26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7OCAK 1990***' HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/17 OLAYLARIN ARDENDAKI GERÇEK (Baştarafı 1. Sayfada) mesi bır uygarlık yolunda bütün Batı dunyasına verilmiş bir ders- tir. Ne var ki bu dersin içeriğin- deki erdemi ve inceliği anlaya- mayan gerici çevreler, Ayasof- ya'nm yeniden cami yapılması- nı siyasal sorun olarak gündeme getirmektedirler. Son günlerde bu yolda yine kampanya açıl- mıstır. "Türban"m ardından Hava Kuvvetleri'ndeki irtica olayı kamuoyunun dikkatlerini toplarken, "Ayasofya'nm ibade- te açılması" gündemin ilk mad- delerinden birini oluşturmakta- dır. Bu alanda yetki hükilmetin elindedir ve kimi kararlar var- dır ki kolay verilebilir; ANAP iktidannın Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, bu kolaylığı belirtiyor ve diyor ki: "Ayasofya'nm iba- dete açılması için bizce bir so- run yok. Bakanlar Kurulu'nun karan yeterti olur." Gerçekten de öyledir. Bu ka- ran Bakanlar Kurulu verebilir. Hem de karann tarihsel anlamı- nı, dünyada yapacağı yankıları Türkiye için ne demek olduğu- nu bilmeyenler için çok kolay bir istir. Bakanların birer imza- sı yeter. Zahmet çekmeye de ge- rek yoktur. Türkiye'de resmen yüzde 70'e oturmuş enflasyonu indirmek, ekonomiyi iyileştir- mek, geçirn sıkmtısından boğu- lan halkın soluk almasım sağla- mak, Türkiye'yi AT'nin kapısın- da beklemekten kurtarmak, Ege'de ve Kıbns'ta ulusal sorun- ları çözmek, Güneydoğu'da te- rörii durdurup yörede yaşayan yurttaşlarm can güvenliğini sağ- lamak gibi sorunları çözümle- mek elbette çok güçtür. Hükii- metin bu alanlarda eli kolu bağlı gö'rünüyor, yetersizlik ortadadır. Hele Türkiye'de demokrasiyi kurmak gibi zahmellere de bu Bakanlar Kurulu giremez; ama Ayasofya'yı cami yapmak için birer imza yeierlidir. Halkın yüzde 20'sinden daha az bir bölümünün desteğine da- yanan bu iktidarın Ayasofya'yı cami yapması Türkiye'de gittik- çe büyüyen mürteci gücünün ANAP iktıdarındaki göstergesi olacaktır. Türkiye'de 70 bin cami vardır; her 800 kişiye bir cami düşmek- te, cami yapımlan da hızla sür- mektedir. Ayasofya'yı ibadete açmak, Müslümanlığa hizmet değil; Türkiye Cumhuriyeüne kötülük demektir. Ancak irtica; ülkeyi, cumhu- riyeti, ulusal çıkarları düşünür mü? Namaz • • • (Baştarafı 1. Sayfada) milletvekili Mostafa Parlak ANAP grubuna bu konuda bir yasa önerisi Retirmişti. Ankara Universitesi Ilahiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Hüseyin Yurtaydın, "Türkiye'nin yıgınU meseieleri varken, Ayasof- ya'nın cami haline getirilmesi ko- nusunun Urtışılmasını anlamsız buldugunu" ifade etti. Yurtaydın, "Bir taraftan Fitth cami yaptı di- ye gerekçe göstermişlerse, ölc ta- raftan da Atatürk miize haline getirdi" dedi. lstanbul'da yeterli cami olduğunu ifade eden Yurtay- dın, şöyle konuştu: "İstanbul'da cami mi yok? Atatürk belli bir ditşünceyle mii- ze naline getinniş. Üstelik Ata- türk zamanında sıva kazınmışb. Şimdi tekrar mı mozaikleri sıva- yacaklar. Böyle bir meseleleyi or- taya çıkannak, 'dindar olduk' di- yerek 'halkın itıbarını kazanma meselesı' berhalde. Prof. Dr. Neşet Çağatay da "Ayasofya'nın camiye dönüştü- rülmesi kampanyasını" eleştire- rek, "Her yer cami dolu, namaz kılacak tek yer Ayasofya mı kal- dı?" dedi. * Işte (Baştarafı Spor'da) Her şeye rağmen bilinçli futbo- lu ve mükemmd organizasyonu ile farklı bir sonuç yakalayan Beşik- taş'ta dün Ali'nin fırsatçılığını ve gol noktasmdaki becerisini, Me- tin'in de çabukluğunu ve hırsını seyretmeye doyamadık. Fenerbah- çe Stadı'nda sıfıra yakın hava, Fe- ner'i dondururken; Beşiktaş, tri- bünleri ısındıran futbolu ile alkış topladı ve Fener taraftanndan da gelen alkışlar Kartal'ın ligdeki ye- rinin de hakkım veriyordu. Veselinoviç (Baştarafı Sporda) talaması 33 olan Vişnevski ve Nezi- hi bu tempoya nasü dayanabilirdi? Veselinoviç acaba bunlara mı güve- nip de 5 atarız diyebiliyordu. Boyle bir durum karşısmda "yani antrenör mü oynasm sahada" denilebilir. Ta- k;m yendiği zaman antrenör mü oy- nuyor ki? Biz bir antrenöriın en ufak bir yenilgide işine son vertlmesine karşıyız. Ancak devam edegelen saç- mahklar karşısmda da önlem almak gerekır. Fenerbahçeiyi değil. Bir sı- nıfta bütun öğrenciler sıfırsa bunda hocanın hiç mi kusuru yoktur? Bu durum devam ederse hocayı mı kov- mak, yoksa tüm öğrencilen mi sınıf- ta bırakmak gerekir? TİMTRODA DEVRtM Zehra tpşiroglu 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-Jstanbul Ödemeli gönderilmez. BÜYÜK tLGt — Lüleburgaz'da konuşan SHP lideri Inönü.büvük ilgi gördu. (Fotoğraf: Ugur Saner) ORDUDA 'İRTİCA' SORUŞTURMASI Dıraca yargı yolu kapalı Tek yol seçim (Baftarafı 1. Sayfada) 'bir dakika' demiş 'Başbakana soralım" söylentilerinin yaygın olduğunu beürterek bugünkü hü- kümeti halkın "bo şekilde" algı- ladığını söyledi. tnönu, Özal'ın cumhurbaşkam olarak tarafsızlık için yemin etti- ğini, ancak buna uymadığmı be- lirtti. Özal'ın ABD gezisini de eleşüren tnönü, bu konuda şun- lan söyledi: "ABD'ye saglık kontrolü için gidiyor. Ama balk ilaç almak için para bulamıyor. ABD Başkanı Busb ile de konuşacakmış. 'Sağ- lık kontrolüne geldim. Biraz da onunla ahbaplık edeyim' böyle şey olraaz. Böyle şe> devlet cid- diyetiyle bağdaşmaz." Sozde Ermeni soykırım tasan- sma da değinen Erdal Inönü, ko- nuşmasının bu bölümunde Cum- hurbaşkam Özal'ın "Bir atımlık barutlan kaldı, atsınlar" demeye hakkı olmadığınj, bunun cumhur- başkanına yakışmadığını beürte- rek, "Türkiye'nin kimseye vere- Yüksek Askeri Şûra kararı ile ihraç edilen subay ve astsubaylar, anayasanın 125. maddesi uyarınca yargı yoluna gidemiyorlar. Sorgulamaya alınanlann yakmları dün de bir haber alamadılar. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Hava Kuvvetleri Komutaıı- lığı'nda sürdürülmekte olan irti- ca operasyonu çerçevesinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edi- len subay ve astsubaylara yargı yolunun kapalı olduğu belirlendi. Yüksek Askeri Şûra karan ile ih- raç edilen subay ve astsubaylar anayasanın 125. maddesi uyann- ca yargı yoluna gidemiyorlar. Bu arada operasyon çerçevesinde Ha- va Ulaştırma Grup Komutanlığı Merkezi'nde sorgulanan subay ve astsubaylardan dün de yakınlan herhangi bir haber alamadılar. Yüksek Askeri Şûra'nın son toplantısında 15 subay ve astsu- bayın Turk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesilmesiyle birlikte. 1985 yüından bu yana Hava Kuv- vetleri Komutanlığı bünyesinde dönem dönem yapılan irtica so- ruşturması çerçevesinde TSK'dan ilişiği kesilen subay ve astsubay- ların sayısı 100'ü buldu. Ancak Yüksek Askeri Şûra karan ile or- dudan ihraç edilen subay ve ast- subaylara yargı yolu kapalı bulu- nuyor. Konu ile ilgili anayasa maddesi idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu hükme bağlarken, Yüksek Askeri Şûra kararlannı bu kapsam dışında tutuyor. Ana- yasanın konuya ilişkin 125. mad- desi şöyle: "İdarenin ber türlü eylem ve «s- kmleriııe karşı yargı yolu açıkar. Camburbaşkanı'nın tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek As- keri Şûra'nın kararlan yargı de- netimi dışındadır." öte yandan Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Hava Ulas- tırma Grup Komutanlığı'nda sor- gulamaya alınan subay ve astsu- baylardan dün de yakınlan her- hangi bir haber alamadılar. Subay ve astsubaylann yakınlan, basın- da "işkence yapıldığı" yolunda- ki haberler nedeniyle yakınlanmn can güvenliğinden endişe ettikle- rini de bildirdiler. Bu arada Genelkurmay Baş- kanlıği, Hava Kuvvetleri Komu- tanlığı'nda sürdürülen operasyon karşısmda sessiz kalmayı yeğliyor. Ancak birkaç gün içerisinde kap- samlı bir açıklama yapma yolun- da çalışmalar yapıldığı da bildiril- di. Açıklamada özellikle işkence iddiaları üzerinde durulacağı da öğrenildi. CÖNEYT ARCAYÜREK yaz.yor (Baştarafı 1. Sayfada) na cemaati uydurdular. Bu nedenle cuma günteri yarıça- lışma günü. Kimı eğilimler, bu arada, ku- rala dönüştü. Bakan hangi cami- ye gidiyorsa, bürokrasi de cüm- bür cemaat orada. Cumhurbaş- kanlarının cuma namazlarını ka- çırmayacağını halka gösterdik- ten sonra son haftalarda debde- beli cuma çıkışlarına ara verilme- sine verildi, ama başbakan ne- redeyse tayfalar da ardında. içişleri Bakanı hangi camiye gi- diyorsa, bürokrasi orada. Sözge- lişi örnekler bunlar. Alışkanlık kurala dönüştü de- dik, özetleyelim; hafta tatili artık cuma günü 11.15'tebaşlıyor ve muhalefet partileri de yeni "ni- zama uygun" olan programlar yapıyorlar. Dün cumartesiydi, TÖ ile SÖ, Zonguldak yolunda. SHP üçün- cü iktidara yürüyüş mitingi için Lüleburgaz'da. DYP, heyetler kabul ediyor. Başbakan ise var mı, yok mu belirsiz. Bir rastlantı, yakalayabildikle- rimizle Ayasofya konusuyla "toplumsal uzlaşma" formülü üzerinde söyleşiyoruz. Dikkati çekici gelışmelere de- ğiniyorlar. Örneğin, Kültür Baka- nımız -ara ki bulasın- N.K. Zey- bek, ilk önce Ayasofya müze ka- lır dedi. Ertesı günü, gazeteciy- le konuşmaktan kaçınarak bır kısa demeç gönderiverdi. Bu kez, pek karşı çıkar gibi gorün- müyordu. Herhalde yüksek bir yerden -o yüksek yere özgü deyişle- "olayı kaşımaması tav- siye" edilmişti DYP merkezi ise karamame- nin hazırlandığını, "müsait ze- min ve zamanda" piyasaya sa- lınacağını söylüyor. Müslüman- ların çok zorunlu kalmadıkça in- san resimleri karşısmda namaz kılmadığını söyleyen Ecevit, hû- kümetteki sıkıntıya parmak bası- yordu. "Müslümanlar o resimler karşısmda namaz kılmaya zorla- nacaklar mı, yoksa o sanat ya- pıtları yeniden örtülecek mi ve- ya tahrip mi edilecek?" diye so- ruyor. EVET/HAYIR OKTQ AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) daha çok anlaşılır yonlere sahip- tir. İnsan zekasının damgasını ta- şıyan, büyûk bir roman yazarı ta- rafından kurulmuş bir dünya, in- sanlarca çok daha iyi anlaşılır. Ömrümde göımediğim, karşılaş- madığım bir Madam Vsrdurin'i, bir Charius'yü, birlikte yaşadığım insanlardan daha iyi tanıyorum. Balzac, Proust, Dickens, Tolstoy, gerçek yaşamın kişilerine yaklaş- mamızda bize yardımcı olurlar. Yazın yapıtları dünyayı kopya et- mez, ona değişmez bir biçim ve- rir, ona egemen olur; boylelikle bizi hayal dünyasının karabasan- larından kurtanr. Madam Bo- vary'nin kocası olmak korkunç bir şeydir, ama Madam Bovary- yi okumak bizi avutur, acımızı ha- fifletir. Hatta Madam Bcvary'nin kocası o'duğumuzu bile unuttu- rur!" Andr^ Maurois'nın bu ilginç yazısının geri kalan birkaç parça- sını da yarın sunmak istiyorum. Yazın, edebiyat adını verdiğimiz ölümsü;: değerin yerini, anlamı- nı, kalıcı gücünü bir kez daha bir- likte duyabilmek için... Bir yanda AT, öte yanda Fe- ner patrikhanesine tanınan öz- gürlükten Ayasofya'ya uzanan baskı. Beri yandan ANAP'a yiten prestiji sağlama arayışlan. Yuka- rıdan aşağıya duraksamalar ge- çiriyor yönetim. Bu gelişmeleri yakından izle- yen DYP, hükümetin eski parti AP'nin 1980'de başlattığı uygu- lamaya eninde sonunda yanaşa- cağını öne sürüyor. "Sultan mahfili"ni açarak şişi de kebabı da yanmaktan kurtaracağında direniyor. Bu, gereksinilen pres- tiji ne ölçüde sağlar? ANAP ör- güt bünyesinden gelen baskıyı ne kadanyla karşılar, kuşkusuz yanıtsız. Bir ara Demırel, aradı, Sultan mahfilini nasıl olacak da açacak sorusuna "Ehh, kolayı var. Demirel bir zaman yapmış- tı, ne var bunda derler, biter gider" dedi. "Biliyorsunuz" diyordu Demi- rel; "İyi bir şeyler yaptılar mı ken- dilerinden menkul, kötüye giden meselelerde sorumlu benim." Bir de öykü anlattı: "Geçenler- de birine 'Karadeniz nereden başlar' diye sordum. Dedi ki: İyi bir şeyler olursa Anadolu Kava- ğı'ndan, kötüyse Rize'nin kenanndan' ...İktidarın hesabı da bu." Köşk sözcüsü Kaya Toperi toplumsal uzlaşmadan TÖ'nün neyi murat ettiğini açıkladı. Me- ğer önerinin politikayia ilgisi yok- muş. Ya neymış? "Tamamen ekonomik alanda karşılaşılan zorlukları, ortaklaşa üstesinden gelmeyi amaçhyormuş." Eteğin- den yakaladığımız Federal Al- manya ve Japonya gibi çok ge- lişmiş ülkelerde uzlaşma, yasa- larla ya da geleneklerle sağlanı- yormuş. Bizde işçi sendikasından mu- halefete kadar hemen her çev- re kalkınmıslığın neresinde oldu- ğumuzu bildiğinden, daha ilk gün toplumsal uzlaşmanın ikti- darın hangi amacına hizmet ede- ceğinı pek güzel kestirmiş, ters- lemişlerdi. Ya bizlerin belleği zayıfladı ya da dünya yeniden kuruluyor. Tam altı yıl ekonomik alanda bü- tün zorlukları, ancak ve ancak kendinin çözebileceğini TÖ, her gece, her sabah, her öğle üzeri söylememiş miydi? Toplumsal uzlaşma çağnlarını reddetmiş, "yaptıklarını muhalefetin hayal bile edemeyeceğini" ilan etme- miş miydi? Aman efendim bir alçakgönül- lülük ki Köşk'e gitmeden "muci- ze adam Erhart'ın Türkiye'deki ikizi" tanımlamasını bizzat ken- dileri yapmış, Köşk'te ise hızını alamayarak "Erhart'tan ileri eko- nomist olduğunu" beyan buyu- ran çevrelere hak vermişti. Dün akıl başka yerde, bugün ekono- mik zorluklann üstesinden ortak- laşa gelmeyi isteyerek siyasal tahterevallinin bir ucunda. insanın yüreğini parçalayan haberlere bakarsak yukarıda "yalnızlık çekme yakınmalan" veya Baykal'ın yakasına yapışa- cağını söylemesine ANAP'tan ses çıkmayışına sinirlilik sergile- mesi. İkide bir, diyet anımsatma- ları. "Sizi ben milletvekili, bakan yaptım!" ANAP grubu bakalım ne zaman "Al diyetini, ver siya- sal kişiliğimi" diyecek? Bunların yanı sıra bir konu çe- klyor insanı. Devrek'in usta bas- toncusu Münteka Çelebi, 90 santim uzunluğunda, sustasını bastın mı on beş santimlik bıçak çıkaran bir baston, bir asa ve bır de kırbaç yapmış TÖ'ye. Göre- bilirse Zonguldak'ta verir arma- ğanları. Baston karda buzda düşme- sin diyeymiş. Kırbaç ise enflas- yonu azdıranlara "dur" demesı için. İyi mi? Anadolu'da küçükleri korku- tan bir deyim vardır, onu anım- satan bir özelliği var bastonla kır- bacın. İki armağan "kızılcık ağacın- dan" yapılmış da... GUARDIAN VE DAILY TELEGRAPH Türkiye İslamcıhğın tehdidinde LONDRA (AA) — îngiiiz gazetelerinden Guardian ve Daily Telegrafh, Türkiye'nin "tslamcılıfın tehdidi alünda" olduğu görüşünü iieri sürdü. Guardian Gazetesi'nde dün, Ankara muhabiri Jane Ho- ward'ın imzasıyla çıkan "Türkiye, tslamcılıgm lehdi- dinden korkuyor" başkklı ya- ada, üniversitderde kız öfren- cilere başörtü takma izni veril- digı ve Ayasofya'nm yenidea camiye çevrilmesi ıstendiği kaydedilerek, "Töridye'de U- da yeakten korkalar ifade edft- neye başUndı" denildi. Guardian'm yazısında, Tüıkiye'de korkularav, AT bajvurusunun başansızbkla sonuçlanmast durumunda tsi lamı bir karşı kampanyanm başlayabileceği yolunda endi- şelerin belimlcüği bir zamana rastlamasının da dikkat çeki- ci olduğu kaydedildi. Bu arada Daily Teicgraph Gazctesi'nde •Türkler tlami Dafttz korkasıtBda" baştıklı 4en Türkiye'nm ta& karaco- tn Krmal Ataîürkün 1934 yı- tmda Ayasofya'yı mizeye çe- vimesiain Ishm ile Hıristf- yaahkaraaaıiaiddeageviboz- dBtom iddia «diyortar" de- nildi. cek bir kanş topragı yoktur" de- di. tnönü konuşmasında, yüzde 70 enflasyona rağmen hükümetin bunu basan olarak değerlendirdi- ğini belirtti, ancak ekonomik po- litikalann yanlışlığı ve çarpıkhğı- nın enflasyonu bugünlere getirdi- ğini söyledi. Konuşmasının son bölümunde tüzük kurultayına değinen tnönu, bu kurultaydan partinin bütttnlük ve hız almış biçimde çıkacağını söyledi. Kurultayın ardından •berkesiıı SHP nin iktidara yürii- yüşünü görecegini" belirten Erdal tnönü, kadınların SHP'de daha aktif politika yapması için yapı- lacak tüzük degişikliği konusun- da da destek istedi. Bu arada ANAP'ın iktidarda kalabilmek için baa yanlıslann yamnda dini istismar yöntemlerini de kullandığını söyleyen SHP Ge- nel Başkanı "Dini konnlan siya- sette kallanma>a çalışıyorlar. Bir tarafta ANAP bir tarafta DYP is- tismar ediyorlar, aman duymasın- lar. Ama iktidarda olan ANAP, o daha tehlikeli. Özellikle bu ko- nuda kadınlann yardıma olmala- n gereklidir. Türban konusu var biliyorsonuz? Bunbtnn bepsi siya- sal eylemdir" diye konuştu. Mitingde, tnönü'den sonra ko- nuşan SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal da, erken seçimin şart ol- duğunu vurguladı. SHP'den soru önergesi Kaplan emeklî maaşı mu? ANKARA (Cumburiye! Büro- su) — SHP Manisa Milletvekili Erdoğan Yetenç, Adana Müftü- su iken Almanya'ya giderek yer- leşen ve Atatürk ilke ve devrim- lerine dil uzatan konuşmalar ya- pan Cemalettin Kaplan' ın Türk vatandaşlığından çıkanlıp çıkanl- madığını sordu. Yetenç, Pakdemirli'nin ya- nıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde şu soruları yöneltti: " — Vatandaşlıktan çıkanian Omalettin KapJan'a halen-Emek- li Sandıgı'ndan emekli maası ödenmekte raidir? — tncelemelerimize göre 1.26.944.001.0 emekli cek nosu ile Cemalettin Kaplan emekli maaşı almaktadır. Mart 1990 emekli çe- ki tstanbul Güngören tş Bankası şubesine gonderilmiş midir? Gon- derilmisse durdurmayı duşunuyor musunuz? Yurttaşuktan çıkanldı- ğından bugüne kadar emekli ma- aşı alarak etde ettigi baksız kazanç ne kadardır?" Yetenç, İçişleri Bakanı Aksu'- ya ise şu sorulan yöneltti: "Kaplan TC vatandaşhğından çıkanlmışsa bu durum Emekli Sandığı Genel Müdüriügü'ne bü- dirilmiş midir?" GOZLEM UGUR MUMCU ahyor (Baştarafı 1. Sayfada) ANAP'a bağlı bir sivil getirilecek. Sonra da bu işin edebiyatı yapılacak: — MİTj sMlleştirdik... Şayın Özal, bir sivil bürokrat tarafından başarı ile yürütü- lebilecek Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği görevini son 30 ağustosta ordudan ayrılan Kara Kuvvetleri Komutanına teslim edecek; sonra da önünde topuk selamı ile esas du- ruşa geçen ANAP'a 'hizmet arz etmeye' hazır bir emekli ge- neralı ya da kendisine körükörüne bağlı bir bürokratı MİT Müsteşarlığı'na getirecek. Bunun adı da sıvilleşme olacak! Özal, başbakanlık günlerinde sessiz sedasız bir önemli düzenleme yapmıştı. Bu önemli düzenleme ile MİT içinde 'özel stetülü' görevliler yaratmıştı. Bu özel statülü görevlile- rin aylık ve ödenekleri MİT içinde çalışan öteki görevlıler- den çok daha yüksekti. Bu düzenleme, 17 Haziran i98Tde çıkanian yasa gücünde kararnameyle yapılmıştı. 281 sayılı yasa gücündeki kararname ile MİT içinde söz- leşme usul ve ilkeleri ile aylık ve ödenekleri ile özlük hakla- rı 'başbakan tarafından tespif olunan 'ayncalıklt görevliler' yaratılmıştı. MİT'in kuruluş yasasına göre de sözleşrneli personel ça- lıştırılabiliyordu. 1987 yılında yapılan bu değişiklikle MİT için- de iki tür sözteşmeli personel yaratılmıştı. MİT'e 'Özal'a özel statülü' kaç kişi alındı? Bunlar hangi alanlarda görevlendirildi? Bunları bilmeye olanak yoktur... Özal'ın MİT içindeki sözleşrneli personeli şu özellikleri taşıyor: Uzrnanlık alanı başbakanca belirleniyor. Bu bir. Başba- kanın onayı ile kadro karşılığı çalıştınlıyor... Bu da iki. Üçüncüsü de şu: Başbakan 65 yaşını doldurmuş bir emekliyi de sözleşrneli personel statüsü ile MİT Müsteşarlığı'na getirebiliyor. Başka? Aylığı, ödeneği, özlük hakları başbakanca belirleniyor. Ay- nca MİT'teki görevi süresince Emekli Sandığı'na bağlanıyor. Peki MİT yasasına göre çalışan sözleşmeli personel? Bunların kadrolan yok.. Bu bir.. Çalışma koşullarıj/önet- melikle saptanıyor. Bu da iki.. Aylık ve ödenekleri Özal'ın sözleşmeli personelinden az, bu da üç. Öyleyse, MİT içinde üç grup görevli çalışıyor: İlk grup, devlet memurları yasasına bağlı. İkinci grup, söz- leşmeli personel. Üçüncü grup da Özal'ın sözleşmeli per- soneli! Özetle MİT içinde MİT... MİT yasasında MİT'in her yılki 'fiili kadro'nun MİT müste- şarınca belirleneceği ve başbakanca onayianacağı yazılıyor. MİT'te çalıştırılan askeri personelin sınıf, rütbe, unvan ve sayılan Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı'nca bir- likte saptanıyor. Özal, şimdi başbakan değil cumhurbaşkanıdır. Nasıl, Baş- bakanlık'a alınan özel uçakları cumhurbaşkam olarak ken- disi kullanıyorsa, başbakana bağlı olan MİT'İ de elbette Cumhurbaşkanlığı'na bağlatacaktır. Özal, bugünü değil yarını düşünüyor, bugün Akbulut baş- bakan. Bu açıdan hiçbir sorun yok. Peki yarın? Özal, yarın inönü'nün ya da Demirel'in başbakan olaca- ğını düşünüyor. Özal, kendisi yerine İnönü ya da Demirel'e bağlı bir MİT'e nasıl katlansın? Özal, nereye adımını atarsa orası birdenbire ansızın si- villeşiverır! Basının bazı köşelerinden de hemen alkış gelir: — Bravo, yaşa, işte sivilleşme. Sayın Cumhurbaşkanımız 12 Eylül sabahı başbakan yar- dtmcısı olarak onurlandırdığı askeri hükümeti de birdenbi- re "sivilleştirmiş" değil miydi? Şimdi MİT'i de öyie sivilleştireçek... Bunun adı 'sıvilleşme' değil, 'Öza//aşma'dır. 'Özallaşma' da özelleşmenin bir özel türüdür! ^ ^ • ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^^^^>^^^ ^ ^ ^ ^ " ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^^^^^^^^m ^^^^^^^B ^ B H ^ ^ ^ ^ ^^^^^B^^' ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ * ^^^^-^^^^ ^ Katalitik Şobada SözDemirdöküm'ün.Şimdi katalitik sobada da lider güvencesınden yararlanacaksınız: Demirdöküm tecrübesi ve garantısi size mükemmel bir ürün sunuyor... Demirdöküm Katalitik Soba • Kalıtesı TSEK belgesıyle onaylanmıştır • Konforlu kuilanımı kolay • Toz. koku. duman çıkarmaz. havayı kurutmaz Soba kurma derdı yoktur, az yer kaplar • Otomatık ateşleme sıstemıne sahıptır Pratik... sağlam • Ne boru ne kablo gerektırdığınden, 4 adel dönen tekerleğıyle her yone kolaylıkla hareket eder Evınızın dıledığınız odasına, odanızın dıledığınız köşesıne parmağınızın ucuyla ıterek taşıyabdırsınız . • Her parçasınm uretımın her aşamasında defalarca kalıte kontrolü yapılmıştır Sobanız ambalajlanmadan once bır kez daha yanma testınden geçrılm ştır Zarif... çağdas • Modern çızgılerı, ve rengı ılerı d'zaynıyia evınızın buronuzun dekorasyonuna ideal uyum sağlar. Tasarruflu... ekonomik • Bacadan ısı kayoı yoktur Yakıtı Oı o100'e varan yüksek verımle yakar, paranıztn tam karşılığını alırsınız. • Dıledığinızce ayarlayabıleceğınız 3 kademeiı yanma sıstemıyle, en az yakıt sarfıyatıyla en yüksek ısınma konforu sağlar. • Hızlı ısıtma özelliğıyle 1 dakika içinde en yüksek ısıtma gucüne ulaşır. Emniyetli... güvenli • Termokupl hava kontrol elemanıyla tam emnıyetlıdır Guvenlık sıstemı yanmayı otomatık olarak süreklı kontroi eder. Satış örgütü yaygın... Servisi uzman • Demrdorum'ünyetkılı satıcıları ulkemızm her koşesnüe, uzman servısı her zaman yanımzda. Demırdökum'ü seçmekle. aynı zamanda gerçek bır "tuketıayı koruma" S'Stemınm guvencesını de yaşarsınız... Demirdöküm'ün üstünlüklerini gördünüz... Şimdi katalitik sobada dasöz Demirdöküm'ün, karar sizin... (X)Demirdöküm SOBAMERKEZTIC * Ş Tala- ?HiiıFa«s lı 179 27 2"*3 Har-nsnc SoV 33'ussalaka To;3r ç M: 3 Leve^ı STANBL- I? Mı ı ^ Ankın BMg< Mudw10«e T<" f«ı 1P5 43 20 22 ^atts ı4.ı 118 70 44 HULU2 M ISI OANtŞMA WH«aE«l U vssr -<y " j z o U f * « ı : 9 o K ü - 1i I? BalmjncuiSTANSjl T eı ıi '"53666 ırHaiıF*sn " 5 5 8 B •MonTll n i n lerS'^E amrtn -• ı<JSO33 I n a T l l '?4'mO9B tmmmli ıSnlf'CSZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle