28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 17 Mavıs 1937 [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî icmal Kanalizasyon için Tarihî tefrika : 121 Yezen : IV?. Turhan Tan ıTercüme ve iUtibas edilemez) Rüstem Ps.hın muvaffakiyetleri Yeniden 22,5 milyon lira sarfedilecek Belediye, beş senelik imar piânına, İstanbulda bir milyon liralık kanalizasycn yapılması için tahsisat koymuştu. Evvelce, İstanbulda kanalizasyon inşaatmı yapan şirket, Belediye ile hesabatını tasfiye etmiş olduğundan bu inşaat için yeniden münakasa yapılacaknr. Belediye, evvelce kanalizasyon için yedi buçuk milyon lira vermişti. Maamafih bu kadar para ile ancak şehrin dörtte birine kanalizasyon yapılabilmiştir. Şu halde İstanbul gibi büyük bir şehir kanalizasyonunun tamam olabilmesi için daha 22,5 milyon liraya ihtiyac vardır. Evlerdeki lâğımlann ana kanalizasyona raptı işi de ehemmiyetli bir meseledir. Filhakika, son zamanlarda, önüne gelenin bu işi yapmağa kalkışması esas mecralann bozulmasına ve tahribine sebebiyet vermektedir. Bu itibarla bir şirket teşkilile bu işin bir tarife halinde bu müesseseye tevdii düşünülmektedir. Bundan başka İstanbul kanalizasyonunun ikmali için şehrin müstakbel plânının hazırlanmış bulunması lâzım gelmektedir. Yanlış bir düşünce neticesi olarak şehrin müstakbel plânı çizilmeden kanalizasyonun yapılmasına kalkışılması büyük bir hata idi. Sonra Belediyenin elinde kâfi para olmadığı halde, böyle birşeye girişilmesi ikinci bir hata olmuştur.Üçüncü hata da şehrin hiç lâğımsız kısımlan dururken Sırkeci ile Beyazıd arasmda, esasen lâğımlan mevcud bir mmtakada kanalizasyon yapılmasıdır. Bu üç hatanın üçü de o zaman matbuatın ve işten anlıyanlann makul ihtarlanna hiç aldırmadan bu kanalizasyon işine başhyan Şehremini operatör Emine aiddir. Yedi buçuk milyon Iira sarfile yapılan ve bugün de hâlen kullanılamıyan bu kanalizasyonun, yann şehrin plânı yapıldığı zaman büyük bir kısmmm değişmesi lâzım gelecek ve böylece halkın avuçlar dolusu parası sokağa atılmış olacaktır. Yenî Istanbul meb'usu dün intihab edildi Parti tarafından merhum Abdülhak Hâmidin yerine namzed gösterilen Şükrü Ali ittifakla meb'us seçildi Ingiliz împaratorluğu konferansı eni İngiliz Kralı Altmcî George'un Londrada yapılan tac gıyme merasimini, İngiliz împaratorluğu konferansının ayni şehir de toplanması takib etti. Bu iki hâdise arasında sıkı münasebet vardır. Dünya nüfusunun dörtte birini ve, küreiarz ka ralannm beşte birini ihtiva eden bu cihan imparatorluğunun parçalan arasındaki zahirde yegâne bağ ve remz hükümdann şahsından îbaret olduğundan bu remzin birleştirici tesir ve kuvvetini arhrmak için tac giyme merasimine büyük ehemmiyet verilmişti. İngiliz tac ve tahnnm nüfuz ve kud retinin tezahürü akabinde İngiliz împa ratorluğunun her parçası ayni şahsı ken disinin de hükümdan tammaktan ibaret olan yegâne bağın bir kat daha kuvvet lendirilmiş olmasmdan bilistifade kon ferans toplandı. Tac giyme merasimi münasebetile Londraya İngiliz împarator luğunun müstakil olan parçalan Kanada, Yeni Zeland, Avustralya Ittihadı, Ce nubî Afrika îttihadı Başveküleri gelmişlerdir. Bu suretle bu memleketlerden herbirinin hükumet başı yalnız kendi hükümdan tanıdığı Kralla bir şehirde bulunu yor demektir. lngiltere ile beş olan bu müstakil devletlerin ayni şahıstan ibaret olan hükümdarlarile başka başka olan hükumet başlannm bir arada bulunmaları ender gö rülen hâdiselerdendir. îngiliz împaratorluğu camiasına müstakil birer devlet o larak Irlanda serbest hükumetile Amerikanın şimalindeki Kanadamn garb ta rafmda bulunan (Arzıcedid) devleti de dahildir. Bunlardan Irlandada şimdi iş başında bulunan cumhuriyetçi parti İngiltere ile hertürlü alâkasını kesmek ve doğrudan doğruya Ingiltereye tâbi şimalî Irlandadaki dört eyaleti ilhak ederek bütün îrlanda adasını bir devletin idaresi ve hükümranlık hakkı altında birleştirmeğe kat'î karar vermiş ve bu kararını tac giyme merasimi arifesinde yeni kanunu esasi projesi olarak ilân etmiş olduğundan bu merasime iştirak etmediği gibi Impa ratorluk konferansından dahi uzak kal « • mıştır. Ingilizcç adı New Toundland ve fransızcası Terre Newe olan Arzıcedid dominyon devleti dünya iktısadî buhranı münasebetile uğradığı malî zorluklardan kendi vesaiti ve menabiile kurtulmağa imkân bulamadığmdan kendi rıza ve ihtiyarile muvakkat bir zaman için istklâ lınden feragat ederek îngilterenin idaresi altına girmiş olduğu cihetle o da konferansa müstakil bir aza olarak iştirak et memiştir. İngiliz împaratorluğu camiasma dahil olup ta burada kalmak istiyen beş dev letin başvekillerinden mürekeb konferansı açarken İngiltere Başvekili Baldwin îngiliz İmparatorluğu azalannm birçok safhalardan geçtikten sonra şimdi istik lâl ve hükümranlık hakkını haiz büsbü tün müstakil birer devlet olduklarını, binaenaleyh tabiiyet ve metbuiyetten hiç bir eser kalmadığını, lâkin dünya poli tikasının icablarım ve iktısadî buhran zorluklan, bu devletleri birbirine bağlı yan müşterek menfaatler doğurduğundan şimdi bunlar arasında, tarihte hiç görülmemiş derecede kuvvetli bir birlik olduğunu anlatmıştır. Bu itibarla bu defaki konferansta, İngiliz İmparatorluğu dev letleri birbirlerine karşı münasebef ve mevkilerini tayin etmekle meşgul olmryacaklar, bilâkis aslında herbiri kendi mevcudiyetini korumak gayesini güderek hep birlikte müşterek siyasî ve askerî plânlar hazırlıyacaklardır. Konferansı en ziyade düşündüren yeni vaziyet, ingiliz imparatorluğu devletle rinin Büyük Harbden sonra gerek kendi huzur ve emniyetlerini, gerek dünya suîhunu korumak için politikalanna temel saydıkları Milletler Cemiyeti müessese • sınin zâf ve hatta inhilâle uğramış olma sıdır. Konferans, bu boşluğu dolduracak yeni esaslan anyacakhr. b. İmparatorluğun haşmeti Rüstem Paşanm devrinde tam manasile kemalini bulmuştu şid çeşid bağlar ve hayvan ağızlannı biİe sulandıracak kadar olgun bahçeler, tarlalar yanmdan geçen bu ordular, tek bir meyva ve bir tutam ot koparmadan merhaleleri aşarlardı, küçük bir nizamsızlık ve sarkıntıhk eseri göstermezlerdi. Çünkü Rüstem Paşa, tarihçi Ferdinin dediği gibi: Bir çöpe hüsran eyleyen a dama bin Çobi giran atardı. Yani bir çöp çalana bin değnek vurdururdu, bazan da o gibilerin kellesini uçurttururdu. İmparatorluğun haşmeti onun devrinde kemalini bulmuştu. Avusturya, büyük hükümdar Şarlken'in de muvafakatile, îstanbula her yıl vergi ödüyordu. Venedik Cumhuriyeti Kubbealtınm emir kulu mevkiindeydi. Lehistan, Türk gücüne hemen hergün kasideler sunuyordu, var lığını korumak için o büyük kudretin önünde boyuna eğiliyordu. Paris, îstanbulun eteğine yapışmıştı, oradan aldığı kuvvetle müsterih olarak yaşıyabiliyordu. Italya sahilleri, Türk denizcilerinin futbol sahası gibiydi, hergün bu sahanın bir yanmda Türk topları goller yapıp duru yordu. Doğudan batıya, şimalden cenuba kadar hemen her hükumet Sultan Süleymana dalkavukluk ediyordu. Istan bul, bu sebeble, elçiler sergisi halini al mıştı. Şehrin her kapısından hergün bir elçinin girdiği veya çıktığı görülüyordu. bunlarm arzettikleri dilekler bazan o kadar zıd düşüyordu ki vezirler, azamet lerini unutup gülmeğe koyuluyorlardı. Meselâ Portekizden birbirini kovalrya rak gelen elçiler, Hind denizlerindeki Türk flolannm lutfen geri çektirilmesi ıçin pazarhğa girişmek isterlerken Hin dstan padişahlarından birkaçının ayn ayn, yolladıklan sefirler de Portekiz isti lâsınm Hind sularından ve Hind topraklanndan sökülüp atılmasını niyaza girişirlerdi. O devirde Hüsrev Paşa gibi vezirler ta binerken binek taşının yanında en azmdan yüz uşak bulunurdu. Sefer sırasında ise Önde, arkada ve yanlarda atlı, yahud yaya yürüyen seyislerin, kölelcrin, çavuşlann, kavasların sayısı bini geçerdi. Hüsrev Paşa, şahsında bu çeşid haşmetlerin âlâsını, hatta aliyyülâlâsını tebarüz ettiren vezirlendendi. O gün de, hiç yoktan, hedef olduğu idbârın, nek betin acısını yaldızh, sırmalı ve gümüşlü, altmlı bir ihtişam içinde avutmak istiyordu. Fakat atın hazır olduğu kendisine bildirilmesi üzerine saçını sakalını düzeltıp, kılığına çeki düzen verip aşağı inince yıldırımla vurulmuşa döndü. Çünkü binek taşı önünde sade bir at ve msikin bir seyis vardı. Yıllardanberi kendisini bu durumda karşılıyagelen altın kemerlı ic oğlanlarından, sırma kostümlü kavaslardan, yaldızlara bürünmüş çavuşlar dan eser yoktu. Onu Kubbealtından bir emirle sürüp çıkaran hümayun kudret, bütün debdebesini ve tantanasını da silip süpürmüşe benziyordu. Hüsrev Paşa, gökten yere yuvarlan dığını bütün fecaatıle işte o dakıkada anladı, ayağını üzengiden çekti: Böyle ata binmekten yatağa gir mek daha iyidir. Diyerek odasına döndü, kapıyı ardından sürmeledi, ölüm getirecek bir riya zete başladı. Yemiyor, içmiyor ve hareket etmiyordu. Henüz kendisini terketmiyen bir iki uşak, sık sık kapı önüne gelip bir iki kaşık çorba olsun almasını ağlıya ağlıya rica ettikçe o, içinde bir mezar sükumeti bularak mahzuz olageldıği yataktan cevab verirdi: Bana zehir mi içirmek istiyorsunuz. Zahmet etmeyin. Ben kendi kendime ölmek yolunu bilirim. Bu garib riyazet ancak sekiz gün sürdü. Husrevin yaralı ruhile aç midesi ıstırabjarım birleştirdi ve ölümü getirdı. Böyle bir ölüm, bütün Osrnanlı ve Islâm tarihinde yegânedir. Esasen Türkler, en ağır beliyye önünde de tahammül etmeği erlik şanından sayarlar ve felâketten, musibetten yese düşüp ölüme keşkül açmayı cesaret değil, cebanet sayarlar. Bu, Hüsrev Paşanm ölümünü yazarken Hammer'in avangle soumission tabirile ifade etmek ıstedıği gibi ilâhî iradeye körükörüne inkıyaddan doğma bir telâkkı değildir. Belki merdce bir düşünceden ileri gelen şerefli bir akidedir. İnsanhğın kemali, hayatın germü serdine göğüs germekle tezahür eder. Olgun insan musi beti saadete, fırtınayı sükunete, elemi zevke çeviren, çevirebilen kimsedir. Sevip te sevilmemek, çalışıp ta biran için muvaf fak olmamak, kazanırken kaybetmek, umarken hayal inkisanna uğramak gibi fani sebeblerle hayattan iğrenmek her hangi bir bakımdan tahlil olunursa olunsun insanlığa yakışmaz. Hayat, korunmak, muhafaza olunmak, hatta kuvvet lendırilmek için verilmiştir. Hayvanlarm bile hünnet ettikleri bu hakikati en büyük, en acı musibetler önünde de çiğ nemek hayvanlardan daha aşağıya düşmek demektir. Öyle bir küçüklük için tarihte en az örnek veren Türklerdır. Biz, nur içinde doğup nur içinde yaşıyan Türk gencliğinin o örnekleri dahi tanı mamalannı isteriz. Dunkü intihabda reyler atıhrken Şairi azam merhum Abdülhak Hâmidden inhilâl eden İstanbuJ meb'usluğu için dün intihab yapılmıştır. Bu münasebetle, Üniversite salonu bayraklarla donatılmıştı. Saat dokuzda rey sandığı belediyeden merasimle alraa rak intihabm yapılacağı salona getirildi. Meb'us intihab teftiş heyeti huzurunda, sandık tetkik edildikten ve kapanarak mühürlendikten sonra inrihabat başladı. İlk olarak Eminönü ve Fatih kazalan müntehibisanileri geldiler. Salonun orta smdaki yazı tahtasında C. H. P. namzedi olan (Şükrü Ali) nin ismi yazılı idi. Saat dokuzda ilk reyi, Fatih Parti başkanı avukat Cemaleddin Fazıl attı. Bundan sonra sıra ile Eminönü, Fatih, Beşiktaş, Beyoğlu ve diğer yerlerin müntehibisanileri reylerini kullandılar. Rey atması saat 13 e kadar sürdü. Bir saat istirahat edildikten sonra reylerin tasnifine başlandı. Neticede Parti namzedinin münhal İstanbul meb'usluğuna ittifakla seçildiği anlaşılarak keyfiyet telgrafla Ankaraya bildirildi. Hava kanununun 6 aylık faaliyeti Halkevlerinin verdiği temsiller Motörlü Tayyare mektebi Agâh Sırrı, yapılan MÜTEFERRtK için 145 bin lira tenkidlere cevab Hafta tatili kanununa veriyor sarfedilecek muhalefet Türk Hava kurumu umumî merkezi nin yaptıgı toplantıda cemiyetin altı aylık raporlan okunmuş, azadan vefat e den Nuri Conkerle Mahmud Soydanın isimleri hürmetle yad edilmiştir. Cemiyetin faaliyeti hakkında verilen malumata göre, Türkkuşu şubelerinin talebeleri yirmi beşi kız olmak üzere 508 gencdir. Yeni yapılacak motörlü tayyare mektebi için 145 bin lira sarfedilecektir. Almanyadan alınan 10 tayyareden maada İstanbulda bir fabrikaya 10 tane tayyare ile muhtelif tipte 65 plânör ıs marlanmıştır. Merzifonda bir hangarla bir yatakhane yapılmaktadır. Bu binalar 130 bin küsur liraya çıkacaktır. Kurumun son bir aylık varidatı 4,755,766 liradır. Bunun 1.163,554 lirası piyangodan temin edilmiştir. Muharrir Selâmi İzzet, bir akşam gazetesinde Halkevleri Temsil kollannın bütün fedakârlıklara rağmen, beklenilen randımanı vermedığini, halkın, Halkev leri temsillerine rağbet etmediğini, sene ierdenberi bu uğurda sarfedilen emeğin boşa gittiğini, bunun için şimdiye kadar takib edılmekte olan metodun değiştirilmesi lâzım geldiğini yazmış, pazar yer lerinde halk temsilleri verilmesinin doğru olacağını ileri sürmüştü. Eminönü Halkevi reisi Agâh Sırn, bu mütalealar üzerine bir arkadaşımıza şunlan söylemiştir: « Selâmi İzzetin mütalealarını çok mubalâğah ve tashihe muhtac buldum. Halkın, Halkevleri temsillerine rağbet etmediği doğru değildir. Verdiğimiz temsller için hazırladığımız davetiyeler, temsil gününden çok evvel birkaç saat için de hemen kapışıldığı gibi, daven'yesiz geldği için yer bulamıyarak kapıdan dönenler de pek çoktur. Kendi dileğile temsilleri görmeğe halk arasında kaç kişinin geldiğini bir defa görmek için herhangi bir temsil akşamı lutfen bulunarak kendi gözile görmek zahmetine katlanmasını arkadaşımdan dilerim. Rüstem, böyle hazin bir vak'ada do guran, entrikalan sonunda elde ettiği Sadnazamhkta parlak işleri görüyordu. Padişahla birlikte sevk ve idare ettiği c> dular, nizamın, intizamm nümunesi sa yılacak kadar mükemmeldi. Altmış, yetmiş ve hatta yüz gün durup dinlenmeden yürüyüş yapan, meyvalarla bezenmiş çe Izmir Halkevi Temsil şubesi Aydmda Halk, ordulann sefere çıkışlannda ve dönüşlerinde olduğu gibi bu elçilerin gelişlerinde de hatıralan kolaylıkla silin mez birer heyecanlı temaşa mevzuu buluyordu. Rüstem, ordu nizamına yepyenı bir şekil vermişti. Evvelce alaylar a rasında dağınık bulunan sakalan o, hareket sırasmda en öne geçiriyordu. Baş lıkları, üstlükleri, çizmeleri ayni parlak lıkta meşinden yapılmış bir alay sakamn su dolu kırbaları ve altın renginde maş rapalan taşıyarak yürüyüşe geçmeleri halkm hoşuna gidiyor ve esasen renkten, İstanbul Lisesinde verilen ziyadan ve tam manasile tannan bir tanmüsamere tanadan vücud bulmuş azametli, hey îstanbul Erkek lisesi son smıf tale betli, canlı, heyecanlı bir mevkib demek besi tarafmdan, dün, talebe velilerine olan orduya bu üç bin sakadan mürek bir veda müsameresi verilmiştir. Müsamereye İstıklâl marşile başlankeb önder fırka zarif bir manzara ilâve mış ve Mahmud Yesarinin pek çok alediyordu. kışlanan (Hayrülhalef) ismindeki ko Rüstem, efendisinin seferber mevkibi medisi temsil edilmiştir. Bundan başka nin tantanasını da çoğaltmıştı. Daima üç programda, monoloğ, müzik ve bilhassa yüz katar katıra yükletilen hazineyi sa millî havalarımız da vardı. Müsamere, kaların ardmdan yürüttürüyor, dokuz akşam saat 8,30 da bir daha tekrar edilyüz yedek atı, hazinenin, padişaha mah miştir. sus eşya ve erzak taşıyan beş bin beş yüz Liman müdürü Trabzona deveyi atlann arkasından harekete ge gitti çirtiyordu. Bin cebeci, beş yüz lâğımcı, Liman İşletmesi müdürü Raufi dün sekiz yüz topçu, dört yüz top arabacısı Trabzona hareket etmiştir. Trabzonda develeri, saray erkânile kilerciler, hazi 10 gün kadar kalacak olan Raufi, buranedarlar, kapıağalan onları takib eder da, Trabzon Liman şirketinin ve limadi. Bundan sonra yürüyüş sırası Sipahi nının vaziyetile yakmdan meşgul olan, lere, Ulufecilere, Gurebalara gelirdi. Di daha evvel bu maksadla gönderilmiş ovan erkânı, Nişancıbaşı, kazaskerler ve lan heyetin mesaisine nezaret edecek tir. dörder tuğlarile, binerden fazla köleleriHeyet, Trabzon Liman şirketinin İsle vezirler, gureba alaylarının ardından tanbul Liman İşletmesine merbut ola yürürdü, padişahın doğancılan, şahinci rak çahşma vaziyetini tesbit edecek, Lileri, çakırcılan, almacılan, zağarcılan, manın ıslahı ve rıhtımlarm inşası hak samsunculan, seyisleri vezirlerin ardm kmda icab eden tetkikleri yaptıktan da bulunurdu. sonra şehrimize gelecek ve burada bir (Arkası var) proje hazırlıyarak Ankaraya göndere cektir. Taksimde Stadyom arkasında Iran tebaasından Musevi Mihal îsrailofun tahtı icarmda bulunan çorab fabrikasmda, hafta tatiline mugayir olarak geceleyin 17 ameleyi çalıştırdığı tesbit edilmiştir. Beyoğlu cürmü meşhud mahkemesinde yapılan muhakeme neticesi, suçlu nun bundan bir müddet evvel de ayni cürmü işlediği nazarı dıkkate ahnarak 50 lira ağır para cezasına ve ayrıca masarifi muhakeme olarak 8,5 lira ödemesine karar verilmiştir. Pancar tohumu memlekette istihsal edilecek İzmir (Hususî) Türkiye Şeker Fabrikları Anonim şirketi Umum müdürü Kâzım ve şirketin Çiftlikler müdürü Şahab Egenin vilâeytimiz ve civarında yaptıkları tetkikler sona ermiştir. Şirket, pancar tohumunu dahilde is tihsale karar vermiştir. Çünkü haricden gelen tohumun kilosu 50 60 kuruştur ve pahalıdır. Tohum üretme için muh telif çiftlikler tutulacaktır. Meselâ Manisa ve Alaşehirde de çiftlik işletilmesi kararlaştırılmıştır. Marka parası alıyormuş! Beşiktaşta koltukçuluk ve şoförlük yapan Mehmed Ali oğlu Sami, kendisine temizlik işi memuru süsü vererek bir çok yerlerden marka parası namı altında para toplamağa başladığı anlaşıldı ğmdan yakalanmış ve dolandırıcılık suçile Müddeıumumiliğe verilmiştir. Sen Jorj hastanesinde bulunan morfinler Gümrük Muhafaza teşkilâtı ve Emniyet bürosu memurları, evvelki gün, vaki ihbar üzerine Sen Jorj hastanesinde anî bir araştırma yapmış ve beş hastabakıcının odasında iki yüz paket mor fin bulmuştur. Her pakette onar tüp morfın bulunmakta idi. Bunun üzerine hastane Başdoktoruna müracaat edilmiş, o da ademi malumat beyan etmiştir. Avusturya tabiiyetinde bulunan Lidya, Jojefad ve diğer üç hemşire nezaret altına alınmıştır. , Temsil şubemizin faaliyeti yalnız kendi sahnemize münhasır kalmıyarak baş ka yerlere de taşmıştır. En az haftada iki gece de muhtelif hayır cemiyetlerinden vaki olan davet üzerine bu fedakâr ar kadaşlar, çağınlan yere kadar giderek Yerli tohumlarm, yabancı tohumlar çalışmak zahmetinden kaçmmamaktadır dan geri kalmıyacağı kat'î surette anla Iar. Halkm gösterdiği rağbete bundan şılmıştır. Çiftliklerin muhtelif mıntaka daha büyük misal olur mu? larda seçilmesi, mahallî arıza ve şartlaHalkevlerinin umumî meydanlarda rm tevlid edeceği fevkalâde vaziyetler karşısmda diğer mmtakalar tohumların temsil vermeleri fikrini Receb Peker, dan istifade edebilmek içindir. Halkevimizin bir toplantısında ortaya atmış ve bunun üzerinde yürümekliğimiSomada çam bayramı Soma (Hususî) Kaymakamlığın zi emretmiştir. Ben de bu tavsiyeyi gözöönayak olmasile ve Belediyenin de yar nünde tutarak bir proje hazırlamış, lâzım dımile Kadmköy çamlığmda bu hafta gelen tertibatı almış, hatta bunun, Üni bir çam bayramı yapılmıştır. İş mevsimi versite meydanmda yapılmasını bile kaolmasına rağmen mesire yerinde ümidin rarlaştırmıştık. Fakat bu teşebbüs için fevkinde bir kalabalık toplanmıştır. Orada yapılan rahvan ve dörtnal at 'lk tesis masrafı olan zarurî parayı büt koşuları, cop tabir edilen atlı oyunla çemizden ayırmak imkânını bulamadığı pehlivan güreşleri halkı çok eğlendirmiş mızdan tehir etmiştik. Yoksa henüz bu ve neş'eli bir gün geçirilmiştir. fikirden caymış değiliz. Siverekte bir cinayet Aydm (Hususî) İzmir Halkevinin temsil şubesi başlarında Ev reisi Şehıme olduğu halde şehrimize geldi ve Kör, Hissei Şayia ve Merakî piyeslerini oynadı. Her üç temsilde de 600 kişilik salona 100 iskemle de ilâve edildiği halde ayakta kalanlar pek çoktu. îzmir çocuklannın temsillerde gösterdikleri san'at ve kabılıyet her türlü takdirin fevkindedır. Aydm muhitinin tiyatro zevkini, bir müddetçik olsun, tatmin eden misafirlere birçok ziyafetler verildi. Gönderdiğim resim İzmir Halkevi temsil koluna mensub gencleri Valimiz Özdemir Gündayla birlikte göstermektedir. Siverek (Hususî) Buranın Dağlı başı nahiyesine bağlı Bahser köyü ihtiyar heyeti azasından Koç Ali oğlu Cuma, çarşıdaki Kanlıkuyu önünde yeğeni Ramazan oğlu yirmi yaşlarında Mehmed tarafından öldürülmüştür. Mehmed cinayeti anasının namusu nu temizlemek için yaptığını ve öldürülmekten de korktuğu için amcasını karakol önünde vurmağı münasib gdrdüğünü söylemiştir. Konferans askerî cihetten dahi Ak * denizde ve Büyük Okyanusta değişen vaziyetlere karşı tedbir almağı düşünecek H tir. împaratorluğun başlıca deniz yolla nnuı geçtiği Akdenizde îtalyanın hâkim bir vaziyet alması ve Büyük Okyanusta dahi Japonyanm deniz kuvvet ve tefev • vukunun artması tngiliz imparatorluğu nun Cenubî Afrika İttihadı haric olarak diğer devletlerini son derecede endişeye düşürmüştür. Bütün dünya nazarlan, a Bilmem ki bu kadar asil bir düşünce sıl şimdi, Londraya tevcih edilmiş bu yi başka yerlere kıyas ederek «panayır lunuyor. Muharrem Feyzi TOCAY tuluatçılığı» tabirile tavsif etmek doğru olur mu? Selâmi izzetin, temsillerin iyi bir tasNüshasj 5 kuroşttır. nife tâbi tutulmadığı hakkındaki müta Türkiye için lealanna hak veriyorum. Ancak esasen için Senelik 1400 Kr. 2700 Ki elde mevcud bütün piyesler gözönünde 1450 • Altı aylık 750 tutulursa bu fakirliği de bir mazeret olaÜç ayhk 400 » 800 » rak kabul etmek hakşinaslık olur.» Bir ayhk 150 » Yoktnr Cumhuriyet Abone ş eraiti
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle