Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/JO HABERLER 12 EYLÜL 1985 Başbakan ÖzaL, tnobüyaMilli Eğitim Bakanhğı kokteylinde gazeteciler bakanı köşeye sıkıştırdı fiyatlarını ucuz buldu Htobilya Fuarı'nı gezen Özal, mobilya alamadığından yakınan kadma, "Niye alamıyorsunuz? Bunlar pahalı değil" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tlırgut Özal, 6. Ankara Mobilya Fuan'nı gezerken, mobilya alamadıklarından yakınan Haolfe AUy adlı kadına, "niye alamıyorsnnuz? Bunjar pahalı değü"' karşılığını verdi. özal, dün öğle saatlerinde fuarı gezerken fiyatlan "ortadireje göre" buldu. Bir evin tüm mobilyalannın bütün olarak 700 bin • liraya satıldığı reyonu gezerken Hanife Atay adlı orta yaşlı bir kadın özal'a, "Biz bnnları alamıyoruz" dedi. özal'da mobilyaların ucuz olduğunu belirterek Atay'a evinde TV, buzdolabı ve fınnı olup olmadığını sordu. özal, Atay'ın eşinin TIR şo1 förü olduğunu ve 1.5 aydır Irak ta olduğunu öğrenince "senin üzerine hanım atanış olmasın" diye espri yaptı. özal, mobilyalan beğendiğini belirterek, mobilya fuannda gördüğü gelişrnenin Türkiye'nin gelişmesinin küçük bir örneği olduğunu söyledi. özal, esnafın sonınlarının çözüleceğini, Halk Bankası'nın esnafa daha yakın hale getirileceğini ve aksesuar ithalinin serbest bırakılacağını söyledi. Fuan gezerken bir reyonda bayan görevli 1 milyon 870 bin lira değerindeki yatak odası takımını göstererek "Efendim size bir takım vereiim" deyince Özal, "Benim param yok" yanıtını verdi. Kamber Ayhan adh bir genç "Türk gençliği adına" özal'ın elini öpmek istedi. Ayhan, Özal'ın elini öperken can güvenliğinin sağlanması nedeniyle fuan serbestçe gezebildiklerini söyledi. özal'a bir koltuk ile üzerinde petek işlemeleri bulunan bir sehpa hediye edildi. Bir ara dinlenmek için oturan özal, sohbet sırasında toptan eşya endeksinin Devlet tstatistik Enstitüsü'ne göre 1.8, Hazine ve Dış Ticaret Musteşarbğı'na göre 1.7 olduğunu belirtti. özal, bir soru üzerine, "Enflasyon 25 yerine 5 veya aro puan fada gerçekleşebilir. 32 veya 33 olabilir. Ama bu sene ytizde 40'ın altında olacağını tahmin ediyoruz' dedi. "Ara seçimlcrinin eylül ayında yapriması dttşünülüyor ran" sorusuna Özal, "Hayır, buna Meclis karar verir. Haöran'dan sonra olması lazım. InşaUah 1986'da olur" yanıtını verdi. Dînçerler: Babayiğitsen aynen yaz FARUK BİLDİRİCİ ANKARA Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dincerler, Nakşibendi tarikatı ile bağı olup olmadığını soran gazeteciye, "Senin AIDS ile ne kadar aiakan varsa, benim de bir tarikatla o kadar alakam var" karşılığını verdi. Dinçerler, Turklerde laiklığin Orta Asya'dan beri uygulandığını söyledi. Milli Eğitim Bakanhğı Basın ve Halkla tlişkiler Müşavirliği'nin filmradyo ve televizyonla eğitim merkezini (FRTEM) de bünyesine alarak yeniden düzenlenmesi nedeniyle verilen kokteylde bakan Vehbi Dinçerler gazetecilerle yaklaşık bir buçuk saat sohbet etti. Kokteylde gazetecilere meyve suyu ve gazoz ikram edilirken Dinçerler, isteyene içki de verilebileceğini söyledi. Dinçerler Osmanlı Devletinin teokratik devlet olmadığına ilişkin konuşmasında bilim adamlannın görüşlerini kitaptan okuduğunu belirterek, bir gazeteciye döndü ve "O gün söylediklerim senin teybinde var. Videoya da kaydettim" dedi. Cumhuriyet muhabirine "niye Danvin'i sizden başka kimse savunmuyor?" diyen Dinçerler, Ankaragücü Trabzon maçı sırasında Cumhurbaşkam Kenan Evren ile özel görüşme yapıp yapmadığını soran gazeteciye şu yanıtı verdi: "Deraek guvenilir kaynaklardan haber alamamışsımz. Sizde sınır yok. Al eline kalemi >az. Sizi takip ederken ben de gazeteciliği ö | rendim. Bakanlıktan ayrdınca herhalde Cumhuriyet'e geçerim. Çünkü en dogru haberi onlar yaaşor. Erkekçe soyluyorum." Gazeteciler, işadamlan ve milletvekillerini milli maçlara götürdüklerini anımsatınca Dinçerler, "Sizi de gotüreyim" dedi. Dinçerler, spordaki gelişmeleri şansa bağladı. Milli Eğitim hizmetlerinin de şansa kalıp kalmadığımn sorulması üzerine "Sizin gazetenin tirajını artırması da şansa kaldı" diyerek esprili yanıt verdi. Dinçerler, bakanlıktan ayrılmaktan söz edince bir gazeteci, "Aynlma haberinizi ne zaman yazacağu?" sorusunu yönelttı. Dınçerler de, "Dua et erken olsun. Daha siyasette beş yıl varun" dedi. Dinçerler, Gaziantep Milletvekili Ata Aksn'nun bakan yardımcılığı yaptığı haberini yazan Cumhuriyet muhabirine dönerek, "O gün gelip Ata'yı sıkıştırmışsın" deyince, Dinçerler ile Cumhuriyet muhabiri arasında şu konuşma geçti: DtNÇERLER Ata'yı sıkıştırmışsın. Yukarı çıkmak için kart almamışsın. Basın Ahlak Yasası var değil mi? Sonra izinsiz fotoğraf çekmişsin. "ÎNŞALLAH MtLLİ EĞİTİM BAKANI OLURSUNUZ' Senin AIDS ile ne kadar aiakan varsa benim de bir tarikatla o kadar alakam var. Sizi takip ederken gazeteciliği öğrendim. Bakanlıktan ayrılınca herhalde Cumhuriyet'e geçerim. En doğru haberi onlar yazıyor. Erkekçe söylüyorum. Atabey'in fotoğraflanm çekmene bir şey demiyorum. Ama bakanlığın duvarının da fotoğrafını çekmişsin. İzinsiz fotoğraf çekilir mi? Duvardan mı izin aldın? Türk toplumunda laiklik Orta Asya'dan beri uygulanmaya başlandı. Ama ben demiyorum, Fransız profesör diyor. Fotoğraf çekmek için Ata beyden izin aldık. DtNÇERLER Ata beyin izin verme hakkı var mı kardeşim? Kendisinin fotoğrafını çekmene birşey demiyorum. Ama bakanlığın duvannın da fotoğrafını çekmişsin. İzinsiz fotoğraf çekilir mi? Duvardan mı izin aldın? Suçumuz duvar fotoğrafı çekmek mi? DtNÇERLER İzinsiz devlet dairesinin içinin fotoğrafmı çekmek. AIDS VE NAKŞtBENDİ TARİKATI "Sizin Nakşibendi tarikatı ile bir bağınız olduğu söyleniyor, doğru mu?" sorusu Dinçerler'i kızdırdı. Dinçerler, sinirlenerek gazeteciye, "Senin de AIDS'le bagın oldnğunu söylıiyorlar" diye konuştu. Dinçerler, sözlerini "Senin AIDS ile ne kadar aiakan varsa benim de bir tarikatla o kadar alakam var" diye tamamladı. Dinçerler, gazetecilerle Osmanlı Devletinin teokratik olup olma Siz de bakan olun müfredat programını siz yapın. Yol açık kardeşim. Benim söylediğimi aynen yazsana babayiğitsen. Bir konu kanun haline dönüşmemişse iki görüşü beraber okuturuz. Simdi bir şey söyleyeceğim, kıyamet kopacak. Darwin meselesi için size kitap dağıtıldı okumadınız mı? Çanta da dağıttık. Hani çanta nerede? İnşallah Milli Eğitim Bakanı olursunuz. Benim sözlerime o zaman hak verirsiniz. Hepinize birer kere milli eğitim bakanı olmayı diler, saygılanmı sunarım. Bir hafta içinde Irak'ı 2 kez uyardık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu» Turk hava sahaMnı "ihlal" ettiğı gerekcesıyte bir hafta içinde Irak'ı ıki kez resmen uyardık. 3 Eylul 1985 günu lran'ı bombalamaya giden Irak uçaklannın Türkiye sınırlanna girerek Çukurova bolgesindekt hava sahasinı ıhlal ettiği saptandı. Aynı gün Dı>ışleri Bakanhğı yetkilileri Ankara'dakı Irak Büyıikelçisını çağınp kendisinin dikkatini çekerek "Bu tür ihtallerin otmamasını" isıedı. Bu u>arıdan altı gün sonra 9 eytul günu Irak uçaklannın bu kez Şemdinlt bolgesindeki Turk hava sahasını ihlal etıikleri belirlendi. Bunun uzerine önceki gun Irak'ın Ankara Ruyukelçisi Dışisleri Bakanlığına çağrılarak yeniden uyanklı. Buyukelçınin "IhUHerden haberi olmadığını, dunımu Bağdat'taki makamlara ileteceğini" bildirdıği oğrenilJı. Dı^ışleri Bakanhğı yetkilileri, "Irak'ın bu iki ha>a ihlalinden dolayı sadece uyanldtğını, Türkiye'nin irak'ı protesto etmesir.in söz konusu olmadığını" aeıkladılar. Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınlarından: İslamiyette Kadın öğretimi: "Kadınlar kaburga kemiğindenyaratılmış.Doğrultmayakalkışmamalı. Türkiye Neden Böyle: "Gazete patronlarının metresleri, padişah cariyelerinden fazla." FARUK BtLDtRİCİ ÜMİT ASLANBAY ANKARA "Elbisesini, ayakkabılannı giyerken, önce sag ayaklannı ve sağ kollannı giymeli, sağ eli ile yemeli. Soyunurken. önce sol ayagını ve sol kolunu çıkarmalı. Camiye, okula, işjerine ve benzeri kapalı yerlere girerken s a | ayagıyla girmeli ve sol ayagıyla çıkmalı. Banyo, tnvalet, kahve gibi yeriere ise önce sol ayagını sonra sağ ayagı atmalı, çıkarken bunun tersini yapmalı. Saçmı tararken önce sağ tarafını taramalı, Uraş olurken sag tarafından başlamalı. Bir topluJuğa bir şey ikram ederken, dagıtırken sağ tarafta bulunanlardan başlamalı." Diyanet işleri Başkanlığı' nca yayımlanan Dr. Eyüp Şenay'ın "Gurbetçinin El Kitabı"nda bu öğutlere yer veriliyor. Devlet Bakanı Kâzım Oksay'ın ANAPın Petek gazetesindeki yazısında övduğü kıtap 10 bin adet bastırıldı. Diyanet işleri BaşkanlıŞı'nın yayımladığı "tslamiyette Kadın Öğretimi" adlı kitapta ise Prof. M.Tayyip Oldç görüşlerini açıkbyor. Okiç'in Din işleri Yüksek Kurulu'nca uygun görülen kitabında, "Kadmlar yaradılış itibanyla, yani fîzik bakımından erkeklere nispeten daha zayıf ve daha narindirler. Kaburga kemiğinden yaradılmış olduklanndan, onlan dogrultmaya kalkışmamalıdır. Aksi halde kınlırlar. Diğer tabirie onlara karşı kaba muamelede bulunulmamalıdır" göruşüne yer veriliyor. PATRON METRESLERt Türkiye Diyanet Vakffnın Sıhhiye'deki kitabevinde satılan Ali Yürük'ün "Türkiye Neden Böyle" adlı kitabında Osmanlı devletinin garip bir şekilde savunulduğu gözleniyor. Yürük, Osmanlı padişahlarının cariyelerinin sayısal çokluğuna şu gerekçeyi buluyor: "Osmanlıya çatan gazetelerin en çok alaya almaya kalkışüklan kooulardao bin de Osmanlı padişahlannın harem hayatları >e cariyeleridir. Mesela: Osmanlı devletinde haremi en kalabalık olan padişahın cariyelerini sayınız. O padişahın cariye sayısı, mesela bugünkü bir gazete patronunun metreslerinin sayısının yansı kadar bile tutmaz. Gene de Osmaniı'nın gözündeki çöpiı goriirier de, kendi gözlerindeki mertekleri gizlemeye çahşırlar." Kuran okuyan dört Müslümamn "ayin" yaptığı gerekçesiyle yakalanmasını eleştiren Yüruk Necmettin Erbakan'ın "Tespih çeken ellerle tetik çeken elkri bir tutarlar" sözünü alarak ibadet eden Müslümanların tutuklanmasına karşı çıkıyor. ZİHİNLERE KAPALI Abdülhamid'i büyük devlet adamı olarak tanıtan Yunik, eğitim sistemini de zorbalık olarak tanımlayarak, "Nitekim bizde, fikir hürriyetine hiç inanmayan ve musamaha etmeyen adamlar, okumayanlardan değil, hep okumuş olanlardan çıkıyor" diyor. Yürük'e göre "Osmanlı devleti Türkiye'den daha ileri "Ama Osmanlı hanedanını tekrar kurmaya çalışsak bile kura tamrken sağdan başlaV İlim tman Etmeyi Gerektirir: "Yüce Allah mucizeleri zihinlere kapalı tarzda yaratıyor." Bilimsellik Üzerine: "Öyleyse Einstein neden siyonist kaldı?" mayız. Bu yttzden artık 1984 kafasıyla çağa uygun düşünmek. hadiselere tarafsız bakmak ve ilmi neticeler çıkarmaya çalışmak lazımdır." Diyanet tşleri Başkanlığı'nın "tlim tman Etmeyi Gerektirir" adlı kitabında bilım anlatılırken, " Gerçekten yüce VIIah mucizelerini zihinlere kapalı kalan bir tarzda yaratıyor" denilerek bilimsel açıklamalar yapılıyor. Aynı kitapta insanların meydana gelişine değınilirken, "tnsanın asiını inceleyen birkaç nazariye vardır. Bu nazariyelerin ele alınması sabit fikirii kimselerde huzursuzluk meydana getirir" denilerek insanların ortaya çıkışına ilişkin görüşler anlatılıyor. Daha sonra da "tnsan hayatı ilk kiMİcımından tekamdl nazariyesine uyarak meydana gelmiştir" açıklamasından sonra hiçbir açıklama yapdmaksızın bu gönişün tslami inanca aykırı olduğu kaydediliyor. EİNSTEİN MÜSLÜMAN OLSAYDI Vakıf Kitabevi'nde satılan Ühan Kutluer'in "Bilimsellik Üzerine" adü kitabı, bilimi Batı bilimleri, tslam bilimi diye ikiye ayırıyor. Dinbilim çatışmasımn Müslumanlarda hiçbir zaman olmadığını savunan Kutluer, sözlerini şöyle sürdürüyor: "tslam dünyasında bugün Bablılann bilimsel çauşmalanna tekabül eden araştırmalann ardı daha 13. » ' d a kesilmişti. Ondan sonra karşımıza hep bireysel çabalar çıkıyor. Zaten tslam dünyasında ilim kavramının algılanısı bugun Batılılann bilim dediği şeyden çok farklı boyutlardaydı. Yani bırakın bih'mdin çatışmasının varlığım, bu ikisini birbirine kanştınnamak konusunda da net bir bilince sahiptiler. Zaten tslam bizatihi ilimdi. O gelmiş cahiliyet sona ermişri." lslamı ilim olarak algılayan Kutluer'in kitabından, ilginç bazı bölümler şöyle: "... Bilim adamı, ama sırf namuslu bir bilim adamı olmalan hesabtyla gerçegi bulan ve Allah'a inananlann yazdıklan kitaplar yayın dünyamızda oldukça geniş okuyucu kitleleri buluyor kendîne. Bu okuyuculann çoğu (ah ne olurdu Einstein da Müslüman oluvereydi) gibi yazıklanmalarda da bulunuyorlar. Belki, ama hiçbirinin Einstein'in dilini çıkaran fotografına bakıp da neden özellikle bir siyonist olarak kalmakta direndiğini, diişiındüğunü sanmıyo" . . . Eğer Müslüman bilim adamlan Batı bilim sistemi içinde çalışmalannı sürdurmeye devam edeceklerse, toplumlannı, aziz bildiği değerlerden uzaklaştırmayı, toplumlanyla hiçbir ilgisi olmayan problemler iıstüne çalışarak potansiyel ve kaynaklarını kunıtmayı, kendilerini toplumlanna ve manevi vartıklanna karşı yabanalaşünnayı da göze almışlar demektir." " . . . Din ile bilim söz konusu olduğunda sarfedilecek dikkat daha yoğun olmalı, bu konuda sağlıkJı bir tefrik etme düzeyine ulaşılmalıdır. Zira dinin konuştuğu alanlar, genelükle bilimin sustuğu alanlardır." Savcı Marini, Abduttah Çatlı'yı sorguya çekti Çatlı, Mehmet Ali Ağca'nın uzerinde çıkan sahte pasaportu düzenleyen kişi olarak biliniyor. PARİS, (Cumhuriyet) önceki akşam Rorna'dan gelen savcı Marini, Paris'te ltalya Meydanı yakımndaki Sante hapishanesinde tutuklu bulunan Abdullah Çath'yı dün sorguya çekti. Cezaevi çıkışında Savcı Marini, Çatü'nın gerçek kimliğini vermemeye devam ettiğini ve tutuklandığı sırada kullandığı pasaporttaki sahte adı "Hasan Kurtoglu" olduğunda ısrar ettiğini söyledi. Marini sözlerini şöyle sürdürdü: "Çatlı'nın hiç konuşmama olasılığı vardı. Kurtoglu kimliğiyle konuşmayı ve sornlarunı yanıüamayı tercih etti. Ben de ısrar etmeyip kendisine hayatı iie Ugili sorular sordum. Sorgulama yanna kalabüir. Miimkün olduğunca çok konuşturarak çelişkikri yakalamaya çahsıyorum. Örnegin 'Bulgaristan'da ne kadar kaİdımz?', 'Ağca'yı nasd tanıdınız?' gibi sonılan tartışma uzadıkça soracağım." Marini, görüşmeden sonra kötümser olmadığını ekledi. Abdullah Çatlı, Papa suikastından sonra Mehmet Ali Agca'nın Uzerinde çıkan "Faruk Özgiin" adına düzenlenmiş sahte pasaportu düzenleyen kişi olarak biliniyor. tsviçre'de uyuşturucu madde kaçakçılığına karışan Çatlı, 1984 ekiminde Fransa'da aynı suçtan yakalanmış, ancak uzun süre "Hasan Kurtoglu" olduğu samlmıştı. Geçen nisan ayında Almanya'dan getirilen Sükyman Yetkin adlı kişi, Kurtoğlu'nun Çatlı olduğunu teşhis etmiş, bu durum mayıs ayında, Fransız TV'da konuyla ilgili bir programda söz alan uyuşturucu masası komiseri Franqnet tarafından resmen açıklanmıştı. Gerek Türkiye'den gerekse Isviçre'den getirilen parmak izleriyle "Hasan Kurtoğlu"nun Abdullah Çatlı olduğu hakkındaki kuşkular ortadan kalkmış oldu. Eldeki kesin bilgilere rağmen "Hasan Kurtoğlu" olduğunda ısrar eden Çatlı, Sante hapishanesinde uyusturucu kaçakçıhğmdan yargüanmayı bekliyor... Isviçre ve Türkiye hükümetleri, Çatlı'nın iadesini Fransa'dan istemişlerdi. dığı konusu ile Danvin kuramını şöyle tartıştı: Teokratik devlet tartışmasına siz neden katıldınız? DtNÇERLER Ben katılmadım. Bilim adamlannın o meseleyi biraz daha tartışması lazım. Ders kitaplannda bu konuda degişiklik yapılacak mı? DtNÇERLER Bilim adamları hangi konuda mutabık kalırlarsa onu yazarlar. Ben o konuşmamda bir bilim adamının kitabını okudum. O zaman Osmanhlann teokratik devlet olduğunu söyleyen Niyazi Berkes'in kitabını neden okumadınız? DtNÇERLER Sen neden bu gazetede çalışıyorsun da, başka gazetede çalışmıyorsun? O farklı bir konu, kaldı ki burada degişik gazetelerde çalışmış arkadaşlar var. DtNÇERLER Onun üslubu güzelmiş, onu almış okumuşuz. Sen de obürunü yaz. Üç bilim adamının görüşünü alıp ona da bilim diyebilir misiniz?.. DtNÇERLER Yaradılış teorisine neden karşı çıkıyorsunuz? Ben Darwin'e karşı mı çıktım? Darwin'in alternatifı yaradıhş teorisi. ikisini de okutacağız. O da bilimsel. O göriiş bilimsel degil. ABD mahkemeleri laikliğe aykın buldular. Sizin çevirdiğiniz Gish, dünya tarihini 6 bin yıl önceden başlatır. Oysa Anadolu'da 10 bin yü önce de uygariıklar var. DtNÇERLER Nereden biliyorsun bunları yahu? Sayenizde hepsini aldık okuduk. BABAYİGtTSEN AYNEN YAZ DtNÇERLER Bravo vallahi. En azından eğitime katkımız oluyor. Gazetecilerin daha mukemmel olmalarına yardımcı oluyoruz. Danvin'e karşı çıkarken, açıklamanızda (kim insanın yaradılışını gordü) diye bir cümle vardı.. DİNÇERLER Yok kardeşim, bizim sözümüz değil. Bir profesör yazmış. Bulun profesörü, cevap versin. Şimdi Danvin'e cevap mı veriyorsunuz? Bir teorinin ispatlanması için neler lazım? Bunu biliyor musun? Bilmiyorsan bir kurs aç"ahm git öğren. Biz yaradılış teorisini en doğru budur diye koymadık. Peşin fikirle hareket ediyorsunuz. Size göre dinle bilim arasındaki fark nedir? DtNÇERLER Sen bilmiyor musun? Bilmiyorsan belle. O zaman müfredat programını biz yapıyoruz. Siz de bakan olun, o zaman siz yapın. Yol açık kardeşim. Osmanlı devletinin teokratik devlet olduğuna karşı mı çıkıyorsunuz? DİNÇERLER Kardeşim bilim ne diyorsa odur. Siyasetçilerın söyledikleri kendi takdirleridir. Sizin bu konuda görüşüniiz yok mu? DtNÇERLER Benim söylediğimi aynen yazsana babayiğitsen? Bir konu kanun haline dönüşmemişse iki göruşü beraber okuturuz. Size göre Osmanlı devletinin teokratik olması konusu ispatlanmamış bir göriiş mü? DtNÇERLER ...Şimdi birşey söyleyeceğim, kıyamet kopacak. Türk toplumunu Atatürk laik hale getirdi... DtNÇERLER Laik olduğundan şüpheniz mi var? Bu toplumu laiklikten sıyırmaya kimsenin gücü yetmez. Sizin aranızda niyetli olanlar varsa... Sorunun anlamını zorlamıyor musunuz sayın bakan? Türk toplumunda laiklik ne zaman uygulanmaya başlandı? DtNÇERLER Orta Asya'dan ben uygulanmaya başlandı. Ama ben demiyorum. Fransız profesör diyor. Bu gönişe inanıyor musunuz? ÇANTA NEREDE? DtNÇERLER Benim inanmam şart mı kardeşim? Milli Eğitim Bakanının şahsi görüşü kıtaplarda okutulan görüş değil ki. Dinçerler, daha sonra sohbet sırasında ders kitaplarındaki değişiklikleri soran gazeteciye "Kimin adını soruyorsun?" dedi. Söyîemediği şeylerin yazılmasından yakındı ve bir gazeteciye dönerek "Danvin meselesi için size kitap dağıttık. Okumadınız mı? Çanta da dağıttık. Hani çanta nerede?" diye sordu. Bir ara fotoğraflannın cekılmeye başlaması üzerine Dinçerler, "Çek çek, sayemde bugun epey para kazandınız" dedi. Eğitimin kalitesinin düşüklüğünden söz eden Dinçerler, Pakistan'dan İngilizce öğretmeni getirilmesi konusunda, "tngiliz, Fransız, Alman ogretmenler getirdim. Hiç sesiniz sedanız çıkmadı. Pakistan'dan öğretmen getirince neden ilgileniyorsunuz? Pakistanlılan sevmiyor musunuz?" biciminde konuştu. Dınçerler, Pakistan'dan yılbaşına doğru bir grup öğretmen geleceğini ve bir mulakat heyetinin Pakistan'a giderek öğretmenleri sınava tabi tutacağım söyledi. Öğretmenlere verilen güvenlik formunda eskiden hangi derneğe uye olduklannın sorulduğunu belirten gazeteciye Dinçerler, "Gönder bir bakalım" dedi. Dinçerler, kokteylin sonunda yaptığı konuşmada yeni düzenleme ile Milli Eğitim hizmetlerinin bankalar gibi "şeffar* hale getirileceğini belirtti. Dinçerler konuşmasını, "Tavsiye ederim inşallah Milli Eğitim Bakanı olursunuz. Benim sözlerime o zaman hak verirsiniz. Hepinize birer kere Milli Eğitim Bakanı olmayı diler, saygılar sunanm" diyerek sona erdirdi. Evren, TehdaVı kabul etti ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Refah Partisi Genel Başkanı Ahmet Tekdal'ı dUn kabul ederek bir süre görüştü. Tekdal, yarım saat süren görüşmeden sonra, Köşkten ayrüırken partisinin genel kongresinden sonra Cumhurbaşkanı Evren'e görüşme talebinde bulunduğunu bildirdi, Bu isteğin kabul edilmesi üzerine bir nezaket ziyaretinde bulunduğunu belirtti ram?" Idam cezasuıa mahkum edildi ÎZMİR, (a.a.) Hırsızlık yaparken kendisine engel olmak ısteyen polis memurunu öldüren Sebahattin Çayırtepe, yargılandığı Izmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafmdan idam cezasma çarptırıldı. Sebahattin Çayırtepe, 1 Eylül 1984 gunu Bayramyeri otobus durağmda, bır kanıyonetten hırsızlık yapmak isterken kendisine mudahaîe eden polis memuru Resul Morgül'ü bıçaklayarak öldürmüştO. DttnkU duruşmada sanık hakkında, adli tıp tarafından verilen cezai sorumluluğunun yerinde olduğuna daır rapor okundu. Mahkeme heyeti. Sebahattin Çayutepe'nin idanuna karar verdi. HP'li Irmak, Dinçerler'in yanıtlaması için önerge verdi BAŞSAGUGI 10.9.1985 günü göreve giderlerken EdirneKeşan yakınlarında elim bir trafik kazası sonucu yaşamlarını yitiren arkadaşlanmız r okul kitaplaraıda bakanlığın yasakladığı sözcükler var mı? var mıdır? • Varsa çıkanlması emri verilen sözcukler, bakanlığınızın hangi kuruluşu ve kişiler tarafından yasaklanmıştır? • Heriuugi •ygar bir Ukede, bir bakanhtın müetin dttyle oynamak yetkisi olabikceğini düşünüyor musunuz? • Televizyon yayınlarında Türkcenin temel kurallannın b' zulmasına hatta yok edilmesü. göz yummak acaba yeni kültür politikasmın bır gereği midir? • beride bugün yasaklaaan sözcokler serbest otrakıhr, bakanın savundugu sözcukler yasaklanırsa, sayın bakan bunu aynı şekilde dogal karşılayacak ve Türk kültürü kurtarüıyor diyecek midir?" CENGtZ DEMİRYOĞURAN NEVZAT SAEUKAYA'nın anıları önünde saygıyla eğiliyor, ailelerine, tüm çalışma arkadaşlanna ve dostlarına başsağhğı diliyoruz. T.YOLİŞ SENDtKASI tSTANBUL BÖLGE VE 2 NOLU ŞL'BE BAŞKANLIĞI Not: C.Demıryoğuran'ın cenazesi 12.9.1985 gunü ıkindi namazına muteakip Beşiktaş Sınanpaşa Camii'nden kaldınlacaktır. Nevzat Saklıkaya'nın cenazesi ise, memleketi olan Malatya'da toprağa verilecektir. adh parçalarıyla bir anda A vrupa müzik listelerinin başına geçen OPUS topluluğu, dün gece Açıkhava Tiyatrosu'nda htanbullu gençlerin karşısına çıktı. Yaklaşık 4 bin kişinin doldurduğu tiyatrodaki konser sırasında, topluluk liste başı olan şarkılannı iki kez söylemek zorunda kalırken, yaklaşık iki saat boyunca gençlerin oturmaksızın dans ettikleri gözlendi. Önceki gece yapılması gereken, ancak kötü hava koşulları nedeniyle dün akşama ertelenen konserin 3 bin ve 6 bin lira olmak üzere düzenlenen biletlerinin tamamı, konser oncesi tukendi. Ewald Pfleger, Nicki Gruber, Hemig Rüdisser, Günter Grasmuck ve Kurt Plisnier 'den kurulu topluluğun uyeleri dünya tumelerinm ilk durağı olan ulkemizden bugün aynlacak. (Fotoğraf: MEHMET AKİF) ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HP Konya Milletvekili Sabri Irmak TBMM Başkarüığı'na bir soru önergesi vererek Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler'in yanıtlamasını istedi. HP'li Irmak.Bakanlık tarafuıdan yeni bastınlan kitapiarda yasaklanan sözcüklerin olup olmadığını sorarak, bir bakanlığın mülttin düiyle oynama yetkisi olabileceğini düşünemedilderini belirtti. Sabri Irmak'ın Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler'in sözlü olarak yarutlamasım istediği sorular şöyle: • Yeni okul kiuplan basıma giderken, sayın bakanlığınız tarrfmdan yasaklanan sözcukler