Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 7 OCAK 1990
îsveçSosyalDemokrat Gençlik ÖrgütüLideriAnna Lindh
Gençlikörgütü demokrasiokuludurIsveç Sosyal Demokrat Partisi'nin (SAP), uluslararası sosyal
demokrat hareket içinde özel bir konumu var. SAP, son 57 yılın
51'ini iktidarda geçirerek en uzun süre iktidarda kalan sosyal
demokrat parti olma sıfatını taşıyor. Partinin geçen ağustos
aymda açıklanan program taslagı, Sosyalist Enternasyonal'in
geçen haziran ayında kabul ettiği Ilkeler Bildirisi'nden sonra,
uluslararası sosyal demokrat hareketin bugünkü fikri-ideolojik
mevzilerini gösterme bakımından önem taşıyan yeni bir metin.
Araştırma Servisi Şefimiz Şahin Alpay, İsveç Sosyal
Demokrat Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve Sosyal
Demokrat Gençlik Örgütü Başkanı Anna Lindh ile
SAP'nin yeni programı, "İsveç Modeli", gençlik
örgütlenmesi ve sosyal demokrasi anlayışı konuları üzerine
konuştu.
SÖYLE$İ ŞAHİN ALPAY
ISayın Lindh, partiniz yeni bir program
taslağım tartışıyor. Yeni bir programa neden ge-
rek duyuldu?
Gerçeklik değişince, parti programınm da de-
ğiştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde dogmatizm
ve geçmişte kalmış bir döneroe ait çözümler öner-
me tehlikesi doğuyor. Eski parti programı, bu-
günkü somnların ortaya çıkmasından, örneğin,
çevre sorunlannın, merkeziyetçiliği azaltma ge-
reğinin bilincine varılmasından önce yazılmıştı.
Parti programımızdaki belki en önemli değişik-
lik de piyasa ekonomisi ile kamu düzenlemeleri
arasında daha açık bir sırur çekilmesi; programın
yıllardır uygulanan sosyal demokrat politikala-
ra daha uygun bir hale getirilmesi oldu.
İMH^MSo/ıprogramımz 1975 tarihliydi... O ta-
rihten bu yana yalmzca on beş yıl geçti...
Bu, yüz yıüık parti tarihindeki beşinci program
değişikliği. Partimiz 15-20 yılda bir program ye-
nileme gereğini duyuyor. Gelişmeler giderek hız-
landığı için, yenileme ihtiyacı da giderek daha
çabuklaşıyor.
İ^HBİProgram taslağmda en göze çarpan,
1975 tarihli programda yer alan, ''Ekonomik fa-
aliyetlerin tümünün yurttaşlann denetimindeki
bir planlı ekonomi içinde eşgüdümü
sağlanmalıdır"şeklindeki ifadenin çıkanlmış olu-
şu. Bununyerine, "Ne katışıksız plan ekonomi-
si ne de katışıksız piyasa ekonomisi üretim
hayatından beklenenleri tek başına gerçekleştire-
bilir. Bu amaçlara ancak kamu düzenlemeleriyle
piyasa ekonomisinin bir karışımı ile ulaşılabilir"
deniyor. Bu değişikliğe neden gerek duyuldu?
Çünkü eski programdaki "planlı ekonomi"
kavramı, bizim ekonomik anlayışımızı yansıtmı-
yor. Biz vergi, çevre, sosyal güvenlik, vb. kanun-
larıyla piyasanın işleyişine sınır çizilmesini
savunuyoruz. Oysa eski programdaki ifadeler,
üretimin ve tüketimin planlanabileceğine inandı-
ğımız izlenimini veriyor. Biz plan ekonomisine
inanmıyonız. Yeni progTam, ekonomik politika-
mızın amacırun, piyasanın işleyişinin sınırlarmı
ve kuraJlanm koymak olduğunu; amacımızın üre-
timi ve tüketimi planlamak olmadığını daha açık
bir şekilde belirtiyor.
WKttKMPartinizin programıyia uygulamaları
arasında açık bir çelişki olduğunu söylüyorsu-
nuz...
Evet. Parti programmda yazıh olanlan farklı
biçimlerde yorumlamak mümkündü. Uygulama
ile program arasında açık bir farklılık söz konu-
• suydu.
WKBMYeni program, servet dağılımında daha
büyük bir eşitlik sağlanması amacından, bu ama-
ca ulaşmak için kolektif sermaye biçimlerinden
de yararianılacağından söz ediyor. A ma program-
da, 1970'lerden bu yana ekonomik demokrasi-
nin gerçekleştirilmesinin başlıca aracı olarak
savunulan ücretlifonlanndan hiç söz edilmiyor.
Bir kolektif sermaye biçimi olarak ücretli fonla-
rı projesi terk mi ediliyor?
Proje 1984'ten beri uygulanıyor, ama sürdü-
rülmesi ve geliştirilmesi düşünülmüyor. Türkiye'-
de çok kişi bana bu konuyu sordu. Anladığım
kadar Türkiye'de ücretli fonları uygulaması çok
önemli bir araç olarak değerlendirilmiş. lsveç'te
araçlardan yalnızca biri olarak görülüyor. Artık
birkaç yıl öncesinde olduğu kadar büyük bir
önem verilmiyor. Ekonomik kaynaklann çok bü-
yük çapta özel ellerde toplandığı bir ekonomide,
kolektif nitelikteki Ücretli fonları çok yararlı bir
dengeleme aracıdır. Ama ekonomik demokrasi
konusunda; şirketlerin, idaresi ya da çahşanla-
nn kararlar üzerindeki etkisi konusunda önemli
bir yenilik getirmemektedir.
• • • • B u söyledikleriniz başka, yeni tür kol-
lektif sermaye biçimleri denemeyi düşündüğünüz
anlamına mt geiiyor?
Bu konu tartışılıyor, ama henüz bir sonuca ula-
şılabilmiş değil.
••••Pa/-// programınızda yeni bir kavram
var: "Yurttaşhk haklan". Bu kavram ne anla-
ma geiiyor?
Bu çok önemli bir kavram. Biz bugüne kadar
hep çalışanlann işyerlerindeki haklanndan ve ka-
rara katılmalanndan söz ettik. Şimdi yurttaşla-
nn tümünün ekonomi üzerinde demokratik bir
etkiye sahip olmalarından söz ediyomz. Bu kav-
ram mülkiyet ve aynmına da hizmet ediyor.
önemli olan mülkiyet hakkı değil, demokrasidir.
Yurttaşlann demokratik haklarını kullanarak
mülkiyet hakkının kuUanımııun çerçevesini çiz-
meleridir. Çalışanlann işyerlerinde daha büyük
bir etkiye sahip olmalarıdır. Tüketicilerin üreti-
ciler karşısmda daha güçlü olmalandır. Kavra-
mın belki en önemli anlamı, kamu hizmetleri
sektöründe yurttaşlann daha büyük etki kazan-
malarıdır. Diledikleri doktoru, okulu seçebüme;
kamu hizmetlerinin nasıl yapılacağma dair karar-
lara katılma hakkına sahip olmalandır.
WKK^MYurttaşIarın işyerlerinde ve ekonomide
daha büyük etki sahibi olmaları, kararlara katıl-
malan pratikte nasıl işleyecek? Kararlar yine po-
litakacılar "aracılığtyla" alınmayacak mı?
Söz konusu olan, yurttaşlann yalnızca baglı ol-
duklan bir örgüt aracılığıyla değil, doğrudan de-
mokrasi biçimleriyle de kararlara katılmalarının
sağlanması. Son yıllarda kamu hizmetleri sektö-
ründe kararların ademi merkezileştirilmesi çaba-
Iarı buna bir örnek. Bu çabaların büyük bölümü
belediyelerin sorumluluğunda. Bildiğiniz gibi ls-
veç'te kamu hizmetlerinin çok büyük bir bölü-
münden yerel yönetimler sorumlu. Kuzey
tsveç'teki bazı belediyelerde, yuvalann nasıl yö-
netileceğine personelle birlikte veüler karar veri-
yor. Bu bir başlangıç. Yurttaşlann kamu
hizmetlerinde kararlara doğrudan katılmalarını
sağlayacak basit sıstemlerin geliştirilmesi gereki-
yor.
