27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 27 EKtM 1985 UĞUB MJMCU (Baştarafı 1. Sayfada) GÖZLEM Evrerfden açıklamalar (Baştarafı 1. Sayfada) cumhurbaşkanları için yaptığmı, bunun gerekli olduğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Evren, bir buçuk saat süren konuşmasının sonunda, demokrasinin işlemesi için her çabayı gösterdiğini belirtirken, şu noktayı da dile getirdi: "Geçmişte bir konnşmamda da bdirtmjşdm. HatırlayacaksıBiz. Çekirge bir sçrar, iki sıçrar, üç açrar... Sonra öyle birşey gelir ki bir daha da gitnez..." Dün sabah 10.30'da başlayan sohbet toplantısıru Cumhurbaşkanı Evren, dört konuda açıklamalar yapacağını söyleyerek açtı. Evren, bu konulan Yunanistan'ın NATO'ya dönüşü Ue ilgili olarak bir sttre önce Cumhuriyet'te yayımlanan " K a ı a t Operasyonu" adlı dizi, anayasa değişikliği, siyasal partilerin birleşmeleri, Tarabya'da kamulaştırılan Hubert Köşkü olarak sıraladı. 12 EYLÜL'Ü KÖTÜLEMEK Cumhurbaşkanı Evren, konuşmasma "12 Eylül'ü kötülemek" için bu yü bir kampanya başlaüldığını bdirterek şöyle girdi: "Bu yıl 12 Eylül'le biriikte 12 Eylül'ü kötakyid bir kampanya başlabldı. Btttâı basınd» dejfcü, ama baafauında olda. Sanki »öyte bir hava yaratllıyor: Sivffler haklan kornr. Ajfcer geünce bazı haklar sabhga çıkar... Olmaz böyle şey. KuDeTa yazmış... Konsey üyeterini bir adada bekçi yapmış... Hasan Ce•uri'ia adı tersten yazılmış... Saald aaitmadık.. tstesek yasaktardık. Sordnlar da 'hayır' dedik. tstedlklerini yazsıolar, körülesânler..." "KANAT OPERASYONU" Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına 12 Eylül'den hemen sonra dönüşü konusunda açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Evren şöyle konuştu: "Genelkıınnay Başkanı olarak o zamanki NATO Mttneflk Knvvetleri KomuUuıı Haig fle ilk dcfa 12 Mart 1979'da konuşmaya başiadım. Teknik yanı ağır basan askeri bir konu oldaga için bu görevi ramamn hükimeti GeneUcunnaya vermişti. 12 Eylül 19S0'e gddiğimizde is zaten sonnna ulaşmıştı. 12 Eylül olmasaydı da Yunanistan gene NA. TO'ya geri dönebilirdi. Hiçbir bükümel Yunanistan'ın geri dönüşüne karşı değildi. Donüşe karşı degUiz, prensip olarak derdik. Karşı oldugumuz nokta, Ege'de 1974 öncesi şartlarda NATO'ya dönmesiydi. NATO tabiatıyla YnnanisUn da otanca daha kavvedi otardu. Çok açtktı bu. Sıkıntamız Ege'de YnnanisUn'ın çok avaaUjlı olmaaydı. 1974'te Yunanistan askeri kanattan aynlmıştı. Ama NATO karargahlanndaki Yunan subaylan durnyordu. Her toplantıya giriyoriardı. Her karardan haberdarddar. Altı sene bu böyle sürdü. En gizli toplantıya da giriyorlardı. Fakat söz haklan yoktu. NATO tatbikatlanna istirak ediyor.. Sadece enfrastrüktör için para verilmiyordn.. Neden böyle oldu? Bizim hatamızdan. Ses çıkannamışız o tarihte. Dedigim gibi Haig'le benim konBsnuun 12 Mart 1979'da başfaulı... NATO birçok teklifler yapıyor. Hep reddediyonız. 12 Mart 1979'da ilk tekufi Saceur'e yaptık. Yunanistanın dönüşünü biz engelliyoruz diye bir düşunce var. Yanhş. Teklifımiz şu Türkiye olarak: Ege sahasında 1974 öncesi emir komuta Yunanistan'daydı. Artık emir komuta ne Yunanistan'dadır, ne de Türkiye'dedir; bunu kabul etsin Yunanistan ve NATO'ya dönsun. Oturup konuşalım dedik. Bn teklirımizi NATO da Ynnanistan da reddetti... Haig'in yerine gden Rogers sonunda bizim tekUfimizi kabul etti: Yunanistan geri döndü... 1974 öncesi Yunanistan'a ait olan komnta kontrol sahalannı kaldırdık bütünüyle. Şimdi bn lehimize mi oldu, ateyhimize mi? Sidn takdirinize bırakıyonım." Yunanistan'la Türkiye arasındaki diğer siyasi konulan NATO'ya dönüşle 'irtibatlandırmak istemedikkri"ni belirten Evren, hükümetin de o zaman bu görüşte olduğunu söyledi.. 'Biz kabul etmeseydik de Yunanistan dışarda kalsaydı acaba Türkrye'nin durumu oe olurdu" diyen Cumhurbaskanı, "15 NATO ttlkesine bunu kabul ettirmek herhalde kolay olmazdı" dedi ve şöyle devam etti: "Bizim U n z ne oldu? Yunanistan'ın dönüşü. Ama bunun karşısında 1974 öncesi Yunanistan'a ait olan komuta kontrol sahalannı ortadan kaldırdık... Türkiye imzasını koyduğu hiçbir anlaşma ve antlaşmaya riayetsizlik yapmamıştır. Bunu yapan Yunanistan'dır. Lozan Antfatşması, 1947 Paris Anlaşması adalann ^nyhifArJm^mıı yasaklamıstır. Ama Ynnanistan bunlan çigneyip silahlandırdı. Bern Anlaşması Ege'de petrol aramayı dardnruyor. Geçenlerde Papaadren açıidadı, bu anlaşmaya dariayetetmiyorlar. Rogers Anlaşması da öyle. Papandreu geidi. Tanımam bu anlaşmayı dedi. Devletler bukuku aUak bullak oluyor. Hâla oturup komuta sahalan konuşulmuyor..." SÖYLEMEOtM BÖYLE BtR ŞEY... Daha sonra Cumhuriyet'te bir süre önce yayımlanan "Kanat Operasyonu" adlı diziye sözü getiren Cumhurbaşkanı Evren, şunlan söyledi: "Rogers bana demiş ki: 'Yunanistan'ın NATO'ya dönüşü, bölgenin güvenliğini arttıracaktır. Dönüşe izin verilmesi halinde tahmin ediyorum ki, Amerika bölgenin ve özellikle Türkiye'nin savunma ihtiyaçlanna daha sıcak bakacaktır. Bu konuda işaretler alıyorum' yalan. Bu konu, yardımla irtibatlandınlmadı. Ben demişim ki, 'Yunanistan'ın NATO'ya dönüşüne sırf ABD daha çok yardım verecek diye razı olmamız mümkün değıldir...' NATO'ya dönüşle asker yardım iribatlandınlnuş. Yok öyle bir şey... Demişim ki, 'Biz Yunanistan'h bir NATO'nun daha güçlü olacağına inanıyoruz...' Dognı degil mi bu? Rogers'a demişim ki, 'Yetki bizim elimizde olsa, zaten bu işi bitiririz' yalan... Shü bükümetler haklan korumuş. Biz gelince satrvermişiz... 'Tarih göstermiştir ki, bu iki ülkenin dost olması her iki ülkeye de fayda sağlamıştır.' Dogru degil mi?..." Cumhurbaşkanı Evren, Yunanistan'ın NATO'ya geri dönüşünden zamanın Başbakanı Bülend Ulusu ile Dışişleri Bakanı tlter Türkmen'in de haberdar olduğunu belirtirken, şunlan söyledi: "NATO'daki daimi ddegemize Rogers aracılığıyla Yunanistan'ın NATO'ya doniişunıi soylemişiz. Olur mu hiç böyle şey... Sonra Başbakan Ulusu ile Dışişleri Bakanı Türkmen de haberdar degillermis. Yok öyie şey... Bilgi verdim. Başbakan gelmiş, Dışişleri Bakanı gelmiş, bilgi verilmişti." Haliç, tutarlı demokrat gibidir, kolay kolay değişmez. Bu Haliç konusu, 82 Anayasası'nı hazırlayan komisyonun başkanı Prof. Orhan Aldıkaçtı ile aynı komisyonun sözcüsü Prof. Şener Akyol'u kapıştırmış.. Akyol, Perşembe Pazan'nda işyerleri yıkılmak istenen 1100 esnafın avukatıymış. Prof. Aldıkaçtı da İstanbul Belediye Başkanı "Sarı Bedri" namı ile maruf Bedrettin Dalan'a hukuk danışmanı olmuş. Şimdi birinin "ak" dedtğine öbürü "kara" diyormuş... Akyol: Buna anayasa değil, dozer egemenliği denir. diyormuş. Dalan da eee yılların Sarı Bedri'si altta kalır mı hiç Akyol için "Akyol vatandaşın hakkını değil, cebine girecek parayı düşunüyor" diye konuşuyormuş.. Prof. İsmet Giritli ve Doç. Tayfun Akgüner de Dalan'ın aldığı kamulaştırma kararlannın "Mülkiyet hakkı ile özei teşebbüs hürriyetine ağırbir darbe" indirdiği kanısı ile bir rapor vermişler. Bu da yetmemiş, İstanbul Hukuk Fakültesi Idare Hukuku ve İlimleri Dergisi'nde "Haliç konulu" yazılar da yayımlanmış... Gördünüz mü, hiç yokken, alın size bir "anayasa bunalımı"... Hem de anayasayi yazanlar arasında!. Ben bu anayasayı hiç beğenmedim. Yazanlan da beğerv medim. Yazılanları da.. Elimden geldiği kadar, bu anayasa taslağındaki hukuk ve Türkçe yanlışlarını sergilemeye çalıştım. Anayasa konusunda düzenlenen açıkoturumlarda ve forumlarda konuştum. Olmadı. Derdimizi kimseye anlatamadık.. Profesör Şener Bey kardeşimizle anayasa miman Aldıkaçtı Orhan Beyefendi arasındaki bu anayasa tartışmasını ilgiyle izliyorum. Bizlerin anayasa konusundaki yazılanmıza kızanlann bu iki "anayasa bekçisi"n\n kapışmalanna ne diyeceklerini doğrusu bu ya pek merak ediyorum. Bu Aldıkaçtı ki Tercüman Gazetesi Yönetim Kurulu Başkan Vekilidir geçenlerde de "Banker Kastelli" ile ilgili birdavada "özel mütalaa" vererek, anayasanın geçici 15'inci maddesini akıllara durgunluk verecek biçimde yorumlamıştı. Geçici 15. madde biliyorsunuz, çok duyarlı bir konu. Madde, 12 Eylül döneminde oıkarılan yasaların, yasa gücündeki karamamelerin anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceği ve bu dönem yetkililerı hakkında "mali, idah vehukuki sorumluluk" nedeniyle dava açılacağını belirtmektedir. Anayasa mimarı Aldıkaçtı "Hayır" diyor, "Yasa gücundeki bazı kararnameler için anayasaya aykınlık savı ileri sürulebilir." "Özel mutalaa" para karşılığı verilir. Şimdi Aldıkaçtı'ya soralım: Anayasanın 15'inci maddesi ile ilgili bu özel mütalaa için kaç bin lira aldınız? Aynı akçeli soruyu, Profesör Şener Bey kardeşimize de soralım: Perşembe Pazarı esnafından bugüne kadar aldtğınız vekâlet ücreti ne kadardır? Kimsenin aldığı avukatlık ve danışmanlık ücretine kanşmak aklıma gelmez. Bu sorulan şunun için soruyorum: Diyelim ki, Profesör Şener Bey kardeşimiz on milyon aldı; Aldıkaçtı da üçyüzbinbeşyüzbin. Yahu değer mi para için arkadaşlığınızı bozmaya? Siz ki, anayasa hazırlamışsınız. Haklan, özgürlükleri, bir çırpıda yok edivermişsiniz. Kaderde, kıvançta, tasada beraber olmuşsunuz. Niye bu kadar birbirinize giriyorsunuz? Aldıkaçtı'nın yönetim kurulu başkan vekilliği yaptığı gazetede Profesör Şener Bey kardeşimiz için, bakın Dalan'a neler söytetiyorlar: Şener Akyol cebine girecek parayı düşunüyor.. Profesör Şener Bey kardeşimiz, bu gibi âğır yergiterle hatta iftiralarla karşılaşmış. Hepsinden, Allahın izniyte, yüz akı ile çıkmıştır. Akyol, 1974 yılında, İstanbul Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde Semih Aslan adlı müvekkilini "Şahsen ve malen büyük bir tehlikeye düşüreceğini beyan ederek tehdit etmek" savı ile yargılanmış ve beraat etmiştir. İnanmazsanız, kararın tarih ve sayısını da vereyim: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi 31.5.1976 gün ve 74/295 esas, 976/185 sayılı karar. "Yeterli kanıt bulunmadığı" gerekçesi ile aklanan Akyol, o günden bu yana hak bildiği yolda yürümektedir. İki anayasa miman, iki anayasa bekçisi, iki anayasa koyucusu arasında başlayan bu "anayasa bunalımı" beni, inanınız çok üzdü. "Milli biriik ve berabertiğe en çok ihtiyacımız olduğu şu son günlerde" HP eski Genel Başkanı. değerli Ğzel Kalem Müdürlerinden Sayın Necdet Calp'in de "milletin sağduyusunu temsil eder" diye övdüğü böyle bir anayasanın iki yılmaz bekçisi arasındaki kavga bir an önce bitmelidir. Aldıkaçtı Orhan Bey ile Profesör Şener Bey kardeşimizi, gazeteye birlikte çay içmeye çağırıyorum. Öpüşüp, barıştıracağım. Yooo, bu anayasa bunalımına izin veremem. Size bin Haliç feda olsun, ne oluyor böyle? Yapmayın Allahaşkına, dosta, düşmana karşı, ayıp oluyor vallahil. Bunlar yazıhrken, Cumhurbaşkanı ile ilgili olduğu için, hiç olmazsa getirüip gösterilebileceğine, kendisine sorulabileceğine değinen Evren şöyle devam etti: "Maksatlı bu. Bunun altında başka maksatlar yatıyor. O kadar iizüntü duydum ki. Bir ara mahkemeye bile vereyim dedim. Sonradan vazgeçtim. Cumhurbaskanmın karşısuıda olunabinr. Bir yönetimin karşısında olunalir. Ama milli menfaatler üstiiade herkesin çok hassas davranması gerekir." ANAYASA DEGİŞfKLtGt Cumhurbaşkanı Evren, anayasa değişikliği konusundaki görüşlerini de şöyle özetledi: "Anayasa tabiabyla Allah etnri değOdir. Kurallar çerçeyesinde degişir. Fakat bazı temd prensipleri vardır. Onlann nstüne oturtulmuştur anayasa. Bu ternel prensipleri konu alan maddeler degiştirilirse, yapılan degişiklik beni tatmin etmezse gider nalkı hakem yapanm. Şu şu şu bakımlardan mahznrludur derim. Buna rafmen halk benim görüşümü reddederse, (efendi kalk git oradan) demektir. Belki benim (çeker giderim) tabiri yanhş olmuştnr. (Çeker giderim) yerine (ayrüınm) deseydim daha iyi ohırdu. Bir nüans farkı var. De Ganlle ayn bir olay... Kanşünlmasın^. Bu anayasayı biz yaptık, savundnk, halka anlatük, bu bakımdan bazı inançlan vardır insanın. Onlardan fedakâriık edilemez. Her anayasa degişikliginde çekip giimek, aynlmak diye bir şey söz konusu degil tabii. TBMM'nin açüışı için 1 eylül denilmiş; degiştirilip 1 ekira yapıimış, ne yapahm olur. Ama bazı temel maddeler vardır. Prensipler vardır. Hangileri diye sormaym bana... Ama mesela 14. madde devlete karşı işlenmiş suçlann affını yasaklayan madde. Karşı çıkanm degişürilmesine." PARTtLERİN BtRLEŞMESt Partilerin "birieşmesi" konusuyla hiçbir ilgisi olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı bu konuda özetle şunlan söyledi: "Hiçbir ilgim yok partilerin birieşmesiyle, nasıl olur. İyi mi, kötü mü, alakadar etraiyor beni. Hiçbir fikir beyan etmedim. Etmem de. Zaten buna hakkım da yok. Partiler arasında büyük bir kriz dogar. O zaman toplarun partileri bir araya. Başka türlü kanşmam." HP'nin eski Genel Başkanı Necdet Calp'in geçenlerde Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyelerini ziyaret etmesine de değinen Evren, "Sonra da bu Jyaretle beni de irtibatlandırmışlar. Yok öyle şey. Dgilendirmez beni. Partiler kendi aralarmda ae yapariarsa yapariar" dedi. Kuru pasta ile birlikte çay ve meyve suyunun ikram edildiği sohbet toplantısı sırasında Evren bir ara Cumhurbaşkanı olarak yaşantısının zor olan yanlanna değindi ve şöyle dedi: "Aşçdar, hizmetkfiriar, arabalar, koca köşkte yaşıyor rahat rahat diye düşünürler... Oysa Cumhurbaşkanı şöyle bir çarşı pazara. sokaga çıkıp gezemez... Bir gazinoya gidemez.. Arkadaşlarıyla rahat rahat konuşamaz, ne konuştu. neden konuştu diye hemen söylentikr başlar... Bülend Ulusu o kadar yakın arkadaşımdır. Onunla bile göriişenuyonım. Konuşsam" acaba neden?" diye başlariar... Yalnız kalmaya mah kflnt cumhurbaşkanlan..." lstanbulTarabya'da Cumhurbaşkanhğı için yazlık köşk yapmak üzere kamulaştınlan Hubert Köşkü ile ilgili bilgi de veren Evren, bu köşkün gerçekte Hazine'ye intikali gerekirken, muvazaah işlemlerle başkalanna satıldığını, Florya'daki köşkün artık son derece yetersiz kaldığını söyledi. Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi'nin iki rahibeye para vererek bu köşkü aldığını, her ikisinin mirasçısız oldu klan için ölümlerinde köşkün Hazine'ye intikali gerektiği halde sahte belgeler ve muvazaa ile el değiştirdiğini anlatan Evren, 1973'te köşkün Boğaziçi Turizm Şirketi'nce satın ahndığını söyledi. Birinci derecede tarihi eser ve Boğaz'ın öngörünüm bölgesinde olduğu için metrük halde bırakılan köşkün, 10 milyon dolara bir Arapa satıhrken kamulaştınldığını belirten Evren, burasının Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve devlet misafİrhanesi yapılacağını söyledi. Çok is olduğunu, kendisinin belki ancak bir yıl orada kalabileceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı, "Bunu benden sonraki cumhurbaşkanlan için yaptım" dedi. Evren, Florya Köşkü'nün birçok açüardan son derece yetersiz olduğunu aynntılanyla anlattı ve eski Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün de bir zamanlar bundan yakındığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Sedat Güneral ile basın müşaviri Ali Baransel'in de katıldığı toplantıda Evren, basının rolü, Batı Avrupa ve Bulgaristan ile ilişkiler üzerinde de genel olarak. durdu. Evren, AET danışma organı Avrupa Parlamentosunda son alınan karan, "rencide edici" bulduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, Batı dünyasının "tarihten gelen Osmanlı korkusuyla hareket ettigini, 'Güçlü bir Türkiye, 50 yıl sonra ne olur?' kaygısıyla, 'şunu yapmayın, bunu yapmayın' diyerek karşımıza dikildigini" belirtti. Kendisine dönük olarak yapılan bazı "sataşmalar"a karşılık vermediğini belirten Evren, "Cevap vermiyorum. Halk en iyi hakemdir. Onun sağduyıısuna bırakılmalı sataşmalar" dedi. Cumhurbaşkanı Evren'in gazete ve dergi yöneticileriyle Çankaya Köşkü'nde yaptığı sohbet toplantısı dün sabah 10.30'da başladı. 12.00'de bitti. Evren, toplantının sonunda toplantıya katılanlann isimlerinin yazılı olduğu kartlan bir hatıra olarak imzaladı. TekeFe yîne zam (Bastarafi 1. Sayfada) şılık olarak "Tekd kamn iküsadi kunıma haline döniisrö, bakaa ile uyum içindeyiz" dedi. Zamlann oranlarını toplantıda açıklamayacağını söyleyen özden, zamlann önümuzdeki ayiarda başlayacak tütün alımlan için fon oluşıuracagı yolundaki söylentileri kesin bir dille yalanladı. Maliye ve Gümrük Bakanı Ahnet Kartcebe AJplemoçin de Tekel ttrünlerinin satışının durdurulduğundan haberi olmadığını öne sürdü. Alptemoçin 1986 mali yılı bütçe tasansım sunmak için gittiği TBMM'de gazetecilerin bu konudaki sorulannı yanı tlarken, "Hiç bilgim yok, satçlar •e zamaa durdaralmaş? Tekd Genel Mudüriıigüfiyatfauiayarlıyor, Mzimle bir bağlaotısı yok" dedi. "Tarkiye'de biilun fiyatlan KİT'ler mi ayariıyor" sorusuna ise "Böyle mütalaı etmiyonım" yanıtını verdi. Zamlann açıklanmasının Alaçatı seçimleri ile ilgili olarak ertelendiği öne sürülürken, Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçioglu ga^etecilere "Eger zam >aptlmışsa programıımz içfnde yapilmas gereken bir zamdır" dedi. Bakan Alptemoçin'in, zamlardan haberi olmadığını söylemesine karşılık da Gene! Mudıir özden, "Te kd kamu ikösadi knmma h«Bne Mnüştii. Bakan ile uyum içindeyiz" dedi. BtR YILDA tKtNCt ZAM 25 Eylül 1984' teki zammın ardından 1985 yılmdaki ilk zamnu 1 mayıs tarihinde yapan Tekel, içki ve sigara fiyatlan nı ortalama yuzde 30 oramnda arttınnıştı. Yılın ilk zammında 130 lira olan bsa filtreli sigaralann fıyatı da 170 liraya, daha önce 1350 lira olan 70'Iik Kulüp rakısı 1750 liraya, Altınbaş rakısı ise 1450 liradan 1900 liraya yülcseltilmişti. Bugtln açıklanacak olan 1985 yıhnın ikinci zammıyla Tekel ürunlerininfiyatlanndayüzde 2530 arasında bir artış olması bekleniyor. özal hükumeti, TBMM'den güvenoyu almasındau bir hafta sonra Tekel maddelerine Uk zammını yaptı. 29 Aralık 1983 tarihindeki bu Uk zamda sigara fiyatlan yuzde 2550, içki fiyatlan da yüzde 2050 arasında amınldı. Hükümetin ikinci Tekel zammı 25 Eylül I984'te yapıldı. Sigara fiyatlan yuzde 3033, içki fiyatlan yuzde 833 arasında yükseltıJdi. Üçüncü zam altı ay Once 1 Mayıs I985'te gerçekleştirilirken, yerli sigaraların fiyatlan yüzde 2530, içkilerin fiyatlan da yuzde 15 ile 40 arasında arttı. TAHMtNt YENİFtYATLAR SİGARA Uzun Filtreli Kısa Filtreli Filtreli Bafra ESKİ 180 170 130 100 80 180 170 60 400 500 10 425 750 YENİ 220 210 150 120 100 220 210 75 500 600 20 520 Bafra, Yenice, Bahar, Gelincik Birinci Silahlı Kuvvetler (Uzun) Silahlı Kuvvetler Bitlis Samsun (216) tthal sigara Kibrit Türk pipo (50 gr.) Yayladağ tütünü (50 gr.) ÎÇKİ Yeni Rakı (35'lik) Yeni Rakı (70'lik) Votka (35'lik) Votka (70'lik) ' Kulüp (35'lik) Kulüp (70'lik) AlUnbaş (35'lik) Altınbaş (70'lik) Binboğa (35'lik) Binboğa (70'lik) Tabii Kanyak (cep) Tabii Kanyak (70'lik) Cin (35'lik) Cin (70'lik) Ankara viskisi (70'lik) Bira (30'luk) Bindalh (50'lik) 1400 625 1700 800 900 1250 900 975 1750 1900 780 1550 550 820 1500 1100 2100 1200 2200 1000 1900 700 1600 1600 3000 70 850 1900 1000 1900 3600 1000 85 Demirel: Dağa taşa korku 10 akce, bir <*e dayak. Işint gdine... Mesde vataodastan abrken, indtmeden almıkür..." Demirel "konuşao Türkiye" nin gündeme geldiğınde "Türkiye 12 Eyliil'e götunümek isterayor" suçlaması ile karşüaşıldığının anımsatılması uzerine de şunlan söyledi: "Meseleye öyle bakmak yanlıştır. Benct tarbşmayı daha tutarlı yapmak lazım. Drveye sonnuşlar, engini mi seversin yokuşu mu? Bunun düzü yok mu demiş. Yalandaş işim yok, aşım yok derken. sen 12 Eylül öncesi ne mi dönmek isliyorsun diye sorarsamz bu vatandaşın sorusuna cevapteşkiletmez. Meseieyi de çozmez. Ne denmek isteniyor? Omınh kan m isteniyor denmek isleniyor, isteaiyorsa kimsenin kan istemesi miimkun degildir. Ama hak. hukuk, adalet, ekmek hürriyet, guvenlikjıepsııi beraber istiyoruz denmesi tabiidir. Bunlardan hangisini istiyorsun deniree bu »bestir, neden hepsi birdea istenmesin. sonra bir bıçak, bir yerde kullanıla kullanıla kesmez haie gelir. Geri yi degil de ileriyi duşunmek lazımdır. Derdini soytemek isliyor, korkuyor. Derdini söyleyen adatn, acaba bunu soyledigim zaman politika >aptıysam ne lazım gelir diyemiyor. O sanki politika ve politikacının oüzamlı hale getirilmesinden kaynaklanır. Yani, politika ve politikacı cüzamtı mı ki, ikide bir politika ve politikaayı körulemenin ölçusü oisun. Politika ve politikacıyı kötulerken bile politika yapıyorsunuz. Bu, Türkiye'nin fevkâlade önemli konnlanndan biridir." meklen *e konaşmaktaa biç korkmadım • Türkiye siyuetinde inişler çıkışlar olabUir. Şu olabUir bu olabilir, •ma bunlar bizim dışımızdadır. Kişi ülkeye kjyılsız şartsız bağlıysa zaBMB, zemin ne olursa olsun, ne düşönüyorsa, onu düşünmeye devam eder. Dört duvar arasına konursunuz yine düşuncelerinizi yaşatırsınız. Dış lesirier. beni ne duşundüysem, onu düşünmekten men etmemiştir. Ben varsa veya yoksaya bağlı degflim. Açık söyleyeyim. Yalnız, bir ülkede yasakiar varsa. veya yasak korkusu üe yasak olmayan şeyler de yasak hafine getirilmişse, hakkı olan şejieri de kişi kendi kendine yasakJamışsa, o zaman, tabii ki hoş bir dunım ortada yoktur. Ben Türkiye mesdeierini dnşunmeye ve dü^undükierimi soylemeye devam ederim, ama kimi bulnp söyleyecegim. Vatandaş topluluklanna söylemek için meydanlann açık olması lazım. Düşünceleruni ulaştırmak için basının radyo ve Iderizyonun açık olnutsı lazım." 14 ayda 73 şehit (Baftarafi 1. Sayfada) Mart 1985 'te Sason 'un dağlık kesiminde gerçekleştirilen operasyonda teslim ol çağrısma ateş açarak karşılık veren 8 böliicü öiü olarak ele geçirilmişti. Şırnak'ın Kınkkuyu köyunden dönen sağlık ekibinipusuya düşürerek tarayan bölücu militanlar, 4 Nisan 1985 'te 1 asteğmen, 1 doktor, 1 polis, 1 ebe ve 1 şoförü şehit etmişlerdi. Bölgedeki operasyonlar sırasında 28 Nisan 1985'te Mutki'nin Geyikpınar köyünde 5 şehit verilirken, 3 hain ölü olarak ele geçirilmiş, 11 Mayıs 1985 'te de 3 şehit verilmiş, 4 hain 01müştü. Bölgede devam eden seri operasyonlarda bölücü çete mensupları yakalanmaya ve bir kısmı girdikleri silahlı çatışmalarda ölü olarak ele geçirilmeye devam ederken, 3 Ağustos 1985'te Sason'dapusu kuran bölücüler 1 astsubay ile 4 erimizi şehit etmişlerdi. 25 Eylül 1984 'teki son olayda da LiceDiyarbakır yolunda 5 şehit verilmişti. Çankaya'dan İzlenimler... (Baftarafı 1. Sayfada) Demokrasinin "olmazsa olmaz" koşulu özgür bir basındır. Yalnız Batı Avrupa'da değil, ABD'de de bu koşula verilen önem büyüktür. Özgür basının ise yazdıkları her zaman hoşa gitmeyebilir. Yöneticiler kadar basın da yanhş yapabilir. Ne var ki önemli olan eninde sonunda gerçeklerin ortaya çıkanlmasıdır. Çağımızda basının devlete ve halka en büyük hizmeti gerçeği yazmaktır. Gerçeğin yorumlanması bir ayrı konudur. Cumhurbaşkanı Evren'in dünkü sohbet toplantısı bazı gerçeklerin aydınlanması ve aydınlatılması yolunda bir işlev taşımaktadır. Bunların başında Yunanistan'ın NATO'nun askeri kanadına yeniden dönüşü olayı gelmektedir. Sayın Evren sohbet toplantısında özellikle şu dört konu üzerinde durmuştur: (1) Yunanistan'ın NATO'ya dönüşü. (2) Anayasa değişikliği. (3) Partilerin birleşmeleri. (4) Tarabya'da yazlık Cumhurbaşkanlığı Köşkü yapılmak üzere kamulastmlan Hubert Köşkü. Bunları teker teker şöyle değerlendirebiliriz: Sayın Cumhurbaşkanının partilerin birleşme haberleri karşısında yansızlığını, mesafesini koruması olumlu bir tutumdur. Necdet Calp grubunun Çankaya'nm gölgesine sığınarak sulan yeniden bulandırma çabasının dayanaksız olduğu, yine Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasıyta aydınlanmıştır. İstanbul'da, cumhurbaşkanlığı için hazırianan Hubert Köşkü konusunda basına bilgi verilmesi yerindedir. Sayın Evren, Cumhuriyet'te yayımlanan "Kanat Operasyonu" başlıklı diziden tedirgin olduğunu basın sohbeti sırasında açıklamış ve bu dizide geçen kimi pasajlan yalanlayarak, basının doğrulan yazması gereğini vurgulamıştır Cumhurbaşkanı Evren diziye ilişkin değer yargısını "maksatlı" olarak belirtmiştir. Cumhuriyet'te yayımlanan dizide yapılan açıklamalar Spain, Haig, Rogers ve Carter gibi ABD'nin ünlü kişilerine aittir. Kuşkusuz bu kişilerin her söyledikleri doğru olamaz, yanhş ya da "maksatlı" olmaları da kendilerini ilgilendirir. Burada önemli olan gerçeklerin ortaya çıkartrtmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanı, birinci derecede sorumlu göründüğü "Kanat Operasyonu"nda gerçeklerin ortaya çıkması için elbette kendi görüşlerini dile getirecektir. Dış ilişkilerimizde neyin ne olduğunu, nasıl olduğunu, kimin ne yaptığmı, ne zaman yaptığmı araştırmak ve ortaya çıkarmak gazetecinin görevidir. Bu görevi yaparken yansız olmak koşulu, dürüst ve namuslu olmakJa eşanlamlıdır. "Milli menfaatler"in kapalı kapılar ardında denetimsiz bir ortamda korunabileceği varsayımı artık geçerli ve inandıncı olamıyor. Eğer yapılan bir tş, yürütülen bir eylem, alınan bir karar ulusal açıdan yararlıysa, bu başarının nasıl ve kim tarafından gerçekleştirildiğinin topluma açıklanması da gazetecinin görevidir. Boylece devlet hizmetindeki başanlar ve başarısızlıklar kamuoyuna yansır, açık rejim içinde sağlıklı bir denetim mekanizması işler. Demokratik rejimin yararı ve erdemi kuşkusuz burada belirginteşir. Aynca gerçeklerin ortaya çıkması, gizli kalmaması bir bakıma demokrasinin gelişimi ile de eşanlamlıdır. Biz bu görevi, Cumhuriyet olarak, sorumluluk duygusu ile ve ulusal çıkarlarımızı her zamanki gibi en ön planda tutarak yerine ge'irdiğimize inanıyoruz. (Baftarafı 1. Sayfada) maz. Derdinizi söykrkm, poUtika yapmış oteanız, ne lazun geür, meşnı zeminlerde haltkının hukukuuuzu arayın" diye konuştu. Siyaset yapümayan bir Olkenin düşünülemeyecegini yineleyen Demiıel, Anayasa'nın geçici 4. maddesi ve 2%9 sayılı yasa ile konulan bazı yasaklann kaldınlması halinde de "bogün ne yaptyorsam gene onu yapanm!" diyerek, politikayı surdüreceğıni vurguladı. Demirel önceki akşam Isparta'da kendisine verilen yemekten sonra esnaf temsilcileri ile görüşerek, onlann sıkıntılannı sordu. ANAP'lı olduğu halde Detnirelin ricası Uzerine toplantıya katılan Esnaf Dernekieri Birhgi Başkanı Tevfik Önem, esnaf kesiminin bunalıma girdiğinden yakındı, Şoförler Derneği Başkanı Mehmet Aybatılı esnaf sorunlannı dile getirmenin "politika yapma" sayıldığını anlatınca, Demirel sinirli bir biçimde şöyle konuştu: "Derdini soylemeyen, çarc bulamaz. derdinizi soylertaı poütika yapsanız, ne lazım geür, politika, veba mı? Cuzam mı, kolera mı? Hakkınm, bnkukunuzu meşru zeminlerde sonuna kadar arayın. Ne deriene desinler, hak aramak aziz bir jeydir. Herkes hakkını sonuna kadar araan" Demirel bu toplantıdan sonra kardeşi Şoket Demirel'in evinde gazetecilere yaptığı değerlendirmede, vatandaşın hâlâ korku şokunu atlatamadığına dikkati çekerek "Nasbınız diyorunı, korkarak cevap veriyorlar" dedi. Vatandaşm zor durumda olduğunu vurgulayan Demirel, Başbakan Tbrgut özal'ı "ge«p geçen berkesten para »lıyoriar" diyerek Deli DumnıTa benzettı. Ve şöyle konuştu: "Gecendea 5 akçe, geçmeyeiMJeo Demirel, "Sijaset jasagı olmasaycb ^ı anda ne yapanhnız" sorusuna karşılık şunlan söyledi: "Ne yapardınız sonısu benim içia hiç ÖBemli degil. Ben 10 sene Basbakanlık yaptım ve Isparta'nın tslamköy'unden geldim. Sandalye meçlubu (tutkunu) değilim. Sadece ülkeme hizmet yaptım ve ülkeme hizmet etmekten kopanlmamn hoş bir şey olnndı^ım söyleyeyim. Yasakiar olmasa ne yapardınız derseniz bu zamana kadar ne ygptıysam onu yapanm. Demirel, gazetecilerin, "Demirel'ln Şimdi oe yapıyorsam onu yapanm. dönüşü" biçimindeki gazete başlık Putfler ülkeye hizmette vasıbıdır. Galannı anımsatmalan uzerine de "Ne ye degildir. Gaye Türkiye'nin iyi idare reye dönüyorsunuz. ben Türkiye me edlmesidir. Gaye Türkiye'de hakkın, seieterinden hiç kopmadun. Dusün hnkukun. eşinıgin mevcudiyetidir. Bu sadece benim işim mi? Gelin bunu benber gerçekleşürdim. Bu siyaset ötesi bir hedeftir." Pazaroyun Çözümleri "Ye|ca bul!"n*cm 44. MEHMET 45. MURTAZA 46. MUHTEREM 1. ERDOĞAN 47. SERMET 2. ZEKİYE 48. TAHSİN 3. CEVRİYE 49. RUHSAR 4. BEKLAN 50. SEMAHAT 5. KORHAN 51. MÜŞTAK 6. BEHÇET 52. SERVET 7. SABRİYE 53. SACİDE 8. SONGÜL 54. NECDET 9 GÜLNAZ 55. NAZMİYE 10. BAYRAM 56. ZERRtN 11. GÜLCAN 12. GÜRCAN 57. NESRİN 13. GÜLSÜM 58. FERlHAN 59. NURHAN 14. YÜKSEL 60. SABAHAT U. GÜLSÜN 61. NAKİYE 16. EFRAHİM 62. SİYAMİ 17. SELİME 63. KERİMAN 18. TEZCAN 64. REZZAN 19. FAHRİYE 65. SÜHEYLA 20. TAYLAN 21. ŞERAFETTİN 66 SAFFET 67. ZALIHA 22. NEDRET 68. PEYAMİ 23. KANtYE 24. HAYRÜNNİSA 69. SAFTER 70. FERHAN 2J. ZELİHA 71. SABAHATTtN 26. NADİRE 72. YETKlN 27. SEYYAL 73. SERDAR 28. SERHAN 74. BEYTULLAH 29. FİKRİYE 75. CEVDET 30. SETTAR 76. ŞERİFE 31. FERİDE 77. DÜRRİYE 32. HALDUN 78. SERACETTİN 33. MEDİNE 79. NURCAN 34. HADİYE 80. BERKAY 35. HURİYE 81. TAYUVN 36. ŞAHİKA 37. VİCDAN 82. TUNCAY 83. ADVİYE 38. HALİME 84. ZEYNEL 39. HALİDE 85. YALMAN 40. NASRETTİN 86. SOLMAZ 41. HlKMET 87. MEDİHA 42. HOSREV 88. ZİYNET 43. HANDAN Bir mâsanm degişmeyen yeniliği
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle