Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30 OCAK 1990
İNSANLAR
F Ü S U N Ö Z B İ L G E N
CUMHURÎYET/7
GÖR ÜŞ
Ne birini
Tannya şukür ki ülkemizde üç
kıymetli şeye sahıbız: ifade
özgürlüğü, vicdan özgürlüğü ve
ne birini ne de diğenni
kullanmama ıhtiyatı.
Maıfc Twain
HAYVANLAR İSMAİL GVLGEÇ
SHP KURULTAYINDA ÜÇ YOĞUN GÜN
Inönü'yü DeniztuttuAlba, şu sıralar Ankara'nın
en çok moda gece kulübu.
Hem restoran hem kabare. Bir
süre oncesine kadar sinek avlar-
ken birdenbire haftalarca önce
rezervasyon yapılarak kapısın-
dan içeri girilebilen bir yer ha-
line gelmesi,' Uğur Yiicel ile
Miijde Ar ikilisinin yaptıklan
kabare showdan kaynaklanıyor.
Akşam saat 8'de kapının önu-
ne yığılan arabalardan inen şık
bayan ve baylar önce sessizce
yemeklerini yiyor ve rnerakla
Yucel-Ar ikilisini bekliyorlar.
Ankara politika ile iç içe bir
kent olduğu içın siyası show
çok ilgi çekiyor. Uğur Yucel'in
yaptığı siyasi lider taklıtleri de
en çok SHP'liJer tarafından il-
gi ile izleniyor. SHP milletvekil-
lerinden bu olayı izlemeyen yok
gibi. Uğur Yucel "Camsız göz-
liık ve takma bunın" ile kendi-
ni İnönu've benzettikten sonra,
ellerini Erdal İnönü gibi kulla-
narak başlıyor taklit yapmaya:
"Scvgili sosyal demokratlar,
ben iktidara gelmeye hazınm,
ama tam iktidara gelirken be-
ni Deniz tutuyor..."
Kahkahalar yükseliyor. Bu
denizin hangi deniz olduğunu
bilmeyen, anlamayan yok.
Müjde Ar ıse Ajda Pekkan ve
Erael Sayın taklitleri ile salonu
kınp geçiriyor.
Kabareden kurultaya
SHP kurultayı ise aynı saatler-
de Selim Sırrı Tarcan Spor Salo-
nu'nda, "sportmence" suruyor.
Önce Inönu konuşuyor ve fazla
bir parti içi mesaj vermiyor. Son-
ra Ertuğrul Günay konuşuyor.
"Yenilikçi" sosyal demokratların
ne ıstediğini, ne>i değıştirmeye
çalıştığınj anlatıyor. Cunay, yıl-
lardır kurultaylann "hitabel
ustası" olarak lezzetle dinlenen
ENGELLER
KALDIRILIYOR
Araçlar
çocuklardan
daha kıymetli
Gazeteci Karail Yavuz,
Şirinevler'de oturduğu sokağın
yakınına minübus
duraklannın taşınacağını
oğrenince belediyeye bir
dilekçe yazdı. Dilekçesinde,
sokak başlarına ve ortasına
çocuklarm emniyeti içın yol
yükselticisi yapılmasını istedi.
Bir sure sonra Bakırkoy
Belediyesi Fen tşleri Mudürü
Resit Oral tarafından
dilekçesine cevap yozıldı.
Şöyle deniyordu:
"Yapdması islenen hız kesici
kasisin Emniyel Trafik Şnbe
Muduıitıgtı Trafik Planlama
Kısmı'nın 1 Temrnuz 1987
tarih ve 1987/401-03 sayılı
yazısı ile hız kesici fiziki
engellerin (Kasis-Tumsek) her
ne kadar hızın azaltılmasına
sebep oluvorsa da, söz
konusu engellerin arkadan
carpmak sureli>le lrafik
kazalannın artmasına,
araçlann aks ve benzeri parca
kırmasına zemin hazırladığı
muşahede edilerek bu ve buna
benzer engellerin ortadan
kaldırılmasını ve yenilerinin
yapılmasına mıisaade
edilmemektedir."
Kamil Yavuz bu beklemediği
cevabı alınca " araçlann
çocuklarımızdan dafaa
kıymetli olduğunu ögrendim"
diyor.
RP'Lİ KADINLAR KOTA Ml BEKÜYOR?
Erbakan bizi de düşünse
Refatı Partisi'nin düzenlediği bir raitingden goriıntü. Çarşaflı
kadınlar, ellerinde parti bayragı, mitinge katılmış bekliyorlar.
Belki de, "Erbakan biz carşaflı kadınlan da duşuaur de SHP'nin
yaptığı gibi az da olsa bir kota ayınr" diye bekliyorlardır.
HASENAILGATIN ANILARINDAH
Kadınlar vatandaş sayıldı
SHP İstanbul ll Kadın Ko-
misyonu'nun duzenlediği bir
toplantıda konuşan 1943 döne-
mi ilk kadın milletvekillerimiz-
den Hasena Ilgaz, kadınlara
seçme ve seçilme hakkının ve-
rilişini şöyle anlattı:
"1926'da ana>-asa kabul edil-
di. Edilir edilmez, bazı ateşli,
idealist millelvekiUeri, Aman
kadınlara bir hak verelim' de-
diler. Tunalı Hilmi Bey hemen
ortaya çıktı, 'Ben Ataturk'e de,
Meclis'e de soylerim ve bunu
kabul ettiririm' dedi. Fakat bazı
kişiler, 'Olamaz, kadınlar mil-
lelvekili olamaz. Kadınlar şu
olamaz. bu olamaz' deyip ayak-
larıyla 'tak tak tak' diye tepin-
meye başladılar. Bunun uzeri-
ne kürsuye, 'Bu iş boyle bırakıl-
sın şımdi' dendi. Bundan 4 se-
ne sonra belediye seçimi yapı-
lacak. Kadınlara da seçme ve
seçilme hakkı tanınan Belediye
Kanunu hazırlandı. Eski vali-
lerden Fazlı Guleç bana dedi ki:
'Biz belediye uyelerini nasıl seç-
tik, biliyor musunuz Bayan Il-
gaz? Kanunu TBMM'de 'va-
tandaş' diye çıkarttık onu. Va-
tandaş deyince kadın da dahil-
dir, erkek de. Boyle seçtik!
Böylece hiç suya sabuna do-
M v ı c L y ı
ESİT HAK
iSTrYORUZ
Eski kadın milletvekillerimizden Hasena Ilgaz. 1926 yılında kadın-
lara hak verilmesine Meclis'te bazı erkeklerin tepinerek karşı çıktı-
ğını söylüyor. (Fotoğraf: Ayşe Yıldırım)
kunmadan, hiç kimse sesini çı-
kartamadan kadın beiediye
meclisi uyelerini sectik. Vlesai-
leri de çok muvaffakiyetli geç-
ti. Atatürk bundan fevkalade
memnun kaldı. Hatta bir top-
lantıda dedi ki: 'Ben hanımla-
rımızın bu işte bu kadar başa-
nlı olacağını bilmiyordum.'
Cevdel Kerim de, 'Efendim, her
zaman için başarılıdır onlar' di-
yerek bizi teşvik etmişti. Bun-
dan sonra da TBMM'ye millet-
vekili seçilmek meselesi de ka-
bul edilmiş oldu. TBMM'ye gi-
recek olan kadınların seçimi
biıyıik bir hadise olmadı, on-
dan sonra hadise oldu. Biz ge-
lecek olanlann hepsini hukü-
mete bıraktık. Herkes kendine
ait olan kimsderi, orada çalışan
vevahut mesleğinde muvaffak
olan kimseleri seçti. Dünya üze-
rinde 160 milyon kadın millet-
vekili olmak için beklerken
Türkiye'de kadınlar milletvekili
seçiliyordu. Bu biıyıik bir şey-
di."
AĞRIDAĞIEFSANESİ
Japon tiyatrosu yöntemi
ALİ Taygun |
şu gunlerdei
Şehir Tiyatro-1
ları'nda 15 yılj
once sahnele-J
diği Yaşar Ke-j
mal'in "Ağrı
Dağı Efsane-
si" adlı oyu-
nunu konuk
yönetmen olarak tekrar sahne-
liyor. "Yapmış oldugunuz oyu-
nu bir daha yaparsanız çok teh-
likelidir çunku mitoiojiyle boğu-
şuyorsunuz. O imajla savaşıyor-
sunuz. 'Neydi canım o eski
produksiyon' demeleri ihtimali
»ar. Onu aşmak çok zor" dıyen
Taygun'la arkadaşımız Ayşe Yıl-
dınm oyun uzerine konuştu.
— Biraz oyundan bahseder
misiniz?
"Oyun çok basit bir aşk uçle-
minı alıyor. Fakat onu dağda vü-
cut bulan gelenek meselesınden
deSişim meselesine bağlıyor. Bu-
rada halk, dağ ve gelenek uçle-
mi var. O üçlunün ilişkısini se-
yirciye akiarraak oyunun prob-
lemi. Bunu yaparken de «sas
klasik tiyatronun yontemlerini
kullandık. Kurgu itibarıyla Grek
trajedisine benzer. Dil itibarıy-
la özellikle ikinci bolumde Eli-
zabeth devrinden Shakespeare-
nian tiyatroya benzer. Anlatımın
on planda tutulması bakımın-
dan da Japon tiyatrosuna ben-
zerf"
— Japon tiyatrosunun ozelli-
ği nedir?
"Oyunu tiyatrolaştırırken,
fazla diyalog olması, Yaşar Ke-
mal'in guçlu olduğu anlatımla-
nn fazla olması 'nasıl yapacagız'
sorununu çıkardı. Japon tiyat-
rosunda da kullanılan bir yon-
tera vardır. Kişılerin kendilerin-
den üçuncü şahıs olarak bahset-
meleri. Bu yöntemi uygularsak
o zaman romanın romanlığını
hiç bozmamış olacaktık. lnsan-
lar kendilerınden üçuncu şahıs
olarak bahsedebilecekleri gibi
uzun anlatımlar da olacak ve iç
dünyalan da diyalog olarak yan-
sıyacaktı. Benee oyunun özelli-
ği bu pek kuilamlmayan bir yon-
tem"
— Tiyatro insanlan ele aldı-
gına göre, kaba olmayan estetik
bir siyasi yanı olduğunu söyliı-
yorsunuz. Bu oyunun siyasi ya-
nı nedir?
"Oyun bir anlamda, siyasi bir
oyun. Bir paşa var, o siyasi me-
selede baş kişi de paşa oluyor.
Paşa, hem doğulu hem de sara-
yın adamı. Yani orada bir ağa,
aynı zamanda saray tarafından
tanınmış bir vali. Bu anlamda
sadakati ikiye bölünmuş durum-
da. Beyliği ile paşalığı arasında
ezilen bir adam. Sonunda da ik-
tıdarını o nedenle kaybediyor.
Halk ayaklandığında paşalığı
kâr etmiyor ve ıktidarını yitirı-
yor. Bu bağlamda siyasi bir
oyun, ama başka bir açıdan ba-
karsak çok sıcak bir aşk hikâyesi
de anlatıyor"
bir ismi. Daha sonra kânuşan
Mustafa Timisi bile vurgulama-
dan geçemiyor:
"Ertuğrul Günay, keşke o gu-
zel konuşma üslubunu olumlu
yönde kullanabilseydi..."
Olumlu yonde derken "bizden
yana, Denizciierden yana" demek
istıyor.
Aslında Günay, gerçekten çok
önemli sozler söylüyor. Parti içi
kavgayı bıtirip partmin yonünü
iktidara çevirmesi gerektiğini, bu-
nun 12 Eylül'den sonra onuru ile
oynanan sosyal demokratların
bir onur mucadelesi olduğunu
anlatmaya çabalıyor. Daracık sa-
lon alkıştan yıkılıyor. Konuşma-
yı kesmeye çalışan kurultay baş-
kanı Hasan Fehmi Güneş'e pro-
testolar yağıyor:
"Bırak konuşsun, bizim istedi-
gimizi soyluyor..."
Gunay, gozünun içine baka ba-
ka Deniz Baykal'ı da eleştinyor.
Sevgi ile gulerek sevecenlikle eles-
tirıyor :
"Bizim sevgili genel sekreteri-
miz de, Özal'ın Çankava'ya aday
olmayacağı garanu'sini vererek..."
diye sürdüruyor eleştirilerinı...
Ardından Nail Giirman en es-
ki uslup ile tatsız bir polemik or-
neği sergiliyor... Gunay'ın konuş-
masını lİmmu Gulsüm şarkıları
olarak niteliyor.
Bu kez Ismail Cem geliyor
rnikrofona. Bu tatsız uslubu ye-
riyor. SHP'nin üslubunun duzel-
tilmesi gereğıni vurguluyor.
Baykal'ın ağırlığı
Kulisler Inönu'nün tavrını kol-
luyor geceler bo>aı. Sonunda Inö-
nü yine beklenmedik bir tavır alı-
yor. 15 gundur il başkanları ve
milletvekillerı ile yaptığı konuş-
malarda "Ben bir liste yapaea-
gım, bu liste partinin içinde bu-
lunduğu bunalımı atlalabilmesi
için gerekli, orgut listesi değil be-
nim listem" mesajını veren Ino-
nu, kurultay delegelerinin Baykal
ağırLklı olduğunu hissedince kal-
kıp kısa ve özlu bir açıklama
yapıyor:
"Benim listem yok.."
Boylece Inönu Baykal'ın ağır-
lığıru kabul etmiş oiuvor. Aynen
Uğur Yucel'in yaptığı siyasi ka-
bare shovv'daki gibi. "Sevgili sos-
yal demokratlar, beni Deniz tut-
tu..V demeye getiriyor.
SHP'deki durumiar ile Anka-
ra kabare shovvları çakışıyor.
Onun için Ankaralılar kabareye
böylesine yığılıyorlar. Ankara, si-
yasetı seviyor. SHP kurultaya do-
yamıyor. Denızciler her kurultay-
da bir adım daha ilerliyorlar.
Inonu'nun yakınlanna çok seve-
rek anlattığı bir espri de şu:
"Bizim partide dort kuvvet \ar.
Denızciler biidiğimiz Deniz takı-
mı. Hava kuvvetleri ise solcular;
ayaklan yere basmadıgı için. Ka-
ra kuvvetleri benirnkiler. Bir de
jandarmalar var. Onlar kırsal
alanda her üç kuvvetin arasında
gidip geliyorlar...'"
SHP ordusunda Deniz kuvvet-
leri ağır basıyor...
MİMAR, MÜHENDİS
VE MUTEAHHİTLERE
Çamaşır
makinesi ve
su sıkıntısı
MİLAS'tan yazan Beyhan
Özgur adlı okurumuzun, oto-
matik çamaşır makinesi olup da
su kesintisinden şikâyetçi olan-
lara bir önerisi var. Çamaşır ma-
kinelerinde 3-4 defa yapılan du-
rulama sularının ikinci defa kul-
lanılmasını isteyen Özgur, bu ko-
nuda mimar, mühendıs ve mü-
teahhıtleri de işbirliğine çağın-
yor.
"Tam otomatik çamaşır ma-
kinesi aldığımdan bu yana ozel-
likle su israfının ne denli çok ol-
duğunu görüyor, üzühıyorum.
Bu suyu neden başka bir >ol-
la daha uygun ve yararlı şekilde
kullanmıyonız. İSKİ'nin baslat-
tığı su kampanyasını yeterli bul-
nıuyorum. Evet, belki damlavan
sular. dişimizi fırçalarken akıt-
tığımız sular boşa gidiyor. Peki,
ya kullanılan suyu neden ikinci
defa kullanma alanı yaratmaya-
hm?
Mimarlar, miıhendisler ve
müteahbitlerin işbirliği ile basa-
n>a ulaşacagına inandıgım bir
onerim var:
Otomatik çamaşır makinesi-
nin sulannı binalarda bir depo-
da toplayarak bu suyu sadece tu-
valet sifonlarına vererek kulla-
nabiliriz. Tuvaletlerimizi temiz-
lemek için bir ayda acaba ne ka-
dar temiz suvu boşa akıtıyoruz?
Bunu hiç hesapladık mı? Özel-
likle blok apartmanlarda, site-
lerde uygulanvsa su lasarrufu-
nun ne kadar olacağını, hem kişi
butçesine hem de ülke ekonomi-
sine faydalı olacağına inanıyo-
rum."
PİKNİK PİYALE MADRA
rŞUCAMF/İMUS
COK
O
HIZLI GAZETECİ SECDET ŞE*
Z YOKSA Öf?euTTBK)
SAY&NU&MIZ SıFıRÛ İN£#- V£
jR PAUA PA KORUÜM FıLAÜ
KAZASiAMAYlZ. PA&TıPEKı'
A &
U
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI
GARFIELD JIM DAVIS
TARIHTE BUGLA MLMT.4Z.AROLL\ 30 Ocok
Vûlt Hazmt
Bey BURDUR VALISl OLDURULDU!
t934-'TE 8UGUM, SURDUR VAUSİ HAZlto g£Y,
OOASIAJDA ÖLDÜGÜLMUŞTUf 8UR0U/Z 'UA/ YOL /N-
StLtMPf/Ç ŞÖ^Ö&U OLA&tK
ADU KİŞÎ, /'fW£ SON
BNGEL OLMAIC OOACI £F£N-
f \/ALtYE üç.
KLUG.ŞUN SlKASf ADlL, KAP/PA ÖNUME Çt&HflJ
PAC/yA £>A /K! K£2 AT£Ş aTM/ÇTİ. DAHA SON-
RA i/iLAyer SAŞMÛHEN&ISLIĞI'NE GIÜEN KArtı.,
O&APA BULUNAN MÛHENDlS ıSMAIC HAKKI BSri
BAŞtMDAM YA£ALAMtÇri. BlNAOAN OtŞA/e.1 FlR.-
I-AYAN ADlL, SOM KU&ŞUNU PA &£y*/'NE St-
KAfZAK INTIHAI? EKMtÇTI'.HAS7ANEYS KALOI-
&LAU VARALI MÜHEMPİS S/fZ SAAT SONgA ÖLMÜfrÛ!.
T.Ç.
NİZİP
SULH CEZA MAHKEMESİ
Esas No : 1988/538
Karar No : 1989/244
Hâkim : A. HİLMİ SÖKMEN 24662 -
Kâtip : İBRAHİM ÇAPAN
Davacı : K.H.
Sanık : HÜSEYİN ÖZOĞLU: Mustafa Kemal oğlu Dilaver-
den olma, 1964 doğumlu, Nizip ılçesi Akçakent Kö-
yu nufusuna kayıtlı, Nizip Belkız Mah. Belkız yolu
No: I'de oturur.
Suç : Gıda Maddeleri Tuzuğu'ne aykınlık.
Suç tarihi : 20.6.1988
Karar tanhi : 4.10.1989
Yukarıda açık kimliği yazüı bulunan sanık hakkında mahkememi-
ze açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda,
Sanığın sağlığa az vey'a çok zarar verecek derecede, dondurma imal
ederek satmasından eyleraıne uyan TCK'nın 396, 647/4-1, TCK'nın
72. maddeleri gereğince neticeten 32.000 TL. ağır para cezası ile ce-
zalandınlmasına,
TCK'nın 402. maddesi uyannca, sanığın curme vasıta kıldığı don-
durma ımalatçılığı mesleğinın \erilen hapıs cezasına eş 3 ay süre ile
latiline, takdiren 7 gun sure ile sanığın ışyennin kapaulmasına, karar
kesinleştikten sonra sanık hakkında verılen hukum özelınin buyük
harflerle yazılmak suretiyle ve kapatma süresi kadar kalmak üzere
kapatılan ışyerinin göze çarpan bir yerıne yapıştırılmasına ve ayrıca
a>Tn' özetin sonradan masrafı sanıktan tahsil edılmek uzere tirajı
100.000'den fazla olan İstanbul, Ankara ve Izmir'de yayımlanan ga-
zetede ılanına, ayrıca Nizip'te yayımlanan mahallı gazetede ilanına
karar verilmiştir.
Ilan olunur.
Basın- 16274
MALtYE VE GÜMRÜK BAKANIIĞI'NDAN
MALtYE MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI
GİRÎŞSINAVI
Maliye ve Gümruk Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'nca 9 Nisan
1990 Pazartesı günü saat 09.0Cda Ankara ve Istanbul'da Maliye Mü-
fettiş Yardımcılığı Giriş Sınavı açılacaktır.
SINAVA KATILABİLMEK İÇİN:
a) Devlet Memurları Kanunu'nun 48'inci maddesinde yazılı nite-
liklere haiz olmak; .
b) 01.01.1990 tarihi ıtibariyle 30 yaşını doldunnamış bulunmak;
c) Siyasal bilgiler, iküsat, işletme ve iktisadi ve idari bılimler fa-
kultelerinin (veya eşitleri olan yurtiçi ve yurtdışı fakulte veya yüksek
okullardan) birinden mezun olmak;
d) Erkeklerde askerliğini yapraış veya erteletmiş olmak (halen as-
kerlik görevini yapmakta bulunanlar, terbıslerinden sonra ataraaJan
yapılmak üzere sınava kabul edilebilirler);
e) Her türlü iklim ve çalışma şartlarında görev yapabilecek sağlık-
ta olmak;
f) Maliye müfettişliğinin gerektirdığı nilelikleri tasımak;
g) Daha Once bir kereden fazla bu sınava girmemiş olmak;
gerekmektedir. •
Sınavlarda giriş şartlarını ve smav konulannı gösteren broşur ile
müracat formu yukarıda belirtilen öğretim kunımlanndan, Ankara'da
Tefüş Kurulu Başkanlığı'ndan, İstanbul ve Izmir'de de Maliye Mü-
fettişliklerinden sağlanabılir.
Isteklilerın gerekli belgelerle birlikte en geç 23 Mart 1990 Cuma
gunu çalışma saati bitimine kadar Teftiş Kurulu Başkanhğı'na bizzat
veya posta ile başvurmaJan gerekmektedir. Postada vaki gecikmeler
dikkate alınmayacaktır.
tlan olunur.
Basın: 15677
İLAN
ÇAYIRALAN ASLİYE
CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO: 1986/41 E: 1989/126 K.
KARAR T.: 5.10.1989
Zina suçuna muzaheret ederek katılmak suçundan sanık Cengiz
Halıcı'ran yapılan açık yargılaması sonunda beraatine karar venlmiş
olan Yozgat ili Çayıralan üçesi Konuklar köyü nufusuna kayıtlı Du-
ran ve Mihri'den olma, 1966 D.'lu Cengiz HALICI'nın tum arama-
lara rağmen adresınin meçhul olması nedeniyle hakkında verilen be-
raat kararının ilan yoluyla lebliğıne karar verilmis olmakla;
İş bu ilanın basın yoluyla yayımı tarirunden itibaren >asal süre ıçe-
nsinde kanun yollarına başvurulmadığında kararın tebliğ edilmiş sa-
yılıp kesinleştirileceği hususu ilanen tebliğ olunur.
Basın: 16281
T.C.
FATİH
3. ASLİYE CEZA MAH.
ESAS NO: 989/499
KARAR NO: 989/809
HÂKİM: M. Feridun Celayiroğlu 14862
Y. İş. Müd.: Ali Orta
SANIK: MEHMET YAŞAR KOYUNCUOĞLU, Mustafa Şevket ve
Ballı'dan olma 1941 D.'lu Gaziantep, Kilis, Meshetlik nüfusunda ka-
yıtlı olup, Bakırkoy, Incırli, Aydın Sok. No: 16/8'de ikâmet eder.
Sanığın Vergi Usul Kanunu'na muhalefet suçu sabit olmakla eyle-
mine uyan 213 sayıh Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesi delale-
tıyle 359. maddesi gereğince takdiren 3 ay hapıs ve bu kadar muddet
ticaret, sanat ve meslek icrasından mahnımıyetine ve bu cezalannın
647/6. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmiştir.
İlan olunur.
Basın: 16287