Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
w Başkent Beledlyesinln Wr broşürfl geldl. 730 günde yapılanlan anlatıyor. tki milyonluk Ankara'nın apartman bölgelerinden gecekondulanna kaydırılan hizmetleri sıralıyor. «Ezilen halkımıza öncelik verdik» diyor açıkça. Onlar için pazarlar, yollar, çeşmeler, parklar, çocuk bahçeleri... Koydum masanın bir yanına, gelip giden bakıyor. Eksiğiyle, iyl yaruyle halkın dilinde bir yönetici Vedat Dalokay. Kompleksi yok diye beğenen, çok konuşuyor dıye yeren. Moskova Belediye Başkanı geîince Ankara'yı gecekondulan da saklamadan gezdirmesini seven. Büyük Tiyatro'nun kirasını artırmak isteyince, «Sen sanatsever başkansın!> diye yağcıhk edenlere, «Ama işçilerimin tenceresi boş kaynıyor!» demesinl öğenler var. Elektrik Mühendisleri Odası'nın toplantısında «Bir ülkenın kalkırup kalkınmadığı, tükettiğl elektriğin kilovatından anlaşılır» demişler. Kürsüye Dalokay çıkmış: «Bir toplumun kalkınıp kalkınmadığı, çöp bidonlarından anlaşılır!» demiş. Bu sözü gülmece yanından alıp alkışlamışlar. Aziz N'esin'in hikâyeleri gibi acı acı güldürücü, düşündürücü. Bir arkadasımın yaşlı anacığı da, «Bilseler bari kadir kıymetini!» diye girdi söyleşiye. Kimlerin gelip gittiğinı, horlandığını, unutuldugunu sıraladı. Dostlar gidmce sözlerinin izleri kalıyor. îzlerde dolaşıyorum uzun uzun. Türkülerde geçer kadir kıymet sözü çok. Gelın söyler, ana söyler. Acı bir oyuntudur insanda bıraktığı. Eski tokgözlü ülkücüler, «îyiliği at denize, balık bilmezse Halik bilir» demişler. Güzel sözdür. Mutlaka bilinsin diye yapılmaz iyilik. Her yaptığının tane tane yazılmasını, konuşulmasını îsteyenler sevimsiz bencillerdir. Bir kitap çıkarıp ulusal kültüre hizmet ettiğini sanarak öğülmek isteyenler, öğülmeyince de, «kadir kıymet bilinmediği>ni söyleyip küsenler yok mudur? Halktan alacaklı sayar bunlar kendilerini. Onu değerbilmez diye yargılamağa kalkarlar. Eskilerin tokgözlü ülkUcülüğüne bakmalı biraz. Hizmet: yapıp atacaksın ortama. O ortamda halk da var. Kimse bilmezse halk billr. Bilmese de olur. öteki hizmetlere kanşır, gelecek yaşamın bir tuğlası, bir kum taneciği olur. Ne haklı savaşlar var geçmişte, her ölen biliniyor mu? Adsız askerler gibi, adsız yöneticiler, adsız sanatçılar, adsız öğretmenler olamaz mı? «Bizde bilinmez!» diye diretcnlere tutuluyorum. Bilin 12 Ocak 1976 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER KADİR KIYMET BİLMEK Fakir BAYKURT mezse kesiver çalıçmam sen de! Bilinmesird koşul saymayanların hizmetleri yeter halka. dı Aziz Nesin'in altmışıncı yaşmı kutlayan. «Kadir kıymet bilmek kavramı da birçok başka kavramlar gibi görece (nisbi). Kim kimin kadir kıymetini bilecek de bilmıyor? Acaba bir demet çiçek. iki satırlık bır telgraf geldi mi en son Altındağ Tiyatrosu'ndan «Sahte Kahramanlar» oyununu kaldırtan Kültür Bakanmdan? Bedri Rahmi'nin ölümünde gördüm, masasının üstünde Demirel'in telgrafı vardı. Nasıl yadırgadım. Ne ilgisi var Demirel'in sanatla, sanatçıyla, onlara kelepçe taktırmaktan, yoksul bırakmaktan başka? Aziz Nesin'e de böylesi yöneticilerden kutlama gelmeyişi iyidir bence. Ama bakın halka, bilmez sandığmız yerde nasıl bağrına basıp egemen sermaye faşizminin elinden alıyor sevdiği evlâdım. ilgısiyle? Halkın bu büyük ilgisi ki Aziz Nesin'in yılmak bilmez direşkenliğini ve zekâsını değerlendirmiş, onu başanlı kılmıştır. Asıl bu halkuı törenini yapmalı bir somutlaştırma yolunu bulup. Sanata Damga Vuranlar Altmışıncı yaşını kutladı Aziz Nesin diye yazdı gazeteler. Ya da öyle anlaşılıp konuşuldu. Nasıl gücüme gitti. Aziz Nesin mi kendi kendini yüceltip âlemin ıçinde yaş törenl yapaeak? öksüz okullarında okuyup subay olan, subaylığı yirmi dokuzunda bırakıp otuzunda yazarlığa geçen, yazarlığın ikinci yılında tutuklanmağa başlayan bu halk çocuğu, altmışma kadar da yıllarca cezaevlerinde yattı, sürgünlere gitti. Bu arada altmışı aşkm kitap yayınladı. Iki bini aşkın hikâye, on kadar oyun, beş altı roman, birçok taslama şiirler. anılar kattı edebiyatımıza. Yazmadığı tür, çekmediğl çile, girip çıkmadığı iş yok. Yaşamına bakan. bu kadar başanlı, verimli bir yazar olabileceğini sanmaz. Heybeli'de varsıllann köşk hızmetlertnden bu başanlı yazarlığa gelmek gerçekten şaşırtıcıdır. Üstelik son çagda tek örnek degil bu. Otuz kırk yıllık edebiyatımızın Yaşar Kemal. Hasan îzzettin Dinamo, Orhan Kemal, Talip Apaydın, Bekir Yıldız, Ümit Kaftancıoğlu gibi çofunluk adlan böyle. Halkın yönetime tam egemen olamadığı fakat çocukları eliyle sanata damgasını iyice vurduğu çağdayız. Aziz Nesin tâ oralardan bugün bulunduğu yere, elinin ayaklanrun parmaklan kan içinde tırmanarak gelmiştir. Neresi bugün bulunduğu yer? Halkın gönlünün başköşesi. Istasyonlarda, garajlarda görürsünüz kitaplarını. Onun kitaplanyle iyi yolculuk diler halkımız biribirine. onun kitaplanyle tüketir uzun yolculuklan. Türkiye Yazarlar Sendikasıy geç bfr delikanlı gftl yolluyor Devlet Tiyatrosu' na. Edebi Kuruldan geçıyor. Gıysıler, gereçleri hazırlanıyor. llk akşamında bulunmak ıçın gelıyor Ankara'ya. Ama eski PTT'ci Kültür Bakanı (R. Danışman) yasaklayıveriyor. Belki sadece admdan alınarak. Gazetelere geçen sözleri arasında, «Yapitım niçin kaldınldı bir türlü aklım ermiyor!» diyor Tör. Ortam temelli ellerinde olsa bu tür yöneticiler, ne tiyatro sinema, ne sergi, ne heykel, ne dergi, ne edebiyat bırakırlar ortada. Okullara yollanan genelgelert izlivorsunuz değil mi? Varlıklarından ö*ünç duyduğumuz yazarlar yasak. Nobel'e aday gösterilen Yaşar Kemal yasak. Onca kitaptan başka Türkiye'ye beş tane de dış ödül kazandıran Aziz Nesin yasak. Okutulmasına izin verilen dört yazardan biri olan F. H. Çorbacıoğlu, «Bütün ötekı yazarlardan özür dilerim, bunda bir dahlim yok, beni de yasaklasınlarN dedi. Hitler, en seçkin Alman yazarlannın kitaplannı yaktınnca. unutulan bir yazar eni konu alınıp tel çekmişti: «Benimkileri niçin yakmıyorsunuz, ben onursuz muyum?» İİİİiliiiİiİlii ÖRGÜT SADUN TANJU K En Güzeli Bu dönemde «Sahte Kahramanlar» oyunu oynatılsaydı yanlış olurdu, böyle düşiinelim. Çünkü bu dönem, tiyatronun ağır baskılar altında ezildigi, tiyatrocularm manga manga göz altına alınıp tutuklandığı dönemdir. Bunu görmüyor, bilmiyorsak hepimiz kusurluyuz. Şunlar oyun adları: Nafile Dünya, 403 Kilometre, Evler Evler, Linç, Jan Dark Olayı, Pirincı Kurtuluştan, Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti, Yeniden Doganz Ölümlerde, Ayak Bacak Fabrikası, Isyancılar, Catıdaki Çatlak. Ana. P'azar Gezintisi, Durand Bulvan... AST'ın. DAST'ın daha nice oyunu koğuşturma konusu olmuş ya da yasaklanmıştır. Kolluk ku\vetlerine «yardımcı» kışkırtılmış sivillerin bastığı tiyatrolar ayrı. «Çatıdaki Çatlak» oynanırken kaldmlmış, «Yılanlann öcü» tıpkı .Sahte Kahramanlar» gibi Devlet Tiyatrosu'nda bütün hazırlıklan bitmiş, perdeleri açılacakken bakan emriyle yasaklanmıştır. Edebi Kurul üyeleri o gün de çekileceklerdi. Bugün de çekilecek ayni kimseler... Bu dönem, bu tutumun dönemidir. Bu dönemde msan oyunum oynanmıyor, kitabım okullara girmiyor diye üzülmez, ama bir belli giinünde içtenliksiz telgraf alırsa üzülür. En güzeli halkın ilgisi. halkın sevgisidir. Kadir kıymetse, onu da halk bümektedir, kuşkumuz olmasın. urban ediyonız çocuklanmızı sıyasal Dunalımın Tanrılarına. Her gün biraz daha artıyor dökülen kan, ve büyüyor içimizdeki acı. Öylesine dayanılmaz olsun KI, ne gelirse arkasından, kurtuluş sanüsın! Toplumu ölüm ve yaşam'ın arasmdakl dar yola sürüp orada istediği yöne doğru koşturmak için tek güç vardır: Iktidar! Siyasal iktidarların bunalım dönemlerındfi. «Benden sonra tufan. kızgınlıgı sardı mı insanoglunu, acı başlar. Sanki dünya onunla vardı. onunla bitiyor. Başkalan gelirse iktidara O yaşayamıyacak. öyleyse bırakmamak için yerinı. sonuna kadar savaşacak! Böyle bir tanatızmin, gözükaralığın. umutsuzluğun karaltısnida, aklın ışığı olmazsa yol bulunmaz. Ama aklın ışıklandırmadığı hiç oir karanlık yoktur. Hep vol bulunur avdınlığa, umuda. Herkesin Ne olacak?» dıye beklediğı şu günlerde de olacak şudur: flke, özlemiııi çcktiği çağdaş bir yönetlme doğru koşacaktır. ANLAR MI? Melih Cevdet'in «Ölümsüz. şiirini okuyordum, genç ve aydın çoculclanmızın makineli silâhlarla tarandıklan acılı bir günün sonunda. Babamı gördüm düşümde diye anlattı / Öylesine ağladım, valvardım da ' Anlamadı, helld de hiç tanımadr. / Elbette oçlum dedl öğretmen Kirişna / Ruh ölümsüzse eğer / Ölümlü duyKuları anlar mı? / Ölümsüz, ölümlü duygulan anlamaz. İktidarda kalmalt isteyen. acımaz. Bizden olanlar ölümsüzlüğe hevesleruyorlarsa. bizi tanımazlar. Tanrıların, ölümü de yaşam gibi cömertçe sunuşları, başka değerlere sahip oluşlarındandır. Büyük yalnızhktır var etmekle yok etmenin salıncagını sallayan. İktidarlar da yalruz kalınca Tannlann oyununo oynarlar, yok etmekten de vapmak kadar zevk alırlar. Yasaklanan Oyun Altmışında bir delikanlı kadar çalışkan Aziz Nesin'i. son konuğunun çok çok geç gelmesini dileyerek masasımn başında bırakıp baska bir «genç»e geçelim. Yasaklanan oyunun çağnştırdığı Vedat Nedim Tör'e. «Sahte Kahramanlar» dan başka, «Üç Kisı Arasında», «Köksüzler», «Hayvan Fikri Yedi», «Kör» gibi oyunların. «Resim ögretmeni» gibi özgün kitaplann yazarı, «Hep Bu Topraktan», «Doğan Kardeş» gibi dergilerle, hazırladığı sergilerle. sayısız kültürel etkinlikle daha çok bir uygulamacı olan Vedat Nedim Tör'e... 1897 doğumlu, nerdeyse sekseninde. Uğrasıp didiniyor hâlâ. Oyun yazıp özen YOK DEMEKTiR! Özgürlük mü? Herkes İçin... OKTAY AKBAL Evet Hayır lnönü'nün Dar Günleri Toplum tarihind* hık sahiplerl nönü'nün ölümünün, ikınd yıldönümünü de geçirdik. Bu vesile ile onun daima hatırlanacak olan anısı ve yaşam hikâye», kamuoyunda bir kez daha, canlandmldı. Zaten înönü o insanlardan biridir ki, önların, kendi toplum tarihindeki yerleri. gene bu tarihin fermanları ile tahsis edilmis, kendi mülkleri gibidir. Çünkü onlar, bu tarihte toplumlannın kaderine, kendi kanlan, (fayretleri, fikirleri ve alınterleri ile bir şeyler katmışlardır. Toplumlannın, hamuru ile yogurulrhuş. diregi ile dikilmişlerdir. Bizim yakm tarihimiz veya çağımızda tsmet înönü de, bu insanlardan biridir. Hem onu övenler, yilcBİtenler, hem. onu taşlayanhırve inı kâr edenler için... ' • Önee, az çok herkesçe ıtolinmekle beraber, tnönü'nün hâl tercümesinden ban safhalara, kısaca deginelim... Oysa, yalnız kalmak yok olmaktır aslında. Melih Cevdet «Güneş Saatinde «Yalnız O varsa. yok demektir diyor. Sofrada oğluma Tanrıları insanların nasıl yarattıklannı anlatmağa çalıştım İnsanlar soyutlanmış kendi güçlenne taparlar. dedim. Yaşamı güzelleştiren. aşka dönüştüren her seyi korumak tedireinliği, insanları kendi toplumsal güeöne sığınmağa ftlyordu ve Tann da. Iktidar da bftvlr varatıiıyordu. Öyleyse. onlardan kötülük gelemez; geliyorıa, onlar Tann ve iktidar dejildirler. TEPELERE ÇEKİLMEK.. «Bütün tepelerin üstü sessizdir» demiş Goethe. Kendi güvenliğimizı bulmak ıçın, duygu ve düşüncelerımızın tepelerine çekilip. oradaki sessizliğe sığmmak «insanca» bır davranış değıldir. Çevrede, yaşamın içinde olup bitenlerden soyutlanmak, bir çeşit Tanrılaşmaktır. Kim ki, ölen cocuklann. dönen dolsplann, devlet adına sorıımsıızca sövlenen sözlerin kendi dışında, başka bir dünyada olup bittigl düşüncesindedir: kim ki bana dokunmayan vüan öln vasasın demektedir, kim kl her koyunun kendi bacağından asıldığını sanmaktadır, kirn ki gemisinl kurtaran kaptandır, kim ki sofrayı görünce girişir. kavgayı görünce »ıvı»ır. kim kl susuşun altın oldufuna Inanır; onlar sığındıklan topelerden yuvarlanacaklardır. Şevket Süreyya AYDEMiR eçen akşam TV'de Mr fîhn oymmış. Sıkmsbsşlı bir bayanın romanı. BaşUnbaşa Atatfirk devrimlne karaı imlş. Telefon ettiler, mektuplar aldun, yolda karşuna çıkıp niye «es çıkarmadıjhmı sordular. Böyle bir «lm nasıl oynatıhnnıs TVde? Baktını. neler oluror, neler bitiyor, bnncs cinayet işlcniyor, Tiirk ulusunun yazgısı çafdışı bir yöne çevrilmek Isteniyor, pek aldırmıyorlar, ama şeriatcı bir düzene geçmtmizl öğiitleyen bfr filmi TV'de görünce tepeleri atıyor... Nevdi fllm, bilmij orum. Daha dofrusa göriip ginirlenmek Istemedim o akşam. Bir «ilerici» gazete o sabah o rUmden söz eden bir yazı yayınlamıştı. Şöyle dlyordu o arkadaş: •Filmde öne sürülen bazı diişüncelere katılm» olanaği yoktur, ama gene de bu filmclen ilerici geçinen pek çok toplumcumn»un alacaklan dersler de vardır.» Gene bu eleştirmen filmi, «Batılasma, yahancılasm» hareketlerinln doftırduğıı aorunlar anlatılmav3 çalışılıyor» diye Unımlamıştı. AnUsılıyor, W bör lük solculanmız gibi o eleştirmen de biisbütün kızamıyor o fllme, o filmin anlattıklanna... Şöyle diyor: «Kuşkusuz bir toplumda olup biten herşeye ekonomik açıdan bakmak, nretim ilişkilerine bağlamak, başkaca etmenlerin öncmlni yadsımak nasıl dar kafalılıksa, din'e. geleneklere bağlanaraktan her soruriuıı tatlı tatü çözümleneceğini sanmak da o kadar yanlı* bir sapmadır.» İlerici eleştirmeci böyle derse, sağcı basının yazarlan, çllerleri niye Atatürk devrimini yıkmaya, yok saymaya, ortadan tüm kaldırma çabasına girişmesinier? Hem çellşkllere düşüyoruz gibi feüyor bana... Sabahattin Ali'nin öykiisü gösterümiyor, sıkmabaflı bayanın her türlü edebi değerden uzak romanının filmi, hem de yasalar», Anayasa'ya, bu ülkenin kurucusu Atatürk'e yüzde yüz ters düşen 5 n ? 'î? J ' o r u m l a r getiren bir yapıt seyircilere snnuluyor! Özgürliikçü demokraside her görüşe. duşünceye yer vars» o da oynatılır, bu da! Hatta mademki din devleti kurmak amacı giiden politikacılara. yazarlara mevdan açık tutuluyor. Marksist bir toplıım düzeni kurmayi amaçiayan politikacılara, yazarlara da mevdan açık olmalıdır... Öifürlükçü demokrasi bunu gerektirlr. Atatürk'ün ve devrlmlnin. arayanı soranı yok! Birkaç yazar kaldı ikide bir bu sorunu ortava atan, • Atatürk Yaşadı Mı? diye soran. onlara da hem bir takım solcular küçiimseyerek bakıyorlar! Hem de ırkçılar. turancUar ve şeriatçılarla, şardropcular öfkeyle süzüyorlar... Biraz üstlerine gitsenlz, Bu ülkede demokrasi var dlyorsunuz; sonra Atatürk'ün eleştirisine katlanamıyorsiınuz, biz komtinizme. şeriatçılığa, ırkçüığa bağlıyız, açıkça göriişlerlmizi savunmak hakkımızdır> dlyorlar, sizi de demokrasiye bağiı olmamakla suçluyorlar... Yani ipin ucu kaçtı. hem de iyice!.. Neresini, nerden, nasıl, kime karşı savunacaksınız? Atatürk devrimini en çok savunanlardan biriyim ben. Kitaplar dolusu yazım yayınlandı. Sonunda bu noktaya geldik. TVIerde açık açık Atatfirk de, devrimi de. Cumhuriyet'in elli yılda getirdikleri de yerillyor, küçültülüyor, çağdıs. btr ynntemle yenl bir devlet. bir topİum kurmak istekleri savunuluyor. Türkiye devletinin MCRT'si bunu seyircüere hiç çekltuneden sunuyor... Garip iştir elbet. Adı Atatürk tarafmdan verilmiş bir Cumhurbaşkanı kalkar, «Anayasa sürencesl altındaki eğltim birliğindfn» söz eder, öte yandan her gün din eğitiml yapan Iiseler, okullar açılır! Gizll çalışan binlerce dershane de ayn .. Kaldı mı Atatürk'ün temelini attığı eğitim birUği? Varaa, nerde? Gösterin... Bay Çakmakh imlş o filmi yöneten. Sağcı, gerici, Atatürk düşmanı diye bağınıı istediğiniz kadar! ötc yandan Bay Erksan'ın «Beş Öykü»sünden Sabahattin Ali'nin «Hanende Melek» ovküsü yasaklandı diye «oylenin. . Bay Erksania Bay Çakmaklı acsba ayni kanıda değiller mi elli yıllık Atatürk Cumhuriyeti konusunda? Ayni forumlara katüıp konuşmadılar mı, asağı yukan ayni görüsleri yazıyla, sözle. hatta filınle savunmadılar mı? Bay Erksan eski bir solcudur, ne çıkar bundan? Bugüne bakalım, Bay Erksan Cumhuriyet edebiyatını Bay Kemal Tahir dışında tümüyle yadsımadı mı? Bence ild yönetici, iki yöneticinin çevirdikleri, sundukları filmler arasında «anlam» ve «Atatürk devrimine karşı olmak» açısından önemli bir ajrun yoktur. Sabahattin Ali adıdır TRTcileri ürküten, hepsi o kadar. Okul kitaplıklanndan çağdaş edeblyatm ünlü yapıtlarını toplatan «kafa», TRT'de de karşımıza çıkacaktı elbet, çıktı da, daha da kimbUir nerelerde karşı karşıya geleceğiz onunla .. Ben özgürlükçü demokrasiden yanayım. Atatürk de böylo olmasını isterdi. Atatürk. Atatürk devrlml herşey, herkes eleştirilecek elbet. Ben korkmam eleştiriden. dürüst eleştirl olsun ama, kalleşlik, korkaklık. alçaklık girmesin işin içine.. Herşey açık açık konuşulsun, asın sağa olanak mı tanıdın, aşın sola. solun her türlüsüne de olanak tanıyacaksın. Oyunun kurah bu.. Mademki girdik bu yola oyunu kuralma aygun oytıavalım... G I »•rjrtjr.,•a^u» oltu/tu k»i*r rfnlf blrtta.t lbtıyaeıs T*rl^r E»erl«rtnlı» y llrlSrn nt icaiar g BUBU ••aıad olarak T«xiır. Geç anlajılan çocuk Înönü 1884'de îzmir'de dojfdu. Babası, Sorgu Yargıcı Resit Bey, idi. Memurdu ve durmadan yer değiştirmek zorundaydı. Zaten aile de tzmirli değildi. Babası Bitlis'te «KürümoğuHarı» denilen eski bir Türk kolundandı. Anası Cevriye Hanım, Tuna'nın Deliorman Türklerindendi. Çocuk doğunca ona «Mustafa tsmet» admı verdiler. Zayıf, cılız ve yaşayacagma pek ihtimal verilmeyen halsiz bir yaratlktı. Ama bütün hayatı boyunca olduğu gibi, o günlerde de, etrafındakileri şaşırtan, canlı. parlak bakıslan, daima ışıldayan gözleri vardı. Hani şu Halide Edip Adıvar'm, nice yıllar sonra: « Benim bu gözlere feda edemeyeceğim, hiç bir şey yoktur.» diye espriler yaptığı gözler... Mustafa Ismet'in babası, bir süre sonra Sivas'a atandı, îsmet dört yasındaydı, ilk öğrenimine orada başladı. İlkokuldan sonra bir yıl sivil ortaokulda, daha sonra da askeri ortaokulda (Rüş tiye) okudu. Ama pek parlak bır öğrenci degildi. Nitekjm son sınıfta çaktı. Ama bu yenilgi, onun için, hayatta bir dönüm noktası oldu. $u sözler onundur: Ben, hayatta istidadı geç kesfolunmuş bir çocuğum. Sivas Askerî Rüştiyesinin son sınıfında, evvelâ sırufta döndüm. Ama ondan sonra?... Evet, ondan sonra artık sahnede, bütün okulları birincilikle bitiren bir Mustafa Ismet vardır. Hem de, çocuk yaşlanndaki bir düşme sonucu, kulaklannda beliren bir işitme zajnflıgına rağmen. Ne bu kaza, ne sınıf dönme yenilgisi de onu, hayatt* dev adımlan ile yolalmaktan alıkoyamadı. Zaten şu sözler de onundur: Benim, en büyük yenügılerim, en büyük zaferlerimdir... Musta'a îsmet, Sivas Rüştiyesini bitirince, Istanbul'da Halıcı oğlu Topçu Harbokuluna girdi. 1 eylül 19O3'de orasını birincilikle bitirdi. Teğmen oldu. Sonra Harbiye Kurmay kısmına geçti. Orasını da 28 eylül 1906'da, gene birincilikle bitirdi. 2 Ekim 1906'da Edirne'de ÎMnci Orduya Topçu Yüzbaşısı olarak atandı, Pransızcaya daha Sivas'ta başlamış, oldukça ilerlemişti. îstanbul'da da Almancayı Telistirdi. Onun şu sözlerini de verelim: 22 yaşında bir Kurmay Yüzbaşısı idim. Ama Edime'ye giderken, yanımda, bir koca sandık, Fransızca ve Almanca kitap götürüyordum... Bizde bu hil, pek olağan sayılmaz. İSMET tNÖNt'NÜN ŞEVKET SÜREYTA AYDEMİR'E GÖNDERDtGİ MEKTXBUN FOTOKOPtSİ. cılığı ise, biraz geç başlar: Edirne'de 1907'de o da, gizli ve ihtilâlci îttihat ve Terakki Çemiyetine girer. Hem de, bu gizli örgü tün başı olarak sivrilir. 11 temmuz 1908'de Edirne'de Meşrutiyet ilin olununca da, Edime ilinde hem sivil idare, hem İkinci Ordunun kontrolü, fülen onun eline geçer. Şu sözler de onundur: Ama ne olursa olsun. îşte o 1907 tarihi var ya? O günlerden artık ta ölüm günü olan 25 aralık 1973 tarihine kadar, yani tam 66 yıl, Mustafa îsmet, yahut İsmet Paşa veya îsmet İnönü. tam evet 66 yıl, ya politikacı, yahut da daima aktif ve ön planda asker olarak, bu memleketin hayat ve mukadderatı ile, arasız haşırneşir olmuştur. Zaferleri, yenilgileri, ama her zaman iradesl Düşün! 23 yaşmda bir kur ile... Zor günlere gelince? Elmay yüzbaşı! Ama o gün bir bü bette. onlar da % a. > r. yük ilin ve bir büyüfc ordunun Bir oluşum ve bir belge idare ve kontrolü, birden, beAradaki zamanlar ve olaylarnim bu avuçlanmın içine geçti. da, bu yazıda durmayacağım. O zaman gizli örgütünüz Şimdi şu bahse gelelim. «Ikin kaç kişiydi paşam? ci Adam)un ikinci cildinin Ancak 50 kişi kadar denili ılk baskısı yazılıp biuıîı zaır...n. bu kitabı, bütün kitaplanm için yordu!... oldufu tfbi, ona götürmüstüm. O da bunlan okur, sonra derınliğine tartışırdık. Sordu: Neler yazdın bakalım? Son cümleyi özetle okuyacagım paşam. «înönü'.ün söyıeyecegi yeni bir söz var mıdır? Hayır!» Biraz duraladı. Tekrar ettırdi. Sonra şöyle konuşru: Pek: iyi ama. ya şu «Ortanın Solu» hikâyesi? Çevap verdim: Bu ortanın solunun, nerede başiayıp. nerede bittigini söyleyebiür misiniz Paşam? Ecevit sö'ylüyor ya?... Ondan sonra bu konular aramızda çok tartışılmıştır. Bütün aydınlar arasında oldugu gibı, 8öjüiji ve arddüşüncelere Ama sanıyormn öhü'de bazı tereddütler, ?f gümerde vardı. Onda dar günlerin şartlan ise, daha çok önceden birikiyordu. ÎKinci Dünya Harbi sonlanndan beri. vünkü kahramanlar devri, artık sona ermişti. Ve çok partili rejim çıkış yolu sanıhyordu. O halde, Halk Partisi de, Şet Partisi olmaktan, artık Halk Partisi olmaya kaymalıydı. Tünkü Atatürk devam ertirilememişti. Atatürk ikmal edilememışti. .rpfc şef, tek parti, otoriter dev'et sistemi de böylece, artık vürüyemezdi. Milll Şef. degişmez baskan kavramı, artık havadaydı. Ama înönü, acaba buna hazır mıydı? 3 temmuz 1970'de XX. Kongre bu şartlar içinde açıldı. İnönü Parti Başkanı, Ecevit Genpl Sekreterdi. Ama su altında çatışmalar da başlamıştı. Nitekım 12 Mart 1971'de Ecevit lstıla fitti. İnönü ile Parti Meclisi arasında mücadele de keskinleşıyordu. Grup, Parti Meclisi, Merkez Yönetim Kurulu, karşı karşıyaydılar. îsmet Paşarun tuttu^u grup temsilcileri, Parti Meclisıne seçilemediler. 5 mayıs 1972'de, olagantistü beşinci kurultay davet eail di. Bu sefer de, bir eski ve ye ni delegeler davası oıktı. înönü, aşırı müdahaleler vapıyordu. Partide disiplin ıtopmaktaydı. Kazanan gene Parti Meclisi oldu. İsmet Pasa gölgelenmekteydı. Ve Parti Meclisi jrüvenoyu lınca. İnönü istifa etti Başkanlıktan. 14 mayıs 1972'de bu sefcr bir Genel Başkanlık Kurultayı yapıldı. İnönü. adaylığını Koymadı. Genel Başkanlığa Ecevit ssçilmişti. 30 haziran 1972'de 21 inci normal Kurultay topiandı. İsmet Paşa Kongrededir. Ve K cevit, yani Genel Başkan seıiyor diye, avağa kalkar. Dügmelerinl ilikler. Ama durumu tıek begenmedigi bellidir. Nitekim bir TUzük degişikligi teklifine, fcaraı çıkar. Grup ise hâlâ înönü'nün etrafmda tutunmak Ister. Fakat înönü taraftarlan gene kaybederler. Ve nihayet İnönü. partıden de istifa eder. Kahramanlar devri arîık. kesin olarak kapanır... înönü'nün bütün bu işler ve özellikle Ecevit hakkında görüş ve yargıları nedir? Bunlardan benim kendisinden dınleyebıldiklerimi yazmak, elbette lci olanait sızdır. Ama înönü'nün, bu bufıranlar. bunalımlar safhasını vaşaması. sanıyorum kl kaçınıımazdı Fakat bu oluşumlar ona ruhen, muhakkak ki, çok ıstırap lara maloldu. Bazı vafcınlanna sordufu: Ben siyasetten çekilmek lsttyorum. ne dersin? Sorusunu ben de dinlemişimdir. Cevabım şu olmuştur: Sizin bundan kastiniz, Par ti Başkanlığından veya 'iyasetinden çekilmekse önemli degii Çünkü siz artık bir oartiyi değil. milli direnis gücünü temsil ediyorsunuz. Millet içinde bövte b'.r güce ise, daima ıhtıyacımız var... Bu yazıya. onun DU dar eünıerinı. yahut ounalımmı <endisın'n açıkladığı bir de fotokopi koydum. İstemeyerek. Ama ne v9i ki, bazı belgeler artık,fcamueflfân nniina «orilmolirtir BARBARLARA KARŞI.. Vurulan her dellkanlıyla, her genç kızla acı çekmelc değiştiriyor beni. Ne kadar sevgisizlik varsa, ne ölçüde acımasız oluyorlarsa, sanıyorum ki bu boşlugu doldurmale için, bütün duygularımı ve düşüncemi vermeliyim. Her olayı. her ân'ı, her sözü büyük bir coşku ile yaşıyorum. Bir direnç bu, îçimden geliyor, biliyorum. Yasamı. ırBzellikleri. aşkı, çağdaş ve insanca her şeyi savunmalı bu barbarlara karşı diyorum. Eski bir filmden söz~»diy©r «rkadasım Melib Tümer, nasıl gelmişse konu°|ma* o nb<1&y!^ teıs yönde giden fki otomobll diyor, hızın yavaşlatıldıçı bir kavşak noktasmda, genç adamla cenç kadm cözçoze gett» yor, çok kısa bir bakıs, btr an. ama yetiyor genç adamın yolunu değiştirip öbür arabanm arkasına takıimasına, bir ara yanyana geliyor arabalar, rine bir hakış ve ikW bereber duruyorlar yol üzerindeki U konaklama yerinln k önünde. ORTAK HAKKIMIZ.. Bu kadar çabuk da sevebilir insanlar birblrlerinl. Her seyin türesi göz kırpmak kadar losadır demiş Budha. Kur. şun da sıkarsın. sevda da. Niye bir bakışla, bir tesadüfle, bir olayla başlavan şev aşk olmuyor da. kin ve düşmanlık oluyor? Hacettepe Ünhfrsitesi'nin önünde Ntıray'm boğazına kurşunu kim sıkıyor? Orman Fakültesi'nden Mehmel'ı sırtından vuran kim? Maliye Okulu'ndan Hasan'ı niye yolda giderken bıçakla delik deşik ediyorlar? Ters voıılerden de gelse insanlar, birbirine sevjciyle ve anlayışla bakmasını bilmeli. Düşüncelerimiz ve duygulan. mız ne olursa olsun. yaşam bızim ortak hakkımızdır. İnsan olmanın ilk koşulu da, o hakka el uzatmamaktır. YAŞAMIN DEĞERi Yaşamın değeri, insanın değeri üzerine ne biliyoruz biz? Hafta içinde Ankara'dan dönerken «ne biliyoruz? ne Oiliyo. ruz?» dıye sorup duruyordum kendi kendime. Hiç tanımadığı bir genç kızm üzerine kurşun sıkan o delikanlı şu tlerdekı koltukta oturan çocuk mudur? Nasıl oluyor da ınsanı insana avlatmanın kıyıcılığı bir üniversite öğrencısinin bi. lincine oyuluyor? Ne kadar ilkel bir yaşama saplamışlar bizi! ÖNCE DÜŞÜNCEDE REDDETMEK! Uygar bir Ulkede yaşamanın mutluluğu iîe İsveç'te geçen on yılını bır kıtapta anlatan Hayati Tahsin Yılmaz'ın anılarına göz gezdirivordum uçakta. Yolu olmayan köy yok mu hurada diye soruyor tanıdığ:ı hir İsveçliye ve adam şaşkınlıkla açıyor gözlerini: «Yolu ıılmayan köy, volu ounayan ev düşünülebillr mi?» Böylesine bir mantık sağlamlıSına eriştırebilmelt 1çin İnsanları: yaşamı. bılgller ve sözleıle ayni düzeye getırmek gerekir. Yasalar insanı ve yaşamı koruvacak ner şeyi soyleyecek ve o lilkede Cumnurb^ıskanı «srenrlerimlzi ol. dürenlerin bir tekini bile bulamıyoruz» diyecek: ve o ülkede Başbakan «devletin gücii lardır. hükümet gereklı bütün tedbirleri aimıştır» diye soranlara yanıtlar vereceK! Elbette yaşamın değeri. insanın değeri üzerine nıç bir şey ögrenemeyiz biz. T. C. BAYINDIRLIK BAKANLlGl Yapı fşleri Genel Müdürlüğü 1. Bölge Müdürlüğünden: 1 Edirne OzunköprO Teknlk Ltse Yenl Bina lnsaatı Işl 249U sayılı nanun hükümlerlne göre kapalı zart usulü İle 527 sayılı kanuo gereguıce gelecek nllara sarl olarak veniden ayni şartlarla eksiltmeye konulmuştur. 2 îşın ıtesıl oedell (14.5OO.lJ0O ) Uradır. 3 Eksiltme, Kemeraltı Caddesi Şevkat îş Hanı Kat 5 Karaköy'de Yapı îşleri 1. Bölge Müdürlüğü İhale Komisyonunda 21J.1976 (Çarşamba) günü saat 15.00'te yapılacaktır. 4 Eksiltme şartnamesl ve dlğer evrak mezkür müdürlükte görülebilir. 5 Eksiltmeye girebilmek İçin: A (448.750. ) lireliK geçici teminatı, B 1975 vılma ait Trcaret veya Sanayı Odası belgesinl, C MUracaat dilekçeleri ile birlikte vereoeklen (tksiltme şartnamesmde belirtilen ve usulüne göre nazırtanmıs olan) Yapı araçlan bildırisi, Teknık Personel bildirisl. Taahüt bildirisl. Sermae ve Rredl olanaklannı açıklayan Malî E>urum bildirıst ve Banka Referans Mektubu. Bavındırlık Bakanlıfından almıs olduklan 'B) grubundan keşif bedeli kadar ışm eksıltmesıne eırebıleceiclerint söstertr müteahhitltk karnesinln aslını ibraz suretirle Yapı tsleri 1. Bölge MüdürlüSünden alacaklan Eksiltmeye Gtrme Belgesinl teklit mektuplan Ue blrlikte zarta koymalan gerekir. 6 tstekhler tekliî mektuplannı İhale günü saat 14.00'e kadar mafrbuz karşılıjmda thale Komisvonu Başkanlıgına vereceklerdir T Eksiltmeye ffinne belşesi almak tçln son müracaat tarihl 15.1.1976 eünü mesa) saatt sonuna kadardır Telgrafla müracaat re postada vaki gpctkmeler Kabııl edtlmez. kpvfivpf ilân olunur. (Basın: 28363) 321 ÖRGÜTLENECEGiMiZ GÜNLER.. Ama bu, böyle sürüp gidecek anıamına gelmemelidir. Böyle sürüp gitmeyecektir. Yolsuz köy olmaz, der eıbı, «çağını anlamıyan iktidar olmaz»ı da düşünecektir ınsanıar. Acı çekilıyor. însanlan olduğu sıbı, tnDlumlan da oıınmlaştırır acılar. Düşünce, yaşamın diyalektifinde büyür. Gençleri kıstınp, yalmz bırakıp, devletin kıskacı arasında ezerek anarşik bir örgüt yaratma ve sonra o örgütü ımna edeeeğim diye küKürün ve u.vgarlığın bütün çiçeklerini snirlurma hevesleri kimsenin yanına kâr kalmaz. Ülkeve. olumlu bir örgutlenme düşüncesinln eele<>eBİ günler vakındır însanJa. rı bırbirinden kuşkulandınp kopano ortak güçten voksun bırakıp kolayca avlanır, sindirilir. bastınlır haıe aetırmek degildir devlet fikri. Tam tersıne. öreütlemek, «reiit. leri birevin Üzerine çıkarmak ve knnıinrsk «r?i)tipr rlpneesinde. birevin yaşamını toplumsal bir cenııete çevirmcktir. Bu anlayıs gelecektir Bu acıların, bu katlanılan çağ aışı uygulamalann bir bedeli olmalıdır. Yoksa, dayanılmaz. BÜYÜK DEPO ARANIYOR Ankara'da en az :«») metrekare bUvUklüSünde ve 6 metv re vuKspkliffınfle mr öepo rılr nl için kiralanacalctır G«rüsmeK ıçın (17 3» 06) teiefona 1017 arasi nasviınılma» nca olunur. (Cumhuriyet: 334) Istanbul Sanavi Odasından Üyelerimizden bir Hrmanın ithal ettigi 184 adet sarj dınamosu ile muhtelif aksamının Ticaret Bakanlıgı*nın iznine dayanılarak maliyetleri Uzerinden (söz konusu maddelerin birim fiyatlan îthalât Şubemizden öğrenilebilir) kârsız satışı yapılacaktır. İlgilenen üyelerimizin 16 Ocak 1976 Curaa gunü çahşma saatı sonuna kadar yazı ile Odamıza müracaat etmeleri önemle rica olunur. (Basın: 10346) 327 • Ismet Bey poiifikKi ANKARA'DA ARSA ARANIYOR Marbaa teslsl ıçın kentın sirtştnde Sıteler Sanayi Çarsılan veva Ciftzı Manallesinde sanavi cerevanı bağlanabılen ve suyu olan 6i*)I(»Ki m2 ar«a aranıynr „ ;JrtrüsrriPı< ıçın Ankürsrta | | 7 . * ( j teletona tıer eün < M) lulb arası basvurulmasj nca olunur. (Cumhuriyet: :«:i) Mustafa Kemal. dafıa Manastır askerî idadisinde (Iisei bile bir takım politika tartışmaiarı içindedir. Harbokulu ve Kurmay Mektebinde bu efilim, gizli ör gütlere, gizli yayınlara ve nihayet hapislere, sürgünlere cadar varır. Muaıafa Ismeı'ın Dolittka