Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ARALIK 1985 EKONOMİ Geçen hafta CUMHURİYET/1I EKONOMDE DIYALOG ALİ KOÇMAN 1943'te tstanbul'da doğdu. îstanbul îktisadi ve Ticari Ilimler Akademisini bitiren Koçman, daha sonra ABD ve tngiltere'de lisansüstü öğrenim gördü. A ile şirketlerinde yöneticilik görevinde bulunan Ali Koçman 1980 yılı ocak ayından 1985 ocağına kadar beş yıl süreyle TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. bir şey duşunülmezdi. Şimdi de belki yadırganıyor. Ama bu yadırgadığımız hadiseler, bizim ozendiğimiz duzen içerisinde senelerden beri cereyan eden hadiseler. Yani liberal ekonominin kuralı olarak cereyan eden hadiseler. Alışacağız. Zaman içerisinde buna da alışacağız. Tabıi sistemin yerleşmesinde bence siyasilerin hatta sıyasılerden daha fazla özel sektorun çok onemli bir rolü olacak. Ben ozei sektor derken de, ne 500 firmayı ne 200 işadamını kastediyorum. Devlet memurluğu yapmayan, emekli olmayan ve gunluk ucret mukabili çalışmayıp da bir şey alıp satan, gunluk hayatında tıcaretle geçinmeye çalışan ulkedekı herkesi kastediyorum. Herkes bu sısteme ayak uydurmada, zaman içerisinde fevkalade sorumlu ve onemli bir rol oynayacaktır. Bu başanlacak mıdır? Başarılamayacak mıdır? Ve bu Turgut Beyin, hukümetin, mustakbel iktidarların değil, ticaretle meşgul olan vatandaşın sorumluluğu altına giren bir hadisedir. Şimdi efendim, sizin çizdiğiniz genel çerçeve içerisinde, yani piyasa ekonomisini temel alan, pivasanın işlevini en a/ından inkâr etmeyen bu çerçeve içerisinde kalarak bugunku hıikumelin politikalanna, bir alternatif düşunülduğünde; hukümetin ekonomide çizdiği bir felsefe var, bir de onun dışında strateji var, uyguladığı politikalar var, erişmek istedigi hedefler var, eriştikleri var, erişemedikleri var, bunlara bu çerçeve içerisinde kalarak bir alternatif duşünıildüğünde, ya da ortaya atıldığında şoyle bir reaksiyon. ya da cevap verilebilijor: Deniyor ki, "eskiye mi donelim?", ya da adeta başka bir genel çerçeveye geçilecekmiş gibi, "biz bunu bir hayat tarzı olarak benimsedik, onun için eleştirmeyelim " Sizin yaklaşımınızı da bir nebze buna benzetmek mümkün. Halbuki bu çerçevevi bozmadan, sizin çizmiş olduğunuz piyasa ekonomisi çerçevesi içinde bir alternatif duşunmenin yaran yok mu? Dolarda Noel öncesi sessizlik Amerıkan Doları onceki haftaki hızlı düşuşünden sonra uluslararası döviz piyasalannda güç kazandı ve onemli tüm paralar karşısında değerlendi. Batı Alman Markı karşısında 2.50'nin altına ineceği yolundaki beklentiler de gerçekleşmedı. Dolar hafta boyunca 2.50 ile 2.53 mark değerleri arasında işlem gordu. Böylece ABD mali yetkılilerim'n istediği biçimde dolar .rnark karşısında 2.50 ile Japon Yeni karşısında da 200 yen değerlerine yakın oranlarda istikrara kavuşmuş oldu. Uluslararası şirketlerin yıl sonu bilançolarını denkleştirmek amacıyla Amerikan parasına yönelmeleri dolara güç veren en onemti etken oldu. Yatırımcılar ise ABD Merkez Bankası FED'in reeskont faizlerini aşağı çekmeyeceği ve dolayısıyla dolara verilen faizlerin yuksek kalacağına inandıkları için pozisyonlarını bozmak istemiyorlar. Nitekim merkez bankalannın piyasalara müdahale beklentisınin zayıflaması da dolara olan talebi de kısmi olarak arttırıyor. Uzmanlar Noel öncesi sessizlik içine giren döviz piyasalarında yıl sonuna kadar önemlı bir hareket olmayacağjnı belirtiyorlar. Bilanço ayarlamalannın yapıldığı bu dönemde hiçbir yatınmcının ve şirketin buyuk çaplı doviz alış verişlerine girı mey eceği ve bu nedenle doların 563 00 Dolar (döviz alış) i i mark, yen, sterlin, Isviçre Frangı gibi paralar karşısındaki paritelerinin şımdiki düzeyierine yakın oluşacağı tahmin ediliyor. ABD'de dar anlamdaki para arzı Ml'in beklenenden daha yükselerek 4.4 milyar dolar artışı doların değer kazanmasında etkili oldu.Ancak haftanın son gunünde yuzde 7'lik işsizlik rakamı pıyasalarda fazla yankı yaratmadı. Son günde dolar 2 52 mark, 202.97 yen, 2.10 Isvıçre Frangı uzerınden işlem gördü. Ingiliz Sterlini de bir önceki haftanın kapanış değeri olan \AS dolardan 1.47 dblara indi. Doların uluslararası piyasalardakı yıikselişı sonucu Amerikan parası Turk Lirası karşısında da 510 kuruş değer kazandı. Hafta başında 557.90 TL olan doların dovız alış kuru hafta sonunda 563 TL'ye çıktı. Batı Alman Mar. kının değer abşı ise 85 kuruşta kaldı. Ekonomide ciddi bir alternatif gösterilirse demokrasi güçlenir Sayın Koçman, siz geçenlerde bir derginin duzenlediği bir açıkoturumda 24 Ocak Kararlan'ndan uçbeş yılda bir sor.uç beklemenin pek doğru olmadıgını, bu kararların >eni bir ha>at t a r a orta>a koyduğunu, bu hayat tarzımn ebedi>en savunulması gerektigini belirtmişsiniz. Şimdi burada "hayat tarzı" >a da "yeni bir hayat tarzı" derken nevi kastedivorsunuz? Onu biraz açıklar mısınız? KOÇMANŞunu kastediyorum. Biliyorsunuz demokrasinin mevcut olduğu, yani çok partili siyasi hayatın mevcut olduğu sanayileşmiş ülkelerde serbest piyasa ekonomisi bir temel düzendir. Bu temel düzen esas kabul edilerek, siyasi iktidarlar gelir gider. Daha açayım musaade ederseniz! Sosyalist partilerin, sosyal demokrat partilerin doğrudan iktidar olduğu veya koalisyon ortağı olduğu donemlerde de serbest piyasa ekonomisini esas alan temel duzen hiç değişmez. Komünist partilerin, burada demokratik komünist partilerin tabirini kullanayım iktidar olduğu veya buyuk muhalefet partilerini oluşturduğu ülkelerde de bu değişmez. Benim çağın buyuk pohtikaalanndan, devlet adamlarından biri olarak kabul ettiğım îtalya Komünist Partisi Genel Sekreteri Berlinguer vardı. Onun beyanları bence Avrupa komünist partilerinin 1970'ten sonra temel goruş değişikliklerine yansıyaıı konuşmalardı. Mesela Italya'da Berlinguer'in komünist partisi buyuk koalisyon ortağı olsaydı, yıne serbest piyasa ekonomisini temel olarak kabul etmeye devam edeceklerdi. Ancak bazı siyasal ve ekonomik tercihlerine göre birtakım değişiklikleri yapacağını söylemışti. Tabii komünist partiler, en ekstremdekı «.i>asi goruş olarak alıyprum. Bugun A\rupa'da sosyal demokratlann ve sosyalistlerın artık hberal ekonomiden ne derece uzak olduklannı tartışmak mumkun değil. Hele son Fransa \e Ispanya misalini ele aldığımızda, onlann serbest piyasa ekonomisini açıkça temel kabul ettikleri ortada. 24 Ocak Kararları, bir tercih olarak ahnmamıştır, bir zaruret olarak ortaya çıkmıştır. Ama 24 Ocak Kararlan'nın temelinde ve Özal fekefesinin temelinde, bundan önceki ortanın sağında ve muhafazakâr partilere nazaran çok daha açık ve samimı bir şekılde ferdiyetçı bir düzen, yani serbest piyasa ekonomisini esas alan bir liberal ekonomi savunuculuğu vardı. Bu temel olarak Turkiye'ye yerleştirildiğinde, Türkiye'nin genel ekonomik ve siyasal düzeninin hep benzemeye çahştığımız Avrupa modeline çok daha yaklaşacağını ve ekonomide liberalleşme ve ferdiyetçilik olayının, hâlâ sıkıntılannı çektiğimiz siyasi hayatta liberalleşme olayırun gelmesine yardımcı olacağını düşünüyorum. Bu bakımdan "hayat tarzı" dedim... Şimdi efendim... KOÇMANIzin verirseniz, bir açıklık daha getirebilir miyim? Şunu gayev açıkhkla ifa4e etmeye çaİış.ıyorunv Avrupa'daki duzenin temelinde kapitalist sistem vardır. Ama kapitatist sistemin son zeni kurabileceğinı ben zannetmıyorum. Bir zaman sureci var. Ama ben bu iktidarın bunu sahte bir niyetle değil, ciddi bir niyetîe başlattığı kanaatini taşıyorum. Ve Turgut Beyin kişiliğinden gelen bir yapı içerisinde serbest piyasa ekonomisine geçiş ve daha az mudahalelı bir döneme geçiş için samimi gayretlerin sarfedildiği kanaatini taşıyorum. Bugunku haliyle dahi, yani şu iki senede katedilen mesafeyle daha başka siyasi partilerin oluşturacağı mustakbel ıktidarlann bu iki senede yapılanların tesiri altında kalacağını ve bazı temel değişiklikleri dahi kolay kolay değiştirebileceğini sanmıyorum. Yani bu yönde bir gidiş var diyorsunuz? KOÇMANVar, ben bunu hıssediyorum. Şimdi bu konudaki ikinci sorum, iş âleminin bu yeni felsefeye, yeni hukumet etme tarzına ne ölçüde intibak edebildiği. Benim görebildigim kadarıyla 1980 oncesinde, ozellikle sizin de degindiginiz gibi muhafazakâr sağ partilerin iktidar oldugj donemlerde, iş âlemiyle hukumetler arasında oldukça >akın bir danışma mekanizma Ulagay sordu, Koçman yanıtladı: Muhalefet yapanlar "verin iktidarı bize her şeyi duzeltelim" kolayalığından kurtulup ekonomide Özal politikasına alternatif olabilecek ciddi öneriler ortaya koyabilirlerse hem iktidar daha iyi çalışır, hem de demokrasi gelişir. Ben 1980 öncesinin Doğulu toplumlara özgü boş çekişme ortamının Turkiye'ye bir şey getireceğine inanmıyorum. KOÇMANOnun yaran var. Zaten alternatif düşünme ve alternatifler uretebilme, "alternatifimiz voktur" diyen hukumeti daha iyi çalıştırır. Alternatif, elbette vardır. Ama bir yandan da alternatiflerin çok açık ve berrak ortaya konmaması olayı vardır bence Turkiye'de. Yani alternatif deyince bizde sadece yonetime talip olma anlaşılmaktadır. Ben bunu tenkıt ediyorum. Yani, "iş bilenin, kılıç kuşananın, bu düzen aynı düzen, verin bize, bir anda duzeltelim" anlayışı. Yok böyle bir şey. Alternatif derken, gayet berrak olarak alternatifinizi ortaya koyacaksınız, kamuoyunda tartışacaksınız, seçimi kazanacaksınız, iktidara geleceksiniz, ama uygulanır da başanh olur mu? O ayrı keyfiyet. Alternatif elbette var. Mesela, "faizleri donduracağım. veya bir sure enflasyonu aşağıya indirebilmek için faizleri enflasyonun altına indireceğim" demek bir alternatiftir. "tthalat, ihracat dediniz, işte havali ihracat. Bu ihracat politikası tutmamıştır, ben dış ticareti devletleştireceğim" demek bir alternatiftir. "Bankaları devletleştireceğim" demek bir alternatıftir. "Şu şu sektorleri iktidar olursam devletleştireceğim" demek alternatiftir. Şimdi bunlann hıçbiri söylenmiyor. "Belki iktidar olurum ondan sonra gorursunuz" şeklinde soylenıvor. Ben bunu tenkit ediyorum. Bu Doğulu politikası. Bakınız Fransa'da, sosyalistler iktidara gelirken, "200 milvar frank butçe açıgını goze alıyoruz, enflasyon bizim için tehlike değildir. Biz ilk önce istihdam yaratacağız. Şu kadar yuz bin kişiye iş bulacagız. Devlete icap ederse faziadan memur alırız" dıye meydanlarda bağırarak geldıler. Ama bugün o politikası iflas etti, vazgeçti. Belki seçimi kaybedecek. Geriye dönmeme hadısesini de şahsi kanaatim olarak açıkhkla soyleyeyim. O geriye dönmeler ımkân dahiline girse bile, Türkiye'nin bugunkü yapısı içerisinde ve dünyanın bugun yapısı içerisindekı Turkıye açısmdan, Turkiye'yi o yonetimle idare etmek hayh zor olacaktır gibi geliyor bana. Yani polıtize etmek, Turkiye'yi devamlı bir cahlı siyasi ortam içersinde tutup, polemiklerle, bunun gibi şeylerle yonetmek bir haylı zor olacaktır. Önem açısından ekonomıye yüzde 80ağırhk vermeyen bir yonetimin Turkiye'de bundan sonra ışı zordur. V* si7 yonrtime talip otacak bh parti ya da siyasi tesekkülun ekonomide gayet tutarlı bir alternatif ortaya koymasını istivorsunuz... KOÇMANGayet açık şekilde Avrupa'da kötu yonetimlerden dolayı iktidarlar seçim kaybediyorlar, ama muhalifler de birtakım şeyler söylediklerinden dolayı iktidar oluyorlar. Y'anı ben siyasi liberalizmin Türkiye'de gelişmesini ve haklar bakımından demokrasinin tam anlamıyla yerleşmesi kavgasını herkesin konuşur haline gelmesi şeklinde anlamıyorum. Herkes konuşsun, herkes fikrini söylesin. Ama politika uretilsin. Yanı bir devlet bütçesi bakımından, sosyal harcamalar bakımından ekonomik ağırlıklı politikalar uretilsin. Bunlar kamuoyunda tartışılır hale gelsin. Sadece ıktidann değil, mustakbel iktidarın ekonomive bakış açısı temelde nedır? Bunlar da tartışılır hale gelsin. Ben buna taraftarım. Bu olduğu takdırde, siyasi demokrasinin daha koklu, Turkiye'ye yerleşeceği kanaatini taşıyorum. Altın piyusaları durgım Bir önceki hafta New Yörkta 322.50 dolara inen altın hafta başında da tum dış borsalarda değer kaybetti. Haftanın ilk günunde Londra borsasında 319 dolara kadar geriledı. Doların döviz pıyasalarındaki hareketlerine bağlı olarak altın da ilk uç günde 319322 dolar civarında değerlerden işlem gordü. Londra borsasında perşembe günu 322.50 dolara çıkan altının 31.1 gramlık ons fiyatı cuma gunu de değişmedi. Diğer borsalarda da altın 322 ile 323 dolar değerlen arasında işlem gördu Doların hafta başındaki düşuşü Kapalıçarşı'ya da yansıdı ve Cumhuriyet altını ilk iki gunde 150 lira değer kaybetti. Ancak son üç günde hiç hareket göstermeyen Cumhuriyet altını dun Kapalıçarşı'da 40 bin 500 liradan satıldı. 24 ayar kul40 600 Son otuz yılda Türkiye'deki muhafazakâr ve ortanın sağındaki partilerin yaptıklarına ve söylediklehne baktığım zaman ekonomide ve politikada liberalleşme amacına en yakın konuşan ye davranan kişinin Özal olduğunu görüyprum ve onun için Özal'ı desteklıyorum. sı, belki de etkileme mekanizması oluşmuş gibi göninüyordu. Özal yoneüminde bir başka uslup var sanki. Bu yeni üsluba, bu yeni felsefeye ne olçüde intibak edebildi iş âlemi? KOÇMANÖzel sektor geçmiş yıllar itibariyle bilhassa, o ikâme sanayi kuruluşu dönemi dediğimiz dönem itibariyle himayeciliğe alışmış. Ankara'daki hükümetlerle olan ilişkilerinde yakın ve özel birdiyalog kurmaya daabşmış ve alışımlmış. Çunku, kâriılığmız yatınmınız, ithalatınız, ihracatınız, Ankara'daki egemen olan siyasi gücun iki dudağının arasında kalmış. Şimdi bunlar piyasanın kendi şartları içerisinde oluşur hale yavaş yavaş geldiğinde, farklı bir durum ortaya çıkıyor. Yani o tabiri de kullanmak istemiyorum, "Kalan kalır, giden gider" tabirini, çunkü çok negatif bir şey yarattı, ama maalesef, temelinde serbest piyasa ekonomısınde doğru olan bir sozdur bu. Yani ABD'de, Ingiltere'de, Almanya'da, binlerce firma kotuye gidebilir, binlerce firma tasfiye olabilir, binlerce firma yeniden kurulur, birleşir, buyur. Bizde zaten ozel sektor bir nadide çiçek gibi yetiştirilmiş. Yani devletin yönlendirdiği ekonominin içerisinde özendirilen geliştirilmeye çahşılan bir unite gibi duşünulmüş. Mesela Türkiye'de hiçbır zaman akla gelmezdi, bundan 10 sene, 15 sene evvel bir buyuk holding veya bir büyük işadamırun, kuruluşun ışleri kotuye gidecek. Belki tasfiye olacak, piyasadan. Yani boyle Cumhuriyet Altını çenın gramı da hafta ıçınde surekli iniş çıkışlar kaydetti.Kuyumculara göre,bu ıniş çıkışlar bir talep artışı veya azalışından çok, yapay mudahalelerden' kaynaİclandı. Kulçenin gramı' Kapalıçarşı'da dun 6060 TLdenJ satıldı. Altın fiyatlarında önumüzdeki gunlerde de onemli bir hareket beklenmiyor. Neler oldu Enflasyon oranı kasımda da yüksek* Istanbul Tıcaret Odası kasım ayında Istanbul'da tuketici f w yat iıiekslerınin yuzde 3 artış gosterdiğini açıkladı. Bu artışla! kasımdan kasıma bir yıllık donemde Istanbul'da fıyat artış ora/< nı yuzde 47.7'ye çıktı. Geçen yıl kasımda tuketici fıyat endeksi.i 1.6 artış gostermişti. Hazıne ve D.I.E'nın de îstanbul kasım ayı j fiyat artışını yuzde 5'in üzennde açıklamaları bekleniyor. q Demokrasinin mevcut olduğu sanayileşmiş ülkelerde serbest piyasa ekonomisi temel düzendir, Avrupa'nın bazı komünist partileri bile bunu kabul ediyor. Türkiye'de de bu gerçeği kabul etmeden ve kapitalistleşme sürecini yaşamadan siyasal liberalleşmenin yerleşmesi bence mümkün değUditT* 200 yıl içerisinde Avrupa'da geçirmiş olduğu aşama ve bugun gelmiş olduğu nokta kapitalist sistemin yadırganan ve çirkin sayılan yonlerini tamamen torpulemiş \e ortadan kaldırmıştır. Ve bugun artık kapitalist sistemin amansız şekılde karşısında olan sosyalist, sosyal demokrat ve hatta ekstrem olarak Avrupa komünist partileri dahi bu duzenin temelini esas kabul etmişler, ve bu temel uzerinde Avrupa'yı ınşa etmişlerdır. Daha once de soyledim, kapitalistleşme surecını yaşamadan, siyasal bakımdan liberalleşme hadisesini beklemek bence doğru değildır. Ve bunu yerleştirmek mumkun değildir. Ikısı birbirine bağlı olan hadısedir. Buna tahammul gostermek lazırndır. Ben son 30 yılda muhafazakâr, ortanın sağındaki partilerin Türkiye'de yönetimde yaptıklarını ve söyledıklerini dıkkate aldığım zaman, bu amaca en yakın hareket eden ve konuşan kimsenin Ozal olduğunu gordüm \e onun için onu desteklıyorum. Yani siz burada hayat tarzı derken, yaptığınız tanımia oldukça geniş bir çerçeve çiziyorsunuz ve Tiirkiye'de 1980 oncesindeki iktidarlar bu seçimi bu kadar açıkhkla yapmamıştı diyorsunuz. KOÇMANYani ortanın sağındaki ve muhafazakâr partiler bu kadar kesın ve açık bir hedef bence gostermiyorlardı. Mulkiyete olağanustu saygılıydılar, antikomünisttiler, ozel sektorden yanaydılar, ama devlet gücünu kendi avuçlarında hıssetmek istediler ve toplumu ozellikle ekonomik bakımdan yonlendırme gucunu hiçbır zaman elden bırakmak istemediler. Ben boyle değerlendirıyorum. 1980 Köprüye yüzde 20 zanı \ Boğaz Koprusu geçiş ucretlerine yuzde 20 zam yapıldı. Oto^ mobıller için daha once 500 lira olan geçiş ucretı 600 liraya yuk'! seltildı. Buyuk otobuslerin geçiş ucretleri 1500 liradan 3 bin liraya çıkarıldı. Kopru geçiş ucretlerinde en buyuk zammı sekiz akslı J treylerler gordu. Bu araçlann suruculerı geçişlerde 40 bin lira ucret odeyecekler. Dışa açılma şampiyonu ülke, negatif büyüme tehdidi altında M e r k e z a S Ekonomi Servisi İhracata dayalı ekonomik modeliyle, liberalizmin Guneydoğu Asya'daki en onemli kalesi sayılan Singapur'da ekonomik kriz giderek şiddetleniyor. Son olarak buyuk bir sanayi şirketine, odeme guçlüğu içine duşmesi uzerine el konmasıyla başlayan ve zincirleme olarak tüm mali sistemi etkisi altına alan bunalım, ekonominin diğer cephelerindeki sorunlan da iyıce gün ışığına çıkardı. Geçen yıl 51 milyar dolara ulaşan ihracatının en buyük kısmım gerçekleştirdiği ABD'de ekonomik yavaşiama nedeniyle talebin duşmesi, Batı Avrupa ekonomilerinin de korumacı politikalara guç kazandırması Singapur'a dışa açılma şampiyonluğunu pahalıya ödettiriyor. 1970'li yıllarda ekonomide büyük başarıların sağlandığına ve her yıl bir öncesine kıyasla ekomonimn iki kat büyudüğüne tamk olan Singapur, şimdi ekonomik buyume oranının eksi rakamlara inme tehlikesinin şokunu yaşıyor. Başbakan Lee Kuan Yew ve iş çevreleri, Sıngapur'un 25 yıllık bağımsızlık tarihınin en kötü yılını yaşadığı göruşünde dlŞ Şok SarSUltlSl fjlkenin en büyük sanayi şirketlerinden PanElektrikinödeme güçlüğü içine düşmesiyle başlayan kriz, zincirleme olarak ekonominin diğer sektörlerine de yayılıyor. Geçen yıl 51 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Singapur'da ekonomik büyüme oranının bu yıl sıfınn altına duşmesi bekleniyor. örnek olarak dünya ticaret hacmtnde geçen 12 ayda görulen onemli daralmanın ekonomi üzerinde derin bir etki yaptığım ifade ediyor. Diğer bir dış etken de Singapur'un en buyük pazan ABD'ye yaptığı ihracatın talep azlığı nedeniyle geçen yıllara oranla hızla gerilemesi. 1983'te bir önceki yıla kıyasla yüzde 53 yükselen ABD'ye ihracat geçen yıl yüzde 25 artış kaydetti. 1985'te ise ABD'ye yapılan ihracatın ancak yüzde 10'u aşabileceği belirtiüyor. Toplam ıhracatta artışın yüzde 3 civannda olabileceği hesapianıyor. Önceki yıllarda ekonomik buyümenin diğer dinamikleri olan petrol işleme ve gemi yapım sektörleri de bunalımın eşiğinde. Petrol refinerilerinin kurulu kapasite kullarumı yuzde 50'lere gerilerken, dünya çapında deniz ulaştırma taşımaalığındaki büyük yavaşiama gemi yapım ve onanm sektörunu derinden etkiliyor. Bir yanda kapasite kullanımının duşmesi diğer yanda da yatırımların ilk 8 ayda geçen yıla göre yüzde 30 azalması daha yakın zamana kadar hiç söz edilmeyen işsizlik konusunu da gundeme getirdi. İnşaat sektörunün "koma" durumuna gelmesi onbinlerce yabancı işçınin ülkelerine geri gönderilmesine yol açtı. İçerde ise yıhn ilk altı ayında başta inşaat ve imalat olmâk uzere değişik sektörlerde işine son verilen işçi sayısı 50 bine ulastı. Resmen iflas ilarunda bulunan firma sayısı ağustos sonuyla >oızde 20 artış göstcrirken, yeni kurulan şirket sayısı da yüzde 50 azaldı. Aralık başında yapılan maaş ve ücret ödemeleri' de dahil olunca emisyonun yeniden 1.4 trilyona ' ulaşacağı bekleniyor. Ekonomi Servisi Yıhn son ayma yuksek emisyonla giriliyor. Merkez Bankası kasım ayının ilk üç haftasında piyasadan surekli para çekerek emisyonu 1.307 trilyona indirmesine karşın son haftada yeniden piyasaya 45 milyar çıkarmak zorunda kaldı. Bu genişlemeyle piyasadaki kâğıt para miktarı 1 trilyon 353 milyar liraya ulaştı. Hazine'nin 2229 kasım tarihleri arasında Merkez Bankası'ndaki avans hesapları 730.8 milyardan 711 milyar liraya düştu. Bu duşüşe karşın Toprak Mahsulleri Ofisi'nin soz konusu hafta içinde Merkez Bankası kaynaklanndan kullandığı kredi miktan 63 milyar lira genişleyerek 121.4 milyar liraya çıkması emisyon hacminin şişmesinde etkili oldu. Arahk ayındaki maaş ve ücret ödemeleri de dahil edilince emisyon hacminin yeniden 1 4 trilyon lirayı geçeceğine kesin gözüyle bakılıyor. Yılbaşı oncesinde alışverişlerin hızlanacağı ve bankalara yönelik talebin artacağı goz onüne alınınca 1986'ya 1.4 trilyon liradan duşük bir emisyon" hacmiyle girilemeyeceği anlaşılı; yor. emisyon oyunu Bizim özel sektörümüz hükümetlerle yakın ve özel diyalog kurmaya alışmış, adeta nadide bir çiçek gibi yetiştirilmiş. Türkiye'de bir büyük hoidingin ya da işadammın işlerinin kötüye gideceği, belki tasfiye olacağı on yıl önce akla gelmezdi. Oysa liberal piyasa ekonomisi içinde bu gibi hadiselere alışmak lazım. oncesinde Avrupa modelme yaklaşalım, dedik, işte, işçi hakları, hareketleri bakımından, serbest duşünce bakımından. Birçok sosyalıst partiler vardı biliyorsunuz. Seçıme de katıhvorlardı. Buyuk partilerimizden bırisi sosyal demokrat bir görunum ıçerisındeydı. Hatta iktidar oldu, bu goruşlerle ama sonuçta tıkandı kaldı... Aslınca o partinin de. jani o zaman sosyal demokrat parti olarak da seçime giren CHP'nin de sizin çizdiğiniz genel çerçevenin dışında bir göruşiı var mıydı sizce? KOÇMANSiyasi gdruşme yapmak istemiyorum tabiı. Ancak, CHP'nin temelinde bir devlet partisi ozelliği vardır ki, bu Cumhuriyetı ve devleti kurma noktasından gelıyor. Aynca, devamlı yenıliğe açık bir parti olma ozelliği de vardı. Hatta Ismet Paşa ileri yaşına rağmen bu işi yurutüyordu. Ama bu devlet partisi olma hali aynı zamanda kaçınılmaz bir muhafazakâr duşunceyi de beraberinde getiriyordu bence. Şimdi 80 oncesıni değeriendirirken, Avrupa'daki yapıyı hedef alan partilerin ne dereceye kadar mesafe katedebıleceklerini kilitleyen bir şey vardı kendi aralannda, Avrupa'da gozlenmeyen bir Doğulu kavgası vardı! Yani Avrupa demokrasısı ıçerisinde yaşamak istiyorduk. ama Avrupa demokrasisi içerisinde Doğulu kavgası veriyorduk kendi aramızda. Bu, daha iyi yonetıme, farklı ekonomik ve siyasi goruşlere dayalı bir kişisel ustunluk ispatı şekline dönuşmüştu. O bakımdan çıkmaza gırdi bence... Anladığım kadarıyla siz devletin ekonomive mudahalesini ya da müdahale ölçusunu buradaki en onemli kı&laslardan biri olarak alıyorsunuz. Şimdi orada iki şev sormak istiyorum. Birincisi şu: Acaba böjle soylenmesine karşın, Özal felsefesinin temelinde bu mu'.ahaleyi azaltma esprisi olmasına rağmen, bu sağlanabildi mi? Yoksa bugun belki biçimi değişmiş olarak ekonomi uzerinde devletin hâlâ çok fazla müdahalesi var mi? Birçok karar gene Ankara'da alınıp ekonomiye empoze mi edilivor? Yoksa ekonominin lemel kararlarının pivasada ve ekonominin dinamizmini oluşturan çeşitli unsurlarca oluşturulduğu bir nokta) a geldik mi? KOÇMANDediklerinizin hcpsinde haklısınız. Hıçbirine itıru/ edecek değiüm. Ama iki senelik bir sure içerisinde ne bu ıktidarın, ne bir daha seçim kazansa bıle yıne aynı iktidarın beklenilen du Başkan Lee Kvan Yew birleşiyorlar. Şimdiye kadar yapılan tüm hesaplamalar, 1985 sonunda büyüme hızının en iytmser olarak sınır noktasında kalacağını gösteriyor. Başbakan Lee ekonominin gerilemesinde işgücu maliyetlerinin de onemli rol oynadığını belirterek Singapurlu işçilere iki veya üç yıl ücretlerin dondurulması isteğini kabul ettirmeye çalışıyor. Başbakan Lee Yew Singapur ekonomisinin dış gelişmelere karşı çok duyarh olduğunu ve Yamani Pclrol 20 dolara düşecek Ekonomi Servisi OPEC petrol bakanlarırun toplantısı İsvıçre'nin Cenevre kentinde başladı. Toplantı oncesinde basın mensuplarının sorulannı yanıtlayan Suudi Arabistan Petrol Bakanı Zeki Yamani O P E C uyelerinin petrol uretimıni sınırlamamaları halinde ham petrol fiyatımn gelecek yıl 20 dolara kadar ınebileceğini soyledi. Yamani, OPEC dışındakı petrol ureticisı ülkelerin, uretımin kısılması konusunda kendiierıyle işbirliği yapmalan gerektiği' belirterek, "Eger işbirliği olmazsa fiyaflar buyuk olçüde a^a J; çekilecektir. Bu bir fiyat savaşının başlaması demektir. Ancak biz boyle bir savaşı istemiyoruz" dedi. OPEC Donem Başkanı Endonezya Petrol Bakanı Subroto da bakanlar toplantısımn açılışındp yaptığı konuşmada OPEC'in fiyat yapısının çöküşunu onlemek için kendi içinde buyük bir dayanışma göstermesı gerektigini söyledi. 1 Oksuruyor musunuz? V'CKS PASTİL kullanın,yararlıdır. Soğuk kış aylarında soğuk alınca başlar rahatsızlıklar... Nezle, grip, öksuruk, boğaz ağrısı... Vicks Pastil, her türlu soğuk algmlığında yararlıdır. mıia «m • • mı » « tn Sognk abnca VİCKS alın!