23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 ARALIK 1989 HAVA DURUMU I V I e t e o r a i o ) i Genel Mudüriüöunden alınan Uglye jöre; yurdun kuzey kesımleri parçalı buluOu <*ö« yerier az bulutlu ve açık geçecek Marmara tle yurdun iç ve doju kesimterinde yer yer yoğun olmak tere a s görulecek. HAVA SICAKLIĞI: Önemh bir değışikJik oimayacak RÛZGÂR: Kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Denizlerimizde rüzgar: Karadeniz parçalı bulutlu.. k m CUMHURÎYET/17 TURKIYE'DE BUGUN Acana Adapazarı Adıyaman Afyon Agrı Ankara Antakya Antalya Artvin Ayflın Bahkesır Bilectk Bingöl BıtJıs Bolu Bursa Çanakkate Çorum Denizfı 8° 3 C Dıyarbaaır A c 19° 7°Edirne S 14" 3 KMaraş 14° 2°Ewncan 8 2" 7° Mersin 14° 0°Erzurum S 5° 14°Mujla 8° .15°Eskjşe««r S 5° 1°Mus 12° 2°Gazıaniep B 18" 2°Nı*)e 13° 4°Gıresun 8 16°10°0rtu 20° 5°GümüshaneB 10° 2°Hakkân B 8°4° Samsun 20° 6°!sparla A 4°2°S8rt 13° 4» Istanbul S 18° i°Sinop 13° 4°innır A 21° 6°Sıvas 12° 6° Kars S 8° 10°Teton)a4 8° 3°Kastamonu S 4"rTratBon 14° (PKaysen 16° 4°Uşak 20° 3°Kırklare« 5°3° Van ' 18° 7"Konya 16° 2°Yoıga'. 8» yKİMahya 7° 2°Zonguldak 15° 4°Mab!ya DUNYADA BUGÜN Amsteraam Amman ACaa BaOcat Barcetoıa Basd Belgrai Bertn Bonn Bnıksel Budapeşte Cenevre Crayif OdOe Oubayı Ranktet Gfcne Hdsınlo Kahire Kopenhag HHn Leftcsa Y 8° A 25° B 20° B 18° B 16° Y 13° B 15° Y 8° Y 11° Y 13° Y 14° Y 12° Y 13° A 21° B 6° Y 10° B 18° K 3" A 23° Y 7° Y 12° A 19° ™ n a t o x l a tolunac*. Van Gölü'ndehava: Parçai bulırtlu ve sısli RÛ20*r k u z e y w b a t l tf>nlerden h a Wa r a «"» o r t a ^ v v e t t e Harayeklen 35taıvvetindesaatte 1021 ttenız rriı hızla esecek Dene mutedıl daJgalı oiacak. dalga yüksekJıği 0.51.5 m. göruş uzakbğı 10 km. sis anında 1 k m n t na l " n d a "ulunacak S B S A B B B S B A B B S S B S B S B 18° 5° 14° 2° 17° 9° 18° 5° 5"3° 7» 2° 14« 6° 17» 10° 16° 7° 14° 0° 15» 9" 2°5° 18° 8° 16° 9° 5» 1° 17" 2" 9° 3° 6°3° 21° 8° Karîire • K 3° Y 10° B 15° 8 13° Müano B 11° Monlrul Moskova Y 3° Y 12° Muntı N m York B 18° K 3° Osto Y 14° Paris Prag Y 9° Riyad A 22° Roma B 18° Sotya B 15° $am B 13° B 20° Tel Aviv B 18° Tunus Varşova Y 9° Venedik 8 12° B 14° Vıyana Lerangrad Londrı Madnd VVashingtonB 18° Zürih Y 13° MUŞERREF HEKİMOGLU AINKARA...ANKA Polonya'nın Ruhu .>v. A a;.. B SuıuUu Gguoejı< Kun. S s.sı BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ tki derili, uzun ve dar gövdeli, bir tek değnekle çalınan davul. 2/ Bir hayvan... Namazda bir kıyam, bir rüku ve iki secdeden olusan bölüm. 3/ Yabanıl... lspanya'da Bask boigesinin bağımsızbğı için savaşım veren gizli örgüt. 4/ Izmir'in bir ilçesi... Hazır. 5/ Yeraltı suyunu taşıyan geçirimli katman. 6/ Alkolde eriyen hayvansal reçine. 7/ Eskiden lstanbul'da köprü ile Adalar arasında deniz taşımacılığını üstlenen işletme.. Bir nota. 8/ Bir yerden aynlmak, uzakta kalmak. 9/ Sarp ve ormanlık sıradağlar... Tüy, kıl. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kabuğu kırmızı ya da erguvani renkte olan ve sepicilikte kullanılan söğüt türü. 2/ Değerli maddelerin arılık derecesi... 1283 gramlık ağırhk ölçüsü binrai. 3/ Soğanlı kıyma ya da pastırma üstüne yumurta kırılarak yapılan yemek. 4/ Türlü renkte çiçekleri olan güzel bir süs bitkisi. 5/ tsviçre'de bir kanton... Vilayet... Eski Mısır'da güneş tanrısı. 6/ Bir nota... Zeki ve yaramaz çocuk. 7/ Ekilen yer. 8/ Kadırüar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın... İskambilde bir kâğıt. 9/ Şenliklerde caddelere kurulan süslü kemer... Taş dibek. TARITŞMA Salonlarda Kalan Marmara Marmara Denizi'nin kurtarılması için sözde çaba sarf edenler, kirlenmeye en çok kendileri katkıda bulunduklarından bir anlamda günah çıkartmaktadırlar. Yurdumuzda denizlerin kirlenmesi özellikle Marmara'ya ilişkin çalışma ve çözüm önerileri nedense bahar ayları sonlarından başlayıp tüm yaz boyunca sürmekte, bu sürede yapılan toplantılar, verilen konferanslar, dile getirilen sorunlar ve çözümler yine bu toplantı salonlarında kalmaktadır. Gerek siyasi partiler, belediyeler, dernekler gerekse çevreci gruplar bu süre içinde çok çeşitli eylemler ile gövde gösterisi yaparlarken, Marmara Denizi'nin asıl sahibi olan balıkçılar ile diyaloğa bile girmemektedirler. Oysa geçimini Marmara Denizi'nden temin etmekte olan balıkçı 365 günün yaklaşık 300 gününü Marmara üzerinde geçirmektedir. Hızla kirlenmeye devam eden ve halen bu durumuna çözüm getirilememiş olan Marmara'run kirlenmesinde balıkçılanmızın payı %10 bile değildir. Yam sıra avlanma yasaklan ve av süresince teknelerini Marmara'mn kontrolü için yetkili makamların emrine verraeye kayıtsız ve şartsız hazır olduklannı çeşitli defalar dile getirmişlerdir. Marmara Denizi'nin kurtarılması için sözde çaba sarf edenler, kirlenmeye en çok kendileri katkıda bulunduklarından bir anlamda günah çıkartmaktadırlar. Marmara ve Boğazların gerçekten kurtanlmasıru isteyenler, salonlarda çözüm arayacaklanna buyursunlar denizde birlikte yaşayalım. Paylaşacak ekmek, zeytinimiz var. Gelsinler, olayları yerinde izlesinler. Denizlerin kirlenmesini önleyecek ve 14 Nisan 1925 tarihinde kabul edilen 618 sayılı Limanlar Kanunu ile 1974 yılında kabul edilen 1380 sayılı Su Ürünleri Kanunu bugüne kadar tam anlamıyla işletilebilmiş olsaydı durum bugünkünden daha farklı olacaktı. Halen Deniz Polisi, Liman Başkanlıgı, Su Ürünleri Teşkilatı, Sahil Güvenlik Teşkilatı ve belediyeler yasalar önünde yetkili olmalarına karşın, bir araya gelerek koordinasyon oluşturamadıkları gibi, yine bu kurumiara yapılan kirlenmeye ve yasak avcılığa ilişkin ihbarlara yeterli cevap verememektedirler. Balıkçılanmızın çok az bir bölümü konulan yasaklara uymayarak kaçak avcılık yapmakta, ancak denizleri kirletmemektedir. 618 sayüı kanunun 7. maddesinin 3 ek maddesinde, "denizleri kirletenleri deliUeri ile ifabar edenlere kesilen para cezasının %10'u ihbar diyalog kurulurken bu söz unutulmamalıdır. Yurdumuzda son yıllarda gelişen çevrecilik hareketiyle denizlerin kirlenmemesi çalışmaları yeni olmasına karşın, balıkçüar 1380 sayılı kanunun 4. bölüm II. maddesinde belirtilen esaslara göre 19781980 yılları arasında Marmara ve Istanbul Boğazı kıyılarında bulunan ve denizi kirleten birçok fabrikayı şikâyet ederek kapattırmışlar. Romen tankeri faciasında ilk tazminat davasını yine balıkçılar açarak uzun bir mücadeleden sonra hak edilen tazminatlarını alrnışlardır. Bu örnekler balıkçıların deniz kirlenmesine karşın ne denli duyarh olduğunun kanıtıdır. Ve ne denli eski çevreci olduklannı da göstermektedir. 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet Tasarruf Cemiyeti 22 ARALIK 1929 Umumi merkezi Ankarada olmak üzere Gazi Hazretlerinin himayelerinde teşekkül eden Milli lktisat ve Tasarruf Cemiyetinin tstanbul teşkilatile alakadar olmak üzere Kocaeli mebusu Reşit Saffet Bey Ankaradan şehrimize gelmiştir. Reşit Saffet Bey dün akşam bu hususta Şehremini Muhittin Bey ile görUşmüştür. Mumaileyh kendisi ile görüşen muhabirimize bu hususta şu beyanatta bulunmuştur: " Cemiyet teşkilatı için umumi merkezce Şehreminlerile belediye riyasetlerine bir tamim gönderildi. Istanbul Şehremanetine hitaben >razılan tamimi ben getirdim. Şehremini Bey Ticaret Odasj ve büyük istihlak ve istihsal teşekküllerinden, diğer ıçtimai ve milli müesseselerden birer murahhas davet edilecek, bu suretle 25 kişi toplanınca hemen bir heyeti idare seçilecektir. Bunu müteakip mOessisler ve heyeti idarenin isimleri umumi merkezce tasvip edildikten sonra Vilayetçe usulden muamelei kanuniyesi yapılacaktır. Nihayet 35 gün zarfında ikmal edilecek olan bu işleri müteakip şube hemen faaliyete geçecek ve merkezi tesis edilecektir!' Bu hususta Cumhuriyet Halk Fırkası Müfettişi Hakkı Şinasi Pasa bir muharririmize şunları söylemiştir: ' Kâzım Paşa Hazretlerinin riyasetinde toplanan cemiyetin programı aynı zamanda bizim de programımız olacaktır. Bu hususta çalışmak vazifemizdir. tşe esaslı surette başlamak istiyoruz. Çok yakında faaliyete başlayacağız!' Yerli Mallar Pazan edene mükâfat olarak verilir" der. Balıkçılanmızın avlanma araçlarında bulunan modern haberleşme cihazlan ile denizi kirletenleri anında ihbar etmesine karşılık değil ödül almak bir de cezalandınlmaktadırlar, bunun yaşanmış örneklerini kanıtlayabilirim. Marmara'mn sahibi konumunda olan balıkçılan sık sık suçlayarak bütün olup biteni balıkçıya yüklemek yerine, eğitici diyolog ve yardımlaşmalara girilmelidir. Konfüçyüs, "Bir insana balık verip karnını doyuracagına, ona balık tutmasını ögret" der. Balıkçı ile Yine o yıllarda Karadeniz kökenli parlamenterlere Marmara' daki tehlikeyi anlatmaya çalıştığımızda bizlere "Gene kürsüyü balık kokuttunuz" deyip gülmekte idiler. Bugün ise hızh birer çevreci ve deniz âşığı oluverdiler. "Günah çıkarmak da her gün dua etmek kadar sevaptır", ama bunu gösteriye dönüştürmeden gönülden yapmaları dileğimle. Uyanın da balığa çıkalım... ZAFER MLRAT ÇETtNTAŞ Balıkçılar Birligi Basın Danışmam Demokrasi İnaııeı Demokrasi, kurum ve kurallarıyla yaşar. Onu biçimsel olarak gerçekleştirip içeriğini doldurma kaygusundan uzaksanız, demokrasiyi dejenere edersiniz. Bilindiği gibi Ceza Kanunumuzun ünlü 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılması konusu yeniden kamuoyunun gündeminde. Genel eğilim, anayasal ve yasal değişikliklerin bir an önce gerçekleştirilip ilgili maddelerinin kaldırılması yönünde. Doğrusu da budur.. Anayasal düzeni cebir ve şiddetle yıkmayı amaçlayan eylemlerin kuşkusuz cezai müeyyidesi olacaktır, ama düşünceye sınır koymak çağdaş demokrasi kavrarm ile bağdaşmaz. O düşüncenin ateşli bir muhalifi olmanız durumu değiştirmez. Ne diyor ünlü sözünde Voltaire,"Düşuncelerinizden neftet ediyorum; fakat o düşünceleri savunrna hakkını size kazandırmak ugruna olmeje hazınm."Demokratlığın da demokrasinin de ölçütü ve anlamı budur. Ancak bazı "büyüklerimizin söz konusu değişiklikler için gerekçesi farklı: "Avrupa Topluluğu'na tam üyelik için başvurduk, öyleyse öngörülen standartlara uymak zorundayız." Demokrasi ve insan haklanna bu türden yaklaşımı, sade bir TC yurttaşı olarak protesto ediyor ve onur kınçı buluyorum! Demokrasi kurum ve kurallarıyla yaşar. Onu biçimsel olarak gerçekleştirip, içeriğini doldurma kaygusundan uzaksanız, demokrasiyi dejenere edersiniz. ATye girebilmek için bu düzenlemelerin gerçekleşmesine taraftar olmak, aslında demokrasiye inanmamaktır. Bu yaklaşımlaironik de>işledemokrasinin bedenine sahip olunabilir, ama ruhuna asla! tnanmadan ibadet etmenin şerefli bir davranış olduğunu savunabilir misiniz? Sonuç olarak, yeni bir dünya kurulurken halkımız da Avrupa Topluluğu'na girmenin ön koşul olduğu için değil, çağdaş demokrasiye layık olduğu ve gerçekte kendisi istediği için ona eksiksiz sahip olacaktır. ATtLA ÇOBAN Fındıkzade / tstanbul OKURLARDAN 3 0 YIL ONCE CumhuriYet Öğretmenleriıııîzi istiyoruz Bizler, tstanbul Lisesi öğrencileriyiz. 1 Aralık 1989 günü okulumuzda uzun yıllar hizmet vermiş olan öğretmenlerimiz Mustafa Karataş ve Hüseyin Kuşçu başka okullara tayin edilmişlerdir. Bir ay önce de okulumuzun sevilen müzik öğretmeni Fethi Cönk başka bir okula gönderilmişti. Bizler, öğretim yüı orlasında gerçekleşen bu tayinlerin egitimi aksatmasından dolayı endişe duyuyoruz, öğretmenerimizin isteği dışında gerçekleşen bu tayinlerin geri alınmasını diliyoruz. Bu öğretmenlerimizden Mustafa Karataş (15), Fethi Cönk (17), Hüseyin Kuşçu (27) yıldır okulumuza hizmet etmiş, okulumuzun bugünkü başansındaki en büyük paya ve haklı gurura sahip olmuşlardır. öğretim yüı ortasında ve okulumuza uzun süre emek vermiş bu kimseterin kendi istekleri dışmdaki bu tayinleri, kendilerinin bir haksızlığa veya hataya kurban gittiğini açıkça ortaya koymaktadır. tlgililerin bu konu üzerine eğilmelerini ve var olan hakszhğı haksızlığı ya da hatayı en kısa sürede gidermelerini bekliyor, bu tayinlerin geri alınmasını istiyoruz. Istanbul Lisesi öğrencüeri adına ikinci Dünya Savaşı'nda Varşova'ya giden faşist birtikler Chopin heykederini kınyor, parçalıyorlar. Ulusal bir sanatçıyı yok etmek istiyorlar. Elbet edemiyorlar. Chopin'in kalbi hâlâ atıyor Polonya'da. Muziğiyie, o müziği esinleyen özgürlük, bağımsızlık özlemiyle... Polonya Büyükelçisı Paiasz'ın sesi titriyor konuşurken. Kim bilir nasıl anılar, çağnşımlarla. Benim kalbimde de güzel çarptntılar. Sanatçının gücünü düşünüyomm. Heykelleri kırılıyor, ama müziğini yok etmeye orduların gücü yetmiyor. Soluğu yüz yılı aşıyor Sayın Adnan Saygun da çok güzel belirtiyor Chopin gerçeğini. Chopin'in müziği Polonya'nın ruhu diyor. O güzel konuşmadan sonra sonu getmeyen coşku ve alkışlarla Saygun da Türkiye'nin ruhu olduğunu hissetti mi acaba? Sisli bir günde Türkiye Chopin Merkezi'nin açılmasını guzel bir rastlantı diye yorumluyorum. Kültür yasamımızda yoğunlaşan sisleri dağıtmak yolunda guzel bir gtfişim diye. Prof. Doğramacı'nın öncülüğü ile gelişen kapsamlı bir girişim bu. Türkiye ve uluslararası çoksesli müzik dalı kuruluyor. Adnan Saygun'un onursal başkanlığında, yonetim kurulunda uluslararası boyutlara ulaşan sanatçılanmız var. Ünlü operacı Leyla Gencer, idil Biret, Suna Kan, Ayla Erduran, Gürer Aykal... Leyla Gencer yıllardır Milano'da oturuyor, operada çağdaş bir eğitim uyguluyor, konserler veriyor. Ama Türkiye'den bir çağrı alınca, çoksesli müziği amaçlayan çalışmalara katkısı öneritince koşup geliyor. Onun kalbi de Türkiye'de çarpıyor bence. Chopin Merkezi'ne yaklaşımı daolumlu. Nikita Magalov'un eşliğinde verdiği Chopin konserlerini anlatırken düşündüm. Ne güzel sanatçılarımız var, neler yapıyorlar, çoğunu bilmiyoruz. Kurulan merkezler bu yolda da aydınlatacak bizi. Müzik dalındaki yetenekler desteklenecek, dünyaya tanıtılacak. Çağdaş bestecilerimizin yapıtlarının notası basılacak, giderek bir nota matbaası kurulacak. İlk bakışta aynntı gibi gehyor, ama nota sorunu çok önemli. Çağdaş bestecilerimizin ülkemizde tanınması, dünyaya açılması için başka yöntem yok. Çoksesli müziğe dönuk tüm gırişimleri her zaman sevinçle, umutla karşılarım ben. Konserleri izler, sanatçılanmızın başarısından mutluluk duyarım. Konserlerdekı genç kalabalığı umutla seyrederım. Sevincimi, umudumu bu koşeye de yansrtırım her zaman. Kimi zaman da üzüntu ve mutsuzluğumu. Küttür yaşamında hızlı bir yozlaşma var. Bu yozlaşmayı önleyemezsek arabesk ortama saplanıp kalacağız. İlkokul öğrencilerine arabesk şarkılar öğretiliyor artık, ninniler de arabesk nerdeyse! Cumhurıyetimızın ilk yıllarında kurulan konservatuvardan sonra konservatuvar sayısı kaç bugün? Üç kent dışında kurulan konservatuvartarın, okullardaki müzik derslerinin programı neleri içeriyor? Dernek ya da merkez kurmak çok güzel, kuruculannın kişiliği, boyutları, sanat düzeyi ve de çoksesli müziğe bakış açısıyla bu kuruluşlar itici bir güce ulaşır, müzik yaşamımıza olumlu katkılarda bulunabilirler. Ancak arabesk eğilimleri değiştirebilirier mi? Çok kolay değil. Bir salgını önlemek için daha köklü, sağlıklı önlemler gerekiyor. Her şeyden önce müzik eğitiminde çağdaş bir yöntem gerekiyor. Sanat, kültür, yayın kuruluşlarının ortak bir yöntemı. Muammer Sun belirtti, Türkiye'de üç bin müzik öğretmeni var, ama olanakları nedir? Nasıl bir eğitim uyguluyorlar? Kaç okulda piyano ya da başka bir çalgı var? Çoksesli müziği öğrencilerine nasıl anlatıyorlar, çalarak mı, dinleterek mi, ya da sözlerle mi? Yeni kurulan merkez, sorunların tümünü çözemez kuşkusuz. Ama sorunların altını çizebilir, olanakları geliştirebilir, görevlileri uyarabilir. Elbet eleştiriye ve uyarıya açık görevlilerse... Yasa çıkararak kurulan Gaziantep Konservatuvarı'nda çağdaş bestecilerimiz ve de yapıtları tanınıyor, biliniyor mu acaba? Atatürk'ün müzik devrimi deyrimler zincirinde bir halka değil mi? Karşıdevrimler tırmanırken müzik devrimi de yozlaşıyor elbet. Yozlaşma yöntemlen ağır basıyor. imam hatip okullan, türban, dinci eylemler derken arabesk müzik salgını da hızla yayılryor! Peki bu hızı kim durduracak? Başbakan İnönü, Polonya Elçıliğine çaya gider, Chopin konserleri dinlermiş vaktiyle. Son günlerine kadar devlet konser salonundaki konserleri de ılgiyle izledı Ismet Paşa. Boşiuğu dolmuyor hiç. Bugün bir başbakan, ya da bakan görüyor muyuz konserlerde? Kültür Bakanı, ulusal operalardan söz ediyor. Ama Adnan Saygun'un Kerem Operası sahneve konmuyor. 1953 yılında Ankara'da sahnelendi Kerem Operası. Leyla Gencer Aslı', Aydın Gün 'Kerem' rolünde. O zamandan beri sahneve konmuyor, genç kuşaklar tanımıyor. Çağdaş bestecilerimizin yapıtlarını operalarımız sahnelemez, orkestralarımız çalmaz, TV'de yer almazsa tanıyabilirter mi? Oysa tanısalar onur duyarlar. Müzik dalında kurulan yeni merkezlerin çok boyutlu çalışması gerekiyor doğrusu. Kuşkusuz çalışacaklar. çünku başta Prof. Doğramacı, tüm kurucular boyutlu kişiler, çağdaş düzeyierını kanıtlamış sanatçılar. Hep birlikte güzel ürünler olusturabilirler Toplumda da böyle bir oluşmaya özlem var. • •• Herkesin yaşamında çiçek topladığı dönemler var değil mi? Çevresinden, dostlanndan, sevdiklerinden, kimi zaman da tanımadıklanndan gelir bu çiçekler. Bir mektubu, bir siiri, bir telefonu, bir ödülü, bir yazann yeni kitabına birkaç satırı da çiçeğe benzetirim ben. Yaşam tacımızı bu çiçekler oluşturur, güzelleştirir. Kurulan müzik merkezlerinin açılış töreninde de güzel bir çiçek sunuldu bana. İki merkeze de onursal üye seçildim. Kuşkusuz bu köşedeki yazılarımdan ötürü. Müzikolog değilim, hiçbir şey çalmıyor, yalnız dinliyorum. Atatürk'ün müzik devrimini yaşayarak geldim bugüne. Radyoda Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'nı dinleyerek, Cevat Memduh Altar'ın konuşmalannı izleyerek, operaya giderek, kulaklarımı güzelliklerle parlatarak, sonra da izlenimlerimi size aktararak. Yaşam tacıma yeni bir çiçek eklenirken en çok sanatçı dostlanma teşekkür ediyorum elbet. Çünkü güzeilikleri onlar doyurdu gözlerimi, kulaklarımı onlar parlattılar. Onursal üyeliğimi onlara borçluyum ben, hepsini teşekkürle selamlıyorum. Süveyş Kanab 22 ARALIK 1959 Dünya Bankasımn Süveyş Kanalının tevsii için Birleşik Arab Cumhuriyetine açtığı 56 milyon dolarlık kredi, Ingiltere ve Amerikada itirazlara ve tenkidlere yol açmış, lsraelde ise hayal inkisarı yaratnuştır. lngilterenin "Times", "Daily Telegraph" ve "Guardian" gazeteleri ezcümle şöyle demektedir: Kredinin açılması, Kahirenin maksatlanna itimad etmedikleri ve Süveyş Kanalı îsraele kapalı olduğu bir anda, yerinde bir hareket telakki edilmeyeceği için, birçok ÇAU$ANLARIN SORULAR1/SORUIVLARI YILMAZŞİPAL lfetkflilerden bilgi bekliyoruz Yaklaşık bir ay önce gazeteler aracılığıyla ve TV'deki bir programda telefon müdürlüğünden bir yetkilinin yaptığı açıklamalarda, telefon santralı dijital olan ve telefonları tuslu olan abonelerin santralın bazı hizmetlerinden yararlanabilecekleri açıklanmıştı. Buna rağmen santralımızın dijital, telefonumuzun tuşlu olmasına karşın bu hizmetlerden yararlanamıyorum. Santraldan bir yetkiliye sorduğumda "Santralımızda o tür işlemlerin olduğunu bümiyoruz" dedüer. Tuşlu telefonlar için hazırlanan kullanma kılavuzu için de Küçükyah Telefon Müdürlüğü'ndeıı telefonla tuşlu telefon kullanma kılavuzunu nasıl temin edebileceğimi sorduğumda, öyle bir şeyi bulamayacağımı söylediler. Oysa gazetedeki haberlerde kullanma kılavuzlannın ücret karşılığı telefon başmüdürlüklerinden temin edinilebileceği yazılmıştı. Bu konunun açıklığa kavuşmasını istiyoruz. ABBAS AYDOGAN "Emeklilik gündeme geldi" SORU: Yaşlanmaya başlnmamızla birlikte, bizim evde emeklilik gündeme geldi. Eşimin ve benim çalışma yaşamlanmızı kısaca özetliyorum. Ben ilk kez 1972 yılında tstanbul'da bir yıl kadar bir işletmede miidiir olarak çalışüra. Sigortalı olduğurau biliyorum. Ancak sigorta kartımı yitirdim. 1979'da bir turizm şirketinin müdörii olarak dört ay sigortalı oldum. Sigorta kartım eümde. 1981'den bu yana uzman hekim olarak çalışıyonım. Arada yedeksubaylık ve iki aylık güvenlik kesintisinin olmadığı er egitim dönemim var. Eşim, 1978'de altı ay sigortalı oldu. Belgesi elinde. 1980'de öğretmen olarak Emekli Sandığı'na bağlandı. 1982'de altı aylık ücretsiz izin süresinin sonunda istifa etti ve üç >ıl çalısmadı. 1986'da yine öğretmenliğe döndü. Sorulanmız: 1) Sigortalı olduğuranz dönemler, bagünkü durnmumuzla birleştirilebilir mi? 2) Aradaki boş dönemler, primlcri ödenerek kazanılabilir mi? 3) Belgesi elimde olma>an 1972'deki sigortalı çalışmamı nasıl kanıtlayabilirim? 4) Askerlik öncesi ve sonrası daha düşök düzeyde prim ödedim. Bunun bağlanacak aylıga bir etkisi olur mu? 5) Eşimin gerek ücretsiz iziode, gerekse istifa sonuctı boşta gecen dönemleri kazanılabilir mi? YANITİ 1) 2829 sayılı yasa uyarınca, degişik sosyal güvenlik kurumlannda prim ya da kesenek ödemek suretiyle geçen çalışma süreleri "aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla birleştirilir!' Eşinizin ve sizin sigortalı geçen çalışma sürelerinizin birleştirilmesinin yam sıra, ilk kez sigortalı olduğunuz tarih "diğer kurumlarda da sigortalılık süresinin başlama tarihidir" 2) Çahşmadan geçen sürelerin borçlanmak suretiyle değerlendirilmesi bugün için söz konusu değildir. 3) Belgesi elinizde olmayan 1972 yılına ilişkin sigortalılık sürenizi ve sigorta numaranızı, o dönem çalıştığııuz işyerine sorabilirsiniz. Işyeri kapanmış ise isim ve soy isminizi, doğurn yeri ve tarihini ve baba adınızı belirtip Sosyal Sigortalar Kurumu tstanbul thtiyarlık Bölge Müdürlüğü'ne baîvurarak öğrenebilirsiniz. 4) SSK'ca bağlanan yaşlılık aylıklan, son beş yılın prime esas kazanç tutarlan ortalamasına göre bağlanmaktadır. Beş yıldan önceki kazançların, bağlanacak aylığa hiçbir etkisi olmamaktadır. Emekli Sandığı'nca bağlanan emekli aylıklan da son görev aylığına göre bağlanmaktadır. 5) 31.12.1982 tarih ve 79 seri nolu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği'ne göre aylıksız izne aynlan ilgililerin başvurulan üzerine borçlanmalar, borçlanılan döneme ait emekli keseneğine esas aylıklann "?« 28'i üzerinden aynı dönemde yürürlükte olan hükümlere göre yapılacaktır. Borçlanan memur, borcun kendisinetebliği tarihinden itibaren, her ay kesenek ve karşılık toplamını T.C. Emekli Sandığı'na gönderecektir. Ancak aylıksız izin dışında istifa sonrası geçen süreler için borçlanma söz konusu değildir. Nasır kimseyi rencide etmiştir. Süveyş Kanalının Îsraele mal götüren veya getiren gemilere kapalı tutulması, tabiatiyle kimsenin hoşuna gitmemektedir. Dünya Bankası, böyle bir ablukayı destekliyecek bir âlet olamaz. Birleşmiş Milletler, Süveyş Kanalında seyrüsefer serbestisi ile ilgili karannı tatbik ettiremediğine göre, hiç değilse başka bir memleketle harb halinde bulunan bir üyesinin, beynelmilel bir yardım almaya lâyık olmadığı prensipini ileri sürebilirdi. Kredinin açılmasını mütaakıp, Nâsır'ın tsraele mal götüren veya getiren gemilere Süveyş Kanalını açmasını beklemek, fazla iyimserlik olacaktır." Bazı söylentilere göre, Dünya Bankası Kahireye, İsraelle olan ihtüafım sona erdirmesi için yardım etmiştir. Amerikan Kongresindeki müzakereler sırasında 56 milyon doların, Kahireye, Îsraele mal götüren veya getiren bütün gemilerin Süveyt Kanalından geçirilmesine müsaade etmesi şartiyle verilmesi gerektiği söylenmiştir. • Öte yandan bir Israel limanından çimento yüklediği için Birleşik Arab Cumhuriyeti makamlannca Süveyş Kanalından geçmesine müsaade verilmiyen Yunan şilepine Hayfaya veya Pireye dönmiyerek Port Saidde beklemek emri verilmiştir. Laboratuvarınızı yenileyin! Kendi porselen fırınınıza ya da gelişen teknolojinin sunduğu diğer ürünlere sahip olmak artık o kadar güç değil. Bugünlerde Güney Diş Deposu'nu arayın. Düşlediğiniz en yeni model cihazlara * kısa bir süre için hiç peşinatsız, 24 aya kadar vade yle sahip olun. Dişhekimlerinizin karşısına daha güçlü çıkın. Ivoclar P90 Porselen Fınnı Ivomat Polimerizas>t)n Qhazı KaVb Laboratuvar Mikromotorları (K9. K10 ve HF) Bego Protez Cihazlan GEÇEN YIL BUGÜN C Uçak faciası 22 ARALIK 1988 Amerikan PanAm Havayollan'nın bir yolcu uçağı dün FrankfurtLondraNew York seferini yaparken İskoçya üzerinde düştü. Içinde 258 kişi bulunan uçakta kurtulan olmadjğı sanılıyor. Uçağın, düştüğü Lockerbie kasabasını yangın yerine çevirdiği, yolcular arasında bir lsviçreli diplomatla bir gazetecinin de bulunduğu bildirildi. Uçağın, evlerin üzerine düşmesi nedeniyle ölü sayısının artmasından korkuluyor. Güney Dis Deposu Beyazsaraj 9/B Be>aau Tfel: 511 42 40 (4 hat) İSTVNBUL 147 90 00 Şışlı 345 46 96 Kadıkm 147 56 87 Nişamaşı. İSRNBUL • 118 9S05 A.NK.MİA • 13 75 22 Konak 22 29 28 AJsancak. tZMİR • 21 81 32 BURSA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle