18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARALIK 1989**'* Bir Fotoğraf. (Baştarafı 1. Sayfada) ları ANAP'ın oy oranını ancak yüzde 1516 civarında vermeye devam ediyorlar. Örneğin dün Hürriyet'te yayımtanan Kamar'ın araştırmasına göre ANAP, yüzde 16.3'le üçüncü sırada yer alıyor. Buna karşılık DYP, yüzde 29.8'le birinci sıraya yükselmiş durumda. SHP'de düşüş var: Yüzde 26.2'yle ikinci sırada. Ecevit'in DSP'si ile Erbakan'ın Refah Partisi yüzde 10 barajını geçmiş gözüküyor. DSP yüzde 11.4, RP yüzde 11.5. Türkeş'in MÇP'si yüzde 4.7 civarında. Seçim araştırmalarıyla bırlikte kamuoyunun nabzını elinde tutan odaklarda, bugün için geçerli değerlendirmeler şöyle özetlenebilir: 1 ANAP'tan kaçan oylar en çok DYP'ye, daha sonra Refah'a gidiyor. Kararsız blokta da belirli ölçülerde yığılma dikkati çekiyor. 2 Doğru Yol kırsal kesimde eski AP tabanına oturmuş durumda; büyük kentlerde de atılım yapma çabasında. Süleyman Demirel'in özellikle İstanbul'da yoğunlaşan etkinlikleri bunun açık bir göstergesi sayılabilir. 3 İçinden geçtiği sancıtı dönemin SHP'de oy kaybına yot açtığı bir olgu. Bu durumda prim yapan Ecevit'in DSP'si oluyor. Kamuoyu araştırmalarıyla ilgili bir odağın SHP'ye dönük bir değerlendirmesi şöyle: "SHP İstanbul'da geriliyor. Çünkü Sözen belediyesi bir türiü 'hizmet veriliyor' ima/ını yaratamadı bugüne kadar. Sürekli olarak geçmişe, yani Dalan'a dönük hesaplaşma ve eleştiri üstüne inşa edilen bir politika ön plana çıkıyor. istanbul'da üç puanlık bir gerileme, SHP için yıkım olur." 4 Bugünkü eğilimlere göre ilk seçimlerde sandıktan nasıl bir sonuç çıkar? SHP toparlanamazsa, Ecevit'in DSP'si biraz daha yükselir ve sosyal demokrat oylar karnıyarık gibi ortasından ikiye bölünür. Sağ seçmen sandık başına gittiğinde, oyunu büyük ölçüde Demirel'in DYP'sinde toplayabilir. Şöyle bir mantık yürütebilir ANAP'lı seçmenler de: Biz iiderimizi Çankaya'ya oturttuk; eski liderimizi de başbakan yapalım! Sağ kesimdeki bu mantık, Sayın Demirel'in beklediği yüzde 45 oya vanr mı bilemeyiz, ama DYP'yi iktidar yapabilir. Bu arada Cumhurbaşkanı Özal, Demirel'in yükselişini frenlemek ve kendi yedi yılını güvenceye almak için neler yapabilir? Seçim sistemint değiştirip barajlan aşağı çekebilir mi? Milletvekili sayısını arttırabilir mi? Yeni bir koalisyonlar dönemine kapıyı aralamak isteyebilir mi? Hepsi mümkün. Ancak şimdilik kaba çizgileriyle durum şu: DYP yükseliyor... ANAP'ın kendisini kurtarabilmesi uzak bir olasılık... Sosyal demokrasinin iktidar şansı azalıyor... Fotoğraf böyle. HABERLERÎN DEVAMI ÖzaVdan yeni direktifler CUMHURİYET19 'Özelleştirmeye hız verîır Çankaya Köşkü'nde Özal'a dün verilen ekonomi brifinginde 1989 yılı gelişmeleri anlatıldı. Özal, ekonomi kurmaylarına, "Benim size tavsiyem" diyerek, yeni direktifler verdi. Özal, KİT reformunun bir an önce tamamlanmasını, özelleştifmeye hız verilmesini istedi. 1 UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) çu işlediklerini, ancak verilen cezanın ağır olduğunu" söylediler. Söz alan il başkanlan, partiden kopanları da eleştirdiler ve savaşımın parti içinde verilmesi gereğini vurguladılar. Seçimli tüzük kurultayı sağlıklı bir çözümdür. Partideki son çalkantılardan sonra izlenmesi gereken yol da budur. Önümüzdekı ocak ayında tüzük kurultayı toplanır, parti tüzüğünün ilgili maddesi Anayasa Mahkemesi'nin yaptığı uyarı gereğince yeniden düzenlenir, bu arada da seçimler yapılarak partinin yeni yönetimi belirlenir. Ve bu bir güven tazeiemesi olur. Bu yapılmazsa çatışmalar sürer, bu çatışmalar bölünmeye ve parçalanmaya yol açar. Bu bölünme ve parçalanma da sağ partilere 2000 yılına kadar iktidarda kalma şansı verir. Bu gıdışın nereye doğru olduğu bellidir. Açık adres "3. MC'dir. Erken seçim artık bir düş bile değlldir. Beklenmedik olaylar yaşanmazsa, erken seçim gündeme hiç gelmeyecektir. Seçim, 1992'de yapılacaktır. 1992 seçimlerinde, büyük olasılıkla, ANAP iyice eriyecektir. ANAP eriyecek, eriyen ANAP'ın yerine DYP güçlenecektir. Görünen köy kılavuz istemez: ANAP yokuş aşağı yuvarlanıyor; DYP aynı yokuşu ağır ağır tırmanıyor. Ve işin acısı, sagın seçeneği yine sağ oluyor. Üçe parçalanmış sosyal demokratlar, kendi elleriyle "Özal cumhurbaşkanı, Demirel başbakan" formülü hazırlıyorlar. Bunun eski dildeki adı "gaflet", yeni Türkçede karşılığı da "ay77iazWc"tır. SHP eğer önce kendi içinde, sonra da kamuoyunda güven tazelemezse, yapılacak ilk seçimde büyük bir yenilgi ile karşılaşır. Belki sosyal demokratiann toplam oyları artar, ama bölünme nedeniyle hiçbiri iktidara gelecek çoğunluğu bulamaz, Bulamayınca da sosyal demokrat reçeteler raîlara kaldırılır. 3. MC ise toplumda yeni gerginliklere ve yeni yeni sorunlara yol açar. Bugün ANAP ve DYP arasında var gibi görünen çelişkiler de bakarsınız birdenbire siliniverir. Türkiye'de üç kez askeri ihtilal yapıldı. Bu üç ihtilal de sağ partilerin ıktidarlarında yaşandı. Sağ iktidarlar, askeri ihtilallerin de habercileri oldular. Gerçi bu ihtilallerin her birinin birbirinden ayrı ve çok karmaşık nedenleri vardır, ama bu üç askeri ihtilalin de hep sağ partiler iktidardayken yapılması da rastlantı değildir. Devleti yönettiğini sanan sağ partiler, ihtilallerı önleyemediler, tersine, iztedikleri siyasetlerle ihtila'cılenn işlerini kolaylaştırdılar, darbelere ortam hazırladılar. Türkiye'nin sorunları gün geçtikçe büyüyor. Böytesine sancılı bir toplumda sağ, sağın seçeneği olamaz; sağın yerine gelen sağ, sorunları daha da büyütür. Ve içinden çıkılmaz hale sokar. Çözüm, toplumun daha da demokratikleştirilmesinde aranmalıdır. Bu demokratikleşmenin gündeminde de sosyal demokrat iktidarlar vardır. İşte bu nedenledir ki, SHP'nin yeniden derlenip toparlanması gerekiyor. Derlenip toparlanmamn ilk koşulu da parti örgütünün yöneticilerini yeniden seçmesinden geçiyor. GOZLEM Ekonomîye 6köşk' komutası (Baftamfı 1. Sayfada) Harcamalann kaynaklarla sınırlı tutulmasına özen gösterilecek. Borç faizi ve personel kalemleri dışmdaki tum butçe ödeneklerinden kesinti yapılacak. Maliye, bütçe ödeneklerinin üçer ve altışar aylık serbest bırakma oranlarını en alt duzeyde tutacak. KİT sisHminin butçe uzerindeki yükü ve kaynak açıkları asgarıye indirilecek. KİT'ler maliyet artışlarını zaman geçirmeden fiyatlanna yansıtacaklar. Yüksek oranlı zam yerine kısa aralıklarla duşük oranlı fiyat ayarlamalan sistemine geçilecek. 2. Vergi hedcfi yükseltilecek: Cumhurbaşkanı Özal'ın 1990 bütçesine 43,5 trilyon lira olarak konulan vergi tahsilatı hedefınin de yükseltilmesini istediği belirtildi. Bu arada, Maliye ve Gümrük Bakanlığı'nın da 1990'da vergi inceleme ve denetimlerini yoğunlaştırmayı planladığı belirtildi. 43,5 trilyon liralık vergi hedefınin, yıl içinde 4748 trilyon liraya yükseltilebileceği kaydediliyor. 3. Sübvansiyonlar daraiülacak: Dünya Bankası'na özellikle tarım kesimine verilen kredi subvansiyonlarının kaldırılması yönünde verilen taahhüt öne alınacak. Tarım kredilerindeki sübvansiyonun 1991 yılında kaldırılması öngörülüyordu. Ancak, bu uygulamamn özal'ın da direktifı ile kademeli olarak 1990 yılı içinde yapüması ve en geç haziran veya temmuz ayında tarım kredilerinin faizlerinin ortalama para maliyeti dUzeyine yukseltilmesi hedeflendi. 4. Parasal program: Cumhurbaşkanı Özal'ın enflasyonla mücadclc için en etkili araç olarak kamu açıklannın azaltılması ve Merkez Bankası'nın sağlıklı bir parasal program uygulamasını görduğu belirtiliyor. Para prograrrunda piyasaya karşılıksız para çıkarmamak, buna karşılık reel ekonomik sektörleri de likidite darhğına sokmamak ilkesinin guduleceği kaydedildi. 1990'da Merkez Bankası'nın kamu kesimine yönelik kredilerinin yine son derece sınırlı tutulacağı, bunun için Hazine ile Merkez Bankası arasında geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bir protokol yapılarak Hazine'ye verilen kısa vadeli avans üzerine limit konulacağı bildirildi. Merkez Bankası'mn piyasamn likidite gereksinimini bu yıl olduğu gibi 1990 yılında da yine dövize dayalı olarak, doviz satın alıp emisyon yapmak biçiminde karşılamayı hedeflediği, bu hedefin Cumhurbaşkanı Özal'ın karşıhksız para basılmaması direktifîne de uyduğu kaydedildi. Yıl içindeki parasal genişlemenin enflasyonu düşürme amacına uygun biçimde saptanmasımn duşünüldüğu 1990 yılı parasal programının Merkez Bankası'nın ilgili olduğu Bakan Hüsnü Doğan ve Merkez Bankası Başkanı Ruşdii Saracoğlu ile Cumhurbaşkanı Özal'ın onumüzdeki gunlerde yapacaklan görüşmelerden sonra kesinlik kazanması bekleniyor. 5. Donuk krediler Maliyet artışlan yoluyla enflasyon üzerinde olumsuz etki yaratan kredi faizlerinin düşüriılmesi yolundaki çalışmalar da yoğunluk kazandı. Baııka sisteminin daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulması ve donuk kredi somnunun çözüm yollarından biri olarak duşünulen "karşılık ayınna" uygulamasının sağlıklı hale getirilebilmesi için bankaların daha yakından izleneceği belirtildi. Bu arada, donuk krediler için ayrılacak karşılıkların vergilendirilmesi konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bankalar arasında görüş aynlığı çıktı. Bankaların, karşılıkların Kurumlar Vergisi'nden muaf tutulması yolundaki istemleri, Hazine tarafından olumlu karşılandı. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı, vergi kaybına yol açacağı endişesi ile bu görüşü kabul etmedi. 6. Dış ticaret Dış ticaret rejiminin tam konvertibilite ve IMF ile GATT standartlarına uygun bir yapıya kavuşturulması çalışmalan da Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda başlatıldı. thracatta değer uzerinden belirli oranlarda verilen parasal teşvikler kaldırılacak. Teşvikler madde ve miktar uzerinden verilenlerle sınırlı tutulacak. tthalat rejiminde ise "katiı kur" uygulaması iddialarma neden olabilecek damga resmi ve fon kesintilerinin tümıiyle kaldınlması düşünülüyor. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre bugün Gümrük Vergisi oranı sıfır olan bir malın ithalatında bile yüzde 26 oranında bir kesinti yapılıyor. Damga resmi, fon ve nhtım vergilerinden oluşan tüm bu kesintiler yeni düzenleme ile kaldınlacak. Ancak, bu uygulamamn yaratacağı gelir kaybım önlemek için bazı mallarda gümrük oranları yükseltilecek. lthalattan fonlara giden pay da tıpkı akaryakıt ve petrolde olduğu gibi tek vergi içinde olacak ve belirli oranlarda buradan aktarılacak. Yetkililer, öngörülen bu değışıklıklerle ilgili olarak GATTa bilgi verildiğini ve düzenlemelerin GATT'ın görüşü aknarak yapılacağını kaydettiler. ANKARA (Comhuriyet Büro aynca 1990 yılı program hedeflesu) Cumhurbaşkanı Törgul rini özetledi. Daha sonra da diğer Özal'a dün verilen ekonomi bri ekonomik birimler kendi görev finğınde, Özal ekonomi kurmay alanlan ile ilgili gelişmeleri anlatlanna ekonomi ile ilgili yeni direk tılar, bazı tablo ve grafikler tifler verdi. Başbakan Yıldınm verdiler. Akbulot'un ise ekonomik konuEkonomi kurmaylan gelişmeleözal'ın kamu fînansmanı ve larla ilgili olarak susmayı yeğlediğj ri anlatırken Cumhurbaşkanı Tur KtT dengeleri anlatılırken de öğrenildi. Özal, KtT reformunun gut özal'ın sık sık araya girerek KtT'lerin kaynak açıklarımn as* özellikle temel KtTlerle ilgili ola sorular sorduğu ve "benim size garide tutulmasım istediği, KtTrak bir an önce tamamlanmasını, tavsiyem" diyerek bakan ve bü lerle ilgili reform programının da özelleştirme uygulamalanna hız • rokratlara yeni baa direktifler ver bir an önce tamarnlanması talimaverilmesini istedi. diği öğrenildi. Bu arada bazı bti tıru verdiği ifade edildi. özal'ın Çankaya Köşkü'nün mavi salo rokratların Özal'ın Cumhurbaş Özellikle TEK, Tüpraş ve kömür nunda dün saat 14.00'te başlayan kaıüığı'na Yıldınm Akbulut'un da işletmeleri gibi büyük KtT'lerin brifınge, özal'dan önce yaveri gir Başbakanlığa hâlâ alışamadıkla bir an önce mali ve yönetim orgadi. Cumhurbaşkanlığı yaveri sa n gözlendi. Bunun en açık örtıe nizasyonlan yönünden reforme londa beklenenden fazla büıokra ğini de dünkü brifing sırasında edilmesini istediği bildirildi. tın yer aldığını göriınce, müsteşar bazı üst düzey bürokratların özal'ın Hazine ve Merkez Banlar ve bakanlar dışındaki bürok Cumhurbaşkam özal'a "Sayın ratlann brifıngde bulunmalarına Başbakanım" diye hitap etmeleri kası ile ilgili olarak da, Hazme*nin 1989'da çok iyi bir performans gerek olmadığını belirterek, bu oluşturdu. gösterdiğini ifade ederek, bu gestatüde olmayanların salondan Cumhurbaşkanı Özal, Tbplu çıkmalanm istedi. Bunun üzerine Konut ve Kamu Ortaküğı tdaresi lişmenin 1990'da da sürdürülmebazı müsteşar yardımcüan ve baş Başkanı Ökkeş Özuygur, özelleş sini, Merkez Bankası'nda karşılıkkan yardımcıları Çankaya Köş tirme ile ilgili son gelişmeleri ve sız para basılmasına yol açan Hakü'nden ayrıldılar. Brifingde ge bundan sonra izlenmesi düşünü zine borçlanmasının en alt duzeynel müdür statüsunde ise sadece, len politikalan anlatırken araya de tutulmasım tavsiye ettiği öğreMaliye Bakanlığı Gelirler Genel girerek bazı sorular sordu. özal nildi. Müdürü Altan Ttafan ve Bütçe Ge m daha sonra da, "Bak Ökkeş, bu Çankaya Köşkü'ndeki brifingnel Müdürü Erdoğan öner ile özeUeştinne işi biraz yavaş gidiyor den ekonomiden sorumlu bürokEximbank Genel Müdürü Tnrgay gibi geliyor bana. Bence siz bu işi ratlar saat 20.00'de aynldılar. BaşÖzkad ve Ziraat Bankası Genel bintz hızlandınn buradan iyi de bakan Yıldınm Akbulut ve bakanMüdürü Coşkun Ulusoy kaldı. kaynak gelir" dediği öğrenildi. lar ise özal'la bir süre daha görüBrifingde önce DPT Müsteşan AH özal'ın Devlet tstaüstik Ensti şerek Cumhurbaşkanmm yeni tavTigrel 1989 yüına ilişkin başlıca tüsü Başkanı Orhan Güvener'in siyeierini aldüar. özal'ın Başbaekonomik gelişmeleri anlattı ve fiyat ve milli gelir istatistikleri ile kan Akbulut'a bugünkü bütçe koekonominin genel gelişme trend ilgili analizlerini ve 1990 yılında nuşması için "taktik verdigi" öğleri hakkında bilgi sundu. Tigrel uygulanacak yeni fiyat endeksle renildi. ri yöntemi konusundaki anlatımlanm da ilgiyle dinlediği belirtildi. Edinilen bilgiye göre Güvenenin konuşması sırasında araya giren DPT Müsteşan Ali Tigrel, DlE'nin milli gelir tahmin yönteminden yakındı. Tigrel, DİE'nin ileriye dönük milh' gelir projeksiyonu yapunasımn bazı sakıncalarına değinerek, bunun yerine enstitünün üçer aylık ekonomik gelişmeler ve gerçekleşmelere göre her üç ayda bir milli gelir hesabı yapmasının daha doğru olacağını söyledi. Kredi ve "Güvejıinizin Eseri" Yasalar ve ÖzgürliÛder (Boftarafı 2. Sayfada) önlememiş, tersine bir işlev görmüştür. 12 Mart ve 12 Eylül yargılamalanna bakıldığında, bu daha açık bir biçimde görulür. Cinayet ve katliamlar planlayıp uygulayan faşist örgütlerin hiçbiri 141 ya da 142'den yargıianmadı. Cinayet olarak yargılandı, yani siyasal amacından ve örgütsel araandan, özel amaçlar güdülerek yalıtıldı. Ama siyasal partiler feshedilmekle birlikte, sol siyasal partiler, 141 ve 142'den yargılandı. Banş Derneği, DİSK, Halkevleri KöyKoop ve daha niceleri, 141 ve 142'den yargılandı. Eski cumhurbaşkanımn veda konuşmasında söylediği gibi, "AJlah göstermesin, ya o ideolojileri yönetime gelseydi ne olurdu?" Kimseyi içeri alır mıydı, işkence yapar mıydı, işkencede, cezaevinde onca insanı öldürtür müydü, bilemeyiz, ama herhalde 12 Eylül1 ün işkence, cinayet, terör ve baskısı sosyalist bir Türkiye'de işlenseydi, tüm "hür" dünya, her gün ayağa kalkardı. Faşist Devleti Koruma Yasası'ndan alınan 141 ve 142, faşizmi önleyen değü, demokratikleşmeyi engelleyen, faşist yapüanmaya ya da en azından demokratik olmayan ekonomik ve siyasal yapüanmaya olanak saglayan maddeler olarak işlev yaptı, toplumsal ölçekte bu doğrultuda rol oynadı. Böyle olmasaydı, demokrasi bunalıma girdiğinde, demokrasiyi bunalımdan çıkarmak için, burjuva demokrasisinin olmazsa olmaz koşulu olan parlamenter demokrasi, askeri müdahalelerle kesintiye uğratıhr mıydı? Akbank Kredi Kartları..Visa...Eurocard/MasterCard. Çağdaş ödeme araçları... Kredili ve saygın. Akbank KrediKartları'nda Alışveriş Kredisi,Nakit Kredisi... Nakit çekme avantajı... 617Akbank şubesinden... ATM'lerden...Tüm dünyadaki üye bankalardan... Gelin Akbank'a... Dilediğiniz zaman... Dilediğiniz kartları seçin..Yurt içi,yurt dışı,ya da ikisini birden. "Saygın Akbanklılar" arasına siz de katılm. Rahat yaşayın... Güzel yaşayın... AKBAIMK Yani 141 ve 142'nin genişletilmiş baskısı altında, sistem, kendini demokratik kurallar içinde geliştirme ve yenileme yeteneğinden yoksun bırakıldı. Demokratik kurallar ve demokratik mekanizmalar tam olarak işlemediği için, sistem sürekli olarak bunalun üretti. Demokrasinin bunalırrunı, demokratik olmayan yöntemlerle aşmak yolu seçildi. Bunun için de totaliter yöntemler sisteme egemen oldu. 141 ve 142'nin faşizmi önlemesinden, bu maddelerde yer alan "ırk mülahazasıyla ulusal duygulan zayıflatmak ya da yok etmek" fıkrası kastediliyorsa, beurtelim ki bu fıkra, bu fıkrada ifade edilenin tam tersi bir anlamda uygulanmaktadır. Anadili resmi dilden farklı olanlann anadillerinde konuşmalarını, yazmalarım, yayın yapmalarını, ezgilerini söyleyebilmelerini istemeleri, bu temel hak, bu demokratik istem, ulusal duygulan zayıflatmak ya da yok etmek olarak nitelendirilmektedir. Irkçı bir anlayışla ulus topluluğunun anadili Kürkçe olan üyeleri, anadillerinde konuşturulmamakta, konuşup yazmak hakkı istendiği zaman da salt bu hak istenmiş olduğu için, ağır cezalara çarptırılmaktadırlar. Ulusal duyguları değil, ancak ırksal duyguları kabartması olası bu baskılar, bu ulusun uyesi olarak bana utanç veriyor. 141 ve 142'nin kaldırılıp kaldınlmaması için halk oylamasma gidihnek istenmesi üzerinde de durmak gerekiyor. Bu yasa maddeleri, 1936'da Meclis tarafından kabul edilmiş ve beş kez yaptınmları arttınlmış maddelerdir. Halk oylamasıyla yasaya konmuş maddeler olmadığı için, kaldınlması için de halkoylamasına gidilmesi doğru değildir. Bu, sorunun biçimsel yönüdür. Sorunun özsel yönüne gelince: Bu maddeler, özü bakımından, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Topluluğu tarafından benimsenen kişisel ve sosyal haklar bildirgesinde yer alan hak ve özgürlüklere aykin maddelerdir. Birleşmiş Nfilletler ve Avrupa Topluluğu tarafından benimsenen kişisel ve sosyal haklar sözleşmelerini onaylamış bir ülkede, antidemokratik yani temel hak ve özgürlüklere aykın yasalan, şu ya da bu istediği için değil, antidemokratik olduğu için, temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğu için kaldınlmak gerekir. Yani özü gereği kaldırmak, demokrasinin koşuludur, bir seçim ve sayı sorunu olamaz, olmamalıdır. Beyoğlu'nda Aynntılt bügi için lütfen Akbank şubelerine uğrctytn. (Baştarafı 20. Sayfada) cileri bildim. Örneğin Glorya (Saray) Sineması'nın müdürü Fernando Franko, Fea Fiim ortaklarından Emin Enis Aytan, Kontiya'dan Nedim Bey, hem ufak çapta dışalımcı hem tenor olan Tito, 1930'lann tek sinema dergisi olan Holivut'un muhabirliğinden başlayıp somadan Ceylan Film'i kuran Antoni Apostolu ve kimi zaman, Saray Sineması'nın bekIeme salonu ile Nisuaz arasında mekik döken Fikret Adil. Acaba, bir tanımlama için, Nisuaz Ömer Fanık Toprak'ın yazdığı gibi iki ayn dünyadan mı oluŞuyordu? Ön bölümde oturanlar ile arka tarafta bir araya gelen sanatçıların, aydınlann dünyası... Nisuaz, Salah Birsel'in "Nisuaz Edebiyat Fakültesf'mi, yoksa Sait Faik'in "Korknnç pastane" si mi idi? Rus garson kızlan, hayat kadınlan, levantenler ve azınlıklar, BURHANARPAD sanatçılar ve aydınlar, sinemacı (Baştarafı 2. Sayfada) lar, macera peşinden koşanlar, jı Clarck sahneye gelip kutladılar. Fransız Tıyatrosu salonu ve gololar, kadın tacirleri. Bu mu idi Nisua2? sahnesiyle çoksesli müziğin Nostaljinin, eski Beyoğlu tut Türkiye'de başarılması, benimkusunun beslediği Nisuaz çoktan senmesi yolunda da çok yararlı dır Garanti Bankası'nın şubesi ol olmuş dünyaca ünlü virtüözler o du. Günden güne çehresi değişen, sahnede konserler vermişlerdir. fakat direnmeye devam eden Be Yazmakla tükenmez bir kültür yoğlu'nun anılara yerleşen bir ay definesidir o yapı salon. Ferhan rıntısı Nisuaz. Şensoy'a başarılar dileklerimle! HESAPLAŞMA 1 TÜRK KAUP VAKFI Muayene ve Kontrol için 175 12 45 • 148 58 66 t.Ü. Iktisat Fakültesi öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdur. SERHAN ÇAN'GATtN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle