Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EKÎM 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/15
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR İZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖI
NATO VEBAB GENEL SEKRETERLERİGELİYOR
Türkiye'nin büyük savunma pazarlığıNATO Genel Sekreteri Manfred Wörner ve BAB Genel
Sekreteri Wilhelm Van Eekelen ile BAB'ın yeni hedefleri ve
Türkiye'nin üyelik başvurusu, NATO kara gücünün
Türkiye'de konuşlandırılacak çokuluslu güce dönüştürülmesi
ve Türkiye için özel güvenlik sistemi önerisi ele alınacak.
ANKARA (Cnmhnriyet Bürosu) —
Körfez krizinin 1990 yüı sonuna dek "sı-
cak çatışma" olmaksızın devam edeceği
konusunda genel bir görilş birliği oluşur-
ken Türkiye, Doğu-Batı ilişkilerindeki ge-
lişmeler ve Ortadoğu'daki durumla bağ-
lantılıolarak kendigüvenlik rolünu Batılı-
Iarla tartışmaya hazırlamyor. NATO Ge-
nel Sekreteri Manfred Wörner ve Batı Av-
rupa Birliği (BAB) Genel Sekreteri Wil-
belm Van Eekelen, önümüzdeki hafta
Ankara'da yapacaklan üst düzey temas-
Iarda Türkiye'nin savunmasını yakından
ilgilendiren bir "son dunım değerlendir-
llu
Economist
mesi" yapacaklar. Iki genel sekreterin
Türk yetkililerle görüşmelerinde BAB'ın
genişlemesi, NATO çokuluslu karagücü
ve Türkiye'ye özel güvenlik sistemi olmak
üzere üç yeni konunun ele alınması bek-
leniyor.
BAB ve NATO genel sekreterleri 17
ekimde Ankara'ya gelerek Cumhurbaşka-
ıu Turgut Özal, Başbakan Yıidınm Ak-
bulut, Dışişleri Bakanı Ali Bozer ve Mil-
li Savunma Bakanı Safa Giray ila ayn ayn
göruşecekler. Savunma konulannın yeni
bir perspektifle ve yoğun biçünde tartı-
DIŞBASIN
Saddam Hüseyin
şişmanlara karşı"The Economist" dergisi, Irak Devlet Başkanı'nın ülkede
kurduğu düzen yazısında, Saddam'ın iki yıl önce
kilolannı fazla bulduğu Dışişleri Bakanı Tarık Aziz ile
Başbakan Birinci Yardımcısı Taha Yasin Ramazan'ı nasıl
zayıflattığını anlatıyor.
Dış Haberler Servisi — "Saddam Hü-
seyin, iki yıl önce önde gelen iki yardım-
cısının kilolannın fazla olduğunun far-
kına vardı. Kendilerinden zayıflamaları-
nı istedi. Yalnız istemekle kalmadı. Parti
organı, "Al Tavvra" gazetesinde bu iki yet-
kilinin kilolannı her hafta ya>ımlattı. So-
nunda iki yetkili, Dışişleri Bakanı Tarık
Aziz ile Başbakan Birinci Yardımcısı Ta-
ha Yasin Ramazan, fazla kilolannı attı-
lar. tkisi de bn olaydan otiiriı Saddam'a
kızgın degiller. Sağlıklarını Saddam'a
borçlular."
The Economist dergisi, Irak Devlet
Başkanı Saddam Huseyin'in ülkede kur-
duğu duzeni irdeleyen yazısına böyle baş-
lıyor. Dergi, Saddam'ın eski Devlet Baş-
kanı Hasan El Bekr'i 11 yıl önce devirip,
devlet başkanı koltuğuna oturduğunu,
ondan önceki 11 yıl da Hasan El Bekr'in
yardımcılığını yaptığmı anımsatıyor. The
Economist'e göre Saddam bu süre içinde
yavaş yavaş tüm parti ve devlet aygıtını
kişisel denetimi altına almayı başardı.
'• • Saddam Huseyin'in üstlendiği gorevter
şöyle: Devlet Başkanlığı, Devrim Komu-
ta Konseyi Başkanlığı, BAAS Partisi Ge-
nel Sekreterliği, Silahlı Kuvvetler Başko-
mutanlığı ve Başbakanlık.
Dergiye göre Saddam, devlet ve parti
aygıtlannda öylesine sıkı bir denetim kur-
muş durumda ki kendisine karşı bir ayak-
lanma beklemek bu aşamada hayalcilik
olur.
1969'da 15 kişilik Devrim Komuta Kon-
seyi'nin tüm üyeleri Sunni ordu subayla-
nndan oluşuyordu. Saddam 1982 yılına
kadar, bunları tasfıye ederek yerlerine
kendi adamlarını getirdi.
Bu arada BAAS Partisi de köklü deği-
şimden geçti. Parti 1968'de ufak, dışa ka-
palı bir devrimci hücre şeklinde idi. Sad-
dam onu bir kitle örgütüne dönuştürdu.
Bu örgütün görevi, yığınlan eğitmek, se-
ferber etmek ve kontrol etmekti. Partinin
halen 50 bin fiili üyesi ile 1.5 milyon
"sempatizanı" var. Üyeler, her türlü
"sadakatsizligi" derhal ihbar etmekle yü-
kümlüler. Gençlik örgütündeki
"gönüllüler" ise gerektiğinde kendi anne
babalarını da ihbar etmekle yükümlüler.
"Halka" adlı parti örgütü, her fabrika-
yı, her sokağı denetim altında tutuyor.
Saddam orduyu da tam denetimi altı-
na almış durumda. Bu bakımdan silahlı
kuvvetlerde bir ayaklanmanın örgütlen-
mesi çok zor. Yüksek rütbeli subaylann
tümü siyasi komiserlerin denetimi altın-
da. Generaller arasında halk kahramanı
çıkmamasına dikkat ediliyor. örneğin
körfez savaşı sırasında sivrilen ve halkın
sempatisini kazanan iki general halen ce-
zaevindeler. Ancak Saddam, orduyu bir
yandan demir yumrukla yönetirken bir
yandan da hoşnut etmeyi ihmal etmiyor.
Subaylann maaşları yüksek ve orduya en
modern silahlar sağlanıyor.
Saddam, Irak'ın muazzam petrol zen-
ginliğini de akıllı biçimde kullandı. Sos-
yal yardımlar, yol, konut, hastane, okul
inşaatlan ile yığınların desteğini kazan-
dı.
The Economist'e göre Saddâm*în en
zayıf yanı, azınhktaki Sünnilere mensup
olması. Sünniler 17 milyonluk Irak'ın an-
cak dörtte birini oluşturuyorlar. Nufusun
yarısı Şii; diğer dörtte biri ise Kürt.
Saddam belli başlı devlet görevlerinı
doğduğu yer olan Takrih bölgesinden ge-
len akraba ve hemşerilerine dağıtmış du-
rumda. Bunlar Saddam'a buyuk bir sa-
dakatle bağlılar. The Economist, Saddam
öldürülse ya da devrilse bile bu grubun
yeni bir lider çıkarabileceğini belirtiyor.
Takrih gnıbu, ülkedeki güç ve refahlan-
nı Saddam'a borçlu olduğundan, Irak li-
derine karşı ayaklanması çok uzak bir
olasılık. The Economist'e göre Takrih
grubu, ancak Saddam'ın kendilerini bü-
yük bir felakete sürüklediğine inanırsa,
Irak Devlet Başkanı'nı devirmeye kalkı-
sabilir. Ama Saddam'ın gizli polisinin her
yerde gözü ve kulağı olduğundan, Irak li-
derine karşı bir komplo düzenlemek, ken-
disine en yakın olan Takrih grubu için bile
son derece tehlikeli bir şey.
şılmaya başlandığı günlerde yapılacak bu
görüşmelere Ankara büytik önem veriyor.
Edinilen bilgiye göre bu görüşmelerde
üzerinde durulması beklenen konular
şöyle sıralanıyor:
1. BAB üyeügi: Geçen hafta sonun-
da Venedik'te Avrupa Topluluğu dışişle-
ri bakanlarım bir araya getiren toplantı-
da gündeme gelen BAB'ın güçlendirilme-
si, askeri açıdan daha etkin bir savunma
örgütüne dönüştürülmesi önerisi, Türki-
ye tarafından "temkinle" karşılanan bir
konu. Bu önerinin gerçekleşmesi, şu an-
da BAB'a üye olmayan topluluk üyeleri
Yunanistan, Darümarka ve Irlanda'nın da
birliğe katılmasını öngörüyor. Ankara,
1988 nisanında yaptığı tam üyelik başvu-
rusundan henüz sonuç alamadığı BAB'-
ın, kendisini dışta bırakarak böyle bir ge-
nişleme ve güçlenmeye gitmesini istemi-
yor. Bu göruş, "uygun bir üslupla" BAB
Genel Sekreteri'ne ifade edilecek. Türk
yetkililerinin aynca daha çok îngiltere ve
ABD'nin görüşleriyle uyumlu olan "NA-
TO ve BAB ikiligi yaratılmasın, BAB
güçlenmesin" yolundaki tezlerini de ifa-
de etmeleri bekleniyor. Türlciye'nin birli-
ğe üyeliği konusu da yapılacak görüşme-
lerde bir kez daha ele alınacak. Türkiye,
şu anda "gözlemci" statüsünü paylaştığı
Yunanistan'ın alınıp kendisinin birliğe
aknmamasının doğuracağı sakıncalara
dikkat çekecek.
2. NATO k a r a ^ M k Karartalık 90
tatbikatını izlemek üzere Türkiye'ye ge-
len Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başko-
mutanı Orgeneral John Galvin ile Türk
askeri yetkilileriyle yapılan görüşmeler-
de ele alınan "NATO'nun çokuluslu ka-
ragücüniı Türkiye'de de konuslandınlma-
sı" duşüncesi, Genel Sekreter VVörner'le
yapılacak temaslarda gündeme gelecek.
Gerek göruldüğü zamanlarda bir ülkeden
diğerine geçme yeteneğine sahip olması
öngörülen bu çokuluslu gücün Türkiye
1
de bulundurulması duşüncesi Körfez kri-
ziyle birlikte canhlık kazandı. Türkiye
1
nin bu konudaki tavnnı, projenin iç si-
yasi yansımalan ve dışanya, özellikle de
SSCB ve Ortadoğu'yla ilişkilere olası et-
kileri göz önüne alınarak belirlemesi bek-
leniyor. Bu unsarların Wörner'le yapıla-
cak görüşmelerde dile getirileceği belir-
tiliyor.
3. Torkiye>e öeeel sfetent: Körfez
krizinin patlak vermesi sonrasmda kanat
ülkelerinin öneminin yeniden anlaşıldığı
görüşu NATO çevrelerinde de kabul gö-
rüyor. Bu kapsamda, Genel Sekreter
Wörner'in Türkiye'ye yeni bir güvenlik
sistemi ya da paketi (mecurity pack) öne-
rilebileceği şeklindeki sözleri Ankara'daki
yetkililerin ilgisini çekti. Genel Sekreter
KARARLILIK GÖSTERİSt '90 — Değişen diinyada NATO'nun geleceği örgıit içi tartışmalarda ilk sıraya otururken,NATO'nun
planlı tatbikatlarından Kararlılık '90 da Saros Körfezi'nde suruyor. Türki>e'nin yanı sıra İtalya ve ABD'nin de katıldıgı tatbikatta
müttefik kuvvetleri Saros a bir çıkarma tatbikatı da gerçekleştirdiler. (Fotograf: Reuter)
Wörner'in Ankara'daki temaslannda bu
sözlerini ayrıntılandırması istenecek. Yet-
kililer, NATO kurmaylannın Türkiye için
düşündükleri yeni savunma rol ve yön-
temlerinin önümüzdeki hafta yapılacak
görüşmelerde kapsamh biçimde ele alına-
cağını belirtiyorlâr.
NATO ve BAB genel sekreterleri 19-21
ekim günlerinde Alanya'da düzenlenecek
geniş kapsamh bir savunma seminerinde
de konuşacaklar. "Degişen Dogu-Batı
Uişkilerinin NATO ve Türkiye'nin Ortak
Savunmasına EtkDeri" konulu seminerin,
Varşova Paktı'mn fiilen ortadan kalkma
sürecine girmesi ve Körfez krizinin Orta-
doğu'da yarattığı yeni durum sonrasmda
Türkiye'nin değişen güvenlik rolüne iliş-
kin tartışmalara olanak sağlayacağı kay-
dediliyor.
Sungar'ın açıklaması
NATO'nun planlı tatbikatlarından"
"Kararlılık 90" için Türkiye'de bulunan
NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Baş-
komutanı General John Galvin'in günde-
me getirdiği ittifaka bağlı bir "çokuluslu
kara ordusu" konusu, kamuoyunun dik-
katini çekerken Dışişleri Bakanüğı sözcü-
sü Murat Sungar, henuz aynntılan sap-
tanmayan bu oluşumun daha çok "mer-
kez bölge" için düşünülduğünu söyledi.
Sungar'ın bu açıklamasının General Gal-
vin'in önceki gün yaptığı açıklamayla çe-
lişmesi dikkat çekti.
Galvüı, tasarlanan söz konusu gucü ay-
nı zamanda ittifakın kuzey ve güney ka-
natlannda görev yapacak şekilde düşün-
düğunü belirtmişti. Dışişleri sözcüsü"Sun-
gar'ın aksi yönde göniş bildirmesi, Türki-
ye'nin ittifak çerçevesinde "alan dışı" yü-
kümlüluk almak konusundaki duyarlılı-
ğımn bir ifadesi olarak yorumlandı.
General Galvin, Türkiye'ye gelişinden
sonra yaptığı çeşitli açıklamalarda, itti-
fak çerçevesinde oluşturulacak ve güney
kanatta da konuşlandırılacak bir
"çokuluslu" kara ordusundan söz etmişti.
Galvin'in bunun Ortadoğu'ya yönelik yü-
kümlülükleri olup olmayacağı konusun-
da bağlayıcı bir şey söylemekten kaçın-
masına İcarşın konuyu Körfez krizinin
sürdüğü bir sırada gundeme getirmesi
"anlamlı bulunmuştu." Müttefik Kuvvet-
leri Başkomutanı, yine Istanbul'da önceki
gün düzenlediği basın toplantısında bir
soruya yanıt olarak çokuluslu güçten yal-
nız Orta Avrupa'da yani ittifakın merkez
bölgesinde değil, aynı zamanda kuzey ve
güney kanatlarda da varlığı bulunacak bir
güç anladığını belirtmişti.
Dışişleri Bakanüğı sözcüsü Murat Sun-
gar, dün düzenlediği basın toplantısında
konuyla ilgili bir soruyu yanıtlarken, ko-
nunun yeni olmadığını, haziran ayında
Londra'da yapılan NATO zirvesi sırasın-
da gündeme getirildiğini söyledi. Zirve-._
de, NATO'nun entegre askeri yapısı üze-
rinde yapılacak değişikliklerin üzerinde
de durulduğunu anımsatarak, "çokulus-
lu gücün" ittifak için yeni bir kavram ol-
madığını belirtti.
NATO Başkomutanı'nın yeniden gün-
deme getirdiği çokuluslu güç konusunda
"askeri kanatta karargâh düzeyinde" bazı
çalışmalann yapıldığını bildiren Sungar,
buna karşın konunun NATO'nun siyasi
mekanizmalanna henüz intikal etmediği-
ni kaydetti.
Sungar, sözü edilen çokuluslu gücün
daha çok ittifakın merkez bölgesi için dü-
şünüldüğünü de sözlerine ekledi. Gene-
ral Galvin'in aksini söylediğinin anımsa-
tılması üzerine Sungar, "Kendi şahsi fi-
kirlerini beyan ediyor" dedi. Sözü edilen
güç ile ilgili ayrımıların henüz tespit edil-
mediğini de vurgulayan Sungar, süren ça-
lışmalann Körfez bunalımından çok ön-
ce başladığını, bu nedenle oluşturulması
planlanan çokuluslu gücün bu krizle bir
ilgisi olmadığına işaret etti.
HABERLERIN DEVAMI
Polly Peck'e son 2 gün Demirel: Hükümet
(Baştarafı l. Sayfada)
narenciye ve elektromk yatınm-
lannı satmayı pJanladığını öne
süren "Financial Times" gaze-
tesi, olası bir satışla ne ölçüde
bir mali kaynak sağlanacağına
değinmedi. Ancak böyle bir sa-
tış niyetinin olmasının bile, ya-
nn Polly Peck'e kredi veren 60
kadar bankanın temsilcisinin
yeniden yapacaklan toplantıda
"ohımlu" bir hava estireceği sa-
nıhyor.
Geçen hafta Polly Peck'e kre-
di veren bankacılann temsilcile-
rine şirketin mali durumunu an-
latan Yönetim Kurulu Başkanı
Asil Nadir, bir hafta içinde
Türkiye'den mali kaynak bulu-
nacağını söylemiş, ancak birkaç
gün içinde, Türkiye hükümeti-
nin Türk kamu ya da özel ban-
kaları aracılığı ile bir kurtarma
operasyonu düzenlemeye yanaş-
mayacağı anlaşılmıştı. Bu, daha
sonra ekonomiden sorumlu
Devlet Bakanı Güneş Taner ta-
rafından da ifade edildi. Bu ge-
lişme sırasında Asil Nadir'in,
Londra'daki "Türkiye Fonn"
ndaki yuzde 9.42'lik hissesini
yaklaşık 2 milyon sterline, Polly
Peck'in ise Hong Kong'daki
"Shell Electric" adlı küçük şir-
ketteki yüzde 24'lük hissesini 1.4
milyon sterlin zararına, 5,5 mil-
yon sterline satması dikkati çek-
ti. Bu satışlarla birlikte, Türki-
ye'deki bazı yatırımların da sa-
tılabileceğine yann bankacılann
"ikna olması" durumunda Polly
Peck'e bir hafta daha yeni süre
tanımaları olasılığı doğacak.
"Financial Times" gazetesi-
nin haberinde, Polly Peck'in
Türkiye yatırımlanna Sabancı
ve Çukurova Holding'in talip
olabileceği öne surüldü. Haber-
de, "Camhurbaşkanı Özal için
siyasal etkileri olacakûr. Asil
Nadir'in kişisel dostu ve mütte-
figi olan Özal için Türkiye ve
Kuzey Kıbns'taki yatınmlar
Türk ekonomisinin yeniden dü-
zenlenmesinde örnek gösterilen
yatınmlardı" şeklinde bir yoru-
ma da yer verildi. Herhangi bir
satış kararım ise Polly Peck Yö-
netim Kurulu'nun onaylaması
gerekiyor. Gazete, "E|er Asil
Nadir, Türkiye hükümetinin
onayı ile yatınmlannı satışa çı-
kartırsa, ülkedeki büyük sana-
yi gruplan arasında alıcı bula-
bilir. Sabancı Holding ve Çuku-
rova Grubu'nun olası alıcılar
arasında adlan geçiyor. Her iki
gnıp da uluslararası ortak yatı-
nmcıları çekebilecek nitelikte.
Asil Nadir'in basın işlerini ko-
rumayı düşünmesi ise anlamlı.
Gazete ve dergileri, Cumharbaş-
kanı Özal'a arka çıkan ana des-
teklerden biri" dedi.
Söz konusu haberle ilgili ola-
rak görüşlerine başvurduğumuz
Çukurova ve Sabancı Grubu
yetkilileri iddialan reddettiler.
Çukurova Grubu üst düzey yet-
kilileri, "Biz Asil Nadir'in hiç-
bir şirketine talip olmadık. Na-
dir ya da yardımcısı ile herhan-
gi bir temasımız olmuş da degil.
Financial Times'daki baber ne-
reden çıktı, biz de anlayamadık"
dediler. Sabancı Holding'in üst
düzey bir yetkilisi de gündemle-
rinde böyle bir konunun olma-
dığını söyledi.
Polly Peck'in Türkiye ve Ku-
zey Kıbns'taki yatırımlanmn,
şirketin toplam 210 milyon ster-
lin nakit parasının 143 milyon-
luk bölümünü tuttuğu hesapla-
nıyor. Geçen cuma günkü ban-
kaalar toplantısında, 70 milyon
sterlin tutannda bir mali kayna-
ğın Kıbns'tan Londra'ya aktan-
labileceği ifade edilmişti. Inde-
pendent gazetesinin konuya iliş-
kin haberinde, "Bu para cuma
gününe kadar saglanamazsa
bankacılar desteklerini çekerter"
denildi. Öte yandan Daily Tekg-
raph gazetesi, Polly Peck'in mu-
hasebesini incelemekle görevlen-
dirilen "Coopers and Lybrand
Deloitte" adh mali danışmanlık
fırmasına "gerekli defterierin
verilmediğini, incelemenin
yapüamadığını" öne sürdü. Ga-
zete, Polly Peck'deki kurumsal
hissedarlardan birinin ise, "Ye-
ni bir yönetim kurulu başkanı
atamalı ve Türkiye'yi de unut-
malıyız" şeklinde konuştuğunu
aktardı.
Polly Peck yetkilileri konu
hakkında yorum yapmadılar.
Dışişleri açıklaması
Dışişleri Bakanlığı, Türk asılh
işadamı Asil Nadir'in yönetim
kurulu başkanlığını yaptığı
Polly Peck firması ile ilgili ola-
yın mali ve finans yönlerinin
Türk hükümetini ilgüendinnedi-
ğini bildirdi.
ANKA ajansının bildirdiğine
göre Dışişleri Sözcüsü Murat
Sungar, haftalık olağan basın
toplantısında Polly Peck olayı-
na ilişkin olarak Îngiltere Dışiş-
leri Bakanı Douglas Hurd'ün,
Devlet Bakanı Güneş Taner'e bir
mektup yazmasmın diplomatik
taamüllere uygun olup olmadı-
ğı konusundaki bir soru üzeri-
ne şöyle dedi:
NADİR VE POLLY PECK'İN TÜRKİYE'DEKİ ŞİRKETLERİ
TARIM VE GroA GRUBU
Meyna Tanm Urünleri San.
ve İhracat AŞ. (Ana şirket
yüzde 100'ü Polly Peck'in)
Kaynak Gıda ve Ev Ihtiyaç
Maddeleri San. ve Tic. AŞ.
Meysin Tanm ve Gıda
Urünleri San,. ve Tic. AŞ.
Meysan Yağ San. ve Tic.
AŞ.
Çukonam Çukurova Naren-
ciye Yaş Meyve, Sebze ve
Su urünleri Tic. ve San. AŞ.
Su ve Şiseleme Sanayi AŞ.
Unipac Paketleme ve
Ambalaj Sanayi AŞ.
Untaş AŞ.
VESTEL GRUBU
Vestel Elektronik San. ve
Tic. AŞ. (Ana şirket, yüzde
18*1 halka açıldı, üçte biri
geri
alındı, geri kalam Poly
Peck'in)
Vestel Goldstar San. ve Tic.
AŞ. (Yüzde 75'i Vestel
Elektronik'in, geri kalam G.
Koreü Goldstar'ın)
Pekel DayanıkL Tüketim
Mallan Pazarlama AŞ.
(Yüzde 96'sı Vestel
Elektronik'in)
Nadir Dış Ticaret AŞ.
(Yüzde 96'sı Vestel
Elektronik'in)
Telkom Elektronik
Haberleşme Cihazları İmalat
ve Tic. AŞ. (Yuzde 51'i
Vestel Elektronik'in)
Vescolor Tüp ve Komponent
San. ve Tic. AŞ. (Yüzde 75'i
Vestel Elektronik'in, yüzde
25'i Fransız Thomson CSF'e
ait Videocolor SA'nın)
BASIN
(Asil Nadir'in)
Gelişim
Gelişim Holding
Gelişim Yayınlan AŞ.
Süreli Yayınlar AŞ.
Gelişim Pazarlama
Veb Ofset
Veb Holding AŞ.
Veb Ofset İleri Matbaacıhk
AŞ., Günaydın Pazarlama,
Tan Gazetecilik ve
Matbaacıhk AŞ.,
Tan Pazarlama
Güneş
Gün Holding AŞ.
Güçlü Gazetecilik Yayıncılık
Matbaacıhk AŞ.
Gün Haber Ajansı
Gün Servis ve Teknik
Hizmetler
YAYINCILIK
llkay Yayıncılık
Deniz Yayıncılık
AN Graphics
Medya Print
(PoUy Peck'in)
BANKACILIK '
Impexbank (eski Titibank
Asü Nadir'in)
EGLENCE-DİNLENCE
Voyager Mediterranean
Turizm Endüstri ve Ticaret
A.Ş. (Yüzde 99.45'i Polly
Peck'in)
Pizza Gıda Işletmeleri AŞ.
(Yuzde 100'ü Polly Peck'in)
DİĞERLERİ
Asnad Holding AŞ.
(Asil Nadir'in)
ODET Orta Doğu Tanm
3G Reklam Ajansı
Santana Tekstil
(Yüzde 76'sı Polly Peck'e ait
olan merkezi ABD'deki
Santana Limited'in)
Noble Air
(Asil Nadir'in)
"Bizim bu konuyu ele ahsınuz
Güney Kıbrıslı Rumların kuze-
ye nasıl baktıklarını göstermek,
kuze>e yarar saglayan, ekonomi-
sine katkıda bulunan bilumum
şirketlere karşı nasıl tavır almak
istediklerini vurgulamak içindi.
Ve bu konuda habrlayacaksınız,
bir örnek de göstermiş, Güney
Kıbns Meclis Başkanı'nın Asil
Nadir ve şirketini bir nevi ken-
dileri açısından milli tehdit teş-
kil ettiklerini parlamentolann-
dan dile getirmiş olduğunu vur-
gulamış, bu çerçeve içerisinde
Londra'da karalama kampanya-
lanna muhtemelen de>-am ettik-
lerinden bahsetmiştim. Fakal
işin tabii ki bir de mali, finans
ve vesaire yönleri var ki o tabii
Türk hükümetini igikndirmez."
Devlet Baicanı Güneş Taner-
in konuya ilişkin olarak önceki
gün yaptığı açıklamaları hatır-
latan Murat Sungar, bunun öte-
sinde bir şey söylemek istemedi-
ğini bildirdi.
KKTC'de döviz telaşı
öte yandan Başbakan Yüdı-
nm Akbulut'un Kıbns gezisi sı-
rasında KKTC'nin kendi parası-
nı basma hazırlığı içinde oldu-
ğunu söylemesi üzerine, banka-
lardaki doviz ve TL mevduatla-
rını çekme eğilimi içine giren
KKTC yurttaşlarımn, Asil Na-
dir'in ihtiyaç duyduğu fonlan
Türkiye ve KKTCden sağlaya-
cağı yolundaki haberler üzerine
bu eğilimlerine hız kazandırdık-
ları bildiriliyor. İzzet Rıza Ya-
lın'ın haberine göre dün ve ön-
ceki gün KKTC'deki bankalann
hemen tümu bu tür "ivedi" is-
teklerle karşılaştılar.
(Baştarafı 1. Sayfada)
TBMM'deki cena-
ze töreni nedeniyle salı günkü
toplantısım yanda bırakan DYP
Meclis Gnıbu, Demirel'in baş-
kanlığında dün yeniden toplan-
dı. Terör konusuna dün de de-
ğinen Demirel, teröriin bundan
sonraki kurbanının herkes ola-
bileceğini bildirdi. Bir ülkede,
devletin varlığıyla yokluğu ara-
sında fark olması gerektiğini
kaydeden Demirel, halkın 26
Mart seçimlerinde desteğini çek-
tiği hükümetin, bu haliyle hiç-
bir sorunu çözemeyeceğini
savundu.
Hükümetin, terör olaylan
karşısında yaptığı açıklamalan,
telesekreterin verdiği yanıta
benzeten Demirel, "Bunlar, te-
lefonun öbür ucundaki teyp
kaydı gibi. 'Aradığıruz kişi yok-
tur, mesajuuzı bırakın' deyip bi-
tiyor. Teybin dedigi gibi, 'Terör
darbe yemiştir', 'Suçluları
bulacağız' diyorlar. Her defa-
suda duyduğumuz ses budur"
dedi. Hükümetin sıkıştığında
"MUli birlik ve beraberliği
bozmayın" dediğini belirten
Demirel, "Bunlan destekleyen-
ler yofc ki, bunlan önleyin di-
yenler var. Niye bozuluyorsu-
nuz? Devietin, hükümetin fonk-
siyonlanndan anlamadıklan, bu
fonksiyonlan taşunadıklan dün
(önceki gün) de ortaya çıkmış-
tır. Bu zincir kırümadıkça mil-
let yeni üzüntüler, cenazeler gö-
recek demektir" diye konuştu.
Devletin Körfez krizi, Avru-
pa ve Amerika'da ne olduğuy-
İa ilgilenirken kendi vatandaşı-
nı düşünmeyen bir devlet hali-
ne geldiğini kaydeden Demirel,
artan enflasyon karşısında va-
tandaşm nereye ve kime gidece-
ğini sordu. Hükümetin, muha-
lefeti "kara tablolar" çizmekle
suçladığını bildiren Demirel,
"Hayır efendim. Fotografını
çekiyoruz, kara tablo
çizmiyoruz" dedi.
Körfez krizinin kasım ayında
ABD'de yapılacak seçim nede-
niyle durgunluğa girdiğini vur-
gulayan Demirel, Avrupa'nın
Körfez'de savaş olasılığını geri-
ye itmek istediğini, bugünkü ko-
numun savaşla banş arasında
olduğunu söyledi. Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ın önümüzde-
ki günlerde Suudi Arabistan'a
yapacağı gezinin Irak'ı içerme-
diğine dikkat çeken Demirel
şöyle konuştu:
"Bu gezinin maksadı nedir,
neye hizmet edecek? Oralara gi-
dip ne diyecek? Gelin sizi kur-
tarayun mı diyecek? Sayın Özal
bu konuda, bir meselenin kaç
ihtimali varsa hepsini ifade edi-
yor. Neticede, hangisi çıkarsa
'Ben dediydim' diyecek. Ama
sen başka şeyler de dediydin.
Bu, çoklu standart. Daha terö-
rii kimin yaptığını bilmiyorsu-
nuz. Olaylann failleri meçbul.
Bu failleri bulmadıkca, bulama-
dıkça, ortalıklarda hükümeüz
diye gezinmeyin."
Demirel, Israil güvenlik kuv-
vetlerinin Doğu Kudüs'te çok
sayıda Filistinliyi öldürmesi ko-
nusunda Birieşmiş Milletler Gfl-
venlik Konseyi'nin harekete
geçmesini isteyerek şu yonunu
yaptı:
"Bu yapılmazsa, uygar dün-
yanın çifte standart kuüandıgı
ortaya çıkar. Körfez krizi kar-
şısmda hassas davranan Güvea-
lik Konseyi bu olaya da çok ya-
kın ilgi göstennelidir. Bu olay
zulümdür, nefretie kınıyoruz."