25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 KyTftl 1SB1 CUMHURİYET Insanlann biçimine göre mana ve hükütn verme tâ Aristoteles devrinde baılamıştı. Burunları pergele vurup, derecelerıne göre, tiplere ayıran ve bu tiplerin hususiyetlerini tesbit eden eski Yunanh âlimden beri aynı ölçüp biçmeler, netice ve hükme varmalar devam etti. Fakat, en ılmisine bugün vanldığını söyleyebiliriz, çünkü artık Şişmandan zayıfa Kadar başlıca tipler ve mulavassıt tipler • Amerikan üniversitelerinin tıb ve ruhiyat fakültelerinde şimdi bir de nız kalmeya tahammül edemez. Her lektır. Hâdıseler kaiiis'nas fazla ebünye bilgisi» kürsüsü kurulmuş şeye ve herkese karşı gülümser, hassas olmakla beraber, hislerini başkalarından sevgi ve alâka gör saklamağa çalışır ve ekseriya muvaf bulunuyor. Muhtelif bünyede insanların ne meye büyük kıymet verir. Dediko fak olur. Bir takım prensipleri varfibi yaradılış, temayül ve istidadda duyu sever, mütecessistir. Müsa dır ve kendisi bunlardan ayrılmaolduklannı tesbite çalışan bu ilitn mahakâr ve geniş kalblidir. «Hîr dıçı gibi haşkalannın da aynı şefubesinin en meraklı mevzuu, in ke* de yaşasın, ben de yaşayayjm» kilde hareket etmelerini ister. Mü•anları üçe ayıran nazariyesidır. Bu der. Halinden ve hayatından mem samahakâr değildir. Bur.unla beranazariyenin ufak bir hulftsasıru ya nundur. Çabuk heyecanlanmaz, öf ber, sesini fazla çıkarmaktan hoşpakm. tlmt tabiri ile Endomorf kelenmez, yatar yatmaz uyur. Uy lanmaz. Derdi oldueu zaman tek (geniş biçim), Ektomorf (dar bi kusu derin ve uzundur. Hislerini başma kalmayı teıcın eder. Mesud çim) ve Mesomorf (orta biçim) o derhal beUi. eder ve herkese açar. değilge de saadeti de aramaz ve larak adlandmlan bu üç tlpin muh Bir derdi olduğu zaman hemen bir ileride geleceğini düşünür. Ruhu derd ortağı arar. Çocuklarla çabuk daima gencdir ve yaşını göstermez. telif bakımlardan arzettikleri farkOrta biçim (ne fisman; ne lalar funlardır: ahpab olur, aile arasına karıgır. yıf): Duruş ve hareketleri ağır olGeniş biçim (şişman): Durus ve , Dar biçim (zayıf): Duruş ve ha mamakla beraber ölçülü de değildir; hareketleri ağırdır. Içki içtiği zaölçüliHür. Içk: sevrnez. s o n derece serbe3ttir. İçki içtiğı zaman daha da agırlaşır. Bir hldise içerse de kolay kolay sarhoş olmaz. j karşısında bedenî ve ruhl aksülft Hâdiseler karıısında faıla hassastır. man çok ta|kın hallerde buiunur. mellerj yavastır. Rahatını »ever ve Maddî acılara karsı da hassasiyeti LTmumiyetle heyecan ve macerayı tdünya ntmetlerine» düşkündür. fariadır. Bünyesi soğuk algmbâı sever. Dar ve kapalı yerlere taYemeye, içmeye meraklıdır. Etra v.s. gibi haricî tesirlere karşı mu hammül edemez. Her işte çok kuvfcnda kalabalık, hele yemek esna kavim değildir. Kendi içine kapa vet sarfeder ve buna mukabil yomnda efdoıt görmek ister. En mes ruktir, kalabakktan, cemiyrt haya ruimaz da. Başkalarına hükmetud dakikatı, tıkabasa kamını do tından hoşlanmaz. Dar ve kapalı mek ister. Tehlikeden sakınmaz. Oyurduktan sonra hazme çekildigl yerleri sever. Fakat hareketleri na buna raeydan okumayı, dövüs •ndır. Merastmi, tataiatı sever, yal canü, dikkati kuvvetli, zekası ış etmeyi pek sever. Doğru özlü, tok sözlüdür. Fazia hassas değildlr, hattâ hodgârn olduğu ıçin başkalarını hemen hemen hiç düşiinmaz. Gayesine varmak içın insafsızca hareket ettigi olur. Sesini duyurnvaktan ve ekseriya gürültü koparmaktan hoşlanır. Vaktinden evvel olgun yaşa ulaıır ve yaşından büyük gösterir. Bir derdi olduju zaman derhal halletmek için harekete geçer. Maddî acılara mukavimdir. Genclerle ahbab olur ve daima genc kalmak ister. * * * Bunlar başlıca üç tipin hosusiyetleri. Fakat bütün insanları, istisnasız, bu üçköçenın içine sığdırmak kabil midir? Şüphesiz, hayır. Saat çalınea üç tipin ayn ayn hareket tanı vardır Her şevde olduğu gibi bunun da Insanları üçe ayıran bir nazarıye istisnalan vardır ve (malum stiz) esasen istisnalar olmasa kaideier teşekkül etmez. Bu dar çerçevenin dışına çıkursak. ikinci derece tiplerie karşılaşırız. Bunlar ekseriya yan ondan, yarı bundan almışıardır. Meaeii, zayıf tıple orta ttp arasmda bir iki tip daha vardır ki birincisinin kusurlarile daha az malul olup ikincisinin meziyetlerinden daha fazia nasibedardır (Jnun gibi. orta tiple şişman tip arasında da bir iki t«li tip bulunur Diğer taraftan, tetkikler ve tecrübeler, ilk üç e&as tipten ziyade mutavassıt tiplerdekilerin gerek bedeni, gerek ruhî bakımdan, daha elâstıkî bir mevcudiyete sahib oiduklarını gösteriyor. Onun için, bu üç tipten birinc Upatıy uymadığmızı görürseniz kendinizi daha mutekâmii ve mütehammil bir insan sayabilirsiniz. «Bu yedi tepe üzerine kurulmuş güzel şehrin üç deniz üstiinde yükselen efsanevî manzarasuu görünce nefesi tıkanır gibi oluyor» Eğer Türkiye "hasta adam,, sa Avrupa çoktan ölmiiş demektir! Dünyayı dolaıraıt bir seyyah bile İstanbu^u görünce şaşınp kahyor, heyecandan heyecana süriikİeniyor Dünyanın her yerinde hemen hemen bi'Hin mekteb çocuklan bile camiın. minarenin ne demek olduğunu bilir; gene öyleyken, bu yedi tepe üzerine kurulmuş güzel şehrin üç deniz üstünde yükselen efsanevî manzarasını görünce insanın nefesi Ukanır gibi oluyor. Buraya gelmeden evvel bana tstanbulun pis bir jehir olduğunu, harem hayatının hâlâ devam ettiğini, fokaklarda kadınların çarfaf ve peç« İle dola|tıklannı söylem.?lerdi. Bundan dolayı, gördüklerLn berüm İçin adeta bir hakikati keıfetmek kadar muhim ve zevkli oldu. Siz Türkiyenin iyi kalbli. temiz insanları; tepeler üzerine kurulmuç binaların güzelliğine Lhtimal o kadar akşmısıınızdır ki bunlarm eskiler yanında ne büyük bir vakarlt yükıeldiklerinl farketmezsiniz. Binalarda olduğu gibi âdetlerde, uıullerde d* yeni ile eski yanyana o kadar güzel bir ahenk teşkil ediyor ki! Sizin belki de gözünuze bile çarpmıyan bu harikulâde Jevha bir yabancmın derhal alâkasını çekiyor ve osu hayran bırakıyor. İnsanlannızıa da pek iyi kalbU ve temiz kimseler olduğu onların saf ve beTrak bakıslanndan anlaşılıyor. Bir yabancıyı sajırten 'lk keşiflerden biri de aranızda sanşından esmere kadar türlü renkte 'nsan bulunuşudur. Bizire Amerikada da öyledlr. Sizlerde herşeyden evvel ve her şeyden üstün olarak bir hususiyet göze çarpıyor: Kalbinia iyilik hislerüe dolu. Yabancı ile karşılaşan, bix satıcı tercümanlık edecek birini bulmakta zorluk çekmiyor. Yabancı endisinden bir şey alacak olsa da, olmasa da satıcı onunla daima gülümsiyerek konuşuyor. Sizler (söyledikleri gibi asık surath değil) gülümser bir milletsiniz. Evet, iyi kalbli ve gülümser bir milletsiniz, fakat kolay kolay kahkahayla gübnüyorsunuz. Radyolardan, gramofonlardan mütemadiyen taşıp dökülen çalgı seslerini hayran hayran dinliyorsunuz, fakat (meselâ İtalyanlar gibi) çalıp söyleysn, (mesela Yunanhlar gibi) oynayıp sıçrayan bir millet değilsiniz. Bir gok misalini verebileceğim muhte Bir miiddet evvel şehrimize gelmiş olan Amerikalı kadın gazeteci Ruth Sachs, aytılnıadan evvel, İstanbuldan edindlği intıbalar hakkında gazetemize bir yan vennlstir. Bir Amerikalı seyyahın TürkJere samimî bir mekhıbu mahiyetinde olan bu yaayı okurlarunıza takdim ediyoruz. ris milletlerden de değilsiniz. Sizler saf ve iyi kalbli insanlarsınız. Amertkaya gö'nderdiğira yazılarda «Bundan sonra kim «korkunc Türks tabirini kullanırsa öldürurüm!» diye yazdım. Bea bundan sonra yazılanmda tkorkunc Türk» değil, «müthiı Türk» diye bahjedeceğim. Vaktile bir Rus çan Türkiye için «Avrupanın hasta adamı» demij. Gene yazılarımdan blrinde şöyle yazdım: «Eğer Türkiye hasta ise Avrupanın geri kalan kısmı çoktan İlmüş demektir!» Hakikaten öyle. Caddelerde olduğu gibi insanlann kalblerinde de bir canlıbk var; daha fazla bir şey öğrenmek, dünyadaki diğer memleket ve milletleri tanımak arzusu var. Sizler çok uyanık fikirli, dil bilir kimselersiniz, hele baska milletlerin muvaffakıyetlerini küçümsemek veya alaya almak gibi huyunuz hiç yok. Şımdiye kadar on bir memlekot gezdim, hiç birinde Türkiyedeki kadar mütevazı münevver .kadınlara rastlamadım. Münevver Türk kadınlan, her türlü iddiadan ozak, annelik, ev veya meslek kadinhğı gibi vazıfelerine bagli olarak yasıyorlar ve kadınlık cazibelerini muhafaza ediyorlar. Buraya gelen Amerikan bahriyelilerinin bir jikâyetleri varsa o da İstanbulda çılgın bir gece hayatı bulamadıklanndandır. Fakat ben bunu bir kusur değil, billkia yüksek ahlâki değerlerinizin delili sayılabilecek bir meziyet olarak karSilıyonım. Boğazda, Halicde ve Marmara sahillerinde işieyan vapurlannuı öyle hos ve öyle ucu* ki! Hele bu vapurlarda garsonun parayı pe#in istemeden kahveyi bırakıp gitmesi temlz kalblilığin ne büyük bir delüidirl; Emin olun, böyle bir «eyle karsılasan yabancı, yagamaktan zevkahr ve böyle bir yerde bulunduğu için derin bir memnunlyet duyar. Gazetecileriniz gayet İyi glyinen, lisan bilen, zeki ve çok hoş gencler. İnsana Türkiyeden edindiği intıbalan soruyorlar. Halbuki başka yerlerde bir çok defalar pek pejmürde kılıkh gazetecilerle karşılaş miîimdır. (Meselâ İtalyada bir gün, gazeteci diye, karşıma ayağmd» sandal, Üzerinde kısa pantalonl» bir delikanlı çıktı!) Sonra, (İnglltere v« İskoçya da dahil olmak üzere) başka mtmleketlerde gazet»" dler tnsana pek mahrem mabiyett* sualler sorarlar. Halbuki ym» bancının bir memleket hakkındald mtıbalarile hususî hayatı arasmda ne gibi bir münasebet olabüir? Nlteklm Türkiyede görüştüğüm gazeteciler bana sadece inttbalanmı sormakla kaldılar. Bu da gerek medenl bir vakardan, gerekse kötü intıbalan düzeltmek arzusundan ileri geüyordu. Açık fikirU olan ail Türkler bir çok sahalarda yenilikleri derhal kapmeğa hazır bulunuyorsunuz. Çocuklannu da, biıim memle» kette görmeğe alıştığım gibi, çok temizpâk geziyorlar. Sizler vakur bir milletsiniz: Cum huriyetile ve bu Cumhuriyetin kurucusu Atatürkün bagardığı eserlerle iftihar eden vakur bir millet Evet, ne ksdar İftihar etseniz yeridlr. Ben de sizlerin arasında bulunmuj olduğum için iftihar ediyonnn. Amerikadan ahpablarun mektublarında: »Türk tathsı yedin mi?» diye «oruyorlar. Cevab veriyorumı .Ben bu tadı iyi kalbli Türkleriı arasında her saat tatrnaktayım.» Bn tip erkek ekseriya güzel kadınlarla evlenir { Tıb Alonıindo j Verem mikrobunu yiyen mikrobdan vereme karşı ilâç yapıldı Mikrobu mikroba yedırerek mah retme usulü son senelerde tıb âletninde büyük ilerlemelere yol açmı», bir çok öldürücü hastalıklann bu sayede çaresi buhmmjştur. Bugün antibiyotikler (mikrob yiyen mikroblar) sahasında yeni bir adım daha atılmış, verem mikr^bunun ean düşmanı bulunmuştuî. Geçen ay Romada yapılan bir tıb toplantuında keşfini arzeden î«veçli doktor Hans Davide bu parlak neticeye on altı yıllık bir çalı»ma »onunda varmıttır. Bir cin» mik robu diğer bir mikroba yedirerek üretme ve yaşatma tecrübelerin* girişen Dr. Davide bu sahada »ayısız tecrübeler yapmı» v« hangi mik robların hangilerini yemek U I M yülünde olduklannı te»bit etmiftir. Bu arsda Proteuâ bakteril»rinl ele alan Iaveçli doktor, onlan 61ü verem mikrobu kârıştınlmış et suyu ile beslemeye başhmış ve et suyunu yavaı yavâ| azaltarak Proteus bakterilerihİ gırf verem mikrobile geçinmeye aİlftımıştır. Mikrobun mlkföbu yemısi kolay değildir. Zira eitsefisinin bünyesi buna müsaid oltnaklı beraber, bu şekilde geçinmeye alışmam'ştır. 1|te bunu bilen Dr. Davide föyle düşünmü|tür: Proteuı bakterisi yalmz verem mikrobunu yemekle geşinmey» mecbur bırakılırsa bu mikrobu hazmedebilmek için kimyevi bir madde çıkaracaktır. Bu madde, hastanın vücudündeki canlı verem raikrcblarını da pekâli öldürebilir. Dr. Davide tiirü Protaptin adı verilen bu kimyevî madde lâboratuarlarda kâfi miktarda hazırlanmii ve insanlar üzerinde tecrübelere artedilmiş bulunuyor. Alınacak neticeler ümid edildiği gibi müsbet olduğu takdirde vereınin de ilâcı bulunmuş olacaktır. Bu ke?fin çok daha büyük bir ehemmiyeti vardır :Vereme bu jekilde çare bulunduktan sonra, antibiyotikler tahasında yeni ve daha müsmir bir yol açılmı» olacak, daha bir çok hartahklara karşı bu gibi kimyevî maddelerle ilâçlar yapılabilecektir. Tarihin garib hâdiselerinden Tavuşan doğuran kadın 1T26 senesi sonlanndaydı. IngUterenin Surrey eyaletinde Qo» dalming kasabasmda, bir kadının tavtan doğurduğu haber verildl. Bu garib hâdısenin kahramanı Mary Tofts, cufaktefek, sağlam bünyeli, blraz aptalca, oldukça asabi, okumayazma bllmez, ıanfin bir kadın» olarak tarif ediüyordu. Bu vatıflan arasında her halde «biraz aptalca» olufudur kl kendisini böyle bir hldiaenin kah ramanı yapmi|tı. Çünkü iddiası onun hem bir dereceye kadar aptal, hem de gene bir dereceye kadar kurnaz olduğunu gösteriyordu. Tavşan dogurduğunu iddia eden kadın, tabiat kanunlinna ayk;rı olan bu hâdisenin sebebüıi de kendisine göre |öyle izah ediyordu: «Bir gün tarlada çalı»ıyordum, yanımdan bir tavşan geçti. Çok hoşuma gitmisti. Hemen arkssından koftum. Tabiî, yakalayamadım; fakat ondan sonra bende bir tavşan sevgisidir başladı. O sırada bes aylık hâmile idim. Ondan lonra üç ay carum mütemadiyen tavşan eti istedi. Fakat kocam fakir olduğu için bana tavsan etl alamadı.» Bunun üzerine, gent fc^Hı^ın Iddiasınt göre, karnındaki eoeuk tevşan olmuf... Bu garib vak'a derhal ttraft» duyuldu. Hattâ devrin Kralı I tnei George'un da kulagına gittL Kral derhal emlr verdi, sarayın hekimbaaısı Mr. Ahlen vak'a mahalline gönderildi. Ahlers Londraya döndOğü zaman, hâdisenin hakikat olduğuna kani bulunuyor ve Kralın bu kadına aylık hağlamamm rica •diyordu. Kral George Isi daha dddiye aldı, bu sefer hususi cerrahı Mr. St. Andre'yi gönderdi. DU gün sonra o da Godalmlng'den, Mary Tofts'un hakikaten tavşan doğurduğuna kani ve mutmain olarak dönüyordu. Artık Kralın da şüphesi kalmamıstı. Bu garib hâdisenin kahramanı olan kadına dolgun bfr maaş beğladı. Kadının bir dokuma fabrikasında işçi olan kocasına da daha kazanclı bir i» bulundu. Kadın, kocası, bütün kasaba halkı memnundu; Hepsi föhret ve servet sahibi olmujlardı. Bu hâdise üzerine Godalming »enlenmiş, seyyahlann uğrağı haline gel mişti. Fakat hâdiseyi daha ciddt şekilde ele alanlar da yok değildi. Bir kadının tavşan doğurduğuna Kral inanmış olabilirdi; lâkin asıl mesele âlimleri inandırmaktı. Bu ise kolay kolay kabil olamazdı. Nitekim, Him Cemiyeti azasından Sir Richard Manningham işi ele alarak tahkikata girişti ve bunun iyi tasarlanıp muvaffakiyetle sahneye konulmuş bir düîenbazl lıktan başka bir |ey olmadığınij ispat etü. Sir Richard kadınla konuşmuı1 ve iddiasının doğru olup olraadll ğının bir ameliyatla anlaşılacağını | söylemişti. Kasabanın hâkimi de kaduu karşısına alm:ş, ameliyat akii netice verirse hapse atılacağını hatırlatmıstı. Bunun üzerine, kadın suçunu itirai etti. Anlatbğma göre, kendisme bu flkri baska bir kadın Termij ¥* bu sayede epey para kazanıp fakir hayattan kurtulacağını söyliyerek kandırmıştı. Kadının sözde doğurduğu tavşanı da o bulmuş ve buna mukabil, Mary'y» maaş bağlandıktan sonra, oldukça mühira bir para almiftı. Hattâ, aynı şekilde lkind bir dogum yaptırmak uzere yeni bir tavfan daha hanrbyordu, fakat hakikat ortaya çıkmca bu tesebbüs yanm İcaldı. fe. ....;*,.,. ...4 CiLDE TAZE BİR ĞÜZELLİK BAHŞEDEN PERTEV'dlr * \ttriıbelerde. a^ıİBnan hsyvanlann kıxa zamanda semirip veremi aUattiklan. a$tlanfluyanlann ise zayıllayıp hastalıklannın arttığı görüldii... deneme'erin'ie mikrcblar üzerinde işin tecrübe hayvanlan üzerinde lâboratuarmdaki ilî beklediği neticeyi aidıktan sonra tatbikına geçiyor ve ölü verem mik I roblarını yemeye alıştırdığı bakterileri, veıemli farelere açılıyor. Nisbeten kısa bir müddet sonra aldığı neticeler doktoru sevince garkediyor. Aynı derecede hasta olan veremli fare'erden, Proteus aşısı yapılanlar derhal semizleşerek iyi omuşlar, yapılmıyanîar ise sıkletlerinden kaybetmeye devamla hastahşın daha ileri safhalarına geç mişlerdir. Fakat bununla is bitnrıis olmuyordu. Zira, keşfin geniş ölçüde tatbik edilebilrr.esi ve bir ilâç mahiyetini alabilmesi için, verem mikrobunu eritip hazmedilmesine imkân veren kimyevî maddenin ne olduğunu bilmek lâzımdı. Dr. Davide'nin çalifnUtın* burada başka bir ftlira isiirak etti. tsin bu safhasında kimyager Hugo Theorell'den yard'm istiyen Dr. Davide, Nobel Tıb Müessesesinin mütehassıslanndan olan bu arkadaşile de yedi sene beraber çalıştı. Bu müddet zarfında on binlerce tecrübe yşptılar ve nihayte, bundan dört, bej 6y evvel, gayelerine vardılar. Prbteus bakttrisinin verem mikrobunu öldürmek İçin ktıllandığı kim yevî maddeyi bulup tecrübe etmeye muvaffak olmuşlardı. Bugün, âmili olan mflcrob4an 8 Bir Fotografçınııı Müzibîikleri Şu yaz gunleri elinlzde iyi bir Amerikan Cumhuı fiafkanı Trufotograf makinesi varsa gezlp yü man, diğeri de (onun ceketini tumeşhur siyasî rüdüğünüz, eğlenip dinlendiğiniz tan) Amerlkanın yerlerden güıel hatıralar tesbit e şahsiyetlerinden William CDvvyerdebilirslniz. Bunlar İleride bakılın dir. Resim 1949 da çekilmiştir. ca slze ne tatlı hisler yasatırl Sağdaki fotograf bugünkü İngilFakat fotograf makinesi, muzi3 tere Kralı VI ncı George'u 191314 bir elde, insana soguk terler dök senelerüıd»; bir lunaparkta kızak türen bir ftlet haline d* gelebllir. kayarken gösteriyor. George o zaBurada gSrdüğünüz dört resim bu manlar henüz kral değildi ama, bir çok mutaassıb İngilizler York cinsten muzib bir fotografçının ••• Dükü'nün bile böyle ı>haf:f bir e°seridir. Yukanda solda gördüğünüz iki lence* ye rağbet etmesini hoş gorzatı fantAmir mıT Bunlardan biri mezlerdi. Ya Greta Garbo'ya ne dersiniîî Bütün sehharlığı, cazibesi v« sanat kabliyetile bercber, bacaklarının çirkinliği d 'lero destan oian artist, bu kusurmiun hiç bir fo • tcgrafa aksetmemesine çok dikjkat ederdi. Fakat muzib fotograiçı lonu 1948 yazında F.ansada Canne» şehrinin bir meydEnında bu şekilde yakalamıştır! ( Son resimde de Ger.ersl Eİ3enho« ? ver'i zarafet bakımır.ian pek hof kaçmıyan garib bir vaziyette dü•ünceye dalmıs görüyorsunuz. KRIM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle