18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLÜL 1989 CUMHURİYET15 Isveç heyetinîn Doğu gezîsi VAN (Cumhnriyet) Isyeç Parlamentosu'ndan çeşitli partilere bağlı 18 milletvekilinden oluşan heyet, beş gün sürecek "Doğa gezisi"ne, Van Valiliği'nin önceden belirlediği Kasımoğlu köyünde başladı. Van'a önceki gün uçakla gelen Isveç Parlamenter Grubu, Vali Vekili İsmail Hakkı Develi'yi ziyaret ettikten sonra Van Valiliği'nin önceden belirlediği, kent merkezinden 30 kilometre uzaklıktaki Kasımoğlu köyüne gittiler. Daha sonra Van Kalesi'ni gezen heyet, Tatvan'a geçti. Heyet sözcüsü Doris Havic, gezinin turistik olduğunu vurgulayarak, Diyarbakır'da da incelemelerde bulunacaklannı açıkladı. Toksikoloji Sempozyumu ANKARA (ANKA) Meyve ve sebzelerin zararlı hayvanlarla böceklere karşı korunmasını sağlamak üzere kullanılan tarım ilaçlarının insanlann bağışıkhk sistemlerini bozarak, çeşitli hastalıklara yakalanmaJannı kolaylaştırdığı bildirildi.' Birinci Ulusal Toksikoloji Sempozyumu başladı. Sempozyumda, bir bildiri sunan Avrupa Toksikoloji Derneği Başkanı Prof. Claude, toksikoloji deı neklerinin dünyadaki yerini ve etkinliğini anlattı. Sempozyumda sunulan diğer bildirilerde de, tanm ilaçlarının yanlış ve bilinçsiz kullanımın yol açtığı sakıncalara değinildi. Bildiri sunanlar, bilinçsizce kullanılan tarım ilaçlarının hem insan hem de çevre sağlığını olumsuz yönde etkilediğine dikkati çektiler. H î l l t l İ r P V r f i C İ İ P F Hindistan hükumetinin yüzlerce köyu suiar altında bırakacak dev sulama • ı ı ı ı ı ı ı y « * w • « * ı » ı ı ı # ı p r o j e s j H j n t i j çevrecilerin tepkisine yol açtı. Yeni Delhide bir protesto gösterisi düzenleyen çevreciler, söz konusu projenin 250 bin kişinin evsiz kalmasına neden olacağını ileri surerek, "yıkıcı" bir getişme anlayışına karşı olduMannı belirttiler. (Fotoğraf: Reuter) C f | n r n t l l ^ S İ S i r Haziran ayında demokrası yanlısı gösterilen kanlı bir biçımde bastırılarak kamuw v l l l U U l y l d i o y u n t ) a kötu bir ızlenim uyandıran Çin Ordusu bu ctenimi değışörme çabasında. Clnlü Tianenman Meydanı'nda bir grup Çın askerini görüntulemek isteyen fotoğrafçı da askerterin şapkalarını düzelterek bu çabalara katkıda bulunuyor. (Fotoğraf: Reuter) (Bajtarafı I. Say/ada) Neden bu konu gündeme lar haklunda Memurin Mubaketını verdi. Vuralhan, gazetemizi geldi, anlayamadmı? matı YasasVna göre sorusturma de eleştirerek, "PKK yı öven 8anVURALHAN Neden gaze apkbğını" söylediğine değinerek, lar yayımlandığım" öne sürdü ve tenizde PKK'yı öven ilanlar ya özal'a önergesinde şu sorulan yöneltti: "Bu gazele kapatılır" diye yımlanıyor? konuştu. Hayır. Öyle ilanlar yayım" Aradan 1 yda yakın bir süANAP Teşkilat Başkan Yar lanmıyor gazetemizde. re gectiğine göre, Memurin Mudımcısı Ercan Vuralhan ile ilgili VURALHAN Ya size bunu hakematı Yasası'na göre yapılan olarak üç büyükelçiden oluşan ispat edersem? Bu konuşmamızı soruşturmanın sonucu ne olkomisyonun hazırladığı rapor ko aynen yayımlayacak mısınız? Ben muştnr? nusunda Ercan Vuralhan, Cum gazetenize o bakımdan karşıyım Ercan Vuralhan'ın milletvehuriyet muhabirine, "Bu aşama kardeşim. Bir gazete benim ora kili olması nedeniyle ifadesinin da yeni bir şey söylemek istemi da masum insanlarımı vuran, er alınmadıgı dognı mudur? yorum. Söylenen söylenmişür" leri şehit eden kişilere övgü dolu Sayın Vuralhan bu konuda değerlendirmesinde bulundu. ilan yayınlamaz. Bu gazeteler var TBMM'de'... İfa ettiğim her göVuralhan, konunun özal'ın sa, o gazete kapatılır. revi ve o görevin icabı olan me"denetiminde" olduğunu söyledi. Bu Uanlan örnekler misiniz? suliyetin hesabıru, her zaman ve Vuralhan'a yönelttiğimiz sorular hazır VURALHAN Bunlan za her yerde vermeye ve yarutlar şöyle: manı gelince basına açıklayaca olduğunu' açık ve kesin olarak " Konuyu Sayın Başbakan ğım. Bunlann hepsi birikiyor. Biz bcyan ettigine göre, soruşturma ile görüşecek misiniz? de konuşacağız. Orada bir başya kuruluna ifade vermekten çekinVURALHAN Hep gö zarın (Uğur Mumcu kastediliyor) meyeceğini yiice Meclis önünde rüzgânna kapılmışsınız, gidiyor taahhiit etmistir. Bu nedenle, ifarüşürüm. Sayın Başbakan, diin (önce sunuz. Bakalım o sizi nereye gö desinin alınması için kendisine ki akşam) Strasbourg'dan döndü türecek? Onu hep birlikte gö başvurulmuş da, TBMM'deki beyanlannı unutarek ifade vermeyegıine ve siz de şimdi Ankara'dan receğiz. aynlacağınıza göre demek ki Özal Ama konuya dönersek söz cegini mi beyan etmistir? iie konuyu goniştünüz. konusu raporda sizin birtakun Yoksa, kendisine bu yolda bir VURALHAN Hep görüşü usuisıiziükler yapnğuuz belirtilmi başvuru yapılmamıs mıdır? Yapılmamışsa sebebi nedir? riim. Başbakan bizim büyüğu yor mu? müzdür. Genel başkanımızdır. VURALHAN Ben Sayın Tarafınızdan görevlendirilen Konu onun denetimindedir, kont Başbakanın konuşmasından önce tbrahim Düzyol'a ifade veren Sarolündedir. Onun ötesinde şu aşa hiçbir şey söyleyemem. yın Vuralhan'ın bu kez ifade vermada söyleyecek bir şey yok. Ek Yani bu konuda Sayın Özal mekten kaçınmasının sebebi sik şeylerle yola çıkılıyor. Sizin açıklaraa mı yapacak? nedir? gazete de bunun şampiyonluğunu Sorusturma kurulunca, ErVURALHAN Herhalde. yapıyor. Peki Sayın Inönü'nün rapo can Vuralhan'ın dokunulmazhğı Sayın Özal ile göruşmeniz run açıklanması yolundaki sözle nın kaldınlması istenmiş midir? de dokunulmazlığınızın kaldınl rini nasıl degerlendiriyorsunuz? lstenmişse, nasıl bir işlem yapılmasını mı islediniz? Yoksa başka VURALHAN Herkesin gö mıştır? Kamuoyunun dikkatle izlebir istemde mi bulundunuz? rüşüne saygımız vardır. Ama, kişi VURALHAN O konuda da önce kendi koltuğunun aJtındaki digi ve çeşitli inceleme raporlan ha bir şey söyleyemem. Biraz da karaları temizJemelidir. Lafını ve Dışişleri Bakanı'mn beyanlan söylerken iyi düşünmelidir. Bun doğrultusunda kesinlik kazanan ha zaman geçsin. yolsuzluk iddialan için, sorustur Bazı gazetelerdeki demeçle lar tehlikeli şeylerdir." rinizde 'Ben Dışişteri Bakanı'mn Kırlı'nın soru önergesi ma sanıklanndan, Sayın Vuralhan ayn tutularak diğeıieri hakbu olayda tarafsız tutumunu koSHP Balıkesir Milletvekili Ön lunda yasal prosedurun işlemesi nıyamadığına inanıyorum' diyorsunuz. Sizce Sayın Yılmaz neden der Kırlı da dün Vuralhan rapo mi saglanacaktır? Yoksa, Ercan ru konusunda Başbakan Turgul Vuralhan'ın milletvekilliğinin soböyle davranıyor? VURALHAN Evet, ama o Özal tarafından yazılı olarak ya na ermesi mi beklenecekür?" Kırlı'nın, Özal'dan açıklanmasözlerime bir tek cümle, bir tek nıtlanması istemiyle TBMM'ye sını istediği sorusturma komisyonokta eklenemez. Zaten söyledik bir soru önergesi sundu. Kırh, 14 Kasım 1988'de nu raporu, Dışişleri Bakanlığı 'nda lerim açık. Daha fazla irddenecek bir şey yok. Ama tekrar söylüyo TBMM Plan Bütçe Komisyonu' üç büyükelçi tarafından hazırlanrum. Gazeteniz yanlış yoldadır. nda Dışişleri Bakanlığı bütçesinin mış ve zırhlı araç gereç alımında Yine diş gxnrdatıyorsunuz. Ben si görüşülmesi snasmda Bakan Me 10 ayn noktada usulsUzlük sapze sorayım; PKK'ya karşı sut Yılmaz'ın "Aralannda Ercan tanarak VuıJhan'ın dokunulmısınız? Vuralhan'ın da bulunduğu sanık mazlığımn kaldınlması istenmişti. Mecliste konuşurum Rapor bekleniyor (Baftarafi l. Sayfada) mahkemeye bu güne kadar herhangi bir rapor gönderilmedi. Yazı tşleri Müdürümüz Okay Gönensin ve gazetemiz avukatlarından Fikret Ükiz'in hazır bulunduğu dunkü duruşmada mahkeme başkanı Şefik Mutlu, Vuralhan hakkında Dışişleri BakanlığVnca yapılan soruşturmayla ilgili yazılarına yanıt verilmediğini acıkladı. Yargıç Mutlu, bu nedenle de bakanlığa yaalan yazıya verilecek yanıtın beklenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe bıraktı. MumcuVuralhan davası, Ercan Vuralhan'ın Dışişleri Bakanlığı'na zırhlı araçgereç alımında usulsüzlük yapılmasıyla ilgili olarak gazetemizde yapılan yayımlarda kendisine hakaret edildiğini ileri sürerek, Ankara Yenimahalle ve tstanbul Cumhuriyet Savcılıklanna yaptığı şikây'et üzerine başladı. Vuralhan, yazarımız Uğur Mumcu ve Yazı Işleri Müdürümüz Okay Gönensin hakkında Ankara Hukuk Mahkemesi'ne de biri 100 diğeri ise 50 milyon liralık tazminat davası açarken, Mumcu ve Gönensin'in ifadelerini alan tstanbul Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Osman Cücuk tarafından ceza davası acıldı. HABERLERİN DEVAMI 'Özal Köşk'e çıkmamah9 UFUK GÜLDEMİR VVASHINGTON Devlet Bakanı Güneş Taner, başta IMF ve Dunya Bankası olmak üzere uluslararası finans çevrelerinin Başbakan Turgul ÖzaJ'ın başbakan olarak kalmasını Çankaya'j^a çıkmasınr tercih edebileceğini söyledi. Ancak Taner, "Bir zamanlar göklere çıkanlan Meksika lideri De la Madrid'in artık işbaşında olmadığım, şimdi yerine yeni bir adam geldiğini ve herkesin bu duruma alışüğım" da sözlerine ekledi. Deviet Bakanı Taner bu izienimlerini, önceki gun, Dünya Bankası yıllık toplantılarının yapıldığı Sheraton Oteli'nde düzenlediği basın toplantısmda yöneltilen bir dizi soru üzerine aktardı. Bu toplantılar için WashingtonL da kalabalık bir Türk heyeti bulunuyor. Bir yandan Taner, diğer yandan Merkez Bankası Başkanı Rüsdü Saracoglu, DPT Müsteşarı Ali Tigrel ve Hazine Müsteşarı Namık Kemal Kılıç yoğun bir temas programı yürütüyorlar. tlk elden görüşülenler arasında, tran ve Malta Maliye Bakanları, Eximbank, Citicorp, First Bankers Trust, Japon Eximbank, Islam Kalkınma Bankası başkan veya vekilleri var. Bu temaslann IMF ve Dünya Bankası kanadmda ortaya çıkan tabloyu birkaç noktada toplamak mümkün: 1) Enflasyon: Bu çevre her şeyden önce ve giderek kaygılı bir tortla, Türkiye'nin enflasyon sorununa nasıl bir çözüm planladığını soruyor. "Enflasyon nasıl aşağı çekilecektir, ne yapmayı düşiiniiyorsunuz" cümlesi, her toplantıda Türk ekonomi kurmaylarının karşısına geliyor. Taner bu sorular üzerine, kendi deyimiyle, "ciddi" olarak, 1988 yılında başlatılan altyapıyı anlatıyor ve ardından 1989 martında alınan önlemleri sıralıyor. Enflasyonun düşüş eğilimi içine girdiğini, önümüzdeki aylarda bunun giderek daha belirginleşeceğini kaydediyor. Güneş Taner, hafta başında "Ya ben enflasyonu yiyeceğim ya da o beni yiyecek" şeklinde bir açıklama yapmıştı. Önceki gunkü basın toplantısmda bir gazeteci, Taner'e, enflasyon düşmezse istifa edip etmeyeceğini sordu. Taner bu soruya, "1780 senesinde tskocya'da adamın biri güzel bir laf etmiş:''Time changes and I change too' (zaman degişir, ben de değişirim). Bir zamanlar Sayın Demirel bunu daha degisik hale getirmiş, 'Dün dundür, bugün bugündür' demiş. O kendisine yuvarlamış, biz bunlara sabip çıkmıyoruz" yanıtını verdi. 2) Mali sektör kredisi: Taner'in görüşmelere başlamadan önce umduğunun aksine, mali sektör kredisi konusunda Dünya Bankası ile bu kez de bir anlaşma sağlanamadı. Bankamn bu konudaki şikâyetleri hayli kapsamlı. Her şeyden önce Türkiye'den kendilerine doğru bilgi gelmediğine inanıyorlar. Hatta bu inanç zaman zaman "yanılucı bilgi geliyor" yorumuna varmalarına kadar uzanıyor. Durum böyle olunca da Türkiye'de mali sektörün durumunu tam olarak tahlil edemediklerini kaydediyorlar. Ama genel olarak, Türkiye'de bankacılık sisteminde 'oditiııg" ve "kredi sicili araştırması" bulunmamasının sistemi iflasm eşiğine getirdiğjni düşünüyorlar. Taner'in deyişiyle, "bankacılık sisteminde hastanc modefinin işleyiş şekli" en büyük şikâyetleri. Turk hükümeti bu konuda geri adım atmaya yanaşmıyor. Dünya Bankası da kendi pozisyonundan ödün vermiyor. Kredi bu yuzden 6 aydır kilitli durumda ve bu görüşmelerde de bir anahtar bulunmuş değil. Taner, Dünya Bankası'na bankaları serbest piyasa sistemi içinde "terbiye" etmeyi düşünduklerini anlattı. Dedi ki: "Bugüne kadar geri dönmeyen kredilerin arkasındaki aktifleri elinden çıkartarak, sermaye ekleyip bu maliyetleri düşörme zonında kalacaklardır." Dünya Bankası, gübre fiyatlarındaki yüzde 25'lik gerilemeyi de Türk makamlanmn dikkatine getirdi. 3) Thalwitz krizi: Dünya Bankası Başkan Yardımcısı, iki hafta önce düzenlediği basın toplantısmda, "Türkiye'nin IMFye ihriyacı var" demişti. Bu açıklama Türkiye'de epey yankılanıp hükümetten tepki gelince, Thalwitz geri adım attı. Hatta Dunya Bankası, Başbakan Özal'a gönderilmek üzere bir mektup kaleme aldı. Basın toplanmında Thalwitz'in söz konusu açıklamasını yazmış gazeteciler Ue Güneş Taner arasında çıkan tartışma şöyle gelişti: Thalwiu bu konuyu Türk hükümeti ne ilettikJerini, ama imaj sorunu nedeniyle bunnn kabul edilmedigini beliröyor. TANER Ne zaman iletmişler bnnu? Kime iletmişler? Bana iletmediler. Siz Thalwitz'e Türk gazetedlerin İngilizcesinin yetersiz oMugunu ima el/nissiniz. TANER tsim vermedim. Gazetecileri töhmet albnda bırakıyorsunuz? TANER Niye defansif oluyorsunuz ki? Şimdi Thalwitz'in konuşmasının Ingilizcesini çıkanp okuyalım. Madem sizin Ingilizceniz iyi. TANER Bu benim basın toplantım. Bu ne demek biliyor musunuz? Basın toplantısını ben yöneteceğim. Sizin basın toplantınız olunca onu da siz yönetirsiniz. Gazeteciler, Thalwitz'in konuşmasının banttan tngilizce çözümünü okumaya başlayınca, Taner, "Durun, bu benim basın toplantım" diye tekrar müdahale etti. Peki, Taner içeride Thalvvitz'e ne dedi? Bizzat kendisinin aktardığı kadarıyla aynen şunlan söyledi: "Merak etmeyin, benim hakkımda da yazı yazdılar, 'maymun beyni yiyor" diye. Bunlar beni üzmez. Bunu yazanlar zaten yazacaklar. Ben üzülmem, sen de üziilme. Konuşmalannızda basit tngilızceyle konuşun. Kısa cümlelerie konuşun. Başka ülkeye bağlamayın. Lafa 'Türkiye' diye başlayın. Tavsiye ederim, yanınıza bir teyp alın. (Thalwitz'in bu açıklaması sırasında önünde Dünya Bankası'nın teybi vardı.) Bunu size *experience'ten (deneyimimden) söylüyonım." Her ne kadar Thalvvitz, "Ben böyle bir şey söylemedim"; Türk tarafı da "Thalnitz söylememiştir, gazeteciJer yanlış anlamıştır" diyorsa da, her iki taraf da bu cümlenin sarfedildiğini bildiği için, Dünya BankasıTürkiye Uişkilerindeki soğukluk sürüyor. Ancak Güneş bu değerlendirmeye katılmıyor. Onun değerlendirmesi şöyle: "GeleUm Dünya Bankası ile ilişkilerimize... tlişkilerimiz fevkalâde iyi bir şekilde devam etmektedir. Türk basınında yazıldıgının aksine ve hilafına orada iddia edilen hiçbir şey yoktur. Amerikan başkanlannın teievizyon tartışmasında, yanılmıyorsam Reagan ile Carter arasında (kastedilen kişi Bush U.G.), soru sordular. Yanıt verirken, 'Hayır' dedi ve sonra 'Read my lips' (dudaklanmı okuyun) dedi. Ben de aynı şeyi söylüyonım. Dudaklanmı okursanız anlarsınız. Banka ile aramızda hiçbir çelişkili durum, göriiş aynlığı yok. 4) Saracoglu ile ilişkiler Taner'in Washington çıkarmasında ve dünya finans çevreleri ile ilişkilerinde göze çarpan bir başka unsur da, Merkez Bankası Başkanı Saracoğlu'nun kendisini bakanın inisiyatifinden gayet centilmence soyutladığı olgusa Bu, Dünya Bankası açısından önemli bir işaret. Bir bakanın tartışılmayacak kadar doğru ekonomik teşhislerinin Dünya Bankası'ndan kabul görmesi için elbette kimsenin referansına gerek yok. Ancak Saracoğlu, Dünya Bankası'nca ciddi bir ekonomist olarak kabul edildiğinden, bakanlann ekonomik argümanlarının bu çok seçkin finans çevresince kabul edilirliğini belli bir noktaya kadar etkileyebiliyor. Bakanın önceki gün basın toplantısı düzenlediği salona Saracoğlu hariç hemen hemen üst düzeydeki tüm heyet mensuplan geldL Bakan, Saracoglu için, "Size biriik beraberlik gösterisi için getirecektik. Ama hasta yatagında yatıyor. Boykot etmiyor" dedi. Bu açıklama üzerine Saracoğlu'nun 4 metre ötedeki odasına gittik, ama hasta olup olmadığım teyit ettiremedık. Bakan, "Benim kendisi ile göriiş aynlığım gibi bir masal yoktur" diyor. 5) Türkiye'nin kredibilitesi: Taner, Dünya Bankası ve IMFye atfen, "Türkiye'nin kredibilitesiniı çok 'iyi olduğunu" aktanyor. "Bankalardan hiçbir şekilde kredi istemedik. İhtivacımız yok. Tersine, biz istemedikçe dünyanın böyıik bankalan kredi vermenin yollannı anyoriar. Kimse yanlış anlamasın, ama kaçacak delik anyoruz" diye konuşuyor. Devlet Başkanı Taner'e basın toplantısmda, Başbakan özal'ın cumhurbaşkanlığını uluslararası finans çevrelerinin nasıl karşılayacağı soruldu. Taner, onlar için önemli olanın kişiler değil "sbtem" olduğunu kaydettikten sonra, "Bu sistem yerleştikten sonra kim gelirse gelsin" diye ekledi. Taner, söz konusu çevrelerde özal'ın Çankaya'ya seçilmesinin ekonomi idaresini çıkmaza sokabileceğı şeklinde bir izlenim olduğu hatırlatılıp "onun da bu yönde bir izlenip alıp almadıgı" sorulunca, tek kelimeyle "Dognı" diye yanıt verdi. Ancak davranış büiminin de bu isteksizliği açıklayabileceğini kaydetti. "Herkes kendi sistemi içinde alışmış olduğunu değiştirmek istemez. Annenin çocuğunun bir türlü evinden uçup gitmesini istemediği gibi" diye konuştu. Ama değişen koşullara "ayarlama yapmak zonında kalındığını da" hatırlatan Taner, eski Meksika Başkanı De la Madrid örneğini vererek, "Meksikanın başına geldiği zaman herkes göklere çıkardı, dünyanın parası ve destek verildi. Adam gitti. Şimdi yeni geleni destekliyorlar. Yani bu insan yapısının bir parçası" dedi. Taner, bir başka soru üzerine de, Dünya Bankası ve IMF ile görüşmeler sırasında özal'ın cumhurbaşkanlığı konusuna en ufak bir değinme veya ima dahi olmadığım sözlerine ekledi. CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor göre örgüt başkanı lidere vekâken konunun ele alınmasını ya let ediyor. 9 kasımdan sonrası kolay. Sedırgayan Evren, öneriyi geri çeçildikten sonra belki yeni bir başvirdi. Artık yeni aşamaya gelmişti. bakan olacak ya da bir vekâlet "Adını ortaya sürdü." Ama dur müessesesı yaratıiacak. Özal, iki madan "yakıştırma" dedi, "ne duadan birine amin diyecek, rede hizmet, ben orada" dedi, şimdi onu araştınyor. İki olastlıkgeri çevirdi. 26 Mart ANAP için tan birine göre, 9 kasımdan sondarbeydi. Aslında cumhurbaş ra davranacak. "Yenısi kuruluncaya kadar eskanlığını gerçekleştirecek manivela oldu. Milletvekilleri Özal'ı ya kinin hükmü vardır" diyecek. Arüç turda "seçecekler" ya da tık olanaklar elinde. Çoktandır anayasa zorlamasıyia gtdip bir kafasında olusturduğu "veliaht" başbakana görevi verecek. Oladaha gelmeyeceklerdi. Beş milyoncuk maaş, milletve ğanüstü kongreyi 45 günde topkilliği cakası, yeni masraf kapı lama kuralını degiştirebilir, sürealtmış güne ları. ANAP grubu srvil bir cum yi bir de yanında yat. çıkarırsa, yeme de Askerlerhurbaşkanı özlemi çeken toplu le korunan Köşk bahçesi duvartna "nadide bir sivili", Özal'ı ar larını atlayıp neler olduğunu sapmağan etmeye hazırdı. İkinci tayabilirsen sapta! Sabah akşam aşama. gelsin Güzel Hasan Celal, gitsin Muhalefetten gelen sağduyu Yılmaz Mesut Bey. Öğle yemeçağrılarını önemsemeyecekti. ğinde hafiflen Kececiler'i okşaŞimdi üçüncü aşamaya giriyor. ma. Al sana Köşk'te başmüşaSeçildikten sonra emrinde olma virlik, var git tüm Avrupa ülkelesını istediği hükümet ve parti rine. Büyükelçi payesi ile cumbaşkanını nasıl tezgâhlayacağı hurbaşkanı özel temsilcisi olarak nı uygulamaya alıyor. Emir ver çalım at. miş, el altından yeni senaryolar Doyurulacak adamlar varsa, sürüyor. Köşk'ün elinde "imkân çok". Yeni tezgâhın ilk işareti, Ko Düne değin Evren, bu olanaklanut'a yakın iki gazeteciye uçuru rı kullanmamış. Hata etmiş kartan haber. Dün ANAP kulisınde deşim. "Biz, ülkeye yeni bir yason senaryonun olabilirliği, eksik pılanma, bir ruh, bir enerji getiyanlan üzerinde duruluyordu. İs riyoruz." Elbet "koltuk dağıtateği de buydu. Başbakan Özal' rak, yüce sıfatlar bularak" tüm ın son derdi "seçildikten sonra olanakları kullanacağız. ki sürede dizginleri bırakmadan" Başkomutan değil miyiz? Bir 9 kasımda Köşk'e çıkmak. başkomutan sadece askerlerin, bir savaşın başkomutanı mı Son tango olur? Yoook! Artık alışın çağdaş Öğrenilen şu: Özal, 9 kasım kurallara. Başıboş bıraksan "dadaki resmi devir teslime kadar vulcuya mı zurnacıya mı tek' adamlığını sürdürecek hu varacağı" bilinmeyen "sivilleri" kuksal olanakiann peşinde. 9 ka de, şöyle tek elden bir güzel yösım sonrası, onun için sorun de netmefiyiz Çankaya'dan. ğil. Hem seçilmiş cumhurbaşka "ANAP içinde başka Turgut nı olacak, hem de 9 kasıma de Özallar yok" (Güneş Taner, ğin başbakan kalabilecek mi? ABD'den masallar). Peki TürkiSeçildigi an, partiyle ilişkisi ke ye'de yok mu, var! Taner böyle silecekse, ANAP'a verilen baş diyor. Ya maazallah bir Turgut bakanlık görevi kendiliğinden so gider, dört Turgut gelirse... Gelna ermeyecek mi? Seçildigi gün mezzzz! Zira dördünü değil, yaistifasını verse yeni bir huküme rısını bulsalaı, düğmeler iliklenetin hemen oluşması gerekmeye rek, başları aşağı. cek mi? Yoksa ABD'deki uyguKısacası: Özal yukarı çıkıyor. lama gibi 9 kasıma kadar "seçilmiş başkan" bir kenarda dura "Aşağıda" ipleri kısa süre bir, cak, asıl sorun, görev sürdüren "emanetçiye" bırakacak. 9 kacumhurbaşkanı yetkileri nasıl sım geçti mi, hükümeti de partiyi de istediği btçime yoğuracak. kullanacak? Özal'ın tek hedefi Çankaya saBu arada, partiyi de başıboş nılıyor. Bu yargının temeünde bırakmamak gerekiyor. Tüzüğe yanlışlıklar yatıyor. (Baştarafı 1. Say/ada) Son hükümet ve parti senaryolan 9 kasıma kadar Özal'ın bütün düğmeleri elinde tutmasını hedef alıyor. Duyurulan ve doğrulanan planlar yeni tip bir cumhurbaşkanının doğmakta olduğunu müjdeliyor. Yan ya da tam başkanlık sistemi araştırmalarına artık gerek kalmıyor. Verilen bilgilere göre zaten Özal, "yarıdan çok fazla yetkilerle" cumhurbaşkanlığı yapmaya hazırlanıyor. Efendim anayasada yazılı olmayan yetkiler icat edemezmiş, anıldığı biçimlerde "tepeden aşağı" yönetim kuramazmış. Hepsi masal: İcat eder, uygular. Özal'dırsözü edilen. Kılıflar çoktan hazır. Matematiğin dört işlemi Heyecanlı soru geliyor. Kafadaki "veliaht" kim? Gerek yok bu tür araştırmalara. Amerika'dan Türkiye'yi keşfeden devtetlu bakanlarımızdan Güneş Taner, başbakan adaylığına soyunanlarla kamuoyunun merakını doyuracak bir formül açıklamış ve soruna çözüm getirmiş bulunuyorlar Her dakikası Ozal'la geçen, ABD'den telefunla her saat başı Başbakan'ı arayıp yüksek görüşlerini söyleyip yuksek görüşlerden esinlenen Güneş Taner'in söylediklerine inanmayacak da ne yapacağız? Taner, "Şimdi herkesin konuştuğu konu" diye söze başlıyor ve "Tanrım, eğer Özal cumhurbaşkanlığına giderse, hükümeti kimin devralacağı sorusudur" diye bağlıyor. Saptama, doğru mu, doğru! Evet, ama "kim ve nasıl biri". Taner yeni başbakanın portrosini matematik kurallarla açıklıyor: "288 milletvekili arasında okuma yazması olan, dört işlem yapabilen ve kabineye orkestra şefliği yapabilecek biri." Demek ki bu kadar basit. İlkokul mezunu olmak yeterii. Çıkarma, toplama, çarpma ve bölme işlemlerini yapabilen, dörtten iki çıkarsa iki kalacağını cesaretle söyleyebilen 288 milletvekilinden "biri" Başbakanlık Konutu'nun yeni sahibi. ANAP'ta başında kavak yelleri esen gruplar, bizter, sizler oturmuş başbakan arama zahmetine katlanıyoruz. Bu buluşuyla Güneş Taner Nobel'e adav olmalı gereken 5 günlfik karşı belgeleri sunma süresi yargıçça yorumlanarak 15 güne çıkartılması tarlışmalara neden oldu. Yargıcın bu kararına gazetemiz avukatlan, "Bu kararınızla yasa yapıyorsunuz. Yasada yazılı 5 gün kesindir. Sizin bu karannız bizi kuşkuya düşürüyor" diye tepki gösterdi. Bu arada, Vuralhan'ın avukatı Bilgin Yazıcıoğlu, yargılama sürecinde OYAK yönetim kurulu üyeliğine getirilirken, Vuralhan, avukatlan aracılığıyla hukuk mahkemesine başvurarak, kendisi hakkında bu konuda yazı yayımlanmasının engellenmesini istedi. Bu istem mahkemece reddedildi. Ret karanna itiraz eden Vuralhan daha sonra, bu itirazını geri çekti.Mahkemenin istemi üzerine Dışişleri Bakanlığı'nca, Vuralhan, Metin Meki ve Uğurtan Akıncı hakkında açılan sorusturma dosyasının bir örneği mahkemeye gönderildi. Bakanlığın mahkemeye gönderdiği açıklamada, Bonn Büyükelçiliği'nde 28 Ekim 1980 ile 7 Araiık 1984 tarihieri arasında idari ataşe olarak çalışan Osman Öznur'un zırhlı araç ve gereç alımında, "hiçbir zaman ve hiçbir şekilde" görevlendirilmediği belirtildi. Açıklamada, ayrıca, Osman Öznur'un oğlu tbrahiın tstanbul 2. Asliye Ceza Mahke öznur hakkında da zırhlı araç ve mesi'nde görülen ceza davasımn gereçlerin alındığı Schuca şirketin16 Mart 1988 tarihli ilk duruşması de çalıştığı yolundaki şikâyetler oldukça hareketli geçti. Mahke ihbar kabul edilerek, "Memurin medeki sorgusunda Vuralhan'ın Muhakematı Hakkındaki Dışişleri Bakanlğı'nda memur Kanun" uyarınca sorusturma olarak çalışırken, bakanlığa zırhlı açıldığı bildirildi. Uğur Mumcu araçgereç alımında görev aldığı ise bu açıklamaya karşılık, ö z m ve bu araç gerecin alımında nur'un, zırhlı araç ve gereç alıusulsüzlükler olduğunu savunan mında yetki dışı temaslar yaptığıyazarımız Uğur Mumcu, mahke nm ortaya çıktığmı vurguladı. meden ispat hakkı istedi. Araaanın Milli Savunma Bakanı'na haUğur Mumcu'nun taruğı olarak karet etmek olmadığım, yalnızca mahkemede dinlenen davanın en kamuoyunu aydınlatmak ve bu önemli tamklanndan Mali Müşakonuda sorusturma açılmasını is vir Erol Aslan, Schuca şirketiyle tediğini belirten Mumcu, "İki Al dolaylı iş ilişkileri bulunan Orhan man seks tacirinden zırhlı araç ve Çekiç'in sahibi olduğu Datakom gereç alınması devlete yakışıyor ve Datakon şirketlerine Ercan Vumu?" diye sordu. Mumcu daha ralhan ile kardeşi Erkan Vuralsonraki ifadesinde Dışişleri Ba han'ın ortak olduğunu ileri sürdü. kanlığı'na çelik yelek satan ve Orhan Çekiç'in çalıştığı firmaya zırhlı araç alımında müşavir fır borcunu ödeyemeyince, ortaklık ma olan Schuca şirketi sahipleri tekh'flnde bulunduğunu ve bu teknin seks oteli işleten iki genelev lifin incelenmesi için kendisinin patronu olduğunu, diplomatları görevlendirildiğini belirten Erol mızın can ve mal guvenJiginin ge Arslan, "Orhan Çekiç'le irtibat nelev patronlanna emanet edildi kurmamı istediler. Incelemeler ğini savundu. Mumcu, zırhlı araç sonrasında Orhan Çekiç'e, amaçve gereçlerin bu şirket hakkında lanna uygun sermayelerinin olherhangi bir sorusturma yapılma madığım, şu anda nakit sıkıntısı dan alındığını da belirterek şirket içinde olduklannı tahmin ettiğimi ortaklan Dr. SchutteThienen'in söyledim. O zaman Çekiç, 'Bizira 1982 yılında Bonn Büyükelçiliği' ortaklarımız köşe başlannı tutmizde kançılarya memum olarak muş insanlardır. Bunlardan birigörev yapan Osman Öznur Ue ta si de Ercan Vuralhan'dır' dedi... nıştıklannı ve daha sonra oğlu tb Vuralhan'ın kardeşi Erkan Vuralrahim Öznur ile Titaş adlı şirketi han'ın da kendilerine ortak oldukurduklannı anlattı. Mumcu, bu ğunu, Erkan Vuralhan vasıtasıytarihten sonra söz konusu şirke la Almanya'dan Türkiye'ye bütin Dışişleri Bakanlığı'yla ticari iş yük sermayeler götürebilecek birlemlere giriştiklerini bildirdi. takım Alman sermayedarlar da Mumcu, Dışişleri Bakanlığı'na çe bulunduğunu ifade etti" dedi. lik yelek satan ve zırhlı araç alı Erol Arslan, daha sonra Almanmında aracılık üstlenen bu şirket ya'ya Erkan Vuralhan'a telefon ortaklarının Avrupa'mn en lüks ettiklerinde Orhan Çekiç'in Erkan genelev lerinden sayılan iki hoteii Vuralhan'ın yanında olduğunu, işlettiklerini vurgulayarak, "Dr. Türkiye'ye dönüşünde de YeşilSchutte ve Thienen, Schuca şirketi köy Havalimanı'nda onu kendiaracıhğıyla, Dışişleri Bakanlığı ile sinin karşıladığını anlattı. kurdukJarı ilişkiler sonucunda büyük paralar kazandığmı, iş bitinVuralhan'ın avukatı Bilgin Yace de şirketi sattıklanm" söyledi. zıcıoğlu'nun tanık ifadelerini Ercan Vuralhan'm da Titaş şirke "kuru beyan" olarak değerlendirtine Dr. Schutte ve Thienen'le ay diğ bu duruşmada, Alman Schunı tarıhlerde ortak olduğunu be ca firmasından alman ve bozuk lirten Mumcu, Vuralhan'ın karı çıkan Cumhurbaşkanlığı zırhlı sının da bu şirkette bir süre çalış araçlarıyla ilgili raporlar okundu. tığını anlattı. Milletvekili olmadan Otomarsan Otobüs ve Motorlu önce memur olan Ercan Vural Araçlar Sanayii AŞ'den yollanan han'ın seçim döneminde Büyük raporda, söz konusu araçlann Ankara Oteli'nde 2.5 ay kaldığı Schuca firması tarafından "tadil nı, parasının ise Trakya Döküm edilerek" zırhlı araç haline getiadlı şirket tarafından ödendiğine rildiği, fakat bu firmaya yetki vedikkat çeken Mumcu, Schuca şir rilmediği belirtildi. ketinden alınan çelik yeleklerin Açıklamalarda Cumhurbaşkurşun geçirdiğini, Münih Atış Dairesi'nin 23.5.1984 tarihli ek kanlığına alınan araçlann olması spertiz raporuyla kanıtlandığım, gerekenden 1 ton ağır olduğu, bu çelik yeleklerin alınmasında hiç nedenle de seyir güvenliğinin yebir teknik yetküinin görevlendiril terli olmadığı vurgulanarak, rnediğini, ayrıca bu şirketten alı Schuca firması tarafından monnan tüm araçlann pahalı olduğu te edilen kurşun geçirmez ön camların çatlamasının nedeninin de nu da tek tek acıkladı. camlann DaimlerBenz standartlarına uygun olmamasından kayMahkeme sürecinde öçellikle, naklandığı belirtildi. bu konuların araştırılmasını isteYargılama sürerken, Dışişleri diği ni belirterek, "Bunlan arastır Bakanlığı'nca alınan zırhlı araç ve mak suçsa ben cezama razıyım" gereçler konusunda çıkan haberdiyen yazanmız Uğur Mumcu'ya ler üzerine Başbakan Özal, konukendi isteğine uygun olarak ispat nun araştırılması için Başbakanhakkı tanındı. Nisan 1988 tarihli lık Danışmanı İbrahim DüzyoPu bu duruşmada gazetemiz avukat görevlendirdi. Düzyol, 16 Şubat larının, Ercan Vuralhan'ın ispat 1988 tarihli raporunda aralannda hakkı verilmeden önce duruşma Vuralhan'ın da bulunduğu alımda dinlenilmesi yolundaki istem ları yürüten memurların usulsüzleri "Vuralhan'ın savunma kanıt lük yaptıklannı saptadı. Bu rapolarının mahkemeye sunulmasın ru n Dışişleri Bakanlığı'na göndedan sonra da dinlenebileceği" be rilmesi üzerine de bakanlıkça, Balirtilerek reddedildi. Mumcu'ya kanlık Hukuk Danışmanı Mehispat hakkı için tanınan 15 gün met Güney, Büyükelçi Tevfik lük süre sonunda mahkemeye 11 Ünaydın ve Erol Cdasun'dan olusayfaiık kanıt listesi 62 ekle bir şan bir inceleme komisyonunun likte sunulurken, yasalara göre konuyu araştırması kararlaşVuralhan vekillerine tanınması tırıldı. Evren (Boftamfi 1. Sayfada) ve şoyle dedi: "Biliyorum, aynlacağım için üziintü duyanlar var, sevinenler de var. Üziintü duyanlar, uzülmesin. Çünkü bu demokrasinin gereği. Ayrılmaanı, çekilip gilmesini bilraek lazım. Buna alışırsak, memleketimiz Batı ülkeleri gibi olur, zoriukla karşılaşmaz." Kendisinden sonra bu göreve gelenin "iyi olacağına inandıgım" söyleyen Evren, "Kimin gelecegini bilmiyorum. Bizden sonraki nesiDer daba iyi yetiştiğine göre, bizden iyi olur. tnanıyorum, bizden sonra gelenler bizden daba iyi idare edeceklerdir. Bunu böyle kabul etmeliyiz" dedi. Görevinden huzurla aynldığını da sözlerine ekleyen^ Evren, demokrasidep taviz verilmemesi gerektığine işaret etti, demokrasiden ayrılmak isteyenlerin var olduğunu, ama demokratik sistemin dışı na çıkılamayacağını, AT'ye üyelik başvurusunun da bunun kanıtı olduğunu belirtli. Evren, Türkiye'yi kıskanan devletler olduğunu, bunu yakından bildiğini belirtti ve "Ban devletler bizim gibi olmak istiyorlar. Ama bizim gibi laik bir düzene gecemiyorlar. şeriattan kurtulamıyorlar" dedi. Evren, Türkiye'nin laik duzenden geri çekilemeyeceğini söyledi. 'Arabesk'e tepki kı ve etkiden uzak bir yanşmaya olanak verecek ilkelerin saptanması için en kısa zamanda sinemayla ilgili butün kuruluşlann katılacağı bir danışma kurulunun toplanmasının gerekliliğini bir kez daha vurguluyor, Türk sinemasına yaraşır bir film şenliginin gerçekleşmesi için katkıya hazır oldugumuzu kamunun bilgisine sunuyoruz" dediler. Ote yandan, ön jüri üyelerinden Hayri Caner, "Arabesk" filminin yanşmaya alınması konusunda toplumsal ya da psikolojik hiçbir baskı altında kalmadığını belirtti. Caner, Eğiimez'in son filminin yanşmaya dahil edilmesini Uç kişilik ön juride ikiye bir oyla kararlaştırdıklarını, Nejat Saydam ve kendisinin olumlu oy kullandıklarını söyledi. Kültür Servisi Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yarışacak filmlere sonradan Erlem Eğiimez'in "Arabesk" adlı filminin de dahil edilmesine Film Yönetmenleri Derneği FilmYön de tepki gösterdi. Ön jüride yer alan Erlem Göreç'in bu yüzden jüriden çekilme karannı haklı bulan FilmYön yetkilileri, Altın Portakal Film Festivali için yeni bir danışma kurulunun oluşturulmasını istediler. Geçen hafta yitirdiğimiz yonetmen Ertem Eğiimez'in "Arabesk" filminın, elemelerde seçilen 12 film arasında bulunmamasına karşın sonradan yarışma bölümüne alınmasını "ilkesizlik" olarak niteleyen FilmYön yonetıcileri, "Film)ön olarak, her türlü bas
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle