18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 KTPlerde * abaııeılaştırma* Y ve Bir Çağn Uygulanan ekonomi politikaları sonunda hangi noktaya geldiğimiz bellidir. Kalkınma durmuş, hatta yılın ilk altı aymın göstergelerine göre gerilemiştir. Yıllardır tekrarlanan cilalı sözlere karşın enflasyon büyük halk kitlelerini canından bezdirecek bir hale gelmiştir. Gelir dağılımı tam bir perişanlık içindedir. İçine itildiğimiz borç tuzağı gelecek kuşakları da etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. OLAYLAR VE GÖRÜŞLER vı ileri sürenlere otuz beş yıldan beri yürürlükte olan Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu'nu hatırlatmak isteriz. Son yıllarda çıkarılan kararlar ve tebliğlerle özendirme önlemleri daha da pekiştirildiğine göre yabancı sermayeye çağrı çıkartmak için ille de milletin maJını yabancılara satmak. onlara "Gelin hazıra konun" demek mi gerekir? Aslında bu satış öyküsünün başlangıcı kırk yıl öncesine kadar gider. O yıllarda ülkemize gelen ünlü bir uzman da sanayileşmeyi bırakıp tanma yönelmemi2i salık vermiş ve Karabuk tesislerinin tez elden satışa çıkanlmasını önermişti. Kafaları yüzyıl geride kalmış olan bugünkü satıcılar da farku bir düşünce yapısına sahip göztikmüyor. Bunlarm içinde Türkiye'nin kendi kaynaklarım rasyonel biçim' de kullanarak ülke ekonomisini KİT'ler aracılığı ile 'take off aşamasına ulaşördığı 1930'lu yılları 'gericilik' olarak tanımlamak cüretini gösterebilen gericüer de vardır. Bu gerçek gerici taifesinin KtT'ler zarar ediyorsa Hazine'ye yuk, kâr ediyorsa enflasyona neden oluyor, gibi sözde açmazlarla surdürdükleri girişimin sonunda zaten yavaşlamış olan sanayileşmemizi baJtalayacağı, Türk ekonomisini tümüyle dışa bağımlı bir konuma getireceği "açık seçik" ortadadır. Kuruluşundan beri milletin malı olan KÎT'leri sanki önce özel kesime aitmiş de sonradan kamulaştırılmış izlenimi vererek"özelleştirme" yaftası altında yabancılaştırmaya çalışanlann yürürlükteki anayasanın 166. ve 167. maddelerini de görmezden geldikleri anlaşılıyor. Ekonominin devletin üç klasik erkinin yanında yer aldığı günümüzde, çağımızda yurt kalkınmasındaki önceliklerin saptanmasını, piyasadaki "görünmez el"e bırakmayı öneren bu gafillere, en ileri kapitalist ulke olan ABD'de devletin ekonomiye müdahalesinin daha 1890'larda başladığını ve bu ülkedeki ekonomik etkinlikler içinde devletin payırun 1929'da yüzde 9 iken bugün yüzde 25 dolaylarında olduğunu, en hararetli özelleştirme yanlısı olan İngiltere'de pay senetlerinin yabancı ellere geçmemesi için onlemler alındığım hatırlatmanın da bir yararı olacağmı sanmıyoruz. Zira bu önyargılı kişiler, siyasal baskılardan anndırılmış, "çiçekli" tokatçılann tasallutundan kurtarılmış bir ortamda (askıda bırakılmış olan iyileştirme önlemlerinin de uygulanmasıyla) çok daha etken bir konuma geleceği kuşkusuz olan KİTIerin varlığının, yaranmak istedikleri çe\'relerin çıkarlarına aykırı olduğunu bilmektedir. 12 ARALIK 1989 PENCERE Komünist Partilerin. Yasallaşması... Sonuç Uygulanan ekonomi politikaları sonunda, hangi noktaya geldiğimiz bellidir. Kalkınma durmuş, hatta yılın ilk altı ayının göstergelerine göre gerilemiştir. Yıllardır tekrarlanan cilalı sczlere karşın enflasyon büyük halk kitlelerini canından bezdirecek bir hale gelmiştir. Gelir dağılımı tam bir perişanJık içindedir. Içine itildiğimiz borç tuzağı gelecek kuşakları da etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Enflasyonu denetlemek amacıyla kamu harcamalanru kısma uygulamaları sağlık ve milli eğitim ödenekleri uzerinde yoğunlaşmıştır. Işte bu "ahval ve şerait altında" en etkili tavrı takınması gereken ana muhalefet partisi, KlT'lerin yabancılaştırılması girişimine karşı çok kesin, karariı ve tutarlı bir rolü benimseyecek yerde birtakım yüksek (!) politika tartışmalarına girmeyi yeğlemiştir. öte yandan sendikalanmızdan da bu konuda beklenen ölçülerde, aralıksız ve sert tepkiler gelmemektedir. Bu durumda, basit bir kârzarar sorununa indirgenerek yıpratılmak istenen KlT'lerin bugün daha da geçerli olan sosyal ve ekonomik işlevlerini korumak, kollamak için onların gerçek sahiplerine, Türk ulusuna çağn çıkarmaktan başka seçenek kalmamış gibi gözüküyor. Bu nedenle tüm yurttaşlanmızın "mülkiyet haklanna" açık bir tecavüz niteliğinde olan bu yabancılaştırma girişimine bütün demokratik yöntemleri kullanarak karşı çıkmalarını öneriyoruz. Sessizliğimizi sürdürürsek bu satış işinin daha nelere kadar uzanacağı bilinmez. ATİLLA AYBAY Iktisatçı Şimdiye dek kimi zaman, çapı ve zihniyeti bili nelebileceği nice "niş"ler varken yaratıcılığı demonen bazı politikacılar, kimi zaman da onlara akıl de teknoloji ithali ile sınırlı bu tür işadamlannın hocalığı yapan ilhal malı sekizinci sınıf "beşik ule KlTlere saldırmak için ileri sürdükleri savlann tüması", KlT'lerin neden satılması gerektiğini, Ame mü gerçek dışıdır. Ömeğin Yüksek Denetleme Kurikalı elden düştne otomobil satıcılannın tarz ve üs rulu'nun denetimine tabi kuruluşlar, bütün vergi gelubuyla gerçekleri çarpıtarak akıllan sıra kanıt lirlerinin yansından fazlasını sağlamaktadır. Yakın lamaya çalıştılar. geçmiştt en güç koşullar altında çalışan KÎT'ler Kendi başJarına da gelebilecekleri kestirebilen, özel kesime açıktan kâr sağiamaktan başka bir şesağduyu sahibi bazı işadamları bu girişime karşı çı ye yaramayan, arüamsız fiyat baskıları nedeniyle zakarken ya da en azından sessiz kalırken bazıları ise man zaman zarar da etseler üretim artışlannı olşimdi KlT satışlarının gönüllü tellallığına soyun duğu kadar üretimde çeşitliliği de gerçekleştirmişmuş görünüyor. Örneğin, gösteri meraklısı bir işa lerdir. Bugün de bütün bürokraside olduğu gibi damı kendince ince bir mizah duygusuyla KlT 1 KlT'lerde de sürdürülen insan kıyımına, yüzlerce lerin satılmasını destekJerken bir başkası "kâr edip yetenekli uzman, mühendis ve yöneticinin atıl bir vergi veren bir tek KlT olmadığını" ileri sürmekte konuma getirilmesine ve çeşitli yatırım kısıtlamadir. Kimine göre hiçbir KfT genel müdürü, üretim lanna karşın KlT'ler, genel olarak üretimde artış artışı sağlamamıştır, kimine göre ise KİT'ler haraç sağlayabilmektedir. mezat sauunca, ülkernize oluk oluk yabancı scrmaye ve ileri teknoloji akacaktır. Müdahaleyi ABD'de ve Nüfusun çoğunluğu henüz Batı ölçülerinde tü İngiltere'de görsünler ketici olmayan ülkemizde, özel kesimin KlT'lerin yabancılaştırılması sonucunda ülkeye gerektığınde koşullan iyi saptanmış yabancı sermaye ortaklığı ile ekonomide yatırım ve üretim için yö yabancı sermayenin akacağı savına gelince: Bu sa 21'inci yüzyıla 10 kala, 1990'ın eşiğinde, 70 yıllık Türkiye Komünist Partisi, istanbul'da açık bir toplantı düzenleyebildi; basına şu görüşünü bildirdi: "TBKP (Türkiye Birleşik Komünist Partisi); başka Marksist parti, çevre ve kişilerle birlikte yasal bir komünist partisinin kuruluş hazıriıklanna baslama karannı almıştır. Bunun için Marksizmde ki yenilenmeye açık, kısa bir programda ve komünist adında anlaşmayı bugün yeterii görüyoruz. (...) Amacımız öteki Marksistlerte birlikte banşm, demokrasi ve insan haklarının, sosyalizmin, çağdaş demokratik. yığınsal partisini yaratarak ilk genel seçimlere kattlmaktır." Komünist Partisi sözcüleri bütün "siyasalpartilere, sendikalara, öteki kuruluşlara, aydınlara, hukuk adamlarına bir demokrasi görevi olarak kendilerine destek olmaları için" çağrı çıkardılar; 70 yıllık yeraltı döneminden sonra toplumsal yaşamda yerlerini almaya hazırlanıyorlar. * • HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD İstanbul yenı bir tiyatro salonu kazandı. Yıllardır kapalı duran Ses Tiyatrosu, ilk adıyla "Halep Çarşısı'nda kâin 'Fransız Tiyatrosu 24 kasım akşamı anlamlı bir törenle kapılarını ve perdesini tiyatroseverlere açtı. Genç tiyatro adam/mız Ferhan Şensoy; un yarım milyarlık bir borç altına girmesiyle! Son yıllarda tiyatro yapılarının birer ikişer iş hanına dönüştüğü bir şehirde tek bir insan, kultür ve sanatı yitiklikten korudu ve kurtardı. Gerçekleştirılen büyük sanat olayı için "Mucize" sözünü rahatlıkla kullanabiliriz. Türk tiyatrosunun beşiği sayılan Direklerarası'ında (Şehzadebaşı) ayakta kalabilmiş en son salon Millet Tiyatrosu (son adıyla Turan Tiyatrosu), Anıtlar Kurulu raporunda yanlış bir yorumla, yüz odalı bir işhanına dönüştürülmüştü yıllarca önce Oysa 1900 başlarında İtalyan bir mimarca yapılmış olan Millet Tiyatrosu, o günün koşullarına çok uygun bir tiyatro yapısıydı. Atnalı biçımi üç kat loca, bir paradi (ikinci balkon, genış bir sahne arkası, eski tiyatrocuların sık sık kullandığı perdedekor (colone) deposu vardı. Şehzadebaşı tiyatrolannın eskilerinden Şark Tiyatrosu (sonra Hilal Sineması, en son Emre Sıneması), 1958'de Menderes'in şımarık Istanbulseverlığine kurban verilmişti. istanbul'un Beyoğlu yakası da tiyatro yapısı açısından parlak değildi. Eski tiyatro salonlarının birer birer kapılarını kapatması olayında istanbul Belediye Başkanlığı, ne yazık ki önderlik etti. Oysa Tepebaşı Tiyatrosu bütün bakımsızlığa karşın gerçek bir tiyatro salonuydu, sevimliydi. Sonradan gerçekleştirilen döner sahne bırçok teknik kolaylıklar sağlıyordu. Buna karşın istanbul Belediyesi Tepebaşı Tiyatrosu'nu ortadan kaldırmak istiyordu. Önce bir rapor düzenleyerek "Kullanılmaz durumundan ötürü" kapılar kapatıldı. Ne var ki tiyatronun bitişiğınde bulunan "marangoz atölyesinın' elektriğini kesmek unutulmuştu. Günün birinde elektrık kontağından yangın çıktı ve Tepebaşı Tiyatrosu kül oldu. Yüzyıl sonları Beyoğlunun kişilikli ve sevimli Tepebaşı'nı yok etme girişimi de başlatılmış oldu! Fransız Tiyatrosu'nun yüzyıllık geçmişiyle, 1930'lardan başlayarak ortak, anılarım vardır. Comedi Française sosyetelerinden George Alexandr ve sessiz film döneminin güzel yıldızı Hugeth Doufleux'nun oynadığı Kamelyalı Kadın, benim için dünya tiyatrosuna açılan ilk perdedir. Yine o yılların ünlü Fransız yıldızı Secilie Sorel'i de Fransız Tiyatrosu sahnesinde tanıdım. Şehir tiyatrosunun komedi, ya da operetler sunduğu dönemde Fransız Tiyatrosu sahnesi, Türk seyircisine olumlu katkılar sağlamıştır. Alman dili müzikli tiyatrosu değerli sopranosu Lotte Schöne'yi 1947 sezonu Johan Strauss'un Yarasa operetinde Adele rolünde Türkçe ve Almanca karma oynanışta o sahnede yaşadım. Şehir Tiyatrosu'ndan Behzat Butak, Bedia Muvahhid, Hazım Körmükçü ve ötekiler Türkçe oynuyorlar, Lotte Schöne Almanca konuşuyor ve parçaları Almanca okuyordu. Falke ve Prens Orlovsky rollerini üstlenmiş olan Necdet Mahfi Ayral ve Refik Kemal Arduman da Almanca oynuyordu. Bu olaydan etkilenmiş olan Halk Opereti, Yunanlıların katıldığı ortak bir Çardaş Prensesi oynadı. Zozo Dalmaş (soprano) ve Kontinyadis (tenor), Lutfullah Sururi (genç komik) ve irma Toto (Karaca) (subret) rollerini üstlenmişti. Bir çeşrt TürkYunan sanat yarışmasına dönmüş olan bu tiyatro olayını kimi günler yeniden yaşadığım olmuştur. Fr'ansız Tiyatrosu sahnesinde yaşanmış olan bir başka tiyatro olayını da müzikli Türk tiyatrosunun yiğit öncülerinden Cemal Sahir'in sözleriyle aktarıyorum. 1927 aralık ayında diye başlamıştı: "Kalman'ın yeni opereti Kontes Mariça'yı Türkçe olarak sunmayı kafama koymuştum. Fransız Tiyatrosu sahnesinde. O güne kadar Türk sahne sanatçılarına hemen hemen kapalı tutuimuş olan Fransız Tiyatrosu sahnesinde bir Türk, bir güç gösterisi yapalım, istemıştîm! ilk geceye yabancı diplomatlar ve tanınmış kültür adamları çağırılıydı. Bir tek gece için tiyatroya 120 lira ödeyecektim. Sevinçten uçuyordum. Milovıç'lerin, Müller'lerin, Sarah Bernard'ların oynadığı bir sahnede biz Türk gençleri de alkışlanacaktık. Son perde birçok kez açıldı kapandı, açıldı kapandı. Alkışlar bugünkü gibi kulağımda. Karşılıklı localarda otüran Alman Büyükelçisi Graf VVagenheim ve ingiliz Büyükelçisı S. George fArkası 19. Sayfada) Yasalar ve Özgürlükler 141 ve 142'nci maddeler, sosyalizmi ve komünizmi önlemekten öte, çağdaş bir ideoloji olarak sosyalizmin öğrenilmesini, araştınlmasını, izlenmesini yıllarca engellediği gibi, demokratik oluşumlan ve demokratikleşmeyi de engelledi. Başarı Dileklerimle... MUZAFFER İLHAN ERDOST İHD Ank. Şb. Bşk. Benimsenmiş bir yöntem olarak, ya 141 ve levleri bakımından da birbirine karşın rol oy142'nin yanına 163 konuyor, ya da 163'e 141 namış maddelerdir. ve 142 ekleniyor. 141 ve 142'nci maddeler, sosyalizmi ve koBir başka anlatımla, Ceza Yasası'nın 141 ve münizmi önlemekten öte, çağdaş bir ideoloji 142. maddeleri ile 163. maddesi, birlikte ele olarak sosyalizmin öğrenilmesini, araştınlmaalınıyor. Dolayısıyla özgürleşme ve demokra sını, izlenmesini yıllarca engellediği gibi detikleşme açısından bu iki grup madde birbir mokratik oluşumlan ve demokratikleşmeyi de leriyle özdeşleştiriliyor. Bu, aynı zamanda biri engelledi. Siyasal ve ekonomik bakımdan deolmazsa öteki de olmaz, ya da olmamah ko mokratik olmayan bir yapılanmanın yasal koşulunu ya da dayatmasını içten içe duyumsa ruyucusu oldu. Cumhuriyetin demokratikleştirilmesinde gerici bir rol oynadı ve oynuyor. tıyor. Bu duyumsatmada, birinde (141 ve 142) na163'üncü maddenin ise herhangı bir dinin sıl kimi düşünceler suç sayılıyorsa, ötekinde ya da mezhebin öğrenilmesini, bilinmesini, de (163) kimi inançların suç sayıldığı anlamı dinlerin tarihsel oluşum ve gelişiminin irdelenmesini yasakladığı sövlenemez. Ayrtca 163. saklı. Ne var ki 141 ve 142'nin kimi düşünceleri maddenin herhangi bir dinsel ya da mezhepsuç saydığı doğru; ama 163'ün (dinsel ve mez sel inançta olmayı ve bu inancın gereklerini hepsel) kimi inançlan suç saydığı doğru de yerine getirmeyi engellediği ya da yasakladığı da söylenemez. ğü163 ile dinin devlete egemen olması ve siyaBu sözlerimizden, 163'ün değiştirilmesine ya da kaldırılmasına mutlak olarak karşı oldu sal yönetimle birlikte hukukun dinsel (Islami) ğumuz anlamı çıkanlmamalı. Ama 141 ve 142 esaislara göre yapılanması engellenmiştir. Doile 163'ün aynı nitelikte maddeler olarak ele layısıyla teokratik devlete son vermiş bulunan alınmasına karşı olduğumuzu vurgulamak is cumhuriyetin, devlet olarak teokrasiye karşı korunmasında, 163'ün ilerici bir rol oynadjgı terim. Çünkü bu iki grup madde, toplumsal yaşa da yadsınamaz. mımızda, özJeri bakımından olduğu kadar işYani 163. madde, özü ve iştevi bakımından. 141 ve 142'nin öziine ve işlevine karşıt bir maddedir. Biri (163) cumhuriyeti teokratik gericilikten korumuş, öteki (141 ve 142) cumhuriyetin demokralikleşmesini engellemiştir. Dolayısıyla 141 ve 142 ile 163'ü ayrı ayrı tartışmak gerektiği düşuncesindeyiz. Yalnızca a>n ayrı tartışmak değil, siireç olarak da birbirlerinden ayrı zamanlarda ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Cumhuriyetten teokratik devlete dönüşmeyi önleyen yasal sınırlamanın, temel hak ve özgürlukler açısından da değerlendirilmesi gerekir. Laik düşünüş, inanç serbestliğini ve özgürlüğünü esas alır ve inancı olmamayı da temel hak olarak tanır. Temel hak ve özgürlüklerin amaçlanndan biri, temel hak ve özgürlüklerin kendisini dinsel ve inançsai baskıdan arındırmaktır. Öte yandan, "Ben laik değilim" diyen bir insanın, derdest edilerek üç hafta gözaltında ' tutulması ve yargılanması, 163'ün, kimi düşünceleri baskıladığını somut olarak sergileyen olaylardır. Laik olmamak ve kişinin inançsai düşüncesinı açıklamak temel hakkıdır. Kişi inançlarını ve inançsai düşüncelerini serbestçe açıklayabilmeli, laik olmayan düşüncelerin açıklanmasını yasaklayan 163, bundan arındırılmalıdır. Adalet Bakanı Sayın Sungurlu, bir TV programında 141 ve 142'ye değinirken, bu maddelerin, aynı zamanda faşizmi ve totaliter yöntemleri önlemeye yönelik maddeler olduğunu söyledi. 141 ve 142, faşizmi ve totaliter yönetimleri (Arkası 19. Sayfada) 70 yıl ne demek? Bir partinin yeraltında 70 yıl yaşayabilmesi önemli bir tarihsel olaydır; uzerinde düşünmek gerekir. Bu sürecin 1923 ile 1946 arasındaki gerekçesini anlamak güç sayılmaz. Türkiye'de cumhuriyet, Kemalist devrimle kuruldu; İslam dünyasında ilk kez bir ülkede devlet laikleşiyordu; bütün partiler kapatıldı; tek partili yönetim devrim koşullarında zorunluydu. O dönemin kendi içindeki mantığı tutarlıdır. Peki, 1946'dan sonra ne oldu? Çok partili rejimin çağdaş demokrasiye dönüşememesi nasıl açıklanacak? Ülkemizde kırk yıldan beri hem demokrasi nutukları atılmış hem "komünist avı" sürmüstür Türkiye bu yüzden çok zarar gördü; fikir yasakları sürdükçe Batı'dan dışlandık; uygarlık yarışında yaya kaldık. Özgürlüklerin bir topluma sağlayacağı itici güçten yoksunluk belimizi büktü; karanlıkta kurşun sıkanların toplumuna dönüştük. Gerici iktidarlar "antikomünizm"i siyasal cadı kazanına dönüştürdüler. Aydınların, bilim adamlarının, yazarlann, sanatçıların ağır baskılar altında kalmaları, yaratıcılığımızı büyük ölçüde engellemiş. üniversitelerimizi kısırlastırmıştır. İsmet Paşa'nın dediği gibi, "havada uçan kuşa komünist diye bakılan" dönemlerin karanlığı uzun sürdü. Olayın Türkiye açısından dökümü yapıldığında, ülkemızı geri bıraktıran nedenler arasında fikir yasakları başta gelmektedir. Bugün bile okul çocukları, söyledikleri sözlerden ya da yazdıkları yazılar yüzünden cezaevlerine gönderilmektedir. Komünist Partisi'ni yasallaştıracak özgürlük güvencelerinin sağlanması, Türkiye'nin bu ayıbını silecek... • Kimileri diyorlar ki: ' Dünyada komünizmin modası geçti; Doğu Avrupa'da komünistlerin egemenliği yıkılıyor; kırk yıldan beri kireçleşmiş, kemikleşmiş ne varsa toz oluyor; Batı'da aşılan partilerin Türkiye'de kurulmasına ne gerek var?.." Batı'da ve Doğu'da Marksızm ve Leninizm dünyayı değiştirdi; kimi ülkede sosyalist devrim gündeme girdi; kimi ülkede sosyalist ve komünist partiler demokratik yaşamda toplumun bir parçasına dönüştüler. Ne var ki şimdi Doğu Avrupa'da güçlenen muhalefet örgutleri, özgürlükler ve demokrasi adına komünist partinin siyasal tekelciliğine karşı çıkıyorlar. Bizde ise tersine bir durum var: Doğu Avrupa'da komünist parti yönetiminin tekelciliğine karşı çıkmak, özgürleşmeye yöneliş sayılıyor. Türkiye'de komünis» partilerin kuruluşu, çok partili demokrasinin temel özgürlüklere dayalı çağdaş demokrasiye dönüşmesinde bir adım anlamma geliyor. • Ne yazık. Tarihi gecikerek yaşıyoruz. Hüzün verici bir gerçek; ama ne denli acı da olsa yaşanacak; hem de kaçınılmaz biçimde; er ya da geç... İç mimari tatbikatında tecrübeli MİMAR aranmaktadır. Telefon: 148 45 02 Bakım ve destek servislerinde çahştırılmak üzere: • Bilgisayar konusunda deneyimli, çok iyi İngilizce konuşabilen, seyahat engeli olmayan, askerlikle ilişiği kesilmiş MBS BILGISAYAR BİLGİSAYAR VEYA ELEKTRONİK MÜHENDİSİ • Az deneyimli, manuel takip edebilecek düzeyde İngilizce bilen, askerlikle ilişiği olmayan, yetiştirilmek üzere BİLGİSAYAR VEYA ELEKTRONİK Yurtdışındaki dostlannıza: M Ü H E N D İ S İ aranmaktadır. Tel: 1341566 Anlamlı bir "Yılbaşı Armağanı" Vakko'nun "Sanat Koleksiyonu" ipek eşarplan: Kimi, "yazma" motiflerinden, kimi, Osmanlı desenlerinden, özellikle Kanunî Sultan Süleyman dönemindenesinlenerek yaratılmış... Hepsi çok "özel". Sizin için seçkin bir aksesuar, yerliyabancı dostlannız için değerli ve anlamlı bir armağan...Vakko'dan. İLKKAYNAK'tan^ÖZKAYNAK'tan ÇAĞRI ÖZGÜR DÜŞÜNENLER Cagdaş bir iş ortamını Ğizımle paylaşacak Çkonomık özgürlüğe inanan, Uretken, ürettiğini değerlendiren Dost insanlar Gelin Tanışalım. Babıali Cad. 19/7 Hürriyet Gazetesi bitişiği Cağaloğlu c Cumhuriyet Kitap Kulübü Bakırköy Temsilciliği Karya Kültür Merkezi MARMARA ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ BARIŞ HAFTASI U15 Aralık VAKKO "ModaVakko'dur" . ^*'."i£T •«.,*. J t . i 575000 no.'lu ehJiyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. MAHMUT TAŞTEKSE Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. MUSTAFA ARSLAN Arnavutköy, Etiler, Levent civarında 80100 milyona kadar sahibinden satılık daire aranıyor. Tel: 132 64 26 (iş saatlerinde)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle