15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•22 EYLÜL 1985 CUMHURİYET/13 Açıklamalar İlhan Öztrah: "Geçici maddeleri televizyondan öğrendim Jfiilli Güvenlik Konseyi anayasanın geçici maddesinde yer alan ve siyasi haklardaki kısıtlamalarla ilgili olan hükümleri tek başına düzenleme konusunda büyük bir özen göstermiştir. 4 Ekim 1980 tarihli toplantı, siyasi partilerin geleceğine ilişkin değildi. Fakat Türk yargı sistemi ve siyasi yargımız konusunda çok önemli kararların alındığı tarihi bir toplantı idi. ki müktesabatımın bana emrettiği doğnıltuda görüşlerimi açıkladım. mi içinde olan Milli Güvenlik Konseyi, 4 Ekim 1980 tarihinde Türk yargı sistemi ve Anayasa Mahkemesi ile ilgili tarihi karannı aldı. "Tabii, hâkime sadık kalınacak, fevkalade mahkemeler kurulacaktı". Yani, davalar o davalara ilişkin eylemin yapıldığı tarihte yürürlükte olan yasalara göre, görevli ve yetkili olan mahkemelerde görülecekti. Bu mahkemeler, eylemin türüne göre, adliye mahkemeleri, Sıkıyönetim Mahkemeleri veya Anayasa Mahkemesi idi. Kısaca, 4 Ekim 1980 tarihli toplantı, siyasi partilerin geleceğine ilişkin değildi. Fakat, Türk yargı sistemi ve siyasi yapımız konusunda çok önemli kararların alındığı tarihi bir toplantı idi. Sayın Yalçın Doğan, Değinmekte yarar gördüğüm ikinci husus, siyasi partilerin kapatılması konusu ile ilgili bulunuyor. Ekim 1981 başlarında Sayın Evliyaoğlu'na "galiba partikrie ilgili bir karar alınacak" anlamına gelen bir beyanda bulunup bulunmadığunı hatırlamıyorum. Ancak, böyle bir beyanda bulunmuş isem, bu olaylann akışına bakılarak yapılan kişisel tahminden başka bir şey olamaz. Yoksa bu konuda, somut herhangi bir bilgiye sahip değilim... Adnan Başer Kafaoğlu: "Fesih değil, faaliyetlerin durdurulması..." ayın Yalçın Doğan, Cumhuriyet Gazetesi KızılayAnkara Aziz dostum, 12 Eylül öncesi ve sonrasında cereyan etmiş olan ve kamuoyunun bilgisi dışında kalmış bulunan bazı hususlan açıklamayı da kapsayan belgesel kitabınız için sonımluluk alanlarla yaptığımz görüşmelerden biri de benimle cereyan etmişti. Görüşme sırasında, bazı mesejlann yanlış algılanmış olduğu izlenimini, Cumhuriyet'te yayımlanan ilanlardan edindim ve ilanlann gerçeği yansıtmamasına karşılık kitabınızın ve gazetede yayımlanacak ana metinlerin doğru olmasıru tercih edeceğinizi düşünerek bu mektubu yazmaya karar verdim. ayın Yalçın Doğan. Ev taşımak ve bazı önemsız rahatsızlıklar nedeniyle, tatile çok geç çıktığım için, halen Bayramoğlu'ndayız. Cumhuriyet Gazetemizde bugün yayunlanmaya başlayan ilginç yazı dizinizi okumaktayım. Ankara'ya döndüğüm zaman görüşmek ümidiyle, dizinin bugün yayımlanan kısmında yer alan üç husus hakkında bazı tamamlayıcı bilgileri size iletmekte yarar gördüm. Sayın Yalçın Doğan, Değinmek istediğim birinci konu, 4 Ekim 1980 tarihli toplantı ile ilgıltdir. Bu toplantı, Genelkurmay Başkanhğı binasında yapılmıştı. Toplantıda konuşulan konular, 12 Eylül yönetimi sırasında uygulanacak yargı sistemine ilişkin idi ve sizin de belirttiğiniz gibi, Türkiye'nin siyasi gelecegi bakımından büyük önem taşıyordu. s. Cecici maddeler Sayın Yalçın Doğan, Değinmek istediğim üçüncü konu ise, anayasanın geçici maddelerinde yer alan yasaklamalarla ilgili bulunuyor. Milli Güvenlik Konseyi, anayasanın geçici maddelerinde yer alan ve siyasi haklardaki kısıtlamalarla ilgili olan hükümleri tek başına düzenleme konusuna büyük bir özen göstermiştir. Bu nedenle, anayasanın geçici mmaddelerinde yer alan yasaklamaları ben de televizyondaki haber bülteninden öğrendim. Siyasi haklarla ilgili bazı kısıtlamalan içeren geçici maddelerin kapsamı sanırım ki, 1981 Ekiminde henüz belirlenmemişti. Sayın Yalçın Doğan, Eserinizde gerçeği isabetle yansıtabilmenize yardımcı olabilmek için yapmış olduğum bu açıklamalar a, yazı dizinizde ve kitabımzda yer vereceğiniz ümidiyle saygılar sunarım. İlhan Öztrak." 27 Mayıs... Pek tabii olarak görüşlerim, 27 Mayıs'tan önceki "Tahkikat Komisyonu" ve "Yassıada matakemelerinin" acı lecrübelerini hatırlayan her Türk aydını ve hukukçusunun düşünceterinden farklı olamazdı. Bunlar, tabii hâkim kuralına sadakat ve fevkalade mahkemeler kurulmaması şeklinde özetlenebilir. Devlet Baskanı sordu... u toplantıda Sayın Devlet Başkanı, benden bir hukukçu olarak görüşlerimi sordular. Ben de, ülkemizde kısa zamanda detnokratik parlamenter düzenin kurulacağı inancı içinde ve huku Saltık Paşa fle Söz etmek istediğim ilanlardan birincisi 4 Eylül 1985 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan "Partilerin Feshi" konusunda Genel Sekreter Sayın Haydar Saltık Paşa ile yaptığımız konuşmaya ilişkindir. Bu görüşmede ifade tarzım kendilerine karşı değil ve fakat bir görev üstlenirken sonımluluk alacağım konularda bilgi edinmemi sağlayacak nezaket kuralları içerisinde cereyan etmiştir. Gerçeğe uygunluğunun sağlanması bakımından aşağıda açıklandığı şekilde ifadesi uygun olur: Siyasi partilerin feshedilmesi halinde mallanyla ilgili ve özellikle CHP mallanna dahil olan Atatürk'e ait T. tş Bankası hisse senetlerinin devir ve idaresi hakkında istenilen notun herhangi bir ifade zaafıyla malül olmaması için bu hususun daha önce herhangi bir biçimde düşünülüp düşünülmediği öğrenilmek istenmiştir. Diğer husus, 8 Eylül 1985 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan "Müdahalenin vaki olması halinde yapılacak açıklamamn şekli ve şumulüne" ilişkin, sorumlulannca bizden istenen fikir ve kanaatler hakkındadır. B B aşta Devlet Başkanı olmak üzere, demokratik parlamenter düzeni kısa zamanda kuıma az Açıklamalara Açıklama "Dar Sokakta Siyaset" dizisine çeşitli dönemlerde yetki taşımış ve halen taşımakta olan politikacıların ve uzmanların açıklama göndermiş olmalannı yadırgamamak gerek. 19801983 dönemi, bu diziyle birlikte ilk kez müntkün olan ölçüler içinde sergilenmiş oldu. O dönemde önemli sorumluluklar üstlenmiş olanların, olayları yönlendirmeye katkıda bulunanlann bugün hemen hemen hepsi yaşamlarım sürdürüyor. Türkiye'nin böyle bir kesitini birlikte yaşamış olanların, olaylann henüz dumanı ttiterken, belli duyarlılıklar göstermesi doğaldır. Gönderilen açıklamalarm çoğunluğu, "yanhşı düzeltmekten" çok, belki bazı eksik bırakılmış noktalan dile getiriyor. Bir bölümü de yine bazı başka konularda yeni tartışmalar açmaya gebe görünüyor. Şunu hemen vurgulamak isteriz ki, 19801983 dönemini kaleme alırken, herhangi bir olayı aktarırken, o olaya lamklık edenlerin hemen tümüyle bağlantı kurulmaya çalışıldı. Aym olay, onlara da kendi açılanndan anlattırıldı. Biz de, anlatılanlann özüne sadık kalarak, gelişmeleri aktarmaya çalıştık. Yoksa, herhangi bir kişi, ya da kurumu küçük düşürmek akhmızdan geçmedi. Eğer olaylar, bazı kurum ve kişilerin perde arkasındaki yüzlerini kendilerinin istemediği biçimde ortaya koyuyorsa, bunda bizim bir sorumluluğumuz olamaz Ama, bizi asıl yadırgatan, "Dar Sokakta Siyaset" için araştırmayı sürdürürken, kendilerinin sonımluluk alanma giren konulan aktardığımızda, ağızlarını açmak istemeyenlerin, bugün açıklama gönderebilmelehdir. Gazetecilik anlayışımız gereği, o açıklamalara da yer veriyoruz. Yalçıı Doğan DAR SOKAKTA SİYASETS Yalçın Doğan 12 EylüPlü günleri yazdı Bir dönemin perde arkası Bo konuda kaımatimiz... Bu konuda kanaatimiz faal olan siyasi ve gayri siyasi dernek ve kuruluşlann feshedilmesi yolunda değil, faaliyetlerinin durdurulması ve kişiliklerinin yok edilmemesi istikâmeünde iken sanki mezkur kuruluşlann hepsinin hukuki varlıklarının yok edilmesi yolunda bir kanaat izhar edildiği şeklinde ifade edilmektedir. Fesihle faaliyetlerinin durdurulması konusundaki farklılığa önem verilerek bu hususun ifadesi uygun olacaktır. Henüz nasıl ifade ettiğinizi bilmediğim bize ait beyanlar konusunda, yayunlanmadan önce yeniden bilgimizin alınması, yayımlann gerçeğe uygunluğunu sağlamak bakımından faideli olacaktır kanısındayım. Bu vesile ile başan dileklerimi ve saygılanmı sunarım. Adnan Başer Kafaoğlu" 'Bülent Ecevit, çağa uygun partileşme istiyor' Orhan Akbulut: "Ecevit, 'Ben Sultan Süleyman değilim hakkına sahip olan herkes, dilerse parti kurar, dile Yanlış bilgi verenler mezse kunnaz." ki, elimdeki mührü Ahmet'e ya da Mehmet'e vereyim' Sayın Doğan, Toplumsal örgtitlenıne... Sn. Genel Başkanımızı bir meslektaşınız olarak en demişti" az bizler kadar tanırsınız. Aynı yazı dizinizin yine Sayın Doğan, ikinci bölümünde 19 Ekim 1981 gunü Sn. Genel BasEski CHP Sıvas Milletvekili ve CHP Genel Yönetim kanımızın TRT'ye gönderdiği düzeltme metninde Daha sonra Sn. Genel Başkanımız, Türk siyasi haKurulu üyesi Akbulut: "Bülent Ecevit, 'Yeni bir oluşuma onurla genel başkanlığını yaptığı CHP'yi nasıl tayatına girmiş siyasi partilerin bir değerlendirmesini nımladığını ve tarih boyunca ne tür işlevler başaryaptı, nasıl kurulduklanru nasıl yakıldıklarını somut gitmek gerekiyor, bazı eski politik ahşkanlıklarımızı dıgını vurgulaması, size kasıth değilse, yanlış bilgi örneklerle anlattı. Çağın koşullan gereği, yeni kuvereni mahçup edecektir. bırakmalıyız, çağın koşullarma uygun bir partileşmeye rulacak partilerin nasıl olması nasıl kurulması geDuruma açıklık getirmek ve kitap haline getirerektiğini dünyadan örnekler vererek anlattı. Partigitmek gerekiyor' diyordu" ceğiniz yapıtınızda çok büyük yanlışların bulunmalerin varhklanru sürdürebilmesi için kalıcı ilkeleri buSayın Yalçın Doğan, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu Temsilcisi I Memduh Yaşa: "Menderes, CHP'nin kapatılması için imada dahi bulunmamıştır." aym Yalçın Doğan, Dar Sokakta Siyaset başlığı altında yayımladığınız çok değerli yazı dizisinde benimle ilgili konularda yer yer tam rautabık olamadığım atıflar ve anlatış biçimleri olmasını tabii sayarım... Yazı dizisinin tamamlanmasından sonra bunlarla ilgili görüşlerimi gerekirse size Uetebilirim. Ancak, siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili düşüncelerimi anlattığınız 8.9.1985 tarihli yazıda yer alan bir hususa dikkatinizi çekmek ve şimdiden düzeltilmesini istirham etmek istiyorum. Hatıratına çok baglı olduğum Başbakan, rahmetli Adnan Menderes, benim veya benim de hazır olduğum konuşmalannda hiçbir zaman (CHP'nin belki kapatılması gerek) gibi bir ifade kuUanmamıştır. Böyle bir imada dahi bulunmamıştır. Bu vesileyle sevgi ve saygılar sunanm. Prof. Dr. Memduh Yaşa tstanbul Milktvekili" ayın Doğan, 9 Eylül 1985 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan "Bir Dönemin Perde Arkası" başlıklı yazı dizisinin ikinci bölümünde: Sayın Genel Başkanımız Bülent Ecevit'in evinde, eski Genel Yönetim Kurulu üyeleriyle yaptığı bir görüşmeye ilişkin kısmı, hayret ve üzüntü ile okudum. S, herhangi bir şey söylemediği gibi bu anlarna gelecek herhangi bir imada dahi bulunmadı. Kaynağını nereden ve kimden aldığımzı bilmiyonım, ama vicdan sahibi bir kimsenin hele hele o dönemin tüm sorumluluğunu taşıyan arkadaşlanmdan bir tekinin bunu doğrulayacağım sanmıyorum. •dundan da bahsettiğiniz kısımda: "Seçimlerin bir yıl sonra yapılacağı açıklanmış,, 1983 ilkbahannda partilere yeniden kurulma izni verileceği duyurulmuş, CHP Genel Yönetim Kurulu üyeleri, şimdi kalkmış liderlerine gelmişlerdi, 'Yeni bir parti kurulma&ı için neler yapalım' diye talimat almay«." "Ecevit köpürüyordu" diyor ve Sayın Genel Başkanırmza atfen; "Koouyu açügınıza sevindim. Bu vesileyle düşüncelerimi de sövlemek isterim. CHP zaten bir burjnva partisiydi. O misyonunu tamamladı. Sosyal demokrat bir parti olamadı, 1977'deki gücüyle, parasıyla, arabalanyla, binalanyla verseniz artık gözümde yok. O kapatıldı, ben de sorumInluklanmdan kurtuldum." "Ecevit'in evinde, onsekiz kişiye onsekiz taş diişmüştii sanki gökten. Tümii bir an çarpüdı duyduklan karşısında. Kendine Uk gelen Orhan Akbulut oldn: Reddi miras mı yapıyorsunuz efendim şimdi?" diyorsunuz. A. ayın Doğan, Rahmetli Genel Sekreterimiz Mustafa ÜStündağ ile Genel Yönetim Kurulu üyeleri olanak buldukça Sayın Genel Başkanımıa ziyaret ediyorduk. Parti kurma değerlendirmeleri de yine böyle bir ziyarette bahis konusu oldu. Yazınızda da belirttiğiniz gibi 1983 ilkbaharında partilere yeniden kurulma izni veriİince, birçok partili ve eski parlamenter arkadaşlarımız; "Sizler Kıınıltay'ın seçtiği genel yönetimsiniz, tarihi sorumluluğunuz, manevi sonımluluğunuz var, parti kurma aşamasında da bu sorumküııgunuz daha anlamlı olarak devam ediyor. Tabanı derleyip toplamak zonındasınız ya da bu sorumlulugu ustlenecek yasağı bulunmayan bir oluşumu gerçekleştirmeye mecbursunuz" gibi yaklaşımlarla sürekli bizlere geliyorlardı. Bu ve buna benzer konulan Sn. Genel Başkanımıza hep birlikte Uetmeye çalıştık ve bizi her defasında da kabul buyurdular. S, lunması gerektiği kadar, halkın kendi partisini kendisinin kurması ve yaşatması gerektiği üzerinde ayrıntılı olarak durdular. "Şimdiye kadar parti hep çatıda oluşturulmuş o nedenle de çoğu partiler on yılını bile dolduramamış mudahalelerle karşı karşıya kalmış ve tarihe gömulüp gitmişlerdir. Bu tiir bir partileşmeyi denemenin faydası yok. Toplumsal örgütlenmeye dayalı bir partileşmeye evet, ama eğer siz istiyorsanız ki, bir parti kurulsun, seçimler yapüsın 250300 milletvekili çıkanp, iktidar olalım, olabilir olmaz demiyonım, ama iki yıl sonra 11 eylül öncesinden farklı olmaz. Böyle bir partileşmede ben yokum. Toplumsal örgütlenmeye dayalı bir partileşme çalışmasını içtenlikle kim sürdüriırse sürdürsün elimden geldiğince ona katkıda bulunmaya çahşınm. Bu uzun ve yorucu bir iş, buna belki benim ömrüm yetmeyebilir. ama ben bunun dogruluguna inanıyorum. Bunun için benim ne genel başkan olmama ne başbakan olmama ne milletvekili olmama gerek var." ması için bu açıklamamn değerlendirümesini takdirlerinize sunanm. Saygılarımla Orhan Akbulut Eski Sıvas Milletvekili ve kapatüan CHP Genel Yönetim Kurulu üyesi." s, Erdal İnönü'nün açıklaması Sayın Yalçın Doğan, Ilgiyle okuduğum 'Dar Sokakta Siyaset' adlı yazı dizinizde 16 eylül günü çıkan bölümde gördüğüm iki kuçük hatayı düzeltmek istiyorum. Birincisi, bir maddı hata: Rahmetli Üstündağ'ın evine bir sohbet için gittiğimde yanımda Metin Toker değil, İbrahim Cevahir vardı. İkincisi, herhalde bir tertip hatası. Bir yerde, "Çünkü düşünce üretilmedikçe teknoloji de ilerlemiyor, o zaman devlet güçlü oluyordu" deniliyor. Herhalde bu cümlede bir yanlışlık ounuş. Başarılarınızın devamı dileğiyle, sevgi ve seiamlarımı iletirim. Erdal tnönü SODEP Genel Başkanı" Partilerle ilgili Sn. Genel Başkanımız, bu konuyu şöyle değerlendirdiler. "Ben bu anayasa ve bu yönetimle demokratik bir partileşmenin olacağına inanmıyorum. Kimseye ne parti kur derim, ne de kurma! Ben Sultan SUIeyman değilim ki, elimdeki miihrii Ahmet'e ya da Mehmet'e \ereyim, kur şu partiyi diyeyim. Bu benim karakterime ve demokrasi anlayışıma ters düşer. böyle bir hakka da sahip değilim. Parti kurma S ayın Doğan, Sayın Genel Başkammızın evinde, bu anlamda ayın Doğan, Doplumsal örgütlenme konusu böyle irdelenirken, Sn. Genel Başkanımız Bülent Ecevit, "Bunun için yeni bir oluşuma gitmek gerekiyor, bazı eski politik alışkanhklanmızı bırakmalıyız. Bu auşkanuklarunızla başarıiı politika ve partileşme olmaz. Çağın koşullanna uygun bir partileşmeye gitmek gerekiyor" dediklerinde, ben Sn. Genel Başkamm yeni yasalara göre sendikalar, kooperatifler mesleki ve benzeri kuruluşlar aktif politika yapamayacaklanna göre bu toplumsal örgütlenme>i nasıl yapacağız? Yoksa CHP'yi reddi miras ederek mi böyle bir kuruluşa gideceğiz dedim. Sn. Genel Baskanımızın yazınızda belirttiğiniz gibi ve asla söylemediği "CHP zaten bir burjuva partisiydi o misyonunu tamamladı ben de sorumluluktan kurtuldum" sözü üzerine söylediğim bir söz değildir. S, Büyühelçi Coşhun Kırca: Mehmet lazar: Temaslarımdan Ulusu ve Demirel'in bilgisi vardı "Dar Sokakta Siyaset" başlıklı seri yazılannızı zevkle ve dikkatle takip ediyorum. 12 Eylül 1985 tarihli yazınızda şahsımla ilgili olarak yapılan değerlendirme eksik olduğu için aşağıdaki açıklamayı yapmak ihtiyacını duydum. O dönemde kim, kimin çevresindeydi bilemiyorum. Ancak, sağda bütünleşmenin sağlanması, kırgınlıklann ortadan kaldınlması ve toplumun bir an evvel huzura kavuşması için Sayın Ulusu ve Sayın Demirel arasında her iki tarafın da bilgisi içinde temasları yüruttum. Uzun süren bu goruşmçlerden beklenen sonuç alınamayınca, şahsıma gösterilen teveccühe rağmen, o günden itibaren Saym Ulusu'nun çalışmalanıun dışında kaldım. Sayın Ulusu'nun parti çalışmalarındaki yoğun dönem ve noktadan sonradır. Bu bakımdan 13 Eylül 1985 tarihli yazınızda belirtilen listede, parti kuruculan arasında benim olmamam gerekir. Esasen, başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, o dönemde siyasi faaliyetlerle ilgili olarak görüştüğüm herkese şu uç temel prensibimi ifade ettim ve prensiplerimden şaşmadım. 1 Sağda bir bütünleşme için çaba harcarım. 2 Bütünleşmeye siyasetin dışında kalarak yardımcı olurum. 3 Bolünmüş sağın hiçbir kesiminde yer almam. Nitekim, Sayın Sunalp ile de parti kurma çalışmalan sırasında, kendi arzulan uzerine, yaptığımız göruşmede de, aynı prensip ve gerekçelerle, bu dönemde politikaya girmeyeceğimi ifade etmiş ve yapılan teklifi kabul etmemiştim. Çalışmalarınızda başanlar diler, saygılar sunarım. Mehmet Yazar" "Kimse benden ihtilal bildirisi yazmamı istemedi." ayın Hasan Cemal, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Gazetenizin 8 Eylül 1985 günkü sayısında Yalçın Doğan imzasıyla çıkan bir yazıda hakkımda ash olmayan bazı ifadeler yer almıştır. Bu münasebetle şu hususlan belirtmek isterim. 1. Birleşmiş Milletler nezdindeki Daimi Temsilcilik görevine New York'ta Temmuz 1980 sonunda başladım ve büyük kızımın düğünü vesilesiyle yurda kısa bir süre için döndüğümde 14 ve 15 Ağustos 1980 günlerini Ankara'da muud nezaket ziyaretleriyle geçirdim; Ankara'da iken bir dostumda kaldım ve Sayın Adnan Başer Kafaoglu'yla beraber olmadım. 2. Ne kimse benden ihtilal bildirisi yazmamı istemiştir; ne ben böyle bir bildiri taslağı yazmışımdır; ne de herhangi bir vesileyle partilerin kapatılması yolunda telkinde bulunmuşumdur. 3. Milli devlet olarak Türkiye'nin bünyesine uygun, insan haklarına dayanan demokratik bir siyasi sistemin nasıl olması gerektiği hususunda öteden beri düşünmüş ve çeşitli safhalarda geçen şahsi çalışmalarda bulunmuşumdur. Bu konudaki temel fikirlerim, beni yakından tanıyanlar tarafından bilinir. Bu temel fıkirler, Forum Dergisi'nin 15 Mayıs 1980 tarihli sayısında yayınlanan görüşlere uymaktadır. 4. Saym Yalçın Doğan'ın hakkımda duyduğu anlaşılan hususlan, bizzat benden tahkik etmesi, sanınm ki, uygun olurdu. Kendisiyle şu ana kadar tamşıp, görüşmek fırsatını elde etmiş değilim. Gazetelere mahkeme yoluyla tekzip göndermek tercihim değildir. Kaldı ki, bu mektubumu en kısa zamanda gazetenizin münasip bir yerinde yayınlayacağınızdan eminim. Saygılarımla... A. Coskun Kırca." ayın Yalçın Doğan, "Dar Sokakta Siyaset" adlı "12 Eylül'lü Günleri" anlatan yazınızın bugunkü bölümünde Sayın Bülent Ecevit 'le CHP Genel Yönetim Kurulu üyeleri arasında geçtiği söylenen konuşmalann bazüannda büyük yanhşlıklar var. Saym Ecevit'e atfen ortaya konan görüşler, anlam değiştirici, yanlış, eksik, söylenmemiş bazı sözlerle kanştınlmış ve size böyle anlatılmış ve belki de bunu anlatan arkadaşlanmızın bafızaları kendilerini yanıltmış. s, : Ecevit, CHP'yi reddeden söz söylemedi CHP Genel Sekreter Yardımcısı Hayrettin Uysal: "Ecevit'e söylemediği sözleri yükleyenler görülüyor. Hem de bunlar dün karşısmda parsa için iki büklüm bükülenler..." Genel Sekreter Mustafa Üstündağ'ın çevresinde O'na çok yakın bir ekip vardı. Ben ve bazı arkadaşlar, bu ekibin dışında sayüdığımız için özel kararlanndan haberimiz olmuyordu. •' 3ıC günlerde, CHP'nin Genel Sekreter Yardımcısı olduğum için, bu buluşmalann bazılarında ben de bulundum: 1) Benim bulunduğum hiçbir buluşmada Sayın Bülent Ecevit, hiçbir gün CHP'yi reddeden bir söz söylemedi. 2) Yazıda, o dönemde CHP Genel Yönetim Kurulu ile Sayın Genel Başkan Bülent Ecevit'in arasının açık olduğu izlenimi veriliyor. Kendi adıma ifade etmek isterim ki, Saym Ecevit'le görüş aynlığı O içinde olmadım. Benim bu sözümü Genel Yönetim Kurulu üyelerinden çok kişi, kendi adına söyleyebilir. 3) Ben, Genel Yönetim Kurulu üyesi ya da Genel Sekreter Yardımcısı olarak Mehmet Dedeoğlu'nun evinde hiçbir toplantıya katılmadım. Bunu Sayın Dedeoğlu da bilirler. O bakımdan, ifade edilen görüş birliğine varıldığı söylenen, "metinden" hiçbir bilgi sahibi değilim. Bu kararı Genel Yönetimin bir kesimi almış. 4) Kaldı ki, o dönemde de CHP içerisinde rahmetli ayın Doğan, hiç kuşkusuz kapatüan CHP'nin Genel Yönetim Kurulu'nun bazı üyelerinden aldınız, bu bilgileri. Ben de o günlerde Genel Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı idim. Bu yazıdaki, "tespit" beni de sorumluluğuna alıyor. Oysa bu sözlerin çoğu yanlış. Bunlardan yanhş sonuçlar çıkar. Buna tarih karşısmda razı olmak, doğru olur mu? Genelde, doğru olmayan sözleri "kabul" gibi oldu bitti bir duruma bağlamak haksızlık değil mi. Bugün çok kolaycacık Sayın Ecevit'e, söylemediği sözleri yükleyenler görülüyor. Hem de, bunlar, dün karşısında parsa için iki büklüm bükülenler çoğunlukla çirkin politikanın bir başka yanı bu. Bu açıklamamı değerli yazmıza, araştırmanıza katkıda bulunur ve doğru olur düşüncesi ile yapıyorum. Dostça sevgiler. Saygılarımla, Hayrettin Uysal."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle