23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

13 TEMMUZ 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Askerin Dokunulmazlığı Sivilin Şeffaflığı mekli Orgeneral İlhami Erdil’in Deniz Kuvvetleri Komutanı olduğunu, zamanında bilmeyenler dahi, sonradan adı yolsuzluğa karışınca tanıdılar. Onun mahkemede çekilmiş fotoğraflarını gazete sayfalarında gördüler. İlhami Erdil’in kamuoyunun gündemine düşmesi pek nahoş bir olayla gerçekleşti. Meğer Erdil Paşa, yasadışı yollardan servetini artırır zenginleşirmiş.. sonunda askeri yargı tarafından mahkum edildi, malına mülküne el konuldu. Şimdi Saray Cezaevi’nde, haksız iktisabının kefaretini ödüyor. Böylesine yüksek makama yükselmiş kişinin akıbeti hem kendisi, hem de toplum açısından hazindir. Olmaması gerekirdi. Ama oluyor böyle şeyler, hangi ülkede, hangi görevde, hangi makamda olursa olsun, bazı kişiler bu tür işlere tevessül ediyorlar. Kimse çıkıp da, “Benim ülkemde böyle şeyler olmaz” ya da “Benim mensubu bulunduğum kurumda bu tür işlere rastlanmaz” demesin. Bu tür işler olduğunda önemlisi, bunun yaptırımsız kalmamasıdır. Nitekim Erdil olayında da kalmadı. Askerlik mesleğinin en üst makamının bir alt basamağına kadar yükselmiş, kimilerine göre dokunulmaz hale gelmiş bir kişi de fiilinin hesabını verdi ve vermeyi sürdürüyor. ??? 7 Temmuz Cumartesi günkü Vatan gazetesinde İlhami Erdil ile ilgili haberde; kendisine ve ailesine, Etiler Alkent Sitesi’nde ikisinin ederi 2 milyon doları geçen dairelerin boşaltılması ve mülklere el konulması ile tahliye edilmesi arasında geçen sürenin kiralarının ödenmesinin (yaklaşık 45 bin dolar) Defterdarlık tarafından istendiği belirtiliyordu. Kurumları oturmamış çarpık demokrasimizde, askerin dokunulmaz ve ceberrut olduğu, sivilin ise demokratik ve sivil niteliklere sahip bulunduğu konusunda bir yanlış düşünce yerleşmiş bulunmaktadır. Nahoş İlhami Erdil olayının belki de tek yararlı yanı, bu şabloncu görüşün yanlışlığını ortaya seren bir örnek oluşturmasıdır. Gerçekten de, Türkiye’nin bir türlü kâmil demokrasi olamamış rejiminin en büyük sorunu askerlerin ceberrutluğu ve dokunulmazlığı değildir. Asker dokunulmaz, sivil şeffaf; asker militarist, sivil demokrat şablonu Türkiye gerçeğini yansıtmıyor. İlhami Erdil olayı, askerin dokunulmaz olmadığının örneği. Askeri Yargı, TSK içindeki olayı açığa çıkarıp kimsenin gözünün yaşına bakmadan kararını verebilmiştir. Siz belirli mevkilere ulaşmış sivillerin aynı akıbete uğradığını görüyor musunuz sıkça? Bir milletvekili, bir bakan, hakkındaki yolsuzluklardan dolayı kovuşturulabiliyor mu? ??? Ne zaman hakkında yolsuzluk, zimmete para geçirme, suç için çete kurma, vasıflı dolandırıcılık, resmi evrakta sahtekârlık gibi suçlardan kovuşturulmaktan dokunulmazlık zırhına bürünerek sıyıranların durumu gelse gündeme; AKP’liler sürekli olarak, “Ama önce başkalarının da dokunulmazlıkları kaldırılsın, tüm dokunulmazlıklar birden kaldırılsın” diyerek yan çiziyorlar. Bakın partilerin seçim bildirgelerine, AKP’de dokunulmazlık ile ilgili herhangi bir sözcüğe rastlayabiliyor musunuz? Ama bütün bunlar dayanaksız propagandayı engellemiyor. Yanlış anlaşılmasın, bu yazı askere övgü için yazılmamıştır. Konuyu bir örnekle açıklamak isterim. Birkaç yıl önce, bir TV programında, karanlık dönemin yargı erkinin bir bölümünü elinde tutan, faşizan eğilimli ceberrut bir kişisi, Uğur Mumcu da benden sitayişle bahsetmişti, solculara siz döneksiniz, ama .....hiç değişmedi diye övmüştü, yollu sözler söylemişti. Dayanamadım, telefona sarıldım ve Uğur’u yanlış anladığını belirttim. Bakın sizi tenzih ederim ama, biri huyunu değiştirmiş aslana, “Ne kıytırık, pimpirik bir şey oldun, halinden utan, sen ne biçimsin aslansın, bir de şu eşeğe bak, eskisi gibi eşekliğini sürdüyor” dese, bu eşeğe övgü değil, aslana yergidir. Her neyse, konuyu kapatmadan önce, haberle ilgili bir ayrıntıyı da vermeyi unutmayayım. İlhami Erdil’in katlarının satılması ya da kiraya verilmesi konusunda son karar da, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ınmış. Bu ayrıntı da şimdi nereden geldi ki, aklıma?.. Tayyip Bey Yumuşadı mı? 23 Temmuz sabahı ne yapacak? AKP Karadeniz’de tepetaklak giden, Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon’da istediğini bulamayan iktidar, fındık fiyatını 5.005.15 YTL olarak açıkladı... Kademeli uygulamaya göre değerler ekim ayından ocak ayına dek her ay beşer kuruş artacak... Gazetelere bakıyorum, on beş gün önceye dek peş peşe yayımlanan kamuoyu araştırmaları yok... Hemen açıklayayım: AKP yüzde 30’un altına düştü, CHP yüzde 27’lere ulaştı, MHP ise yüzde 19 oldu... Gazete manşetleri de ilginç elbet... Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki mesajı, Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli’nin yanıtları çok satışlı, çok renkli gazetelerin manşetlerine taşındı... Acaba neler oluyor son günlerde? Yabancı bankaların, sigorta şirketlerinin ellerindeki son kamuoyu anketleri, AKP’nin tek başına iktidar olamayacağını gösteriyor... Abuk sabuk haberleri çok satışlı ve çok renkli gazetelerin manşetlerine taşıyan, 22 Temmuz seçimleri öncesini görmezden gelen yöneticiler neden değişiverdi? Anadolu yollarında dolaşırken ben AKP’nin tek başına iktidar olamayacağını önceden görmüştüm... Çukurova’da pamuk, sebze, meyve, narenciye üreticisi perişan, ihracatçı şaşkındı. Adana’da, Mersin’de esnaf beş kuruş alışveriş etmeden, Bursa’da olduğu gibi kepenk kapatıyor, kahveciye, simitçiye, lahmacuncuya borç takıyordu... Yollarda AKP’nin erzak ve kömür taşıyan kamyonlarını görüyordum... “300 YTL’lik seçim rüşveti...” AKP’nin ilçe örgütleri Karadeniz’den Çukurova’ya; Marmara’dan Ege’ye dek Türkiye’nin dört bir yanına koliler içinde gıda maddesi, kömür dağıtıyorlardı... ??? Fethullah Gülen okusa da üflese de AKP’ye yarar sağlayamayacak, yani “duaları kabul” olmayacak... AKP iktidarı dönemi en çok Fethullahçılara yaradı... İstanbul’da Doğa Koleji’ni alan Fethullahçı sermaye, yeni hastaneler açtı, okullarının sayısını artırdı, turizm yatırımları yaptı... Yimpaş ve Kombassan’a gelince... AKP sayesinde hâlâ ayakta duruyorlar. Bu yetmiyor, beş yıldızlı tatil köyleri kuruyorlar. Almanya’daki saf Müslümanların paralarını tokatlayan “yeşil sermaye” yargı kararlarına karşın AKP koruması altında... Televizyonda Kürt seçmenlerin oylarına göz diken sözde sosyalist aday Baskın Hoca’yı izlerken acı acı gülümsedim... Baskın Hoca, CHP’ye saldırıyor ve acımasız biçimde eleştiriyordu... Bir ara sordular: “AKP’yi neden eleştirmiyorsunuz?” Baskın Hoca: “Onları da eleştiriyoruz zaman zaman!” Tartışmayı izlerken dayanamayıp ayağa kalktım: “Ne zaman Baskın Hoca, ne zaman?” Baskın Hoca, AKP tabanından oy alamayacağını biliyor. O nedenle Deniz Baykal’a öfkeli “romantik sosyal demokratlardan” oy almaya çalışıyor... İşin ilginç yanı, Baskın Hoca ve Ufuk Uras dinci, tarikatçı ve AKP yanlısı televizyonların neden gözdesi oluyorlar? Ege ve Akdeniz kıpır kıpır... Yollarda AKP’nin erzak ve kömür yüklü araçları. Araçların üzerindeki yazıya bakın: “Durmak yok, yola devam...” Yola devam da nasıl? Fethiye’de, Demre’de, Antalya’da sebze üreticileri, ihracatçılar ayakta!.. Ne olmuş efendim? Tayyip Bey Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uzlaşacakmış!.. Tayyip Bey’in elinde 23 Temmuz sabahı seçim sonuçları var. Merak edenler için vereyim: AKP = 190200, CHP = 170, MHP = 99, Bağımsızlar = 26. Geriye 50’ye yakın milletvekili kalıyor... 50 milletvekilini AKP mi alacak? En fazla 20 milletvekili alır... ??? Tayyip Bey daha da yumuşayacak... AKP’nin İzmir Gündoğdu’daki mitingini 15 Mayıs’taki Cumhuriyet Mitingi’yle karşılaştırıp “Erdoğan İzmir’de aradığını buldu” diyenler, Milliyet’teki fotoğrafı görmüşlerdir sanırım... Orada 150 bin kişi mi var, yoksa 10 bin kişi mi? Milliyet’in Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin’i kutluyorum. Ahmet Hakan’ın CNN Türk’teki programında Tayyip Bey’in Sedat Ergin’i neden istemediğini şimdi çok iyi anlıyorum... hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 E ‘Krize karşı işçi sınıfı’ BERLİN (Cumhuriyet) – Dünyanın en büyük sektör sendikalarından biri olan IG Metall (Metal Sendikası) bünyesinde düzenlenen iki günlük bir uluslararası seminerde, dünya ve Türkiye ekonomisindeki krizlerin çalışanların sırtından çözülmeye çalışıldığı, bu nedenle ülkeler arasındaki sendikal dayanışmanın giderek daha çok önem kazandığı vurgulandı.Berlin’deki IG Metall binasında düzenlenen ve üç gün süren seminerler dizisinde Türkiye ile Almanya arasında sendikal bir dayanışma ağı oluşturulmasının koşulları üzerinde somut çalışmalar gerçekleştirildi. 78 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilen TürkAlman sendikalar seminerine katılan Alman ve Türk sendika uzmanları, artık sağlıklı, kendi kendini taşıyabilen ve işletmeler düzeyinde bir bilgi ağı oluşturulması zamanının geldiğine dikkat çektiler. Seminerde, Berlin’deki işletmelerle İstanbul ve yakın çevresindeki fabrikalardan gelen sendikacılar, yeni sendikal ağ ile sorunlar ve çözüm yöntemleri konusunda önerileri tartıştılar. IG Metall BerlinBrandenburgSachsen bünyesindeki Göç Komisyonu’nda görev alan Güngör Demirci, Gabriele Gün Tank ve Ferda Sönmez ile Türkiye’den gelen Birleşik Metal İş üyesi işyeri temsilcileri bir döküm çıkararak, bundan sonrası için yapılması gerekenleri masaya yatırdılar. Birleşik Metal İş uzmanı Hasan Arslan, yeni bağlantılar kurulmasının ortak mücadele için şart olduğuna dikkat çekerken, iki ülkedeki işçilerin ortak ve yeni mücadele biçimlerine ağırlık vermeleri gerektiğinin herkesçe kabul edildiğini vurguladı..IG Metall Bölge Yöneticisi Marcus Plagman, seminerle ilgili olarak Cumhuriyet’e yaptığı açıklamalarda, sınırlar ötesi ortak sendikal çalışmanın her zamankinden daha acil bir görev olduğunun altını çizdi. Plagmann, şöyle konuştu: “Sınırları aşan bu çalışma biçimi yoğunlaştırılmalı ve daha bir profesyonelleştirilmelidir. İşçi başına düşen üretim miktarının sürekli artırılması ve giderek olumTürkiye’nin hangi seçimin arifesinde olduğunu tartışan katılımcılar, Hasan Arslan, Murat Çakır, Kiraz Biçici ve Osman Çutsay, sorunların hızla ağırlaştığı ve çözüm için işçi sınıfının siyaset sahnesine ağırlık koyması gerektiği görüşünde birleştiler. suzlaşan çalışma koşulları gibi sorunlar, Almanya’da da Türkiye’de de ortaktır. Gerçi Türk işçi arkadaşlarımız üzerindeki baskı genelde oransal olarak daha büyüktür, ancak çözüme yönelik birçok girişim gerçekten birbirinin yerine geçebilecek durumda. Yani birbirimizden çok şey öğrenebilir, bir karşılıklı katılım sağlayabiliriz.” İki ülke sendikacılarının yeni ortak toplantılar kararı aldığına da işaret eden Marcus Plagmann, “İki dilli bir internet sayfası hazırlamayı düşünüyoruz. Burada, pratik yardımlar yanında, işletme düzeyindeki sorunların farklılaştırılarak karşılıklı alışverişe konu edilmesi gibi olanaklar da yer alacak. Böylece sürekli toplantılar arasındaki dönemde bir devamlılık sağlamak mümkün olacak. IG Metall BerlinBrandenburgSachsen ile Birleşik Metal İş arasında bir erken uyarı sistemi de geliştirmeye çalışıyoruz. İşletme içi sorunlara böylece hızlı ve etkili bir destek verebileceğiz.” Seminerler 7 Temmuz cumartesi günü Klaus Abel’in yaptığı konuşmayla açıldı. Daha sonra IG Metall yönetiminden, sendikanın uluslararası ilişkiler sorumlusu Klaus Priegnitz, dev şirketlerin uluslararası çerçeve anlaşmalarını içeren bir konuşma yaparak, bu anlaşmaların daha iyi çalışma koşulları, ücretler ve sendikal haklar için verilen mücadeledeki rolünü tartıştı. Türk ve Alman sendikacılar daha sonra çalışma gruplarına ayrılarak işletmeler düzeyindeki somut sorunları masaya yatırdılar ve bunlardan çıkarılan sonuçları hep birlikte değerlendirdiler. 8 Temmuz pazar günü de sürdürülen çalışmaların bitiminde IG Metall binasında bir panel düzenlendi. Canlı bir katılımın olduğu bu panelde, Birleşik Metal İş Sendikası’ndan Hasan Arslan, İnsan Hakları Derneği’nden Kiraz Biçici ve gazetemizden de Osman Çutsay, “Bir Seçim Öncesindeki Türkiye?” başlığı altında son gelişmeleri masaya yatırdılar. İşçi sınıfının bilinçlenerek bu krize müdahale etmemesi durumunda, ortaya kesinlikle son derece olumsuz bir tablonun çıkacağını kaydeden Hasan Arslan, Türkiye sendikacılık hareketinde de olumlu adımların atılmakta olduğunu, bunun görmezlikten gelinemeyeceğini belirtti. Kiraz Biçici, ağırlaşan sorunlarıyla Türkiye’nin bir yol ayrımına getirildiğini, seçimlere katılan bağımsız adayların “ellerinde sihirli değnek olmasa da” yeni çözümler için sahneye bir ışık tutabileceğini savundu. Osman Çutsay ise 22 Temmuz’daki seçimlerden ülkenin ağırlaşan sorunlarına yönelik bir çözüm çıkmayacağını, ama AKP’nin kanatlarının kırpılmasının bile, en azından kanın durdurulması anlamına gelebileceğini söyledi. Çutsay, çözümün bilinçli bir Türkiye işçi sınıfından geçtiğini belirterek, “Türkiye’nin en ve tek zinde gücü işçi sınıfıdır, yoksa Batı, ülkemizin ipini çoktan çekmiş durumdadır. İşçi sınıfımız, ülkesine sahip çıkmalıdır” diye konuştu. Okul takımı, Münir Cansın Özden, Berkin Kılıç, Enishan Özcan, Ersin Demir, Esin İlhan ve Kenan Askan’dan oluştu. Nusrat dünya üçüncüsü İstanbul Haber Servisi İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğrencileri, üretimini ve tasarımını kendilerinin geliştirdiği Türkiye’nin güneş enerjisiyle çalışan ilk teknesi “Nusrat”la 14. Güneş Enerjili Tekne Yarışması’nda dünya üçüncüsü oldu. Öğrenciler, üçüncülüğün yanı sıra değişik dallarda da altı ödül kazandılar. Amerikan Makine Mühendisleri Odası ve Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Derneği’nce düzenlenen “Güneş Enerjili Tekne Yarışması” bu yıl 1317 Haziran tarihleri arasında Amerika’nın Arkansas Eyaleti’nde gerçekleştirildi. Yarışmada, İTÜ Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakültesi öğrencisi Münir Cansın Özden’in takım şefliğini yaptığı Türk takımı, Berkin Kılıç, Enishan Özcan, Ersin Demir, Esin İlhan ve Kenan Askan’dan oluştu. Çeşitli kategorilerde gerçekleştirilen yarışmada güneş teknesi “Nusrat”, ‘En İyi Elektrik Sistemi Tasarımı’, ‘En İyi Güneş Enerjisi Sistemi Tasarımı’, ‘En İyi Görsel Sunum’, ‘En İyi Çaylak Takım’ ve ‘Manevra Yarışı Üçüncülüğü’ ödülleriyle birlikte toplam altı ödüle sahip oldu. Önümüzdeki günlerde Türkiye’ye dönecek öğrenciler, “Nusrat”ın, yarışmada manevra kabiliyeti, sağlamlığı, özgün tasarım ve üretimiyle dikkat çektiğini söylediler. 14 yıldır ABD’de düzenlenen Solar Splash Güneş Tekneleri Yarışması’nda, bu yıl Caderville Üniversitesi dünya şampiyonu oldu. renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear