23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 13 Şubat 1937 Filistindeki kargasalıklarm içyüzü Hürriyetle esaret, an'ane Güreşçilerlmizin ile serbestî çarpışıyor Finlândiya seyahati güneş altında pınl pml yanan bir duvar. Bu duvann gölgesine sığınmış, bütün ev halkmı etrafına toplamış bir Arab, rahat rahat çubuğunu içmekle meşgul. Ev halkı üç kadın, bir de çocuktan ibaret. Bunlar, Arabm ilk, ikinci ve iiçüncü karısile, üçüncü kansmdan oJan çocuğu. programa gö're güreşçilerimizin bugün Köstence yolile Avrupaya hareket etme leri lâzım geliyordu. Fakat maalesef uzun zamandanberi malum olan bu seyahat, yola müteallik bazı işlerin ikmal edilmemiş olması yüzünden henüz kat'î bir şekil bile alamamış ve Türk takımının bugün seyahate çıkabilmesi için alâkadar makamlardan henüz izin istihsal edilmemişrir. Binaen aleyh takımın ne zaman yola çıkacağı da belli değildir. ZİRAI BAHİSLER Henüz izin alınamadığı Arablar, Yahudi kadınlarınm kendi kadınları için bugün yola çıkıl Iklim ve toprak bakımından pamuk yetiştirmeğe üzerinde yaptıkları tesirlere kızıyorlar ması şüpheli çok elverişli olan memleketimizde bu ziraatin 1937 de Filis tm, bulutsuz bir gök, Finlândiya seyahati için tesbit edilen çok parlak bir istikbali vardır Pamuk ziraatinin büyük ehemmiyeti Dün akşam Beyazıd da bir cinayet işlendi Bir genc, kendisine fena muamele eden ortağını ölüm halinde yaraladı Dün akşam Beyazıdda bir yaralama hâdisesi olmuş, bir genc ortağını tabanca ile ölüm halinde yaralamıştır. Vak'a şöyle cereyan etmıştır. Izmirli Hacı Mehmed Eminin sahibî bulunduğu Beyazıddaki Yıldız kıraathanesini ve üstündeki oteli İbrahim adında 45 yaşlarında bir adam kira ile işlet mektedir. Bundan iki sene evvel, mülkün sahi • binin oğlu 20 yaşlarında İbrahim, kira cıları Ibrahime ortak olarak burayı be * raberce isletmeği teklif etmiş, kiracı İbrahim de bunu kabul etmiştir. Evvelâ iki îbrahim bir kuntrat yapıp noterde tasdik ettirmişlerdir. Lâkin mal sahıbinin oğlu Ibrahimin bütün ısrarla rına rağmen kiracı İbrahim aralarında sözleştikleri hususatı bir mukavele ha lınde tanzim etmeğe yanaşmamıştır. Bu yüzden iki ortağın arası açılmış ve mahkemeye düşmüslerdır. Aradan gün ler gecmiş, muhakemeleri devam ederken bir gün İbrahim kıraathaneye gelmiş fakat ortağı tarafından zorla dışan çıkarılmıştır. Bu hali duyan mal sahibi Hacı Mehmed Emin de derhal kıraathaneye gelerek kiracı îbrahime oğlunu neden sokağa attığını sorunca İbrahim ortağı nın babasına da ayni muamelede bulunmuştur. Bu hâdiseyi bir izzetinefs meselesi yapan genc İbrahim de dün akşam sail 19 raddelerinde kıraathaneye gelmiş vc salonun arka tarafında ortağı Ibrahimi bularak: « Sen bana neden böyle muamele ediyorsun?» diye sormuştur. Sualine cevab alamayınca: « Senden zaten ötedenberi intikam almak istiyordum. Bu akşam tam zamanıdır» diyerek cebinden bir tabanca çıkarıp üç el ateş etmiştir. Çıkan kurşunlardan iki tanesi Ibrahimin vücudüne isabet ederek kendisini tehlikeli surette yaralamış ve kaçmıştır. Yarah bir taksi otomobili ile hastaneye kaldırılmıştır. Emniyet ikinci şube müdilrü Necati Emir derhal vak'a yerine gelerek tahkikata el koymuş ve suçlunn yakalanmasi için lâzımgelen emirleri vermiştir. Hâdise vukuunda kalabalık bir halk kütlesi caddeyi doldurmuş olduğundan seyrüsefer de beş dakika kadar intiza « miı kaybetmiştir. Lik maçları B takımı müsabakaları Istanbul lik şampiyonasının B takımlan maçlanndan tehir edilmiş olan Beşiktaş Hilâl müsabakası bugün Şeref stadında yapılacaktır. Arabm ilk karısı, buruşuk yüzlii bir ihtiyar. İkinci karı sı ortayaşlı, güzel gözlü, fakat dal gın ve kederli bir Filistmde tarlada çalışan kıyajetleri Arabları çileden çıkaran Yahudi kadınlan kadın. En genc leri, yani Arabın üçüncü karısı ve zaruretndedir. Bu sebeble, ekserisi mü çocuğun annesi, kulaklannda küpeleri nevver muhitlere mensub olan, bir kısmışıngırdatarak dolaşan, neşeli, süslü, on nın elinde parlak üniversite diplomaları beş yaşmda bir çocuk. Vücudü, ezici iş bulunan ve hiçbirisi o zamana kadar el lerle henüz yıpranmamış. Fakat, ortakla ve ayak hizmeti görmemiş olan bu kadmnna benziyeceği zaman uzak değildir. lar, bu çöllere gelir gelmez, derhal bir Bu memlekette, kadın, her türlü ağır amele hayatı yaşamak mecburiyeti karişi görmeğe mecbur olmasına mukabil şısmda kalmışlardır. Toprak kazmışlar, hiçbir hakka sahib bulunmıyan bir nevi ev yapmışlar, hayatlannı idame etmek ehlî hayvandır. Çocuk doğurur, kocası için ne lâzımsa hepsini öğrenmişlerdir. na bakar, ev işlerini görür, toprağı beller, Erkekler gi£>i, onlar da, ziraat dersleritohum eker, mahsul biçer, hayvan besler, ne devam ediyorlar, duvarcı, rençper, hulâsa görmediği i§ yoktur. Ve kadın mimar, mühendis oluyorlar; evler, yollar bütün bu işleri görürken, erkek, şatranc yapıyorlar, tarlalarda, yapılarda çalışı tahtasmın başma geçer, kahvesini höpür yorlar, çiftçi oluyorlar. detir, nargilesini tokurdatır, keyfine baTel Aviv tavuklan ve hindileri büyük kar. Bu memlekette erkeğin kendine bir şöhret kazanmıştır. Oranın inekleri yakıştırdığı yegâne iş cengâverlıktir. Bu Avrupa ineklerinden daha fazla süt verinun haricinde, iş mefhumuna gire'n herşey yor. Ahırlar, seyrine doyulmıyacak ka kadma aiddir. Erkek ya harbeder, ya dar güzel hayvanlarla doludur. Ve anhiç birşey papmaz.. neler tarlalarda çalışırken, koloninin bü1937 de Tel Aviv. Tozdan bembeyaz bir yol üzerinde, bir araba seke seke yol ahyor. Araba alelâde, fakat arabacı alelâde değil. Geniş kenarlı hasır bir şapkanın altmda, siyah kâküllerle çevrili de ğirmi bir çehre. çizgili bir gomlek. Ba caklar çıplak. Ayakta sandallar. Tozlu yolun iki tarafında uzanıp giden tarlalarda, ayni kıyafette, yançıplak kadmlar, ellerinde kazmalar, kürekler, kovalarla çalışıp duruyorlar. Çivid mavisi semanın serptiği güneşten bannabilecek tektük zeytin ağacmdan başka birşey yok. Işte Tel Aviv yerlilerinin, bütün Filistin Arablannın en büyük şikâyeti, son zamanlardaki kargaşahklann, e* büyük sebebi, bu «çıplak» kadınlarm kendi kadmlan üzerinde yaptıklan muzır tesir, onlara telkin ettikleri serbesri aşkıdır. FiHstinde peçe ile short, hürriyetle esaret, an'ane ile serbesti çarpışıyor. tün çocuklan, son derece modern, son derece güzel tanzim edilmiş bahçelerde büyütülüyor. Çünkü Tel Avivde, çocuklar kraldır. Bir pamuk tarlasında de çok ehemmiyetli bir yer tutmuştur. Mensucatta ham madde olarak birçok maddeler kullanılır. Meselâ yün, keten, kenevır, ipek dokuma sanayiinin maddei iptidaıyesini teşkil ederler. Fakat bütün bu maddeler içinde en çok kullanılanı pamuktur. Cihan dokuma endüstrisinde kullanılan maddelerin istatis tiği tetkik edilirse pamuğun bu sanayide en başta geldiği holaylıkla görülür. Pamuğun dünya mensucat sanayiinde diğer maddelere nazaran başta gelmesi, şimdi değü eskidenberi malum olan bir hakikattir. Harbi Umumiden evvelki mensucat istatistiklerinden her hangi birisinin tetkiki bunu ispata kâfıdir: 1913 te yapılan bir istatistiği aşağıya 3razıyoruz: 5,400,000 ton pamuk 1,250,000 ton yün 500.000 ton kenevir 24,000 ton ipek Bu rakamlar tetkik edilirse pamuğun dokuma endüstrisinde eskidenberi bi rinci safta geldiği kolaylıkla anlaşılır. Pamuk her an miktar ve ihtiyacları çoğalmakta olan mensucat fabrikalarmdan maada diğer birçok sanayide ham madde olarak kullanılmaktadır. Hatta otomobil lâstikleri imal eden fabrika larda bile her sene mühim miktarda pamuk işlenir. Binaenaleyh pamuk mahreci emin, istihlâki zarurî iptidaî mad delerdendir. Birçok memleketler bu gibi noktalan gözönünde tutarak dahilde iplik ve mensucat fabrikaları ve ayni zamanda pamuğu ham madde olarak kullanan fabrikalar korumıya çalış maktadırlar. Bilhassa Amerikada mensucat fabrikalarının şu son senelerde çoğalmış bulunması dikkate şayandır. Amerika pamuk mahsulünün yarısından ziyadesini memleket dahilinde sarfetmeğe çalışmaktadır. Hindistan pa muklannın gene (^43) ünü kendi dahilinde işlemektedir. Görülüyor ki pamuk piyasasına hâ kim olan bellibaşlı memleketler, pa muklarım kendıleri işlemek için uğ raşmakta, ve lâzım gelen tertibatı al maktadırlar. İklim ve toprağı pamuk yetiştiren diğer memleketlerden üstün olan pek kıymetli yurdumuzda pamuk ziraatinin terakki ve inkişafı pek müsaid bir is tikbale maliktir. Güzel memleketimizin pamuk ziraa tine olan tabiî istidad ve kabiliyetinden maada cihan pamuk sarfiyatınm gittikçe çoğalması ve dünya pamuk fıatları nı idare eden Amerikanın da gün geç tikçe muhtelif sebeblerden dolayı bu vaziyetini kaybetmesi bizde pamukçu luğun dev adımlarla ilerilemesine im kân verecektir. " **** Millî küme meselesi ne olacak? Futbol Federasyonu Reisi Hamdi Eminin istifası üzerine evvelce tarihleri kararlaştmlmış olan millî küme maçlan vaziyetinin ne olacağı belli değildir. Kısa bir müddet zarfında millî küme işi halledilemediği takdirde Istanbul mıntakası lik maçlarının ikinci devresine başlanmak üzere tertibat alacaktır. Dördüncü kros koşusu îstanbul Atletizm Ajanlığından: 1 14 şubat 937 pazar günü Fenerbahçe stadile Kalamış yolu üzerinde yapılacak kros şampiyonasımn dördüncü müsabakası için isimleri yazılı hakemlerin saat 10,30 da Fener stadında bulunmalan rica olunur. 2 Adil Giray, Ahmed Said, Receb, Ihsan İpekçi, M. Nuri, Hüsameddin, Nuri, Cehdi Şahingiray. Dünya sky şampiyonası Tel Aviv kadınlarınm çok çetin bir hayat sürdüklerine şüphe yok. Fakat, herşeye rağmen imtiyazh bir mevki sahibi olduklan da inkâr kabul etmez. Zira, Filistin, kadınm ekalliyet teşkil ettiği nadir memleketlerden biridir. Orada, yüz kadına mukabil yüz on, yüz on beş erkek vardır. Avrupada nisbet bunun tamamen zıddıdır. Hiçbir memlekette izdivac ko laylığı, Tel Avivdeki kadar değildir ve Tel Aviv, aile teşkilâtında hemen hemen komünizme yakm bir serbestlik kabul etmiş ve serbest izdivac orada çok revac bulmuş olmakla beraber, umumî ahlâka, hiçbir memlekette Tel Aviv derecesinde riayetkâr davranılmamaktadır. Orada serbest izdivaclar, en meşru rabıtalar kaArab kadını, erkeğe nazaran seviyesi dar devamlıdır. Kadınm nedreti ve müşdüşük olmak itibarile, erkeğe yakışmıyan terinin fuktanı sayesinde, Tel Avivde işleri görür. Yahudi kadını ise, erkekle fuhuş ta meçhuldür. bir seviyede olduğu için, iş hususunda oYani, Tel Aviv, erkekle kadınm tam nunla mutlak bir müsavata sahibdir. müsavat içinde yaşadığı bir memlekettir. Çünkü, bu çorak ve bakımsız topraklar Ve bu müsavat nazarî değil, amelî, kat'î da, aç kalmamak ancak herkesin kan ter ve reeldir. Hem sâyde müsavat hem içinde çahşmasile kabildir. Yahudi koloaşkta, aile hayatında müsavat. nisinin bütün azası, yerlilerin daimî ada Bu yeni tip kadm, acaba büyük anavetine karşı müdafaa halinde bulunarak âmme emniyetini korumak ve camianın lanndan daha mı mes'ud olacak? Yavaş en âcil ihtiyaclarını, günlük gıdasını te yavaş yetişmekte olan bu yeni tip insa min etmek gibi iki büyük ve esaslı faali nın atisi hakkında hüküm yürütmek he yet için daimî bir elbirliği ile çalısmak nüz mevsimizdir. Chamonix 12 (A.A.) Dünya sky şampiyonasımn neticeleri şunlardır: 4 X İ 0 kilometro bayrak yanşı: Birinci Norveç 3 saat 6 dakika 7 saniye, ikinci Finlândiya 3 saat 7 dakika 4 saniye, üçüncü ltalya 3 saat 8 dakika 48 saniye. Turgudluda yapılan futbol maçları Turgudlu (Hususî) Pazar günü içlerinde Manisa Valisinin de bulunduğu yüz otuz kişilik bir sporcu kafilesi hususî rrenle buraya geldi. Sakarya takımile Turgudlulu gencle rin arasmda yapılan futbol maçı havanm yağmurlu ve sahanm çamurlu olmasına rağmen çok zevkli oldu. Neticede Tur gudlular maçı 4 1 kazandılar. Maçtan sonra bir çay ziyafeti verildi ve misafirler akşam trenile ve fevkalâde merasimle teşyi edıldiler. Slavya Sparta berabere kaldı Çekoslovak futbolunun en iyi mümessillerine malik olan Sparta ile Slâvya takımlan Prag kupası final maçı için ge çen pazar günü karşılaşmış, maç çok hararetli olmuş ve 1 1 bcraberlikle neticelenmiştir. Kur'an hırsızı Dün, Mehmed adında bir adam Fatih camisinden iki tane kıymettar Kur'anı Kerim çalmış ve tam kaçmağa davra nırken yakalanmıştır. Mehmed cürmü meşhud mahkemesine teslim edılmiştir. vetle bu vücudü kokladığını, ayni hare keri genc kocaya yaptırdığım gördüm. Mesele Hasretin üstündeki kokunun sun'î değil, tabiî olduğunu ispattan ibaretti. Fakat bu ispat bendeki mukavemeti büsbütün mhavedip gitmişti. Hemen onlarm arasına atılarak bu sahneyi ortasmdan kesmek istedim. O sırada Pren Rızkullah kolunu koluma atarak beni camh odaya götürdü. Burası kışlık bir bahçe halinde idi. Her tarafı renkli camlarla örtülü, içinde iri dallı küçük ağaçlar, çiçekler vardı. Hasretin ve karı kocanın önünden geçerken Hasretin öyle istihfafkâr ve nefretle bakışı vardı ki ölüyorum, sandım. Makineden bir adam gibi gidip Prens Rızkullahın yanına oturdum. Sağımda nefis bir palmiye ö nümde küçük Japon balıklarının yüzdüğü görülen havuz vardı. Kırmızı ampullerin ziyası altmda bunlar çok güzel şeylerdi. Fakat kimin bakmıya kudreti vardı ki. Türkiye hakikî bir pamuk memleke tidir ve Türkiyede pamuğun tarihi pek eskidir. Anadoluda pamuk ziraat ve ticareti ta 14 üncü asırda mevcuddu. Orta zamanlarda Avrupaya gönderilen mahsuller arasında pamuk büyük bir yer tutardı. Anadolunun eskidenberi mevcud pamukçuluk kabıliyeti maale sef eski devirlerde hiç nazari itibara alınmamıştı. Pamuğa lâyık olduğu ehem miyet ancak Cumhuriyet devrinde ve rilmiştir. Filhakika Cumhuriyet rejimi pamuk meselesini büyük bir iş olarak telâkki etmiş, bu ziraatin memleketi faydalandıracak şekilde yükselebilmesi için icab eden tedbirleri büyük bir ba siretle almış, ve bu mühim işi bir program dahiline sokmuştur. Daha doğrusu Cumhuriyet idaremiz pamuk meselesinin ziraat ve sanayi bakımından hallini bir prensip yapmıştır. Hükumetimiz pamuklarımızın ilerideki vaziyetini temin etmiye ve mensucat için harice verilen paraların içeride kalması husu sunda mahsulümüzü kendi memleketi mizde işleyip sarfetmeğe çahşmaktadır. Pamuğun memleket dahilinde yetiş tirilip işlenmesi yalnız millet ıktısadî bakımından değil, millî müdafaa noktai nazarından da büyük bir ehemmiyeti haizdır. Ayni zamanda, pamuk, ıhracat maddelerimiz arasmda iyi bir yer al mıya başlamıştır. Türkiye dışarıdan bir çok işlenmiş madde almaktadır. Aldığı bu mamulâtm karşılığını kendi ham maddelerile kapatması gayet kolayıdır. Binaenaleyh pamuk, haricden alman işlenmiş mallara karşı verilecek iptidaî maddelerin hemen en başında gelir. Pamuğa cihan piyasalarında çok mühim bir kıymet ve mevki verılmektedir. İnsanlarm gıyinmesi, evlerini döşeme si, süslenmesi gibi zarurî ve bediî ihti yaclarmm CTcTO) ini pamuk temin eder. Bundan dolayı topraklarında pamuk yetişebilen her memleket pamuk ziraatini teşvik etmekte ve bu maddenin ziraatinin inkişafı için olanca hızile çahşmaktadır. Pamukçulukla meşgul olan mılletlerden Amerikalılar bugünkü servet ve refahlarını bu nebata medjoın durlar. Mısınn zenginliğini meydana getiren pamuktur. îngilterenin bugünkü azamet ve iktısadî hakimiyeti pa muk sanayiine verdiği ehemmiyetten doğmuştur denilse mübalâğa edilmiş olmaz. Bütün dünyada kendi lehine büyük bir cereyan açan pamuk, birçok ziraat nebatları arasmda modası geçmiyen, istihsal ve istihlâki için her gün yeni yer ve mahreç bulan bir maddedir. Pamuk, dokumacılıkta kullanılan ham maddeler arasmda en ucuz ve en kolay elde edilen bir madde olduğundan beynelmilel dokumacılık sanayiin Karadenizden geçen büyük bir tspanyol gemisi Dün, Karadenizden Akdenize büyük bir Ispanyol gemisi geçmiştir. Yeni bir posta vaupuru olan geminin Rus lımanlarından İspanya hükumeti içm mü » him miktarda mal yüklemiş olduğu zannedilmektedir. Gemi. limammızdan transit olarak geçtiği için hamulesinin neden ibaret olduğu anlaşılamamıştır. Deniz idareleri bütçeleri hazırlanıyor Iktısad Vekâletine bağlı deniz idarelerinin yeni bütçeleri hazırlanmaktadır, İktısad Vekâletinden gelen bir heyet burada hazırlanan bütçeleri Vekâ1et namına tetkik etmektedir. Bu usul, ileride Vekâlete gönderilecek olan bütçe lerin yeni bir tetkik ve itiraza meydan kalmadan kat'iyet kesbetmesi için ihti' yar edilmiştir. Deniz idareleri bütçeleri aybaşında bu idarelerin müdürleri tarafından An* karaya götürülecektir. bur olacağım. Mazeretimi misafirlerime de bıldirirsin.» * * * «Kısa bir zaman sonra Duskoi'lerl* Zehra Hanımefendi ve Armid şuaıntn kâşifi olan Macar briç masası etrafmd* şiddetli bir mücadeleye girişmişlerdi. Şimdi ben Hasretle, biraz evvel onun Rusa karşı binbir işve gösterdiği divan üstündeydim. Fakat onun şimdi ağzı kilidlenmiş, yüzü son derece ciddî bir hal almıştı. Ben de birşey söyliyemiyordum. Onunla lâkırdıya nereden başlıyacağımı bir türlü kestiremiyor, ne yapacağımı, nasıl hareket edeceğimi düşünüyordum. Mu hakkak bu muhavere bir düello olacaktt. Son derece hiddeyliydim, amma bu hiddetimi izhar etmeğe, kıskanclık göstermeğe ne derece hakkım vardı?., Çok tatlı bir sesle: Hasret! Diye mırıldandım. Beni donduracalc ve şaşırtacak bir ağırlıkla: Bu akşam nekadar sıcak değil mi Azmi Beyefendi?... Evet efendim, yalnız... lArkast var] Köşe minderinin esrarı ı Zabıta romanı İhtiyar zengin dula gelince garib ve zalimane zevklerile meşhur olduğunu işittiğim bu kadın altmış yaşına basan bir vücudün üstünde Samoilofun elinden çıkmış ve yirmi yaşına yeni girmiş bir genc kış başı taşıyordu. Zehra Hanımın Samoilofun başlıca müşterilerinden ol duğunu da öğrenmiştim. Vücudünün sarkık hali gözönüne alınırsa bu kadıncağızın yirmisinde, otuzunda olduğuna hükmetmek icab ederdi. Saçlan boyalı, kirpikleri yapışma, dişleri iğreti... Fakat bütün bunlar göze batmıyor da zavallınm vücudü yaşını gizliyemiyordu. Bu kadm Şungar'ın şuaı ile pek alâkadar olmuştu ve bunun nasıl şey olduğunu sorup duruyordu. Şungar'ın verdiği izahatı kâfi bulmıyarak: Peki amma, bu elektrik ziyasını hayvanlar üstünde tecrübe etseniz olmaz mı? Yahud Afrikanın vahşi siyah derili in&anlan sizin için mükemmel bir tecrübe zemini değü midir> Diye sorup duruyordu. Nihayet yandaki salonda bir briç masası kurulunca memnun oldum. Çünkü biliyordum ki Hasan Azmi hiç oynamazmış. Tabiî ben de oyuna girecek değil dim. Halbuki oyun başlayıp ta hararetlenince Hasretle başbaşa kalmak imkânmı bulacağımdan emindim. Oyun başladı. Fakat birdenbire Hasretin Duskoi ve kansile birlikte ortadan kaybolduğunu gördüm. Biraz dolaşıp araştırınca onlann diğer salondaki bir köşede başbaşa oturduklarını anladım ve derin bir yese düş tüm. Benim bu yesime Hasretin etvarı, hareketleri de sebeb oluyordu. O kadar meyus, o kadar hazin duran genc kadın bu kan kocanın yanında, onlarla başbaşa kahnca nekadar neşelenmişti, hele ne Rızkullah hemen söze başladı: işvebaz halleri vardı!.. Gülüyor, eğleni Söyleyiniz bakayım dostum, size yor, gözlerinin bütün parlaklığile karşı Murad Ferdi geldi mi> smdakileri tahrik ediyordu. Samoilofun gölgesi gibi bir şey olan Uzaktan boynunu ve gerdanmı genc bu herif herşeyi biliyordu. Her şeyden kadına uzattığım, onun da ihtiras ve şeh malumatı vardı. Ferdi ile aramızda ge çen muhaverenin öyle kısımlannı söyledi tık bir intikam haketti!.. Diye mınldandı. Sağa sola bir iki aki hiçbir noktasını gizliyemedim. Gizlersem o tekrar edecek diye koktum ve tam dım atarak soğukkanlıhğını toplar top lamaz bana döndü: olarak raporumu verdim. Azizim, dedi. Bu Şungar ismin Ben bu tafsilâtı verirken karşımdaki deki Macara 50 bin liralık bir kredi anin son derece heyecanlandığını, hatta sapsarı kesildiğini, bozulduğunu farkedi çarsınız. Almanyaya yapılacak ihracat yordum. Prens Rızkullah ismindeki bu ve satın alınacak mühimmat hakkında siadamın suratmı görenler onun bir heykel ze pek yakında talimat verilecektir. Sonra beni de sürükliyerek Hasretin kadar donuk ve teessürden uzak olduğubulunduğu tarafa doğru yürüdü. Hasret na emniyet getirirlerken şimdi benim söylediğim sözlerin onu adeta şaşırtması bu alçak divanın üstünde bir sarhoş gibi yuihbarahn fevkalâde ehemmiyeti olduğu varlanarak kahkahalar atmakta devam na delâlet emiyor muydu? Hem fevka ediyor vücudünün bütün letafetini, kıvlâde mühim, hem de hiç beklenmiyen, rakhğmı karşısındaki genc Rusa göstererek onu çıldırtıyordu. Ben bu manzarayı umulmıyan şeyler söylemiş olacaktım. Sinirli bir halde, bazı noktalar hakkın görerek başımı çevirmeğe mecbur olmuşda izahat istediği gibi, adeta şaşkın şaş tum. Prens Rızkullah Duskoi'ye dönerek: kın, benim nasıl cevablar vcrdiğimi an Vay, dedi. Siz hâlâ briçe oturmadılamak istedi. Farkında olmadan Ferdiye bazı işaretlerde bulunup bulunmadığımı nız mı? Nasıl olur? Zavallı Sungar'la onu tenvir edip etmediğimi sordu. Şiddet Zehra Hanım muhakkak sizi bekleyip le «hayır!» dedim. O zaman Prensin duruyorlar. Haydi, Hasret misafirlerini göğsünden derin bir hınltı işittim. Bu hı masa başına yerleştir bakalım. Sen de rıltı bana bir an, Samoilofun kızdığı za Azmi, biraz bekle, biliyorum ki oyna man göğsünden fışkıran sesini hatırlattı, mazsm. Karımla gevezelik edersiniz. sonra hiçbir şey söylemeksizin ayağa Sonra karısma dedi ki: kalktı: Affedersin Hasret, mühim bir işim Çok güzel, çok âlâ... Bu herif ar var. Sizi kısa bir müddet terketmeğe mec
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle