Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
// EKÎM 1990 CUMHURİYET/17
HAVA OURUMU TURKIYE'DE BUGÜN DÜNYA'DA BUGÜN
M e t e o r o l o j i Genel Müdûrlü-
ğü'nden alınan bilgiye göfe yurdun
kuasy ve doflu kesimlen parçalı yer
yer çok bulutlu batı Karadeniz kıyı-
ları orta ve doğu Karadeniz ıc Ana-
dotu nun kuzeydoğusu ıte doğu Ana-
dolu'nun kıray tesimleri yer yer sa-
ğanak ve gök gûrültûlü sağanak ya-
ğışlı. Ûtekı yerler az t>ulutiıı ve açık
geçecek HAVA SICAKLIĞI Özelik-
le yurdun kuzey kesımlennde olmak
ûzere tûm yurtta aalacak. RÜZ-
GAB: Kuzey ve batı yönterden haffl
arasıra orta Kuvvette yağış anında
kuvvetlice esecek Denızler de Mar-
mara ve Kuzey Ege'de yıtöız ve poy-
raz öteki denizlerimıate yıklcz ve ka-
Adana
Adıyaman
Alycı
Afrı
Ankara
Anttya
* 28° 16° DıyartlaKır
B 21° 9°E0ıme
A 29° 16° Erancan
A 20° SPEmırum
V 16° 4°Estoş«tw
B 16° 8°Gaaanfcp
A 29° 21° Gucsun
rayelden 3-5 yer yer 6 Ege açıklarında 33 denız mılı hızla
esecek. Deniz mutedıl Ege acıklannda yer yer kaba dalgalı
olacak. Van Gölü'nde hava Parçalı bulutlu geçecek. rûzgar
gûney ve batı yönlerden haffl arasıra orta kuvvette esecek
gö! mutedıl dalgah olacak
Artvm
Aydın
Balıkesır
Bıleat
Sıngdl
Bıtts
Bokj
Buna
Çanattatt
Caruın
Denız*
27°W
>
GûnıûşhaıeY
° BY 27»M°HaW*ı
A 30° 13° Ispara
B 22° 9° Isanbul
B 21° 9°laınr
8 2*° 15° Kare
B 23° 8° Kastemonu B
B 18° 8°Kaysefi
B 23° 8° Kırtdarek
B 21° 10° Konya
Y 20° 6°KutaHya
A 26° 13° Malaiya
25° 16° Mamsa
18° 6°KMafas
19° 8°Mersn
13° 5°Mujia
23° 8 Muş
29° 18 Nıjde
18° 16° Ortu
16° 8°Rıai
2«° 12° Samsun
25° 7°S«rt
17° 9°Smoç
28° 16° Sıvas
16° eofctardaj
17° 7°taözon
20° 9°luncelı
18° 6°Uşak
23° 8°van
19° 6°Yozgat
24° 14° ZonguMak
ft ap« ^ ^ bulutlu ^ Jt* A-açık B-t«jiutKi G-jünes/ı K-Urt
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4
1/ Suya, yapının üst
katlanna çıkacak
basıncı veren depo.
2/ Kraliçe... Kizlık
zarı. 3/ Türk müzi-
ğinde bir dizinin iş-
leniş biçimine veriJen
ad... Bankada hesa-
bı olanlara gönderi-
len ödeme ya da çek-
me mektubu. 4/
Ağır kokulu bir
gaz... Yeni bir şey
bulma. 5/ Bankacı-
lıkta, bir hesaptan
diğer bir hesaba pa-
ra aktarılmasına verilen ad. 6/ Gü-
ven... Terbiyesiz kimse. 7/ Şehzade-
lerin özel eğitmenleri... İlkel benlik.
8/ Kalın bükülmUş sicim... Güney
Amerika'nın tropikal ormanlarında
yaşayan tavuğa benzer bir kuş. 9/
Koroner damarları genişletici ilaç.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Kanın pıhtılaşmasındaki bir bo-
zukluğa bağlı kalıtımsal kanama
hastalığı. 2/ Az sözle çok şey anlat-
ma... Kumarda kâr ve zarar olmadığını belirtmekte kullanılan
sözcük. 3/ Küçük demiryolu. 4/ Bir parçanın canlı çalınacağı-
nı anlatan müzik terimi. 5/ Elektrik direnç birimi... Eski Mı-
sır'da güneş tanrısı... Vilayet. 6/ Eski ve bilinmeyen bir tarihi
jnlatmakta kullaruian deyim sözü... Kaçınma, sakınma. 7/ As-
ma kütüğü... îskambilde bir kâğıt. 8/ Yumurta ve irmikle yapı-
lan bir tür tatlı... Bir nota. 9/ Metre karede bir kandelaya eşde-
ğer ışıltı birimi... Veba hastalığına verilen bir başka ad.
60 YÜL ÖNCE Cumhuriyet
Lîkor fabrıkası
11EKİM1930
Bütün içkilerin mutlaka
memleketimiz mahsulâtından
imali gayesini takip eden
Müskirat înhisar Idaresi,
Şişli'de, tramvay garajının
ilerisinde satın aldığı vasi
arazide bir likör fabrikası
yaptırmaktadır. Fabrikanın
inşaatı gayet sür'atle
ilerlemekte olup 1931 senesi
bidayetinde faaliyete
başlıyacaktır. Fabrikanın
binası yapjlırken son sistem
makineleri ve fıçıları gelmiştir.
Idare, Avrupa'dan bir likör
mütehassısı dagetirtmiş ve mütehassıs bu sene
memleketimizin muhtelif kısımlarında yetişen ve likör
imaline yarıyan meyvaları tetkik etmiş, onlardan esanslar
çıkarmıştır. Mütehassıs, bütün yemişlerimizin ve bilhassa
Kütahya'nın vişnesi ile tstanbul'un çilek,ve ağaç çileğinin
nefasetine hayran olmuştur. Mütehassısın bu sene muhtelif
yemişlerden çıkardığı esanslar muhafazaedilmiş olup
fabrikanın inşası biter bitmez bunlarla likör imaline
başlanacaktır. Likör mütehassısı, Türkiye"deki nefis ve
kokulu yemişlerle, dünyanın hiç bir yerinde emsalini
yapmak mümkün olmıyan gayet nefis likörler yapılacağını
söylemektedir.
'G-38 Yunkers'
Evvelki gün şehrimize gelen "G-38 Yunkers" teyyaresi
bugün saat 10'da Istanbul afakında bir uçuş yapacaktır.
Bu uçuşa İstanbul gazetecileri davet edilmiştir. Tayarana
Alman kolonisinden birçok kimseler iştirak edecektir.
Dün gece Alman sefarethanesinde "G-38 Yunkers"
pilotlan ve Yunkers şirketi erkânı şerefine bir çay ziyafeti
verilmiştir. Tayyarenin yarın şehrimizden hareketi
muhtemeldir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Hatıra defteri11EKİM1960
Düşük Millî Savunma Bakanı Ethem
Menderes'in hâtıra defterinden yeni
pasajlar ele geçirilmiştir. Ethem
Menderes bu notlarında da
Gaziantep hâdiselerine, profesörlerin
Menderes'i nasıl kızdırmaya
başladıklanna, îsmet Inönii vegrup
toplantılarına temas etmekte ve
enteresan bilgiler vermektedir. Etfcem Menderes
29 ekim 1957 salı günü tarihini taşıyan pasajda ezcümle
şunlar yazılmaktadır:
"Gaziantep'de hâdıse olmuş, merasim esnasında Halkçılar
askere sataşmışlar, dört-beş bin kişi Belediye binasına
hücumla talırib etmiş. Vali, Savcı ve diğer ilgililer Vilâyet
binasına sığınmışlar. Bir komiser muavini öldürülmüş.
Meclis Reisi Koraltan'm odasında Bayar, Menderes ve Fevzi
Mengüç Paşa heyecan içinde endişeli bir halde tedbirler
düşünüyorlardı. llk akla gelen örfi Idare ilân etmekti.
Hemen jet uçaklarını Gaziantep'e göndermişler. Bu mânâsız
ve hatalı bir tedbir. Örfi tdare fikri ise müzakere edilebilir.
Şem'i Ergin beraberinde Müsteşar Ethem Yetkiner ve üç
Adliye Müfettişi olduğu halde Gaziantebe gönderildi.
Ankara'da Stadyum civannda halk toplanmış. Îsmet
Inönü'ye tezahürat yapmışlar. Otomobilini havaJandırmak
istemişler. Zâbıta müdahale ederek önlemiş.
Az sonra Samet'in mâkamına gittim. Odada Yırcalı ve
Necmi tnanç da vardı. Nümayişleri tenkid ediyorlar,
hatalanmızı sayıyorlardı. tnhidam başladı dedim, bunun
önlenmesi ve telâfisi çok müşküldür. Belki de mümkün
olmaz. Bu zihniyet devam ederse iktidarda tutunamayız.
Onlar da bu fikre iştirak ettilerf'
G E Ç E N Y I L B U G Ü N C ^ i
ANAP'ta 'test' şoku
11 EKİM 1989
Başbakan Turgut özal, cumhurbaşkanlığı adaylığı
konusunda ANAP'lı milletvekillerine 3 sorudan oluşan bir
anket uyguladı. Özal, milletvekilerine hitaben yaptığı
konuşmada, "Şer güçleri, Türkiye'de önemü bir değişiklik
olacağı zaman ortaya çıkar. Şer güçleri kabarıyor, her türlü
oyun yapılacaktır" dedi. özal, cumhurbaskanı seçimi için 3
parti arasında önerüen uzlaşmayı da "Masal" şeklinde
niteledi. özal, ANAP'lı milletvekillerinden, "statükocu"
diye tanımladığı öbürpartilere benzemeye çalışmamaları
uyarısında bulundu. Özal, ANAP'ın serbest piyasa
ekonomisinden vazgeçmemesi, hür düşünceyi savunması
için birlik ve beraberliğin sürmesi gerektiğini söyledi.
TARTISMA
Gremlinler ve Dâşündardiikleri
Artık "okumak", üst düzeyde zor bir uğraş olmuş...
Düşünmek, anlamak, algılamak ve görmek, evet görmek bile
yeni yetişen kuşağa eziyet oluyor. Yalnızca bakıyorlar. Tek
istedikleri bakmak.
Filmin gazetede çıkan reklamının yanı-
na yazılan "Çügınca, eğlendirici, vahşi..."
sözcüklerini okudukça "Gideüm" diye çıl-
gma dönen kızımın isteği doğrultusunda,
güneşli bir pazar gününün üzerine sinema-
nın kapılannı örttük.
Filmin ilk yansı ilerledikçe görüntülerle
birlikte izleyicide oluşan tepkiyi de işitsel
olarak almaya başladım. Duyduğum söz-
cuklerle, izlediğün görüntülerle gerek filmin
kendisi gerekse orada bulunan topluluk için
olumsuz düşünceler hızla beynimde oluş-
maya başladı.
"Gremlin" adı konan, biraz tüyle biraz
plastikle ucuza mal edilen, hayvan insan
kanşımı yaratık kafesten çıkıp rock'n-roll
oynamaya başlayınca, salondan "an ca-
nun, ne şirin, ayy şeker..." sesleri vükseli-
verdi. Meğer sevgi derinlikten, sevimli es-
tetikten ne kadar yoksunlaşmış. Her ikisi
de ne kadar basite indirgenmiş.
10 dakika ara olup ışıklar yanınca o za-
mana değin gelişen olumsuz tepkim doruk
noktasına vardı. Zira sinemanın en arka
köşedeki koltugundan en öndekine değin
"tam dolu" idi. Benliğimi korkunç bir is-
yan dalgası kapladı. Eğer bu sinemada
'Gremlinler' yerine eli-yüzü düzgün bir
Türk fümi oynasaydı, salon böyle dolu olur
muydu? Kesinlikle söyleyebilirim ki "Ha-
yır!"
Yan blokta, "Adite Naşit Kültür Merke-
zi"nin koca tiyatro salonunda nice oyun-
lan 20 kişi ile alkışladık, nice nitelikli Türk
ya da yabana filmi, 20'den bile az insanla
içimiz sızlayarak izledik. Bunlan gören ve
yaşayan biri olarak içimin isyanla dolma-
ması olanaksızdı.
Gösterinin 2. yansı is« gerek kendisi ge-
rek izleyicisi "geflçlik" ile tam bir kültürel
felaketti. Ne kadar parlak, kırmızı ve yeşil
renk varsa ne kadar akıa, kabarcıklı, ya-
pışkan madde varsa hepsi kullamlmjştı.
Beynimde oluşan bu görüntülerle sindirim
sistemim ayağa kalktı. Hele hayalgücünün,
"güçsüzliigünün" en iyi örneği olmaya
aday bu yaraük, bir de tek başına "kurta-
ncı"lığa kalkışıp bir-iki numara çekince,
salonda "Yasa, varol, haydi bastır..." ses-
leri ile alkış-çığlık birden koptu.
"Benim sinemalanm"da genelde Ayhan
Isık, Eşref Kolçak ya da fıgüran polisler
çıktığında salonda böyle bir hava oluşur-
du. Kahramanlık da kahraman tipi de ne
kadar basite indirgendi. Bu tür aldatmaca-
ların ne kadar ucuza geldiğini keşke Holly-
wood'da, Universal Stüdyolan'nı gezer-
ken o bölümleri filme çekip her yerde gös-
terebilseydim. Hollywood, bunlan gizlemi-
yor ki... Oyun açık oynanıyor... Bizim ba-
lıklann ağzına gelince her nedense birden
dayanılmaz yem oluşuveriyor. Yem olan-
lar da doğallıkla gençlerimiz. Bakırköy'ün
nerdeyse bütün genç nüfusu sinemaya akı-
yor, akmaya devam edecek...
Bir ara salonun ortasında durup gençler-
den oluşan topluluğa; "Bu filmin neresi gii-
zel, sizler neleri izliyorsunuz, ne hale gel-
diginizin bilincinde misiniz?..." diye bağır-
mayı düşündüm.
Artık "okumak", üst düzeyde zor bir
uğraş olmuş... Düşünmek, anlamak, algı-
lamak ve görmek, evet görmek bile yeni ye-
tişen kuşağa eziyet oluyor. Yalnızca bakı-
yorlar. Tek istedikleri bakmak. Bakmak,
üzerine kültür oluşturulamaz. Bakmakla
insanlık geliştirilemez. Insancılhk, insan
olabilme gerçekleştirilemez. Bakmakla, be-
yin ne ahr ne de üretebilir. tşte böyle baş-
kalannın sözümona yapıtlanna bakılır.
Böyle sıfır değerli filmlere bakan gençliğin
kafası da bir yerde sıfırlanır. Bu gençler-
den ileride, toplumun çekirdeğini oluşturan
aileler kurulacağmı düşününce yetiştirdik-
leri çocuklann "oe olacağım" kestırmek
pek zor değil.
Dışanya çıkınca, bir sonraki matine için
sinemanın önünde oluşan kalabalığı görme-
mek için başımı çevirdim... Bizim filmle-
rimizin oynadığı sinemaların, dolup taştı-
ğı günleri görebilme umudu ile... "Gerçckçi
ol, hayaUerinle yaşa."
NtLGÜN SELİMOĞLU
Yeşilynrt
k
Yorgun Savaşçı
9
Gösterilmelidir!
Bu filmin yakılması ile sanata-sanatçıya ve vatandaşlara
yapılan bir haksızlık vardır ve bu haksızhğın giderilmesini bir
vatandaş olarak istemek de bizim hakkımızdır.
12 Eylül sonrası oluşturulan bir kurulca
yakılan, Kemal Tahlr'in "Yorgun Savaşçı"
isimli eserinden senaryolaştırüıp TV için
Halit Refiğ tarafından çekilen filmin bir
kopyasının, gösterime hazır bir şekilde Baş-
bakanlık'ta saklandığı ortaya çıkmıştır.
Bu filmin yakılması ile sanata-sanatçıya
ve vatandaşlara yapılan bir haksızlık var-
dır ve bu haksızlığın giderilmesini bir va-
tandaş olarak istemek de bizim faakkı-
mızdır.
Kaldı ki bu filmin yapımı için harcanan
onlarca masraf da "bazineden" yani bizim
kesemizden çıkmıştır Ve açıkçası bu filmin
yakılmasında emeği geçenler, sanat filmini
yakıp katlettikleri gibi cebimizdeki onlar-
ca liralan da yaknuşlar, katletmişlerdir.
"Yassıada karariannm batalannın dahi
giderildigi" bir ortamda, bu hatanın da gi-
derilmesini istemek, beklemek vatandaşlar
olarak hakkımızdır.
ara karsı snsanlau, gün gelir
flrtdd tari"
HfiVıtiThLiara karsı snsanlau, gün gelir
haUanyia birtflrte oaortanndan da otariar"
diyerek bu haksız islemin giderilmesini, gös-
terime hazır kopyanın TKT'ye teslimi ile
gösterilmesinin saglanmasını hep birlikte is-
teyelim.
Ben bu konuda, bir vatandaş olarak "ilk
adımı attım". Başbakanlık mâkamına gön-
derdiğim bir dilekçe ile isteklerimi sıraladım
(Reddi halinde idare mahkemesinde hakkı-
nu arayacağım). Bütün vatanda^lann da ay-
nı duyarhlığı göstermelerini diüyorum. Ya-
püacak iş o denli zor da değüdir. Başbakan-
lık mâkamına hitaben yazacağuıız ve filmin
gösterilmesinin, hatanın düzeltilmesinin
sağlanmasını isteyen bir yazınızı iadeli
taahhütlü olarak göndermenizden ibarettir.
Ve bu bizim en doğal hakkımızdır. Vatan-
daşlık görevimizdir. Vatandaşlık "askeriik
zamanı askeriik yapmak, oy zamau oy at-
auk, vergi zamaoı vergi vermek" sonra da
susmak değildir.
REFİKCEYLAN
Vatandaş
KAMUOYUNA DUYURU
Korkunç bir cinayet sonucu yitirdiğimiz
Doç. Dr.
BAHRİYE ÜÇOK'un
anısına
Demokratik ve laik bir Türkiye için el ele
olmak amacıyla 13 Ekim Cumartesi günü
Hukuka Saygılıyız, Şiddete Karşıyız
adı taşıyan bir yürüyüş için gereken izinler alınmıştır.
Aynı duyarlıhğı taşıyan bütün yurttaşlanmızın saat 10'da
Şişli Hürriyeti Ebediye Tepesi Çağlayan Parkı'nda
bulunmalan rica olunur. Yürüyüş tam 10.30'da
başlayacaktır.
DÜZENLEME KURULU
KAMUOYUNA DUYURU
Demokrasi ve çağdaş yaşamın savunucusu değerli bilim
aydınlarımızdan
Doç. Dr.
BAHRİYE ÜÇOK'un
Laiklik ve demokrasi düşmanlarınca katledilmesini lanetle
kınıyoruz.
MALÎ MÜŞAVİRLER MlHASEBECtLER
BİRLİĞİ EMİNÖNÜ ŞUBESİ
Demokratik, laik, çağdaş bir Türkiye için onurlu
ve kararlı mücadele veren
BAHRİYE ÜÇOK'a
yapılan insanlık dışı saldınyı nefretle kınıyor,
yitinnenin üzüntüsünü yaşarken, onun
düşünceleri Türkiye toplumunun hedefi olacaktır
diyoruz.
İManbol B«Iediye«i Yol Bak. ve Onr.Md. 5. Bölge
çalıçanlan adına
MEHMET ÖZALTUN. EKREM YTLDIRIM
Laik ve çağdaş düşünceli, Atatürk ilke ve
devrimlerinin yılmaz savunucusu
Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un
onurlu yaşamının haince engellenmesini nefretle kınar, laik
ve demokratik düşünceyi koruma savaşnnının, baskı ve
terörle yıldınlmaya çalışılan çağdaş Türk öğretim üyelerince
de sürdürüleceğini kamuoyuna duyururuz.
ÇUKUROVA ÜNİVERSfTESt'NDEN 191 ÖĞRETtM
ÜYESt ADINA
GAYE ERBATUR, AZtZ ERTUNÇ, ONUR KULA,
ERDAL ŞEKEROĞLU, HİKMET İYIDtKER, HUNAY
EVLtYA, ATtLLA KONA
KAMUOYUNA DUYURU
Laik, demokratik ve cagdaş yaşamın savunucusu, eski
Senaıör, Milletvekiü ve SHP Parti Meclisi Üyesi Sayın
Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un
demokrasi ve laiklik düşmaru karanlık odaklarca insanlık dışı
bir eylemle yasanuna son verilişini şiddetle kınıyor,
halkımıza, ailesine ve üyesi olduğu SHP camiasına başsağbğı
diliyoruz.
ADANA SERBEST MUHASEBECt
MALt MÜŞAVİRLER ODASI
YÖNETtM KURULU
KAMUOYUNA
Ortadoğu krizini yaşatan ve tınnandıran emperyalist
güçlerin savaş çığutkanlıklan karşısında, tüm insanlan
savaşa karşı çıkmaya çağınyoruz ve
Doç.Dr. BAHRİYE
ÜÇOK'u
katleden gerici, şeriatçı, karanlık güçleri lanetliyor,
katledilen tüm demokrasi şehitlerini saygıyla aruyoruz.
—Savaşa Hayır Platformu—
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ SAMSUN ŞUBESİ,
EĞtT-DER, HALKEVİ, TAYAD ÜYELERİ
BAHRİYE
ÜÇOK'un
katledilmesini nefretle kınıyor, sorumluların bir an
önce cezalandırılmasını istiyoruz.
KARTAL BELEDt\ESt PARK, BAHÇELER VE
TESİSLER MÜDÜRLÜĞÜ PERSONELİ ADEVA
HASAN DOĞAN, HAKVERDİ KESKİN
KAMUOYUNA DUYURU
Aydın, ilerici, demokrat bir yapıya sahip,
laikliğin yılmaz savunucusu
Doç.Dr. BAHRİYE ÜÇOK'un
planlı bir şekilde hunharca öldUrülmesini
lanetliyoruz. Bu tertipler Türkiye'deki aydın,
demokrat ve yurtseverleri yıldırmayacaktır.
Tehlike kapımızdadır. Herkesi laikliği savunmak
için göreve davet ediyoruz.
Devlet Denetim Elemanları Derneği
Genel Başkanı
SELAHATTİN BALTA
1. Hamur kağıda çok temiz
FO T O KOPI
60 TL.Ooğan Copy Ortabahçe Cad.
16O78 28 . No: 6O Beşktaş
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
On Binlerin Yürüyüşü...Bahriye Üçok'un da ölüsü, dirisinden güçlü çıktı. Beklen-
diği gibi on binler sessiz yürüyüşle laiklik, demokrasi, cum-
huriyet düşmanlarını kınadılar, protesto ettiler. Caniler, nerede
saklanıyorlar? Camide mi? Cani ile caminin ne ilgisi var. Bi-
ri cana kıyan katil, biri tapınma yeri. Gençleri, yakalayıp gö-
türen, işkence eden polisler, "Benim çocuğumun suçu yok,
neden götürüyorsunuz" diye soran ana-babalara:
— "Elbette yok canım, hiç suçu yok. Biz onu camiden tu-
tup getirdik" diye dalga geçerlerdi. Bahriye Üçok'u, Muam-
mer Aksoy'u, Turan Dursun'u, Çetin Emeç'i öldürenler,
rahatça şöyle savunabilirler kendilerini:
— Ben o sırada camideydim, benim suçum yok!
Işte, gerçek suçluları camiden çıkanlarda aramanın tam
sırasıdır. Ama camiye polis girebilir mi? Camiler, yobazların
sığınağı olmamalıdır. (Jğur Mumcu, Bahriye Üçok'un cena-
ze töreninin yapıldığı gün çıkan yazısında, bir yerde şöyle
diyordu:
"Cinayetlerde izlenen yöntem bu cinayetlerin profesyonei
ellerce işlendiğini gösteriyor. Kimler uçlarına susturucu ta-
kılmış silah kulîanır? Kimler bu tür bombaları yapabilir ve da-
ha da önemlisi; kimler cinayetlerden sonra polisin
giremeyeceği yerlere gizlenebilir?"
Bahriye Üçok için ilk tören İlahiyat Fakültesi'nde yapıla-
caktı. Ancak sabahleyin ilahiyat Fakültesi'nin önünde in cin
top oynuyordu. Sıkmabaş kız ögrenciler, yer yer fakülteye gi-
riyorlardı. Kapının önüne bir iki görevli konmuştu. Onlar:
— "Tören burada değil, rektörlükte" diyorlardı.
Demek, Bahriye Üçok için yıllarca öğretim üyeliğini yaptı-
ğı İlahiyat Fakültesi'nde tören yapılması uygun görülmemiş,
rektörlüğe kaydırılmıştı. SHP Giresun Milletvekiü Mustafa Ça-
kır, sabahın er saatlerinde, Bahçelievler'de tören yerini ara-
dı durdu. Böyle günlerde, insanın gözü kalabalıkları arar;
kalabalıklar neredeyse mitingler oradadır, törenler oradadır.
Salı sabahı, saat 8.00'de, Ankara Üniversitesi Rektörlüğü:
nün önü, polis kalabalığıyta doluydu. Demek tören burada!
Polisleri yarıp geçtikten sonra kendimi rektörlük bahçesi-
ne, boşluğa attım. SHP'nin klmi milletvekilleri göze çar-
pıyordu:
Mustafa Çakır (Giresun), Güneş Gürseler (Tekirdağ), Ka-
zım Özev (Tokat), Etem Cankurtaran (İçel), İbrahim Tez (An-
kara), AJi Uyar (Hatay), Tahir Köse (Amasya), Mehmet Dönen
(Hatay), Halil Çulhaoğlu (İzmir), ÖmerÇiftçi (Ankara), Nec-
car Türkcan (İzmir), Türkân Akyol (İzmir) ile Genel Sekreter
Yardımcısı Ertuğrul Günay, eski Tabii Senatör Suphi Kara-
man, oradaydılar. Rektör Yardımcısı Prof. Tahsin Kesici, Bah-
riye Üçok için saygı duruşuna çağırırken Rektör Prof. Necdet
Serin, saygı duruşu süresinden de kısa bir konuşma yaptı.
Rektörlük önündeki, bu baştan savma niteliğinde tören so-
na erdi. Ne genç, ne öğrenci kimseler yoktu.
SHP Genef Merkezi önüne geldiğimizde, oranın ana-baba
günü olduğunu görecektik. Necati Bey Caddesi hınca hınç
doluydu. Bahriye Üçok'un Türk bayrağına sarılı tabutu, SHP
önüne getirilmişti. Burada bağımsızlık marşı, saygı duruşun-
dan sonra Hinthorozu Erdal Bey konuştu. Erdal Bey, konuş-
masında özetle şunları söyledi:
"Değerli arkadaşımız Bahriye Üçok'un, burada Parti Mec-
lisi üyesi olarak, başarısı için çalıştığı, partisinin genel mer-
kezi önünde, hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz. Acımız
büyüktür. Btı büyük acıyı birkaç kelimeyle dile getirmeye ça-
lışacağım. Kaybettiğimız değerli arkadaşımıza Tanrı'dan rah-
met diliyorum. Kızına, ailesine, hepinize başsağlığı diliyorum.
Rahmetli Bahriye Üçok, bütün hayatını, öğrencilerine, son-
ra da halkına hizmet için adamış bir bilim ve siyaset kadınıy-
dı. Öğrencilik yıilarında, Ankara DTCF'de 'İslam Tarihi'
okumuştu. Birkaç gün önce bana, Türkiye'de, laik demokra-
tik düzenin karşı karşıya bulunduğu tehlikeleri anlatan bir kc-
nuşmasının metnini vermişti. Şimdi burada, haince, vahşice
bir suikast sonunda kaybettiğimiz arkadaşımız önünde ko-
nuşmak zorunda kalıyorum. Acımız sonsuzdur. Bu acımızm
içinde, böyle bir kadının, böyte bir insanın, nasıl olup da böyfe
karanlık güçler tarafından öldürüldüğünü görmek, buna karşı
bir şey yapamamak, böyte değerli bir insanın, halkına hiz-
met etmek için henüz çok zamanı varken bunu yapmak için
canıyla başıyla uğraşırken aramızdan ayrılmasının doğurduğu
çaresızlik, üzüntü, bütün bunlar bugün başımızda. Bahriye
Üçok, ülkesinin iyiliği için çalışan bir insandı, ûlkesini iyi ta-
nıyordu. Dinine bağlıydı ve Türkiye'nin dinine bağlı, ama la-
ik bir düzen içinde yaşanan bir ülke olması için uğraşmıştı,
uğraşıyordu. Çağdaş yaşamın böyle olduğunu biliyordu."
SHP önünde başlayan on binlerin yürüyüşü, Meclis kav-
şağından Maltepe Camisi'ne yöneldi. Alkışlarla faşizm, yo-
bazlık, cinayetler protesto edildi. Kanser ameliyatı olan
Numune'de yatan hükümlü Sedat Karaağaç da bir günlüğü-
ne izin alıp yürüyüşe gelmişti...
CAUSANLAR1N
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
6
Haksızlığın Kaynağı Nedir?'
SORU: 1 Mart 1951'den 26 Şubat 1979'a kadar 27 yıl 11 ay
18 gün sigortalı çahştım. Toplam prim ödeme gün
sayım 10.068'dir.
Vaptığınız hesaplamalarda 9.000 gün prim ödemis
ve 1.400 göstergeden emekli olanlara yiizde 76 oran
uzerinden 565 bin 480 lira aylık bağlandığını belirti-
yorsunuz. Oysa ben, 10.068 güne karşüık yiizde 70
orandan ve 538 bin 800 lira emekli aylığı almakta-
yım.
Bu haksızlığın kaynağı nedir?
YANFR Sosyal Sigortalar Yasası'mn yaşhlık ayhğının hesap-
lanmasına iüşkin 61. maddesi, 2422 sayılı yasa ile 1 Ocak
1982'den geçerli olarak değiştirilmiş ve yaşlıhk aylığınnı hesap-
lanması yeni esaslara bağlanmıştır.
1 Ocak 1982'den önceki uygulamada, 25 yüJık sigortalılık sü-
resi içinde en az 5.000 gün malullük, yaşlüık ve ölüm sigorta-
ları primi ödeyenlere yüzde 70 orandan aylık bağlanmaktaydı.
Ayrıca yaşlılık ayhğı bağlandığı tarihte sigortalı, kadın ise 50,
erkek ise 55 yaşından sonra doldurmuş olduğu her tam yaş için
yüzde 70 oranı, yüzde l'er arttınlarak hesaplanmaktaydı. An-
cak bu hesaplamada 5.000'den fazla prim ödeme gün sayılan,
yasa gereği olarak hesaplamada göz önüne alınmayıp yok sa-
yılmaktaydı.
1 Ocak 1982'den sonra 5.000 gün için aylık bağlama oranı
yüzde 70"ten yüzde 60'a düşürüJmüş ve sigortalının, kadın ise
50, erkek ise 55 yaşından sonra doldurduğu her tam yaş için
ve 5.000 günden fazla ödediği her 240 günlük malullük, yaşlı-
hk ve ölüm sigortalan primi için yüzde 60 oranının (l)'er arttı-
nlması öngörülmüştür.
Böylece aynı gün sayısı ile emekli olmuş sjgortaulann aylık-
ları arasında bir fark oluşmuştur.
1 Ocak 1982'den sonra, 10.068 gün prim ödeyip 1.400 gös-
tergeden emekli olan bir sigortalı bugün yüzde 81 oran üzerin-
den ve 587.880 TL toplam yaşlıhk aylığı almaktadır.
Buna karşılık, yine 10.068 gün prim ödemiş ve 1 Ocak
1982'den önce 1.400 göstergeden emekli olmuş bir başka sigor-
talı ise yüzde 70 oran uzerinden 538.600 TL yaşhlık aylığı al-
maktadır. Aynı prim ödeme gün sayısı uzerinden emekli olan
iki sigortalı arasında, 49.200 TL aylık farkı vardır. Katsayı art-
tıkça ou fark giderek büyüyecektir.
Haksjzhk bundan kaynaklanmaktadır.
HASAN
TOPTAŞ
(1959-1980)
ANMA
Daha iyiye, daha güzele
koşan her insan gibi
sen de yüreğimizdesin...
MUZAFFER, ALİ, VELt,
FELATUNj HAMİD, ŞÜKRÜ-
MACİTGÜNEL