27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 7 OCAK 1990 îsveçSosyalDemokrat Gençlik ÖrgütüLideriAnna Lindh Gençlikörgütü demokrasiokuludurIsveç Sosyal Demokrat Partisi'nin (SAP), uluslararası sosyal demokrat hareket içinde özel bir konumu var. SAP, son 57 yılın 51'ini iktidarda geçirerek en uzun süre iktidarda kalan sosyal demokrat parti olma sıfatını taşıyor. Partinin geçen ağustos aymda açıklanan program taslagı, Sosyalist Enternasyonal'in geçen haziran ayında kabul ettiği Ilkeler Bildirisi'nden sonra, uluslararası sosyal demokrat hareketin bugünkü fikri-ideolojik mevzilerini gösterme bakımından önem taşıyan yeni bir metin. Araştırma Servisi Şefimiz Şahin Alpay, İsveç Sosyal Demokrat Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve Sosyal Demokrat Gençlik Örgütü Başkanı Anna Lindh ile SAP'nin yeni programı, "İsveç Modeli", gençlik örgütlenmesi ve sosyal demokrasi anlayışı konuları üzerine konuştu. SÖYLE$İ ŞAHİN ALPAY ISayın Lindh, partiniz yeni bir program taslağım tartışıyor. Yeni bir programa neden ge- rek duyuldu? Gerçeklik değişince, parti programınm da de- ğiştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde dogmatizm ve geçmişte kalmış bir döneroe ait çözümler öner- me tehlikesi doğuyor. Eski parti programı, bu- günkü somnların ortaya çıkmasından, örneğin, çevre sorunlannın, merkeziyetçiliği azaltma ge- reğinin bilincine varılmasından önce yazılmıştı. Parti programımızdaki belki en önemli değişik- lik de piyasa ekonomisi ile kamu düzenlemeleri arasında daha açık bir sırur çekilmesi; programın yıllardır uygulanan sosyal demokrat politikala- ra daha uygun bir hale getirilmesi oldu. İMH^MSo/ıprogramımz 1975 tarihliydi... O ta- rihten bu yana yalmzca on beş yıl geçti... Bu, yüz yıüık parti tarihindeki beşinci program değişikliği. Partimiz 15-20 yılda bir program ye- nileme gereğini duyuyor. Gelişmeler giderek hız- landığı için, yenileme ihtiyacı da giderek daha çabuklaşıyor. İ^HBİProgram taslağmda en göze çarpan, 1975 tarihli programda yer alan, ''Ekonomik fa- aliyetlerin tümünün yurttaşlann denetimindeki bir planlı ekonomi içinde eşgüdümü sağlanmalıdır"şeklindeki ifadenin çıkanlmış olu- şu. Bununyerine, "Ne katışıksız plan ekonomi- si ne de katışıksız piyasa ekonomisi üretim hayatından beklenenleri tek başına gerçekleştire- bilir. Bu amaçlara ancak kamu düzenlemeleriyle piyasa ekonomisinin bir karışımı ile ulaşılabilir" deniyor. Bu değişikliğe neden gerek duyuldu? Çünkü eski programdaki "planlı ekonomi" kavramı, bizim ekonomik anlayışımızı yansıtmı- yor. Biz vergi, çevre, sosyal güvenlik, vb. kanun- larıyla piyasanın işleyişine sınır çizilmesini savunuyoruz. Oysa eski programdaki ifadeler, üretimin ve tüketimin planlanabileceğine inandı- ğımız izlenimini veriyor. Biz plan ekonomisine inanmıyonız. Yeni progTam, ekonomik politika- mızın amacırun, piyasanın işleyişinin sınırlarmı ve kuraJlanm koymak olduğunu; amacımızın üre- timi ve tüketimi planlamak olmadığını daha açık bir şekilde belirtiyor. WKttKMPartinizin programıyia uygulamaları arasında açık bir çelişki olduğunu söylüyorsu- nuz... Evet. Parti programmda yazıh olanlan farklı biçimlerde yorumlamak mümkündü. Uygulama ile program arasında açık bir farklılık söz konu- • suydu. WKBMYeni program, servet dağılımında daha büyük bir eşitlik sağlanması amacından, bu ama- ca ulaşmak için kolektif sermaye biçimlerinden de yararianılacağından söz ediyor. A ma program- da, 1970'lerden bu yana ekonomik demokrasi- nin gerçekleştirilmesinin başlıca aracı olarak savunulan ücretlifonlanndan hiç söz edilmiyor. Bir kolektif sermaye biçimi olarak ücretli fonla- rı projesi terk mi ediliyor? Proje 1984'ten beri uygulanıyor, ama sürdü- rülmesi ve geliştirilmesi düşünülmüyor. Türkiye'- de çok kişi bana bu konuyu sordu. Anladığım kadar Türkiye'de ücretli fonları uygulaması çok önemli bir araç olarak değerlendirilmiş. lsveç'te araçlardan yalnızca biri olarak görülüyor. Artık birkaç yıl öncesinde olduğu kadar büyük bir önem verilmiyor. Ekonomik kaynaklann çok bü- yük çapta özel ellerde toplandığı bir ekonomide, kolektif nitelikteki Ücretli fonları çok yararlı bir dengeleme aracıdır. Ama ekonomik demokrasi konusunda; şirketlerin, idaresi ya da çahşanla- nn kararlar üzerindeki etkisi konusunda önemli bir yenilik getirmemektedir. • • • • B u söyledikleriniz başka, yeni tür kol- lektif sermaye biçimleri denemeyi düşündüğünüz anlamına mt geiiyor? Bu konu tartışılıyor, ama henüz bir sonuca ula- şılabilmiş değil. ••••Pa/-// programınızda yeni bir kavram var: "Yurttaşhk haklan". Bu kavram ne anla- ma geiiyor? Bu çok önemli bir kavram. Biz bugüne kadar hep çalışanlann işyerlerindeki haklanndan ve ka- rara katılmalanndan söz ettik. Şimdi yurttaşla- nn tümünün ekonomi üzerinde demokratik bir etkiye sahip olmalarından söz ediyomz. Bu kav- ram mülkiyet ve aynmına da hizmet ediyor. önemli olan mülkiyet hakkı değil, demokrasidir. Yurttaşlann demokratik haklarını kullanarak mülkiyet hakkının kuUanımııun çerçevesini çiz- meleridir. Çalışanlann işyerlerinde daha büyük bir etkiye sahip olmalarıdır. Tüketicilerin üreti- ciler karşısmda daha güçlü olmalandır. Kavra- mın belki en önemli anlamı, kamu hizmetleri sektöründe yurttaşlann daha büyük etki kazan- malarıdır. Diledikleri doktoru, okulu seçebüme; kamu hizmetlerinin nasıl yapılacağma dair karar- lara katılma hakkına sahip olmalandır. WKK^MYurttaşIarın işyerlerinde ve ekonomide daha büyük etki sahibi olmaları, kararlara katıl- malan pratikte nasıl işleyecek? Kararlar yine po- litakacılar "aracılığtyla" alınmayacak mı? Söz konusu olan, yurttaşlann yalnızca baglı ol- duklan bir örgüt aracılığıyla değil, doğrudan de- mokrasi biçimleriyle de kararlara katılmalarının sağlanması. Son yıllarda kamu hizmetleri sektö- ründe kararların ademi merkezileştirilmesi çaba- Iarı buna bir örnek. Bu çabaların büyük bölümü belediyelerin sorumluluğunda. Bildiğiniz gibi ls- veç'te kamu hizmetlerinin çok büyük bir bölü- münden yerel yönetimler sorumlu. Kuzey tsveç'teki bazı belediyelerde, yuvalann nasıl yö- netileceğine personelle birlikte veüler karar veri- yor. Bu bir başlangıç. Yurttaşlann kamu hizmetlerinde kararlara doğrudan katılmalarını sağlayacak basit sıstemlerin geliştirilmesi gereki- yor. •IHBHParft'programmda daha önce bulunma- yan yeni bir kavram, karşıhklı bağımlılık. Bu kav- ram hem uluslar, ülkeler arasındaki ilişkileri, hem de bir toplumda bireyler arası ilişkileri açıklamak amacıyla kullanılıyor. Bu, İsveç sosyal demok- rasisinin gelişmiş sanayi ülkeleri ile azgelişmiş ül- keler arasındaki ilişkilerin açıklanmasında ekonomik emperyalizm ve benzeri kavramlan tü- müyle terk ettiği anlamına mı geiiyor? Hayır. llişkilerde güçlü taraf var, güçsüz taraf var. Bağımlılık " a z " olabiliyor; yalnızca bağım- lılıkla tanımlanabilecek kadar "çok" olabiliyor. Ama bugün dünyada çok karmaşık bir uluslara- rası yapı söz konusu. Ülkelerin tek başlanna çöz- meleri mümkün olmayan pek çok uluslararası sorun var. Hiçbir ülke bir nükleer savaşın yıkı- mından kurtulamaz. Ülkeler, banş ve güvenlik, hiçbir ulusal sınır tanımayan çevre kirliliği konu- larında bugüne kadar hiç görülmedik ölçüde bir- birlerine bağımh hale geldiler. Ülkeler arasındaki ekonomik eşitsizliğin giderilmesi, ancak or tak çabalarla mümkün olabilir. Ülkeler arasın- PAZAR KONUĞU İsveç SosyalDemokrat tşçi Partisi (SAP/ Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve Gençlik Örgütü (SSU) Başkanı Anna Lindh, 1957yılındadoğdu. fsveç'în Uppsala Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi gördü. Mezun olduktan sonra biryıl avukatlıkyapan Lindh, 1982'deparlamentoya girdi. 1984'te SAP'nin Gençlik Örgütü'nün başkanlığınaseçilince, J985'te parlamento üyeliğinden ayrıldı. Lindh 'in sosyal demokrat hareket ile ilişkısi henüz 13 yaşmdaykenpartinin gençlik örgütüne katılmasıyla başladı. Polıtik kariyerinin ilk aşamasmda Uppsala belediye meclisineseçildi. Daha sonra SSU'nun bölge örgütü başkanlığına getirildi. 25yaşında milletvekili oldu. 1984'te SSU genel başkanlığına seçilmesiyle birlikte SAP'nin Merkez Yürütme Kurulu üyeliğinide üstlendi. ığ kanat olarak nitelenen grubun lideri olduğu söylenen, Maliye Bakanı Kjell-Olof Feldı, program tartışmaları sırasında, bütün dünya ba- sınına geçen şu ifadey; kullandı: 'Piyasa ekono- misinin sağladığı hareketlilik, gelişme ve ekonomik büyümenin, yoksulluğun ortadan kal- dınlmasında ve işçi sınıfınm 'sömürülmesine' son verilmesinde, piyasanın bölüşüm sistemine yapı- lan siyasi müdahalelerden çok daha büyük bir roi oynadığma kuşku yoktur. " Bu düşünceye katı- lıyor musunuz? Feldt'in söz konusu makaledeki piyasa ekono- misi savunmasmın çok ileri gittiği kanısındayız. Bu sözleri, piyasa ekonomisine tek-yanlı bir öv- gü niteliğinde. Biz de piyasa ekonomisini savu- nuyoruz ve İsveç bir piyasa ekonomisidir. Ama biz piyasamn denetim altında tutulmasını da çok önemli buluyoruz. Yeni sanayileşen ülkeler, NlC'ler, katışıksız bir piyasa ekonomisi uygula- dılar, ama bölüşüm açısından büyük adaletsiz- likler doğdu. Feldt'in piyasamn sosyal sorunları da halledeceğine dair tek yanlı bir inancı var. Biz piyasanın öteki araçlarla bileşimini savunuyoruz. •••İDe/ı/yor ki sosyal demokratlar esas ola- rak bölüşüm sorunlannın halliyle uğraşmışlar, de- mokratikleşme ve sanayileşmeyi gerçekleştirmek durumunda kalmamışlardır. Bu görüşsizce doğru mudur? 1930'larda sosyal demokratlar iktidara geldi- ğinde İsveç çok geri bir ülkeydi. Ekonomi tarı- ma dayanıyordu. Sosyal demokratlar sanayileş- me ve ekonomik kalkınmaya öncülük ettikleri ve çok başanlı oldular. Birçok gözlemciye göre sos- yal demokratlann iktidarda olması sayesinde sen- dikal hareketle iyi bir işbirliği sağlandı ve sana- yileşme başka ülkelere nazaran daha hızla gerçek- leşti. Sendikalar, teknolojik gelişmeyi daha ko- lay benimsediler ve bunun ekonomik gelişmeye katkısı büyük oldu. Öte yandan Isveç'teki güçlü halk örgütlenmeleri demokratikleşmede büyük bir rol oynadı. Politik, sendikal ve diğer halk ör- gütlenmeleri demokrasi okulları oldu. Taraflann diyalog ve uzlaşma çözümleri arayışına girmele- ri, büyük çatışmalan önledi, politik gelişmenin görece çatışmasız ilerlemesini sağladı. ^KKKK&Sosyal demokratlar önce devrimden vaz- geçtiler, sonra üretim araçlanmn sosyalleştirUme- sinden, daha sonra da planlı ekonomi fıknnden... Partinizin ilk programmda tanımlandığı şekliyle sosyalizmden geriye ne kaldı? Demokratik sosyalizmin tüm insanlara mutlu bir yaşam sürmek için eşit fırsat sağlanması amacı değişmedi. Sosyal demokratlar bunun yolunun devletleştirmeler, plan ekonomisi, daha önceleri devTİm olduğunu düşündüler. Zamanla söz ko- nusu araçlann amaçlara hizmet etmediği anlaşıl- dı. Sosyal demokratlann amaçlarla araçlar Gençlik Örgütü Başkanı Anna Lindh 13 yaşında gençlik örgütüne girdi. 25 yaşında milletvekili, 27 yaşında parti yöneticisi da ekonomik adalet herkesin çıkannadır. Azge- lişmiş ülkelerin sanayileşmesi, yoksullukvan kurtulması, gelişmiş ülkelerin de yarannadır. Zira ancak o zaman ürünlerine aha bulabilirler. Üçün- cü Dünya'da çevre kirliliği önlenebilirse bu, sa- nayi ülkelerinin de yarannadır, çünkü çeyre kirliliği zengin ülkelere de zarar vermektedir. Ül- keler arasında karşıhklı bağunlılık bu bakımlar- dan söz konusudur. ••^•^ı^m karşılıklı bağımlılık mantığı bir toplumun kendi iç ilişkileri açısından da geçerli midir? Sınıf çelişkileri kavramı geçerliliğini yitir- miş midir? .Demokratik sosyalizmin tüm insanlara mutlu bir yaşam sürmek için eşit fırsat sağlanması amacı değişmedi. Sosyal demokratlar bunun yolunun devletleştirmeler, plan ekonomisi, daha önceleri devrim olduğunu düşündüler. Zamanla söz konusu araçların amaçlara hizmet etmediği anlaşıldı. Eşitlikçi bir toplum, zenginlerin de yarannadır. Keskin çelişkilerin ve büyük sınıf farklannın ol- madığı bir toplum daha güvenlidir. Çalışanlann hayat standardının yükseldiği bir toplumda tü- ketim artar. Bu da sanayi ve üretim için iyi bir şeydir. • • • • y e m program taslağı bazı sosyal demok- ratlar tarafından, "gerçeklikle uyum sağlama", başka bazıları tarafından "liberalizme ayak uydurma" şeklinde yorumlandı. Siz ne düşünü- yorsunuz? Yeni programın gerçekliğe uyum sağlama ol- duğtmu düşünüyorum. örneğin eski programda yer alan "planlı ekonomi" kavramını hiçbir za- man bütün üretimm ve tüketimin planladığı bir "plan ekonomisi" anlamında kullanmadık. Bun- dan kastımız yalnızca, yeni programda da bulu- nan, kamu düzenlemeleTİnin yapılmasından ibaretti... Kavramı programdan çıkarmamız belki psikolojik bakımdan doğru olmadı. Belki, ne de- mek istediğimizi açıklamak daha i>i olurdu. Ge- nel olarak, yeni programın iyi bir program olduğu kanısındayım. Hayır. Toplumda güçlüler ve güçsüzler, zen- ginler ve yoksullar ayrımı kalkmış değildir. An- cak bizim 'İsveç modeli" olarak anılan yaklaşınumız, smıflar arasında işbirliğine, işçi temsilcileriyle işveren temsilcileri arasında yapı- lan tarihi bir anlaşmaya dayanır. Biz İsveç sos- yal demokratlan, devrime hiçbir zaman inanmadık, her zaman reformist olduk. Toplum- sal sınıflan karşıhklı bağımlılık içinde görmemiz bu, bu anlayışın bir devamıdır. lsveç'te kurdu- ğumuz toplum, sosyal adaletin, hem işçilerin hem de işverenlerin yaranna olduğu inancına dayanır. şkanı olduğunuz gençlik örgütü gele- neksel olarak, radikal bir tutuma sahip değil miy- di? Evet, ama "radikaT'in anlamı dönemden dö- neme değişmiştir. 1960'larda sanayinin devletleş- tirilmesini ve plan ekonomisini sa\Tinmak radikaldi. 1970'lerde ve 1980'lerde ise radikal ol- mak ademi merkeziyetçihği, demokrasinin derin- leştirilmesini, kolektif içindeki bireyin rolünün arttırılmasını savunmak haline geldi. Biz de bu anlamda radikaliz. ^^••KSu program taslağının tipik bir İsveç tü- rü uzlaşma metni olduğu, partinin sağ kanadı ile sol kanadı arasında bir uzlaşmayı temsil ettiği de söyleniyor. Ne dersiniz? Parti programı uzlaşma, karşılıklı anlayış, kar- şılıkh bağımlılık gibi kavramlan vurguladığına gö- re parti programımn kendisinin de farldı gruplar arasında uzlaşmayla oluşması doğaldır. J arasında aynm yapmalan büyük önem taşıyor. Insanlan mutlu ve iyi bir hayat sürmek için eşit fırsatlara kavuşturma amacı değişmez, ama araç- lar değişebilmelidir. ^Ktt^MProgram taslağına sağ partilerden gelen bir eleştiri, örneğin kamu hizmetleri sektöründeki çeşitli sorunlarm farkmda olunduğu halde hiçbir özeleştiri yapılmaması, çözüm önerilmeyişi. Bu tür eleştiriler konusunda ne düşünüyorsunuz? Aslında kamu hizmetleri sektörii bakımından bir özeleştiri yapılması önemlidir. Bu konu parti programmda değil, partinin 1990'larda izleyece- vJüçlü gençlik örgütleri demokrasi bakımından hayati bir önem taşır. Bu örgütler gençlere taleplerini dile getirme olanağını verir. Böylece politikadan soğumalarını önler. Ya da tam aksine protesto eylemlerine girişmelerine gerek bırakmaz. Erken bir yaşta siyasal eğitim görmelerini sağlar. ği pratik politikalan ele alan başka bir program- da ele alınıyor. Ayrıca, bu konu 1980'lerin başından beri tartışılmakta. Kamu hizmetlerinin büyük kısmını yüklenen belediyelerin bir bölü- münde hizmetlerden yararlananlann kararlara katılması yönünde birçok adımlar atıldı, başka belediyelerde hâlâ "beton politikaalar" denilen türde yöneticiler egemen. Kamu hizmetleri sek- töründeki yetersizlikleri kabul etmek ve çözüm bulmak gerekiyor. Daha esnek olmak, hizmetler- de kamu sektörüne altematif ya da tamamlayıcı çözümlere imkân tanımak gerekiyor. tsveç'te sosyal demokratlara yöneltilen başka bir eleştiri, sosyal demokrasinin "siyaset babaları"nın, bürokratların yönetimi anlamına gelmesi. Bazı sosyal demokratlar da sosyal de- mokrat politikacılarla sıradan yurttaşlar arasın- da büyük bir mesafe bulunduğunu, sosyal demokrat partinin, parti-içi çalışmalarına pek az üyenin katıldığmı ileri sürerek, bir anlamda bu eleştiriyi paylaşıyor. Bu tür eleştirilere ne diyor- sunuz? Büyük bir partide her şeyden önce mevkileri- ne önem veren insanlann bulunabilmesi doğal- dır. Ama bu kişilerin sayısının az olduğu kanısındayun. Çoğu yöneticiler, kişilerin değil po- litikanın önemli olduğunun bilincindedir. "Siya- set babaları" dediğiniz türde insanlar genellikle yaşh yerel poütikacılar. Şimdi oralarda yeni rilz- gârlar esiyor. öte yandan part içi çalışmalan can- landırmak için büyük bir projemiz var. Proje daha çok sayıda üyenin katılacağı, daha demok- ratik karar alma yöntemierini getirmeyi amaçh- yor. Partinin yerel örgütlerine daha büyük bir etki olanağı sağlanmasına çahşıhyor. Üç yılda bir kongreye gelmeleri yerine, güncel siyasal konu- larda karar alınmasına da katkıda bulunmalan- na yol açmak gerekiyor. Örneğin gündemde olan vergi reformu kanununu bütün parti örgütlerine gönderdik ve görüşlerini istedik. Böylece hem gündemdeki politik sorunlan daha yakından ta- nımaları hem de görüşlerini yukanya iletmeleri söz konusu. ^•^•BKefiı program üzerindeki çalışmalar na- sıl yürütülüyor? Program taslağı bütün parti örgütlerinde, ye- rel örgütlerde, gençlik örgiitünde, kadın örgütün- de 1 aralık tarihıne kadar tartışılacak. Parti üyelerinin de kişisel olarak program taslağı üze- rine görüşlerini program komisyonuna bildirme haklan var. Taslak eylül 1990'da toplanacak kongrede tartışüarak oylanacak. 1930'larda sosyal demokratlar iktidara geldiğinde İsveç çok geri bir ülkeydi. Sosyal demokratlar sanayileşmeye öncülük ettiler ve çok başarılı oldular. Birçok gözlemciye göre sosyal demokratlann iktidarda olması sayesinde sendikal hareketle iyi bir işbirliği sağlandı ve sanayileşme başka ülkelere nazaran daha hızla gerçekleşti. 'iz sosyal demokrat gençlik örgütünün başkanısınız. Bize biraz örgütünüzün ne gibifa- aliyetlerde bulunduğunu anlatır mısınız? Bu bi- zim için önemli bir konu. Belki bildiğiniz üzere, Türkiye'de siyasi partilerin gençlik ve kadın ör- gütleri kurmaları yasak... Bu yasağm çok tuhaf, çok tehlikeli olduğu ka- nısındayım. Zira güçlü gençlik örgütleri demok- rasi bakımından hayati bir önem taşır. Bu örgütler gençlere taleplerini dile getirme olana- ğını verir. Böylece politikadan soğumalarını ön- ler. Ya da tam aksine protesto eylemlerine girişmelerine gerek bırakmaz. Erken bir yaşta si- yasal eğitim görmelerini sağlar. Bizim 14-30 yaş- ları arasında 55.000 üyemiz var. Gençlik örgütünün parti çahşmalanndan belki en önem- li farkı, bizlerin güncel sorunlardan ziyade gele- ceğe yönelik konularla daha ilgili olmamız. Sosyal demokrat hareket içinde, kamu hizmetleri sek- törünün etkin çalışmayışını ve çeşitli başansızlık- lannı ilk eleştiren bizler olduk. Çevre sorunlan partiden önce gençlik örgütünde ele alındı. Bu- nun yanında tabii ki gençlerin istihdam, konut sorunlannı; sorunlu gençler için ne yapılabilece- ği gibi gençlere özgü konulan da ele alıyonız. Po- litik faaliyetlerin sosyal çalışmalarla birlikte yürütühnesi gerektiğine inanıyoruz. Gençlerin kültür faaliyetlerine büyük önem veriyoruz. So- runlu gençlere yardımcı olarak çalışmalar yürü- tüyoruz. fartiyle gençlik örgütü arasında nasıl bir ilişki var? Partinin resmi, sendikal hareketin de gayri- resmi gençlik örgütüyüz. Gençlik örgütünü tem- silen partinin yönetim kurulunda ve merkez yü- rütme kurulunda bulunuyorum. Ancak gençlik örgütüne üye olan herkesin aynı zamanda parti- ye de üye olması gerekmiyor. lik Örgütünün faaliyetlerini nasılfi- nanse ediyorsunuz? Bir piyangodan söz edildiği- ni duydum... Örgütümüzün temel gelir kaynağı piyangolar- dır. Partinin, gençlik ve kadın örgütlerinin ortak- laşa sahip olduklan bir piyango şirketimiz var. lsveç'te doğrudan parasal ödüllü piyangolar dev- let tekelindedir, ama öteki piyango şirketleri ödü- lü parasal olmayan piyangolar düzenleyebüir. Otomobiller, dış seyahatler, çeşitli mobilyalar, vb. dağıtılabilir. Piyango gelirleri yanmda parti- den, sendikalardan ve devletten de mali yardım alıyoruz. lsveç'te devlet bütün siyasi gençlik ör- gütlerine para yardımı yapmaktadır. WKttKtkBirçoklarma göre sosyal demokrasi ge- lişmiş ülkelerde uygulanabilir, ama azgelişmiş ül- kelerde uygulanamaz. Siz bu konuda ne düşünü- yorsunuz? Bu göriişe katılmıyorum. Bu görüşte olanlar, sanırım sosyal demokrasiyle komünizmi birbiri- ne kanştınyor. Azgelişmiş ülkelerin ekonomik kalkınma için piyasa mekanizmalarından yarar- lanmalan gerektiğini düşünerek, bunun sosyal de- mokrasiyle mümkün olamayacağını savunuyorlar. Oysa sosyal demokrasi piyasa eko- nomisinin karşısında değildir. Sosyal demokrasi bence azgelişmiş ülkelerin izleyeceği en iyi yoldur. Komünizm, katı ve yeniliğe kapahdır. Katışıksız kapitalizm, derin sınıf farklanna yol açar. Sos- yal demokrasi bir yandan piyasa ekonomisinden yararlanarak sanayileşmeyi sağlar, öte yandan ge- lirlerin adıl bir şekilde dağıhmını gerçekleştirerek büyük sosyal sorunlarla karşılaşılmaksızın mo- dernleşmeye öncülük edebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle