25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
IKJ nutmuştum, mefer slywal partflerlmlı arasında bir «centilmen anlaşması» varmış da, geçen hafta meclislere başkan seçilirken «nımsanmış. Bu nasıl bir centilmen anlaşması. dır ki, iki aya yakın bir süre meclislerimizi başkansız bıraktıktan, çahşamaz duruma soktuktan sonra uygulanıyor!.. Anladıgımca, meclislerda başkan seçimi için nice verimsiz gün harcamaktansa, çoğunluk partilerinin gcstereceği adaylar üzerinde anlaşmaya varmayı gelenek durumuna getirmek istemişlerdi; fakat bizim centümenlerin bir takımı bunu unutmuş görünüp işi kıyasıya yarışma bıçimine döktüler ve sonuç alamayınca da yine centilmenliğe dönmeyl yeğlediler. Centilmenlik nedir? Haldun Taner arkadaşımın Mılîiyet'teki «Centilmen Üzerine» adlı güzel yazısını okurken nice uslamalara giriştim, nioe ibrete değer, hazin ya da gtUmecemsi karsılaştırmalarda bulundum, Taner dostum lyl etmtş, «centilmen» sözcüğünün ne anlamlara geldiğini anlatmakla başlamış işe, «Bakın bakalım, kendinizi benzetebiliyor musunuz?» demek istiyor. Onun yaptıfı centilmen tanımından bir kaç parçayı aktarayım: Soylu olmak, babası zengin olmak, coşkusuz, agır kınlı olmak, herkese karşı edepli bir mesafe yaratmak, az ve öz konuşmak, kim&eyi kırmamaya dikkat etmek. Bunlara eklenecek şu özellikler de var: Sokakta koşmamak, ıslık çalmamak, sandviç vememek, gidüecelc yere tam zamamnda gitmek... Bir de başka bir yazarm, denemeci John Henry Newman'in giriştiği centilmen tanımına bir göz atalım: «Centilmenin bir tanımını yapmak gerekse, aşağı yukarı şöyle diyebilirız: Centilmen kendini üzüntüye kaptırmayan adam demektir. Hem inc« hem d ? doğru bir özellemedir bu. Centilmenin » başlıca işi, rahatını huzurunu kaçıracak şeyleri önlemeye çahşmaktır. Ama bunu sağlamak için hiç bir çaba göstermez o, sadece çevresiyla uyuşlnne* kabalıklar» düşmekten alıkoyar onu; oysa tertemlz kesip atacağına yırtıcı, çenticı kör bıçaklara benzeyen az eğitilmiş kişiler. belki de bu durumlarda, tartışılan konuvu şaşınr, önemsiz şeyler üzerinde boşu boşuna durur ve sorunu, ele aldıklan andakinden daha karma kanşık edip bırakırlar. Centilmen düşüncesinde doğ ru ya da yanlış olabilir, ama haksızlığa düşmeyecek kadar berrak kaîalıdır. Ondaki açık sözlü lüğü, dikkati, hoşgörüyü başka bir yerde bulamayız: karşıtlannın düşüncelerine katılır, onlann yanhşlanna saygı gösterir. tnsan aklının gücü nü olduğu kadar, alanımn ve sınırını da bilir.» tUMRtJKfYET 2 Oeak ( 9 7 5 U OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 1975'te Tiyatro er yüm sonunda, geçmiş yılm sanat olaylannı Szetll. yen, yorumlayan ve değerlendiren vazıJar çıkar başında, Ben de bu amaçla «Ankara Birlik Tiyatrosu» adına, yönetmen Zeld Göker'den aldıçım mektubu, 19"5'te Tür. kiye'deld tiyatro ortamım göstermesi bakunından yayımh. yorum. «Savın tlhan Selçuk, Anadolu'da tiyatro yapmak öylesine zorlaştı M artık, çadır ve bulvar tiyatrolarımn dışında, hiç bir tiyatro oyna. tümıyor» BUdiginiz gibi beş yıUık bir ugraşımız var, Ankara Birlik Tiyatrosu olarak Anadolu'da. . Bu beş yılda, faşizan baskılar, Adalet Bakanlığmın son çenelçesiyle, son Künler. de yoğunluk kazandı. Oynamakta olduğumuz «Yeniden Doğarız Ölümlerde» adlı oyunu, Ankara'da serçilendikten sonra, turneye çıkardık. Bu gün turnemizin 28. trünü. Şimdiye değin 11 yerde yasa dışı baskılarla oyun oynatılmadı. Adalet Bakanlığımn son genelcesinde «O>unun metnl dışına çıkarak, tuluat yapan tiyatrolar hakkında gerekli so. ruşturmanın yapılması...» denlyor. Oyunda tuluat yapıldığı. nı anlaraak tçln, oyunu okuyup, sonra da izlemek cerek. Oysa şundlye değin o>unumuzun yasaklandıpı U ve üçeler. de, oyunun metni okıınmadan oyun ysısaklandı. Okunan biriki yerde de, oloıyanlar savcılar degil. ya herhançi bir po. lis memuru, ya da Emniyet âmiri v.b örnegin, Adana'da 1. Şubeye isteklerl üzerine, oyunun metninl götüren blr oyuncu arkadaşımız, birkaç memurun şu aşağüayıcı lözleriyle karşılaştı: O çocuklan, kurtulamadık sizden. 12 Mart'ta kurtuldunuz, ama yakında hepinizi kurşunlayacağız. «Yeniden Doğarıa ölümlerde» ha! B doğarsınız. Sizde bir oyuncu vardı, biz ona 12 Mart'ta cop sok. tuk. Arkadaşımız, sabırla dinlemiş HÖylenenlerl. Bu arada, 12 Mart döneminde içeriye alman bir arkadasımıza nasü işkence yaptığını anlatan polis memuru, basını ovunun metnlnden kaldınp, «Oynanmaz bu oyun» bnyurmu». (Aym gün mfiracaat eden Ülkü Ocaklaruıın bir tiyatrosuna da, lziıı belfesi sunulmuf). Böylelikle 67 ay önce sıkıyönctim komutanlığının Izin verdlği aynı oyunu, bir polis memuru yasakladı. Biz de Adana'da ovnayamadık. Telefon açıyoruı, daha sonra oyna. yacağımız yerlere. Heryerden. ovunun metninl lstivorlar. Oturduk daktilonun baaına. Kecell ründöılü. oyunun met. nini çogaltıyoruz. üyunu okumadan liaha blr yiğın yerde yaaaklayacaklannı bile bile. Oyunun metnlnde blrsey hul. maıalar, bu kez, 1k»met|(Sh llmfihaberl. Ikl fotopraf. tas. dikli niifus cüzdanı «ureti Istivorlar. Abdfllhamlt dönemln* den lulrna yasalara dayanarak. Hepsinl tamamlasanız, Polis Vazife Selahiyetleri Kanunu devip gene yasaklıyor. lar oyunu. Blr kez, açık çek verildl Adalet Bakanlıitı Urafından. Salonda «Bağımsız Türkiye, Kahrolsun Faşizm» diye bağıran kitlelerden rahatsız oluyorlar. TunceH'nin Ho> zat ilçesinde, bîr komiser, «Salonda bu tip bağırmalar duyarsam, sorumlusu sizsiniz, hepinizi İkiUç gün tutarun burada» buyurdu. Sıvas'ın Zara ilçesinde, bir oyuncu arkadasımızı «Ülkü Ocaklan binasmı bombaladı» diye, kırk sa> at gözaltında tuttular, oyunu da oynatmadılar. Bor'da, btr ku arkadasımıza en rezilane aorular soruldu... BÎR ANLAŞMA Melih Cevdet ANDAY îlgi gösterirken Ugl görrriüş, lkram ederken ikram görmüş gibi yapar. Konuşmak zorunda kalmadıkça hiç bir zaman konuşmaz; ancak sitem görürse savunur kendini. Karacılığa, dedikoduya kulak asmaz, onunla çatışma durumunda olanlann davranışları üstüne yanlış yargılar vermemek için çok titizlik gösterir ve herşeyi elinden geldiğince iyiye yorar. Tartışmada bayağıhÇa, kfiçüklüğe düşmez, üstünlük hevesine kapılmaz. Tarak olarak gösterdiği kişilerde ve sözlerde yanlışlık yapmaz, açıkça söyleyemediği bir kötülüğii üstü kapalı geçer. Uzak görüşlü olduğundan eski bilgelerin özdeyişlerine uyarak, düşmanlanmızla bir gün dost olacağımız kurahnı aklından çıkarmaz. Kötü bir davranışla karşılaşırsa, iyi niyet gösterir. Haksızhklan unutmaz, ama kinci de değildir. Felsefe ilkeleri üzerinde sabırh, çekingen ve hak tanırdır; kaçınılmaz acılara, çaresız yoksunluklara, alın yazısı olan ölüme katlanır. Bir tartışmaya girerse, dlzenll kafası, şas H Centilmenliğin gerekliliği Meclislere başkan seçme işinde uygulanaca8ı, gelenekleştirileceği söylenip de tam günü gelince unutulan ya da cayılan bir centilmen anlaşması konusunda işe yarayabilir düşüncesi ile yukardaki parçayı sunmak istedim. Burada çizilen centilmen tipini beğenip beğenmediğinizi bilmiyorum, giderek o tür kişilerin işe yararlılıklan da tartışma konusu edilebilir. Ama şurası kesin samyorum, centilmen olmak başlı başına güç bir iş, demokrasiden daha güç. Bereket, bir ülkede demokrasi kurmak için eentilmenlik vaz geçilmez bir koşul değildir. Batıda demokrasiye geçiş öyle pek centilmence olmamtştı. Bizim politikacılan kabalığa irmek gibi olmasın ama, centilmenlik şöyle dursun. Batıda demokrasl kanlı devrtmlerle. nice sürekli savaşımlarla gerçekleştirilebildi. Kökll dısarrda bir düzendir o. Ancak madem ki, demokrasiyi kendimize mal ettiğımizj söylüyoruz, bunun geregini yerine getirmeli. düşün savaşımının bütün kurallanna uymalıyız. Ama Meclislere başkan seçmek için vanlan temel anlaşmanın geçerliliğini işimize gelmediği zarnan unutmuş görUnürsek, centilmenliğin gerekliliğini savsamış oluruz. maya bakar. Gerçl bu davTamş, rahata huzura doguştan düşkün olduğumuzla doğrulanabilir; sözgelişi, dinlenmek için rahat bir koltuk, ısınmak için güzel bir ocak aramamız gibi. Ama doğa, koltuksuz dinlenmenin, ocaksız ısınraamn yollarını da sağlamıştır. Gerçek bir centilmen, ilişki kurduğu kimselerin kaiasmda düşünce ayrılığı, duygu çatıstnası, çekinme, sıkıntı, kızgmlık, kuşku gibi, bir sarsıntı ve tedırginlik uyandıracak neder.lerden titizlikle kaçımr; onun bütün kaygusu, kimseyi rahatsız etmemek ve güç duruma sokmamaktır. Arkadaşlarına karşı çok dıkkatlidir; utangaç deneoek denli iyi, soğuk denecek denli nazik, gülünç denecek denlt yufka yüreklidir; bir kez konuştuğu bir kimseyi bile unutmaz; yersiz anıştırmalardan, sinirlendirici konulardan kaçımr; konuşması hiç bir zaman sıkıcı değil, pek seyrek olarak gözalıcıdır. Gerçek bir centilmen Korutürk Uyarıyor OKTAY AKBAL Evet Hayır EKONOMİ ve 1975 YILI D tinya ekonomisinde 1975 yıh oldukça dikkate değer gelişmeıer içinde geçti. 1974 yılında Petrol İhraç Eden Ülkeler (OPEC) örgütünün hammadd* fıyatlanna yapüan z&mmın Batı ekonomilerinde bir şok etkisl yaptığını her halde ansımaktayız. 1975 yılının başında 1974 yılının sonlannda başlayan Batı ekonomilerindeki toparlanma (es ki adıyla nekahet) döneminin bütün belirginliğiyle ortaya çıktıgı görültlr. 1974'ün son üç ayı ile 1975'in ilk altı ayında Batı Ulkelerinta hammadde (özellikle petrol) fiyattanndaki artışm ödeme dengelerine yüklediği zarar lı etkileri giderdikten başka olumlu bir gelişmeye şirdiklert (rörülür. Bu ülkeler ödemeler denpelerinde önemli fazlalar sağlamıştır ve olanlar yine gelişmemiş ülkelere olmuştur. Öyle ki gelismış ülkeler petrol fiyat artışlannın yükünü ve faturasmı, petrolcü clmayan ülkelere fazlasiyle ödetmişlerdir. Ancak gelismiş ülkelerin hepsini de aynı sepete koyup. anlatmays calıjmak yanh$ olur. Bu ülkeleri de birltac gruba ayırmak gerekir. ÇARPIKLIKIAR DÜZELTiLMEDEN, YÜKSEK KALKINMA HIZLARI SiYASAL BUNALIMLARI BERABERıNDE GETıRıR. 1975 BÖYLE BİR YİL OLMUJTUR. «TOrld»w Cumhurlye«*nm hagımsızlıgı lçln hassas olmak Wç bir şahsın, hiç bir kunıluşun tekellnde değildir» diyor Sayın Korutürk. Daha sonra da ekliyor: «... Idarede sorumluluk alımş devlet ve siyaset adamlanmız arasında ülke bağunsızbğından ödün verebllecek bir künaeyl düşünmek mümküa degildir.» «Düşünmek mümkün değildir» demek, «düşünmenln mOmkün olabilecegi»ni de düşündürur insana... AkU gelmeyen, olanaksız davranışlar niye dile getirilsin. niye kamnoyu 6nünde söylensin? Hele bir Devlet Başkanı radyoda TV'de açık açık «Böyle şey olamaz» demek zorunda kalsın? Sornnuoluk nedir bilen kaç politika adamımız var? Hepsi işte ortada, güvendiğinlz kişUeri bir sayın da görün... Bueün böyle, yann söyle konuşan, yalnız konufmakla kalmayıp davranışlannı da esen yele £Öre değiştiren poUUkacüarı «ulke batunsızlıttndan Ödün verebilecek» kimseler saymak niye mümkün ounaaın?. Yenl yıl yeni durumlar yaralacafa benziyor. MC Iktidan •on soluklaruu alıp vermekte... öldü ölecek diye beklenen ama bir türlü can veremeyen bir hasta iktldar. Hasta, ama, yine de yararsız işler yapmakta, yaptırmakta! Bu iktidann finemli koltuklannı ele geçlrmiş minicik bir azınhk, gün bugün saat bu saat düşüncesiyle ortalığı kasıp kavurmakta... Hâlâ «bırakalım daha kötü duruma düşsünler» diyen CHP11ler var. «Beter olsunlar» demek hepimizin daha kötü, daha batak durumlara düşmemizi istemck demektir. Oysa iktidan, yurt yönetimini bin ker denenmiş, acemilikleri, becerikRİzlikleri, daha daha açığı yurt ve ulus yaranna davranamayif. ları aaptanmı; poütikacılardan kurtarmak kaçımlmaz olnıuatur. Cumhurbaşkanına göre, «bazı kijilrr ve kuruluşlar», «hutuku ve gerçekleri kendi isteklerine ya da kendl siyasal görüşlerine göre yönlemeye ve yoromlamaya* kalkışmaktadırlar; bundan da «hukuk devleti düzeni» zarar görnıektedir. Sayın Korutürk herşeyin başında Anayasal düzeni ayakta rutmanın gereküliğine inanıyor. Henıen her konuşmasında Anayasa'ya bağlılığın ömeklerinl vcriyor, yurdumuzdaki bütün politikacılara sağduyu, gerçek yurtseverlik yolunu gösteriyor. «O halde hür demokratik rejtmJ otoritcr rejimlere döndürmeden yasa dışı eylemleri etkisiz kılmak için devletin Anayasa nizamını koruma fücü canlı ve etkili tutulmak lâzımdır. Ve bu sebeple Anayasa müesseselerinin B.M3I. üyeleriyle Cumhurbaşkanının yeminletinin gereğinî yerine getirebilecek yasal imkân ve tedbirleri günün şartları içinde geçerli kılmak gereklidir.» Sayın Korutürk Cnmhurbaşkanı olarak içtigi anda bajjlı bir devlet adamıdır. Anayasa'ya bağlıbğı, Kemalist ilkelere lnancı kendine tek yöntem, tek yol saymaktadır. Iktidara selen parti liderleri, politikacüar Anayasa'>n kendl kafalanna göre yorumlamak, su bu maddeierini değiştlrmek hevesine kapılıyorlar, Anayasal güçlere kafalarmı çarpıyorlar, o zaman •inirlenip, Anayasa'ya ve Anayasa kuruluşlanna karsı sözler Böylüyorlar. Anayasa çizgisindeki bir Cumhurbaşkanına bile sözle, yazıyle dil uzatmaya kalkışıyorlar. Bu davranışları da bu poutikacüann güçsüzlü|ünü, halktan, cerçeklerden kopukluğunu, yanlış ve ters bir yolda direndiklerini göstermeye yeter. Sayın Korutürk içtifei anda bağhdır, her zaman da ba|U kalacaktır. tktidara türlü oy oyunlarryle gelebilmiş polltikacılarm «herşeyin başında blıim iktidanmız» Inancıyle yapmaya kalkısacaklan Anayasa dışı eylemler, gücünü Anayasa'dan, Kemalist devrim ilkelerinden aîan bir Cumhurbaskanı tarafmdan engellenecektir Yeni yılda en büyük güvencemiz Atatürk'ün Çankaya'sında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na yürekten bağh bir devlet adamımn bulunmasıdır. Atatürk devrimlnin bir yapıtı olan Anayasa'dan ödün vermeyeceğine inandığımız sayılı kişilerden biridir Korutürk... Türk haikı Anayasa'sma baflı Başkanını sonuna dek destekleyecektir. «Hukuku ve gerçekleri kendi slyasal görüşlerine ve isteklerlne göre yorumlamak. yön vermek isteyenlere» yapüan bu uyanya hepimiz yürekten katüıyoruı... Arslan Başer KAFAOĞLU bn düıelme ömegin Amerika ve Japouyı» ya da Isviçre ayarında değil. Özellikle Ulkemiz açısından büyük önem taşıyan Batı Alman ya'da duruın tamamen düzelmiş değil, Bu ülke ekoncmisinin ayarlanmasında yabancı işçilerin omuzuna özveri ve a£ırlı*ı yüklemekredir Bu ülkeye isçi üıracımız bu nedenle durduğu ve hatta bir kısım işçilerimizin yurda kesin dönüş yaptığı bir gerçektir. Ama ne olursa olsun Batı ekonomüert 1874 çöküşünü durdurmayı basarmışlardır. örnegin iyilesmenin er ilerde olmaöığı Fran sa'da bile üretim grafikleri yukanya doğru gitmektedir. Amerika, Japonya ve hele Hollanda ile Be'.çika bir refah yıh yaşadılar 1976 içinde. Bunun yanında petrolcü ülkeler. elde ettikleri lazlacan dolarlan ne yapacaklan şaşkınlığ! içindedirler. Petrodolar denen bu fazladan paralar, Amerikan bankalannda mevduat olarak birikmiştir. Bu yoldaki uygulama zenginliğin sadece para olmadığım ortaya koymuştur. Bütün bu biriken paralara, dolarlara karşm örnegin Suudl Arabistan riyali ya da Kuveyt dinan ödeme aracı olarak dış pazarlarda kabul edilmemetoedir. Petrol fiyat artışını en iyi kulîanan yine bir ölçüde îran Şahı olmuştur. Ama o da bu birikimi teknolojl birikimine çevirecegi yerde gösteriş ve tüketime dönük yatırımlarla uğraşmaktadırlar. Bu yatmmlann ülkeye ne kazandıracağını düsünen bir kafa îran'da yoktur. Petrolcü olmayan ülkeler ise daha Küç sorunlarla karşı karşıya kalarak gelişmeye çahşıyorlar. Ama bunlarır durumu 1975 yılında daha Ai. güçleşmiştir. Ödeme Rüçlükleri ve teknoloü noksanlan tritıride belirgin hale relmektedir. 1976 yıh bu ülkelerde bir çetin yıl daha olacagı benzemefe tedir. Bi' parca da sosyalist ülkeler ekonomilerine göz atarsak, bu ülkelerin dünya ekonomisindekt ağırhklannır 1975'te arttığı gerçektir. özellikle Çin Halk Cumhunyeti ile Sovyetler Birliği ve Polonya gerek gemi inşaatı ve gerekse yatınm mallan endüstrilerinde dünya dış ticaretinde büyük ilerlemeler kaydctmislerdir 1974 ve 1975'in dalgalanmalan bu ülkeleri etkilememis görünmektedir farka karşılık, fiyatlann toptan eşya endekslerinde önemli artış göstermeyisi iki şeyi ortaya koymuştur. Birincisi Türk ekonomisinde klm ne derse desin tarımın oynadığı önemli roldür. Tarım kesiminde üretimin iyi gittiği yıllarda, Türk ekonomisinde fiyat artıaları sınırlı kalmaktadır. Ikincisi ithalâtın bol olduğu yıllar endüstri bol ham madde bulup ekonomiyi sıkıntısız yürüttügu gerçeği. Bol ham madde ithalâtını yürütebiimek için hükümet noroıal program ve proje kredileri yanında özel bir borçlanma şekli olan dö\ize çevrilebilir mevduat'a başvurmuftur. 1975'üî Uk on ayında 308 milyon dolar normal dış kredi yanında 960 milyon dolaruk dövizli mevduat gelmiştir. Bu durumda dövizli mevduat (DÇM) büyük önem kazanmıştır. Eğer 1976 yılında dövizli mevduat 1975 düzeyinde gerçekleşmez ise, bol ithalâta ve az ihracata alıskın hale gelen ekonomimize yeni ödeme güçlükleri yüklenecektir. Aslında (DÇM)n±n tyi bir çare olarak. görülüp, uyguianması yanlış olmuştur. Türkiye kâr olanağı bol bir ülkedir, bu neden le de faiz oranları yüksektir. Batı ülkelerinde ki faiz düsüklüğU, boş kalan petro dolarlann varlığı, 1976 da bu yolun açık kala ABD ekonomisi Batı ekonomilerinln kuskuauz en önemlisi Birlesik Amerlka'dır. Bırleşik Amerika'run 1971' den bu yana girdiği durgunluk, OPEC'in zam karanndan sonra Amerikan ekonomisini daha büyük sıtantılara sokmustur. Bunun en belirli örneği Amerikan parası dolarda kendini göstermis tir. Dövizlerin serbest kurlarla ahşverise girdiği îsviçre piyaaasında dolar 1974 yılında Isviçre frangına göre değerinden • 24 / » gibi çok büyük bir düsüse uğramıştı. Ancak 1975 martından başlayarak dolar. Isviçre îrangına göre değer kaybını durdurmus V8 aynca marttan bu ya^ na değer kaybının dörtte üçünü yeniden kazanmıştır. Amerika'da Ford yönetiminin aldığı çesitll önlerrleı bir yandan, Amerika'nm teknolojik üstünlüKÜnün ağır basması, öt^ yandan ekonominin saglamlaşmasmı olanak içine »ok muştur. Aslında biz ekonomi dalında çalışmakla beraber, ekonomid«> su ya da bu önlemlerin ancaJ hali kurtardıeını. önemli olan seyin bir ülkedeki teknolojik potansiyel olduguna inanınz. Amerika'yı kurtaran da onun tek nolojik potansiyelidir. cağım ortsya çıkarmalctadır. Aslında biz bu geçici yolların ülkemızi kurtaracağına inanmayız. Ama bir yurddaş olarak bu iyice geçici çarenin «ararlannı hiç olmazsa kısa sürede azaltmak İçin hükümeün bir yolu denemesini salık veririz. Bu yol bankaların dısardan sağlayacaklan kısa süreli olmayan büyuk kupürlü borçlanmaların yeğ tutubnasıdır. Bunun yürümesi İçin de uluslar arası para piyasasuıda alısılagelen ve «onsuz yapılamıyacak» emisyon primlerinl bankaların ödeye bilmeleri olasılığını t&nıma&tır. Elbette bu pnra 25 milyon gibi (daha yüksek de olabilir) bir dolar tutarı üstünde uygun görül melidir ve böylece küçük meblâğ lar için ödenen astronomik emis yon primlerinden piyasa kurtanlmalıdır. 1975 yüının Keynesgil açıdan çok olumlu görünmesine karşılık, aslında kalkınma bu yolda yürütülürse ekonomimizi büyük çıkmazlar bekler. Bizim her zaman savunduğumuz azgelismis bir ülkede kalkınma yolunun teknolojl birUdmi ve gelir dağüım adaletinden geçtiğidir. 1975 yılında bu etkenlerde dünya ölçülerine göre iyileşme değil gerileme vardır. Geçici ferahlıklar, hattâ kâğıt Ustünde yüksek kalkınma hızlan ekonomimizde ki çarpıklıklan azaltmaz, artınr. ömeğin, enerji ve temel mallar üretimi zaranna diğer mal Uretimleri artar, ihracat yerine ithalât kabarır, eğitim yatırımlan zaranna lüks tüketun eşya üretim yatırımlan artar. ÇarpıkUklar düzeltilmeden, yüksek kalkınma hızlan hattâ giyasal bunalımlan beraberinde getirir. 1975 böyle bir yü olmuştur. Antakya'nın Samandafcı Uoeslndp, isteml üzerine Savcty» götürdüğümüz oyunun metnl, gene Savcı tarafından, «Bugün bayram, bayram tatilimi okuyarak geçiremem» nedeniyle gerl çevrildi. Salt bu nedenle oyun ovnatılmadı. Daha bir yığın olay... Anadolu'yu yıllardır kanş, kanş, köyleriıie detin dolasan bir tiyatro oldujtumnzdan mıdır, nedir, rahatsız oldu. lar herhalde. «Soytan güldürdüğü için d e p , egemen sımfa hizmet ettiği için soytandır» diyen düşünürü bUdikJerfndeo olacak, soytanlaştıramadıklan sanatçtlar üzerine bo denli Taşizan baslnlan uvfiıluTOrlar. Tiyatromuzu kurduğumuzdan bu yana, bes yıldır, blr ay Ankara'da oynadık. Bunun dışında, çesitU oyunlarla dolaa. tık Anadolu'da... Tiyatro denilen aracın etktnligine lnana. rak, doğrulardan ödün vermeyerek. Turnemiz sürdüğü yere değln aürecek. Halkımıı bizinv le beraber olduğu yere, zamana değin sürecek... Oniki yürekten, inanmış yürekten, selâmlar, saygılar A te sayın Selçuk..» 1975 Türkiyesinde tiyatro salonlannda «Bağıms» Tür. kfye» diye bağırmak yasaktır. Bir de tarihte Namık Kemıl'. ln «Vatan Yahut SUistre» olşyuu okuyup, sasanz; baltta* mız var mı?' *1 rahıtlık Bu yaıgımızı daha da güçlendiren nokta İngiltere'nin alınan çeşitli ekonomik önlemlere karşm. durumunu düzeltemeyişidir. Eskiden beri dünyamn en büyük ekonomisüeri A. Smith'den Keynes'e Ricardo'dan Karl Marx'a îngiltere'de yetişmişlerdir. Yani tnjâitere ekonomist yetiştirmede yeteneksiz değildir. Fakat sömürjîeci rahatlık içinde teknoloiık eSitim ve devrimlerde geri kalau Ingiltert bilim ve hükümet adamlan ne adımlar atsa düzelmiyor. O kadar ki Ingiltere'de çalışan Amerikan firmalan fabrikalannı kapatmamak için hükü metten zararlannın ödenmesini isteyerek ktıdar ileriye gittiler. Durumıırju 1975'te iyice düzelten iki diğer ülke Italya ve Japonya iken Fransa ve Almanya' da 1974'e pöre düzelme olsa da Türkiye'de durum Türkiyemize gelince, 1975 yıh görünüşte bir refah yıh olarak geçmiştir. Bu yılda girişimci kârları artmıştır, işçi toplu sözleşmesinde 1974 yıh ölçüsünde olma sa da yeni ek gelirler sağlanmıştır. Toptan eşya fiyatlan ülkemiz için hoş görülecek bir düzeyde kalırken, fafeir halkın geçimiyle ilgili endeksler yükselmiştir. Dış ticarette gelirle gider arasındaki İ.E.T.T. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN TEKNİK ELEMAN AL1NACAKTIR tJE.T.T. tşletmeleri Atölye ve Lâboratuvar MüdürlUğü iş yerlerinde çalıştınlmak üzere, Sanat Enstitüsü elektrik ve elektrorak bölümü mezunu, sskerligini yapmış, öğrenimle Uişkisi olmayan elemanlar alınacaktır. Çalışmak isteyenlerin daha fazla bilgi için, 22 ocafc 1976 tarüune kadar Beşiktaş Çırağan Caddesi No: 80/3 I.E.T.T. İşletmeleri Atölye ve Lâboratuvar MUdürlügüne müracaatlan. " (Basın: 28823/27) ISTANBUL TÜRK MUSiKiSi DEVLET KONSERVATUARI BAŞKANUĞINDÂN I Milli Eğitim Bakanlığma bağlı Türk San'at ve Halk Musikisi dallannda orta ve yüksek ihtisas öğretimi yapmak üzere kurulmuş bulunan Konservatuanmızın 197519T6 öğretim yılında faaliyete girecek : İLAN Türkiye Demir ve Çelik işletmeleri iskenderun Demir ve Çelik Fabrikaları Müessesesi Müdürlüğünden 15.000 adet el havlusu, 10.000 adet banyo havlusu satmalınacaktıı. Bu işle ilgili olarak hazırlanan ihale dosyası; 1 a) Iskenderun Müessesemiz Ticaret Müdürlüğünden b) Ankara'da Tunus Caddesi No: 63 Kavaklıdere adresindeki Tevsiat ve Koordinasyon Müessese Müdür Muavinliği Ticaret Şefliğinden 100, TL.Md mukabüinde temın edilebilir. 2 İhale 16.1.1976 cuma günü saat 15,30'da Müessesemiz Satınalma Komisyonunda yapılacağından B1585 No. lu dosyayla ılgilidir, meşruhatlı kapalı teklif mektuplarınm geçici teminatları ile birlikte en geç aynı gün saat: 14.30'a kadar Muhaberat Şefliğimize tevdi edilmiş olması gerekmektedir. 3 Postada vaki gecikmeler sebebiyle belirtilen gün ve saatten sonra gelen teklifler nazan itibare alınmıyacaktır. 4 Müessesemiz 2490 sayılı Kanuna tabi değildir. (Basın: 10001/26) 1. TEMEL BiüMLER 2. MUSiKî TOPLULUKLARI YÖNETiMi 3. YAYLI SAZLAR 4. NEFESLi SAZLAR 5. VURMA SAZLAR 6. MIZRAPLI SAZLAR 7.ŞAN bölümlerinin ilk sınıflanna toplam 300 Âralık ayının son hattasında Aksaray ve Sultanhamam'da meydana gelen, sigortacılık tarihimizin en büyük yangınları dolayısiyle sigortalı ve şigortasız tüm vatandaşlarımızın üzüntülerine içtenlikle katılır, sigorta şirketlerimizin zararların telâfisi yolunda gerekli tedbirleri süratle almakta olduklarını ve hasar tesbitlerini müteakip ödemelerin derhal yapılacağını saygıyla duyururuz. Öğrenci Alınacaktır II Temel Bilimler Bölünıüne 1830 yaş arası Lise veya dengi okul mezunlan, Şan Bölümüne Ortaokul mezunlan, diğer bölümlere en az ilkokul 3. sınıfına geçmiş veya mezun olmuş öğrenciler alınacaktır. III Aday öğrenci kaydı 9.1.1976 günü akşamına kadar Nişantaşı, Teşvikiye Cad. Rüştü Uzel Kız San'at Okulunda yapılacaktır. IV Kulak ve seçilen bölüme mahsus müzikal yeterlilik sınavı 12.1.1976 günü saat 9'da ayni yerde yapılacaktır. Duyurulur. (Basın: 10002/25) TÜRKİYE SİGORTA VEREASURANŞ SIRKETLERI BİRLKI Hadar Reklftm:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle