19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EYLÜL 1989 PAZAR KONUĞU CUMHURİYET/13 Proje demokrasisine gidiyoruz Uzun yıllar KentKoop'un Genel Başkanlığını yapan Murat Karayalçın, daha çok devasa konut projeleri nedeniyle tanınıyor. Karayalçın, 26 Mart'ta SHP'nin adayı olarak Ankara Anakent Belediye Başkanı seçildi. Karayalçın, seçim öncesi eğer belediye başkanı seçilirse neler yapacagını bir plan ve program halinde açıklamıştı. Karayaîçın'ın programı, özellikle demokratikleşme üzerinde duruyordu. Arkadaşımız Gencay Şaylan, Ankara Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçın'la yerel yönetimler ve demokratikleşme konusunda görüştü. KentKoop veAnkaraAnakent BelediyeBaşkanıMuratKarayalçırv PAZAR KONUĞU SÖYLEŞİ GENCAY ŞAYLAN ÎBelediyelerle merkezi yönetim arasındaki ilişkiler, görev ve yetküerin dağılımı genel olarak bir toplumun demokratiklik ölçütlerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Yani bir toplumda belediyelerin yetkileri ne kadar genişse ve merkezi yönetime bağımlılıkları ne kadar azsa o toplum o kadar detnokratikleşmiştir denmektir. Sayın Başkan, bu çerçeve içinde siz Türkiye'yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğer lanım böyle yapılıyorsa Türkiye'dcki yetki paylaşımının yeterince demokratik olmadığını söyleyebilirim. Anayasanın 127. maddesinde "raahalli raüşterek ihtiyaçlann yerel yönetimlerce karşılanacağı" hükmü yer alıyor, ama yerel ortak hizmetlerin neler olduğu yolunda bir açıklama yok; bu yasalara bırakılmış. Ancak zaman içinde hizmetlerin çoğu merkezi yönetimce üstlenilir hale gelmiş. Aslında bu durum sadece demokratikleşmenin değil, ayru zamanda kaynak kullanmada verimliliğin ölçütü olarak da ele alınmaJıdır. Sanıldığının aksine, alındığı söylenen önlemlere karşın, insanlanmızın gereksinmelerinin karşılanmasında yeterince yerelleşme sağlanmadığından kaynak kullanımında çok ciddi kaytplarla karşılaşılmaktadır. \Bu söylediğinizi somut örneklerle desteklemek mümkün mü? Pek tabii. Bakın bugün Kars'ın ya da Edirne'nin bir küçttk yerleşim biriminde, örneğin bir çeşme yapılmak istenirse çok kademeli bir karar mekanizması söz konusu olmaktadır. tl örgütlenmesindeki yetkililer, oradan ilgili bakanlığın merkez örgütü ve oradan DPT'ye, Maliye BakanhgYna uzanan bir yetki ve karar mekanizması. Belki iş TBMM'ye, yatırım programının orada onaylanmasına kadar bile uzayabilmektedir. Burada bir abartma yapılıyor diyebilirsiniz, ama mekanizmanın yapısını ortaya koymak açısından bence bu abartma faydalıdır. Belki çeştne örneği için, yetki genişliğine göre örgütlenmiş il yönetim karan verip uygulayabilir, ama bu işin özünü değiştirmez. Çünkü sorun sadece karar vertne sürecinin ademi merkezileştirilmesi ile çözülmemektedir. Bu sürecin ademi merkezileştirilmesi yanjnda demokratikleştirilmesi de gerekmektedir. Bir kararin Bakanlık ile özel idaresi ya da belediye tarafından alınması arasmda teknik olarak bir fark olmayabilir. Yanj Bakanhk bürokratlan ile belediye bürokratlannın aynı rasyonellik içinde davranacağı düşünülebilir, ama önemli olan bu kararın oluşum sürecine halkın ne ölçüde katılabildiğidir. Tftrkiye'de sorun çoğu kez merkezi yönetimin ademi merkezileştirilmesi olarak görillüyor. Ama bence yerel yönetimler içinde bir ademi merkezileştirme sorunu söz konusudur. Bir karar verilirken o kararla ilgili insanlar, halk kesimleri de karara katılmalıdır. Demokratikleşme de işte burada devreye girmektedir. Bir örnek vereyim. Ankara'da alınan birçok karara, Ankaraular, üyesi olduklan sivil toplum örgütleri aracılığıyla ya da doğnıdan kablabilselerdi gereksiz gördüğümüz bir süril yatınm önlenebilirdi. örneğin Altındağ Belediyesi, Belediye Sarayı inşası için Kaleiçi esnafımn ya da inşaat mühendisleri ya da mimarlar odası yetkiiilerinin görüşlerini alsaydı, Esentepe'de adına belediye sarayı denilen yapının yapımına girmez ya da en azından inşaat yerini değiştirmek zorunda kalırdı. Yani katılım sağlanmış olsa bu bina oraya yapılmaz ya da belediye meclis üyeleri işin maliyetlerini bilerek "evet" demek zorunda kalmazlardı. Eğer Ankarahlann doğnıdan ya da dolaylı olarak belediye meclis toplantılanna katılması sağlanmış olsaydı, başka örnekleri verilebilecek yatırımlar ya da harcamalar yapılmaz, buna karşılık gerekli olan başka yatınmlann yapılması belediyeye telkin edilirdi. WHBtMEfendim anladığım kadanyla size göre demokratikleşme katılım ile sağlanacak. Birkaç somut örnek verdiniz, ama sizin programmızın gerçekleşmesi için katıhmı yoğunlaştıracak ne gibi girişimleriniz olacak? Katılım konusundaki girişimlerimizin neler olacağını "Ankara Programında" hemşerilerimize açıkladım. önce bunu partililere anlattım ve kampanya boyunca da Ankara halkma iletmeye çalıştım. Belediye meclis toplantılan öncelikle halka duyurulacak, yani toplanü yeri, zamanı ve gündemi gazetelerde ilan edilecek.Böylece, isterlerse Ankaralüann toplantılan izlemesi sağlanacak. tkinci olarak da belediye meclisinin ve meclis tarafından kurulan komisyonlara, ilgili sivil toplum örgütlerinin doğnıdan katüımı sağlanacak. varlanna kentin paftalannı asacağız. Meclis toplantılannın tartışma yapılan bir forum olmasını istiyoruz. Bunun yanında kentin geleceğini ve yapısuu belirleyen büyük yaünmlar için referandum mekanizmasıru işletmeyi düşünüyoruz. Bakın bir örnek vereyim. Ünlü döner kulemiz ya da Atakule. Şimdi bu kule, Ankara var oldukca orada duracak, ama lcule yapılmalı mıydı ya da yeri orasrmı olmalıydı? Bence bu tür kararlar için halkoyuna başvurmalı, yer seçimi örneğin mutlaka halkoyu ile belirlenmeli. Yani bir belediye başkanının aklîna böyle esti diye yatınm karan alınmamalı. H H ^ H Böyle bir referandum mekanizması için yasal sistem izin veriyor mu, aynca kararın rasyonalitesi bozulmaz mı? Yasal sistem açıkça olanak tanımıyor, ama engellemiyor da. Bence bu iş bir ölçüde karar almaya yetkili kişilerin inancı ile ilgili. Eğer ben bir konuda karar alma yetkimi hemşerilerim ile paylaşmak istjyorsam, hiç kimse buna raani olmamalı derim. Sayın Şaylan bakın burada iki yorum söz konusu olabilir. Birincisi izin ister, ikincisi engelleyici durum yoksa yapanm der. Ben ikinci yorumu benimsiyorum. Kuşkusuz bazen açıkça engelleyici durumlar da söz konusu olabiliyor. Ben muhtarlara emanet usulü ile bir miktar kaynak transfer edilebileceğini ve onlara bazı işlerin yaptınlabileceğini düşünmüştütn. örneğin bir inşaat için kaynak ayıracak, teknik elemanlanmızı muhtarın emrine verebilecek olursak mahallenin istediği işler yapılabilir diye düşünmüştüm. Ama hukukçulanmız belediye tüzel kişiliğinin elemanlannın başka bir tüzel kişüiğin emrine verilemeyeceği konusunda yorum yaptılar. Ama yerel sorunlar için referandum yapma ile ilgili bir engelleyici durum yok, eğer Yüksek Seçim Kurulu örneğin böyle bir girişimin yapılamayacağı yolunda bir eğilim ortaya koyarsa biz de çok geniş tabanlı kamuoyu yoklamalarına yöneliriz diyorum. önemli olan bu niyeti taşıyıp, taşımamadır ve biz bu niyeti taşıyoruz. M U R A T KARAYALÇIN Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın 1943 yılında Samsun'da doğdu. Orta öğrenimini Ankara'da tamamladıktan sonra ODTÜ'ye girdi ve I yıllık Ingilizce hazırlık okulunu bitirdikten sonra tekrar sınavlara girip SBF'de okumaya başladı. 1968 yılında SBF'den mezun olduktan sonra DPT'ye girdi ve bu kurumda uzman yardımcılığı, daha sonra da uzman olarak görev yaptı. DPVde iken îngiltere'de East Anglia Üniversitesi'ne devam etti, kalkınma ekonomisi üzerinde lisansüstü derece aldı. Köy tşleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulunduktan sonra 1979 yılında KentKoop Kurucuları arasmda yer aldı ve daha sonra bu kuruluşta genel başkanlık görevini üstlendi. 1986 yılında lngiltere Veliahtı Prens Charles'den "Dünya Konut Yılı" ödülünü aldı. Aynı yıl Nokta Dergisi anketinde (Yılın Işadamı) seçildL 1987 yılında Türkiye'nin dış tanıtımına yaptığı katkılan nedeniyle "TÜTAV" HHiH/ > eA7 5;v;V toplum örgütlerinden söz ettiniz, bu kuruluşlann katıhmı konusunda başka şeyler söy ödülünü aldh 19861987 yıllarmda Uluslararası Iskân Konseyi'nde Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. lemek ister misiniz? 1988 Yılında Kent Kooperatifleri Merkez Birliği'nin Genel Başkanlığı'na ve Stockholm'de Ankara'da çeşitli sivil toplum örgütleri var. Mes4 yıllığına Uluslararası Koopemtifler Birliği lek odalan, meslek demekleri, çeşitli dernekler, esKonut Komitesi Yürütme Kurulu üyeliğine naf kuruluşlan, hemşeri demekleri bunlara örnek. seçildi. 1989 yılında SHP adayı olarak Ankara Hemşeri demekleri önemli, biz SamsunAnkara hatBüyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kazanan tının doğusunda kalan yörelerden göç aljyoruz. BuKarayalçın, evli ve 1 çocuğu var. ralardan gelen insanlannuz hemşeri demekleri kur bilmiyorum katılır mısınız ulusal birliğin yerel yönetimlerden başlayıp oluşmasına bağlıdır. Bizde bu böyle değil. Merkez yani devlet ulusal birliği sağlamış. Bence bu farkluik nedeniyle proje demokrasisinin önemi çok fazla. Eğer proje demokrasisi işlerse, toplumda birtakırn gönüllü iigiler ve sıcaklıklar harekete geçirilebilirse, o zaman aynı düzeyde olmasa bile yerel yönetimler Batı'dakine benzer bir demokratikleşme işlevini yerine getirirler. Sonınuzu çok önemsiyorum. Mecliste örgütle esnaf ya da bir başka kesim egemen olabilir, ama biz bunu asabiliriz. Katılım ile aşabiliriz. Bakın Ankara Belediyesi yılda 300 milyar lira harcıyor. Bunun bir kısmı cari harcama, ama bir kısmı da yatınm harcaması. Eğer yatınmlar için ilgili insan gruplannın katılunı sağlanacak olursa yerel demokrasi gerçekleşir, gerçekleşme yoluna girer. Kanal mı açacağiz, su şebekesi mi döşeyeceğjz, ne yaparsak yapalım o mahalle ya da yöredeki insanlann isteklerini, eğilimferini dikkate almalıyız. örneğin ben gecekondu bölgeleri için Türkiye'de ilk olduğunu sandığım bir örgütlenmeyi yaygmlaştırmak istiyorum. tlk gecekondu kooperatifıni KentKoop ile Zafertepe muhtarlığı bundan 1.5 yıl önce kurmuşlardı. Kooperatifm amaa, bir yol ve merdiven projesi ile bazı kültürel etkinlikleri gerçekleştirmekti. Bir tür kentsel imece, yani yöre halkının emeğini koyması söz konusuydu. İnsanlar emeklerini koydular, KentKoop bazı olanaklar sagladı ve mahallede 30 yıldır yapılamayan merdivenler yapıldı. Bu benim için bir örnek çalışmaydı. Şimdi Ankara'daki 200 küsttr gecekondu mahallesinde, belediye hizmetleri için gecekondu kooperatifleri ni devreye sokmayı düşünüyorum. Bu kooperatifler gecekondu bölgesinde bir sivil toplum örgütü olarak ortaya çıkmalı, belediye hizmetlerinin gerçekleştirilmesi için planlama ve uygulama işlerine katılmalı. Bunun için gerekli emek ya da benzeri katkılan sağlamalı, belediyemizin bu yörelerde kuracağı "belde evlerinin" işletilmesinde rol almalı, belde evlerinde verilecek sağlık hizmetleri konusunda söz sahibi olmalı. Bu kooperatifler giderek bir merkez birliği oluşturmalı. Bu merkez birliğinin kendi hukukçulan, uzmanlan olmalı. tşte proje demokrasisi bu esasa dayanacak ve gerçekleştiği zaman belediye başkanımn kişiliği, meclis ya da encümenin yapısı önemi ni yitirecektir. Ben şuna inanıyorum: Biz çağdaşlaşacaksak kentlerden başlayarak çağdaşlaşacağız, demokratlaşacaksak kentlerden başlayarak demokratlaşacağız. Yönetimin ya da belediyelerin demokrat, ilerici insanlann elinde olması yetmiyor. Bu yönetimleri iş başına getiren insanlanmız örgütlenmeli Ve yönetimlere ağırlıkları•nı koymahdırlar. Gerektiğinde de kendi sectikleri belediye yönetimlerine karşı tavır alabilmelidirler. mamn takipçisi partidir ve partililerle ilişkimiz bu esasa göre şekillenmektedir. \EJendim, geçmiş dönemde belediyeler mevzuatın getirdiği darboğazları aşmak için birtakım uygulamalara gittiler. örneğin Sayın Dalan birtakım vakıflar kurarak belediyenin kaynak ve olanaklannı bu vakıflar aracılığıyla özgürce kullanmayayöneldi. Sayın Sözen de bir vakıf kuracaklanndan söz etti. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz, ne yapmayı planlıyorsunuz? Evet çeşitli önlemlere başvurulmuş, örneğin Ankara'da da eski yönetim birtakım şirketler kurarak darboğazlan aşmaya çalışmış. Bakın bütün bunlar, ANAP tarafından iddia edildiğinin aksine, belediyelerin özerk ve güçlü kunıluşlar haline getirilmediğini göstermektedir. Eğer Sayın Dalan vakıflar, Sayın Altmsoy şirketler kurarak birtakım darboğazlan aşmaya yönelmişlerse ortada birtakım ciddi, yapısal sorunlar var demektir. Belediyelerin özerk ve güçlü kunıluşlar olmadığı açıktır. Şimdi yapılacak olan doğru şey, birtakım bypasslar uygulamak yerine belediyelerin güçlenmesi için çalışmaktır. Bakın, Saym Dalan vakıf kurarak eğitim hizmetlerine girmiş. Bence doğru olan belediyenin eğitim yapma yetkisine sahip olabilmesi için uğraş vermesidir. Belediye en azından orta öğretime girmeli, sağlık hizmetleri vermeli, polis belediyeye bağlı olarak çahşmalıdır. Bütün bunlan sağlamak için dolaylı yollara gitmek, gerçek çözümlere ulaşmak demek değildir. Belediyeler bu hizmetleri yerine getirmeli, bunlar için gereken kaynaklara sahip olabilmeli, kısaca merkezi yönetimin kaynaklanndan pay alma yerini vergi toplayabilmelidir. Bugunkü yapıyı ben "belediye genel müdürlüğu" olarak adlandınyorum; Karayollan ya da Tapu Kadastro Müdürlüğü'nden pek farkı yok. Belediye Genel Müdürlüğü'nün, belediye başkanüğına dönüşmesı için belediyelerin yerel hükümet gibi çahşması, vergi salması ve toplaması gerekmektedir. Yerel ortak hizmetler için belediye bağunsız finansman sağlayabilmelidir. Bugunkü olanaklar içinde bir tahvil çıkarma yetkisi var ve biz bu olanağı kullanacağiz. ^KKMEfendim, biliyorsunuz, belediyeler imar kararları ile büyük rantlar oluşturuyor ya da kentleşme nedeniyle ortaya çıkan büyük değerlerin kişilere transferi söz konusu oluyor. Yani bu değerler için kişisel özel bir gayret sarf etmiyor. Belediyelerin imar kararlarıyla geometrik bir biçimde artan rantların hiç olmazsa bir kısmınm belediyeye mal edilmesi konusunda neler düşünüyorsunuz, neler yapmayı planlıyorsunuz? • H i f / m / i m , SHP, CHP'nin devamı birsiyasi örgüt ve bu örgüt 1979yıhndan beri iktidardan, iklidar olanaklarından uzak. Yani SHP'liler çok uzun bir zamandan beri iktidar olanaklarından yararlanmaktan yoksunlar. Şimdi SHP birçok belediyede, özellikle büyük şehirlerde iktidar oldu ve demokrasinin doğal gereği olarak partililerin yönetimlerinden bir şeyler talep etmesi beklenir. Sizin üzerinizde bir baskı söz konusu mu ve siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz? Şimdiye kadar parti tüzel kişiliğinden gelen herhangi bir taleple karşılasraadım. Ama sizin de isaret ettiğiniz gibi partililerimizin bence çok doğal olan taleplen var. Ben bunu haklı görüyorum. Geçen yıllarda sosyaldemokratlar yönetimler tarafından dışlandı, hiçbir olanaktan yararlanamadı, yararlandınlmadı ve gerçekten zor günler yaşadı. Bunlann asıl n bugunkü yapıya 'Belediye Genel Müdürlüğu' diyorum, çünkü belediyenin Karayollan ya da Tapu Kadastro'dan pek farkı yok. Bu genel müdürlüğün başkanlığa dönüşmesi için belediyelerin yerel hükümet gibi çahşması gerekir. Belediye, bağımsız finansman sağlayabilmeli. Evet, kentsel rantiann bir bölümü ya da tümü topluma kaydırümalı. Bir sosyal demokrat belediyenin bundan farklı düşünmesi bence mümkün değil. Belediye Genel Müdürlüğü'nden, belediye başkanüğına geçmenin araçlanndan biri kentsel rantiarı kullanabilmektir. Biz gelirlerimizi merkezden bekliyoruz, onların gelirlerinden beUi bir pay alıyonız. Ama biliyoruz ki kentsel rantlar, hızla kentleşen yörelerde belediyeler için büyük bir kaynak oluşturuyor. Bakın bir örnek vereyim. Batıkent'te 60 bin insan yaşıyor, 1000 hektarlık bir alan kullarulıyor. Bunun 90100 hektar kadarı ortak amaçlar için kullanıma aynlmış ve belediyenin malı. Gecen yıl KentKoop tarafından yapılan bir araştırmaya göre, belediye bu toprağı satsa, geçen yüki fiyatlarla 300 milyar lira elde edecek, yani bu yüki bütçemiz kadar. Kentsel rantlar iki kademeli doguyor. Birinci olarak arazi kentsel yerleşime açıhnca yani arsa olunca bir rant doğuyor ve ikinci olarak iskârun başlaması ile tekrar bir rant oluşuyor. Bu rantiarı belli ölçüde belediyeye kaydırmak mümkün. Ankara'nın nüfusu her yıl 100 bin civarında artıyor. Yani her yıl 2025 bin civannda yeni konut yapmak gerekiyor. Bu konutlann bir kısmı eski arsalar üzerine yapılıyor, ama büyük bir kısmı yeni arsalarda inşa oluyor. Yani Ankara her yıl Muğla'mn 4 katı kadar büyüyor. Her yıl Ankara'ya katıian ortak hizmetlere ayrilan ticari alan, Muğla Belediyesi 'nin ticari alanımn 4 katı kadar. tşte biz buradan doğan rantiarı kullanacağiz. Artık çanak içindeki yoğunluğu arttıramayız. Jansen planına göre çanak içinde iskân edilecek maksimum nüfus miktan 800 bin, bugün ise 2.5 milyon kişi yaşıyor. Artık çanağın dışına taşmak gerek. Gelecek 10 yılda Ankara'mn nüfusu 1 milyon artacak ve çeyrek milyon kadar konut yapılacak. Ankara'mn topografik durumu ve belediyenin kentsel rantlardan yararlanabilmesi, çanağın dışına çıkmayı zorunlu küıyor. Bunun yanında mevcut alanlarla ilgili olarak yapılması gerekenler var. Biz Altınsoy zamamnda başlamış olan bir çalışmayı tamamladık, belediyenin bütün ga>Tİmenkullerini saptayıp bilgisayara geçirdik. 25 milyon metre karelik gayrimenkulümüz var. Bunlann rantlannı kullanacağiz. NAKLEN YAYIN \caba Türkiye'dekiyasaldüzenleme açısından bu mümkün mü? Biliyorsunuz tüm sivil toplum örgütleri için "siyaset yapma yasağı" var ve bu yasağın nasıl yorumlanacağı belli değil. Bu durumda katılım sağlanabilir mi? Ben bu yasaklara karşıyım. Ama sivil toplum örgütlerinin kendileri ile ilgili konularda belediye meclisi toplantılanna katılabilmeleri, görüş açıklayabilmeleri yasak kapsamma ginnez sanıyonım. Yasalar katüımcı demokrasiyi geliştirecek biçimde değişmeli, ama ekmek fiyatlan ile ilgili konuda fınncılar derneğiııin, berber tarifeleri konusunda berberler derneğinin görüşünü ortaya koymasına engel yok sanıyonım. tmar konulannda kent plancılanmn ya da mimarlar odasının mutlak olarak görtiş belirtmesi gerekir. Biz bir de belediye radyosu kurmak istiyoruz. Bu radyo halka belediye çaüşmalannı anlatacak ve meclir toplantılannı naklen yayımlayacak. Ankarahlar, radyolarında kimin Ankara'nın hangi yöresi için neyi savunduğunu bilebilmeli. Aynca eski meclis binasının da bize verilmesini istedik. Böylece büyük bir salonda, makul ölçüler içinde Ankaralıların meclis toplantılannı izlemesi mümkün olur diye düşünüyoruz. H H H r n f u ' / burada en önemli kritik karar alanları imar sorunlan? Evet, buna kuşku yok. İmar kararları eskiden bir komisyonda oluşur ve pek tartışılmadan meclisten gecerdi. Biz şimdi mechsin toplantı salonunun du tktisadl planlama Karayalçın: "Belediyeler şimdiye kadar hep ftzikı planlama ile uğraş projeden yararlanacak kitle ile ılişki kurmalıdır. Eğer projeler ilgili kitlenın desteği ile hazırlamışlar. Biz, buna ek olarak bir de iktisadi planlama üzerinde duruyoruz. Halkımıza, iktisadi nırsa gerçekleşme süresi de kısalacaktır Eğer ilgili kesim projeye sahıp çıkarsa kaynak kuletkinlikler ve kultürel etkinlikler de göturmeliyiz." Belediye, uygulayacağı her proje için o lanımı daha rasyonelleşecektir. Ben buna 'Proje demokrasisi1 diyorum. (Fotoğraf: Barış Bil) muşlar, ilçe demeklerine bile rastlanabiliyor. İşte bütün bu sivil toplum örgütlerini Ankara Kurultayı'nda bir araya getirmeyi düşünüyoruz. Kurultayda, Belediye çalışmalarırun eleştirilmesini ve yeni politikalar için görüş oluşturulmasım sağlayacağız. Kurultay için her yıl 13 ekim gününü düşünüyoruz. Biniyor. Bize göre işler sacayağının dışına çıkanlmah ve halkın katılımı sağlanmalı. tşte her yıl toplanacak olan Ankara Kurultayı sivil toplum örgütlerinin katıümı için bir forum işlevi görecek. IBI^^BEfendim şimdiye kadar yapılan belediyelerle ilgili araştırma ve çalışmalarda ortaya çıkan bir gerçek, yönetimde en etkili kesimin örgütlü esnaj olduğudur. Ancak Ankara gibi bir metropolde örgütlü esnaf nüfusun ufak bir azınlığını oluşturmaktadır. Acaba 1983 yılında belediyelerle ilgili yasal değişiklikler örgütlü esnafm etkinliği konusunda bir değişikliği gündeme getirmiş midir? Aslında katıhmı sadece meclis üyelikleri ile sınırlı görürsek ortaya bu sizin değindiginız tablo çıkar. Şimdiye kadar sadece başkan, meclis ve encümen etkili olmuştur. Belediye uygulayacağı her pro]e için, o projeden yararlanacak kitle ile ilişki ktfmalıdır. Eğer projeler, ilgili kitlelerle işbirliği içinde hazırlanırsa projenin gerçekleşme zamanı kısalacak, ekonomi ve etkinlik sağlanabilecektir. Türkiye, sahibi olan projelerin zamamnda bittiği bir ülkedir. Eğer projenin sahibi varsa, yani ilgili halk kesimleri projeye yakjnlık duyup sahip çıkarsa kaynak kullanımı ve zamanlamada rasyonellik sağlanacaktır. Ben buna "proje demokrasisi" diyorum. Bakın Batı'da yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir deniyor, ama Türkiye'ye bakınca yerel yönetimlerin demokratikleşme açısından önemli katkılar sağlamadığı söylenebiliyor. Yani Batı ile Doğu toplumlan arasındaki farkı gözden uzak tutmamak gerekiyor. Batı'da yerel yönetimlerin böyle bir işlevinin olması, ması, yapılan haksızlıkJann düzeltilmesi için taleplerde bulunmalan bence doğal ve haklı. Ashnda partililerle ilişkilerde yeni kanallann açüması gerek. Bilmiyorum başka partilerde de böyle mi, ama biz ancak bayramlarda bir araya geliyoruz. Bayram sözcüğünü tırnak içinde kullaruyorum. Bayramdan PROJELER ~ UBI^MBelediye hizmetleri açısından üzerinde çalıştığınız yeni yaklaşımlar var mı? Efendim, belediyeler şimdiye kadar hep fıziki planlama cahşmalan yapmışlar. Bu doğru ve zorunlu. Ama biz buna ek olarak bir de iktisadi planlama üzerinde düşünüyoruz. Ankara'ya bakınca iki ayn kent görüyoruz. İki Ankara var: Kentsel Ankara ve gecekondular. Biz belediye olarak yalnızca fıziki planlama ile bu ikili yapının yarattığı sorunlan çözemeyiz. Halkımıza iktisadi etkinlikler de kültürel etkinlikler de götürmek zorundayız. Bunun için gerek kamu gerek özel kesim yatırımlannın bölgemize kaydınlması için çalışacağız. Yani biraz bölgecilik yapacağız. Bunun için teşvikler sağlayacağız, bir teknoloji parkı oluşturmak için ilgili kuruluşlarla ortak bir çalışmayı başlatnuş bulunuyoruz. tşsizlik azalırsa yani istihdam sorununda ilerleme kaydedilirse gelir dağıumındaki bozukluklar da kısman çözülebilecektir. Yani istihdam yolu ile gelir dağıhmını daha iyi hale getirmek mümkün. Bunun yanında esnaf ve küçük sanatkârlann yatınmlan için yol gösterici bir işlevi yüklenmek istiyoruz. Bunun için bir belediye bankası kuracağız ve bu bankanın özendirici tedbirler uygulaması ve bu doğrultuda bir kredi politikası izlemesi sayesinde esnaf ve küçük sanatkâr yatınmlarının belli mahallelere yönelmesini sağlayacağız. \ 'ir belediye radyosu kurmak istiyoruz. Bu radyo halka belediye meclisinin çaüşmalannı anlatacak ve meclis toplantılarını naklen yayımlayacak. Ankarahlar, kimin Ankara'nın hangi yöresi için neyi savunduğunu bilebilmeli. liyorsunuz, Ankara'da önemli günlerin sayısı çok, ama Ankara'nın başkent oluşu 13 ekim vebizim için özel anlamı var. Yani Atatürk'ün Ankara'ya gelişi ile başlayan o büyük oluşumun bir bakıma son noktası. Bugunkü sistemde bir meclis bir de encümen var, tabii başkanı da unutmamak gerek. Bütün karar ve politikalar bu sacayağı çerçevesinde belirle X ürkiye'de sorun sadece karar verme sürecinin ademi merkezileşmesiyle çözülmüyor. Bu sürecin ademi merkezileşmesinin yani sıra demokratikleşmesi de gerekmektedir. Bir karar verilirken, o kararla ilgili insanlar karara katılmalıdır. kastım ilçe ve il kongreleri ile, ön seçim ve seçimler. Bayramlaşmanın dışında da bir araya gelmeliyiz. Bakın hizmet etmede kesinlikle bir ayrım gözetmeyiz, ama unutmayalım ki biz bir sosyal demokrat program önerdik ve bu program çerçevesinde oy alıp yönetime geldik. Şimdi bu programı uygulamak zorundayız. Programımn gerçek sahibi ve uygula
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle