04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/18 HABERLERİN DEVAMI 14 EKİM 1990 BAŞKENT'TEN AHMET TAN (Baştarafı 1. Sayfada) aynlıp MlT Müstesan'nın ye- mek masasına oturmak, hele de "68 kuşagf'ndan bir gazeteci iseniz kafanızda, yüreğinizde kestane fişekleri patlatıyor. Bir akşam önce Sovyetler'de- ki gruplardan, sosyaiizmin zaaf- lanndan söz eden Sovyet yetki- lilerini dinlerken hüzün basıyor yüreğinizi. 20 yıl öncesinin, 'îek yol devrim"i geçiyor içinizden. Yüreğinizi basan hüzün karşı- nızdakilerin güler yüzünü, şaka- larını, Rus devriminin havlu at- tığını ihsas eden sözlerini du- yunca dağılıp gidiyor. Aynı yer- de SSCB'nin her yönden mü- kemmelliğinin anlatılmasının üzerinden daha bir yıl bile geç- memişti. Sofrada Türk Dışişleri'nin iki numarası, Büyükelçi Tugay öz- çeri var. Karşısında da konuk Sovyet meslektaşı Belaganov. Karşılıklı kurulacak Türk- Sovyet dernekleriyle halklann kucaklaşacağmdan söz edüiyor. Sovyet Büyükelçi Çemişev, iki ülke arasındaki işbirliğinin po- litik işbirtiğine dönüşmekte ol- duğunu anlatıyor. Özçeri'den, "EstagfuruHah" falan çıkmıyor. Boğaz'da otomobillerinden gece denizi seyreden, bu arada faılarıyla oynayan gençlerin Sovyet şilebine mesaj gönderme suçu ile gözaJtına alındığı gün- lerden, Türk ve Sovyet halklan- nın ortak dernek çatısı altında toplanacaklannın resmen "teyid edOdigi" günlere dönmek için üç asır yaşamak gerekmiyormuş. "Kitabi" bir soru geçiyor içiniz- den: "Tarihi oluşurken yakala- mak bu mu acaba?" Rus Büyükelçiliği'nin çimen- lerinin kokusu pabuçlannızdan çıkmadan buyrun tüm MlT üst kademesi kadrosu ile sofraya. Böyle bir güzergâh yapmak bı- rakın gazeteciye, ne bir MÎT aja- nına kısmet olurdu ne de bir KGB görevlisine. Bugüne dekSovyetler'deki sı- kıntılan size MİT Müsteşan an- latabtlirdi, Sovyet Müsteşan de- ğil. Tıpkı MlT içinde "kötü niyetli" kişiler olabileceğinden de size ancak Sovyet Müsteşan söz edebilirdi, bizzat MlT Müs- teşan değil. Dünya da değişiyor, Türkiye de... MlT Müsteşan Korgeneral Teoman Koman, yanına iki yar- dımcısını ve daire başkartlannı alnuş gazetecilerin yemeğine ka- tılıyor. Gazetecinin karrurun yal- nız yemekle doymayacağını MİT Müsteşan bilmeyecek de kim bilecek. MlT Paşası, "haber istiyorsa- nız, buyrun haber" diyor. Ay- dınlık yüzlü, güven verici, esp- .rili. Tok sesiyk terörü anlatıyor. MtTi anlatıyor. Elbette olanak- lar ölçüsünde. Gülerek, "Bütün kunımlar şeffaflaşmalıdır. Biz de şeffaflaşmalıyız. Ama bir gizli servisin seffaflaşma sınırı- nı da liıtfen kabul buyrun" diyor. MTTin yanlış kavrandığından söz ediyor. Karanlık bakışlarım kara gözlüklerinin arkasına sak- layan, ku>tu köşe başlannda ya- kası kalkık pardösüsü ile adam takip eden, susturucu tabanca- larla hesap kapayan, cebinize es- rar koyup sonra "bu ne" diye so- ran, "eleklrik kontağından çı- kan yangında"ya da "trafik ka- zasında" öldii türunden organi- zasyonlar diizenleyen "Biz degi- liz, olmadık, olmayız, olanuyız" diyor Teoman Paşa. MtTin bir hayır kurumu ola- rak da görülmemesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: "Yasanın verdiği milli biitiin- lügü, milli giivenliği sağlamak, devletin geleceğinin güvence al- tına alınmasına katkıda bulun- mak gorevini yasalar çerçevesin- de ve uzun vadeli planlara göre gercekteştiren bir devlet kurulu- şuyuz. MİT, zamanında hem teşkilat içinden hem de dışından çok yıpratdmış. Ama bu degişe- cek, değişmeli." Gazeteci-MİT sofrası belki de bu değişikliğin sinyali. MİT'ten teröre politikacıdan teröriste dek zaten her şey 1980 öncesine göre çok farkh. 1980 öncesinde kör terör var- dı. Rastgele otobüsler kahveler taranırdı. Şimdi o cinnet hali yok. 1980 öncesinde, her cinayetîen sonra politikacılar birbirlerini parti adı da anarak suçlarlardı. Şimdi birlikte cenaze törenine katıhyorlar. 1980 öncesinde eylemci sağcı- lar devlete yardım ediyor anla- yışı vardı. Şimdi MİT Müsteşa- n, "İslami terör yok diyemem" diye acıklama yapıyor. 1980 öncesinde hedef karga- şa yaratmak, darbeye ortam ha- zırlamaktı. tktidar boşluğu yok- tu, otorite boşluğu vardı. Şimdi iktidar boşluğu da otorite gev- şekliği de var ama darbe korku- su yok. Değişim her yerde, her şeyde... Bu nedenle 1980 öncesi kaos ve kargaşayı Türkiye yeniden ya- şamayacak. Karanlık güçler, yaklaşan 2000'li yıllann aydın- lığında boğulup yok olacak- lardır... TERÖRE ÖFKE — Kadınlann sessiz protestosu bir çok kuruluş tarafından da desteklendi. (Fotoğraf Erdogan Köseoğin) İslami terör tehlikesi Düşünceye saygı, şiddete son (Baştarafı 1. Sayfada) çe lazım gelecekleri bilebüecegi- mizden şüphe olmamalı. Her geçen gün yeni bir şeyler ilave ediyoruz" karşılığını verdi. Koman, bir soru üzerine de "İslami terör örgütlerinin silah egitimi gördiigü birçok kamplar var. Bu kampların oldugu bili- niyor. Avrupa'da da var. Askeri egjtim yapddıgı kayıtlanmızda var'Medi. Koman, "MİT'in bazı olay- larda parmagı olduğnna" ilişkin savları yanıtlarken de şunlan söyledi: "Şimdi açıkça söyleyeyim, iyi bir amir teşkilaündan memnun olmamalı. Çok iyiyiz demiyo- rum. Teşkilat nev-i şahsına mün- hasır. Teşkilattan korknlur du- rnma geüıuniştir. Zaman zaman sobbet edecek kişi dahi bolamı- yoruz. Herkes çekiniyor. Gitgi- de içimize kapanır dunıma gel- mişiz. Bir şeyi rahatlıkla söyle- yebilirim, bu teşkilata aşırı ide- oloji hiçbir zaman sızmadı. Bu teşkilat narauslu bir teşkilattır. FUmlerde gösterildigi gibi kim- senin cebine uyuşturucu konul- maz, arabasına silah atdmaz, trafik kazalanyla insanlann ya- şamına son verilmez." Koman, bugüne kadar birçok olayuı gerçekleşmeden önlendi- Sessiz protesto ğini kaydederek yakın geçmişte de devlet büyüklerine yönelik olayların zamanında önüne ge- çildiğini bildirdi. "Devlet yönetiminde bulunan kişiler hakkında rapor tutuldu mu hiç?" diye şoran bir gazete- ciye, Koman, "Özel bir tahkikat yapmadım, ama olabilir. Fakat bizdeki raporiann hepsi menfi degildir, öyle olsa onlar şimdi oralarda olmazlar" cevabını verdi. Teoman Koman, MİT Müste- şarhğı'nın sivilleştirilmesi konu- sundaki bir soru üzerine de "Ne sivil olmalı, ne asker olmalı, en iyisini bulmah" dedi. Bahriye Üçok'un öldürülme- sini "çok fed bir olay" diye ni- telendiren Koman bu konuda da şunlan söyledi: "Sayın Üçok kendisine gelen tehditleri arkadaşianmıza haber vermiş. ÖzeHikk bombah paket- ler konusunda kendisini bilgi- lendirmiş arkadaşlanmız. Üste- lik bu olay ölümünden bir haf- ta önce olmuş." Koman bir soru üzerine dev- letin üst düzey yöneticilerine yö- nelik "bombah paket" girişim- lerinin ortaya çıkanldığını belir- terek "Ama bunlann kimler ol- dugunu sormaym. Bombalı ko- h olayı birden fazla" dedi. (Baştarafı 1. Sayfada) da... Kalabalıkta kimler yok ki... Reha İsvan, SHP milletvekille- ri Yüksel Çengel ve Mustafa Sa- rıgül, SHP tstanbul tl Başkam Ercan Karakaş, Şişli'nin SHP'li Belediye Başkam Fatma Girik, Sanyer Belediye Başkam İhsaı Yalçın, Prof. Dter Turan, Prof. Hasan Yazıcı, Basın Konseyi Başkam Oktay Ekşi, Konsey Genel Sekrereti MusUfa Gürsel, tiyatro yazan Necef Uğurlu, es- ki DSP'li Murteza Çelikel. Çok sayıda sendika, dernek, SHP yürüyüşe destek vermişti. Bura- da bir parantez açmak gerek. Yürüyüşün sadece "kadınlara mabsus" olduğunu sananlar ka- labalığı görünce yanıldıklarım anladılar. Yürüyüşçülerin ya- ndan fazlası erkekti. Yürüyıişçülerüı toplandıklan parka girmek için sıkı bir polis araması gerekli. Bu arada kadın polisler hayli ilginç durumlarla da karşılaştılar. Örneğin bir yü- rüyüşçünün bluzunun altında sakıncalı madde arayan kadın polis karşısındakinin sutyensiz olduğunu görünce bir an ne ya- pacağım şaşınyordu. Sibel Asna, bir elinde mega- gon, yürüyüşçüleri onar kişilik sıralar halinde düzenli biçimde toplanmaya çağınyor. Bazı der- nek üyelerinin yüzleri asık. Top- lanan kalabalık içinde "bazı kişiler" "hoşlanna gitmiyor." Yüzlerindeki anlam, "Bunlann aramızda ne işi var?" düşünce- sini bir ayna gibi yansıtıyor. Yürüyüşün başlamasından önce ayak üstü konuşmalar ya- pılıyor. Çeşitli gruplann söz bir- liği etmişçesine tartıştıkları ko- nu TBMM Genel Kurulu'nda bekleyen Kadırun Statüsü ve So- runlan'yla ilgili kanun hükmün- deki kararname. Geçen hafta ge- nel kurulda kararnamenin gün- deme aJjnmasının nasıl engellen- diğinin öyküsünü dinliyoruz. En becerikli ve yetkin kadınlanmız- dan ikisi önce Meclis Başkam Kaya Erdem'e gidiyorlar ve ken- disinden kararnamenin engel- lenmesi için destek istiyorlar. Bunun ardından kararname da- ha gündeme alınmadan Meclis kulislerine dalıyorlar. Hele bir tanesi bazı muhalif ANAP'hla- n ikna yeteneğiyle etkilemeyi çok güzel başarıyor. Sonunda yüriiyüş yanm saat- lik bir gecikmeyle 10.30"da baş- hyor. Başlamasıyla birlikte de kalabalığı oluşturan binlerce ki- şiden alkışlar, yol boyunca bel- li aralıklarla yavaşlayan sonra temposunu giderek arttıran al- kışlar... Hatta bir aralık yürü- yüşçülerin arasına karısmayı ba- şaran küçük bir grup Şili köken- li "Venceremos" marşım söyle- meye başlıyor, ama bir anda patlayan alkışlar marşın sözleri- ni söndürmeye, grubu susturma- ya yetiyor. Çünkü amaç, demok- rasi ve laikliğe desteği sessiz, sözsüz biçimde vermek ve bunu kitlelere anlatmak. Yaşamlannda ilk kez bir gös- teri yürüyüşüne katümak için bu cumartesi sabahı erkenden evle- rinden çıkıp Çağlayan'a gelen kadınlann da yer aldığı kalaba- lığın verdiği sözsüz mesaj ger- çekten anlamlı, ortak dilek ise bu açık mesajın sağır kulaklara çarpmamasıydı. VELİEFENDİ HJPODROMUTNDAN FIKRETDACUOCUJ Gk>lden Prince daha şansh (Baştarafı 1. Sayfada) Yaklaşık 45 dakika süren yürü- yüş sırasında ve sonunda katı- lanlar protestolanm zaman za- man alkışlarla dile getirdiler. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Hukukçu Kadınlar Birliği ve Kadın Sorunlannı Araştırma Derneği tarafından düzenlenen yürüyüşe, Türk Hu- kukçu Kadınlar Derneği, Türk Kadınlar Birliği, Soroptimist Kulüpleri Federasyonu, Türk Kadınlar Konseyi, Atatürkçü Düşünce Demeği, Kadın Hak- lannı Koruma Derneği, Mor Çatı Vakfı, İstanbul Kız Lisesi Mezunlan ve Mensupları Der- neği, İstanbul Kadın Platformu, Kaktüs Dergisi, Üniversite öğ- retim Üyeleri Derneği, İstanbul Barosu, tstanbul Tabip Odası, tstanbul Eczacılar Odası, İstan- bul Veterinerler Odası, İstanbul Dişhekimleri Odası, Yazarlar Sendikası, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Belediye-İş, Petrol-İş, Tümtis, Bası-Sen, Hava-tş ve SHP destek verdi. Organizasyon Komitesi üyele- ri, "Düşünceye Saygı, Şiddete Son" yürüyüşü öncesinde yap- tıklan açıklamada, demokrasi ve laik Türkiye için herkesi fikir birliğine çağudıklannı, bu yürü- yüşle demokrasinin bir uzlaşma rejimi olduğunu anlatmaya ça- hştıklannı belirterek tüm siyasal parti ve kuruluşlann şiddete karşı, hukuk ve düşünceye say- gılı olma konusunda birleşme- lerini istediler. Komite üyeleri, irtica ve şiddetin ortadan kaldı- nlmaması halinde Türkiye'nin çağdaş, uygarlık dünyasında yer alamayacağını vurguladılar. "Demokrasi ve laik bir Tür- kiye için el ele" yazıh pankartın arkasında el ele ve düzenli bir biçimde yürüyen binlerce kişi arasında, SHP'li milletvekilleri Mustafa Sangül ve Yüksel Çen- gel, SHP tstanbul tl Başkam Er- can Karakaş, Şişli Belediye Baş- kam Fatma Girik, Sanyer Bele- diye Başkam thsan Yalçın, ara- lannda Genco Erkal, Necef Ugurlu, Zeliha Berksoy, Ara Güler, Engin Cezzar, Gülriz Su- ruri, Uyas Salmuı'ın da bulun- duğu çok sayıda sanatçı, Pınar Kür, Işıl Özgentürk, Sennur Se- zer, Adnan Ozyalcıner'in de ara- lannda bulunduğu birçok yazar, Basın Konseyi Başkam Oktay Ekşi, Universitelerin öğretim üyeleri, İnsan Haklan Derneği- nin yönetim kurulu üyeleri, Ba- ro Yönetim Kurulu üyeleri, öğ- retmenler, öğrenciler, işcikr, ga- zeteciler, kucaklannda çocukla- nyla ev kadmlan ve yurttaşlar vardı. Bu arada yürüyüş dağüdıktan sonra Şişli'deki Kardeşler Kıra- athanesi'nde çay içen SHP İl • Kadın Komisyonu'nun 17 üyesi ve yanlanndaki 9 yaşlannda bir kız çocuğu, Şişli Emniyet Amir- liği ekipleri tarafından gözaltı- na alındılar. Kadın Komisyonu üyeleri ve partili 3 erkek üye, olayı haber alan SHP İstanbul Milletvekili Yüksel Çengel, İl Başkam Ercan Karakaş ve Şişli Belediye Başkam Fatma Girik- in emniyet yetkilileriyle görüş- meleri sonucunda sahverildiler. Emniyet yetkilileri tarafından tartaklamp hakarete uğrayarak KEMAL AKYER 1. AYAK: Bulduğu üstün formunu muhafaza eden Baş- komutan, ağır kilosuna rağmen ilk şansa sahiptir. Yine bu ya- rışı için hazırhklanm gördüğü- müz Yemeni ve Ottoman da netice alacaklardır. 2. AYAK: Rakiplerinden ka- lite olarak üstün olan Zumrüt- bey, cumartesi sabahı yaptığı 600/36.5, 400/25, 200/12.5 R siprintinde duzgün ve akışlı gö- ründü. İyi koşmasını bekliyo- ruz. Lady Sera ve San Marcos, sert rakipleridir. Burçakhanım ve Aliş'i sürprizde öneririm. 3. AYAK: Son katıldığı ya- nşına işsiz'giren Dalhan, bu ya- rışı için iyi bir hazırlık dönemi geçirdi. Cumartesi sabahı yap- tığı çullu siprintinde de kazana- cak güçte göründü. Aslanım iie eski formu olmayan Kavçinbey netice alabilir. Yarışın sürpriz tayları Gaddar ve Begüş'tür. 4. AYAK: Son katıldığı ya- rışında mesafenin kısa olmasın- dan etkilenen Golden Prince, uzayan mesafe ile ilk şansa sa- hiptir. Uzun süredir bu yarışı hedeflediğini görduğumuz Car- takitt, sert rakibidir. Eski for- mu olmayan Devir, yanşın sürpriz atıdır. 5. AYAK: Sürprize müsait bir tay yarışı. Hafta içi çalışma- larında göz dolduran Ümit- bey'e ilk şansı veriyoruz. For- munun zirvesindeki Doğangu- neş ile musait grubu bulan Mir- OTORİTELERİN GÖRÜŞLERİ F. Dağlıoğlu Kemal Akyer Orhan Özsu Naip Yılmaz 4-1 1 1-2-3-4 1-2-4 5-6-9-2 6 6-9-8-3 6 7-2-3-9 1-7-3-2 4-5 1-2-3-7 3 3-6 3-2-6 6-3 11-7-2 2-7-12 2 11-2 2-4-5 2-3-6 6 3 dasbey ve düzelen Ulubey dört- lü bahiste ihmale gelmez. 6. AYAK: Son idman ve form durumunu beğendiğimiz Kuruşbey ve Burcu 1 arasında- ki sıkı mücadele yanşın birin- cisini belirleyecektir. Formun- da olan Tayga ağıı kilosuna rağmen başarıh olabilir. De- mirbey'i sürprizde öneririm. TAHMİNLER 1. Koşu: F: Nurşo (4), P: Hi- lal 12 (6), P: Gültorun (1). 2. Koşu: F: Başkomutan (1), PP: Yemeni (4), P: Ottoman (2). 3. Koşu: F: Zümrütbey (6), PP: Lady Sera (9), P: San Mar- cos (8), S: Burçakhanım (3). 4. Koşu: F: Dalhan (1), PP: Aslanım (7), P: Kavçinbey (3), S: Gaddar (2). 5. Koşu: P: Golden Prince (3), PP: Cartakitt (6), P: Devir (2), S: Dare Devil (1). 6. Koşu: F: Ümitbey (12), PP: Doğanguneş (2), P: Mirdasbey (7), P: Ulubey (11), S: Kaynar- han (13). 7. Koşu: F: Kuruşbey (3), PP: Burcu 1 (6), P: Tayga (2), S: Demirbey (9). Polis katılanları tek tek aradı. (Fotoğraf: Ugur Günyüz). karakola gotürüldüklerinden yakınan üyeler, SHP Kadın Ko- misyonu üyeleri olduklanm be- lirtmeleri üzerine, görevlilerin tutumlannı daha da sertleştir- diklerini ve zorla arabalara bin- dirilerek karakola götürüldukle- rini belirttiler. O sırada bitişik- te bulunan bir eczaneden telefon etmeyi başaran bir üyenin il merkezine haber vermesi üzeri- ne önce Nöbetçi Emniyet Mü- dürü Muhlis Söğüt'le görüşen Yüksel Çengel ve Ercan Kara- kaş, daha sonra Şişli Emniyet Amirliği'ne gelerek Uglilerle gö- rüştüler. Görüşme sonunda göz- altına alınan 17 kadın üye ve 3 parti üyesi genç serbest bırakıl- dılar. SHP II Merkezi'nde olay- Ia ilgili açıklamada bulunan il başkam Ercan Karakaş, üyelerin gözaltına alınmalanm şiddetle protesto ettiklerini ve keyfi bir hareket olarak değerlendirdikle- rini belirterek "Emniyet örgütü- nün görevi, yurttaşlann demok- ratik haklan olan gösteri yürü- yüşlerini güvence altına aknak- tır. Ancak tstanbul Emniyet ör- gütü her gösteride bnnun tam aksini yaparak katılanlan hak- sız yere gözaltına almaktadırlar. Bize, Şişli Emniyet Amirtigi yet- kilileri, kahvede boraba oldugn ihban üzerine üyelerimizi gözal- bna aldıklannı söylediler. Ko- mik ve aslı olmayan bir gerek- çeyle insanlann zorla götürül- melerini anlamak mümkün de- gildir. Olaylsmn başlıca sorum- lusu olan tstanbul Emniyet Mü- dürü Hamdi Ardalı'nın görev- den alınması yerinde olacaktır." Öte yandan SHP İl Merke- zi'nde bir araya gelerek ortak bir basın acıklamasmda bulunan Kadın Komisyonu üyeleri, so- rumlular hakkında gerekli ida- ri işlemlerin yapılması için yann İstanbul Valiliği'ne başvurmaya karar verdiler. Başvuruda bulu- nacak olan üyeler şunlar: Av. Tülay Şengün, Zekiye Varol, Mücella Türkmenler, Snlıka Da- liaesenyel, Cavidan Akbaba, Fi- liz Tepegöz, Sema Tezagül, Çi- ler Karakaş, Fatma Özdemir, N'ibat Korkmaz, Bahar Kaya, Haycan Sarıbal, Kadife Çak- mak, Nurfeşan Soyner, Erkan San ve Tuncay Atay. Üçok'un evine karanfil Atatürk Düşünce Derneği'nin kadın üyeleri ile SHP'li kadın- lar, bombalı bir paketin patla- ması sonucu ölen SHP Parti Meclisi Üyesi Doç. DT. Bahriye Üçok'un evinin önüne çiçek bı- raktılar. Bahriye Üçok'un Can Verdi Köroğlu Caddesi'ndeki evinin önüne gelen bir grup kadın, bü- yük bölümü karanfil olan çiçek- leri bıraktıktan sonra, "Laikli- ge Çagn Platformu" tarafından konulan defteri imzaladılar. Bu- rada bir konuşma yapan SHP Parti Meclisi Üyesi Jale Can- dan, Bahriye Üçok'un, laiklik, çağdaşhk ve Atatürkçülüğün simgesi haline geldiğini söyledi. Candan, "O öldn, ama onun düşünceleri ölmedi. Meşaleyi söndürmeyeceğiz" dedi. Daha sonra bir dakikahk saygı duru- şunda bulunan kadmlar, alkışla tempo tutarak dağıldılar. İHD GENEL BAgKAM KELVACI: Insan hakJarıııııı askıya alınması devletin ayıbıdır ADAN \ (Camhuriyet Gttney tlleri Bürosu) — İnsan Haklan Derneği Genel Başkam Nevzat Helvacı, işkencenin devlet eliy- le yoğun şekilde yürütüldüğünü öne sürdü. Helvacı, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki insan haklanmn askıya alınmasına da değindi ve "Bu, devletin ayıbı- dır" diye konuştu. 2. Seyhan Kültür Şenliği'ne katümak üzere önceki gün Ada- na'ya gelen İHD Genel Başkam Nevzat Helvacı ile Halkevleri Genel Başkam Ahmet Yıldız bir süre önce gözaltına alınan Hal- kevi üyelerinin yakmlanyla gö- rilştüler. İHD Genel Başkam Helvacı, gözaltına ahnanlann avukatlanyla görüşebilmesine olanak sağlayan Başbakanlık genelgesinin uygulanamadığına değindi. Hervacı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye'de işkence devlet eliyle yogun şekilde sürdürül- mektedir. Ancak bu işkence mevzuat eksikliğinden degil, devletin kendi sözüne sahip çık- mamasmdan kaynaklamyor. Oysa hükümetimiz uluslararası birçok sözkşmeye, insan haklan ihlalkri obnayacagına ilişkin im- za atü. Aynı hükümet Doğu ve Güneydoğn'da insan haklaruun askıya alındıgım resmen acıkla- dı. Bu, devletin ayıbıdır. Bazı şeyleri yok etmek için oradaki insanlardan vazgeçilemez. Bu acıklama ve askıya alma olayı, 'Ben oradaki insanlara işkence yapacağun' anlamı taşunakta- dır. Bu anlamda Tirkiye'nln en büyük sorunu demokrasidir." Halkevleri Genel Başkam Ah- met Yıldız da Güney ve Güney- doğu'daki Halkevlerine yönelik baskılann giderek yoğunlaştığı- nı, gözaltı uygulamalanyla der- nek yönetici ve üyelerinin sindi- rilmek istendiğini savundu. Si- vil bir toplum yaratma iddiasın- da olduğunu belirten yönetimin bu baskılarla çelişkiye düştüğü- nü de bildiren Yıldız, "Atatürk- nn kurduğu Halkevlerinde kül- türel çalışmayı engellemek, ca|- dışı bir \^şamı balkımıza dayat- mak için Türk-lslam sentezi de- nilen Türkiye Cumhuriyeti nite- liklerine karşıt görüşün önünü açmak amacım güden bu tür davranışlan kamuoyu önünde kmıyoruz. Ülkemizdeki tüm ku- rumlarda son 10 yıldır görülen gerileme ve yozlaşmanm köke- ninde bn tür baskılar yatmaku- dır. Gelecek knsaklara ve tarihe karşı sorumlu olacak bu tür ya- sadışı davranışlann izleyicisiyiz. Şu anda İskeoderun, Antakya, Gaziantep ve Tarsus Halkevleri- miz aynı uygulamalardan dola- yı kapalı" diye konuştu. PORTRE MEHMET AGAR İstanbul'u iyi tanıyor İstanbul Emniyet Müdürlü- ğü'ne atanan Mehmet Ağar, 1951 yüındaElaağ'dadoğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu Ağar, 1973 yılında komiser muavini olarak polislik mesle- ğine girdi. Emniyet Genel Mü- dürlüğü ile Cumhurbaşkanh- ğı Koruma Müdûrlüğü'nde ça- lıştıktan sonra polislikten ay- nlarak kaymakamlığa başladı. Gümüşhane Torul Kayma- kamlığı, Derince Kaymakam- lığı yapuktan sonra yeniden emniyet örgütüne döndü. İs- tanbul Emniyet Müdürlüğü bünyesinde personel şube mü- dürlüğü ve asayiş şube müdür- lüğü görevlerinde bulundu. Halen Edirne Valisi olan Ünal Erkan'm İstanbul Emniyet Müdürü olduğu dönemde, asayiş ve siyasi şubelerden so- rumlu başyardımcı olarak ça- hştı. 8 Ocak 1988'de Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne ata- nan Ağar, 2.5 yılı aşkın bir sü- redir bu görevi yapıyor. İki ço- cuk babası olan Mehmet Ağar'ın babası Zülfü Ağar da İstanbul Emniyet Müdür Yar- dımahğı gorevini yürütmüş, ancak 1969'da hastalık nede- niyle ölmüştü. Ağar, Ingilizce ve Almanca biliyor. PORTRE HAMDI ARDAL1 Hacı Vaü 12 Ağustos 1988 tarihinde basladığı İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevinden alınan Hamdi Ardalı, İstanbul'un Beykoz ilçesinde 1928 yıhnda doğdu. Polis örgütü içinde ANAP'hlığı ve otoriter tavny- la tanınan Ardalı, polislik mesleğine 1951'de tstanbul'da polis memuru olarak başladı. 1955 yıhnda Poîis Enstitüsü'- nü bitirerek komiser yardım- cısı olan Ardalı daha sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydoldu. 1958-59 öğretim yüında bu fa- külteden mezun olan Ardalı, Ankara ve Kars'ta komiser yardımcüığı yaptı. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Kırklare- li'nde başkomiser olarak çah- şan Ardah, 1968 yılında Em- niyet Genel Müdûrlüğü'nde şube müdürü, aynı yıl Kırkla- reli'nde emniyet müdürü ola- rak çahştı. Görevine 1969 yı- lında Burdur Emniyet Müdü- rü olarak devam eden Ardalı, 1976'da Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Bu görevi sırasında oğlu Atilla Ardah'mn Tekirdağ'daki ül- kücü hareketin içinde yer al- masının Ardalı'yı da oldukça rahatsız ettiği belirtiliyor. Te- kirdağ'dan sonra 1978'de Merkez Emniyet Müdürlüğü'- ne atanan Ardalı, bir yıl son- ra Trabzon Emniyet Müdürü, 1984'te de Emniyet Genel Mü- dür Yardımcısı oldu. 1980 sonrası "vali" unvam da alan Ardah, Tunceli Valiljği yaptı. Daha sonra merkez valisi un- vamyla İstanbul Emniyet Mü- dürlüğü'ne getirilen Ardah, 1983 milletvekili secimlerinde Kırklareli'nden Anavatan Par- tisi'nden milletvekili adayı ol- du, ancak secilemedi. Ardalı, 1987 secimlerinde de yine ANAP'tan adayhk girişimin- de bulundu, ancak daha son- ra bundan vazgeçti. tstanbul Emniyet Müdürü olduktan sonra, yaşanan bir dizi olay nedeniyle büyük tepki çeken Ardalı, özellikle kamuoyunda "kokain rezaleti" olarak bili- nen olay nedeniyle, emrinde çahşan yardımcılanmn suçla- malanna hedef oldu. Ardalı'- yı hedef alarak, kokain ope- rasyonu nedeniyle "sosyeteye dokanamıyoruz" diyen İstan- bul Emniyet Müdür Yardım- cısı Murat Yetimoglu Nevşe- hir'e sürülürken, uyuşturucu kaçakçılan tarafından vurul- duktan sonra ele geçirilen ve "Asala'nm kuryesi" olduğu öne sürülen Varujan Kumda- gezer'i sorgulamasının engel- lendiğini açıklayan Mali Şube Müdürü Neşet Taş da, Ardalı ile girdiği "söz düeUosu" so- nunda görevinden alındı. Ar- dalı son olarak, terör olayla- nnın yoğunlaştığı dönemde eşi ile birlikte Suudi Arabistan'a gidip hacı olmuştu. Tuzla, Cihangir ve 1 Mayıs gösterilerine yönelik müdaha- leleriyle büyük tepkilere yol açan Ardalı, uyguladığı çalış- ma yöntemi nedeniyle emrin- deki polis örgütünün de tepki- sine hedef olmuştu. Bu tepki, İstanbul polis örgütünde geniş katılımlı gerçekleşen telsiz mandallama eylemine yol aç- mıştı. PORTRE HASAN ÖZDEMİR Işletme mastırlıAnkara Emniyet Müdürlü- ğü'ne atanan Hasan Özdemir 1947 yılında Gaziantep'in Oğuzeli ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada ta- mamlayan özdemir, Ankara Polis Koleji'ni bitirdi. Daha sonra Ankara'da Polis Akade- misi'ni bitiren Özdemir, ardın- dan Bursa tktisadi ve Ticari llimler Akademisi'nde 1978 yılında işletme masteri yaptı. Emniyet örgütünün çeşitli bi- rimlerinde görev alan Özde- mir, 1985'te Ağn Emmyet Müdürü oldu. Yaklaşık 3 yıl bu görevi sürdüren Özdemir, 25 Mart 1988'de Malatya Em- niyet Müdürlüğü görevine ge- tirildi. özdemir, evli ve iki ço- cuk babası. Özdemir, yeni görev yerini öğrendikten sonra Cumhuri- yet muhabirine, "Bizim için çok onur verici bir görev. Dev- letimizin verdiği bu büyük gö- reve ve gösterilen bu güvene layık olmaya çalışacağız" dedi. j Emniyette operasyon (Baştarafı 1. Sayfada) Kararnamenin, Cumhurbaşka- nı'nın Körfez gezisi sonrasında çıkanlmasınm amaçlandığı. an- cak son terör olayları nedeniy- le kamuoyunda ohışan tepkiler üzerine hızlandırıldığı da öğre- nildi. Cumhurbaşkam'mn per- şembe günü toplanan Bakanlar Kurulu'nda, artan terör olayla- nndan yakınarak bir an önce çözüm bulunraası, gerekiyorsa ek önlemler alınması yönünde- ki uyansımn, kararnamenin çı- kışıru hızlandırdığı da belirtildi. Resmi Gazete'de bugün ya da yann yayımlanması beklenen kararname ile 18 ile yeni emni- yet müdürü atanırken 5 il em- niyet müdürü de merkeze alın- dı. Kararname ile Kastamonu Emniyet Müdürlüğü'ne Kenan Evren'in Koruma Mudürü Er- sin Yılmaz'ın yardımcısı olarak görev yapan tznrir Emniyet Mü- dür Yardımcısı Yaicın Baiçık a- tandı. Adana Emniyet Müdürü iken Mardin Valiliği'ne atanan Bobrt Bototogta ile birlikte Mar- din Emniyet Müdürü olarak ca- lışmaya başlayan, ancak arala- rındaki "görüş aynlıgı" nede- niyle kısa bir süre önce Batman Emniyet Müdürlüğü'ne vekale- ten görevlendirilen Celalettin Cerrah da kararname ile Siirt Emniyet Müdürü oldu. Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihba- rat Daire Başkanlığı'ndan alına- rak Muğla Emniyet Müdûrlü- ğü'nde vekaleten görevlendiri- len Yavuz Elbirler de bu görev asaleten atandı. Kararname ile görev yerleri değistirilen emni- yet müdürleri şunlar: "Gümüşhane Emniyet Mü- dürlüğü'ne Izmir Emniyet Mü- dür Yardımcısı Ugnr>Gor, Hak- kâri Emniyet Müdürlüğü'ne Turgutlu tlçe Emniyet Müdürü tstam Sönmez, Mardin Emniyet Müdürlüğü'ne Diyarbakır Em- niyet Müdür Yardımcısı Süley- man Şahin, Malatya Emniyet Müdürlüğü'ne Muş Emniyet Müdürü Osman Sırn Macit, Muş Emniyet Müdürlüğü'ne Ordu Emniyet Müdür Yardım- cısı Hayrettin Mungan, Aydın Aslan'ın Şırnak Valisi ounasıy- la boşalan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne Gümüşhane Em- niyet Müdürü Ramazan Er, A- masya Emniyet Müdürlüğü'ne Bursa Emniyet Müdür Yardım- cısı Dogukan Öner, Ağn Emni- yet Müdürlüğü'ne Izmir Şube Müdürü Yahya Bal, Denizli Emniyet Müdürlüğü'ne Amas- ya EmniyetMudürü İlhan Şe- nel." Kararname ile Urfa Emniyet Müdürü Fahrertin Sökmener, Kastamonu Emniyet Müdürü Turan Kozan, Denizli Emniyet Müdürü Hasan Hüseyin Balak, Ağn Emniyet Müdürü Sill^- man Pay ve Hakkâri Emniyet Müdürü Zekeriya Yelken de merkez emniyet müdürü olarak Ankara'da görevlendirildiler. Bu arada Mete Altan'ın Ada- na Emniyet Müdürü olmasıyla boşalan Terör ve Harekât Dai- re Başkanhğı'na önümüzdeki günlerde atama yapılması bek- leniyor. İstanbui'a yeni statü Bu arada İstanbul'da asayisin daha etkin bir biçimde sağlana- bilmesi amacıyla yeni bir statü verilmesinin de düşünüldüğü öğrenildi. Son dönemde hızla tırmamş gösteren terör olayla- nrun yaşandığı tstanbul'un, Batı ve Anadolu yakası olarak ikiye aynlmasımn, her iki yakaya da birer emniyet müdürii atanarak buna göre bir düzenlemeye gi- dilmesinin düşünüldüğü savu- nuldu. Bazı kaynaklar, bu bo- lünmenin daha fazla da olabi- leceğine işaret ettiler. Aynı kay- naklar, bu emniyet müdürleri- nin üzerinde bir emniyet müdü- rünün de koordinatör gorevini üstlenebileceğini söylediler. Bu yeni statünün, sağlanacak yeni personel araç ve gereçleri- nin de yardımıyla polisi terörle mücadelede daha etkin bir ko- numa getireceği de savunuldu. İçişleri Bakanı Aksu'nun tali- matı Üzerine, Istanbul'dan son yıllarda başka illere tayin olan deneyimli emniyet görevlilerinin de tstanbul'a dönerek yeniden görev başı yapmaya başladıklan bildirildi. Aksu'nun yeni tayin- leri ikinci bir emre kadar dur- durduğu da kaydedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle