18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Gökova Santralı diye anılan Kemerköy Termik Santrab'nın 300 metrelik bacası tamamlandı. 1992'de ilk ünitesi devreye girecek ve "dev baca" tütmeye başlayacak. T Ü R E Y KÖSE MtLAS (Türkevleri) Orada, bır baca yukseliyor uzakta. Orada, Gökova'da, denizin hemen kıyısmda. Yıtırilmış bır çevre davasının örneğı olarak. Artık "Gokova Santralı" diye anılan Kemerköy Termik Santrah'run 300 metrelik bacası tamamlandı, 1992'de de ilk unitesi devreye gırecek ve bu "dev baca" tütmeye başlayacak... Milas'tan santralın yapıldığı Türkevleri Köyü'ne doğru ilerlıyoruz. Daha önceki gelişlerimizde son derece bozuk olan yol TEK'çılere göre "santralın sayesinde" yapılmış. Türkevleri Köyu'ne 16 kilometre kala bir baca bize Gökova'nın geleceğıni haber veriyor: 200 metre yuksekliğindekı bu baca 1986 yılında devreye giren Yenikoy Termik Santralı'nın bacası. Santralın çevresi dumandan gorunmüyor, baca, dumanlann arasında yıtmış... Türkevleri Köyü'ne yaklaşırken birden yeşilliklerin arasından bır baca görünüveriyor, sonra da deniz. Biz arabayla yaklaştıkça baca daha da büyuyor. Köy dev bır şantiye görunumunde. Artık her yerde "termik santral "ın varlığı kendini duyuruyor. Köy ilkokuDannda bile. Okul bahçesindekı çeşmenin uzennde "Bu çeşme TEK tarafından yaptantmıştır" yaası yer alıyor... Köyluler artık daha suskun, denizin kıyısında yükselen "dev baca" kendini kabul ettırmış. Koy girişinde nöbet tuttukları, karakola göturduklerı, davalar açtıkldn, dönemin Başbakan'ı Turgut Özal'ın 50 kışılik bir gazetecı grubuyla köylerine geldıği gunler genlerde kaimış. Kahvelerde oturup santral inşaatını seyrediyorlar, bazıları santral insaatında çalışıyor. Artık pek konuşkan değiller. Sahıbı Cumhunve: Vaıbaacılık ve Gazeıçcıhk Tjrk \nonım Şırkeıı adına Nadır Nıdi # Genel Vavın Muduru Hasan C t m ı l . Muessest Muduru Fmmt I ş ı k l ı g ı l . \az\ Işleı Muduru Ok*> Goncnsiıı. 0 Habe'Merkczı Muduru l a l f i o Bayer, Savfa Duzcnı Voneımenı Alı Haı, • Temsılcüer W K A R A \lun« Tan, IZLMİR HıkroM Çctmkra. Iç Polıüka CX*I Bmslıngjç. Dıj Haberleı Ergun Bakı. Ekononu C o ( Q Turtan, I; Scndika Şukran Kettna, Kültur Cdal Vsttr. EglUnı Gencx> ^ b o Habey Araşurma tsael P*f n Yurt Habertcn Nccdel Dogan. Spor Damşmanı Abdılfludlr Yncrimsıl. Dm Yazılar kcrns Çihşkjuı. \raş'urma. Şahııı Alpm. Dmdune \bdulat I U K L # KoordınatOr Akmel tarubu, # Malj IŞİCT Erol Ertart. # Muhasebe Bslnt teoer # Bu!« Planlama S e j l Osnunbtfcot)'' • Reklam .Vrjt Toran. # Ek Vavmlar Urvol • Idarc Husr.ui Gınr. • Islome Onder Çtfik, • Bılg: l»lem Nul Iml # Pereond S n p Bosunoofto. flason w fem Cumnjnvn Maıbaaolııi « Gazneolık TA^ TUrk Ocagı Cad 39<41 Cagaloghj 54334 Isı PK 246Isümbul Td M2 0< 0< (20 hall Tdo. 22244 Fax (1) 526 60 72 • Buroiır \nk»nt Zna Gokalp Bh Inkılap S. Sc 19 4 Tcl 133 II 41T. Teta. 42344 ftx. (4| 133 0< 65 # İOTi H Zıva Bh 13J2 S2.3 T ± 13 12 30, TÖOL 52359 Fax. (51) 19 53 «0 < Inom) Cad 119 S No 1 Ka 1. Tet 19 l~! 52 (4 ha). Tdo. 62155. FM. 01) 19 37 52 Yitirilen çevre davası: Gökova Bacatütünce yapraklarsolacak.. yısındakı Örnek bucağında yaşayanlar şimdıden "santralzede". "Bacasız sanayi" olarak anılan turızm bu beldede giderek gelişiyordu, pansiyonların sayısı artıyor, yeni yenı kooperatifler kuruluyordu. Ancak >onetıcılerın kıyıya "bacasız sanayi" tesislerı yerine, bir "bacalı sanayi" tesisi konduruvermelennden sonra yöredekı turizmın gelışimı durdu. Ören Belediye Başkanı Kazım Turan "Öncelikle insanlar psikolojik olarak etkilendi. kimse tatile geldiğinde deniz kıyısında bir santral bacası gormek istemiyordu" diyor. TAKVÎM: 12 ARALIK 1989 Irasak: 5.40 Guneş: 7.12 Öğle: 12.02 Ikindi: 14.22 Akşam 16.43 Yatsı 18.09 Mavi Tren Gtineydogulda • BATMAN (Cumhuriyet) Mavi Tren'in 1990 yıbnın ocak ayından itibaren Diyarbakır, Bismil, Batman ve Kurtalan arasında seferler yapacağı bildirildi. Bağımsız Diyarbakır Milletvekili Salih Sümer Diyarbakır, Batman ve Kurtalan arasında çaüşan ara ve ekspres trenlerin yetersizliği nedeniyle konuyu Ulaştırma Bakanı Cengiz Tuncer'e ilettiğiııi belirterek şunlan söyledi: "Malatya'ya kadar gelen Mavi Tren'in sıkıntı çekilen yörelerimize de getirilmesi konusunda Bakan Tuncer'den olumlu yanıt aldım. Mavi Tren ocak ayından itibaren seferlerine başlayacaktır;* "Baca tütecek mi?" Gökova Termik Santralı'nın 300 metrelik "dev bacası" tutecek mi? Yeşiller Partisi Genel Başkam Celal Ertug bu soruya "hayır" yanıtını veriyor. Santral konusunun gündemde olduğu gunlerde henuz partılerini kurmadıklarını anımsatan Ertuğ "bacanın tutmemesi" için etkin bir mucadele vereceklerini ve sonuç alacaklarına inandıklannı soylüyor. Yatağan Termik Santralı'nın temelı atılırken insanlar davullu zurnalı açılışlar yaptılar, hatta SHP Genel Sekreter Yardımcısı Tufan Doğu'nun dediği gibi "göbek attılar". Ama sonra dumandan goz gözu gormez olunca, ormanlar kuruyunca, verimli toprakları elden gıdince, çocukiarı "asitten" öksurmeye başiayınca "termik santralın ne oldugunu" oğrendiler ve mahkemelere taşınmaya başladılar. Sonra Kemerköy Termik Santralı gundeme geldi. İnsanlar Yatağan'ı görmuştu, bu örneği anlatıp "Ha>ır" dediler. Turkiye'de ilk kez bır çevre konusu gunlerce gazete manşetlerınde tartışıldı, yaygın bır kamuoyu oluşturuldu. Ancak "Gökova çevre davası" yitirildi. Şimdı sıra Aliağa'da. Çevre konusunda duyarlı olan, Yatağan örneğini unutmayan herkes şımdı Alıağa'ya termik santral kurulmasına "Hayır" diyor. Yeşiller bununla da kalmayıp "Yaptırmayacağız" diyorlar. Bakalım, bu kez Aliağa'da bır baca yukselmesi engellenebilecek mı? İmparatorluk Sarayı • Haber Merkezi Federal Almanya'nın lstanbul Gumuşsuyu'noaki Başkonsolosluk binası birkaç yıllık bir restorasyon çalışmasından sonra dün yeniden açıldı. Açılıs törenleri için Istanbul'da bulunan Federal Alman Devlet Bakanı Irmgard AdamSchvvaetzer'in de katıldığı gazetecilerle bir kahvaltı, daha sonra da akşam kokteyli verildi. 1877 yılında yapılan bina "İmparatorluk Sarayı" adıyla da anılıyor. SANTRAL ÇOCL'KLARI Gökova yöresindeki Kemerkö> Termik Santralının bacası nere>e giderseniz gidin, peşinizde. Çocuklar oyun oynarken, okula giderken ya da evlerinde otunırken termik santralın 300 metrelik "görkemli" bacasını hep başlansın uzerinde hissediyorlar. (Fotograf: Ümit Otan) Kahvede kendilerıyle konuşma>a başladığımızda "artık bu iş bitti" diyorlar. Köy ihtıyar heyetı uyelerinden Mustafa Yasar ellerini iki yana doğru çaresizlıkle uzatıp şunları söyluyor: Koskoca deviete karşı bir koy ne yapabilir? Yapacaklannı yaptılar. Koca deviete karşı ne yapabilirdik? Elimizden geleni yaptık, engeileyemedik... Zeytinlen kesilen, verimli tanm arazileri kamulaştırılan köyluler artık nasıl geçınıyorlar? Bu soruya köylulerden Huseyin Kırcağız şu karşılığı veriyor: Ne>le olacak? Kadmlar halı dokursa geciniriz. İş yok, topraklar gitti. Bu köyden santralda çalışan 1015 kişi var. TEK'e almıyoriar. Dışandan adam getiriyorlar. Eskiden hic sıkmayan, 5 kilo yağ sıknordu zeytİDden. Şimdi yok. Mandalin bahceleri de gitti. Neyle geçinelim? Kahvede bir köşede sakin sakin çayını yudumlayan köylulerden biri söze karışıyor: TEK'çiler deniz kenarında >er anyordu. Bunlar hep ondan başımıza geldi. TEK'in lojraanlan hep plaja yapıldı. başında halı dokurken, artık santraldan söz etmek ıstemiyorlar, "Devletle başa çıkılmaz" diyorlar. Leyla Özturk ayda bir halı dokuyabıldiğini ve köye gelen alıcılara bunları 500 bin liraya sattığını soylüyor. Artık köylunun geçimi "zeytinden, mandalinden, sebzeden" değıl, kadınlann dokuduğu halılardan sağlanıyor. Bir de santral devreye girdiğinde 3 bın kişi çalışacağı için, bu 3 bin kişi arasında kendilerınin de yer alabileceklerini umut edıyorlar... Köylulerle sohbetimizden sonra kahveden ayrılırken Suleyman Gezer arkamızdan şoyle seslenıyor: Aliaga kovluleri bizi örnek alsın. İzmir'in gobeğine santral dikecekier. Sanki padişahlık devri gibi. Istediklerini >apı>orlar. Bizim burası elden gitti. O zaman Yeşiller falan yoktu, biz kendi başımıza elimizden geleni yaptık ama işe yaramadı. Bari başka yerler elden gitmesin. Türkevleri Koyu'nun hemen kı Kablolu TV'ye itiraz • ANKARA (AA) Türkiye Radyo Televizyon Yüksek Kurulu, Basın Savcılığının bilirkişi raporuna dayanarak PTT'nin kablolu TV yayını ile ilgili takipsizlik kararına itiraz edecek. Bir yüksek kurul yetkilisi, yasada kablo aracılığı ile yayın yapılmasının "Kablolu Televizyon" olarak tanımlandığını belirterek, "Bu bir televizyon yayınıdır. Bilirkişi raporunda yayın değil, dağıtım deniyor. Bu konuda bilirkişi yüksek kuruldur. Bu nedenle takipsizlik kararına itiraz edeceğiz" dedi. Halı tezgâhları Köyun erkeklen sayıları artan kahvelerde ve yeni açılan birahanedeotururken, kadınlar evlerde halı tezgâhlannın başında halı d o kuyor. 100 hanelik köyde nerdeyse her evde bir tezgâh var. Leyla Özturk ile Birgul Oîtiırk tezgâhın Dîl sevgîsiyle doluydu ARSLAN KAYNARDAĞ Bir bilim adamını genç yaşında yitirdığimiz zaman duyduğumuz acı buyuk oluyor. Bu bilim adamı dostumuzsa, bize kardeş kadar yakınsa acımız daha çok artıyor. Berke V'ardar gibi bir dil bilginini, bir yazın adamını, çok iyi bir öğretmeni, az bulunur bir insanı yitirmenin sarsıntısı içindeyiz. Çalışmalannda ilkin Fransız yazınına yönelen Berke Vardar, daha sonra dilbılım konuianna ilgi duymaya başladı. Dilbilımın öteki bilimler arasındaki önemlı yerini, guncelliğini gormuş, kavramıştı. Bugune kadar yazıp yayımladığı on kıtabın seicızı dilbilim konusundadır. Edebiyat Fakultesi Yabancı Diller Bölumu'nun Dilbilim dergisi daha çok onun çabalarıyla hazırlanıp çıktı ve bugune kadar surup geldi. Buyuk dil kuramcısı Ferdinand Saussure'un Genel Dilbilim Dersleri'ni, gunumuzun onemli dılbılimcisi Andre Martinet'nin tşlevsel Genel Dilbilim Dersleri'ni Turkçe'ye çevırdi. Bu bılgınlerin yurdumuzda tanınmasını sağladı. Joseph Vendriyes'in Dil ve Duşunce adındaki yapıtını yine onun Turkçesinden okuduk. Berke Vardar, çalışmalarıyla yabancı ulkelerde de tanınmaya başlamıştı. Bu çalışmalardan büyük zevk aiıyor, mutlu oluyordu. Fransızlar 1988'de Andre Martinet için duzenledikleri kutlama toplantısına onu da çağırdılar. Gitti oraya, bu buyuk bilgin için hazırladığı bildiriyi okudu. Donduğunde son derece sevinçlıydı. Sorbonne"daki uç yuz kişilik toplantıda Martinet onu övmüş, "Işlevsel dilbilimi en iyi anlayan Berke Vardar'dır" demişti. "Düşün" diyordu bana, "Üç yıiz dilbilim adamı arasında adımı özellikle belirterek boyle dedi." Buyuk Fransız bilgini daha sonra onu evinde yemeğe çağırmış, guzel bir fotoğrafını imzalayarak armağan etmişti Aydınlanmacıydı Berke Vardar, son kitabı "aydınlanma çagındaki Fransız yazını" uzenne bir incelemedır. O donemi oğrencilerinı taşıyan kıtabında bu konudaki duşuncelerı yer aldığı gibi, her fırsatta bu devrim uzerinde durmuş, onu savunmuş, yeni yorumlar getırmişür. Atatürk'un 193Olardaki dille ilgıli uygulamalarının, çağdaş dilbilim ilkelerine her bakımdan uygun oldugunu belirtiyor, Turkıye1 deki dil duzenlemelerinin çağınııza etkın bıçimde öncüluk ettiğini söyluyordu. Yine onun diliyle söyleyelirrr "Terimbilimin en parlak lamalı Dilbilim Terimleri Sozluğu adıyla yeniden yayımladı. En ileri insan bılımıriın "dilbilim" oldugunu söylerdi. Bu bilimin Turkçe terimlerle de yetkın bır biçimde dile getinlebileceğini bu sözlukle kanıtladı. "De\rimci yolla oluşturulmuş gıiçlü Turkçenin utkusu" idi bu. Adı geçen sozlukte görülen özelükJerden biri de, terimlerin yanında, lanınmış dilbilimcilere ayrı ayrı yer verılmesi, onların duşunce ve göruşlerinin açıklanması idı. Böylece bu sözluk kuçuk bır dilbilim ansıklopedısi nitelığı kazandı. Eğitim insanıydı Berke Vardar, otuz yıldır ders veriyor, oğrenci yetiştiriyordu. öğretmenlerine, öğrencilerine, arkadaşlarına her zaman bağlı kaldı, saygı, sevgi duydu onlara. örneğin çok sevdiği öğretmeni Cemil Meriç'e karşı sonradan duşunce yolları ayrı duştuğu halde buyuk saygı ve sevgi ile doluydu. Meriç'in kişiliğinde '1deal ögmmen"i görur, kendısi de bu ideale yaklaşmak isterdi. Ornek bir bilim adamı olduğu kadar iyi jir oğretmendi, oğretmenlik için yaratılmıştı. Ülkemizde bilim adamı kolay yetişmiyor, bilim ağacı çok zor buyuyor. Dar bır alana sıkışıp kalan bakımsız bilim bahçemizin şaşılacak kadar güzel ağaçlarından biriydi Berke Vardar. Sağlam ve dirençli duşunce yapısıyla meyvelerinı vermeye başlamıştı. Ölum geldi, o guzel ağacı, o guzel insanı yok ettı. Biliyorum, boyle bir bılım adamının yeri koiay doldurulmaz. Yine de umut etmek istiyoruz. Yenı Berke Vardar'ların gecikmeden yetişmesini bekliyoruz. DİLBIÜMCİ BERKE VARDAR'IN ARDINDAN Daha yeşil bir Konya • KONYA (AA) Konya Buyukşehir Belediye Başkanı Halil Ürün, "Daha Yeşil Bir Konya" kampanyası başlattıklannı açıkladı. Urün, kent merkezinde 4 milyon metre kare yeşil alan bulunduğunu, kişi başına 7.8 metre kare yeşil alan duştüğünu bildirerek "Yeşil alan ortalaması sevindiricidir, ancak bununla yetinilmeyecek, 1990 yılında kişi başına düşen yeşil alan miktannı 10 metre kareye çıkaracağız" dedi. Ülkemizde bilim adamı kolay yetişmiyor, bilim ağacı çok zor büyüyor. Dar bir alana sıkışıp kalan bakımsız bilim bahçemizin şaşılacak kadar güzel ağaçlarından biriydi Berke Vardar. Sağlam ve dirençli düşünce yapısıyla meyvelerini vermeye başlamıştı. Ölüm geldi, o güzel ağacı, o güzel insanı yok etti. Umut etmek istiyoruz. Yeni Berke Vardar'ların gecikmeden yetişmesini bekliyoruz. nin iyi bılmesini isterdi. Tam bir Ataturkçuydü, Istanbul Üniversitesi Devrim Tarihi Enstitüsü'nun başkanı oldu, Enstitıi Yıllığı onun yonetiminde doyurucu nitelık kazandı. Dil Devrimı'm devrimlerin en büyuğu sayıyordu. Çağdaş bilime uygun duşen ilkelerden yararlanmanın devrimi daha çabuklaştıracağı kanısındaydı, "Gercek Ata(ürkçu. dilde de Ataturkçü olur" diyordu. Dil Devrimi Üstune adıürunlerini ulusumuza armağan etmişti." Gunümuz dilbilimcilerinin Turk Dıli Devrimi'nin önemini anladıklarını göruyor, seviniyordu. Berke Vardar'ın önemli hizmetlerinden bıri de Dilbilim ve Dil Bilgisi Terimleri Sozliıgu'nu haarlamak oldu. Bu alandaki ilk sözluk 1980'de onun vonetiminde hazırlandı 1988'de bunu genişletıp gereklı değişmelerı yaparak Açık ÜNtVERSİTEDE TÖREN Berke Vardar için tsUnbul Üniversitesi'ndetören düzenlendi. Berke Vardar dün toprağa verildi Knltur Servisi 8 aralık cuma gunu akciğer kanserine yenik duşerek 55 yaşında ölen Prof. Berke Vardar dun lstanbul Üniversitesi'nde yapılan torenden sonra Şişli Camisi'nde kılınan oğle namazımn ardından Zincirlikuyu MezarlığYnda toprağa verildi. 'Ölümü zamansız oldu' Saunada bronzlaşma • ANKARA (ANKA) Yazın deniz kıyılannda güneş altında başlayan bronzlaşmayı kışın sauna ve güzellik salonlannda surdurmek isteyenlerin "deri kanserine yakalanma riski" ile karşı karşıya bulunduklan bildirildi. Turkiye'de yayımlanan Literatur adh tıp dergisi, dunyanın onde gelen tıp dergilerinden British Medical Journal adb dergiden alıntı yaparak bir yazı yayımladı. Dergideki araştırma yazısında, "estetik amaçlı ultraviyole Iambalarının" olası tehlikelerine dıkkat çekildi. l.Ü. Atatürk llkeleri ve Inkılap Tarihi Enstitusu Mudürü ve Edebiyat Fakultesi Fransız Dili Edebiyatı Bölumü öğretim uyesi olan dilbilimci Berke Vardar için yapılan törende f.Ü. Rektor Yardımcısı Prof. Sencer Tonguç, Prof. Erol Cihan, Prof. Tahsin Yticel, Paris Rene Descanes Universitesi'nden Chrislos Cleris, Prof. Ali Özgüven kısa birer konuşma yaptılar. Vardar'ın ailesı, yakınları, meslektaşları ve oğrencılerinden oluşan topluluğa seslenen l.U. Edebiyat Fakultesi Fransız Dilı ve Edebiyatı öğretim üyesi yazar Tahsin Yücel "O, bizler için sonsuz bir bilgi, insanlık, dostluk kaynağıydı. Sonsuz bilgiyi bir beden ancak bu kadar taşıyabilir" dedi. t.Ü. Ataturk Enstitusu Başkan Yardımcısı Prof. Erol Cihan ise Berke Vaıdar'ın "Turk dilinin degerini kavramış bir bilim adamı ve inançlı bir Ataturkçu olduğunu" soyledı. Berke Vardar'ın meslektaşı, Rene Descartes Üniversitesi'nden Christos Cleris, konuşmasında "Onu sevmek, hedeflerini gerçekleştirmek dogrultusunda bizlere guç kaynağı olmalıdır" dedi. Cleris, sozlenni "Berke Vardar genel dilbilimin Turkiye'deki kunıcusuydu. Aynı zamanda da Turk dilinin gucıinu ortaja koymaya adamıştı kendisini, bunu başardı" diye surdurdu. Törene katılanlardan İ.Ü. Edebiyat Fakultesi Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü eski ögTetim uyelerinden şair ve çevirmen Cevat Çapan, gozyaşlarım tutamayarak, "Berke Vardar dünyanın en güzel insanlanndan biriydi. Bilimine saygı, dostluğuna guven duyulacak, sıcaklığına ve sevgisine her zaman bağlı kalınacak bir insandı" dedi. l.U. Kutuphanecilik Bölumu Başkanı Jale Baysal ise "Ünsal Yucel ve Aksit Göktürk'iın ardından bir değerli insanı daha kaybettik. Çok genç, her aniamda güzel bir insandı. Ölumu çok zamansız oldu" dedi. Beyoğlu'nda bir edebiyat faktiltesi: Nisuaz Şimdi banka şubesi olan Nisuaz Pastanesi'nden kimler geçmedi ki... Sait Faik, Orhan Veli, Orhan Murat Anburnu, Aziz Nesin, Salâh Birsel, başka yazarlar, ozanlar, ressamlar, tiyatrocular, oğretim üyeleri... Nisuaz'ı anlatmak galiba bana duşmuyor, özellikle Nisuaz'ı gerçekten yaşamış ve yazmış bunca kişiden sonra. Ama oyle sanıyorum ki Nisuaz, çok çehreli kımlıği ile, herkese istedığinı verebılen, arzulara ve isteklere uygun olarak değişebilen, çeşitlı ve değışik dunyaları yansıtabilen bir mekân ıdı. GİOVANNt SCOGNAMtLLO dim. Hatta ve hatta, ister ınanın ister inanmayın, Nısuaz'ın bir Yaşım dolayısıyla Nisuaz'ı oldukça geç tanıdım, ustelik o yaşta (40'lann başında 1213 yaşlarındaydım) ne o pastaneye şan katmış olan Rus garson kızların, haraşolar'ın ama kontes, ama duşes, ama katledılen Çarına'nın nedimeleri, Anastasia'nın yakın arkadaşlan anısı ne de on maMETİN DENtZ'İN MAKETt Bu juzvılın başlarında kurulan ve 50 >ılı aşkın bır süre Bevoğlu'nun saların bazılanm susleyen hayat kadınlarının varlığı ile ılgilenebilgözde pastanelerinden Nisuaz, Metin Deniz'in tasarladığı maketle yaşatılıvor. (Ugur Gunyuz) edebiyat merkezi, bir sanatçı uğrağı olduğunu çok sonradan öğrendim. Peki neydi bu Nisuaz Pastanesi, Beyoğlulu levanten bir ailenin ortaokula yeni başlamış oğlu için? Galiba salt bir pastane idi, Istiklâl Caddesi'nın (biz ona halen ve başka bır nostalji ile Grande Rue de Pera derdik) başka seçkin pastaneleri gibi, îngiliz Elçiliği'nin karşısındakı Rus Pastanesi. yanıbaşındakı Ancopulos, postanenin yanındakı Pariziven (sonradan Hatay), ilerıdeki Baylan ya da Behzat Butak'ın sahibi olduğu Butak (eskiden Hay Layf/High Lıfe) pastanesi gibi. Oysa Nisuaz'dan kimler gecmedı ki: Sait Faik, Orhan Veli, Or (Arkası 19. Sayfada) hon Murat Anburnu, Cahit Irgat. Aziz Nesin, Salah Birsel, Fikrel Adil, Afif Yesari ve başkaca yazarlar, ozanlar, ressamlar, tiyatrocular, öğretim uyeleri... Benim Nisuaz ise daha değişiktı ve hep oyle oldu. Lise yıllarında yanaştığımda artık komaya gırmış, salaşlaşmıştı... Evet, Nisuaz'daki sanatçılan bılmedım, garson kızlan tanımadım (hem yanılmıyorsam, baraşolar olsun, taksi şoforluğu yapan polklovnik'ler, alba>lar, en azından bır onbeş yıl once, >am 1920'Ierin ortalarında, başka diyarlara göç etmışlerdi çoğunlukla), fahiseleri de pek bilmedim (şımdi duşunuyorum, acaba neden annem Nisuaz'ı hiç tutmaz, burun kıvırırdı?). Olsa olsa, geniş camekânları caddeye açılan o pastanede, etraf sinemalarından kopup kahvelerini, çaylarını, lımonatalarını içmeye gelen, ara sıra galiba, bazı guleryuzlu ablalara klark atan, sinemacıları, film
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle