22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/Z OLAYLAR VE GÖRÜŞLER cezalan uygarlığjn önünde geri çekilmektir" demiştir yapıtlarının birinde (Gaaraud). Modern ceza hukukunun kuruculanndan Beccaria bu cezanın karşısında yer almıştır. Ölüm cezası zorunlu bir ceza da değildir. Çağdaş ceza adaleti uygulamasında bu cezadan daha yeterli, daha etkili olanları vardır. Yaşam boyu hapis cezası gibi... Bir kişiyi öldureceğimize, onu yaşamı süresince tutsak bırakmak hem daha insanca bir davranış. hem de daha etkili bir cezalandınştır. Adli hatalar bakımından da, böyle bir cezalandırma biçiminin yararlı olduğu unutulmamalıdır. Ünlu hukukçu Prias'e göre "Bir avcı yabanıl ormanda bir panterle karşılaşırsa hiç çekinmeden onu öldürür. Ama onu bir kafesin demir parmaklıkları arasında görürse, oldürmek aklından bile geçmez. Çünkü panter, demir parmaklıklar içinde güçsüz ve zararsız bir duruma getirilmiştir." Zaten insan, oldürmek için öldürmez. " ö l ü m cezası törel açıdan cezada aşınhktır. Devlet, öldürmekten başka şekilde suçu önleyemediğini her infazda itiraf etmektedir (F.EREM)." Uygar toplumların tümü, ölüm cezasını çıkarmışlardır yasalarından. Portekiz 1865 yılında çıkarmıştır. Hollanda 1870'te. Norveç 1902, Danimarka 1930, Isviçre 1937 ve tngiltere 1971 yılında çıkarmıştır. "Avrupa Konseyi üyelerinden ölüm cezasını en son kaldıran ülkeler: 1984'te Kıbns Rum Kesimi, 1981 eylülunde Fransa, 1978'de lspanya'dır. Yasalanndan çıkarmadıklan halde bu cezayı uygulamayan devletler de vardır yer sından ele alınmaktadır. Bu tuyüzünde. Finlandiya ve Belçika' tum yanlıstır. Çünkü herhangi bir kişi, "Devlet böyle istiyor, yı sayabiliriz bunların arasında. Gerçekten öldurmek, uygarh toplum böyle istiyor" gerekçeleğa aykm bir eylemdir. İnsan, öl riyle öldüriilemez. Öldürulmemelidir. Devletin birinci görevi dürülmesi gereken bir yaratık değil, yaşatılması, eğitilmesi ge insanlann yasaması için gerekli önlemleri almakur. Onun içindir reken bir varhktır. Ölüm cezası ki ölüm cezalan bireyci ya da aslında bir ceza da değildir. toplumcu acılardan değerlendi"Yok edilen, ortadan kaldınlan rüemez. Hele onu, siyasal açıdan bir kişinin cezalandınldığı" söyele almak büsbütün tehlikelidir. lenebilir mi kolay kolay. Bir insana verilen ceza ancak yaşadı , Birçok kişiyi giyotine göndermeİcten çekinmeyen, en sonunğı sürece uygulanabilir. " H i ç doğmayanlann yanına" gönde da kendisi de giyotin altında can veren Fransız siyaset adamlannrilen bir kıji, cezalandınlmış sadan Robespier bile, bu konuda yılamaz. Öteki dunyaya giden iki ytiz yıl önce bakınız nasıl koinsan bir bakıma kurtulmuş denuşmuştur: "Toplumsal yaşam ğil midir? dışında bir düşman beni öldurETKİLt OLDUĞU mek isterse, ya ben yok olurum, SÖYLENEMEZ ya da onu öldürürüm. Doğal savunma yasası benim bu davranıBirini öldürdükten sonra kenşımı doğru bulur. Ama herkesin dini de öldüren sayısız kişilerle bir tek kişiye karşı birleştiği topkarşılaşmaktayız. Bu gibi olaylum yaşamında, hangi adalet illar, insanlann ölümden korkmakesi benim onu öldürmeme izin dıklarını göstermektedir bize. verir, hangi zorunluluk beni lntihar olaylan, bazı kişilerin hakh gösterir?" ölümden korkmadığını yeterince karutlamaktadır. "Intihar Bu nedenlerle ölüm cezalaneden bir kişi kendini ölüm cezanı halkoyu açısından da, siyasal sına mahkum etmiş demektir. Ama bugüne değin, kendini ya açıdan da ele almak doğru değilşam boyu hapis cezasına mah dir. Onu ancak salt ceza adaleti kum etmiş bir kişiye rastlan açısından ele almak zorundayız. Bu zorunluluk bizi, hukukun ve mamıştır. Her ülkede intiharlahukukçunun sesine ulaştırır. Bu rın sayısı, infaz edilen ölüm cenedenle hukukçular konuşmalı, zalannın sayısmdan çoktur." Şu hukukçulara damşılmalıdır. halde insanları ölüm cezasıyla Unutmayalım ki bir zamanlar korkutmanın sanıldığı kadar ethırsızlık suçlanna ölüm cezası kili olduğu söylenemez. verilmekteydi. Sonradan bu uy19. yüzyılın sonlarında yaşa gulama kaldınldı. "Ama hırsızyan değerli bir hukukçu " ö l ü m lar ne azaldı, ne de çoğaldı." cezasının kaldınlması bir parla ölüm cezası da dünyanın hiçbir mentoda çoğunluk ya da azınlık yerinde cinayet olaylannı önlesonınu değildir" diyordu. 20. yememektedir. O halde bir başyüzyılın sonlannda ise bu sonın ka yöntem bulmak ve uygulamane yazık ki bazı ülkelerde parla hdır. O yöntem YAŞAM BOYU mento aritmetiği ve halkoy"u açıHAPlS cezasıdır. 12 EYLÜL 1985 Ölclüratek mi? Yaşatnıak nıı? Ölüm cezalannı halkoyu açısından da, siyasal açıdan da ele almak doğru değüdir. Onu ancak salt ceza adaleti açısından ele almak zorundayız. Bu zorunluluk bizi, hukukun ve hukukçunun sesine ulaştırır. Bu nedenle hukukçular konuşmalı, hukukçulara damşılmalıdır. M. İSKENDER ÖZTURANLI Izmir Barosu Avukatlarından " ö z a l Hükumetinin Programı"nda. yer alan, ama bugüne kadar bir turlıi gerçekleştirilemeyen "Af Yasası" hakkındaki çalışmalann son zamanlarda yoğunlaştığı gözlenmekte, bu nedenle çok doğal olarak "ölüm cezalan" da gündeme gelmiş bulunmak.adır. Devlet adamlanmız tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda yurürlüğe gireceği söylenen ya da umulan "Af Yasası"nın çıkanlması sırasında ister istemez ölüm cezaları da tartışma konusu olacaktır. Olmalıdır da... Çımkü bugün ulkemizde, infaz edilenlerin dışında 471 idam hükümlüsü bulunmaktadır. Bunlardan 59'unun dosyası TBMM'de son karan beklemektedir. Bu 59 kişiden 14'ü adi hükümiu, 45'i de terör suçlusudur. Anayasa'mn 14. maddesi bu 45 kişiye af Lzni vermemektedir. 1983 Anayasası'na göre, ister ölüm cezasına isterse çeşitli hapis cezasına çarptınlmış olsunlar, "Devlet aleyhine işlenen" suçlar hakkında hiçbir zaman af yoktur. Bu maddenin "Ceza adaleti" bakımından doğru olup olmadığı yazunızın konusu dışındadır. Ancak şu kadanru vurgulamak isteyeceğiz ki, af yasası gecikir de TBMM ölüm cezalannın infazını onaylayacak olursa, 59 kişinin yaşamına hemen son verilecek, af yasasına öncelik tanınması halinde ise, "Işkence Ue adam öldüren, binayı yakmak suretiyle içindekilerin de yaşamına son veren, kan davası nedeniyle birkaç kişiyi öldüren" 14 adi hükümlü ölümden kurtulacak, 45 kişi kurtulamayacaktır. Bu arada Meclis'e infaz için gönderilecek dosyaların sayısı da bir hayli kabaracaktır. mışsa, orada uygarlık egemendir" diyen bir düşunürdür. Biz bu yazımızda konuya Türkiye genelinde değil, daha çok dünya genelinde eğilmek ve ölüm cezalan hakkında çeşitli düşünceleri yansıtmak isteyece TEŞEKKUR 14 Ağustos 1985 gunü vefat eden, annem, ressam NAZLJ ECEVTTin hastalığı sırasında, iyileşmesi için büyiık özen gösteren, tstanbul Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde, Başhekim Sayın Dr. FtKRET PAMtR'e, Iç Hastahklan Bölüm Şefi Sayın Dr. YILDIZ ÖZEL'e, Bölum Şefi Yardımcısı ve uzun yıllar annemin sıhhatiyle aile doktoru olarak yakından ilgilenen Sayın Dr. NAFtZ ÖKER'e, Savın Dr. MUHARREM KÜÇÜKGtüe, Sayın Dr. ILKSOY tKİBtROĞLL'na, Sayın Dr. HALUK TAN'a, Sayın Dr. TUNA VTJRAL'a, hemşireler Sayın NAMİYE BÖLÜK'e, Sayın FATMA ÇİÇEK'e, Sayın DÖNDÜ DOGAN'a, Sayın SERPtL SARIYER'e, Sayın FATMA TAŞ'a; ve hastanenin öteki değerli doktorlanna, hemşirelerine ve tüm görevlilerine; Gerek Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde kahrken, gerek Ankara'ya gelişi sırasında anneme özel ilgi gösteren, eski Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Sayın HUKUKÇULAR, ÖLÜM CEZASININ KARŞISINDA Hatırlanacağı üzere ölüm ceBilindiği gibi bundan birkaç yıl önce İngiltere'de bu cezanın zası veren yargıçlahn tumü, kayeniden getirilmesi çabalan Par ran imzaladıktan sonra kalemlamentoda tanışma konusu ol lerini kırmaktadırlar. Bu davramuştur. Ancak "Ölüm cezasının" nışlanyla istemeye istemeye böycaydıncı etkisi olduğunu" savu le bir ceza verdiklerini vurgulanan Başbakan Margaret Thath mak tadırlar. Ve uygar ülkelerde cer'e karşın, yasa tasansı Avam ölüm cezalan tarihe karışmıştır. Kamarasında 223 oya karşı 386 "Savaş ya da savaş tehlikesi haloyla reddedilmiştir. Ünlü yargıç lerinde işlenen ağır suçlar dışınlann, bilim adamlannın çoğu ve da Türkiye hariç hiçbir Baü AvKilise, ölüm cezasına " H a y ı r " rupa ülkesinde ölüm cezası uzun demişlerdir. Tartışmalar sırasın süredir uygulanmamaktadır." da, bir zamanlar yüzlerce hüDaha 1875 ydında bir düşünür kümlünün ipini çeken Ingiltere' " ö l ü m cezasını kaldırmamak, nin son celladı Albert Pirrepo bir toplum için suçtur" diye yazint, tıpkı Victor Hugo gibi mıştır (Sanmimiatelli). 19. yüzölüm cezasının "Barbarca bir yılda yaşayan bir hukukçu da ceza" olduğunu söylemiştir. " ö l ü m cezası ceza hukuku açıölüm cezasının kökeninde ada sından elverişli değildir. ölüme let duygusu değil, kişisel öç duy ceza denebilir mi? Bir adamı ölgusunun yatüğını belirten Hugo, dürmek onu yok etmektir, ceza"Bu ceza nerede yaygınsa orada landırmak değil" dfiye yanıt verbarbarhğın egemenliğini görür miştir bu soruna (Carnavale). sünüz. Nerede ölum cezası azal Bir başka hukukçu da, " ö l ü m Dr. METE TAN'a; Ankara'da, Hacettepe Üniversitesı Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, hastanenin ve bilimin tüm olanaklanyla kendisini sıhhate kavuşturmak için her çabayı gösteren Sayın Prof. Dr. ŞALt ÇAĞLAR'a, Sayın Prof. Dr. ERDEM ORAM'a, Sa>ın Doç. Dr. ÇETIN TURGAN'a, Sayın Dr. BÜLENT StVRl'ye, Sayın Dr. ALİYE KIRTIZa, Sayın Dr. GÖKALP ŞAHİN'e, Sayın Dr. AYŞE ÜNLÜ'ye, Sayın Dr. EFTAL YUCE'ye; Hemşireler Sayın MERZUKA AVCI'ya, Sayın NtHAL DEMIR'e, Sayın RAHtME ERYILMAZ'a; ve hastanenin öteki değerli doktorlanna, hemşirelerine, hastabakıcılanna ve tüm görevlilerine; aynı zamanda, yakın ilgileri dolayısıyla, Başhekim Sayın Prof. Dr. ERKMEN BÖKE'ye, Müdur Sayın ERDAL EMİL'le Mudur Sayın AHMET KARAGÖZ'e; annemin vefatı uzerine din gereklerinin yerine getirilmesine katkılan dolayısıyla Sayın DURALİ ÖZTÜRK'e ve Sayın İSA VERİM'e; Cebeci Asrî Mezarlığı'ndaki sayın din görevlileriyle, belediye ve mezarlık yetkililerine; Gerek Istanbul'da, gerek Ankara'da hastalığı sırasında annemin özel bakıcılığını içten ilgiyle yapan Sayın EMİNE IŞILAY'a; ve cenaze torenine gelerek, çelenk, tel ve mektup göndererek, telefonla arayarak veya âyarette bulunarak acımızı paylaşan aziz yurttaşlanmıza, sayın devlet adamlanna, siyasal partiler yöneticilerine, milletvekillerine, Türk ve y'abana diplomatlara, kamu kuruluşlan mensuplanna, toplumsal örgütler yöneticilerine, sanat kunıluşlanna, yazarlara ve gazetecilere, ve ayrı ayn teşekkür etme olanağını bulamadığımız tüm dostlanmıza, yakınlanmıza, ailemiz adına şukranlanmı sunanm. OGLU: BÜLENT ECEVtT EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Adalet, Kişilere Bağlı Değildir "Doğruluk ve adalet her şeyın üstündedir, yalnız bunlardır ulusların büyüklüğünü sağlayan..." Böyle der EmileZola... Hem de Yüksek Askeri Mahkeme önünde... Adaletle doğruluk el eledir. Biri otmazsa öbürü hiç olmaz. Hangi ülkede doğruluk bir yana itilir de yerını yanlışlıklar, yanılgılar, bile bile kandırmacalar alırsa, o ülkede adaletin izi yoktur. Bizim mahkemelerın duvannda da görurüz, 'Adalet Mülkün Temelıdir1 diye... Bunu şu bıçimde değiştirmek gerekir: "Adalet Ülkenin Temelidır." 'Mülk' sözcüğü yanlış, padişahların mülkü idi bu yurt, şimdi Türk ulusunun... Şöyle de yazılabilir o özdeyiş: "Adalet Ulusun Temelıdir." Yargıtay Başkanı Sayın Renda, adalet yılını açış konuşmasında yargı bağımsızlığının güvencesi olarak Cumhurbaşkanlığı makamını ve Cumhurbaşkanının kişiliğini gösterdi. Yadırgatıcı bir savdı bu... Bir kişi nasıl adalet bağımsızlığının güvencesi olabılır O kişinin adalete sonsuz saygısı, bağlılığı olduğunu varsaysak bile... Şu anda Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen Sayın Evren, zaman zaman yaptığı konuşmalarda, ki bunlar Cumhurbaşkanlığınca yayımlanan kıtaplarda yer almıştır Adalet önünde görülmekte olan davalar konusunda görüşünü açıklamıştır. Yargıtay Başkanı'nın, 'Yargı bağımsızlığının güvencesi' olarak Cumhurbaşkanının kişiliğini göstermesi tepki uyandıracak mı diye bekledim. Sonunda Anayasa Mahkemesi üyelerinden Yekta Güngör Özden, bu konuda bir demeç verdi. Özden diyor ki: "Evrensel bir ilke olan 'hukukun üstünlüğü'y/e cumhuriyetimizin, ödün veriimez temel niteliği olan hukuk devletimizin çağdaş gereği olan 'yargı bağımsızlığı'n/n güvencesi olarak Sayın Cumhurbaşkanını göstermesini yadırgadım. Böyle bir bağlılığı, hangi nedenle sdylenmiş olursa olsun, uygun bulmam. Cumhurbaşkanı, devletimizin baskanıdır, saygınlığı, makamlarının yüceliği başka biçimde vurgulanabilir. Yargı gerçekten bağımsız ise, güvenceye gereksinimi yoktur. Bağımsız yargmın güvencesi kendisidir, anayasadır, demokrasiye âşık büyük Türk ulusudur. Kuralları ve kurumları kişilere bağlamak, doğru değildir." Kişiler, ne denli etkin bir kişi olursa olsunlar 'güvence' öğesi sayılamazlar. Kişiler geçicidir, bugün vardır. yarın yoktur. Görevlerde kalıcılığın da bir süresi vardır. Bu yüzden kişileri güvence saymak yanlıstır. Bağımsız adaletin güvencesi sayılan bir kişi, bir gün etkin görevinden ayrıldı mı ne olacak? Bağımsız adalet ortadan mı kalkacak? Bir Yargıtay Başkanı'nın bu tür bir konuşma yapması üzücüdür. Anayasa Mahkemesi üyelerinden Özden, şunları da eklemış: "Adaletin politikası olmaz. Olacaksa. o, yine ve yalnızca adalettir. Özenli davranmak ve konuşmak zorundayız." Adalet gerçek demokrasilerde. 'üçüncü güç' olarak tanımlanır. Dolayısıyla 'bağımsız'dır. Bağımsız olmayan bir adalet ise, adalet tanımına hiç yakışmayan bir çağdışı kurum sayılır. Dikta yönetimlerinde yargıçlar iktidarın başına bağlıdırlar. Hitler dönemindeki gibi rejime ve öndere bağlılık andı içerler. Böyle durumlar görülmüştür, görülmektedir. Ama o ülkelerde kimse demokrasiden. bağımsız adaletten söz etmez. Türkiye, anayasanın egemenlığinde bir ülkedir. Güvence, anayasadadır. Adalet kavramındadır Atatürk Cumhuriyeti'nin temel ilkelerındedır. Bir Devlet Başkanının varlığına bağlı adalet bağımsızlığı gerçekte yok demektir. Demek, o kişi ortadan kalkınca bağımsız adalet de yok olacaktır! Yargıtay Başkanı'nın bu yersiz sözleri, bağımsız adaletin varlığına kuşku düşürücü, gölge düşürücü sayılmaz mı? Yekta Güngör Özden, adalete, bağımsız adalete zaten gerçek adalet bağımsız olur inanan, bağlanan yurttaşların düşüncelerini yansıtmıştır. Evet, "Bağımsız yargmın güvencesi kendisidir, anayasadır. Demokrasiye âşık büyük Türk ulusudur." ANMA Senden ayrı acı ıstırap dolu 3 yıl geçti, nur içinde yat. Ruhun şad olsun. GÖNÜL KARCIOĞLU Dr. MÜNİR KARaOGLU ERKAN YUCEL'i kaybettik. FİLM EKİBt FOCUS FİLM ERDOĞAN TOKATLI Dunyaya yeniden gelseydim Ben de İLYADA'da yiyip içerdim. tlyada Restaurant, Eski Banka Sokağı BODRUM Tel:2475 LEVENT Pansiyon BODRUM'daki eviniz İLAN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI Yanşma sınavı ile 9. kadro dereceli aday meslek memuru alınacaktır. 1. Sınava katılabilmek için, a) Devlet Memurları Yasası'mn 48. maddesindeki genel koşullara haiz olmak, b) Sınav tarihınde 31 yaşından gün almamış olmak, c) Yabancı memleketlerde göre\lendırilmenin gerektirdüği her türlü iklım şartlarına dayamklı olduğunu tam teşekküllu devlet hastanesinden alacağı bir raporla belgelendirmek, (Bu rapor sınavı kazananlardan istenir.) d) Siyasal bılgiler, hukuk, iktisat fakülteleri veya bunlar derecesindeki yuksek ticaret okullan ve dışişleri mesleği ile ilgili olan {bu hususta bakanlığın takdiri esas&r) fakülte veya yuksekokullardan veya bunlara muadeleti Milli Eğitım Bakanlığı'nca tasdik olunan yabancı fakülte veya yuksekokullardan mezun bulunmak, e) Dışişleri Bakanhğı memuru olmaya engel bir hali bulunmamak. (Bu hususta bakanlığın takdiri esastır.) 0 Bu sınavdan önce 3 yazılı eleme sınavında başansız olmamak. 2. 1 Ekim 1985 salı gunu saat 09.30'da Dışişleri Bakanüğj'nda başlayacak olan yazılı eleme sınavı koşullan aşağıdadır: YAZILI ELEME SINAVI Turkçe kompozisyon, Fransızca veya lngüizce veya Almanca kompozisyon, Fransızca'dan veya Ingilizce'den veya Almanca'dan Türkce'ye çeviri, Türkçe'den Franazca'ya veya Ingilizce'ye veya Aimanca'ya çeviri. (Adaylann bu dılleri çok iyı derecede bilmeleri gerekmektedir.) Almanca'dan yazılı eleme sınavına gireceklerin, yedek dil niteliğinde olmak üzere tngilizce veya Fransızca dillerinden birinin sınavında başan göstermelerı gereklidir. Dlleyen adaylar biri esas, diğerleri yedek olmak uzere, her uç dilden de katılabilirler. SÖZLÜ SINAV Yazılı eleme sınavının sonuçlan aJındıktan sonra bildirilecek olan bir tarihte yapılacak olan, sözlu yanşma sınavı mülakat şeklinde ve bir defada yapılacak olup, aşağıdaki konulan kapsar: Türk tarihi, iktisat, 1789'dan zamarumıza kadar dünya siyasi tarihi, Türk devrim tarihi, uluslararası iktisat, maliye, devletler özel hukuku, devletler genel hukuku, uluslararası politika, medeni hukuk ve genel kültür. 3. tsteklilerin en geç 27 Eylül 1985 cuma günü saat 18.00'e kadar Bakanlığımız Personel Dairesı Başkanhğf na dilekçe ile ve aşağıdaki belgelerle birlikte başvurmaları gerekmektedir: a) Nufus hüvıyet cüzdanının onaylı sureti (1 adet), b) Lise diplomasının onaylı sureti, c) Fakülte veya yuksekokul diploması veya üniversite çıkış belgesinin noterce onaylı sureti, d) Yabancı okullardan mezun olanlar için Milli Eğitım Bakanlığı'ndan alacakları muadelet belgesi, e) 4 x 6 boyutunda 8 adet fotograf, 0 Askerlik erteleme veya tamamlama belgesi, g) Cumhuriyet Savcılığı'ndan alınmış iyi hal kâğıdı. Evli veya nişanh olan adaylardan, (a) ve (e)'de kayıtlı belgeler eşleri için de ara vm YIU IC»A w *eı. TEDBIR UVAWI*CA SAötıuA ZARARLIDIR T.C. TEKİRDAĞ İCRA DAİRESİ İFLAS ALACAKLILARI SIRA CETVELİNtN VE İKİNCİ ALACAKLILAR TOPLANTISININ İLANI Dosya No: 1984/3200 tf. Müflis adi ve Soyadı: Hasan Seven ve ikametgâhı: Hükümet Cad. 320 Tekirdağ. Müflis Hasan Seven hakkındaki alaeak ve istihkak iddialarının tahkik ve tetkık işlemi bitmış, Icra ve Iflas Kanununun 206 ve 207. maddeleri gereğince duzenlenen alacaklılar sıra cetveli incelemeye hazır bulundurulmuştur. Sıra ve alacağın esasına ve mıktarına ilişkin itirazlann, ilandan itibaren yedi gün içinde Icra ve Iflas Kanununun 235. maddesi hükmUne göre yapılması, gereken kanuni işlemin ifası, müflis alacaklılanna karşı konkordato teklif etnğinden bu dhetin muzakeresi için ikincı alacaklılar toplantısı olarak tayic edilen 3 Ekim 1985 gunu saat 14.00'te Tekirdağ Icra ve Iflas Dairesi'nde hazır bulunmalan veya yetkılı bir vekil gondermeleri lüzumu Icra ve Iflas Kanununun 232, 234, 235. mad, deleri gereğince ilan ve tebliğ olunur. (Basın: 11252) Universitemizde açık bulunan Sağlık Hizmetleri Sınıfı kadrolanna 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ilgili maddeleri uyannca açıktan ve naklen personel alınacakar. Isteklilerin sınava girecekleri kadronun unvanını belirten dilekçe ekinde 5 adet fotograf, nufus cuzdan örnegı, öğrenım durumu belirtir belge, özgeçmişleri ile 1.10.1985 günü mesai bitimine kadar Rektörluğümuze başvurmaları gerekir. Devlet Memurluğuna Atanacaklar için Zorunlu Yeterlik ve Yanşma sınavlan Gencl Yönetmeliği uyannca yanşma sınavı 3.10.1985 günü saat 10.00'da yapılacaktır. Isteklilerin 657 sayılı Kanunun değışik 48. maddesinde yazılı genel şartlar ile aşagıda kadro unvanlarırun yanında belirtilen ozel şartlan da taşımalan ve sınav günu nufus cüzdanlanm yanlannda bulundurmaları gerekmektedir. Postadakı gecikmelerden sorumluluk kabul edilmez. Sınıfı: Dcrecesı: Unvaaı: Adedi: Aranan Şartlar: S.H.S. 6 Eczacı 1 AçıktanNaklen 5 1 Dış Tabibi Açıktan $6 Dıyetisyen 2 Açıktan S6 Sosyal Çalışmacı 2 AçıktanNaklen 57 Psikolog 2 AçıktanNaklen 4567891012 Hemşire 25 Açıktan Naklen 67891011 Sağhk Teknisyeni 12 Açıktan Naklen 3^5^.789 7 Sağlık Memuru Açıktan Naklen FIRAT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN 163 ÖRNEK NOLU ÖDEME EMRİNİN İLANEN TEBLİĞİ MANAVGAT İCRA MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1985/506 Es. Alacakh Hasan KESER vekili Av. Ahmet YILMAZ'a 1.500.000 TL.sı ve masraflan odemeye borçlu Anlalya Manavgat yolu üzeri No. 70'de mukim YapSan KoU. ŞU. sahibı Cafer CANIKOÛLU adına gönderilen 163 ornek nolu ödeme emri borçlunun adresimn bulunamadığından bahisle bila tebliğ dosyamıza iade edılmiş olup zabıtaca yaptırılan tahkikat neticesinde de adresınizin tespiti mumkün olmadığından ve tespit edilemediğinden gerekli teblıgatın gazete ile ilanen yapılmasına karar verilmiştir. Bu ilanın gazete neşrinden itibaren kanuni sürelere 25 gun ilavesi ile 35 gun içinde borcu ödemeniz, takip dayanağı senetler kambiyo niteliğine haiz değilse 30 gün içinde merciye şikâyet etmeniz, senetler altmdaki imza kendinize ait değilse yine 30 gün içinde Icra Dairesine bildırmenız. aksi halde imzanın kendinize ait değilse yine 30 gün içinde tcra Dairesme bildırmeniz, aksiiıalde imzanın kendinize ait olduğunun kabul edilecegı, imzayı haksız yere inkâr edersenız para cezası ile cezalandınlacağınız, borçlu olmadığınızı veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacagın zaman aşımına uğradığı hakkında bir itirazınız var ise sebeplen ile birlikte yine 30 gün içinde Tetkik Merciine müracaalla ilirazımzın kabul edildiğine dair bir karar getirmeniz, aksi halde cebri icraya devam olunacağı, borç ödenmez veya itiraz etmezseniz 35 gun içinde ttK.nun 74'ncü maddesi gereğince mal beyanında bulunmamz, beS'anda bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursamz hapsen tazyikle cezalandınlacağınız tebliğ yerine kaım olmak uzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 2885
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle