Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 21 Eklm 1951 f ŞEHİRDEN RÖPORTAJLAR Teknik Üniversite yarın açıhyor Bir taraftan memleketin üç, dört bin mühendise ihtiyacı olduğu sö'ylenirken ve diğer taraftan Te.'inik Üniversiteden senede ancak 190 genc mezun olurken hatıra kendiliğinden gelen ikinci bir Üniversiteye ihtiyac buhınun bulunmadığı suali karşısında Rektörün düşünceleri Memleketimizin her sahada Kalkınmasına hizmet eden bir nuessesemiz vardır ki, buradan mezuu olan genclerin sayısı henüz iki bini geçmemiştir. 1946 yılında yapılan bir istatistiğe göre, Türkiyenin beş bin yüksek mühendise ihtiyscı olduğu hakikatini ortaya çıkarmıştL. o yıl mevcud yüksek mühendiBİmizin sayısı, bin yüz civanrida idi.. Günden güne dev adımlarla i'erliyen tekniğin, her branşına ayak uydurmak mecburiyetinde kaîdığımız için, bugün, memleketimizde bir yüksek mühendis sıkıntısı baş göstermiştir, diyebiliriz. Alâka'ılar, Türkiyemizin bir an evvel kalkınabilmesinde esash bir rol oynayacak olan teknik eimanların başında yer alan yüksek mühendislerin sayısını bugün de az bulmaktadırlar. Bugün memleketimizin yeniden en BZ *iç dört bin mühendise daha ihtiyacı olduğu söylenmektedir. Yanndan itibaren, yüksek teknik öğretiminin 68 inci; Teknik Üniversite olarak sekizinci ders yılrna başhyacak olan İstanbul Teknik Üniversitesinden bu yü 188 genc, diploma almıştır. Gene bu yıl, Üniversiteye girmek için müracaat cdenlerin; yani, sıralama imtihanlarına tâbi tutulanların miktan 860 ür. Buna mukabil, Üniversiteye 360 öğrenci kabul olunmuştur. Teknik Üniversiteye giremiyen beş yüz öğrenci şimdi ne yapacaklardır? Matematik kafası olan bir genc, herhalde gidip de Edebiyat Fakültesinde Türkoloji şubesine yazılacak değildir. Genc istidadlan ve kabiliyetleri, bundan böyle «test» usulü ile tesbite çalışan Üaiversite; herhalde, bir genci arzu etmediği branşta, isteksiz bir ç.^.!.şmaya sevkedemez ve hiç bir zaraan böyle düşünceye iyimser bir nazar atfedemez.. Ama gene de bu gencler, bir yıl dışanda perişan olmamak için, ya Hukuku ya da Edebiyat Fakültesine kapağı atacaklardır. Memleketin bugün binlerce mühendise ihtiyacı olduğu malumdur. Bunu bizzat Teknik Üniversit'î'ain kıymetli profesörleri ileri sürüyorlar. O halde, hatıra, «Tkinci bir Tck nik Üniversiteye ihtiyac var mıdır; yok mudur?», diye bir sual gelmesini gayet tabiî karşılamâk lâzımdır. Teknik Üniversite Rektörü Ord. Prof. Dr. Emin Onatı ziyaretle fau rnevzuda hatırrma gelen sualleri sordum: Memlekette ikinci bir Teknik Üniversiteye ihtiyac var mıdır? « Sorunuzun cevabmı vermek Için, batı memleketlerinin nüfusiarına nazaran Teknik Üniversite sayılarını mukayese etmek lâzımdır. Memleketimizde teknik sahada yüksek mühendisin yanmda. teknik okujlardan mezun mühendislere ve teknik erlere ihtiyac vardır. Bu ihtiyacı, bir yüksek mühendise mukabil; beş mühendis olarak hesabhyabiliriz. Teknik işlerde sırf yüksek mühendis kullanmak mantıkî ve iktisadî değildir. Bugün memleketimizde, bir teknik okul mevcud olduğuna göre, ilkönte, yurdun muhtelif yerlerinde teknik okulların açılması, teknik sahada eleraan noksanlığını önlemek iç.in atılacak ilk adımdır. Mart içinde idi. Dört beş arkadaş bir akşam bir yerde eğlenmek istedik. Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, böyle bir tertibe beni de çağırdılar. Önce nazlandım. Sonradan razı oldum. Adı aklımda değil, Taksim bahçesinin arka taraflanna düşen bir yere gittik. Loş bir salonun, kuytu köşesine biriktik. Ben vardım. Şehir Tiyatrosundan bir iki dost vardı. Bir de yeni tanıdığım Kerim Bey isminde hoş bir adam vardı. Yarumızdaki masada da bir kaç yosma ile bir iki ham ervah oturmuşlardı. Böyle yerlerde namaz =haberleri Tahmil Tahliye işleri gene zorlaştı I ı S O H E T L E R { İHEM NALINA M1HINA sonra bıyığını tıraî ederek zaınaEski Osmanlı devrinde uslu ve ne eşiklerinden hangisine yüz &üısessiz haik ne yapacağını şaşırteceğini düşünür. Bir gün hürriyet mıştır. Ya padişah serttir, yaman Ecnebi vapurlan Türkiyeye aid bir veziri de vardır, yukarıdan cegeldi mi, arpa bulmuş aç beygir gibi, soluya soluya üstüne at.ıîır. ma'lan Pireye boşaltmağa ker. Ya onlar gevşemiştir, İstanbulu Hürriyeti yer. İnsanlann ve insanzorba ve yobaz fiteesi bürür, ?şabaşladılar ğıdan çeker. Saraydan bakarlar ki ya kadın açılmıştır, ya kadın sa j kadın nâmahremin birine tatlı bak lığm hürriyetini yer. Limanda taîımü ve tahliye işle sokakta azgınlık var, evler sovu; çılmıştır, ya genc kız sinemaya glt ! tı mı, anlıyorsunuz ya bo'.şeviklik Ne kadar erkek şerefi varsa hepBu adım atıhrken, ikinci bir teknik üniversıte açmaktansa, bugün rindeki aksakiıktan gene şiltâyet maktadır, çarşı yağma edilmekte miştir, veya saçlarını son moda bük dünyayı neden sarmskta? Uğraşa si bize hafif bile gelir de, Amerikü Teknik Üniversitemizin noksan edilmektedir. Gelen ecnebi vapur dir, günde bir vezir başı istenmek türmüştür. Süde su katan: uğraşa bizi niçın Atlantik Paktınm kalı kadının hürriyeti Türk kadılannı telâfi etmek ve bu müessese lan 1015 günde mallarını tehliye tedir, padişah yakınlarile görüşadış kenarcığına iliştiriverdüer? , nma çekemiyeceği kadar ağır mı Ah bu kadınlar... yi geliştirmek fikri daha doğru edemedıklerinden bunlann çoğu jrek ortalığı sindirecek bir femı?'ih Zeytinyağına çiçek yağı kan^tı Mısır niçin ayakta? Nasıl kadından gelir? Onun için, eski, kaba, geri ve dur.» mallannj Pireye boşaitmakta ve mal | arar. Meselâ Köse Mehmed Ağa ran: hekim hâkim yapar mısmız? Ka kötü bir dişi anlayışının çukumna istiyoruz? lar oradan başka bir gemiye yükle hatıra gelir. dınla erkek arasmda ne fark var, indirerek aşağılatmak Universitemizde yeniden han Ah şu güzellik kraliçeliği... Niçin bir haysiyet ve şeref seviyetilerek İstanbula sevkedilnv.k.edir. Köse Mehmed Ağa yeniçeri ağagi fakültelere ihtiyac vardır? Der. Irz acısı ile südcü süğüne der misiniz? • Onümüzdeki yıilarda maden Tabii bu yüzden navlunlari iiâve lığını alınca, ilk düşündüğü tedbir bir bakrac su daha, zeytinyağcı teEskisini kendimiz gördüğümüz, sinde iki cinsi birleştirmeğe uğraşHer zorluğun ancsk ler olmaktadır. ne olabilir? Şehre gereği gibi göz mekesine bir kaç kepçe çiçek yağ) daha eskisini tarihlerde okuduğu mıyoruz? fakültesile kimya mühendisliği faDiğer taraftan tüccar ge.en mal dağı vererek azıtmışlan yıldırmpk, daha katar. kültelerini kurmayı düşünüyor ız. muz için Cumhuriyet devri Türkı hürriyet içinde çaresi bulunursa, Bunlann tedrisatmda lâzım olan lann gelişi güzel depo edildiğinden yani bugün «otorite kurmak» rıe '. Anasını sorsanız, erkek değil ka : yesinde cinsi ah'rk'n ne kadar IÎÜ cemiyete kararlılık ve güvinuk bir çok lâboratuar ve atölye hc'en ve bu suretle kontrolünün güçleş diğimiz şey... Adam kesen, yol ke . dındır. Kız kardeşini sorsanız. oğ îzelmiş olduğunu bilmez miyiz? İn gelebilir. Her türlü sansür şahsî Üniversitemizin muhteüf fakülte tirildiğinden ş:kâyct etmektedir. sen, ev yakan, ocak söndüren, yağ j lan değil kızdır. Fakat ille şu ka sana hürriyet vermek demek, şeref ! mesuliyet ve şahsî şeref hissini kılerinde mevcud o'duğundan IU Ayrıca tahmil ve tahliye işı fennî macı, haraçcı, daha bin çeşid uğur dınlar. hele şu kızlar... I ve mesuliyet de vermek dernektir. rar, körletir ve cemiyete «sürüiüic!) fakültelerin ilk sınıflarını nisbeten bir şekilde yapılmadığından daya suz varsa da Köse Ağamıza siz mi Çoktanberi Türk kadınlığı rahat |Türk kadını hürriyetile beraber şe karakteri verir. Bir cemiyet, hür ufak bir malî külfetle açmak kabil nıksız mallar çok defa yüzde 3040 akıl öğreteceksiniz? Sabah tzanı ça idi. Biz Pakistana inkılâbınvzı ref ve mesuliyetine de kavuştu. olmanın mesuliyetleri içinde düçe yola çıkıp semt semt dolaşarak ie götürelim derken, Pakistan bize İT Sürü koyun!uğundan çıktı. Onun kalka sürülükten çıkar. Kadın ve olacaktır. Yeni kurulacak olan bu avarya vermektedir. vâhişi salb» etmeğe koyulur (1). ticaını soktuğundanberi yobaz ge da, erkek gibi, iyisi kötüsü. zavıfı erkek yanyana, elele çıkar. fakültelerin, memleketin büyük t i r Yani kadm asar. Namahrem ol ne onun eteğine yapıştı. Köyde o, ikuvvetlisi ^T3r. İvilik kötülük. zaNe vakte kadar keyfimiz, hırsıihtiyacına cevab verecefi kansatinduklanndan başlan satırdan geçi kasabada o, şehirde o... Va'za gi ı yıflık tutumluluk bir cins değil, mız, çıkarımız için koyun kurlıan deyiz. Fakültelerin statü ve prorilemez. Hepsini ayrı birer çuvula der^ kadın, minbere çıkar, kadın. • birterbiye. bir ahlâk, bir karakter etmek? Ne vakte kadar kuru kagramlan hazırlanmıştır.» koyar, çuvalın ağzını büzer, öyle kürsüye sokulur, kadm... BirJen meselesidir. Fena kumandanlarımız falı, kuru yürekli, beyin ve kalbi Üniversitemizin muhtelif faasar. Bekçiye yan baktı, demişleı ona kadar al. kümese t>k. bi^z trk erkek. fena diplomatlarımız erkrk, bir yerinden boş taassuba rüşvet kültelerine bu yıl kabul edilen öğdir, asar. Şüpheli bir evden cıklıftnı luğuna ırgad gibi kullan, malın'lır. fena devlet adamlarımız erkek, ferenci sayısını az bulanlar var, bu vererek ikbal avcılığı etmek? Ne görmüşlerdir, asar. Yüzünde düz helâlindendir. Arka sokakta yak;ı na iktisadcı veya maliyecilerimiz er husustaki fikrinizi söyler misiniz? vakte kadar inanmadığımıza ve günü görünmüstür, asar. Kucagın Ia, bir eve götür, oynat. erkeksin, kek değil miydiler? Değil midirl?r? yanlış olana inanır, inandığımızı ve « Bizim talebe sayımız bugün Sümerbankın ayakkabı scrvisinde da çocuğile sürünmektedir, kendine hakkındır. Irz olsa, sen onu Jİr pa Lüzumsuz hangi harbe girdikse, adoğru olana inanmaz görünmek? 1700 dür. Dört fakülteli olan Üni memurluk yapan Hikraet Ayhanın zimekmek, öksüzüne süt aramakta, ge çavra gibi kaldırım üstüne attın kılsızlıktan hangi harbi kaybettikmetine 1800 versitemizde bu talebe miktar'nı, rek hakkındalira geçirdiği tesbit ediieMustafa Kemal gerçekten bütakibata secilmiştir. lenden geçenden meded ummakta mı, <rsalbifevâhişj> ağası gelnıeii. se, çöktükse ve battıksa erkeklerikaliteden fedakârlık etmemek şardır, soysuzun biri zavalhyı tuzağa çuvala tıkıp ve ağzını büzüp dar miz yüzünden, onların iyi yetişme yükmüş. Sandığımızdan çok büyükAdana vapuru dün gitti tile normal görmek lâzımdır. Memüş. Aramıza nasıl sığmış, hiç bir «Adana» vapuru dün saat 14 de Pire düşürmüştür, asar. ağacma çekmeli idi. Nerede Köse meleri, iyi yetiştirilmemeleri yü hendese ölçüsüne vuramıyorum. selâ Avrupanın en tanınmış mu ile İskenderiyeye 90 yolcu ve İzmire zünden değil miydi? Hele taassub.. masil mekteblerinden biri olan de 250 yolcuyu hamilen hareket etmişNihayet Mehmed Ağa da bir Mehmed Ağa? Eğer mutlaka ah çekmek geıekFakat işte taassub: İranda, Pakis se, doğrusunu isterseniz, ah biz ayZurich politekniğinde on üç şube tir. Geml yabancı limanlara kepek. tü kazaya uğrar, boynuna kemend Ama sen .. Sen başka! tün ve e'.madan iharet 11S ton ihraç atılarak boğulur. Bu sefer aşağ. ta| tanda, Mısırda eli kanh, gözü k.^nlı dmlar, sözde aydınlar... üç günlük bulunduğu halde, talebe sayısı 2400 mah eötürmektedir Bir de basılan çiftin erkeğini Bolşevikliğin, göz.riini ikbal için, efendim mademki hürcivarındadır ve burada 39 mıiletkımın azgınhğına sıra gelir. Neye ş j.şerif üzere beline kadar top taassub! er ten öğrenci vardır. Teknik todri Adnan Diivenci aleyhine açılan uğradıksa, söyleyin bakalım, ne di rağa gömüp taşla öldürseler, cins bağlayıp bo>nuna ip takıp sağa so riyet var, taassub da bu hürriyet'.en la dilediği gibi sürdüğü taassub! faydalanmakU, çoğunluk prensipi yeni bir dava satta, lâboratuar, proje ve seminer ye uğradık? Irz kalmadı da ondın! leri birbirinden uzaklaştırmanm mesailerinde öğreticinin, öğrenciİzmirde çıkan Dercokrat İzmîr gaze Cepheden kaçan yeniçeri, fodlası yolunu böyle arasalar, ve arkasın Michlot: «Taassub, müslümanı a icabı, içtimaî hürriyet kasılır, tefeklerle şahsî temasının büyük öne tesi sahibi Adnan Diivencinin karısı bozıık çıkan yobaz İstanbul sokak dan bütün kadınlan başlan açık, kimleştiren bu kalb ölümü...» de kür hürriyeti kısılırsa elden ne mi vardır. Bu itibarla, biz, sönıes Musili aleyhine açtıği iki zlna dava larında kadmların üstüne yürür. şöğüsleri üryan, ellerinde tef j m miş. Ne kalb ölümü? Vicdan ölü gelir? Sen bir defa düş, arabanı, mahkumiyetle neticelendlğinl mü; ruh, zekâ, akıl ölümü? Millettrilerimizde talebe adedini çoğalta sının yazmıstık. İkincislnde bu davalardan Kınttı der, yüzünü gözünü yırtar. bur, aşk türküleri çağırtarak soKak ler, devletler ve medeniyetler ö.ü konağını, maaşuıı bana ver. Ama mayız.» bu liğurda kadın çuvallanacakmış, sanıklardan biri olarak Muallânın bi Göz etti, der, üstünü başını parça sokak dolaştırsalardı, acaba pencemü! çocuklar sıbyan mekteblerinde î a s Üniversitenizde yeni kurula rinci davasmda müdafiliğini yapan avu layıp mahallelinin ayağı altma se resinden başını uzatmağa cesaret Çobanlı buluruyprdu. Öğyavrularuıa, yan soldan sağa döedecek babayiğit kalır mıydı? cak enstitüler hakkında izahat ve kat Necdet gore. sanıkların mahkumi Irer. Taassubu kaynaklanna kadar rendiğlmizc rir misiniz? yet kararl=.rmı Temyiz etmeleri üzeri I Ah şu kadın, ah şu kadın, bütün Her ne ise. âhir zaman derler. kurutmak için yirmi beş yıl çırpı necekmiş, eyvallah efendim, yaUn « Bu yıl Universitemizde dört ne. Yargıtay her iki kararı da esasm j günahlanmız onun kopası boyııun Kadın erkek'er arasmda tütün iş nan inkılâb Türkiyesinden başka, dünya bu, «sana ısmarladılar mı mühim enstitü kurulacaktır. Bu dan bozmuştur. Sanık avukatı Çobanlı dadır. Paçasının altından bacağı çiliği eder, dairelerde memurluk taassubun şerrinden kurtulanuyan bu yalan dünyayı?» Eğer milletin davacı Düvenci aleyhine yalan şahaenstitüler, muhtelif sahalarda yur dete tejvik v e suç tasnii lddialari;e da göründüğü için kalelerimiz düş yapar, yahud sahneye çıkıp sanat hangi müslüman devlet hür mil talihi varsa; elbette bir gün ikinci bir Mustafa Kemal daha geMr, dumuzu Ogilendiren etüd ve araş va aç'nı^tır. müştür. Kafes arkasında bir geçene gösterir de evel zaman mı olur? letler safında ve Batı medeniyeti ve eğer Türkiyeyi de yerinde bu1 tırmalar yapacakları gibi; dünya 50 bin liralık eşya çalan hırsız seslendiği için serhad çözülmüştür. Nitekim geçenlerde araba vapurun cephesinde yer alabiîmiş, yer tutalursa, yaptıklannı bir daha yapar. daki mümasil enstitülerle irtibat ] Kıtlık mı var, nasıl peçe kumaşla da bir sallapati yobaz yere çömel bilmiş, itibar ve şeref kazanabilyakayı ele verdi ! miş, tesbihini çekip sağa bir şeyler miştir? Eğer biz de taassubu pervahalinde olacaklar ve bu suretle kar nnı seyrek dokutur musunuz? Yer Fatih ve civarında 36 evden 50.000 sarsılıp bir iki han mı çöktü? Nasıl okur, sola bir şeyler üflermiş. Tay sızca her türlü hürriyetlerinıize Lutfi Aksoy C. H. P. den şıhklı mübadelelerde bulunaoaklira değerinde eşya çalan Cemal Bayistifa etti lardır. Enstitülerden birincisi Sis san adında bir şahıs İkir.ci Sube hır kadmların gözüne sürme çektirir, falardan biri yanına sokulmuş. Yo musallat olmakta serbest bırakırsak, yeşil perde arkasına çekilip moloji enstitüsüdür ki, bu enstitü sızlık masası memurları tarafından yanağına alİLk sürdürür müsünüz? baz, bir mürid buldu ya: C H.P. eski Sinop milletvekili ve »a Kış nasıl geliyor, görüyorsun, onlann kara kaderlerini paylaşmak bık İstanbul belediye reis muavini Lutnün kurulmasında Unesco'nun bü yakalanmıştır. Frenklerde kadınla buluşunca fi Aksoy, C. H. Partisinden istifa ettiyük ölçüde yardımı olmuştur. Üç ' zarifçe davranmak, güzelliğini t \ demiş. Tayfacık ayazdan titriyerek: tan başka ne kazanınz? ğinl, genel sekreterlige bir mektubla ay evvel memleketimize gelmiş oBüyük otellerimizden birinde bir bildirml«tir. KÜÇÜK HABERLER I mek, aman bugün ne hoş taranmış Evet geliyor... demiş. • lan Kalifomiyanın Pessedena Üni Hah... İşte öylece kıyamet de Amerikalı iş adamı daktilosunu ÇEsmız, esvabınızı ne iyi yaraştırrmş; ; vcrsitesi profesörlerinden ve Kali* VAU ve Belediye Başkanı Prof. sınız demek, flört, işvebazlık, aşk, geliyor... deyince tayfanın dizoağı ğırtmış. İçeri girince kat h zmetç;Sİ KORE'de ÖPÜŞMEK Gökay beraberinde Yalova Kaymaka nikâh, nihayet fuhuş da vardır. çözülerek: kapıyı açık bırakmış. Amerikalı j fomiya Zelzele enstitüsü şefi Prof. mı olduğu halde, dün Yalcvadakl rıhYASAK Aman hoca hazretleri neden? şaşmış: « Bu da ne? Ben mekGutenberg, memleketimize gelerek tım inşaatını teftiş etmis ve pazar yer Geri şarkta nikâhtan ötesi fuhuştan diye sormuş. tublarımı dikte edeceğim,» deıriş. ibaret. Garib âdetjer memleketi olan tetkikler yapmış ve bu enstitünün «rini dolaşarak köylüler ve müstahsil Neden mi? (Arabalarınm için Hizmetçi: « Olamaz. Kadınla er Kore'de öpüşmek yasak oiduğu Gerçi yeni devir zabıtalan artık kurulması için lâzım olan esaslan lcrle görüŞTnüîtür. Vali. bundan sonra, keği yalnız bırakamayız,» demiş. gibi, kadmların küçük yaştan itihazırlamıştır. Yurdumuzdaki ens Kıhc nahiyeslne giderek incelemelerde «fevâhişi salb» etmekte değildirler. de kocalarile konuşan, gazeteierini bulunmuş v e halkın dUeklerini dinleDaktilosu bir delikanlı olsaydı, baren göğüslerini ezdirmeicri de Hoş son kongrede buna yakın ceza okuyan, çocuklaruu okşayan hatitü, dünyanın bellibaşlı merkez tniştir. istiyenler de olmuş ya... Ne de cl nımları gösterir): Bak şu kadmların bırakır mıydınız? Veya iki kEdını dinî bir mecburiyettir... Bu ve bulerinden biri olacak ve mümasil * AMERİKAN bandıralı Exeter gehaline! demiş. başbaşa bırakıyor musunuz? Hepsi nun gibi bir çok enteresan yazılan dünya enstitülerile temas halinde misl dün saat 14.30 da llrear.ımıza gel sa ahlâk polisimiz kadın asamazsa Ama erkeklerin hali... O başka! riyakârlıktan ibaret... Cinsî ahlâk Türkiyenin en çok satılan mecmuabulunacaktır. Enstitüdeki mesaile miştir. Geml İle on Aınerikalı yolcu ve da otoritesini kurmak, ya aşağı ya Blrleşmlş Milletler teşMlâtı nezdlnÇaldı ise hırsızdır. Vurdu ise katil kaygısı bile nerede? Taassubda ah sı olan SEKSOLOJİ'nin ekım sare istirak edecek olan iki yabancı deki daimt Türk deleğellglnden elçtlik yukanya marifet göstermek lâz'm dir. İftira etti ise müfteri, hile etti lâk nerede? Yobazda ırz nerede? yısında okuyunuz. Altmcı cildin bu bilginden Prof. Roesli, Isviçreden kAtlbl Pertev Subaşı da jehrimlze gel geldi mi, ev basar. Otel basar. OO bir tüccar..., bir esnaf, bir be ilk sayısmdaki kuponla bütün eski tomobil basar. Yanyana namahrem ise hilekârdır. Bundan millî ırzımı?e!miştir. ikinci enstitünün adı miştir. za ne? Polis varsa tutar, mahkeme zirgân! Kanun, yakasından tutup sayılan % 20 tenzilâtla temin ede* BUGÜN saat 13 te pibBli Tütün basar. Ve hâlâ, hayat mı pahalı, yapı araşürma, üçüncüsünün tekvarsa hüküm verir, zindan varsa yerine oturttu mu, yirmi beş yıl bilirsiniz. nik haberleşme, dördüncüsünün de fabrikası lokalinde (İşçi Sarayı v e İşçl iktisadî politikanın ne kusuru var, hapis yatar. Fakat nâmahremin bipenceresinden sokağa bile bakmağı evlerl) mevzuunda mjhim bir topantı nasıl kadınlan yabancı ile dans etsivil havacıhk enstitüleridir. Bu yapılacaktır. Toplantıda. İşçl Sendikari kadına tatlı güldü mü, yahud hatınna getirmez. Önce sakalını, enstitülerin esas gayesi araştırma ları mensublan ile işçi mümessiller: tirir misiniz? B3cmek mi bozıık, hazır bulunacaklardır. uncu ile fınncının elinden ne geyapmakür.» lir, yazm kadınlan piâjda denize NECDET EVLİYAGİL ! EKİM21 ! VIUHARREM 19 sokar, genc kızlan güzellik yanşına çıkarır mısmız? Firuzağa, Ağahamam, Cihsngir Lâstik top îçinde cezaevine eroin e • Hile var, yalan var. vurgun, soys ve civan sâkinlerinin mütevaii taatan şahıs yakalandı gun, dolandırma, yol kesme, yan leblerini is'af ve ihtiyaçlannı tatmin a o Karsgümrükte oturan Hasan Altuğ kesme, hepsi var. Bu işlerde namus emelile B. KNAPP kimyevi boyaadında bir şahıs dün lâslik top lçine V: ] 6.1S 11.59, 14.59 17.21; 18.53 j 4:39 sözü ağıza alınmaz. Dinin bu s>uçkoydugu 25 grarn eroln ve esrarı Sulma ve temizleme fabrikası, AGAtanahmed cezaevinin bahçesine attığı E: 112.56 6.381 9.37| 12.00 1.31 11:17 . lara karşı emirleri, nehiyleri hatıra HAMAM (Firuzağa) caddesinde 22 sırada suçüstü yakalanmıstır. Galatasaray No. 261 gelmez. Ahlâk düşüklüğü denınce numarada bir şube açmıştır. ACI TATLI Verem gibi bir âfet karşısındayız! emleketimizde verem gibi tahribat yapan bir afet karşısındayız. Vereme karşı mücadele tedbirleri aldığımız halde. yurdda büyük can ve mal kaybına sebebiyet veren bu afete karşı hiç bir şey yapmıyoruz. O da, bizim lâkaydimiz karşısında her gün tahribatını arttınyor. Bu afet. motörlü nakil vasıtalannın sebeb olduğu sayısız feci kazalardır. Samed Eğit adında, Adanın Sakarya okulu talebesinden genc bir okuyucum, bu yaz gazetelerden kestiği bir çok kaza haberlerinin başlıklannı bana göndermiş. işte bir kaç tanesi: İki kamyonun 14 yolcusu Bldü İki ölü. 30 yaralı. Antakyada bir kamyon kazasmda 15 vatandas öldü. Kahveye giren kamyon bir adamın blümüne sebeb oldu. ilâ... llâ... E Falih Rtfkı Atay Bu genc mektubunda şöyle diyort • Kore jehidlerine ağladık. bir yılda otomobil altında can verenler Kored» sehid olanlardan az değil. İşln kötü tarafı otomobil kazaları, olağan olaylardan sayılmaja başladı.o Sümerbankta bir memur zimmetine 1800 lira geçirdi Genc okuyucumun bana gönderdiği motörlü nakil vasıtalan kazalannı iki aydanberi ben de gündelik notlanma kaydediyorum. Bu kurbanlar Kore şehidlerinden hayll kabanktır. Kazasız gün geçtiçi yok gibidir; bazan bir gün dört tekerlekli ve motörlü Azrail, kanh orajhnı vatandaşlann vücudünden çekerse, ertesi gün iki ve üç kaza birden oluyor. Bu satırlarnt muharriri. kazalann çoğalmaya başladığı zamandan, yani takriben 56 senedenberi, bir motörlü nakil vasıtalan ve seyriisefer kanunn çıkanlmasmı isteyip durmuşrnr. Çünkii hiç bir memlekette, bu iş yalnız belediyelere bırakılmıs değildir. Hem de o ntemleketlerin belediyeleri bizimkiler gihi gevşek obnadığı ve büyük bir otorite sahibi bulunduklan halde. Bizde ise, şehirler ve kasabalar arası yollarda değil; hattâ, şehirleirin içinde bile bu işler pek başı bos denilebilecek bir haldedir. Ne kadar kaza oluyorsa hemen hemen hepsi ya şoförlerin dikkatsizliği vo nizamsız hareketleri, yahud da nakil vasıtalannm bozukluğu ve sıkı bir kontrola tâbi rutulmamalan yüzündendir. Memlekette, ne kadar çok kaza olduğunu ve hepimizin bütün vatandaşlann hayatının daimî bir tehli ke altında bulunduğunu anlamak için, Emniyet Genel Müdiirü Servet Sürenkökün dünkii «Camhnriyet» te çıkan mukayeseU sözlerini ibret ve dehşetle okumak yeter. 1947 yılında Amerikada 37 milyondan fazla motörlü nakil vasıtasi olduğu halde 1411 kişi ölmüştür. 1949 yılında Türkiyedeki 24,374 vasıtanın altında 696 vatandas can vermiştir. Kaza nisbeti Amerikaya nazaran yüzde 2530 fazladır. Motörlü vasıtalar arttıkça kazalar da artacaktır. Bunun çaresi daima yazdığım gibi hemen bir kanun yapmaktır. Bu kanunda seyriisefer nizamlanna aykın suçlan îşleyenlere olduğu gibi şoförlere rastgele vesika verenlerle vasıtalan üstünkörü bir tetkik ve muayeneden sonra sefere çıkaranlara da ağır cezalar verilmelidir. Bu, siyasî değil. teknik bir kanundıır ki vatandaşlann can ve mallarile ilgilidir. Böyle olmasma rağmen, eski ve yeni iktidar zamanında bu kanun tasansuu hazırlamakla mükellef olduklan halde, bu işi yıllardanberi bir türlü bitirmiyenlere teessüf etmemek kabil değildir. ^ İNGİLİ KIŞLIK İNGİLİZ MANTOLUKLARI ÇİKTİ B. K N A P P MÜESSESATI ( kılınmaz ya! Içki içmek Lstediler. Benim zıddımdır. Hayır, afiyet olsun içsinler. Parasını ben verecek değilim ya! Lâkin kararında kalsalar ne iyi! Kalmıyorlar, sarhoş oluyorlar. Sululuk başlıyor, kabadayılık başlıyor. Santimantallik başhyor. Salyalar akıyor, göz yaşlan dökülüyor. Bir samimiyet, bir samimiyet.. Opüşmeler, yeminler, şeref namus.. Benim de buna tahammülüm yok. Onun için içkinin aleyhindeyim; ama çi fayda ki bütün ahpablarım içerler. Içlerinde iy içen: de vardır, kötü içeni de.. Bu sefer de öyle oldu. Garson geldiği zaman hepsi votka istediler. Bu Rus içkisi de rakıya iyice rekabet ediyor ha! Ne ise bize de bir cinfiz getirdıler. Ben onun adım içivorum, tadmı değil. j bu hale geldikten sonra iş kolayBaşladık.. Kötü bir huyum var. laştı. Bizim masa. yandaki masaya çok içmedim ama bana ispitro te lâf atmaya başladı. Oteki herifler sir etmiyQr da. başkaian sarhoş ol de eğlenmeye geidikleri için oladu mu, bana da sirayet ediyor. Bu j cak, işi hoş gördüler. Masaları birsirayet işinde talihim pek yâver I leştirdik. Anladık ki; birisi Anado değildir. Hastalık sirayet eder. Sarhoşluk sirayet eder, güzellik, zen?in'.ik, akıllıhk sirayet etmez. Tıflı Hasan Efendi merhum rüyadan şikâyet ederken: Bu rüya denilen şey berbad bir şeydir. İnsan rüyasında torba ile altnı bulur, uyandıgı zaman elinde avucunda bir şey yoktur. Lâkin rüyasında abdest bozarsa uyanınca donunu kirletmiş bulur, dermiş. Sirayet bahsi de buna benzer.. diye anlatırken mevzudan uzaklaştık. Içkiler geldi.. içildi, bir daha tazelendi. Kerim yanımızdaki masanın yosmalarma göz edip gülüm siyor, onlann kavalyeleri de şakak adalelerini oynatarak hiddet alâmetleri gösteriyordu. Ben kavgadan kaçınınm. Içki bizde daima kavga ile bittiğinden Kerime ihtar ettim. Mesele çıkarmıyahm. Değil mi ya! Şunun şurasında eğleniyoruz. Heriflerden biri bir ters lâf eder, birbirimize gireriz. Aaa Felekçim! Sen ondan dolayı hiç kasavet çekme! Ben bunlann üçünü bir kuruşa almam. Sen ne sanıyorsun beni! Bak şimdi ne yapacağım. Dedikten sonra a>«ğa kalktı. Onlann masastmn Önünden geçerken, kızlardan birine: Nasılsınız matmazel! Görüşemiyoruz, diyerek elini sıktı. Kız da: iyi çok mersi.. diyerek cevab verdi ve genişçe ağzile esnafça bir güldü. Kavalyeler ses etmediler. Hallerine göre buralı değillerdi. Ama ne de olsa, kadm ve içki karşısında bir erkeğin horozlanması daima beklenir değil mi? Olmadı. Kerim oradan dışarıya çıktı... Beş dakika sonra döndü. Onlaruı masasından geçerken masaya çarptı. Herifin birinin ayağına takıldı. Ters ters baktıktan sonra geçti. Yani belâ aradığı belli idi. Lâkin adam!ar ses çıkarmadılar. Artık durum Ikı 1 i < a ludan kamyonla nakliyat yapıyormuş, öteki de eski elbiseler topiar, Kapalıçarşıda sattırırmış. Bizim şehir uşaklan dururlar mı, aldılar herifleri alaya... Tam bu sırada Kerim ayağa kalktı. Bana göz etti... Beraberce salondan çıktık. Bana bak. Bizimkine telefon edeceğim. Sen de şahidsin ha! Ne diye? Vatandaşlar cemiyetinde toplantımız var, diyeceğim. Seni de şahid göstereceğim. Neden lüzum gördün? Eve dönünce kavga çıkmasın diye. Ne yaparsın birader, idare lâzım. Sen de dışanda kalma! Olur mu Felek? Ev köpeğine döndüm vallahi. Içeridekileri ısıramıyorum. GAZETELERE GEÇMİYEN telefon etmeden rahat edemiyor. Oyledir Felek Bey. Sadık zevc lerdendir. Gülüştük.. veda. . Kerim gülerek: Bu da bitti. Haydi şimdi hacı ağalara gidelim. Tekrar salona döndük.. ki.. curcuna.. bizim artistler yosmaları almışlar.. berikiler de hanl hanl içki ısmarlıyorlar. Hepsi de çakır keyf. Çocuklar, artık tadında bırakalım.. diyecek oldum. Hepsi; Amaaan.. Nanemollalık etme Allah aşkma, diye çıkıştılar. Tabiî sustum. Şimdi heriflere soruyorlar: Ey anlat bakalım.. Abdüş Bey. Siz ne taşırsınız? Efendim, yağ taşınz.. Efendime söyleyim odun taşınz. Hep birden kahkaha.. Demek ki odun da taşırsınız? Taşınz beyim. Siz de biner misiniz? Bineriz beyim. Hızll gider mi? Gider beyim. Böylece heriflerle de alay ediyonız. Yani fena da değil. Kızlar da eğlenceli şeyler. Şarkılar söylüyorlar. Danslar falan yerinde. Hele Kerim, yosmanm bhini bırakıp birini alıyor. Çiftetelliye kadar oynuyor, saat kaça geldi bilmiyorum. Her halde on biri geçmişti. Artistler kendilerini idare ediyorlar. Kızlar matiz. Kerim iyice sarhoş. Tekrar dansa kalktı, adeta düşmemek için kıza tırmanıyor.. ki birdenbire VARA Burhan Felek Peki. Kim sizsiniz! Ben beyim, bey.. ... Befendi sizsiniz? Evet, çağır hanımı. Kalınca bir sesle.. Halo?. Şekerim Zehra.. Ben Kerim... Ne var Kerim? Şekerim ben bu akşam yemeğe gelemiyecegim. Allah müstahakını versin, Vatandaşlar cemiyeti toplantısmda bulunmamı istediler. Kaç haftadır gidemiyorum. Artık bu sefer yüzüm tutmadı. Yemeğe gelmiyecek misin? Nasıl geleyim. Daha içtimaa yeni başlıyacağız. Kaç a kadar sürer bilmem. Beni beklemeyin. Ben sandviç falanla idare ederün. ... Kerim bir dakika telefonu kapama.. kapı çalındı. Bakayım nedir? Kerim bana göz etti. Elile telefonun ağzını kapayarak: Şimdi telefona gelince seni vereceğim. Bekledik.. bekledik.. her halde beş dakikadan fazla geçti. Nihayet geldi. Affedersin Kerim. 3 numaraya aid bir paket bize gelmi», Ne ise düzelttik. Bak Zehra, Felek de burada seninle görüşecek.. diye telefonu bana verdi. Ben: Nasılsınız hanımefendl. Teşekkür ederim Felek Bey. Siz nasılsınız? Teşekkür ederim. Kerim size Hadi uzatma da ne yapacaksan yap. Telefona yaklaştı. Bir numara çevirdi. Az sonra mükâleme başladı. Şekerim Zehra sen misin? Ben de kulağımı roseptöre yaklaştırdım dinliyorum. ... kim istiyor? Mari... HaniTr» çağır. , dansı kesti. Kızı masaya getirdi. Halinde bir şaşkınlık vardı: Ben fena oluyorum. Miden mi? Hayır, gözlerim karanyor. Ondandır. Kararmıyor.. anlatamam Felek. Ben fena oluyorum. Gözüme hayaletler görünüyor. Sarhoşluktan yahuü Git biraz yüzünü yıkaü. Karşıda bir masaya bakarak: Sen bana baksana!. Ne var? Şu karşıki masada kimler oturuyor? iki erkek bir kadın... Erkekleri tanıyor musun? Allahaşkına şaka etmeyin ya Vallahi birıni sokakta görü hu! Bizim cüzdanı kim aldıysa versin, diye bağırdı. Herkes durdu.. berikilerin hali hahikaten acınacak gibiydi. Lâkin bu lâkırdı olurken bizim Kerimin yere yıkılıverdiğini gördük, koşruk.. çocuğu kaldırdık . masaya getirdik.. yüzüne su se:ptik.. biraz açıldı. Fena oldum.. Ben hastayun. Bana hayalât görünüyor. Nerede o kadın? Bakmdık kadın yok. Allah Allah... Berikiler de işi azıttılar.. Birisi bağırarak: Para bulunmazsa, kimseyi f.ırüm ama tanımam. Ötekini pek se şarı bırakmam! diye bağırdı. çemiyonım. U rezalete binmişti. Ben: Kadını? Artık gidelim.. iş cıvıdı, derüm Arkası dönük.. göremiyonrm. Hep birden: Öyle! dediler ve kalktık.. lâkin Gidip baksana! Yapamam ben. Deli misin? r.akliyatçı önledi... Âlemin kansmı gidip süzeyim. Nereye baylar? Bizim paraiaı? Sen deli misin yahu? djyecek Âlemin kansı değil yahu! Allah Allah. bu esnada dans iekrar oldum.. ikisi birden: Sen cok akıliısm ama kaçajnazhızlandı. Karşı masalarda dansa kalktılar. Kerim oturdugu yerde sın! gözünü karşıya dikmiş, bakıyor... Ve bir aralık yosmalann nıasasında bir kargaşalık oldu.. iki bacı ağa birden ayaklandılar.. Paramızı çarptılar. Garson efendi, çağır patronu.. diye sesler yükseldi... Adamlar pürtelâş.. ceblerini araştırıyorlar.. Kerim bu karışıkhk esnasında aramızdan sıynlmış. Ben farkına varmadımdı.. nakliyatçı dediğimiz Abtüş: Nereye kaçıyorsun hemşeri? Hele bir eğlen bakalım. Üstünü arayalım.. diye seslendi. (Kerim aldırmadan gidiyordu. Bu sefer halinde bir sivil memur çeşnisi sezilen birisi çocuğu göğüsledi.. ve içeri soktu... Salon bu patırtıdan pek de haberdar değil gibiydi. Yalnız Kerimin içeri getirilişi karşı masayı biraz alâkadar etti. O masaüaki kadın sokuldu.. Kerimin yüzüne baktı.. ve elini kaldırdı.. Ben vuracak sandun.. Kerim de öyle ya!. Fakat öyle olmadı. Kadın Kerimle dans etmeğe başladı. Yosmalann masasındakiler jşi büyülttüler.. bir tanesi: Dediler. Nihayet garsonlar geldi™ yosmalarm masası yüz seksen ieş iira konsomasyon yapmış. Bizırıki çok hafif, eili dört lira.. biz paraları ödedik.. yosmalarm masası açıkta kalınca garsonlar bize çullanmak istediler. Benim aklıma geldi.. fısladım: Bu herifler para vermemek için böyle yapıyorlar galiba!. dedim, ama sözümü dinletemedim.. Kerim başını iki eli arasına almış düşünüyordu.. Adamlar: Polis yok mu yahu! Bizi soydular, diye bağırmağa başlayınca şişmanca bir adam geldi.. bunlan o yaladı.. nihayet sivil polisler geldi. Herifleri dışarı çıkardı.. giderken hepsi: Gözünüz kör olsun, diye bağırdılar. Yanlarındaki kızlara da: Kaltaklar! dediler. Kızlar dillerini çıkanp gülüştüler ve başka masalara dağıldılar.. Eğienmedik dersem yalan söylemiş olurum. Çok eğlendik. Lâkin iki şeyi halledemedim.. birisi hacı ağaların parasını kim aşırdı?. J.akikaten cüzdanlannı kaybettiler mi? İkincisi, Kerimin hali neydi?. Bir hafta sonra bu iki müşkülü hallettim. Hacı ağalar yeni türemiş bir nevi eğ'.ence dolandırıcı.r.n imiş. Yakalanmışlar.. Kerime gelince; o gece rastladığı kadın ken'd karısı imiş.. telefonla görüştüğü zaman üstteki dairenin telefonile git» tiğimiz yerin numarasını öğren..iıj, gelmiş, Kerimi görmüş.. lâkin Kerimin perişan haline acımış.. çıkmış gitmiş.. hayat bu!