Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 11 EKİM 1990
Taşkınlar ve Gereken
Önlemler...
Doğu Karadeniz bölgesi, arazi yapısı olarak büyük toprak
kaymalanna (heyelanlara) sürekli gebe. Irili ufakü yüzlerce olay
yaşandı, yaşanıyor. Yapılan yatınmlar, açılan yeni yollar, kurulan yeni
tesisler arazi yapısına müdahaleyi gerektiriyor.
SAMİ KOÇ Yük. İnşaat Mühendisi
Doğu Karadeniz bolgeiinde aşın yağışlardan
kaynaklanan, kısa zaman aralıklanyla tekrarlanan
ve devam eden sel, toprak kaymalan son zaman-
larda büyük ölçüde can ve mal kayıplarma neden
oluyor.
19-20 Haziıan 1990 günleri Giresun, Gümüşha-
ne ve Trabzon'u etkisi altına alan taşkın ve toprak
kaymalan 60'a yakın insanın ölümüne, bir o kadar
da insanın yaralanmasına ya da kaybolmasına ne-
den oldu. 23 Haziran 1988 günü Maçka'nın Çatak
köyünde meydana gelen heyelanla 64 yurttaşımız
toprak altında kalarak yaşamını yitirdi. Geçen haf-
ta aynı yağış felaketi, sel ve kayıplar sürüp gitti.
1959'da Çaykara'da meydana gelen toprak kay-
ması Şahinkaya, Ulucami ve Kabataş köylerini ha-
ritadan silerek yüzlerce dönüm araziyi Solaklı de-
resine indirdi.
5-8 Temmuz 1929*da Of ve Sürmene'de meyda-
na gelen kaymalar ve su taşkınlan 146 kişinin ölü-
müyle sonuçlandı.
Bunun yanında sahil yolunda ve sahlli iç kesim-
lere bağlayan karayollannda oluşan toprak kay-
malan sonucu basına yansımadan yaşamını yiti-
renlerin sayısı az değildir.
Doğu Karadeniz bölgesi, arazi yapısı olarak bü-
yük toprak kaymalanna (heyelanlara) sürekli ge-
be. Irili ufaklı yüzlerce olay yaşandı, yaşanıyor. Ya-
pılan yatınmlar, açılan yeni yollar, kurulan yeni te-
sisler arazi yapısına müdahaleyi gerektiriyor. Ye-
terince araştınlmadan belirlenen yol güzergâhla-
n, inşaat aJanlan yeni yeni olaylan gündeme getir-
meye devam ediyor, edecek.
Dere yataklannda hatalı yapılaşmalar, sulann
normal akışını engellemekte, taşkın zararlannın
trilyonlarca liraya ulaşmasına neden olmaktadır.
Bu zararlar, binalann yıkılması, sürüklenmesi,
dere kıyılannda arazilerin yok olması, fındık ve
çay bahçelerinin geniş şekilde hasar görmesi, sa-
nayi tesislerinin büyük zararlara uğraması, yerle-
şim alanlannı su basması, küçük işyerlerinin su al-
tında kalması şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Temel altyapı yatınmlan ile sanayileşmenin de-
vam edeceğine, yeni yol güzergâhlan beürlenip bu
yollann inşa edileceğine ve yeni kentleşme alanlan
belirlenip konut üretimleri sürcceğine göre toprak
kaymalan ve su taşkınlan ile oluşan zararlan en
aza nasıl indirebüiriz? Ahnacak önlemler ve temel
tercihler neler olmalıdır? Bu yazının amaa bu
olay lann kısa bir değerlendirmesini yaparak genel
doğrulann neler olabileceğini tartışmak, değişik
çevrelerde yapılan taruşmalara, yaklaşunlara kat-
kıda bulunmaktır.
llke olarak otaylan iki aşamada düşünmek ve
değerlendirmek gerekiyor.
Taşkın ve kayma olaylanmn oluşumu, nedenle-
ri: Ormanlann ve meralann yok edilmesi, çay, fın-
dık ve mısır vb. ürünler için arazi açılması, iklinı
değişiklikleri ve değişik çevre sorunlan, hava kir-
liliğinin etkileri vb., eğitim ve öğretimdeki yeter-
sizlikler, ekonomik sorunlar-zorunluluklar vb.
kısa ve özellilde uzun vadede alınması gereken
önlemler: Yukan havza önlemleri, dere yataklan-
mn duzenlenmesi, bu yataklara ilgili kuruluşlann
sahip çıkması, mühendislik yapılannda proje öl-
çütlerinin yeniden ele alınması, teknolojik bilgi
düzeyinin yükseltilmesi, uygulamadaki eksiklik-
lerin, çarpıkhklann giderilmesi, yasal düzenleme-
lerin bilinmesi ve doğru uygulanması, eksiklikle-
rin giderilmesi, orman alanlannın arttınünası, or-
man köylerinin sonınlanna sahip çıkılması, işsiz-
lik sorunlaruıa çözüm getirilmesi, nüfus planla-
masının ve gereğinin, öneminin doğru algılanması,
halka anlatılması...
Bütün bu düşünce ve önerilerin merkezi idare-
ye, yörede hizmet veren kamu kuruluşlanna, yerel
yönetimlere ve bölge halkına etraflı şekilde anla-
tılması ve yapılan çahşmaların koordineli olması-
nın sağlanması, denetime tabi tutulması gerekir.
Bölgede arazinin kıt ve değerinin yüksek olması
nedeniyle gercekleştirilen yaürunlann standartla-
rından ödünler verilebileceği, fedakârlıklar yapı-
labileceği şeklinde yanlış bir göriiş, uzun bir süre-
dir zihinlerde egemen olmuştur ve halen de olmak-
tadır. Bunun sonucunda hatalı yer seçimleri yapıl-
mış, yanlış yol güzergâhlan seçilmiş ve sağhksız
kentleşmeler gercekleşmişür. Sonuç ortadadır. De-
mek ki yaıüış yapılan, bilime ve bilknsel gerçeklere
ters düşen uygulamalar var.
Bilime ve tekniğe saygı, yöremize uygun mühen-
dislik yapılannın titizlikle ele alınması kuşkusuz
ek harcamalar getirecektir. Kamulaştırma masraf-
lan kabaracaktır, birim maliyet ülkeraizin diğer
yörelerine göre daha artacaktır. Ama ne olursa ol-
sun "ekonomik olmayacak" bu yapüar hiç kuşku-
suz uzun vadede ekonomik yapılar olacaklardır.
Işte bölgemiz için tam da tartışılması gereken, an-
laşüması gereken doğru anlayış budur.
Demiryolu
195O'li yıllardan sonra karayolu taşımacılığına
önem verilmiş, ülkemiz otobanlar da dahil kara-
yolu ağlanyla donatümıştır. Nedense karayollan-
nın yapumaya başlaması ile demiryolu yapımı dur-
durulmuş, hatta gerilemiştir. Gelişmiş ülkelere
baktığımızda demiryolu ve karayolu tasımacılığı-
nın beraberliğini görüyoruz. Birinin diğerine ter-
cih edilmediğine tanık oluyoruv. Petrolde dışa ba-
ğımhlığımız ve kaynaklanmızın kıthğı dikkate ah-
nırsa aslında bizim gibi geri bıraktınlmış ülkeler-
de demiryolunun daha ekonomik, daha akılcı ol-
duğunu râhathkla söyleyebiliriz. Bölgemiz için ge-
rek sahil kesiminde ve gerekse sahili vadilerle iç kı-
sımlara bağlayan önemli geçitlerde demiryolunun
uzun vadede daha ekonomik olacağı kanısım ta-
şımaktayız. Bu anlamda daha fazla zaman kaybet-
meden konu yetkili kuruluşlar tarafmdan ele alın-
malı ve araştınnalar başlatılmalıdır. Demiryolla-
nnın "komünist ideolojiye uygunluğunu" söyle-
mek başlı başına bir saptırmadır, gaflettir.
Sonuç
Kamulaştırma bedellerinin giderek arttığı bir
zaman diliminde, sahil şeridinde zaman kaybet-
meden güzergâh araştırmalanna başlanmalıdır.
Zaman zaman meydana gelen seUeri ve toprak
kaymaklannı kaçımlmaz kader saymak yerine,
oluşabilecek zararlan en aza indinnenin yollan-
nın aranmasımn en akılcı yol olacağını kabul et-
mek gerekmektedir.
Bölgemizin özeUiklerini görmezden gelerek
benzer hatalann tekrarlanması halinde doğa, ya-
pılacak yanlışlan af fetmeyecek, bizleri daha ağır
cezalandıracaktır.
ARADABIR
GURBUZ D. TUFEKÇİ Atatürkçü
DüşünceDerneği Gnl. Sekr.
Işıktan Korkuyorsunuz
"Atatürkcü_Düşünce Derneği"nin kurucu üyelerinden Doç.
Dr. Bahriye Üçok da "karanlığın temsilcisi" olan, şeriat sa-
vunucularının alçakça saldırısı sonunda aramızdan aynlmış
bulunuyor. Atatürk ilke ve devrımlerinden ödün vermeyen
Bahriye Üçok'a yapılan bu saldırı, Türkiye Cumhuriyeti'nin
gelecek güvencesinin büyük tehlikeler içinde olduğunu ka-
nıtlayıcı niteliktedir.
Cumhuriyetimizin kökeni ümmet yönetimi yasası olan şe-
riatın kaldınlmasına dayanır. Böylece, ulusu oluşturan birey-
lerin insan olarak yaşam sürmelerini düzenleyen yasaların,
kendi istençleriyle bırleşmesi ve egemenliğine sahip çıkma-
sı sağlanmış olur. Özgür istencin sonucu olarak ulusun tü-
münün yarar ve çıkarına olan yasalar yapılarak bağımsız bir
devlet anlayışına ulaşılır. Kısaca özgür insan, egemen ulus,
bağımsız cumhuriyet devleti çizgisi tamamlanmış olur.
Şeriatçılann bu çağdaş uygulamaya "tahammülü" yoktur.
Şeriat ve şeriata bağlı eğitim akılcılığa ve akılcı ahlaka karşı
kahpece çaiım satan eşkıya tipi 'yaratıklar' yetiştirir; çünkü
akla meydan okuyan ve aklı işlemez hale sokan ilkel veriler
üzerine bina edilmiş olmak bir yana, bir de "ahlakilik" de-
nen şeyi 'gaye vasıtayı meşru kılar' formülüne, yani 'din uğ-
runa her türlü ahlaksızlık caizdir' şeklindeki çöl anlayışına
dayatmıştır; o kadar ki (şeriat) kendi sâliklerine (bağımhları-
na). yalan söyleseler de hırsızlık etseler de zina ya da cina-
yet işleseler de (hele bu cinayet farklı inanç ve düşüncede
olanlara karşı işlenmiş ise) cennet nimetlerini ve özellikle Ku-
ran'da yazılı olan şekliyle cennetteki 'memeleri yeni sertleş-
miş bakire hurileri' (Bkz. Gölpınarlı çevirisinde al-Naba su-
resi, ayet 33) garantilemektedir. Diyanet çevirisinde Nebe Su-
resi'nin aynı ayeti "göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar" bi-
çiminde verilmiştir (Cilt III, Sayfa 779).
Cumhuriyetimizin çağdaş hukuk anlayışı laiktir. Din kuru-
munun ideolojisi olan şeriata karşı olmaktır laikliğin anlamı.
Bireyi, insan olarak yaşam sürdürmesinde, bilimsel bulgu-
lann teknolojik üretımleriyle baş başa bırakır laiklik. Laiklik
özgür düşüncenin, bilimsel boyutlarda egemen olmasının ön
koşuludur. inanç özgürlüğüdür.
Şeriat ise inanç özgürlüğünü yadsır. Inanmayı kendi ko-
şullarına bağlar. Karşısında olan inanç sahiplerinı kâfirlikle
suçlar vs ölüme mahkûm eder.
Bilim ve teknoloji karşısında ilerlemeyi engelleyen olgu din-
dir. Toplumbılımciler, teorisyenler bu konuda aynı düşünce-
dedirler. Din, tarih boyunca bir sömürü aracı olarak kullanıl-
mıştır. Akıl çağının başlamasından sonra din, iki nedenle kul-
lanıldı.
"a) Liberal kapitalist toplum düzeninin yol açtığı türlü eşit-
liksizlikleri saklamak ya da haklı (meşru) göstermek;
b) Uluslararası ilişkilerde sömürgeciliği haklı kılmak ve ko-
laylaştırmak için."
Özgürlük, egemenlik ve bağımsızlığın kökeni, kuşkusuz,
kendi çağdaş hukukunu kurmaya dayanır. Laik Türk hukuk
devriminin yılmaz savaşımcısı, kurucu Genel Başkanımız Mu-
ammer Aksoy, demokrat, özgüriükçü düşünceleri bilimsel ola-
rak bilinçle savunduğundan ve şeriata karşı olduğundan kal-
leşçe katledıldı (31 ocak).
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, şe-
riatçı "yaratıkların" yetiştirildiği "Vakrf Öğrenci Yurtları ve Yatılı
- Yatısız Kuran Kurslan"ndaki çağdışı eğitim sistemini ve prog-
ramını açıklayan yazı dizisinin gazetesınde yayımlanması ne-
deniyle acımasızca kurşunlandı (7 mart).
Kalemini bir projektör gibi karanlığın üstüne tutan ve şeri-
atın pisliklerini, ana kaynaklarıyla ortaya koyan ve aydınla-
tan Doğu bilim uzmanı-yazar Turan Dursun kahpece katle-
dildi; ama şeriatçıya muhtaç olmadı (4 eylül).
Son olarak da Bahriye Üçok.
Bilim adamlanna saldırıların uzun zamandan beri sürege-
liyor şeriatçı. Sana sesleniyorum şeriatçt. Atatürk'ün "bilim
ve teknolojinin önderliğini" belirten sözlerini kabul edeme-
diğinden, çıkar kapılarını dayandırdığın sömürü düzeninin güç
kaynağı olan şeriat foyasının aydınlanmaya başlamasından
korkuyorsun.
Çok bilim adamı öldürdün; ama yıldıramadın, şeriatçı. Sı-
ralıyorum: Doç. Dr. Orhan Yavuz (15 Haziran 1977), Doç. Dr.
Bedrettin Cömert (11 Temmuz 1978), Ord. Prof. Dr. Bedri Ka-
rafakksğlu (20 Ekim 1978), Dr. Necdet Bulut (8 Kasım - 8 Aralık
1978), Prof. Dr. Fıkret Ünsal (12 Eylül 1979), Prof. Dr. Ümit
Yaşar Doğanay (21 Kasım 1979), Prof. Dr. Cavit Orhan Tü-
tengil (8 Aralık 1979).
Hayali ihracatının kılıfı, özgürlük ve eşitlikleri yok etmenin
temel dayanağı olan şeriatın yıkılmasından, yok olacağından
korkuyorsun artık. Şeriatçı kork. Korkmakta haklısın. Çünkü
bilim, er ya da geç aydınlığı sağlayacaktır.
Şeriatçılar "ışıktan korkuyorsunuz", korkun.
Seni yakalayıp adalete teslim etmeyen zihniyetin eleman-
lan, "tarih önünde suçludurlar" ve istifa etmelidırler. Başı-
boş canileri yakalamayan iktidar "gaflet ve dalalet içindedir."
"Cumhuriyet Savcıları" hani, nerede?
DUYURU
Türkiye Spor Yazarlan Derneği'nin Levent sosya) tesislerindeki
aşağıdaki birimler işletmeye verılecektir.
1. Ana bina restaurant ve bar
2. Havuzbaşı büfesi
3. Balo salonu, teras barı ve kafetaryası
ilgiliterin Levent Caddesi No: 51 TSYD Levent Sosyal
Tesisleri'ne mûracaat ederek işletme şartnamesinı almalan
mümkündür.
TÜRKİYE SPOR YAZARLARI DERNEĞİ
YÖNETİM KURULU
Madeneîliğinilz ve Bilinmeyenler..*
Yasa büyük ölçüde işleysizleşti. Örgüt de önemini
yitirdiğinden cüceleştirildi. Bu büyük devlet kurum ve
işletmelerine egemen olanların tümü de güçlü baş oldular.
KADRİ YERSEL Eski Maden Dairesi Başkanı
gun ölçekli haritalardan ve bunlara sistem-
li olarak yurt çapında derlenip işlenmesi ge-
reken jeoloji bilgilerinden dahi yoksundur.
Teknoloji: Ulkemizdeki madencilik tek-
nolojisi, 200 yıllık üretim duraklaması ne-
deniyle 19. yüzyıl başlannda sıfırdı. Kitap-
lıklar da boştu. Cumhuriyetin devraldığı
teknoloji birikimi, yabancdann maden iş-
letmelerinde ve devlet hizmetlerinde çahşan
50 kadar mühendisin 1840-1927 yıllan ara-
sında oluşturabildikleri ölçüdedir. Zongul-
dak'ta kurulan teknik odaklar kapatüınca
teknoloji birikimi yine 1931-1957 yıllan ara-
sında çalışan 250 kadar mühendisin caba-
lanna bağlı kalmıştır. Bugün ise birçok ma-
den fakültesine sahibiz. Ama hiçbirisi de
teknik okul düzeyini aşıp bilim üreticiliği-
ne yükseltecek araç, gereç ve olanaklarla do-
natümamıstır.
Sermaye: Yurdumuz arahksız 22 yıl sü-
ren savaşlardan yanık, yıkık, yoksul ve yor-
gun çıktı. Sermaye birikimi de madencilik
girişimi de yoktur. Zaman içinde oluşan cıhz
sermaye birikimi ise elbette rizikosuz alan-
lara yöneidi. Bu olgu, değişik tonlarda bu-
gün de böyledir. Servetlerini madenlerden
oluşturanlar bile risksiz alanlan yeğliyorlar.
Devlet: Maden yataklan için kamu adı-
na hüküm ve tasarruf yetkisiyle donatılmış-
tır. Bu yetki, maden yataklannı ve envan-
teri bulunmayan öbür kamu mallan arası-
na koyar. Nerede olduklan, miktarlanyla ni-
teükleri bilinmeyen bu mallann kamuya ka-
zandırılması görevini devlet yapmazsa, ma-
Sorunlanna çözüm arayan madenciler,
devlet büyüklerinin de katılımh desteğiyle 1.
Madencilik Şûrası adıyle görkemü bir top-
lantı düzenlediler. Hazırhk komisyonlanmn
başkanları, önemli sorunlan içeren raporla-
nnı sundular. Ama bu sorunlann kökenleri
tartışılamadı. Çünkü Sayın Cumhurbaşka-
nimız açılış konuşmalarında ihsas buyur-
duklan eğUimkriyİe buna cesaret ve gerek bı-
rakmadılar.
Madencilik, birçok *temel öğe'nin etkileş-
tiği, özünde de yapmak değil söküp yıka-
rak almak olan bir iş alanıdır. Hem de gaz,
toz, su, ateş ve patlama gibi ezici doğa güç-
leriyle gözlerden uzak yerlerde savaşılan bir
can pazandır. Işyerleri dağınıktır. tş biti-
minde ne ölçüm ne de denetim yapılabilir.
Bu temel öğelerin ve iş koşullannın tümü-
nü yakından tanımadan ne isabetli bir po-
litika ne de yararlı yasalar üretilebilir. So-
runlann bugüne değin çözülememesi de
bunlann dikkate alınmayışından kaynakla-
nıyor. Herkesin anlayabileceği düzeyde açık-
layalım.
Maden yataklan: Maden cevherlerinin
üretme, zenginleştirme ve metale çevirme
teknikleri çok değişti. Cevherin derecesi dü-
şük ama miktan büyük olan maden yatak-
lan, tersi niteüktekileri önemce gerilerde bı-
raktılar. Bunlann bulunmalan şansı da ço-
ban ve avcı ayaklarmdan bilim ve teknik
yüklü uçaklarla uydulara kaymıştır. Ülke-
miz ise salt bu modern tekniklerden değil,
öteki ülkelerin yüzyıllardır kullandıklan uy-
denci adı verilen bir tür müteahhide yap-
ürmakla yükümlüdür. Bu görevin birincil
özünü maden yataklan potansiyel değerle-
rinin israf edümeden sağlanması oluşturur.
lkincisi ise madencilerin alan istifçiliğine ve
sımr çatışmalanna meydan vermemektedir.
İş koşuUanmn sertliği nedeniyle çahşan-
lann sağlığı ve canlan her an tehlikededir.
Kamu ile müteahhidin müşterek çıkarlan da
doğa güçlerinin tehdidi altmdadır. Bunun
için de devletin deneyimli, yüksek tekniğe
sahip, yetki ve yetenek bakımlanndan güç-
lü bir yasa uygulayıcı örgütle etkili bir de-
netim kurması zorunludur.
Madenci: Aslında bir tür müteahhittir.
Yatmmlanmn tek güvencesi ve özçıkan,
devletle yaptığı sözleşmenin sağlamhğı ve
işini kesintisiz sürdürebümesidir. Yatınmla-
nn en kısa zamanda kân ile birlikte geri
aünması da en büyük kaygısıdır. Maden ya-
tağının potansiyel değeriyle girişimini gü-
venceye kavuşturduktan sonra ilgilenir. Bu
eğilimin aşınlıklanndan konınabümek için
devletin yine arahksız ve yeterli nitelikte bir
denetim kurması zorunludur.
Yasalar: Yan tutmayan, dengeli kurallar
içeren yasa düzeni oluşturulması ve bunun
uygulayıcı örgütünün kurulması da gerçek
bir uzmanlık işidir. Uzaktan kumandaya
bağlı birkaç bürokratın becerebileceği ka-
dar hafıf bir konu de&ldir.
Uygulanan yasa, Fransızlardan örnekle-
nilmiş ciddi ve dengeli bir yapıttır. Uygula-
yıcı örgüt de iş hacmine ayarhdır. Ancak
yaptınmlan sadece 'devlet-madenci' ilişki-
lerini dengelemeye yöneliktir. Bunlann dev-
let işletmelerine uygulanmalan fıilen ola-
naksızdır. Sonuçta yasa büyük ölçüde işlev-
sizleşti. örgüt de önemini yitirdiğinden cü-
celeştirildi. Bu büyük devlet kurum ve iş-
letmelerine egemen olanların tümü de bi-
rer güçlü baş oldular.
Yurtdışındaki Türkler
Haftanın Türkiye'sini
CumhuriyetHafta'da
okuyorlar.
Cumhuriyet Hafta yurtdışında yaşayan
Türkler için hazırlandı. Okurlar
Cumhuriyet Hafta'da bir hafta boyunca
Cumhuriyet'te yeralan haberlerden
derlemeleri okuyacaklar. Aynca
yurtdışında, özellikle Almanya'da çalışıp
yaşayanlan ilgilendiren önemli olaylar da
Cumhuriyet Hafta'nın gündeminde
yeralacak. Okurlar, Cumhuriyet Hafta'da
Cumhuriyet'in köşe yazarlannı, siyaseti,
yazı dizilerini, kültür ve sanat hayatını, Türk
spor dünyasına ilişkin haber ve yorumlan
da izleyecekler.
Cumhuriyet Hafta her Cuma Almanya'da
bayilerde.
Almanya'da veymtd$şındayaşayan
dostiarmızı CumhuriyetHafta'ya kolayea
abone yapabilirsiniz.
Cumhuriyet Hafta abonelerine her hafta
Cumhuriyet Kitap ekı ücretsız olarak
göndenlecek. llk altı ayda abone olanlar ise
Cumhuriyet Kitap Kulübü'ne ücretsiz olarak üye
olabilecekler. Ayrıca Cumhuriyet Hafta aboneleri
Bizim Almanca dergisıni yıllık 48 DM yerine
24 DM'a alabılecekler.
Abon* Ücret Tabiosu Aşağıdaki kuponu
3ayl,k 36 DM doldurarak, dekontunuzla
-r—TT nntt birlikte Cumhuriyet
6 a y l l k
? * 5 " Abone ServshB.
1 2 a
y
| l K
144 DM Mmanya Bölümü,
Türkocağı Cad. 39-41, Cağaloğlu Istanbut adresine
göndenn. Tel- 90-1-512 05 05
Fax 90-1-526 60 72
•••••••••••
Abonenin adı:
Soyadı:
Adresı:
Abone süresi:
Seçtiğim abone süresi karşılığı
olan DM tutarını,
Türkiye İş Bankası
Kaıser Str. 3 6000/Frankfurt/M
Hesap no: 21005002, BLZ: 50230600
hesabınıza yatırdım.
İmza
^
CumhuriYet
PENCERE
Yeşilçam ve Holivut
Sinemanın anayurdu Amerika'dır. Holivut dillere destan.
Amerikalı alışmış bir kez, yalnız Holivut için değil, her şey
için oturup senaryo yazıyor. Dış politika, iç savaş, darbe, bor-
sa, ekonomi bunalımı, dünya savaşı ve savaş için senary
üstüne senaryo yazılıyor.
Senaryo ustaları her filmde kafa kafaya verip serinkanlı-
lıkla tartışırlar:
— Öykünün sonunu nasıl bitirelim?
— Mutlu son olsun...
— Yakışır mı?
— Yakışmaz; ama, bizde halk mutlu sona bayılıyor; ister-
sen bir de ara yol bulabiliriz.
— Nasıl?
— Avrupalı seyirci Amerikalı gibi değil; dramatik sona ba-
yılıyor. Bizimkiler için çekeceğimiz sahnede erkek kızı öpsün,
film bitsin. Akdenizlileri biraz ağlatalım; senaryo ayrılıkla nok-
talansın. Ortadoğu'ya göndereceğimiz filmde kız erkeği ya
da erkek kızı bıçakla öldürsün.
Sinema pazarına film sürerken duyguya yer yok. Para na-
sıl kazanılır? Tam profesyonel olmazsan ya ayvayı yer ya ha-
pı yutarsın. ^
Amerikalı tam profesyonel...
Savaşta bile...
Ortadoğu'dakı savaş senaryolan da bu kafayla yazılıyor. He-
sap şudur: Bir savaşta ne kadar az Amerikalı asker ölürse,
o savaş o kadar iyıdir. 'Vietnam sendromu'nöan sonra bu yak-
laşım büsbütün ağır basrnaya başladı. Dünya savaşlarına
baktığımızda da hesap açık: Birinci Dünya Savaşı nda top-
lam 9 milyon ölü ve kayıp içinde Amerika'nınki 114 bindir; İkirv
ci Dünya Savaşı'nda toplam 40 milyon ölü ve kayıp var; Ame-
rika'nın payına düşen 400 bin. Vietnam'da direniş büyüyün-
ce ve Amerikalılar ölmeye başlayınca bütün ülke ayağa
kalkmıştı:
— Savaş istemiyoruz!..
Irak'ı dize getirmek için savaş senaryolan yazarken Ame-
rikalının hesabı nedir? A
Uşak, efendisi gibi düşünür.
Yeryüzünde uşaklar efendilerinden bağımsız düşünmeye
başladıklarında kıyamet koptu.
Amerika'nın 'keşfi' beyaz insanın yerlHeri' bulması demekti.
Afrika'dada geçerli kural işledi; keşfeden ile keşfedilen ara-
sında uşak-efendi ılişkisi kuruldu. Dünyanın yakın tarihi, bu
ilişkiyi eşrtleştirme çabalarından oluşmaktadır; Asya'da da du
rum pek farklı değil..; savaşa yaklaşımda bile uşakların, efeı,
dilerin mantığıyla düşünmesi istenir.
Bir bölgesel savaş var...
Bir de dünya savaşı.
Batılı için 'bölgesel savaş' denen kavram, bölgede yaşa-
yan halk için toptan savaş demektir. Avrupalı için Vietnam
Savaşı bölgesel savaştı; Vietnamlı için dünya savaşıydı, çünkü
var olup olmamak arasında başka bir seçenek yoktu. Dün-
yaya egemen emperyalistler arasındaki çatışmaya dünya sa-
vaşı denir; metropoller kendilerine bağlı ülkeleri de sürükle-
yerek yeryüzünü paylaşım savaşına girerler. Türkiye
1910'larda bu kavgaya körkütük daldı; 1940'larda İsmet Pa-
şa sayesinde kanlı çatışmanın dışında kalabildi.
Ortadoğu'da çıkacak bir savaş, Batı için bölgesel sayıla-
bilir; ancak bir bölge ülkesi için durum daha değişiktir; sa-
vaş bir anda toptanlaşabilir.
Amerika, Ortadoğu'da patlatacağı savaş için nasıl bir se-
naryo yazıyor?
Türkiye'nin rolü ne olacak?
Kimimiz bu senaryoda rol kapmak için rejisörün yatak oda-
sından geçmeye can atan figüran kız gibi coşkulu; kimisi aya-
ğını denk atıyor. Film çekimi ne zaman başlayacak? Kimse
* bilmiyor. Yönetmenin bize nasıl bir rol vereceği de belli de-
ğil; bu role karşılık kaç para vereceği de...
Ancak bizde bir heves bir heves, Anadolu'dan Yeştlçam'a
düşmüş safdil kız gibıyiz, yıldız olacağımızı sanıyoruz.
ACI KAYIP
Merhum öğreımen Sabri Laçin ve Raife Laçin'in kın;
merhum Cuneyt Binyazar ve Pakize Günduz'ün gelini; Atilla
ve Soner'in kızkardeşi; Gülıen ve Ferhan'ın görümcesi;
Cengiz, Ersan, Gürhan, Turker, Hürriyet, Hamiyyet ve
Meziyyet'in yengesi; Tijen, Sabri, Ercan ve Ege'nin haiası;
Adnan Binyazar'ın sevgili eşi
FİLİZ BİNYAZAR
5 Ekim 1990 Cuma günü Berlin'de vefat etmiştir.
Cenazesi: 12 Ekim 1990 Cuma günü öğle namazını müteakip
Çorum'da (oprağa verilecektir.
AİLESİ
YENİ
FIRSÂTLAR...
SOVYET İŞADAMLARI \
TÜRKİYE'DE •
"Sovyetler Birliği'nde Pazar Ekonomisi T
uygulaması başladı. 500 günlük süre V
içinde geçiş tamamlanacak." y
Yeni Ekonomik kararların arifesinde Sovyetler ^
Birliği'nin 32 seçkin Kuruluşunun Yöneticileri, V
Türk Işadamları ile görüşmek ûzere 16-26 Ekim w
tarihleri arasında Türkiye'ye geliyorlar. _
• İnşaat, • Mobilya üretimi, V
• Ortak mağaza, • piastik eşya üretimi, w
• Demir, • Seramik, porselen, fayans ^
• Deri, • Dizel makinalar, •
Ve diğer işkollan. •
•
Randevu ve bllgl İçin lûtfen, 132 48 42 -132 48 43
nolu telefonlardan Mehtap Dalak'ı arayınız.
A
•
A
A
A
A
TURIZM Turlzm va Ticaret A Ş
Halaskargazl Cad. No: 48/1 Harbiye Istanbul • 132 48 42 - 43
132 36 95 • Fax: 132 36 96 • Telex: 39310 mllo tr.
Türkıyt'ntn en güıtl
dugün sâlonUn
Düğün Salonlan
16. «X»
19.ym
fWl:t4762 39/147 7440
Salaniaruuz klüMİı ve
400-lOTO klşiliktir.
BAR
MGU Beyoğlu'na gelin
Bodrum'u biriikteyaşayalım
CEM-GÖKSUN
(GRUP MERHABA)
HAVASOK. NO.12 BEYOĞLU
REZERVASYON 151 18 93
Nüfus hüviyetimi kaybettim.
Hükümsüzdür.
MERYEM ŞARK