•IHBHParft'programmda daha önce bulunma-
yan yeni bir kavram, karşıhklı bağımlılık. Bu kav-
ram hem uluslar, ülkeler arasındaki ilişkileri, hem
de bir toplumda bireyler arası ilişkileri açıklamak
amacıyla kullanılıyor. Bu, İsveç sosyal demok-
rasisinin gelişmiş sanayi ülkeleri ile azgelişmiş ül-
keler arasındaki ilişkilerin açıklanmasında
ekonomik emperyalizm ve benzeri kavramlan tü-
müyle terk ettiği anlamına mı geiiyor?
Hayır. llişkilerde güçlü taraf var, güçsüz taraf
var. Bağımlılık " a z " olabiliyor; yalnızca bağım-
lılıkla tanımlanabilecek kadar "çok" olabiliyor.
Ama bugün dünyada çok karmaşık bir uluslara-
rası yapı söz konusu. Ülkelerin tek başlanna çöz-
meleri mümkün olmayan pek çok uluslararası
sorun var. Hiçbir ülke bir nükleer savaşın yıkı-
mından kurtulamaz. Ülkeler, banş ve güvenlik,
hiçbir ulusal sınır tanımayan çevre kirliliği konu-
larında bugüne kadar hiç görülmedik ölçüde bir-
birlerine bağımh hale geldiler. Ülkeler arasındaki
ekonomik eşitsizliğin giderilmesi, ancak or
tak çabalarla mümkün olabilir. Ülkeler arasın-
PAZAR
KONUĞU
İsveç SosyalDemokrat tşçi Partisi (SAP/ Merkez
Yürütme Kurulu üyesi ve Gençlik Örgütü (SSU)
Başkanı Anna Lindh, 1957yılındadoğdu. fsveç'în
Uppsala Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi gördü.
Mezun olduktan sonra biryıl avukatlıkyapan
Lindh, 1982'deparlamentoya girdi. 1984'te SAP'nin
Gençlik Örgütü'nün başkanlığınaseçilince, J985'te
parlamento üyeliğinden ayrıldı.
Lindh 'in sosyal demokrat hareket ile ilişkısi henüz
13 yaşmdaykenpartinin gençlik örgütüne
katılmasıyla başladı. Polıtik kariyerinin ilk
aşamasmda Uppsala belediye meclisineseçildi.
Daha sonra SSU'nun bölge örgütü başkanlığına
getirildi. 25yaşında milletvekili oldu. 1984'te SSU
genel başkanlığına seçilmesiyle birlikte SAP'nin
Merkez Yürütme Kurulu üyeliğinide üstlendi.
ığ kanat olarak nitelenen grubun lideri
olduğu söylenen, Maliye Bakanı Kjell-Olof Feldı,
program tartışmaları sırasında, bütün dünya ba-
sınına geçen şu ifadey; kullandı: 'Piyasa ekono-
misinin sağladığı hareketlilik, gelişme ve
ekonomik büyümenin, yoksulluğun ortadan kal-
dınlmasında ve işçi sınıfınm 'sömürülmesine' son
verilmesinde, piyasanın bölüşüm sistemine yapı-
lan siyasi müdahalelerden çok daha büyük bir roi
oynadığma kuşku yoktur. " Bu düşünceye katı-
lıyor musunuz?
Feldt'in söz konusu makaledeki piyasa ekono-
misi savunmasmın çok ileri gittiği kanısındayız.
Bu sözleri, piyasa ekonomisine tek-yanlı bir öv-
gü niteliğinde. Biz de piyasa ekonomisini savu-
nuyoruz ve İsveç bir piyasa ekonomisidir. Ama
biz piyasamn denetim altında tutulmasını da çok
önemli buluyoruz. Yeni sanayileşen ülkeler,
NlC'ler, katışıksız bir piyasa ekonomisi uygula-
dılar, ama bölüşüm açısından büyük adaletsiz-
likler doğdu. Feldt'in piyasamn sosyal sorunları
da halledeceğine dair tek yanlı bir inancı var. Biz
piyasanın öteki araçlarla bileşimini savunuyoruz.
•••İDe/ı/yor ki sosyal demokratlar esas ola-
rak bölüşüm sorunlannın halliyle uğraşmışlar, de-
mokratikleşme ve sanayileşmeyi gerçekleştirmek
durumunda kalmamışlardır. Bu görüşsizce doğru
mudur?
1930'larda sosyal demokratlar iktidara geldi-
ğinde İsveç çok geri bir ülkeydi. Ekonomi tarı-
ma dayanıyordu. Sosyal demokratlar sanayileş-
me ve ekonomik kalkınmaya öncülük ettikleri ve
çok başanlı oldular. Birçok gözlemciye göre sos-
yal demokratlann iktidarda olması sayesinde sen-
dikal hareketle iyi bir işbirliği sağlandı ve sana-
yileşme başka ülkelere nazaran daha hızla gerçek-
leşti. Sendikalar, teknolojik gelişmeyi daha ko-
lay benimsediler ve bunun ekonomik gelişmeye
katkısı büyük oldu. Öte yandan Isveç'teki güçlü
halk örgütlenmeleri demokratikleşmede büyük
bir rol oynadı. Politik, sendikal ve diğer halk ör-
gütlenmeleri demokrasi okulları oldu. Taraflann
diyalog ve uzlaşma çözümleri arayışına girmele-
ri, büyük çatışmalan önledi, politik gelişmenin
görece çatışmasız ilerlemesini sağladı.
^KKKK&Sosyal demokratlar önce devrimden vaz-
geçtiler, sonra üretim araçlanmn sosyalleştirUme-
sinden, daha sonra da planlı ekonomi fıknnden...
Partinizin ilk programmda tanımlandığı şekliyle
sosyalizmden geriye ne kaldı?
Demokratik sosyalizmin tüm insanlara mutlu
bir yaşam sürmek için eşit fırsat sağlanması amacı
değişmedi. Sosyal demokratlar bunun yolunun
devletleştirmeler, plan ekonomisi, daha önceleri
devTİm olduğunu düşündüler. Zamanla söz ko-
nusu araçlann amaçlara hizmet etmediği anlaşıl-
dı. Sosyal demokratlann amaçlarla araçlar
Gençlik Örgütü Başkanı Anna Lindh 13 yaşında gençlik örgütüne girdi. 25 yaşında milletvekili, 27 yaşında parti yöneticisi
da ekonomik adalet herkesin çıkannadır. Azge-
lişmiş ülkelerin sanayileşmesi, yoksullukvan
kurtulması, gelişmiş ülkelerin de yarannadır. Zira
ancak o zaman ürünlerine aha bulabilirler. Üçün-
cü Dünya'da çevre kirliliği önlenebilirse bu, sa-
nayi ülkelerinin de yarannadır, çünkü çeyre
kirliliği zengin ülkelere de zarar vermektedir. Ül-
keler arasında karşıhklı bağunlılık bu bakımlar-
dan söz konusudur.
••^•^ı^m karşılıklı bağımlılık mantığı bir
toplumun kendi iç ilişkileri açısından da geçerli
midir? Sınıf çelişkileri kavramı geçerliliğini yitir-
miş midir?
.Demokratik sosyalizmin tüm
insanlara mutlu bir yaşam
sürmek için eşit fırsat
sağlanması amacı değişmedi.
Sosyal demokratlar bunun
yolunun devletleştirmeler, plan
ekonomisi, daha önceleri
devrim olduğunu düşündüler.
Zamanla söz konusu araçların
amaçlara hizmet etmediği
anlaşıldı.
Eşitlikçi bir toplum, zenginlerin de yarannadır.
Keskin çelişkilerin ve büyük sınıf farklannın ol-
madığı bir toplum daha güvenlidir. Çalışanlann
hayat standardının yükseldiği bir toplumda tü-
ketim artar. Bu da sanayi ve üretim için iyi bir
şeydir.
• • • • y e m program taslağı bazı sosyal demok-
ratlar tarafından, "gerçeklikle uyum sağlama",
başka bazıları tarafından "liberalizme ayak
uydurma" şeklinde yorumlandı. Siz ne düşünü-
yorsunuz?
Yeni programın gerçekliğe uyum sağlama ol-
duğtmu düşünüyorum. örneğin eski programda
yer alan "planlı ekonomi" kavramını hiçbir za-
man bütün üretimm ve tüketimin planladığı bir
"plan ekonomisi" anlamında kullanmadık. Bun-
dan kastımız yalnızca, yeni programda da bulu-
nan, kamu düzenlemeleTİnin yapılmasından
ibaretti... Kavramı programdan çıkarmamız belki
psikolojik bakımdan doğru olmadı. Belki, ne de-
mek istediğimizi açıklamak daha i>i olurdu. Ge-
nel olarak, yeni programın iyi bir program olduğu
kanısındayım.
Hayır. Toplumda güçlüler ve güçsüzler, zen-
ginler ve yoksullar ayrımı kalkmış değildir. An-
cak bizim 'İsveç modeli" olarak anılan
yaklaşınumız, smıflar arasında işbirliğine, işçi
temsilcileriyle işveren temsilcileri arasında yapı-
lan tarihi bir anlaşmaya dayanır. Biz İsveç sos-
yal demokratlan, devrime hiçbir zaman
inanmadık, her zaman reformist olduk. Toplum-
sal sınıflan karşıhklı bağımlılık içinde görmemiz
bu, bu anlayışın bir devamıdır. lsveç'te kurdu-
ğumuz toplum, sosyal adaletin, hem işçilerin hem
de işverenlerin yaranna olduğu inancına dayanır.
şkanı olduğunuz gençlik örgütü gele-
neksel olarak, radikal bir tutuma sahip değil miy-
di?
Evet, ama "radikaT'in anlamı dönemden dö-
neme değişmiştir. 1960'larda sanayinin devletleş-
tirilmesini ve plan ekonomisini sa\Tinmak
radikaldi. 1970'lerde ve 1980'lerde ise radikal ol-
mak ademi merkeziyetçihği, demokrasinin derin-
leştirilmesini, kolektif içindeki bireyin rolünün
arttırılmasını savunmak haline geldi. Biz de bu
anlamda radikaliz.
^^••KSu program taslağının tipik bir İsveç tü-
rü uzlaşma metni olduğu, partinin sağ kanadı ile
sol kanadı arasında bir uzlaşmayı temsil ettiği de
söyleniyor. Ne dersiniz?
Parti programı uzlaşma, karşılıklı anlayış, kar-
şılıkh bağımlılık gibi kavramlan vurguladığına gö-
re parti programımn kendisinin de farldı gruplar
arasında uzlaşmayla oluşması doğaldır.
J
arasında aynm yapmalan büyük önem taşıyor.
Insanlan mutlu ve iyi bir hayat sürmek için eşit
fırsatlara kavuşturma amacı değişmez, ama araç-
lar değişebilmelidir.
^Ktt^MProgram taslağına sağ partilerden gelen
bir eleştiri, örneğin kamu hizmetleri sektöründeki
çeşitli sorunlarm farkmda olunduğu halde hiçbir
özeleştiri yapılmaması, çözüm önerilmeyişi. Bu
tür eleştiriler konusunda ne düşünüyorsunuz?
Aslında kamu hizmetleri sektörii bakımından
bir özeleştiri yapılması önemlidir. Bu konu parti
programmda değil, partinin 1990'larda izleyece-
vJüçlü gençlik örgütleri
demokrasi bakımından hayati
bir önem taşır. Bu örgütler
gençlere taleplerini dile getirme
olanağını verir. Böylece
politikadan soğumalarını
önler. Ya da tam aksine
protesto eylemlerine
girişmelerine gerek bırakmaz.
Erken bir yaşta siyasal eğitim
görmelerini sağlar.
ği pratik politikalan ele alan başka bir program-
da ele alınıyor. Ayrıca, bu konu 1980'lerin
başından beri tartışılmakta. Kamu hizmetlerinin
büyük kısmını yüklenen belediyelerin bir bölü-
münde hizmetlerden yararlananlann kararlara
katılması yönünde birçok adımlar atıldı, başka
belediyelerde hâlâ "beton politikaalar" denilen
türde yöneticiler egemen. Kamu hizmetleri sek-
töründeki yetersizlikleri kabul etmek ve çözüm
bulmak gerekiyor. Daha esnek olmak, hizmetler-
de kamu sektörüne altematif ya da tamamlayıcı
çözümlere imkân tanımak gerekiyor.
tsveç'te sosyal demokratlara yöneltilen
başka bir eleştiri, sosyal demokrasinin "siyaset
babaları"nın, bürokratların yönetimi anlamına
gelmesi. Bazı sosyal demokratlar da sosyal de-
mokrat politikacılarla sıradan yurttaşlar arasın-
da büyük bir mesafe bulunduğunu, sosyal
demokrat partinin, parti-içi çalışmalarına pek az
üyenin katıldığmı ileri sürerek, bir anlamda bu
eleştiriyi paylaşıyor. Bu tür eleştirilere ne diyor-
sunuz?
Büyük bir partide her şeyden önce mevkileri-
ne önem veren insanlann bulunabilmesi doğal-
dır. Ama bu kişilerin sayısının az olduğu
kanısındayun. Çoğu yöneticiler, kişilerin değil po-
litikanın önemli olduğunun bilincindedir. "Siya-
set babaları" dediğiniz türde insanlar genellikle
yaşh yerel poütikacılar. Şimdi oralarda yeni rilz-
gârlar esiyor. öte yandan part içi çalışmalan can-
landırmak için büyük bir projemiz var. Proje
daha çok sayıda üyenin katılacağı, daha demok-
ratik karar alma yöntemierini getirmeyi amaçh-
yor. Partinin yerel örgütlerine daha büyük bir etki
olanağı sağlanmasına çahşıhyor. Üç yılda bir
kongreye gelmeleri yerine, güncel siyasal konu-
larda karar alınmasına da katkıda bulunmalan-
na yol açmak gerekiyor. Örneğin gündemde olan
vergi reformu kanununu bütün parti örgütlerine
gönderdik ve görüşlerini istedik. Böylece hem
gündemdeki politik sorunlan daha yakından ta-
nımaları hem de görüşlerini yukanya iletmeleri
söz konusu.
^•^•BKefiı program üzerindeki çalışmalar na-
sıl yürütülüyor?
Program taslağı bütün parti örgütlerinde, ye-
rel örgütlerde, gençlik örgiitünde, kadın örgütün-
de 1 aralık tarihıne kadar tartışılacak. Parti
üyelerinin de kişisel olarak program taslağı üze-
rine görüşlerini program komisyonuna bildirme
haklan var. Taslak eylül 1990'da toplanacak
kongrede tartışüarak oylanacak.
1930'larda sosyal
demokratlar iktidara
geldiğinde İsveç çok geri bir
ülkeydi. Sosyal demokratlar
sanayileşmeye öncülük ettiler
ve çok başarılı oldular. Birçok
gözlemciye göre sosyal
demokratlann iktidarda
olması sayesinde sendikal
hareketle iyi bir işbirliği
sağlandı ve sanayileşme başka
ülkelere nazaran daha hızla
gerçekleşti.
'iz sosyal demokrat gençlik örgütünün
başkanısınız. Bize biraz örgütünüzün ne gibifa-
aliyetlerde bulunduğunu anlatır mısınız? Bu bi-
zim için önemli bir konu. Belki bildiğiniz üzere,
Türkiye'de siyasi partilerin gençlik ve kadın ör-
gütleri kurmaları yasak...
Bu yasağm çok tuhaf, çok tehlikeli olduğu ka-
nısındayım. Zira güçlü gençlik örgütleri demok-
rasi bakımından hayati bir önem taşır. Bu
örgütler gençlere taleplerini dile getirme olana-
ğını verir. Böylece politikadan soğumalarını ön-
ler. Ya da tam aksine protesto eylemlerine
girişmelerine gerek bırakmaz. Erken bir yaşta si-
yasal eğitim görmelerini sağlar. Bizim 14-30 yaş-
ları arasında 55.000 üyemiz var. Gençlik
örgütünün parti çahşmalanndan belki en önem-
li farkı, bizlerin güncel sorunlardan ziyade gele-
ceğe yönelik konularla daha ilgili olmamız. Sosyal
demokrat hareket içinde, kamu hizmetleri sek-
törünün etkin çalışmayışını ve çeşitli başansızlık-
lannı ilk eleştiren bizler olduk. Çevre sorunlan
partiden önce gençlik örgütünde ele alındı. Bu-
nun yanında tabii ki gençlerin istihdam, konut
sorunlannı; sorunlu gençler için ne yapılabilece-
ği gibi gençlere özgü konulan da ele alıyonız. Po-
litik faaliyetlerin sosyal çalışmalarla birlikte
yürütühnesi gerektiğine inanıyoruz. Gençlerin
kültür faaliyetlerine büyük önem veriyoruz. So-
runlu gençlere yardımcı olarak çalışmalar yürü-
tüyoruz.
fartiyle gençlik örgütü arasında nasıl bir
ilişki var?
Partinin resmi, sendikal hareketin de gayri-
resmi gençlik örgütüyüz. Gençlik örgütünü tem-
silen partinin yönetim kurulunda ve merkez yü-
rütme kurulunda bulunuyorum. Ancak gençlik
örgütüne üye olan herkesin aynı zamanda parti-
ye de üye olması gerekmiyor.
lik Örgütünün faaliyetlerini nasılfi-
nanse ediyorsunuz? Bir piyangodan söz edildiği-
ni duydum...
Örgütümüzün temel gelir kaynağı piyangolar-
dır. Partinin, gençlik ve kadın örgütlerinin ortak-
laşa sahip olduklan bir piyango şirketimiz var.
lsveç'te doğrudan parasal ödüllü piyangolar dev-
let tekelindedir, ama öteki piyango şirketleri ödü-
lü parasal olmayan piyangolar düzenleyebüir.
Otomobiller, dış seyahatler, çeşitli mobilyalar,
vb. dağıtılabilir. Piyango gelirleri yanmda parti-
den, sendikalardan ve devletten de mali yardım
alıyoruz. lsveç'te devlet bütün siyasi gençlik ör-
gütlerine para yardımı yapmaktadır.
WKttKtkBirçoklarma göre sosyal demokrasi ge-
lişmiş ülkelerde uygulanabilir, ama azgelişmiş ül-
kelerde uygulanamaz. Siz bu konuda ne düşünü-
yorsunuz?
Bu göriişe katılmıyorum. Bu görüşte olanlar,
sanırım sosyal demokrasiyle komünizmi birbiri-
ne kanştınyor. Azgelişmiş ülkelerin ekonomik
kalkınma için piyasa mekanizmalarından yarar-
lanmalan gerektiğini düşünerek, bunun sosyal de-
mokrasiyle mümkün olamayacağını
savunuyorlar. Oysa sosyal demokrasi piyasa eko-
nomisinin karşısında değildir. Sosyal demokrasi
bence azgelişmiş ülkelerin izleyeceği en iyi yoldur.
Komünizm, katı ve yeniliğe kapahdır. Katışıksız
kapitalizm, derin sınıf farklanna yol açar. Sos-
yal demokrasi bir yandan piyasa ekonomisinden
yararlanarak sanayileşmeyi sağlar, öte yandan ge-
lirlerin adıl bir şekilde dağıhmını gerçekleştirerek
büyük sosyal sorunlarla karşılaşılmaksızın mo-
dernleşmeye öncülük edebilir.