Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 8 OCAK 1990
Yıllarca, Ismet Inönü'nün kalesi ölarak ünlenmişti
Malatya'nın kayısısı ve Paşa'sı var
3Kent
3 Başbakan
Röportaj: Necati
Güngör
îki başbakan, iki
cumhurbaşkanı yetiştirmekle
ilgi çeken bir ilimiz Malatya.
Halen kuru kayısı üretiminde
dünyada birinci sırayı işgal
ediyor. Ancak bir zamanlar
altı oklu bayrağın
dalgalandığı CHP kalesine
şimdi ANAP'ın arı simgeli
bayrağı çekilmiş durumda.
Yıl 1931. Atatürk, Doğu illerine yaptığı geziyi ta-
mamlayıp Ankara'ya dönmüştü. Kendisini karşılayan-
lann başında tsmet Pa$a vardı."Atatürk, Ismet Paşa'-
yı görünce, onunla şakalaşmaktan kendisini alamadı:
"Paşa" dedi, "Memleketini gördum. Oldukça büyttk
bir köyraüş!"
Atatürk, gezisi sırasmda Malatya'ya da uğramıştı.
tsmet Paşa:
"Gazi Hazretlcri emir ve.himaye buyurarlarsa,
Tiirkiye'nin bu köyii de şehir olur!" sözleriyle yanıt-
ladı Atatürk'ü.
Tek parti döneminde Malatya'ya yapılan sigara ve
dokuraa fabrikalannın sebebi hikmetini, kimileri, lnö-
nü ile Atatürk arasında geçen bu konuşmaya bağlaya-
caklardı. Yalnızca tsraet Paşa'nın iktidan döneminde
değil, Turgut Özal'ın iktidan nedeniyle de Malatya, ka-
yırılmış bir il olma kuşkulannı uzerinde toplayacaktı.
Evet, Malatya iki başbakan, iki cumhurbaşkanı ye-
tiştirmekle ilgi çeken bir ilimizdi. Yıllarca, Ismet Pa-
şa'nın kalesi olarak ünlenmişti. Nasıl ki Demokrat Parti
seçimlerde, Aydın'dan "ruhım" çıkanyor idiyse, Cum-
tsmet İnönn, 25 Eylal 1961 tarihinde Malatya Sümer Salonu'nda verilen yemege geliyor. Malatyaldann Paşa'yı sahiplenişi, KnrtoJuş Savası yülanna kadar uzanıyor.
huriyet Halk Partisi de Malatya'da "tulum" çıkanyor;
yani milletvekillerinin tümünü alıyordu. Malatya de-
nilince, akla yalnızcana iki şey geliyordu: tsmet Paşa
ve kayısı!
Halen kuru kayısı üretiminde dünyada birinci sırayı
işgal ediyordu Malatya... Ancak kalenin sahibi degiş-
mişti nice zamandır. Ismet Paşa'nın altıoklu bayrağı
indiriLmiş, onun yerine özal'ın an simgeli bayragı çe-
kilmişti kaleye... Üstelik Turgut özal'ın, tsmet Paşa'-
nın partisiyle, ilkeleriyle, politikasıyla da bir ilgisi yok-
tu... Tam tersine, tsmet Paşa'nın sola açık dünya gö-
rüşunün yanında, Özal, sağcı bir kimliğe sahipti. 8u
durumda Malatyalı secmenler, soldan sağa çark mı yap-
mış oluyorlardı? Bu çark edişin altında yatan neydi?
önce, tsmet Paşa ve Malatya uzerinde duralım...
Malatya'mn tsmet Paşa'yı sahiplenişi, ta Kurtuluş
Savaşı yıllanndan başhyordu. tsmet Paşa belki çocuk-
luk yıllannda, yetişme çağında Malatya'da bulunma-
mıştı. Dahası, Malatya doğumlu da değildi... Ancak
aile yakınlan Malatya'daydı; Garp Cephesi Kumandanı
olarak savaşa katıldığı zaman, eşini ve çocuklarını, ba-
basının Malatya Leblebici Sokağı'ndaki evine gön-
dermişti...
Ismet Paşa'nın Kurtuluş Savaşı'nın içinde olması,
Malatyalılann Mustafa Kemal'i sevmesi ve desteklemesi
için yeterli bir neden olmuştu. Harput Valisi Ali Ga-
lip, Mustafa Kemal'e karşı düzenlediği suikast eylemi
başarısızlığa uğrayınca; Malatya'ya doğru kaçacak ve
burada kendisine yardımcı olacak birilerini arayacak-
tı. Kendisini destekleyen bir güç oluşturamasa büe sak-
lanabilecek baa yuvalar bulmakta güçiük cekmeyecekti
ne yazık ki...
Mustafa Kemal'i ve Kurtuluş Savaşı
1
m hançerlemek
isteyen Ali Galip'in Malatya'daki taraftar arama ça-
baları sonuçsuz kalmış olsa bile, Malatyalılar için baş-
ubaşına bir üzüntü kaynağı olacaktı... Hemen tsmet
Paşa'ya ve Mustafa Kemal'e telgraflar çekilmeye baş-
lanacak, Ankara'ya bağlılık ve destek sözü verilecek-
ti... Ve bu soz, tsmet Paşa'nın yaşamı boyunca gecer-
liligini koruyacaktı.
Kurtuluş Savaşı'nm ardından Atatürk "un Başbaka-
nı olan tstnet Paşa, hemşerileri için ayn bir gurur kay-
nağı oldu. Malatyalılar bu duygulannı, Ankara'ya gön-
derdikleri "Arz-ı Tazimat Heyeti" aracılığıyla iletecek-
lerdi. Yıl 1926. Ismet Paşa, "daire-i intihabiyesinden"
gelen "mıintehip" hemşerileriyle "pek yakından ve de-
rinden al&kadar" olacak ve oniara şöyle hitap edecek-
ti: "Malatya parlak bir istikbale namzettir. Mümtaz
cografyası itibanyla kesbi saadet edecek olan memle-
ketimiz hemen bugünden itibaren refah ve servete ka-
vuşmuş addolunabilir."
tsmet Paşa'nın sözunu ettiği "parlak istikbal", ya-
kında Malatya'da acüacak olan demiryolundan ötürüy-
du. Ama bu "kesbi saadet" muştusu hemşerilerinin
gözünu ve gönlünü doyurmayacak, başka isteklerde de
bulunacaklardı. Ancak hüktimetin programı dışında,
kendi seçim bölgesini kayırma arüamına gelecek birta-
kım istekleri şu sözlerle geri çevirecekti Ismet Paşa:
"Ben Malatya'mn degil, Tiirkiye'nİB Başbakanı'yun!"
Malatya demiryolunun açılışı 1931'de gerçekleşti.
Açılışı da bizzat tsmet Paşa yapmıştı. Bu tören Malat-
ya tarihinde önemli bir olaydı. Açıhş sırasmda Paşa'-
yı bir an için yakından görebilmek umuduyla, günler
öncesinden insanlar hazırlanmış, atı olanlar atlannı süs-
lemişlerdi. Bayramlık elbiseler sandıklardan çıkarümış-
tı. O günkü görkemli karşılama, daha sonralan kulak-
tan kulağa, kuşaktan kuşaga aktanlacak; hatta Malatya
için tsa'nın doğumu gibi bir dönemin başlangıç tarihi
olacaktı... Çocukların doğumlan, tsmet Paşa'mn ge-
lişine göre hesaplanacaku. "tsmet Paşa'nın gelisinden
üç ay soora dogdu" gibi...
1938'e kadar Inönü, Malatya milletvekilidir. Ancak
cumhurbaşkanı olduktan sonra yapılan ilk genel seçim
listeleri radyodan okunurken, Paşa'nın adının Anka-
ra listesinde yer aldığı duyuldu. Telaş ve heyecan ya-
ratmıştı birdenbire bu haber. Kulaklar radyolara ya-
pıştınhp Malatya listesi beklendi... Hayır! Malatya lis-
tesinde tnönü adı geçmiyordu!..
Olay bir anda büyuk bir tepkiye dönüştü kentte! Ma-
latya'dan tnönü'ye telgraflar yağmaya başlamıştı. öte
yandan gruplar halinde Sancaktar Mezarhğı'na gid.il-
di ve tnönü'nün babasımn mezarı başında bir gün, bir
gece. nöbet tutuldu...
Mezar başında nöbet tutmanın anlamı çözümlene-
memişti ama Paşa'nın Ankara'dan aday olmasının gizi
açığa çıktı ertesi gün: Inönü, cumhurbaşkanlannın An-
kara'dan aday olmalan geleneğini bozmak istememiş-
ti. Olayın aslı buydu...
Ve tnönü, 1950'ye kadar Ankara'dan aday gösteri-
lecekti.
1950 yılı, tnönü ile onun seçim bölgesinin yazgısın-
da bir dönütn noktası oluşturacaktı... Bu yıl da ikti-
dara gelen DP, hemen Malatya'ya yeni bir vali atadı.
Yeni vali Turgut Babaoğlu, DP'nin ileri gelenlerinden
Samet Ağaoğlu'nun yakın akrabasıydı.
Babaoğlu, rastgeldiği insanların yakalanndaki altı-
ok rozetipi çıkarıp yere atıyordu. Amaç, kendi mem-
leketinde tnönü'yu küçük düşurmek ve yenilgiye uğ-
ratmaktı. Yeni valinin görevlerinin başında bu geliyor-
du.
Bu arada, 3 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçi-
mi, CHP adayı kazanmıştı. Babaoğlu, yeni belediye
başkamnı kutlamak için belediye binasına uğruyor ve
orada tnönü'nün resminin asılı olduğunu görüyordu...
Valinin bu zıyaretinden yarım saat sonra vali yardım-
cısı telefonla başkanı aradı, resmin kaldınlmasını
istedi...
Bu istek, Malatya'da, yerel yönetimle DP hüküme-
tinin temsilcisi vali arasında uzun bir mücadelenin baş-
langıcını oluşturacaktı.
Belediye, tnönü'nün resmini indirmeyi reddetti. Vali
ise bu resmi asmanın Bakanlar Kurulu karanna aykın
olduğunu iddia ediyor ve bu duzeyde tartışmalar, ya-
:
zışmalaı uzayıp gidiyordu belediye ile vilajret arasın-
da. Vali, söz konusu resmi indirmek üzere bîr komise-
re görev verdi. Belediye, komiseri engelledi. Sonunda
Vali Babaoğlu lçişleri Bakanüğı'na başvurarak başkanı,
bakanlık emrine aldırdı. Babaoğlu şöyle diyordu baş-
vuru mektubunda:
"tktidar DP'nin elindeyse, Malatya'da belediye de
CHP'nin elindedir iddiası Malatya'dan silinmedikçe,
burada hiçbir icraat yapmak kabil olmayacagından, bu
havayı süratle değiştirmek uzere Muzaffer Akalın'ın
süratle vekâkt emrine alınmasının luzumlu olduğu ka-
naatindeyim."
Resmin indirilmesi için Bakanlar Kurulu 11303 sa-
yılı bir karar almıştı. Vali bu karara dayanarak tl Jan-
darma Komutanı'ndan yaıdıra istiyor ve belediye bi-
nasındaki Ismet Paşa'nın resmi, bir tören havası için-
de duvardan indiriüyordu. Bu arada lçişleri Bakanlı-
ğı'mn emriyle belediye başkanı da görevden almıyordu.
1951'de Malatya'da yeni bir seçim yapıldı. Bu seçi-
mi de CHP adayı kazandı. Ancak hukumet yeni baş-
kanı onaylamadı.
SCRECEK
HABERLEREV DEVAMI
DSPlideri Bülent Ecevit laiklik konusunda Cumhuriyefin sorulannıyanıtladv
En büyük ödün 12 EylüTde verildî
Demiral direnîyor
(Baflarafi 1. Sayfada)
nnı örtnıcye ahşünknıs olmasa-
lardı, nniversite asamasında böy-
k bir sonın ortaya çıkmazdı"
dedi.
Ecevit, Türkiye'de laiklikten
ödünlerin askeri müdahale dö-
nemlerinde verildiğini, en büyük
ödünlerin ise 12 Eylül 1980 aske-
ri müdahale döneminde olduğu-
nu vurguladı. DSP lideri, buna
karşın ülkemizde Iaikliğe sahip
çıkma yolundaki çabalann artma-
sını "uaıat verid bir geUşme" ola-
rak niteledi.
Bu sorunun karmaşık ve icin-
den çıkılmaz duruma gelmesinin
iki nedeni olduğuna işaret eden
Bülent Ecevit sözlerini şöyle
sürdürdü:
'Vrimehi sonu luynagnıda 6e-
••ç aşaaıasiMU ek alındı.
I de kalnU açKİan bftyük
yaııtaybklar yapAİL O arada sorun
çok jukf Mçtadc Mr yasa kOBD-
M kaMM getiramck istendL
öte yaodan dcftlk kanunlar
bu sonmn MrbMeriııiıı üztftee at-
blar. SonuMİa soruıalnlak YÖK
nn, YÖK'ten de knivcniteleriıı
nzcrine yıkdmak istendi. Bu ara-
da DuHftay yoiayla kona ye^den
adalete de aktanlnuüı teteaiyor.
Sonuaı kayaagiMİa degil, so-
n«ç asuBasuda de ah«dıgını söy-
lerkes ŞBBB kastedryomm; bence
fiyim Inşam konumamM, inlver-
«iieter dözeyİMİe «JefU, ortaögre-
•İB knranlafi dazcrinde ete aha-
• M gcrckirdL B^örtiisi soranu,
o n n ı çok daha koiayfakla çö-
riUcbMr, hatta Mr «oru dununn-
•a getmeyeMML
Ea denokratik Ukderde bile
orta&treaiın dvnynMtdd ö£rend-
ler Içaaı bciirH giviaı kntam kual-
lan nvgBİaaabiMr. Türkiyc'de de
ortaötreaim dnzeyfndeld inuun
hatip öircaKÜerine bazı ılyim kn-
$am knralan BTfataasa kti, önıe-
gia Karaa dcrdcri dıaıada başör-
tttm yaıaklaaga idi, daha dognı-
M İBUH hatip ötreacisi kıdarla
bafka ortadgreaİBi Innuniaruda-
ECEVİTTEN
Eğer imam hatip öğrenimi gören
kızlar ortaöğretim çağında
başlarını örtmeye alıştırılmış
olmasalardı, üniversite aşamasında
böyle bir sorun ortaya çıkmazdı.
Laik devlet, ortaöğrenim düzeyinde
imam hatip öğrencilerinin
örtünmelerine göz yummuştur.
ki kızlara eşit knnülar aygalansa
idi, sanırun buna kimse demok-
rasi ve insan haklan acısından
İUUŞ1 plrm««b.
Bizde ise laik devlet, ortaö|re-
nin dnzeyindeki imam kat^ okn-
lu ögrencilerinin örtanmdcrtııe
|öz yammoftnr, hatta bnnaa bir
fUH kural haltae gebnesine raa ol-
BM$tar. Fakat aynı devlet, aynı
öf reacflere yiUuekdtrenün aşa-
ma»na gddikleriade baförtasü
yasaftı Bvgnlamak btemiftir.
Oysa yttkMkögrenim düzeyin-
ddd ögrencfler erghdik çaguıa gd-
dikleri ida oniara grjriaı kasam
konnsandaki Mrtakım kaö kunü-
hv geÜrmenİB tepkilere yol açaca-
|ı beiU idL Eger imam hatip ög-
renimi görea lozlar ortaöğrenim
çafmda baahunı örtmey* ahştml-
mış otausalardı, öniversite aşa-
masında böyle bir sonın ortaya
pkmazdı.
Onan idn bence sonınu inriyer-
dtekrin nzerine yıkmak yerine.
ortaöğrenim atamamnda çözme-
ye cahsmak gerekinM. Böyle yapü-
madığı içindir ki erginlik çaguıa
gelmcmiş kıdan basktfMi örtme-
ye zorlayan devlet, ergiaJik çagı-
na gddUüerinde onlan tam terd
bir yaldafimla baslannı acmaya
loriayınca hem çeûskiye dttsmns-
tür hem de büyük bir direnişle
karşıİMnuştır."
Değişik dallarda öğrenim veren
ortaöğretim kurumlarımn birbir-
lerinden aynlmalan nedeniyle ço-
cuklann birbüierinden kopuk ola-
rak yetiştirildiklerini kaydederek
öğretim kurumlannın kampuslu
üniversiteleT gibi tek bir çaü altın-
da birleştirilmeleri durumunda
gençler arasında kültür farklılaş-
ması, kamplaşma ve yabancılaş-
manın önleneceği, eğhimde büyük
tasarruf sağlanacağı görüşünü di-
le getiren Ecevit şöyle konuştu:
"Ortaogrenim kurumlan bir ça-
ü altında bntnnlesdriline imam
hatip ögrencfleriyle batka dallar-
dald ögıelinı kamndaı HW ögıın-
cfleri, ömcgin spor w taaat etkin-
MklermdeMrarByageleMb-veMr-
birleriyle daha çok kayaasabitir.
Biz CHP'nin son programında
bnnn öngörmüstiık, fakat nygn-
hunaya valdt bnlamamıstık. Aynı
Uke DSP programmda da yer al-
Özalidan aynı çağrı: Uzlaşalım SHP'de tek liste sıkıntısı
(BafUnfi 1. Sayfada)
yoktnr" diye konuştu. özal, Zon-
guldak'ın ekonomik özelliğinin
gereği seçkin yerine oturtulması
için kalkınmada öncelikli bölge-
ler kapsamına ahnacağını söyledi.
özal'ın basın toplantısına da-
nışmanlan AÜlla Göziikara, Or-
han Onar, Remzi Yöceba; ile ü yo-
neticileri katıldı.
Basın topıantısında Zongul-
dak'ın üç büyük sanayi kuruluşu-
nu bünyesinde banndırması açı-
sından fevkalade önem tasıdığıuı
kaydeden özal, taşkömürü ttreti-
minin yetersiz kaldığı için ithala-
ta gidildigıni, ithal kömür kullan-
manın hiinnmaHa en önemli gös-
terge olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı özal bir gaze-
tecinin "Cnmkarbaskanbgında
anreniz iki gnn sonra ild ayını doi-
tarayor. Ancak SHP ve DYP, si-
zin cnmhnrhaakanı acdnu yön-
temlniz vc camhnrİMf kanhgîmzı
tamaaama koBBsnMda tanrlaraı
açıkça ortaya koyayorlar. Maha-
lefet panflerine İBere göaderOea
Mr yaada bdcdive baskanlan ÖV
suda resmi protokoMe yeri otma-
yan il ve ilce baskanJanyla yönc-
timlerinin sizi karşılamamw is-
tenmiş, bu konndald görasiuiiz
nedir" sorusuna şu yanıo verdi:
"İl bamkaalan ve digcrlcri git-
mesm diye bir kaide oldagun bö-
miyomm. Gdirlerse, nitridm gd-
dfler de öyle bBiyonım. Gdea
otnrsa gettr, biz kinueyc ayrun
yapmayız. Istcr partiden gdirier,
ister bdediyeden gdirier, banda
hiçbir fark yoktnr. SHP ve
DYFnin tavnianna ittsldn olarak
•ngin MiUyet Gantesi'nde bir
ayıklamam var. 'Muhalefet lider-
lennın şu anda örryargıları var bi-
liyorum. Üzerlerine gitraenin şu
anda bir faydası yok. Kapımız
açıktır. Görüşmek isteyen her za-
man bizimle görüşur diyonım!
Onn olnrsanız her şeyi anlarsı-
mz."
özal gazetecilerin bir sorusu
üzerine de "tontamsal azlasma"
konusundaki görüşkrini yineledi.
Turkiye'nin bir toplumsal uzlaş-
maya varmasından yana olduğu-
nu kaydeden özal, "Sahada oyna-
Dükkân-okullar
(Bajtarafı 1. Sayfada)
İümünün kariar altında olduğu bir
günde gittik ve gördüklerimize
inanamadık. Hakkâri'nin bir kö-
yünde olsak belki gördüklerimiz
şaşırtıcı olmazdı, ama burası ts-
tanbul'un yanı başıydı. Bu kent-
te, evlerinin önünden bindikleri
servis araçlanyla, sıcak, bilgisa-
yarlı, televizyonlu, bahçeli okulla-
nna gjden öğrenciler de yaşıyor-
du. Sultanbeyli'de öğrenim çağın-
daki 10 bine yakın çocuktan ise
velilerin ayda 10 biner lira vererek
kiraladıklan "dttkkân" okullara
gjdebilenler şanslı sayılıyor. Çun-
kü, evleri bu okullara çok uzak
olup çocuklarını okula getirip go-
türmesi için ailelerin birleşerek
tuttuklan minibüslere ayda veril-
mesi gereken 20 bin lirayı bütçe-
lerinden ayıramayanlar çocukları-
nı okula gönderemiyorlar.
Soba bacası bulunmayan bu
"diikkân sımr'lara soba kurabü-
mek için duvarlar deünmiş, bu
yüzden de sobalar tütüyor. Kimi
sınıflann camlan kınk, en çok 50
öğrenci kapasiteli kimi sınıflarda
ise 90 çocuk kucak kucağa öğre-
nim görüyor. Üstelik öğretmensiz-
lik nedeniyle 2. ve 3., 4. ve 5. sı-
nıflar bir arada...
"Dükkaa auuTlar izbe gibi.
tceride elektrik yanmadan değil
ders yapmak, oturmak bile müm-
kün değil. Elektrikler kesüdiği za-
man öğrenciler bayTam yapıyor.
Neden mi? Çünkü okul tatil edi-
liyor. Çocuk her yerde çocuk.
"Dukkan smıf"lardan oluşmuş
bir ilkokulun, Aydos tlkokulu'nun
müdürü Dnran YigM, "Bn zor ko-
saDarda ögıcndlerimize egitim
çahsıyonız" diyor.
yanlann nzlaşmasında yarar
olduğunu" beliitti ve bu konuda
Federal Almanya ile Japonya'dan
öraekler verdi. özellikle Federal
Almanya'da savaştan sonra ser-
best pazar ekonomisinin kunıldu-
ğunu anlatan özal, bu sistemin
birlik ve beraberlik ruhu içinde
oluştuğunu hatırlattı. Özal şöyle
devam etti: "Onlar bo isin ne ka-
dar önemli oMuğonu millet ola-
rak kayramıslar ve böyle bir ka-
rara varnuslar. Bazı mesdder yu-
mnrta kapıya gdmedetı iyi takdir
edümiyor. Japonya iki atom bom-
baandan sonra aniadı bMft ıt be-
raberHgL Banda sistem, sendika-
laria anlaşma meselesi dcgJMIr.
Yanisendikapazarhfrvahntsea-
dikalan az iicret istemeye sevk
edcn bk yol detfldk.
Cumhurbaşkanı özal aynca
son iki yıl içinde Turk parasının
konvertibl hale geldiğini ve ihra-
catın 2 milyar dolardan 12 milyar
dolara çıkanldıgını söyledi.
Özal, GENTAŞ fabrikasını zi-
yaretinde bir sonı üzerine Suriye'-
nin Fırat konusunda haklı olma-
dığını söyledi. "22-24 gün su ala-
mayacak. Şimdi normalin üstiin-
de su veriliyor" dedi. Son aylar-
da gazetelerin tiraj aldığını kay-
deden Özal, "Benimle uğraşma-
yınca tirajınız artıyor" diye espri
yaptı. Özal, daha sonra Ankara'-
ya döndü.
DemirelMn yanıtı
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demird, "Cumhurbaşkanı, Zon-
guldak'ın kalkınmada öncelikli
yöreler kapsamına ahnacağını
söylemiş. Sanayi bölgesi Zongul-
dak'ın geri kalmış iller içinde du-
şünülmesi, 10 yılda Turkiye'nin
ne hale getirildiğinin itirafıdır"
dedi. Demirel, Cumhurbaşkanı
Özal'ın "ulusal uzlaşma" öneri-
sini "meşruiyel arayışı" olarak
niteledi. Demirel, "Meşruiyeti
böyle beyhude şekilde arayacağı-
na, milletin iradesine ve güveni-
ne sığınsınlar" dedi.
(Baftamfi 1. Sayfada)
'Baykakı' olarak
n yöneticiler tarafından da des-
tdüeaiyor. Buna gerekce olarak
yinde 25 kadm kontenjam Be 'yıl-
lardır politika içinde' olan bn ke-
leaunesi gösterttiyor. Bn nedeaie
tnönü'nün son MYK tootaatun-
da 'parti meclisi ve MYK flye sa-
yısının arttırılmasına gerek
yoktur' bidminde belirienen tav-
nna karsın, tüzük komisyonon-
dan aksi bir karar çıka. Ancak,
knmltay öncesinde yeni olusturu-
lacak tizük komisyonnnda, tnö-
ntt'nin Uvnnın daha etkili olaca-
gl bUdiriliynr.
— 'Yenilikçi sosyal demokrat-
lar' olarak adlandmlan parti içi
muhalefetin >urt gezilerine başla-
ması, 'Baykalcı' diye nitelenen ka-
nadın tepkisine yol açtı. Muhale-
fetin bu gezilerde 'parti
bütünlüğünü' ön plana çıkarma-
sına karşın, bazı genel nterkez yö-
netimlerinde bu geziler 'tek liste-
nin mümkün olmayacağının gös-
tergesi' biçiminde degerlendi-
riliyor.
— Kadın koatenjanı ile HrUk-
te, 'Baykalcı' olarak tanınaa ke-
sim, yeniden sedlemcaae kaygm
ile genel sekretere 'ayn liste çıka-
nlması ve kurultayın güvenoyla-
masına çevrilmesi' yolunda bas-
kı yapıyor.
— Tek Hste oluşsa bie Baykal'a
yakın olarak tanmp», parti yöne-
timinde olan ve olmayan her iki
kesim de bnna mnhalefct ca>W-
lir. Bn basküar ile knraltayda ya-
püan tek liste ddmcbUr."
Genel Başkan Inönü'nün, ku-
rultay öncesinde bu zorluldan
aşarak, örgütlerin "partuin kn-
çülmesine karşı çıkan, bötnnlak-
•nâ bir yönetim" isteğini formüle
edebileceği belirtiliyor. Nitekim,
Inönü'nün delegelere "ilk kez"
yılbaşı mesajı göndermesi bu zor-
luldan aşma çabası olarak değer-
lendiriliyor.
Hava Knvretleri gibi cagın en
ferigdişıadermiyaknMİanizleyen
bh- knnuna irtica harekctnn az-
dıgı yolnndald haberler çok
nzuciidar.
Tirldyr'de çok pnrnH dtanokn-
sinin işfcdJii donemlerde laiklik-
ten kaygı nyandına ödinler »erfl-
memiştir. Bn konnrtaki ödnnlerin
bemen tnmn, 27 Mayif 196»'tan
badayarak askeri mndahale dö-
nemJerude verUnüştir.
ömegin baakenMdd baa dertet
knrnlnstennda mesdder açüna-
ya başhuunaa, 27 Mayıs aakeri yö-
netim dönemBiin eseridir. Bence
bn,faükliienymadkgı gibi dm ap-
smdan da dogrn degfldfc.
Dine dayah parti
12 Mart 1971 askeri mndahale
döneminde de dme dayah Mr partf
knmlmaa askeri yöoetim tarafın-
dan özendtrlmis, hatta lezglhlan-
nusbr.
Laiklikten en bnynk ödin ise
" •yf "*-* nıirrrl nriirtnlır
1
- -"
Türbanda karar haftası
(Baftamfi 1. Sayfada)
diğer üniversitelerin de önumüz-
deki hafta içinde turban sorunu-
nu yönetim kurullannda görüşe-
rek karara varmalan bekleniyor.
YÖK'ün türban konusunda
uygulamayı üniversite yöneticile-
rine bırakmasının ardından do-
ğan kargaşaya önümüzdeki haf-
ta içinde çözüm aranacak. OD-
TÜ Yönetim Kurulu'nun türba-
nı yasaklamasının ardından
Cumhuriyet'in sorulannı yanıtla-
yan Rektör Prof. Dr. Ömer Sa-
atoogln, "Üniversite yönetim kn-
mhunnz şlmdiye kadar yanılaa
aygah»mama demm etmegini ka-
rarlasarnuşbr. Aynca bo konn-
dald nygolama esaslaruu yeniden
dizenlemek idn çauşma yapıl-
mastna karar vennistir. Komis-
yon çabşmasm bitirince yönetim
karnlumuz yeniden toplanacak
ve nygulama esaslarını
bduieyecektir" dedi.
Daha önce derslere türbanla
girilmesine izin verilmediği hal-
de YÖK'ün kararmdan sonra yö-
netim kurulu karanyla türbana
"yeşll ıpk" yakdan Hacettepe
Üniversitesi'nde ise yaklaşık 100
öğretim üyesi, türbanlı öğrenci-
leri derslere sokmama kararı al-
dıklannı bildirdi. öğretim üyeleri
hafta başında YÖK'ün karannı
protesto eden bir ortak açıklama
yapacaklannı kaydettiler.
Konuyla ilgiü olarak Cumhu-
riyet'in sorulannı yanıtlayan
YÖK Başkanvekili Tazebay,
YÖK'ün türbanı her zaman
"ça|daş" saydığını söyledi. YÖK
Başkanı thsan Doğramacı'nın bir
türban örneğinı hazırlatarak tür-
banı kamuoyuna ilk tanıtan kişi
olduğuna dikkat çeken Tazebay,
"YÖK, tarbanı hiçMr zaman
yasakhunanuftır" dedi Tazebay,
"Rrktörier türbanı yasaklayabi-
hVter. Biziın bir mödahakaab söz
konusu olamaz" diye konuştu.
kcsryle bagdaşmadM}ı nalde bn dö-
nfmnr naa ocmen nnr aattnvsa Kn-
rah olaraa zonuln hale getirilnıiş-
tir. Bnnnn soanca olarak yahuz
laiklik zeddenmekle kahaanuşur,
aynı zamanda bir bakıma din öz-
gtrnglne de zarar verilmiştir.
Çüafri degişik mezheplerden ai-
Iderin çocnklan aynı din dersle-
rini idemek zorunda buakıtanış-
lardn-.
12 Eylül 1980 öncesinde Türki-
ye, lslam Konferansı topUntıla-
nna w etkmaUerine düşük dnaey-
dekabhrd^oytamaiardadagend-
lilde çekimser kabnh. Çtnkn oy-
lama konalanadaa bircota, Mzim
laik devlet antaynunzla bagdaş-
manb. Oysa UEyHU aakeri yöne-
tim döneminde Tirkrye, lalam
Konferansı etkinttklerine hem en
nst düzeyde kanlmaya hem de bö-
tün öneruerle ilgjH olarak oy knl-
lanmaya baslamıştır.
Ülkemizde ndkige sahip çıkma
yohındaki çabalann artması da
nmnt verid bir geüsnMdir. Ancak
laiUige sahip çıkarken, laikHgi
sathUveinançözgnrittgaylebai-
dasır Mdmde vonutlamak ve ny-
gnlamak gerddr. Ömegin Ttrki-
ye"defauldigesahip çıkan baaı çe»-
rderm tarikaOan yasaUatmak b-
MBHBI nenam raMM ve ınaoç oz-
girMgii anlayısıma ters dtşayor.
Bence geıckli olan damnış, tari-
kadan yasaklamak degfl tarikat-
lann siyasete kanşmaauı ve tari-
katçıhgın devlet knranalarmda
yaksdebihnek idn bir araç otarak
istismar edttnwsini dnlemektlr.
Eger tarikattara banu öteslnde
(Baftarafı L Sayfada)
di. TBMM AT Komisyonu Başka-
nı Btlent Akarcalı da Deiıiiral'ın
mtumunu "yakışıksu" olarak ni-
teledi.
25 ayı aşkın bir sürediı Ankara
Merkez Kapalı Cezaevi'nde bulu-
nan Türkiye Birleşik Komunist
Partisi (TBKP) üderleri Nihat Sar-
gıa ve Haydar Kndn'nun, 16 gün
kaldıklan Ankara Emniyet Mü-
dürlüğü'nde işkence gördükleri ve
özgurlüklerinin kısıtlandığı yolun-
da Avrupa tnsan Haklan Komis-
yonu'na yaptıklan kişisel başvu-
ruya üişkin soruştunnada yaşanan
olaylar, Türkiye'yi komısyon kar-
şısında güç duruma düşürdü. So-
ruşturma uyannca daha önce
ekim ayı sonunda Türkiye'ye ge-
len üç yargıca ifade vermeyi red-
deden DGM Başsavcısı Nusret
Demiral, soruşturma dosyasında-
ki eksikükleri gidermek üzere ge-
çen hafta ikinci kez gelen insan
haklan yargıçlanna ifade verme-
si ve başvuru sahipleri ile yüzleş-
mesi yonündeki istemlerini, "Knt-
In ve Sargın'uı yargılanmahtnnın
devam etttgi, bn nedenk ifade ver-
mesinin yargıtamanın gdecegini
oinmsnz yönde etldleyecegi" ge-
rekçesiyle bir kez daha geri çevir-
di. Demiral'ın bu tutumu üzerine
ortaya çıkan sorun çözümlenme-
ye çalışılırken, komisyona daha
önce ifade veren üç güvenlik gö-
revusinin bu kez yüzleştirilme aşa-
masında koşul öne sürmeleri, so-
runun büyümesine yol açtı. Kut-
lu ve Sargın ile ilgiü soruşturma-
da görev yapan siyasi şubeden
Başkomiser tbrahim DedeogİH ile
komiserler Kemal Dönmez ve Ke-
nan Al'ın, "görevlerinin çok has-
sas obBasını" ve bu nedenle "can
güTenliklerinin tehlikede
bolanmasuu" gerekçe göstererek,
yüzleştirmede sorulacak sorulara
sözlü yanıt vermek istemedikleri-
ni, bunun yerine önlerine konula-
cak bir daktilo ile yazüı olarak ya-
nıt vermeyi istedikleri öğrenildi.
Bu öneriyi benimsemeyen ve yap-
tıklan girişimlerden de bir sonuç
alamayan İnsan Haklan yargıçla-
n, soruşturma dosyasında sapta-
nan eksiklikleri gideremeden
Türkiye'den aynldılar. Dışişleri
Bakanlığı tnsan Haklan Danıs-
manı ve Turkiye'nin Komisyon'da-
ki temsücisi Prof. Dr. S u t Bflge,
bu konudaki bir sonı üzerine, so-
ruşturma dosyastnın bu aşamada
yüzde 70 oranında tamamlandığı-
nı, yüzde 30 oranında eksiklik
içerdiğini söyledi.
Komisyon yargıçlanrun Anka-
ra Adliyesi'ndeki çahşmalannda
ortaya çıkan bu sorunlann, ba-
kanlıklann araya girmesine rağ-
men önlenemediği de kaydedildi.
Adalet Bakanlığı Müstesan Arif
Yüksel, komisyona ifade vennesi
yönunde Nusret Demiral'ı bir çok
kez yazılı ve sözlü olarak uyardık-
lannı ve bu konudaki uluslarara-
sı anlasmanın gereklerini ann^fg*-
tıklannı belirtirken üç güvenlik
görevlisınin tutumunun dcğiştiril-
mesi için de tçişleri Bakanhğı'mn
devreye girdiği kaydedildi.
Müstesar Yüksel, Demiral'm bn
tutumunun "devleti sıkıntıya
sokacagını" belirterek bu yönde'
gerekü uyanda buhınduklannı be-
lirterek ortaya çıkan sonınu da in-
celemeye aldıklanm söyledi.
AT için
(Baftanfı 1. Sayfada)
çerçevesinde, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardıması AM Bozer,
önümüzdeki günlerde Batı Avru-
pa başkentlerine bir dizi ziyaret
yapacak.
AT konusunda yetküi hükümet
kaynaklanndan edinilen bilgrye
göre Bozer'in programı ve tarih-
leri resmen açıklanmayan ziyaret-
leri ocak ayının üçüncü haftasın-
da gerçekleşecek. Bozer, 5-6 şu-
batta toplanacak AT Dışişleri Ba-
kanları Konseyi öncesinde trlan-
da, Belçika, Federal Almanya ve
ttalya başkentlerine giderek kon-
sey üyesi bakanlarla görüşecek.
Bu görüşmelerde BozeT, Türkiye1
nin AT Komisyonu'nun raporunu
nasıl karşıladığını anlatacak ve
1993 yıundan sonra tam üydik go-
rüşmelerinin başlatüacağı konu-
sunda bir güvence verilmesini is-
teyecek.
Biyokinıya kitahınııı
bh-yaaakgetktecek ı ister is-
temez bir devlet dtni ortaya cdamş
olnr ki bn da laildflde kesinHkle
bagdaşmavacagı gibi bagnazhga
da yol açar ve demoknuinia ge-
regi olan inanç özgüriügiuu ters
duser."
(Baftarafı 1. Sayfada)
Yegin editörlüğünde 10 öğretim
üyesi tarafından hazırlanan
Biyokimya-1 kitabı Cumhuriyet'-
te yayımlanan haber üzerine An-
kara Universitesi Tıp Fakültesi
Akademik Genel Kurulu'nca in-
cdemeye ahnmıştı. Kurul, kitabuı
"cagdas biürnle hiçbir ilgisi bn-
ranmadıgım ve Tnrk yiksek ö|-
retimi adıma ntanç verid" oldu-
ğuna karar vermişti. Gerekli işle-
min yapılması için YÖK'e gönde-
rilen akademik kurulun raporun-
da, şu görüşlere yer verilmişti:
"Son zamanlarda her tnrii ge-
ridlgu ve şeriat öziemmin kıfafı
olan mflH ve manevi degerier kli-
şesi bn Idtanta sık sık vnrgnlaaa-
rak yer yer Biyokimya'mn tanu-
men amırian dsnnda olan bdV bir
sosyal ve ahiald misyon apaçık
tdkin edHmiştir.
KHapta, bh-msamn sosyal fark-
bur ı»»in«M«ji«M
knrbaga ve karm-
ca giM nasipaiz de oha kadrine ra-
n gösterip asla fil ve at gibi mah-
lükau özenmemed gerektigi td-
kin edüerek, kaderd bir aalak an-
laymı savnnnlmaktadır. EgJtimd-
lerin ntanmak denen ar ve ı
ketten nzak bir nesü olastarma-
ya caksoklan kaydedBerek, insa-
naaitprospektnstenahnnMsolaa
lsiaml terhireniB Mznnrn vnrgn-
lanmaktadır.Her tttriü bOinam SH
nırian daaııda otaa okMcça geniş
hfiaUBm^nV HW*lall SrBflBBmiftnl VMf ••*•!••
ve her hrsatnahiald, dtei Teşeri
tir. tüm adma hiiime karşı gjfiai-
len bn çabalann anayasanaa 5.
maddesinde yer afau ça|da« egi-
tfmle ve 2547 sayıh yasanm 4.
maddesinde yer abw Atanrk «-
ke ve inkılapian ik bir ilgisi ohna-
fl^ına, tan teıame hnanan yok ei-
mek f—ttnn» yöadik I
na inanan akademik
b*tÜB yetldM kundaş ve Ufüeri
ödevlerini yerine geürmeye daret
eder."
Ankara Universitesi Tıp Fakül-
tesi Akademik Kurulu'nun kitap
hakkında hazırladığı raporu ince-
leyen YÖK, kitap hakkında soruş-
turma açtı. Konuyla ilgili olarak
bilgi veren YÖK Başkanvekili Ta-
zebay, kitabın hayretle karşılan-
dığını söyledi.