28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Turk Anonim Şirketi adma Nadir Nıdî Q Gcnei Yayın Mudurj: Ha&an Cemıl, Muesscse Müduru: EmİDc Işakfıgil, Yazı Işleri Muduru: Okay Goncnsin. # Haber Merkezi Mudürü: Valçtıı Bayer. Sayfa Duzem Yonctmenı: Ali Aor. # Tmsı/ciler AMCARA AJlmrt Taa. İZMİR Hiluaet Ç«ciaiı?a. ADAN A: Çeün Iç Pblıtika: Cttal B^baeç. Dıs Haberier E^HD BHa. Ekanomı: O « z Hırtun, İş Soıdika: Şiiluın fefeud, Kullur: Cdal l w . Egıum: GRKZ; Şaytul. Haba Araslırnıa: İsmet Bokan. Yurt Haberlen: NccdM Do**°. Spor Danışmanı: AbduBudk Yinlnıaıı, Dız] Yinlar K m Çak^Llıı. Araşlırma: Şahuı \ipr>. Oiuûlme: Abduaah Yua. • Koordınator: Ahmrl korahan. • Malı Işkr Eral trk«- 0 Muhasrt*: M m teacr 0 İSulçr-Planlama Sc*ji Osnanb^rath • Rcklam: V>V Tonın. # Ek YavınJar Halyı Atyoi 0 [darc: HIBTVMI Gurtr. 0 Işletmr Onder Çttk. 0 BiIgı-lsloTi. Nail Inl 0 Penonei Scvgj Saso>T «• tnoı Cumhun)C Malbajolık « Gurtecılık TAŞ. Tlırk Ocağı Cad. M/41 frt H3-M l«. p K: 24ft-Isunbul Tel: 512 0? 05 (2Ü hall. Tdoc 222*6 Fajc II) 526 60 1 0 Buroiır- Ankm: Zjva Goluüp Bh Inkılap S. So !9 4. Td: 13! I! 41-47. TrlcL 42344 H i (4) 133 05 6? 0 laar H. ZJ>5> Blv 1352 S i 3. Tü: 13 !2 30, Tdot 52359 Fat (51) M 53 60 :nu Cad [19 S So: 1 kil 1. Td: 19 37 52 (4 ha), Tirfa: 62İ5S. Fajt (71) 19 37 52 TAKVİM: 30 OCAK 1990 Imsak: 5.42 Güneş: 7.10 Öğle: 12.22 Ikindi: 15.00 Akşara: 17.24 Yatsı: 18.46 Öğrenci velileri tepki gösterdi YÖK'ün hazırladığı raporda, üniversite dışından kişilerin yer alacağı mütevelli heyetler savunuldu 'Sevihneyen Rektör seçimle gelmesin arkadaşın kim?' anhetiSERDAR KIZIK İZMİR — Öğreneilere uygula- nan değişik anketler ve 23 Nisan kutlamaları için istenen paralar yüzünden Milli Eğitim Bakanlı- ğı, İzmir tl Müdürlüğu'nü ince- lemeye aldı. V'eliierin "fişleniyo- ruz... Çocuklanınız muhbirliğe ililiyor" diye değerlendirdikleri anketler için Milli Eğitim Bakan- lığı Müsteşan Sener Birsöz "L'y- gulamalardan baberdar değiliz. Sorulanrehberlikuzmanları ha- zıriıyor, ancak kortuyu araşlıra- cağız, incelemeye alacağız" dedi İzmir'de bazı okullarda öğren- cilere yönelik anketlere veliler bü- yük tepki gösteriyorlar. Alkolik veli araştırmasından sonra bu kez de düzenlenen yeni bir anket- le öğrencilerden, arkadaşları hak- kında yöneltilen sorulan yanıtla- maları istendi. Ankette şu tür so- rulara yer verildi: "Hiç sevilmeyen kimdir? En çok sevilen kimdir? Kendini be- ğenen kimdir? Tertip ve diizenc boşveren kimdir? Görgüsüz dav- ranışlan olan kimdir? Sevgiye de- ğer vermeyen kimdir? Başkala- rıyla kavga eden kimdir? Bencil olan, kimseye yardım etmek iste- meyen kimdir?" Veliler, çocuklarından arka- daşları hakkında bu tür bilgiler istenmesinin yanlış olduğunu, ya- nıtlarm mantıksal bir dayanağı olamayacağını belirtirken İzmir Milli Eğitim Mudürü Muammer Şanlı sorularımız üzerine şunla- rı söyledi: "Bu anketleri rehberlik uz- manlan hazırlıyor. Sorulara doğ- nı mudur yanliij mıdır diye bir- şey söyleyemem. Çiinkü konunun uzmanı degilim. Aynca bu anket- ler nerede yapılmıv,. dagıtılmış bilmiyorum, araşlırıyoruz." Şanlı, bir süre önce 107 okula gönderilen 23 Nisan kutlamala- rıyla ilgili harcamaların karşılan- ması için her öğreneiden para is- tenmesi konusundaki yazıyla il- gili olarak da "Ben her öğrenci verecek, herkes bin lira verecek diye bir şey söylemedim. Ayrıca paralar loplanmazsa idare, tah- kikal açacak diye de bir emrim olmadı. Vazıyı yanlış hazırlamış- lar, bunu yapanlar hakkında tah- kikal açacağım" diye konu^tu. İzmir Milli Eğitim Mûdürlu- ğü'ndeki bu gelişmelerden sonra görüşlerini aldığırruz Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Şener Birsöz düzenlenen anketlerle ilgili ola- rak şunları söyledi: "Her ilde rehberlik hizmetleri var. Anketleri de rehberlik uz- manları hazııiıyorlar. İzmir'deki anketlerle ilgili herhangi bir bil- gim yok. Ancak bu soruların ne l^rgıtay'dan belediyelere çöp uyarısı TURA.N YILMAZ ANKARA — Yargıtay, çöp ko- nusunda gerekli özeni gösterme- yen belediyelere, bu davranışın "hukuki »orumluluk dogurduğu" uyarısında bulundu. Yargıtay, çöp konusunda çevre sağlığım tehlike- ye atan belediyeler hakkında va- tandaşlann Medeni Kanun hü- kümleri uyarınca dava açma hak- larının bulunduğuna karar verdi. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi bu "çöp kararını", Elazığ Belediyesi 1 nin çöplük olarak kullandığı ala- nın yarattığı yoğun çevre kirliliği üzerine, çöplük yakınında oturan vatandaşlar tarafından açılan da- vada verdi. Kararda, Elazığ Bele- diyesi'nin çöplük olarak kullandı- ğı alanın yerleşim birimlerine 500-1800 metre uzaklıkta olduğu belirtildi. Yapılan uzman bilirkişi incelemeleri sonunda, çöp alamn- dan gelen koku ve haşareler nede- niyle etraftaki arazinin kullanıla- maz hale geldiğinin, bu çöplukten sızarak gelen suların yeraltı suyu- nu kirleteceğinin saptandığına da işaret edildi- olduğunu soracagız, miidürliik- len isteyeceğiz." Müsteşar Birsöz 107 okula gönderilen ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarındaki araç giderleri- nin karşılanması için her öğren- eiden istenen parayla ilgili olarak da şunları belirtti: "Bu bakanlığımızın genel bir tasarrufu değil. Herhalde sade- ce İzmir'de yapılmış. Böyle bir genelgemiz yok, öğrencilerden para alınacak diye. Geçen sene gönderdiğimiz bir genelgeye gö- re ogrenciler kutlamalar için en asgari diizeyde harcama yapacak- lı.Konuyu inceleyeceğiz..." Yüksek Öğretini Kurulu tarafından hazırlanan Toplumun.malı olan üniversitelerin, yine toplum "Türkiye'de Yükseköğretimin Dünü ve Bugünü" tarafmdan denetlenmesinin bilimsel özgürlük için adlı raporda, rektör ve dekanların seçimle ya da şart olduğu, aksi takdirde üniversite içinde atamayla gelmelerinin yanlış olduğu belirtildi. oligarşik yapı oluşacağına dikkat çekildi. HAKAN AYGÜN ANKARA — Yükseköğretim Yasası'ndaki değişıklik çalışmaları »ırasında gündeme gelen "müte- velli heyet"e Yüksek Öğretim Ku- rulu (YÖK) da sahip çıktı. YÖK tarafından hazırlanan raporda, rektör ve dekanların seçimle gö- reve gelmelerinin yanlış olduğu vurgulanırken ünivçrsitelerin üni- versite dışından kişilerin yer ala- ;ağı mütevelli heyetler tarafından yönetilmemesi durumunda, üni- versite içinde "oligarşik yapf'ların oluşacağı öne sürüldü. YÖK tarafından geçen yıl so- nunda hazırlanan ve "Türkiye'de Yükseköğretimin Dünü ve Bugünü" adıyla kitapçık haline getirilen raporda YÖK öncesi, ağır bir dille eleştirildi. 1981 öncesin- de rektör ve dekanların ilgili üni- versitelerdeki profesörler ve do- çentler tarafından seçildiğine işa- ret edilen raporda şöyie denildi: "Oylama bazı hallerde haftalar- ca, hatta aylarca surmekteydi. Me- sela Ege L niversitesi'nde bir rek- tör secimi alü ay sürmüştü. Oy ve- ren kişiler arasında gruplar oluş- ması yanında, seçimlerden sonraki kurul toplantılannda da pazarlık, suruncemede bırakma. engelleme ve usul tartısmaları sürmekte, ka- rar mekanizmalanna hâkim olan bu durum, neticede birçok çeliş- kili kararlar alınmasına yol aç- maktaydı. Bir rektör veya dekanın bu gö- reve gelmesi netice itibanyla ûni- versitenin kendinden beklenen fonksiyonlan ifa etmesi için bir araçür. Ancak belirti gnıplan lem- sil eden kişilerin bu makamlara gelmeieri, ülkemizde bir amaç ola- rak görulmekleydi." Çağdaş üniversiteden beklene- nin bir "fildişi kule" olması değil "toplumun ihtiyaçlanna duyarlı olması" olduğu kaydedilen rapor- da, "Ne var ki 1981 öncesinde üni- versitelerimizin toplum hizmetle- ri alanındaki faaliyetleri yasalar- la belirienmiş yöntem ve mekaniz- malara göre degil, baştaki yöne- ticilerin dirayet ve uzak göriişlü- lügü ile yürütülebilmekteydi" denildi. Üniversite dışından doçent ol- marun ve öğretim üyelerinin iş ga- rantisi olmasınm "olumsuzluk" olarak nitelendiği raporda, YÖK ve Üniversite Yönetim Konseyi (mütevelli heyet) gibi ara kuruluş- lar övüldü. ABD ve İngiltere'nin yanı sıra pek çok ülkede üniversi- telerin "üyelerinin çogunluğu aka- demik unvana sahip olmayan, top- lumda temayüz etmiş kişilerden oluşan ara kuruluşlar eliyle yöne- tildigi'ne dikkat çekilen raporda, kurum düzeyindeki ara kuruluş- ların görevleri arasında "rektör, dekan ve tum öğretim elemanları dahil olmak üzere her düzeydeki Gençler artık AIDS'i takmıyor EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA — İngiltere'de her 10 saatte bir AIDS teşhisi konuyor. 1989'da ölü sayısı 1.465. Gün ba- şına 4 kişi. Bu hız, Amerika'da- kinden az tabii. Orada her 10 da- kikada bir AIDS teşhisi konuyor. Ölü sayısı gün başına 40 kişi. tngiltere de diğer Batılı ülkeler gibi AIDS'le baş etme çabasında. Sağlık Bakanlığj, AIDS'i tanıtma- ya yönelik yoğun bir kampanya- ya girişti. Uyuşturucu madde kul- lananların ortak şırınga kullan- maları, önlem almadan farklı ki- şilerle cinsel ilişkiye girmek, özel- likle eşcinsel ilişkiler ve kan nakli sırasında AIDS mikrobu taşıyan kanın sağlam bir kişiye verilmesi ile geçiyor AIDS. Ancak kamuo- yu yoklamalan, sokaklarda pos- ter, gazetelerde ilan, televizyonda tanıtım şeklindeki kampanyanın AIDS'li doğdu geçen yıl ve bun- ların ll'i öldü. Sağlık Bakanlığı- nın tanıtım kampanyasında "Ge- lişigüzel serbest cinsel ilişkiye girmeyin" öğüdü bu yüzden genç- lere bir şey denıedi. Kamuoyu yoklamalan, gençlerin Sağlık Ba- kanlığı'nı bu konudaki gerçekleri gizlemekle suçladıklarını gösterdi. Magazin basınının en ciddisi sa- yılan "Daily Express"de konu sen bir başyazıda ele ahndı ve "Neden bakanlar ve yetkililer beceriksiz- liklerini saklamaya çalışıyor? Ne- den yanlış bilgilerle insanlan kor- kutabileceklerini sanıyorlar? Ne- den bize çocuk muamelesi yapı- yorlar?" dendi. Kanser nasıl tedavisi zor, hatta bazen olanaksız bir hastalık ola- rak görülüyorsa, AIDS de günlük yaşama öyle girmiş durumda. Rock Hudson'ın AIDS'ten ölece- ği anlaşıldığında duyulan şaşkın- lık şimdilerde artık gösterilmiyor. İngiltere'de Sağlık Bakanlığı AIDS'i tanıtmaya yönelik yoğun bir kampanyaya girişti. Ancak kamuoyu yoklamalan kampanyanın etkili olmadığını ortaya koydu. İngiltere'de her 10 saatte bir AIDS teşhisi konuyor. Bu sayı ABD'de 10 dakikada bir kişi. etkili olmadığını gösterdi. Tanıtım kampanyasında hedef, özellikle gençlerdi. Cinsel bakım- dan faal olacakları, üniversitede okurken aile baskısından buyük ölçüde uzak oldukları takdirde farklı "cinsel deneylere" girişecek- leri, dolayısıyla AIDS'e yakalan- ma olasılıklarının yüksek olacağı varsayılmıştı. Posterlerde, "Geli- şigüzel cinsel ilişkiye girmeyin. Cehaletten ölmeyin" diye yazıyor- du. Kamuoyu yoklamaJan ise genç- lerin, AIDS'e yakalanma konu- sunda hiç de Sağlık Bakanı gibi düşünmediğini ortaya koydu. Gençler, AIDS'e yakalanmak için artık ille de eşcinsel ya da çok ki- şiyle gelişigüzel cinsel ilişki gerek- medigi görüşündeydiler. AIDS için karşı cinsle doğal bir cinsel ilişki, hatta hastanede kan nakli yeter- liydi artık. O kadar ki ana karnın- da bebekler bile AIDS'li doğabi- liyordu. İngiltere'de 22 bebek "Ateş Arabalan" filminin aktör- lerinden (an Charleson'ın yakın- larda 40 yaşında AIDS'ten ölme- si, sanat dünyası için bir kayıp ola- rak nitelendi o kadar. Ancak has- tanede kan nakli sırasında AIDS kapanlar, kamuoyunun ve basının çok ilgisini çekiyor. Amerikan hırsız-polis dizisi "Starsky and Hutch"in sevimli aktörlerinden Paul Michael Glaser'in eşinin ha- mileyken kan nakli ile AIDS kap- ması, sonra doğan kızının 8 yaşın- da AIDS'ten ölmesi, 5 yaşındaki oğlunda AIDS çıkması karşısında kamuoyunun tepkisi büyük oldu. Kan hastalıkları nedeniyle kan nakline gereksinen hastalar, örne- ğin hemofilililer, hükümetin has- tanelerde AIDS kapanlara tazmi- nat ödemesini talep ettilerse de bu isteklen kabul edilmedi. Gençleri hedef alan, ama gençlere inandı- rıcı gelmeyen AIDS kampanyası, bütün bu tartışmalar arasında ses- sizce kaldırıldı. DOĞAL İLİŞKİ DE YETERLİ — Gençler artık AIDS'e yakalanmak için ille de eşcinsel ya da çok kişiyle gelişigüzel cinsel ilişki gerekmediğine inanıyorlar. Dogal bir cinsel ilişki ya da hastanede kan nakli de AIDS'e vakalanmak için yeterli oluyor. Gelelim yıılafın yararlarınaThe Nevv York Journal of Medicine'de yayımlanan bir araştırma, yulafın kolesterolü düşürmedeki etkisinin diğer tahıllardan daha fazla olmadığını ileri sürüyor. Dış Haberler Servisi — Amerı- ka'da yapılan yeni bir araştırma, kandaki kolesterolü düşürdüğü id- dia edilen yuiafın yararlarını sor- gularken, milyonlarca dolarlık bir endüstriyi tehdit ediyor. Newsweek Dergisi'nin haberine göre The Nevv York Journal of Medicine'de yayımlanan bir araş- tırma, yulafın kolesterolü düşür- medeki etkisinin diğer tahıllardan daha fazla olmadığını ileri sürü- yor. Daha önce yapılan birçok bi- limsel arastırmada günlük beslen- meye yulaf eklenmesinin kanda- ki kolesterol orarunı düşürdüğü sonucuna varılmıştı. Bu araştır- malardan birı ve en güvenilir ola- nı Northwestern Üniversitesi 1986 araştırması, düşük yağlı bir reji- me eklenen yulaf alımı ile kanda- ki kolesterolün yüzde 3 kadar dü- şürülebileceğini iddia ediyordu. Bu sonucun alınmasından bir sü- re sonra ise Amerikan federal hü- kümeti halka kolesterolün düşük tutulması gerektiği uyarısında bu- lunmuştu. Bu iki olgu Amerika1 da ve kısa sürede bütün dünyada çılgın bir yulaf tüketimine yol açtı. Bu hücumun dogurduğu sanayi giderek buyüdü ve yulaflı biskü- viden yulaflı ekmeğe ve yulaflı pa- tates cipsinden biraya kadar yüz- lerce değişik gıda maddesi market- leri doldurdu. Bu arada Roberl E. Kowalski- nin yulafın yararlarını anlatıp günlük rejim listeleri verdiği "8 Haftada Kolesterol Tedavisi" ad- lı kitabı The New York Times en çok satan kitaplar listesine girerek burada 1 yıl süreyle kaldı. Geçen hafta ise sonuçlan The New England Journal'da yayım- lanan ve kolesterolleri zaten düşük olan 20 denek üzerinde yapılan araştırma, yulafın olumlu özellik- lerinin abartıldığını öne sürerek bir anda kamuoyunda ilginin odak noktası haline geldi. Boston Brigham ve VVomen's Hospital- dan Janis Swain, Dr. Frank Sacks ve ekiplerinin yaptıkları araştırma günlük diyete 100 gr yulaf kepeği katılması ile kolesterolün yüzde 7.5 düşürüldüğünü, fakat aynı so- nucun buğday kepeği ve diğer ta- hıllarla da elde edildiğini göster- di. Araştırmacılar kolesterolün düşüşünün yulaf ile bağlantılı ol- madığını ve düşüşün diyet esna- sında doymuş yağların az kullanıl- masından kaynaklandığını be- lintiler. Birçok bilim adamı, sadece 20 kişi üzerinde yapılan bir araştır- mayı güvenilir bulmadıklarını açıkladılar. Araştırma denekleri- nin kandaki kolesterolü zaten dü- şük kimseler üzerinde yapılmış ol- ması da tepkiyle karşılandı. Ne var ki tüm bu tepkilere karşın yu- lafa bağlı büyük çaplı sanayi bü- yük bir bocalama içine girdi. Nâzım'ın şiiri denetime takıldı ALİ TEVFİK BERBF.R SHP Karadeniz Ereğlisi ilçe teş- kilatınca düzenlenen halk gecesin- de türkü olarak okunmasıyla da- va konusu olan ve yargılama so- nucunda aklanan ünlü ozanımız Nâzım Hikmel'iıı 3 şiiri, bu kez denetime takıldı. İstanbul Fikir ve Sanat Eserleri Müdürlüğü, içinde Nâzım şiirlerinden düzenlenen 3 bestenin bulunduğu Halkozanı Ali EKber Eren'in "Benden Söylemesi" adlı kasetine beraat kararından 3 yıl sonra "kamu dü- zeni, genel asayiş ve kamu yara- rına aykırı ve tahrik edici nitelikle" olduğu gerekçesiyle izin vermedi. Kaset, ancak adı değiş- tirildikten ve Nâzım'ın 3 Hasan Hüseyin Korkmazgil'in bir şiirın- den yapılan bestelerin çıkartılması sonrasında denetimden geçebildi. Halkozanı Ali Ekber Eren'in, okuduğu türküler nedeniyle başı- nın derde girmesi, SHP Karade- niz Ereğlisi İlçe Yönetim Kurulu'- nun 26.7.1986'da düzenlediği "Türkülerle Anadolu" adlı halk gecesi sonrasında başladı. Bu ge- cede Nâzım Hikmet'in şiirlerin- den bestelediği 3 türküyü de oku- yan Ali Ekber Eren hakkında An- kara DGM Savcılığı'nca soruştur- ma başlatıldı. Savcılık soruştur- masında Pir Sultan Abdal. Kara- caoğlan, Nâzım Hikmel, Fazıl Husnü Dağlarca ve Dadaloğlu'- ndan türküler okuduğunu belirten Eren, Nazım Hikmet'i "halk oza- nı olarak bildiğini. gecede Dersim adlı türküyü de anonim olması nedeniyle" okuduğunu anlattı. Fakat soruşturmayı yürüten Savcı Yardımcısı Ülkü Coşkun. Ali Ekber Eren'in saz sanatçısı olarak katıldığı gecede, 'Marksist fikirlere sahip kişilerin sembolü haline gelen şarkı ve turkuleri ça- lıp söylediği, Nâzım Hikmet'in jandarma ile müsademesinden bahsettiği, TKP'nin simgesi olan kızıl çiçeklerden söz ettiği, ideo- lojik mücadele sonucu cezaevine giren kişilerin mücadelelerinin en- gellenemeyeceğine yönelik türkü- ler okuduğu, Dersim'den, Kürt is- yanına yol açan bölgeden bahse- den türküler okuduğu" gerekçe- siyle tutuklanmasını istedi. Bu is- tek üzerine 8.9.1986'da tutukla- nan Eren, 22 gün sonraki duruş- mada serbest bırakıldı. Sadık Gürbüz, İlyas Salman ile geceyi düzenleyenlerin de sanık olduğu dava 12.3.1987'deberaatlasonuç- landı. Ali Ekber Eren, Devlet Senfo- ni Orkestrası eşliğinde 10 Haziran 1989'da başladığı kaset çalışma- lannı 3.5 ay sonra tamamladı. "Benden Söylemesi" adını koy- duğu kasetten 30 bin adel bastır- dıktan sonra kaseti denetime so- karak, 15 günlük denetim sonra- sında İstanbul Fikir ve Sanat Eserleri Müdürlüğü Rahmi Çu- bukçu imzasını taşıyan kararda kasetin çoğaltılmasına ve yayım- lanmasına izin verilmediği bildı- rildi. Gerekçe ise, kasette yer alan sözlerin "kamu düzeni. genel asa- yiş ve kamu yararına aykırı ve tahrik edici nitelikte" olması gös- terildi. Ali Ekber Eren daha sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Fikir ve Sanat Eserleri Mü- dürlüğü'ne şifahen başvurduğu- muzda, Nâzım Hikmet'in ve Ha- san Hüseyin korkmazgil'in söz- lerini çıkardığımızda denetimden geçeceğini, yoksa geçmeyeceğini söylediler. Bunun üzerine Nâzım'- ın "Açlık Ordusu Yürüyor', 'As- ker Kaçağı' ve İnsan Olan Vata- nını Satar mı?' ile Hasan Huse- yin'in 'Eşkıya' şiirinden yaptığım besteleri kasetlen çıkardım. Yeri- ne Pir Sultan'dan iki tane, Nev- zat Çelik'ten 'Anneler Günü' ve Sabahatlin Ali'den 'Ben Gene Sa- na Vurgunum' adlı besleleri koy- dum." personelin alamasını yapmak ve lahsis edilen kaynaklarla birlikte o yükseköğretim kummunun büt- çesini ve mal mrlığını yönetmek" sayıldı. Raporda, rektörlerin atamayla geldiği İngiliz üniversitelerinin di- ğer Avrupa ülkelerindekilerden daha özerk olduğuna dikkat çeki- lerek "Rektörün secim veya ata- mayla gelmesinin üniversile özerk- liği ile bir ilişkisi yoktur" denildi. Raporun "sonuç bolumunde" ise mütevelli heyetler şöyle sa- vunuldu: "Önemle belirtmek gerekir ki üniversiteler toplumun malıdır. Buna göre üniversitelerin faaliyet- leri itibanyla topluma karşı olan sonımluluklannı ne ölçüde yeri- ne getirdiklerinin denetlenmesi çağdaş üniversite yönetiminin te- mel Ukesi olmanın ölesinde, bilim- sel hurriyet ortamırun tesisi için de şarttır. Zira bu yapılmadığı takdir- de üniversite içinde 'oligarşik yapılar' oluşmakta ve bu durum- da özellikle genç ve yetenekli bi- lim adamlannın öne çıkmalarına imkân bulunmadığı gibi yüksek- öğretim kurumlarının ülkemizin çözüm bekieyen sorunlarına eğil- meleri ve topluma daha fazla hiz- mel vermeleri de mümkun olama- maktadır." Öte yandan YÖK Başkanvekili Uygur Tazebay, YÖK'ün bir üni- versite yasa tasarısı hazırlığı için- de olmadığıru ve buna gerek du- yulmadığını söyledi. Yükseköğre- tim Yasası'nın ilk çıktığında "en ideal biçiminde" olduğunu belir- ten Tazebav, "Sonradan yapılan değişiklikler. başla öğrenci afları olmak üzere fayda yerine zarar getirmiştir" diye konuştu. Prof. DOĞRAMAQ YÖK kendini yeterince tanıtamadı TUNCAY ÖZKAN ANKAR.4 — YÖK Başkanj Prof İhsan Doğramacı, YÖK'de değişiklık olabileceğini, ancak bu değişikliklerin yapılırken birçok görüşlerin alınması gerektiğini söyledi. Prof. Doğramacı, son günlerde YÖK ve üniversiteler konusunda- ki gelişmelerle ilgili Cumhuriyet'in sorularını yanıtladı: — SHP'nin Anayasa Mahke- mesi'ne başvurması sonucu vakıf üniversiteleri konusunda değişik- lik olursa Bilkenl'in durnmu ne olacak? DOĞRAMACI — Konu yük- sek yargıya intikal ettiği için bu konuda herhangi bir yorumda bu- lunmam mümkün değil. Ancak anayasanın 153. maddesinin son fıkrasında şu hüküm yer alıyor, 'tptal kararlan geriye yürümez'. Anayasa Mahkemesi'nin üniversi- telerin adını taşıması konusunda ne karar alacağını bilemem, ama karar ne olursa olsun, Bilkent Üniversitesi adını kullanmaya de- vam edecektir. Bunu öğrencilerin ve ilgililerin bilmesinde yarar var- dır. Aksi takdirde kararsızlık do- ğacaktır. — YÖK'de yapılması düşünü- len değişiklikler konusunda neler düşünüyorsunuz? DOĞRAMACI — Yükseköğre- tim kurumlarının statüleri tüm dünya ülkelerinde sürekli olarak değişmekte, bir dinamizm var bu- rada. Cumhuriyet'ten bu yana üniversite sistemimizde sürekli de- ğişiklikler olmuştur. Bazen teme- li değiştirilmiştir. 1981'dede kok- lü bir değişiklik oldu, Yüksek Öğ- retim Kurulu ortaya çıktı. Zaten bu kurul 1973'te vardı. Ama Ana- yasa Mahkemesi iptal etmişti. Başkanının Milli Eğitim Bakanı olması nedeniyle. Bu anayasaya girdiği için artık iptal imkânı kal- madı. Yeni bir sistem ortaya çık- tı. O günden bugüne geçen 8 se- nedeepey değişiklikler oldu. Bun- dan sonra da olabilir. Yalnız bu değişikliklerin yapılırken görüşle- rin alınması, bu alındıktan sonra buniarın incelenmesi, hangisi ül- ke yararınadır, hangisi yükseköğ- retimi daha ileriye götürecektir, butHin üzerinde durulmalıdır. — YÖK ile iıgili düzenlemeler konusunda universitelerden tepki- ler de oeldi. YÖK bir yanılgıdır di- ye. YÖK bir yanılgı mı? Şimdi na- sıl düşünüyorsunuz? DOĞRAMACI — Benim naza- rımda yükseköğretime yapılmış olan en büyük iyiliklerden biri bu 2547 sayılı yasanın çıkmış ûlma- sıdır. Bu benim görüşümdür. Ben buna inanıyorum. Bu sırada bü- yük atılımlar olduğuna inanıyo- rum. — Şiz 8 yılı değerlendirdiğiniz- de YÖK'ün en büyük hatası ola- rak ne görüyorsunuz? DOĞRAMACI — YÖK'ün en büyük hatası bence kendisini, yap- tıklarını yeterince tanıtamaması- dır. Bunun yanında bir de daha fazla maddi imkân, yani para bu- lamamasıdır. Bunları görüyorum!' Mimari projeler • ML'ĞLA (Cumhuriyet) — Mimarlar odası "mimari projelerin mimarlarca çizilmesini" sağlamak için kampanya başlattı. Oda tarafından yapılan açıklamada Türkiye'de binaların yüzde 20'sinin mimarlarca çizilebildiği ileri sürüldü. Mimar olmayanlarca düzenlenen projeleri onaylayan ve ruhsat verenlerin "çağdışı"lıkla suçlandığı açıklamada, "Yağmacı ve spekülatif imar kararlarıyla kentlerimizi ve kıyılarımızı yaşamlmaz duruma getiren çıkar çevrelerinin suçunu mimarlara yüklejenleri bilime ve uzmanlığa saygıya çağırıyoruz" denildi. Terniz Eskişehir • ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) — Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde okuyan bir grup öğrenci, "Temiz bir Eskişehir için birlikte hareket edelirn" konulu bir imza kampanyası başlattı. Bir günde iki bin kişinin imzaladığı kampanya sonunda dilekçiler TBMM, Başbakanlık, bakanlıklar ve muhalefe: partileri genel başkanlarına gönderilecek. Tarihi sinema kiil oldu • EDİRNE (AA) — Edirne'nin 36 yıldır hizmette olan en eski sineması, "Ayvazoğlu Sineması" önceki gece yansı çıkan yangın sonucu tamamen yandı. 1954 yılında açılan sinema, 862 kişilik kapalı, 798 kişilik yazlık bahçesiyle Edirne'nin en lüks ve en konforlu sineması olarak hizmet veriyordu. '\aşlılık ve Sorunlan' • ANKARA (ANKA) — Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı tarafından "Yaşlılık ve Sorunları" konulu bir panel düzenlendi. Yann Türk Standartları Enstitüsü (TSE) salonunda yapılacak olan panel, Türk Kadınını Güçlendirme ve Tanıtma Vakfı Genel Başkanı Semra Özal'ın konuşmasıyla başlayacak. Elrkek çocuk daha sorunlu • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Erkek çocuklar karşı cinslerine göre psikolojik açıdan daha da sorunlu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Bölümü'ne başvuran çocukların yaklaşık yüzde 70'ini erkekler oluşturuyor. Bölüm Başkanı Prof. Cahide Aydın, 1980-87 yılları arasında üniversitede yapılan bir araştırmayı örnek gösterirken çocuk psikiyatrisi bölümüne gelen ve "çalma davranışı" gösterenlerin yüzde 75'inin erkek çocuklar olduğunu belirtti. Ozürltiler için deı^i • Haber Merkezi — Ülkemizde ilk kez özürlülere yönelik oiarak yayın hayatına hazırlanan 'Yaşama Sevinci' Dergisi'nin reklam filminde Hollanda Güzellik Kraliçesi Stephanie Halenbeek (17) rol alıyor. Çekimleri Vipsaş Stüdyoları'nda gerçekleştirilecek tanıtım filminden Hollanda Güzeli ücret almayacak. Halenbeek, beraberinde özürlülerin tedavisinde kullanılmak üzere 100 milyon liralık ilaç bağışı getiren Hollanda Zihinsel ve Bedensel Özürlülere Y'ardım Vakfı Başkanı Bülent Türker ile birlikte Aksoy Turizm'in davetlisi olarak bir süredir yurdumuzda bulunuyor. Sezer Inanoğlu gözaltında • İstanbul Haber Servisi — Film yapımcısı Berker İnanoğlu'nun oğlu Sezer İnanoğlu, sanatçı Harika Avcı'nın otomobilini kurşunladığı gerekçesiyle gözaltına ahndı. Sezer inanoğlu'nun dün silah ruhsatını yeniletmek üzere gittiği Emniyet Müdürlüğü Ruhsat jşleri Şubesi'nde gözaltına alındığı belirtildi. Harika Avcı'nın, 20 ocakta annesinin Levent'teki evindeyken Sezer İnanoğlu tarafından rahatsız edilip otomobilinin kurşunlandığı şeklinde bir şikâyette bulunduğu bildirildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle