17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EKİM 1989 HAVA OURUMU Gene) MödurKığiı'nöen atnan Mgiye göre; yurdun Kuzeybatı kesi/nteri parçalı &ulutti, Trakya. Marmara, Kuzey Ege, Iç Anadolu n u " kuaytartBf ife Ban ve Orta Karadeniz yer yw sajanak m O ^ > ı*Ö«r J**» H IWktttıveaçrit gaçecek. HAM SICAKLI* I: Ifojjış alan yerlerde dejişmeyecek OiOerveftef* biraz artacak. RÜZGÂR Guney « baü yftnlerten hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. DENI2LERDE GunbateJ ve tar^eJdeo 46. Kaıadeniz açAJannda 7 kuvvefinde, saafle 1627, Karadeniz »ç*tannda 33 denizmiHhız da bulunacak. Van Gölunde hava, parçai az buluttu geçecek la tsacek. OENE: Mutedil, Karadeniz Ruzgir güney ve ban yönlerden orta kuwet!e esecex Göl hafif açddannda kaba ddgaiı olacak Daiga çalkantılı olacak. Görüş uzaklığı 10 km. dolayında bulunacak. yütsaMjN M i m. Karadenız'de >ef yer Atena Ariapaan Adıyaman Afyon Ajn Ankara Antakya AntaJya Artvin Aydın Batkear Bütcık A 8 A A A V A A B A B B A A Boki ¥ B Burca Çanakloie » Y Corum A Denzf CUMHURÎYET/17 TÜRKİYETJE BUGÜN 32° 21° OfyartJfcr A 3 T 12° Manısa y 24° 15" K.Maraş 24° 16° Edırne 3 f 17° Erancâfi 23° 4°MuJla 25° 14° Erzurum 23°TI°Muş 26° 10° tskışahk 3O°16°Nkjde 25° 12° Gaaantgp 23° 9°0rdu 2SP W Srtsun 30° 18° fiumuştane B 25° 10° füM 24° 11° Samsurr 24° 13° HsOdn 24°12°Sirt 30° 18° Isparta 25°18°Sinop 26° 15° İSBnOul 24" 14° izmir 2S° 14° K K 23° 24° 12° KBOmonı Y 22° W tatcon 26° 9"t*Ktt 2 f 10° Kayseri 23° 16° Uşak 23° 14° KırUâfBi 24° 17° Kuya 27° 13° Kütahya 30°W°Malatya A 28° 17° A 28° 20° A 29° 22° A 27° M° A 26° MP A 24° 9° B 24° 18° B 23° 17° Y22°16° A 30° 16° Y24°19° A 24° 10° fi 24° 17° B 24° 18° A 26° 13° A 24» 13° A 22° 9° A 23° 10° Y 22° 16° DÜNYA'DA BUGÜN AmsertJam B 20° Y 16° Amran A 32» Landra A 24° Alina Y 27° Madnd A 28° A 34° Müano Y 20° Barcekma A 27» Momrral B 22° 8 21* Mostow Y 15° Basel B 24° Münh A 2î° Beigrat A 24° A 24° Bertn A 23° Osk) A 22° Bonn 8 20° Paris B 26° Brijlael Budapeşte B 24° B 25° Cenwre B 20° Hyad A 33° Ceayir B 26° B 29° Roma C«Me A 33° Solya Y 22° Dubayi A 32° Şım A 33° Fıankfurt A »2° A26° A 31° A 25° e™ A 23° 8 26° Habınig A 34° Y 21° A 19° B 18° Kopenhag A 22° MtahngtonB 2T> KUı A 31° ZüriH B 21» ATVKARA MUST4FA EKMEKÇİ Kızın Adı Fadik... Hacı Turgut Bey, Strasbourg'da hiç inandıncı görünmedi, dişe dokunur soru sorulmamasının nedenlerinden biri de bu muydu? Avrupalılar: Soru sorsak, sıkıştırsak ne olacak? Ne söylese, inandıncı bir yanıt alamayacağız ki; şimdiye dek söylediklerini de yaptıklarını da biliyoruz. Soru sorarak niye çenemizi yoralım, zamanımıza yazık değil mi? diye düşünmüş olabilirler mi? Kbnuşan kişinin, hele uluslararası bir kürsüde konuşanın içtenliği, sözcükleri seçişi önemlidir. Konuşma bittikten sonra eşine dostuna: Nasıldım, ama iyi oturttum değil mi? gibisinden bakması bile yanlıştır. Hacı Turgut Bey'in konuşma biçemini, yapısını Avrupalılar bilmiyorlar mı? Kimse merak etmesin, bizlerden iyi biliyorlar. Bunu, Avrupa Konseyi'nde, Hacı Turgut Bey'den üçbeş gün önce gittiğimde yerinde gözledim. Hiç inanları, güvenleri yok! İngiliz Richard Balfe şöyle demişti: Biz ne zaman toplumsai konulan gündeme getirsek, hükümetiniz, ekonomik konuları gündeme getiriyor, hep boyle oluyor... Hacı Turgut Bey'in son gezisinde de öyle oldu. Adamlar 141142"yi soruyorlar, o, "zamanlamaya" bırakıyor. Ne zaman? Belli değil. 141142'den ceza alanlar, biraz yatsınlar bakalım, öyle! Ya da: Daha dur bakalım, Avrupa'dan gelen 88'lik Mehmet Bozh şık, cezaevine konup yargılansın, biraz "dal"da sürünsün, öyle! "Zamanlama"nın iler tutar yeri var mı? Bir gazeteci arkadaş şöyle dedi: Öyle deme, ANAP içinde dengeleri düşünmek zorunda; 141142'yi kaldıran kişi olmak istemiyor... O zaman, bunu böyle söylesin. "Başım darda" desin. Hayır, onu da demez, diyemez. İşine geldiğinde konuşmak, işine gelmediğinde susmaK bilinen huyu oldu artık. Bir politikacı böyle olmalı rmöır7 Cüneyt'e sordum perşembe günü: Meclise gidecek mısin? Gensorular var... Gitmeyeceğim, ne olacağını biliyorum. Nasıl olsa reddedilecek gensorular! Türkiye'de böyle her şey bilinir duruma gelince tadı, tuzu da kalmıyor hani. Meclise gittim, çoktandır gitmiyordum; gerçekten tatsızdı. MilletvBkilleri yaşlanmışlar, yorulmuşlar gibi geldi. İçimden, "Bu Meclis değişmeli" diye geçirdim. Heyecanı kalmamış... Turgut Bey, Kâmuran Inan'la Ali Bozer'in arasında oturuyor, yüzü kararmış mı ne? Soğuk soğuk bakıyor insanlara; o da yorgun, öbür ANAP'lılar gibi. İki saat izledim, seyrettim de bir kez olsun gülümsediğini görmedim. Sayrı gibi geldi. Belki de Avrupa Könseyi'nin etkisi altındaydı; başarısız gezisinin... Tuttu, bir de fizik bilgini Einstein'ı Türkiye'ye getirdi, hiç yoktanf Hinthorozu Erdal Bey, gazetecilerin sorusu üzerine şöyle deyiverdi: ...Sayın Özal, bizi insan haklanna uymuyoruz diye eleştirenlere, 1933 yılında Hitler rejiminden kaçan Einstein'ın önce Türkiye'ye geldiğini, oradan Amerika'ya gittiğini ifade ediyordu. Ben bu konularda biraz çalıştım, bilirim. Einstein Türkiye'ye gelmedi; sadece mektup gönderdi; o doğrudan Amerika'ya gitti... Şimdi, kişi düşünüyor; durup dururken böyie ofmanın gereği var mı? diye. Ama huy işte, ne yaparsın? Hasan Cemal, "Özal Hikâyesi" adlı yapıtında, uzun emek sonucunöa, bir "özal fbtoğrafı" ortaya çıkarır. Yurtdışı gezim boyunca eğlenerek okudum kitabı. Hasan Cemal, benim görmediğim birçok gazeteyi, dergiyi, kitabı okuyup saklamış; çok kişiyle konuşmuş bu fotoğrafı ortaya çıkarmak için. Kitabı okuyup bitirince, "Bizi kimler yönetiyor?" diye düşünecek sokaktaki yurttaş... Bir Einstein geldi Türkiye'ye, 1970'lere doğru, sanıyorum DSİnin konuğu olarak geldi; o da fizikçiydi, ünlü bilgin Einstein'ın oğlu "akarsulann çökeltileri" konusunda inceleme yaptı. Onu DSfde mühendis olarak çalışan Daver Kazak gezdirdi. Daver de Türkiye'nin Einstein'ı denecek denli kafalı biriydi. Olasılık hesapları konusunda üstüne yoktu, söylediğine göre ilgililer. Einstein adından ürktüklerinden: Bu adamı gezdirse gezdirse Daver Kazak gezdirir, demişler, o da Türkiye'de çeşitli yerleri gezdirmişti. Kendi kendime düşünüyordum: Acaba Hacı Turgut Bey, 1970'lere doğru Türkiye'ye gelen bu Einstein'ı duydu da ünlü fizik bilgini Einstein'la karıştırdı mı? diyordum. Her neyse, 1933'lerde, bir dolu Yahudi bilim adamı, Türkry©: ye sığınmışken, en haklı olduğu bir konuda, işleri karıştırıp bir çuval inciri berbat etmenin ne anlamı vardı? ILO'da da uyarılara karşın, sendikalar yasasını bir türlü çıkarmadı; sendikal haklan vermedi. Grevler, işçıler oerisan olana dek sürdü durdu. Bunda iyi niyet aranamazdı. Çankaya'ya çıkacak! Çıkınca ne yapacak! ismet Paşa sağ olsa ne derdi? Ne yapacak? Şimdiye kadar ne yaptıysa onu yapacak? Kafasına çoktan koymuştu Çankaya'yı; artılar eksiler, şunlar bunlar... Tümü bahane. Daha önce de yazmış mıydım, Hacı Turgut Bey, "Ya herru, ya merru'cu diye... Halk söyler; Kızın adı Fadik, öyle de battık, böyle de battık! diye. Ülke batmış: iktidarda, haikın karşısına çıkacak yüz ne kalmamış, daha ne yapsınlar isteniyor ki? Hacı Turgut Bey, son günlerde gazetelerde kendisiyle ilgili olarak çıkan haberleri, yorumları düzeltiyor. Açıklamalar, "tekzip" ler gönderiyor. Bu da mı Çankaya yolculuğunun belirtisi? Kenan Bey de açıklamalan, düzeltmeleri seviyor çünkü. Ali Baransef: den açıklamalar okuyoruz sık sık, "Sayın Cumhurbaşkanımız filan yazıya çok üzülmüştür" gibisine. Neden böyie? Anlamak güç. Meclis toplantısını izlerken Uğur Mumcu'yu da görüverdim; Vuralhan olayı, yüzülüp yüzülüp kuyruğuna gelmişti artık, Rapor hazırdı, ancak Hacı Turgut Bey bunu açıklayacak mıydı, açıkiamayacak mıydı? Sorun buradaydı. Vuralhan olayını inceleyen büyükeiçi düzeyinde üç uzman, daha işe başlar başlamaz, şaşırıp kalmışlar mıydı? Ercan Vuralhan'ın, Dışişleri Bakanlığı görevlisi olarak değil; Milli Savunma Bakanı olarak, bir işleminin karşısında kalakalmışlar mıydı? Neydi o işlem? Rapora girdi mi o olay? Rapor açıklansın hele bir, görelim... Şam 225 m , Böruş uaMlİı 10 km dolayın jjjj: açık ^ Dulullu /$ *** *•»* M u M u Gounesl »Hart Sss* BULMACA 1/ Saz ozanJannın, kendilerinin ya da başkaJarının şiirlerini derledikleri uzunlaraasına açüan defter... tki üç >faşındaki erkek koyun. 2/ Paylama... Kısa ve kestirme yol. 3/ Süsleme... Uavt 4/ Yerine koyma, yerine kuUanma... Kars yakınlanndaki ünlü harabe yeri. 5/ Yurdumuzda bir petrol bölgesi. 6/ Osmanlı devletinin Kuzey Afrikai daki son topraklarını da yitirdigi antlaşmanın adı... Çeşitli renklerde kareli olan kumaş. 7/ Bir nota... Oymak. 8/ Eski Türklerde çocukJarı koruyan tannça... Nişastalı tanelerin su iJe kaynatılarak bulamaç kıvanuna getirilmiş durumu. 9/ Tatsu tutsıız yiyecekler için kullanjJan bir sözcük... Kültür. YUKARIDAN AŞAGIYA: SOLDAN SAĞA: Kus Katliamı Istanbul'da yaşayan birisi olarak Ankara'yı hiç de öyle büyük bir şehir olarak içsellestiremedim. Çoğu kez tstanbul'un bir semti olarak düşündüm. Ankara'ya her gelişimde, Istanbul'la karşılaştırmasını yapar dururum. Ankara trafiği bana çok düzenli gelir. tstanbul'da trafik bir anarşidir. tstanbul'un insanlarında karşılıklı olması gereken saygı, sevgi, hoşgörü ve idarecilik niteliklerine eskisi kadar rastlanmıyor. Ticaret yaparken insana ve onun tüketiri haklanna saygı da Istanbul'da unutulmuş gibidir. Belediyenin kontrolünün olup olmadığını Ankara'daki fıyatlar ve hiztnet sektöründeki saygılı davran^lan gözlemlerken daha iyi kavnyorsunuz. IARTİSMA ki köpüklü suyun hafîf bir kirlenme ya da suyun hareketinden kaynaklanan bir köpürme olamayacağınj gözJemJedim. Bir kamu kuruluşuna ait restoranda da aynı duruma tanık olunca dayanamayıp oradaki görevlilerden birine sordum ve "kuşlar gelip kirietmesinler diye konnlan deterjandan" kaynaklanan bir köpürme oldugunu şaskınlık içinde öğrendim. Orada kaidığun birkaç gün içinde gözlerim deterjansız bir fıskiye aradı ve kuş kümeleri aradı durdu. Ne dersiniz Ankaralılar ve yetkililer! Istanbul'dan farklı olan güzel şeylere sahipsiniz, ama kuşlara karşı bu zalimlik çirkin bir yanınız olmuyor mu? Bizler, doğaya ve insana karşı dünden bugüne çok kötü şeyler yaptı k, yapıyonız. Ancak bundan böyle ve bugünden yanna gelin yeşilleşelim. ŞAHAN SİNANOĞLU IsUabııl Bir kamu kuruluşuna ait restoranda fıskiyelerin suyunun köpürdüğünü görünce görevliye sordum. "Kuşlar gelip kirletmesinler diye konulan deterjandan " kaynaklandığını şaşkmlık içinde öğrendim. Ancak, anlatmak istediğim, basit düzeyde bir karşılastırma değil. Bu karşılastıhnayı iki şehir arasında gidipgelen herkes yapabilir sanırım. Asıl anlatmak ve dikkati çekmek isiediğinı şey, bir yığın güzelliğin yanı sıra beni çok üzen kuş katliamı oldu. Ankara'da, ister resmi ister özel ama balıçesinde küçük ya da büyük bir fıskiyesi olan herkes soz birliği etmişcesine kuş katliamı yapıyor. Gittiğim yerlerde fıskiyelerin suyunun köpürdüğünü görünce önce çok şaşırdırn. Bunu doğanın kirliliğine yorumlayarak "Sulanmız da artık kirlcndi" diye düşündüm. Ancak hemen her yerde gördüğüm fıskiyelerde 1/ Osmanlj devletinde haraç, cizye, vaJaf vergUerini toplajan tahsildar... Ankara'nın bir sernti. 2/ Merkez... BaJmumuna ya da parafine batırılrnış fıtil. 3/ Kuramsal... tskambilde bir kâgıt. 4/ Bir çeşit >umur Yerel yöııetimler ve spor Beden eğitimi ve spor, insanı insan gibi yetiştirme uğraşlarmda bilimsel bir eğitim aracıdır. İnsanlann ve toplumların dil, din, ırk ayrıhklarına bakmaksmn aynı koşullar altında bir araya gelerek ortak paylaşımlarıdır. Bu yönüyle toplumda barış ve özgürlük ortammın yaratılmasına katkıda bulunmaktadır. Spor, bireylerin doğal çevresini, sosyal çevre haline çeyirirken elde ettiği yetenekleri geliştiren, belirli kurallar altında araçlı araçsız, bireysel veya toplu olarak, boş zaman etkinliğj kapsamı içinde veya tam zamanı alacak şekilde meslekleştirerek, sosyalleştirici, rekabetçi, dayanışmacı ve kültürel bir olgudur. Sporun tarumından yola çıkarak uygar yaşam dediğimiz çağdaş yasam biçimi, insan organizmasıru giderek yıpratıyor, strese sokuyor, ruhi bunalımlar yaratıyor. fnsanlann bedensel çalışma fırsatı bulduğu kırsal çevre, yeşil alanlar, özgür doğa, yerini büyük bir hızla kentierin kapalı, kirli ve bunaltıcı atmosferine sokuyor. Sanayileşmenin getirdiği zorlu, yıpratıcı yaşam biçimlerine bırakıyor. Bu nedenlerle spor, yerel yönetimlerin gündeminde özellikle uğraşılması gereken konular arasındadır. Beden eğitimi ve spor insanı insan gibi yetiştirme uğraşlannda bilimsel bir eğitim aracıdır. Insanlann ve toplumların dil, din, ırk aynlıklanna bakroaksızın, aynı koşullar altında bir araya gelerek, ortak paylaşımlarıdır. Bu yönüyle de toplumda barış ve özgürlük ortamının yaratılmasına katkıda bulunmaktadır. Toplumsai düzeyde gerçekleştirdiği ilgiden ötürü insanlar uzerinde bıraktığı kalıcı değerlerden yararlanarak kişi ve kurulusların en büyük reklam aracıdır. Anayasaya göre (madde 127) mahalli idareler, il belediye ve köy halkının mahalli oryısının arttırılmasına olanak sağlayacak küçuk semt tesislerinin yapımma özen gösterilmesi. 2 Tesislerin, çevrenin özelligine uygun yapılması. 3 Tesislerin, öğrencilerin ve halkın yararlanmasına olanak sağlayacak şekilde yapılması ve işletilmesi. (Okullann yoğunlaştığı bölgelere kurulması) 4 Spor tesislerinin spor dışındaki sosyal etkinliklere de temel olacak nitelikte kurulması ve i$letilmesi. 5 Spordan sorumlu merkezi idare kuruluşu ve diğer kamu ve özel kuruluşlarla i/i ilişkiler kurulması. 6 Izleme sporu yerine kitleleri spora yöneltici bir yatırım politikası izlenmesi. 7 Yerel yönetimlerin kuracağı spor kulüpierinin aityapısım mahallinde bulunan gençlerin oluşturması. 8 Semt sahaları ve spor tesisleri yaparken uygun bir örgütlenme biçimi ile belediyenin olanaklarının kullanılması; ekonomik, ama her türlü hizmetin sunulabileceği projelerin gerçekleştirilmesi. Sonuç olarak; yerel yönetimler halka en yakın demokratik kurumlardır. Kültürel ve sportif görevlerin yerine getirilmesinde en uygun kararlan alabUecek ve uygulayacak yetkili organlardır. Ancak bu alandaki yetkileri ve parasal olanakları kısıtlıdır. Kültürel ve sportif görevlerin yerine getirilmesinde en onemli etken halk desteğinin sağlanmasıdır. Çalışmalar kısa vadeli poiitik çıkarlar uğruna değil, uzun vadede halkın yaranna olarak yapılmalıdır. talı süt tatlısı.. Bir hayvan. 5/ Sığırın ağzmdan akan saJya. 6/ Dâhi... Eskiden kansere verilen ad. 7/ Bir bağiaç... Bir çeşit su geçirmez spor ceket. 8/ Sağlıklı... Deriyi kullanılabilecek dururaa getirmek için uygulanan işlemlerin tümü. 9/ Odun, kireç gibi ağır ve kaba seyleri tartmakia kullanılan, iki yüz elli kiloya eşit ağırlık ölçüsü... Renksiz ve kokusuz bir gaz. 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet \fenizelos Berlin'de Venizelos, dün iki gün için AJman hükümeline misafîreten Berlin'e geldi. Bu sabah, Alman ve ecnebi matbuat raümessilleriai ayrı ayrı kabul etti. En maruf ecnebi gazetelerinin muhabirleriyle yerli gazeteciler hazırdı. Bunlar arasında Yunus Nadi Bey de bulundu. Birçok suallerden sonra Yunus Nadi Bey kendisini takdim ederek sOz aldı. Kendisile ayrıca mülakaf edeceğini, fakat simdi TürkYunan münasebatına dair izahat verirse, bütün hazır bulunan gazeteci arkadaşlannın memnun ve alakadar olacaklannı söyledi. Venizelos, Yunanistan'ın mağiup çıktıgı harbin, Lozan sulhünün ve mübadele isinin bir tarihçesini yaptı. Mübadeleden çıkan müşküJatı aniattı. thtilaflı noktaların halli için çalıstığını söyledi. "Bu yaz mesele hemen bemen hallolmuş denilecek bir raddeye gelraijti. Ufak bir iki noktadan dolayı gene uzadı" dedi ve aynen şunlan ilave etti: "Artık yekdiğerine çok yaklasrrusızdır. Eşhası hukukiyenin hukuklanna taalluk eden bu meselelerde siyasi bir mahiyet yoktur. Yunanistan'ın Türkiye ile hoş geçinmekten baska bir emeli yoktur. Türkiye'nin de Yunanistan aJeyhinde hiçbir emeli olmadığına eminiz. O haide mesele ya doğrudan doğruya müzakeratta veya bizim teklifîmiz veçhile hakeme müracaatle haJioiunacaktrr. 1 EKİM 1929 »••"»••y FilîstînVie vazîyet Kudüs'ten Daily Mail Gazetesi'ne biTdirüdiğine göre Filistin'in şimdiki vaziyeti lrlanda'nın birkaç sene evvelki durumunu çok andırmaktadır. Vakıa ihtilal bastınlmıştır. Fakat buna mukabil memleketin hemen her tarafında münferit katil cinayetleri ika olunmaktadır. Öldurülen her Yahudiye mukabil bir Arap öldürülraektedir. Ahalinin sulhperver kısrru dehset içinde yaşıyor. Filistin'de bir " Yahudi bırakmamak için Araplann gizJi bir teskilat yaptıklarını gösterecek emareler çoğalmaktadır. Gerek deniz gerek kara tarikile memlekete gizli suretle pek çok silah ithal olunmaktadır. Daily Mail bu telgrafa şu satırları ilave etmiştir. Müteveffa Lord Nortchfe sahibi olduğu bazj gazeteler vasıtasile Filistin'in bir gün ikinci Irlanda olacağını, bundan 7 sene evvel îngiliz milletine ihtar eylemişti. Onun tahminleri şimdi tahakkuk ediyor. Filistin hakkındaki siyasetimiz behemehal değiştirilmelidir. Aksi takdirde başımıza büyük bir bela davet edecektir. tak gereksinmelerini karsılamak durumunda olan yerel yönetimlerin, sporda ne yapmaian gerektiği konusunda ayrıntılı yazılar çoktur. Ama bunlardan uygulamaya dönüştürülen hemen hemen hiç yok denecek kadar azdır. 1580 sayüı kanunun 15/33, 54, 46 ve 1593 sayılı kanunun 168. maddesine göre oyun ve spor yerleri yapmak belediyelerin zorunlu görevleri arasındadır. HÜSEYİN KARA öneriler: 1 Spor yatırımlarının çeşitli spor Ankara Üniversitesi dallannın gelişmesine ve spor yapanların sa Beden Eğitimi ve Spor Öiretim Gorevlisj Halk size ne der? Demokrasiye ve cumhuriyete inananlar, özellikle insanlann özgürce yaşamasmdan yana olanlarsoldan veyasağdan da olsa halkın mutluluğu ve demokrasinin geleceği için güç birliği yapmak zorundadırlar. Bugün Atatürk'ün devrimleri haklı olarak savunuluyorsa, Atatürk Türkiye'sinde kurulmuş partilerin kuruluş yıldönümleri yurdumuzun her yerinde partiliier tarafından kutlanıyorsa, o partiJer sadece isim olarak yasaklanmış, menkul ve gayri menkul mallan elinden alınmıştır. Özellikle Atatürk'ün kurduğu parti ve onun izinde olan dijer partiler, dünya durdukça var olmaya devam edeceklerdir. Atatürk'ün kurduğu demokratik kitle örgutlerinden CHP, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve halkevleri de sadece isim olarak kapatılanlardandır. Demokrasiye ve cumhuriyete inananlar, özellikle insanlann özgürce yaşamasmdan yana olanlar, soldan veya sağdan da olsa, halkın mutluluğu ve demokrasinin geleceği için güç birliği yapmak zorundadırlar. Atatürk'ün bizlere emanet ettiği su güzel yurdumuzda Atatürk devrimleri, cumhuriyet ve demokrasi tam yerine oturmamışsa, bizi yok etrnek isteyen vericilere ve dikta heveslilerine karşı, "demokrasi kurallan içinde" mücadele verebilmek birlik ve beraberlik içinde olmakla mümkündür. Pir Sultan Abdal'ın dediği gibi "Gelin canlar bir olalım" görüşünden hareketle birleşmenin zamanı gelmiş de geçmek üzeredır. Demokrasi ve özgürlük inancına sahip olanlar güçlüdürler. Uzun süre ortaklaşa işbirlıği yapanlar zamanın getirdiği olumsuz koşullar nedeniyle zorunlu olarak ayrıldıklarında, kişisel olarak birbirlerini suçlayabilirler. Ancak bu kişiler toplumun malı olduklarından, inandıkları demokrasi göruşüne ters düşemezler. Ters düşenleri yargılamaya yetkili olan en büyük makam halktır. Halkımız, kişisel ve maddi çıkar pesinde olmayan demokrat kisilerin birleşememeleri yüzünden, sahipsizliğin verdiği Uzüntü ile baska başka yerlerde arayış içerisine girmekte ve tarafsızlık gönintüsüne bürünerek kaderine küsüp, geleceğın birlik ve beraberliğini bekleyip durmaktadır. Yurdumuzun bir bölgesinde masum halk ve görevliler ölüyor ve öldürülüyorsa, elli kisinin alınacağı bir işyeri için beş bin kişi raüracaaı ederek işsizlikten kıvranıyorsa, ortalama 150 bin hra net asgari ücretie çalısan bir kimse çocuklarım okula yazdırmak için gerekli parayı bulamıyorsa, temel gıda maddeleri her gün fahiş fiyatlarla artıyorsa, gıdasızlık ytizünden hastanelere düşenlerin sayısı giderek artıyorsa ve bütün bunları gören sizler hâlâ uyarup birlesemiyorsaruz... Halk size ne der? AHMET EKİCt Haabektas eski SODEP bce Baskanı 3 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet Tîyatro hadisesi Yunanlı rejisör Pakis Müzenides tarafından sahneye konan "Kral Oidipus"un birinci gecesinde bulunmak iizere Yunanistan'dan gazeteciler ve sanatçılardan müteşekkü bir grup Ankara'ya gelecektir. Yunan heyetinde, Yunan Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü, Yunan Güzel Sanatlar Genel Müdürü, Tiyatro Sendikası Genel Başkanı ve on gazeteci bulunmaktadır. Heyetteki üç tiyatro sanatçısmı Devlet Tiyatromuz, on gazeteciyi de Yunan Büyükelçiligi davet etmistir. Aynca "Kral Oidipus"un birinci gecesi için tstanbul gazetelerinin tiyatro elestirmecileri de Ankara'ya davet edilmiştir. BasrolOnü, Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cüneyt Gökçer'in oynayacağı "Kral Oidipus" Ankara'dan sonra gene Türk sanatçıları tarafından Atina ve Paris'te tetnsil edilecektir. 1 EKİM 1959 ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLAR1 Y1LMAZŞİPAL OKURLARDAN Birokul ve somnları Orada bir köy var uzakta. O köy benim köyüm. Bir de ilkokulu var şükürler olsun ama yıkılmak üzere. Yani cumhuriyet döneminin okullarından. Neyse ki güçlü bir rüzgâr esmiyor. Çünkü rüzgâra meydan okuyacak hali kalmamış. Tabii ki yeni okul yapılıyor. 5 sene evvel temeli atılmıştı. Okulu ayağa kaldırdılar. Fakat bu sene de öğretime geçemiyor. Kapısı penceresi takılacak, çatısı örtülecekmiş. Acaba ne bekliyorlar, eski okulun çatısının küçük Öğrenci yavruların üzerine göçmesini mi? Bu bahsettiğimiz yer ve okul Doğu'da değil Konya'nın Çumra ilçesinin Arıkören köyünde ve yine o okulda bir sınıfta yetmiş öğrenci ve 5 sınıfa 2 öğretmen. Bu çocuklar mı yurda faydalı genç olarak yetiştirilecekler. Bu ve bu gibi okullarda yeliştirilen çocuklar mı ülkeyi ileriye götürecekler. Onun için lütfen yetkilileri bu gibi konularda daha duyarlı olmaya çağırıyorum. SELAMETTİN SAVRAN Cumra Adalet mülkün temelî j^e Fiyatlar fıkırdıyor. Faizler iniyorcıkıyor. Bankerzedelik, kooperatifzedelik. Derken bir de ikramiyezedeler yaratıldı... Hükümet tam yıhn ortasında bir kararname çıkarıp 1989 yılı emeklilerinin bir kısmını mükafatlandınyor diğer yarısını da cezalandırıyor. 30.6.1989 günü emekli olana 8 milyon verirken, bir gün sonra yani 1.7.1989 günü emekli olana ise 20 milyon lira ikramiye veriyor. Pes, vallahi! Pes, billahi! Eğer, adalet mülkün temeliyse, buna yürekten inanıyorsak ki inanmayan yoktur. Bu haksızlık mutlakagiderilmeiidir. Bir gün önce, bir an önce emekli olan bir kimse "Böyle olacağını bilmiyordum. Kanunda biimemek diye bir şey yoktur, onun için bu haksızlığı sineye çekmeliyim" diyerek bu büyük kaybın üstüneyatmamalıdır. İkramiye kutsaldır. İkramiyeocak1989, mart1989 veya haziran1989 aylarının karşılığı değildir. ikramiye 25 yılın, 30 yılın veya 35 yılın karşılığıdır. Şayet 1989 yılında emekli olmuşsanız bu artıştan fark almak sizlerin de hakkıdır. Çünkü bu yülık bütçedir. Devletin altı aylık bir bütçesi yoktur. Bizler çalışmadığımız ayların maas farkiarını değil, çalıştığımız yılların ikramiye farkiarını istiyoruz 1989 bütçesinden. Sayın Milletvekillerimiz! Lütfen bu konuya eğilin. Aynı okulu bitirmiş, aym okullarda görev yapmış, aynı hizmeti vermiş ve aynı mahallede oturan iki öğretmenden biri bir gün erken emekli oldu diye, birgününü 12 milyon lira ile cezalandrrmayın 33 yıl hiçceza almamış kişileri hükümetin bu altı aylık uygulamalanna intibak edemedi diye çalıştığı tüm yıllara lanet okuyacak ortamdan kurtann lütfen. Keske 1988 yılında emekli olsaydık da başımıza bu haller gelmeseydi. Altı ay fazla çalıştık diye eskilerin, bir gün ya da bir ay daha fazla çalışmadık diye yeni akranlarımızın oyuncağı olmaktan kurtarın bizleri... HASAN FIRAT Barsa Kitap yardımlarmjzı bekliyorum Son zamanlarda, okumak isteyen ancak, ekonomik olanaksızlıktan ötürü, kitap alamayan, okuma yanlısı insanları görünce üzülüyorum, evet sadece üzülüyorum. Ben; iki üniversite öğrencisi, bir üniversite adayı, üç çocuğu olan, aylık maaşı iki yüz elli bin lira civarında olup, yüz bin lira ev kirası veren, duyarlı, dünist ilerici bir devlet memunınun en büyük çocuğuyum. Ailemden ayrı ve onlar dahil hiç kımseden ekonomik yardım aJmadan iki yıldır öğrenimimi sürdürmeyeçalışıyorum. İki yıldır okulla birlikte, bulaşıkçılık, hamallık, inşaat işçiliği dahil, birçok işte, okuyabilmek için çalıştım. 01.01.1984 yılında C.K.K'yaüye oldum, bir buçuk yılı aşkındır üyeliğimi yenileyip kitap aiamıyorum. OKUMAM GEREK. Kitap alıp, okuyacak olanağım olmadığı için kullanılmış, kitap, kaset, dergi, yardıralannızı bekliyorum. VAROLUZUN T.Ü. Edirne Eğitim Y.O. II.SınıfEdirne Bağıtnsız çabşmayı düşünüyorum'' SORU: Yuksek okul çıkışlı devlet memuruyum. 15 yıla >skın bir hizmet siirem var. Bu arada memurtnktan aynlıp bağımsız çalışmayı dünıiyorum. 15 yıla yakın biriken iknnniyemin ve yıllanmın bosa gitmesini isteraiyorum. 1leri >aşlarda ögretmenlik sertifikamı kullanarak ögrtlmen olabilir mivim? Memuriyede >aş sının nedir? tleride gene devlet memuru olarak çalışabilirsem, T.C Emekli Sandıgı'ndan emekli oiabilmem için kaç yıl çalısmım gerek? u Tekzip yoilanıa rekoru Jstanbul Savcılığı kanalı ile sehrimiz gazetelerine ve bazr diğer şehir gazetelerine 1959 yılının 9 ayı içinde gönderilen tekzip sayısı 900 küsuru bulmuştur. Bu tekziplerin büyük bir kısmı sehrimiz gazetelerine gönderilmiştir. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhunyet Luns'ıın kitabı NATO'nun eski Genel Sekreteri Joseph Luns, "Inanm, Benim İçin Bir Zevkti" adlı aru kitabında, Avrupalıları, Türk hükümetini desteklemeleri konusunda uyardı. Luns, ABD'nin Iran Şahı'nı yeterince desteklememesi yuzünden Humeyni'nin işbaşına geldifini haUrlattıktan sonra, Türkiye'de benzeri'bir olayın yaşanmasının, Avrupa açısından çok tehlikeli olacağına dikkati çekti. trtica meselesini Ankara'da Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le de görüştüğünü belirten Luns, Evren'in de bu konuda üzüntulü oldugunu kitabında belirtti. Türkiye'nin AT üyeliğinin AJmanya, tngiltere gibi ülkelerce desteklenmesine rağmen, Yunanistan'ın buna tamarniyle karşı çıktığım belirten Luns, bunun arkasında Kıbns sorununun yadığını kaydetti. 1 EKİM 1988 YANITi 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'run 92. maddesi "Memurluktan Çekilenlerin Yeniden Atanmalan"na iliskindir. "İki defadan fazla olmamak üzere memurluktan kendi istekleriyle çekilenlerden "ya da 657 sayılı yasa hükumlerine göre çekilmiş sayılanlardan yeniden memurluğa dönmek isteyenler, ayrıldıkian sınıfta boş kadro bulunmak ve bu sınıfın niteliklerini taşımak koşulu ile ayrıldıkian larihte almakta oldukları aylık derecesine eşit bir derecenin aym kadamesine eşit derecedeki kadroiara atanabiiirler. Aynldıkları değil, bir başka sınıfta görev almak isteyenler ise geçecekleri yeni sımf ve görev için 657 sayıh yasada yada kuruluş yasalanndaki belirtilen nıtelikiere sahip olmalan koşuldur. Devlet memurlan için yaş sının 5434 sayüı yasada belirtilmiştir. Memurların özel durumlar dışında genel olarak görevleriyle ilgililerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırı 65 olarak belirlenmiştir. T.C. Emekli SandığYndan emekli olabilmek için erkek iştirakçilerin 50 yaşını doldurmuş olmalan ve çeşitli sosyal güvenlik kurumları kapsamında geçen çalışma süreleri toplamı da 25 lam yılı (9.000 gün) bulması gereklidir. Ayrıca, bu 25 fiili çalışma süresinin son 3 yıl 6 ayının da T.C. Emekli Sandığı Yasası kapsammda iştirakçi olarak gecmiş olması koşuldur. En az 10 tam yıl T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olarak kesenek ödeyenler de 60 yaşını doldurduklannda istekleri üzerine Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı alabilmektedirler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle