücü-
ne katılabileceğini kabul etti. Başbakan
Toşiki Kaifu, ilgili kanunun yorumlan-
masındaki değişiklik için 'kolektif
guvenlik' ile 'kolektif savunma' açıkla-
masını getirdi. Buna göre, uluslararası
ortak girişimler nedeniyle dışanya asker
göndermek 'kolektif güvenfik' sayılacak,
'kolektif savunma' ittifaklarına katılma-
ma şeklindeki yasa yürürlükte kalmaya
devam edecek.
FKÖ'nün mektubu
FKÖ'nün geçen ay Washington'a çok
gizli bir mektup gönderdiği bildirildi.
New York muhabirimiz Şebnem Atiyas'-
m bildirdiğine göre FKÖ lideri Yaser
krafat'ın sağ kolu Bassam Ebu Şerifin
ABD Dışişleri Bakanı James Baker'a gön-
derdiği mektupta 'FKÖ'nün Kuveyt işga-
lini desteklemediği" vurgulandı.
Kaddafi'nin açıklaması
Bu arada, Libya lideri Muammer Kad-
dali, Körfez'de savaş çıkması halinde, ül-
kesinin bir milyon askeri seferber edece-
ğini söyledi. Kaddafı, Libya resmi haber
ajansı JANA tarafından yayımlanan ko-
nuşmasında, Körfez bölgesinde savaş çık-
ması halinde halen asker olanlarla yedek-
te bulunanlann yanı sıra, bütün halkın
seferber edilebileceğini kaydetti.
Kaddafı, Körfez'de savaş patlak ver-
mesi halinde Libya'nın tutumunun ne
olacagına ise değinmedi. Libya lideri, söz
konusu birliklerin Libya'da mevzilene-
cekleri ya da savaş bölgesine gidecekleri
konusunda da bilgi vermedi.
HABERLERİN DEVAMI
İdam cezası kalksıır(Baştarafı 1. Sayfada)
dönecegiz" dedi.
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel de grup toplantı-
sında yaptığı konuşmada, idam
cezalarının gündeme getirilme-
sine değindi. Hükümete, idam
cezasını kaldırması yolunda
çağn yapan Demirel görüşleri-
ni şöyle açıkladı:
"Arkadaşlar, Meclis mahke-
me defil. Sonra Meclis'te ço-
fnnluğunuz var. Bu idam ceza-
lan buraya geleli en azından 3-4
scne olmuş. Peki, bunlann icra
edilmemesi, yeni cinayetlerin se-
bebi idiyse yeni cinayetlerin ve-
bali omnzunuzdadır. Her şeyi
çabucak yapıyorsunuz. Anaya-
sanın 92. maddesindeki yetkileri
bile bir iki saatin içinde, veril-
memesi lazım gelerdere verdiniz
çıktınız. Ne kanun ne anayasa
ne gelenek ne görenek tanıyor-
snnuz. Eğer bunlan siz, bundan
sonra olacak cinayetlerin tedbiri
sayıyorsanız o deraektir ki bu
zamana kadar olan dnayetler de
bunlann infaz edilmemesinden
dogmuştur. Öylejse suçiusunnz-
siz de. Evvela sizi bir yargıla-
mak lazım. Siyasi anlamda söy-
lüyorum bunu.
Hukuki anlamda da suçu
kim işlemişse suçlu odur ve ki-
şiye işledigi suçtan dolayı ceza
verilir, işlemediği suçtan dolayı
degil. Eğer bu zamana kadar
yapmadığınız infazlan, ileride
işlenebilecek cinayetlere mabsup
ve takas için yapmaya kalkarsa-
nız, kişiyi, işledigi suçtan dola-
yı mahkûm etmeyip işlemediği
snçtan dolayı mahkûm etmek
gibi fevkalade ağır bir hukuk ih-
lali yaparsınız. Ama eğer 'Efen-
dim, bu cezalar infaz edilmeli-
dir' diyorsanız, bu ayn mesele-
dir. Neden infaz edilmelinin ge-
rekçesini getirin. Ama bu gerek-
çeye baglayarak infaz etmeye
kalkarsanız, çok büyük günah
ve vebal vardır."
Türk kamuoyunun, idam ce-
zalannın infazı konusunda bir
zihin açıklığına muhtaç olduğu-
nu vurgulayan Demirel, bir ta-
raftan cinayetleri işleyenlerin
yakalanıp cezalandırılmasının
istendiğüii, faili bulunamadığın-
da kıyamet kopanldığını söyle-
di. Demirel, "Sonra. failini bu-
lup mahkemeierden gecirip yar-
gının verdiği cezaya gelindifin-
de, merhametimiz tntuyor.
'Aman aman, buna dokunma-
yalım' diyoruz. Bu çıkmazdır
arkadaşlar. Gelin, bu idam ce-
zasını kaldınn. Çünkü ne olu-
yor, kallandmayacak bir ceza,
devleti küçük düşünnekten baş-
ka bir işe >aramıyor. Referan-
duma mı gideceksiniz, başka bir
9ty mi yapacaksınız, yapın, dev-
Hangi çağdayız? Asil Nadir9
in mallarına Denktaş talip
leti bu durumdan çıkann. Dev-
leti bu dunıma düşüren; 12 Ey-
lül idaresidir" dedi.
"Dün işlenmiş suçlardan do-
layı raevcut cezalan bugün icra
etmeye kalkarsanız bu tam Ku-
yucu Murat Paşa usulü barış,
sükûn sağlamjı olur" diyen De-
mirel sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kuyucu Murat Paşa, bir ta-
ne sucluyu ararken eğer 10 kişi
bir arada dunıyorsa açın bir ku-
yu, gömün şu onu dermiş. Han-
gisi suçluysa ortadan kalkar,
ama dokuz tane de cinayet işlen-
miş olur. Bu terördur, devlet te-
rörüdür. 'Suç işleyen cezasını
görsün' deniyor. Neredeydin bu
zamana kadar Sayın Akbulut?
Yeni mi uyanıyorsun? Hikmeti
hüknmet adına asamazsınız.
Hikmeti hükiimetten, hukuk
devletine gelmissiniz. Hukukun
geregini yapacaksınız. Kimse iş-
lemediği suçtan dolayı mahkûm
edilemez. Her halukârda,
Türkiye'nin önünde çok önem-
li bir sonın duruyor."
Tepkiler.. Tepkiler...
Sosyalist Partı Genel Sekreter
Yardımcısı Erol Aslanoglu, par-
tisinjn Adana il merkezinde dü-
zenlediği basın toplantısında
"tktidarın, Türkiye'nin savaşa
girmesini istemeyen halk kitle-
lerini susturmak için terör ve
idam tartışmasını ortaya
atüğını" ileri sürdü.
Yeşüler Partisi tstanbul tl Yö-
netim Kurulu'nun yaptığı yaa-
lı açıklamada, "tktidardakilerin
çaresizliğinin, iktidarsızlığının
en yeni kamtı olan 1990'da iş-
lenen 'faili meçhul' cinayetlere
karşıhk 1980 öncesi olaylar ne-
deniyle tutuklu idam mahkOm-
lannın cezalannın infazı öneri-
sinin insanlık dışı bulundugu ve
kınandığı" belinilerek "Tüm U-
giUleri uyarmayı görev sayıyor,
yüz karası önerinin hemen ge-
riye alınmasını talep ediyonız"
denildi.
SHP Istanbul İl Başkanı Er-
can Karakaş, dün yaptığı yazılı
açıklamada "Meclis'teki ölüm
cezalan dosyalannın tasdik edil-
mek istenmesini çagdışı bir an-
layışın üriinü ve gündemi sap-
tırma girişimi olarak
görüyoruz" diyerek şu görtişlere
yer verdi:
"12 Eylül'den on yıl sonra
yapılması gereken şey, bir genel
af çıkartılması ve 12 Eylül hu-
kukunun haksızlıklannın orta-
dan kaldırılması olmalıdır.
ANAP hükümetinin idamlan
Meclis'e getirerek onaylatmak
istemesini çagdışı. hukuk dışı
bir girişim olarak görüyoruz.
Demokratik kamuoyunun buna
izin vermeyecefeine inanıyoruz."
Istanbul Barosu Başkanı Tur-
gut Kazan, Istanbul Barosu ola-
rak idam cezasına karşı olduk-
ları görüşünün altıru çizerek gö-
rüşlerini şöyle özetledi:
"Son günlerde Keçeciler tara-
fından başlatılan tartışmayı hu-
kuk devleti açısından tarif edil-
mez bir ayıp olarak görüyoruz.
Ortaya aülan göniş, devletin
elindeki hükümlüleri bir rehine
gibi kabul etmesi ve âdeta cel-
latiıga özenmesidir ki düşünmek
bile istemiyonız. Aynca ANAP
milletvekillerince imzalanan ve
anayasamn 87. maddesini degis-
tinneyi amaçlayan önergeyi de
akıl, mantık ve insaf dışı bulu-
yoruz. Bu teklifin kabul edilme-
si halinde idam cezalarının in-
fazında Meciis'in devre dışına
çıkanlacağını ve siyasal suçlar-
da otomatik infazlann başlaya-
cagını ve ülkemizin darağacla-
nyla dolacağını söyliiyoruz."
Hukuk profesörü Aydm Ay-
bay, görüşlerini açıklarken
"ölüm cezasuun ceza degil ctaa-
yet olduğunu" belirtti ve "Çag-
daş dünyada bu cezanın yeri
yoktur. Bunun uygulanmaya
devam edilmesi için ileri sürüien
gerekçeler de çağdışıdır" dedi.
Meslek odalan
Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği Başkanı Yaiım Erez, dün
düzenlediği basın toplantısında
terör ve idamlar konusundaki
bir soru üzerine "Hukuk devle-
tinde misilleme olmaz. Ceza za-
nuuunda veriMrse caydına olur.
Devlet misilleme yaparsa o za-
man hukuk devleti olmaz" ya-
nıtım verdi.
Sanatçılar
Tiyatro yazarı Orhan Asena,
"Terörü önlemek için gecmiş
tarihlerde suç işlemiş kişileri
idam etmenin devlet cjddiyetine
yakışmayacagını" söyleyerek
"Devlet, teröre terörle karşılık
veremez" dedi.
Sinema yönetmeni Atıf Yü-
maz ise konuyla ilgili görüşleri-
ni şöyle açıkladı:
"İdam cezalannın nzun yıl-
lardan bu yana süren işkenceyi
daha da siddeüendinnekten öte-
ye gidecegini sanmıyorum. Her-
halde Türk balkının ve aydınla-
nnın aklıselimi sonunda galip
gelecektir ve bu insanlar biraz
daha huzur içinde yaşama ola-
nagına kavuşacaklardır."
Olimpiyat ve dünya rekort-
meni eski halterci Naim Süley-
manoğlu da "ldamın olmama-
sı en iyidir. Bir kişinin işledigi
cinayete karşı idam yöntemiyle
hayatına son verilmesi bence
hatadır" dedi.
(Baftarafi 1. Sayfada)
muş saçlanyla o günleri anlatır-
ken bir gözleri doluyor, bir hırs-
lanıyor, bir gülümsüyor...
Mesude tnan'ın Üsküdar'da
devlet memuru eşiyle birlikte ya-
şadıkları ev sade döşenmiş. Du-
varlar ve salon vitrini hep oğul-
lannm fotoğraflanyla süslü. Bir
fotoğrafı gösteriyor înan, "tşte
burada 15 yaşındaydı. Burada
da şimdiki hali" diyor oğlu Er-
han'ı anlatırken.
Erhan tnan serbest bırakıl-
dıktan kısa süre sonra 1980'in
ilk aylannda bu kez
Adapazan'nda gözaltına alın-
mış. Cezaevine konmuş, çeşitli
eylemlerle suçlanarak tutuklan-
mış. Giriş o giriş içeriye.
Yerde duran kasetçalardan
Ahmet Kaya'nın sesi yayıhyor.
Nevzat Çelik'in cezaevindeyken
yazdığı "Şafak Türküsü" adh şi-
iri okuyor kaya... Mesude Înan,
"Keşke Erşan'ımı da vnnnasa-
lardı da cezaevinde olsaydı. Hiç
olmazsa gidip göriirdüm. Şim-
di mezanna gidip topragına ya-
pışıyorum yalnızca" diyor. Söz
dönüp dolaşıp küçük oğlu Er-
han'ın ikinci kez idam karan alı-
şma geliyor. Erhan 1980 yılında
yakalandıktan sonra 12 Eylül
oluyor. Uzun süren dava 1980'li
yılların sonuna gelindiğinde so-
nuçlamyor ve hâkim "kfaun" di-
yor.
Bu karardan bir gun sonra da
Erhan Înan ve 28 arkadaşı kal-
makta olduklan Metris Askeri
Ceza ve Tütukevi'nden kaçıyor-
lar. Firardaki özgürlük 40 gün
sürüyor. Erhan, Edirne yakınla-
rmdâ sının geçnıek isterken ya-
kalamyor.
Sonra cezaevi cezaevi dolaş-
malar başüyor. Erhan Înan son
olarak Bartın Cezaevi'nde hak-
kında verilen "idam" cezası ka-
ran yla bekliyor. Yaşlı kadın göğ-
sünden çıkarttığı albümden fo-
toğraflar secip gösteriyor. Birin-
de Erhan 15 yaşında "ilk cezae-
vi hatırası", diğerinde Erhan 25
yaşında gene "cezaevi hatırası",
bir diğerinde Erhan annesine,
babasına sanlmış gülUyor. Bir
diğerinde Mesude Înan durup
gülüyor: "Işte oğlumun mörii-
veti™"
Erhan bu arada "dünya
evine" de giriyor. Kendisi gibi
TKP-ML davasından yargılanan
ve beş yıl hüküm giyip cezasını
çektikten sonra tahliye olan ar-
kadaşıyla cezaevinde evleniyor.
Anne Mesude, "GeUnim çok iyi.
Oglumun idamlık olması önem-
li değildi onun için. Ama nikâh
çok zor oldu. İki kişi bizden iki
kişi kız tarafından alınmasına
izin verdiler. Başka kimseyi al-
madılar" diyor.
Devlet Bakanı Mehmet Keçe-
ciler'e çok kızgın Mesude Înan.
Tepkisini de şöyle dile getiriyor:
"Duyunca çok büyük tepki
olur dedim. Kim kimi asıyor?
tnönü'nün dedigi gibi, eski suç-
lulan rehin gibi göremezler. Ba-
na sakin sormay», idamlar
kalkmalı mı diye. Kalkmalı,
kalkmalı tabü. Yüregi yanan bir
yıgm anne, baba, kardeş, sevdaiı
var ortada bekleşen. Hangi ça£-
da yaşıyoruz..."
"Asamazlar" diye bağınyor
28 yıllık yaşamımn hemen he-
men 12 yılını cezaevinde geçiren
"gediklT mahkûm Erhan Inan-
ın annesi. Biz evden ayrılırken
de arkamızdan sesleniyor: "Og-
lum da okur degil mi?"
Açlık grevi
Aydırfa
sıçradı
Haber Merkezi — Diyarbakır
E Tipi Cezaevi'nde sevk olayla-
nnı ve tek tip hücre uygulama-
sını protesto eden tutuklu ve hü-
kümlülerin başlattığı açlık gre-
vi dokuzuncu gününü doldur-
du. Tutuklu ve hükümlü yakın-
lanmn Gaziantep HEP binasm-
da dört gün önce başlattığı aç-
lık grevi dün sona erdirildi.
Adana Güney tlleri Büromu-
zun haberine göre Diyarbakır 1
Nolu E Tipi Cezaevi'ndeki tu-
tuklu ve hükümlülerin, 95 kişi-
nin başka merkezlerdeki cezaev-
lerine sevkini ve tek kişilik hüc-
re uygulamasını protesto ama-
cıyla başlattığı açlık grevi 10.
gününe girdi.
Alman sendikacılar
Bu arada Diyarbakır'a gelen
25 Alman sendikacı açlık grevi
yapan tutuklu ve hükümlü ya-
kınlannı SP'de ziyaret etti. Sen-
dikacılar tutuklu ve hükümlü ai-
lelerine "Haklı olan mücadele-
nizin yamnda olacağız" dediler.
Izmir Ege Büromuzun habe-
rine göre Aydın E Tipi Cezae-
vi'nde bulunan tutuklu ve hü-
kümlüler süresiz açlık grevine
başladılar. Diyarbakır'dan geti-
rilenlerJe birlikte sayılan 230'u
bulan tutuklu ve hükümlüler bir
açıklama yaparak Eskişehir Ce-
zaevi'nin eski haline getirilme-
sini istediler.
Nazilli E Tipi Cezaevi'nde de
44 tutuklu ve hükümlü açlık gre-
vine başladı. 2 gün süreli açlık
grevine başladıklanm açıklayan
tutuklu ve hükümlüler, Diyarba-
kır'dan yapılan mahkûm nakil-
lerini ve Eskişehir Cezaevi'nin
kapatılmasım protesto ettikleri-
ni bildirdiler.
(Baftarafi 1. Sayfada)
rımlan, devreye girecek turistik
yatınmlan ile ülkenin turizme
en elverişli yerlerinde kiraladığı
araziler de buna eklenmeli.
KKTC ekonomisindekı bu
önemli yerine karşm geçenlerde
Salamis Bay Oteli'ndeki hisseleri
6 milyon 150 bin sterline kamu-
laştınldığı ileri sürüien Asil Na-
dir'in, Polly Peck krizini çöz-
mek için satışa çıkartacağı belir-
tilen Kıbns'taki yatınmlannın
geleceğınin ne olacağı da merak
konusu. Ekonomide bu kadar
ağırlıklı yer alan bir grubun ya-
tınmlannı satışa çıkaracağı ha-
berleri Kıbns'ta 7'den 70"e her-
kesi ilgilendiriyor. Cumhurbaş-
kanından sokaktaki sade vatan-
daşına, narenciye bahçesindeki
çiftçisine ve en çok da Nadir Şir-
ketler Grubu'nda çalısanlan çok
yakından ilgilendiriyor. Bir sa-
tış olursa kime olur, bundan
ekoncmi ve şirketlerdeki çalı-
şanlar nasıl etkilenir? Herhan-
gi bir önlem alınması gerekir
mi?
Bu sonılan öncelikle KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a
yönelttik.
Denktaş, Asil Nadir'in
KKTC'deki mal varlığım satma-
sından KKTC ekonomisinin sar-
sıntı geçireceğini, ama çökmeye-
ceğini söyledi. Denktaş, Polly
Peck içinde "Rum parmağı" ol-
duğunu vurgularken Nadir Gnı-
bu'na ait yatınmlann ve mal
varlığırun kimlere satılacağırun
kendilerini çok yakından ilgilen-
dirdiğini belirtti ve yabancılara-
satışa ancak şartlı izin verebile-
ceğini açıkladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş, bu konuda Cumhuri-
yet'in sorulannı şöyle yanıtladı:
— Asil Nadir'in Kıbns'taki
yatınmları el değiştirirse bundan
ekonorai nasıl etkilenir?
DENKTAŞ — Asil Nadir, ba-
basının vasiyeti üzerine Kıbns'a
gelmiş ve bugün yatınmlanyla 8
bin kişiye direkt bir yaşam or-
tamı sağlamıştır. Asil Nadir bu-
radaki mal varlığım satar mı?
Satarsa ne olur? Satarsa kime
satacağı önemlidir. Satın alan
kişinin bu yatınmları değerlen-
dirme biçimi önemlidir. Bunla-
n bilmeden bir şey söylemek
mümkün değildir.
— Mal varlıgı d değiştirirse
ekonomide olabilecek sarsıntıyı
daha açık ortaya koyabilir misi-
niz?
DENKTAŞ — Evet çekilirse,
yatırımlar durursa, muhakkak
bir sarsıntı gecireceğiz. Ama bu
sarsıntı yıkıcı olmaz. Çünkü
halk artık çahşmasmı öğrenmiş-
tir. Onlann bulduğu pazarlar
vardır. Bu pazarlar birden orta-
dan kaybolmaz. Onlann aktivi-
tesi dursa bile bir yolunu bulu-
ruz. Fakat bir sarsıntı mutlaka
olacaktır.
— Satın atecak kişi veya şir-
ketin öoetni nereden geliyor?
DENKTAŞ — Satın alacak
kişinin milliyetperverliği, Kıbns
davasına ne kadar inandığı,
Türkleri ne kadar sevdiği önem-
lidir. Çünkü unuunayınız, Ame-
rikablar Asil Nadir ile Vasiliu-
yu Kıbns meselesinin halli için
bir araya getirmek istemişlerdir.
Bunu bize derhal haber vermiş-
tir. Asil Nadir "Ben işadamıyım,
siyasetçi değilim" diyerek red-
detmiştir bunu, ama daha son-
ra tngiltere ve Amerika'da ken-
disine ima yohıyla "Sen bu Kıb-
ns'tan çekil ki rahatlayasın"
denmiştir. Bunlan biz yakından
biliyoruz. Diplomatlar bu konu-
ya çok önem veriyorlar. Asil Na-
dir yatınmları durdurursa Kıb-
ns meselesi hallolur diye düşü-
nüyorlar.
— Sayın Nadir'in yaürunlan-
nı durdurması, çekilmesi veya
başka bir şirkete devretmesi top-
lumlararası görüşmtleri nasıl et-
kiler?
DENKTAŞ — lşte Rumun
ümidi budur. Ekonomimiz yı-
kım içerisine girerse biz her ne
olursa olsun anlaşma durumu-
na gireriz. Yanlış hesaplan bu-
dur. Eğer Vasiliu'nun böyle bir
hesabı varsa bilsin ki ekonomi-
mizi yıkarlarsa, ekonomik geliş-
memizi baltalarlarsa bizim el
açacağımız ve daha da bağlana-
cağımız yer, onlann istemediği
yer, Türkiye'dir. Yani böyle bir
durum Türkiye ile daha bir en-
tegrasyona iter bizi. lşte Asil
Nadir'in yatınmlan bu tür bir
entegrasyonun bir ihtiyaç hali-
ne gelmesini hiç olmazsa engel-
lemiştir. Yani yüzde yüz bağlantı
gereksinmesi olmamışür. Bu ya-
tınmlar çekilirse yüzde yüz en-
tegrasyona gidilir.
— Polly Peck krizinde Rum
faktöıünden bahsediyorsunuz?
Nedir bu?
DENKTAŞ — Bazı gazetele-
rin yardımıyla bu çalkantı baş-
latılmışur. Biz baktığımızda,
Rum tarafı 5-6 ay öncesinde
meclislerinde konuşmaya başla-
dılar. Biz bu işin peşine düşece-
ğiz diye ifade ettiler. O zaman
hiçbir şey yoktu. Sadece yatınrr.
vardı. Başladılar ve kademe ka-
deme yükseldi geldi, çığ halini
aldı. Şündi Asil Nadir o çığm al-
tından çıkmaya çalışıyor. Biz
burada Rumun yapacağım dedi-
ğinin olduğunu görüyoruz.
Onun için de diyorum ki işin
içinde Rum parmağı var. Hem
çok var. Niyetleri var, paralan
var, eylemleri var, her şeyleri var.
Bakanlar kurulu kararlan var.
— Asil Nadir'in mal varlığı
yabancıya saülma dunımuna ge-
lirse ne olur?
DENKTAŞ — Yabancılann
alması izne tabi, alamaz herkes.
Ben aldım diyemez. Üçüncü bir
şirketin alması, ancak Kıbns
Türklerinin çoğunlukta olması
kaydıyla olur. Yüzde 51'i bizde
olmak şartıyla olabilir.
— Diyelim bir Ingüiz şirketi
Asil Nadir'in buradaki mal var-
lığım devralamaz mı?
DENKTAŞ — Olamaz, hayır.
— tzin vermez misiniz?
DENKTAŞ — Kimliğine ba-
kanz, ama yabancıya vermeyiz.
— Bir yabancı şirketin arka-
sında Rum parmağının çıkaca-
ğını mı düşünüyorsunuz?
DENKTAŞ — Bilemezsiniz
ne çıkacağını. tlle de Rum par-
mağı çıkması gerekmez. Kıbns-
ın bir Yunan adası olması gerek-
tiğine inanan bir Ingiliz de ola-
bilir. Ingiliz hükümetinin üste-
lediği gibi 'siz gidin alın bunla-
rın ekonomik kaynaklannı
kurutun' diye özel şirketler de
kurulabilir. Rumun kurdurttu-
ğu şirketler olabilir. Her şey ola-
bilir. Onun için bu satış öyle ko-
lay değil. En azından yüzde 51'i
bizde olmalı, yönetim bizde kal-
malı. İnsan hançeri getirip bağ-
nna dayamaz.
— Sizin bu konuda eklemek
istediginiz bir şey var mı?
DENKTAŞ — Ben bir şeye
üzüldüm. Düşene vurma, diye
yetiştirilmiş insanlanz. Duşenin
elinden tut diye. Asil Nadir düş-
medi, zor duruma girdi ve Rum
kendisine vururken burada ba-
zı kişiler ve örgütler Rumdan ev-
vel zevk ala ala hançerler sapla-
yabildiler. Bunu yapıp da zevk
duyanların olması epey üzücü
oldu benim için. İnsanlığa sığ-
dıramam. Ne kadar düşmamn
olsa, bir Türk, zor bir merhale-
ye giriyor, senin 6-8 bin işçine iş
veren bir el kınlmak isteniyor ve
sen şevkle istekle o eli kırmak is-
teyenlere yardımcı oluyorsun.
Yani hiç değilse susamıyorsun.
Bir ahlak meselesidir diye bakı-
yorum.
Ve zayıf tarafımızı böylelikle
görmüş oluyorum. Bunu zanne-
dersem düzeltmemiz lazım.
öte yandan Polly Peck Inter-
national (PPI) şirketler grubu,
Salamis Bay Oteli'ndeki hissele-
rinin KKTC hükümetine devre-
dildiği yolundaki haberleri ya-
lanladı. AA'mn bildirdiğine gö-
re Polly Peck'in Londra'daki
merkezinden bir şirket sözcüsü,
otel satışıyla ilgili haberlerin
doğru olrnadığını söyledi. Söz-
cü, "Henüz otel Polly Peck'in-
dir. Elden çıkarmadık" dedi.