Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 GÜNCEL C haberlerin devamı İskenderun Limanı’nı daha önce 3 kez kullanan ABD yeni girişimlerde bulundu 13 TEMMUZ 2007 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK İşit de İnanma nayasa Mahkemesi’nin halkoylamasına kapıyı aralamasından sonra, hemen her çevre yeni TBMM’nin “ilk işinin cumhurbaşkanı seçmek” olacağında birleşti. AKP’den gelen açıklamalar ise yeni Meclis’in ilk işinin “cumhurbaşkanı seçimini zorlaştırmak” olacağını gösteriyor. RTE’nin ilk kez uzlaşmadan söz etmesi, yeni yasama döneminde cumhurbaşkanı seçimiyle yeni bir kriz yaşanmayacağına işaret sayıldı. Oysa bu konuda Akşam muhabirine özel uçağında yaptığı açıklama dikkatle okunursa RTE’nin yeni dayatmalara, yeni bir krize yol açmaya hazırlandığını, en azından niyetli olduğunu umut verici söylemlerle örtmeye çalıştığı görülüyor. Seçim sonuçlarını beklemek gerektiğini söyleyerek seçim kampanyasına başladığı ilk günlerde ağzından eksik etmediği 400 milletvekiliyle yeniden tek başına iktidar olmak düşünden vazgeçtiğini açığa vuruyor. Bu, cumhurbaşkanını geçen dönemde olduğu gibi kendi adayını dayatacak çoğunluğu elde edemeyeceğine inandığını gösterdiği gibi, yeni Meclis’teki sayı hesabına göre yeni bir krize yol açacak siyasal tertiplere başvuracağının da belirtisi. ??? RTE, seçimde çıkacak tabloya göre, “Anayasadaki koşulları haiz adaylarla uzlaşma arayacağını” söylüyor, ama bu koşulların başında gelen yeni cumhurbaşkanının tarafsız, herkes tarafından desteklenen, laik Cumhuriyet ve Atatürk ilke ve devrimlerinin arkasında duracak bir kişiliğe sahip bir kişi olmasından tek kelime ile söz etmiyor. “Özel hayatlara girerek dayatmalar yapılmamasını” önkoşul olarak öne sürmesi, Çankaya’da türbana yeşil ışık yakılmasını isteyeceğini gösteriyor. Türbanla bağlantılı ilk dayatmayı ortaya koyarken, kendine özgü bir kuraldan söz ediyor. “Yani” diyor, “kimse kendi dayatmalarını şart olarak koymasın”. Bugüne dek çok yakın geçmişi bu denli inkâr eden açıklamalara rastlanmadı. Önce toplumun reddettiği kendi adaylığını, daha sonra Gül Abdullah’ın adaylığını olmazsa olmaz diye dayatan sanki başkası, sanki ana muhalefetmiş gibi, uzlaşma kültürünün başkoşulunu daha bugünden kabul etmeyeceğini gösteriyor. ??? RTE’den işittiklerimize inanmak olanaksız. Seçim kampanyasında hemen her konuşmasında, toplumun aklını çelmek için muhalefetin cumhurbaşkanını halkın seçmesini engellediğini söyledi. 11. cumhurbaşkanını yeni Meclis, 12.’yi de halk seçecekmiş. Nasıl sorusuna yanıt vermiyor, lakin AKP’nin her önemli konuda çıkmaza sapmasında önemli payı olan Bülent Arınç, yeni bir Cumhurbaşkanlığı krizine zemin hazırlayan önerileriyle hemen sahnede boy gösterdi. Anayasa zoruyla görevine devam eden Sayın Sezer’i istifa ettirdi, referandumu öne çekti. Gül Abdullah da meydanlar beni istiyor’dan vazgeçti. RTE şimdiden olmazları olura çevirecek olasılıkları konuşuyor. Halkın seçeceği cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlayacak… Başbakan’ın gücünü artıracakmış! Yine hesapsız kitapsız bol keseden atıyor. Yeni Meclis’te bu söylediklerini gerçekleştirebilmek için anayasayı değiştirmeye yetecek gücü olmayacağını bile bile bunları söylüyor. Çankaya’da kendinden bir cumhurbaşkanı, kendini yine başbakan gösteren düş dünyasında senaryolar üretiyor. Söylediği biçimde yönetim gerçekleştirmek için geçen dönemdeki gibi bir AKP grubu oluşturamayacağını dolaylı biçimde kabul ettiğine göre “yetkileri daraltılmış, gücü artırılmış bir başbakan” yaratabilmek için anayasayı değiştirmenin ancak uzlaşmayla sağlanabileceğini unutmuş görünüyor. ??? Seçim kampanyasında yoksulluğa, yolsuzluğa değinilmesini önlemek, muhalefeti ve kamuoyunu halkın çözüm beklediği bu temel sorunların tartışılmasından uzak tutmak için her gün yeni bir şeyler uyduruyor. Ne yazık ki, muhalefet de RTE’nin kurguladığı bu oyuna gelmiş görünüyor. RTE’nin kaypak sözlerinden, çevresindeki uzlaşmayı krize dönüştürme yolları arayan bu kafalardan olumlu bir gelişme bekleyebilir misiniz? Başkent caddelerindeki bilboard’ları süsleyen AKP afişleri arasında bir yenisi, “Yapılmayanları yaptık” diyen bir afiş dikkat çekiyor. Hatalı bir propaganda, bir duyuru. Oysa “Yapılmayacakları yaptık” diye övünmeliydiler. Laikliğin içini boşalttıklarını, üniter devleti tehlikeli sulara çektiklerini, siyasal yaşamlarına AB’nin, ABD’nin kuyruğunda güvence aradıklarını böyle özetlemek, RTE’ye de Gül’e de yaraşır, yakışır bir özeleştiri olurdu. ABD’nin liman inadı Akın BODUR İSKENDERUN Amerikan askeri, Ortadoğu operasyonlarında üç kez kullandığı TCDD İskenderun Limanı’ndan vazgeçmiyor. ABD’lilerin 22 Temmuz genel seçimlerinden sonra limanı bir kez kullanma planları yaptığı ortaya çıktı. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu da bu planı doğrulayarak “Ben ne ‘evet gelecekler’, ne de ‘hayır gelmeyecekler’ diyemem. Ama, İskenderun için öyle bir proje vardı ve askıya alınmıştı. Ağustosta ya da daha sonra geleceklerine veya gelmeyeceklerine ilişkin net bir şey söyleyemem” dedi. 1991 Körfez Savaşı, 1998 Dynamik98 tatbikatı ile 2003 Irak işgali sırasında TCDD İskenderun Limanı’nı kullanan Amerikan deniz piyadeleri, geçen yıl da önce Romanya Üssü’nü kente taşımak istemişti.Ardından Irak’ta kullanılan askeri araç ve malzemelerine İskenderun’da kimyasal, nükleer ve biyolojik temizlik yaptırmayı talep etmişlerdi. Kimyasal, biyolojik ve nükleer kirlilik bulaşan savaş malzemelerini İskenderun’da temizleyerek, farklı bölgelere göndermek isteyen Amerikan askeri, kent limanını 15 Ağustos’tan itibaren kullanmak için yeniden girişimlerde bulundu. Cumhuriyet’e bilgi veren üst düzey bir görevli, ABD askerinin İskenderun’a ilişkin planlarının daha önceden yapıldğını ancak daha sonra 22 Temmuz seçimleri sonrasına ertelendiğini belirtti. Yetikili, buna göre Amerikan askerlerinin 15 Ağustos’a yakın tarihlerde kente bir kez gelmeyi planladığını açıklarken, bunun gerekçesinin “deniz üssü” mü, askeri silahlara yapılacak “temizlik” mi ya da daha farklı bir gerekçeden mi oluşacağına açıklık gelmediğini söyledi. duğu bölgeye “can güvenliği sağlanamaz” gerekçesiyle alınmayan CHP Hatay milletvekili Gökhan Durgun da son gelişmenin BOP’un ikinci aşamasına geçilme hazırlığını gösterdiğini söyledi. A CHP Karşıtı ‘Solculuk!’ ıllar yıllar önceydi, bir grup dostumuz sol içerikli dergi çıkarmak üzere yola çıkmıştı. Cumhuriyet’ten de istekleri vardı: “Çıkmadan önce ilanlarımızı bedava yayımlar mısınız?” Gazete yönetimi “Arkadaşlarımızı destekleyelim” kararı aldı. Gazetenin değişik sayfalarında, yakında sol bir derginin çıkacağına ilişkin ilanlar başladı. Dergi çıktı, ilk sayı bayilerde... O da ne... En az 34 yerinde Cumhuriyet gazetesine her dozdan eleştiri! Dayanamadım, sorumlulardan birine bunun nedenini sordum... Verdikleri yanıtlardan biri şuydu: “Ne yapalım... Biz de okurumuzu Cumhuriyet gazetesi çevresinden sağlayacağız!” Dergi çok yaşamadı, ama bu anım ne yazık ki daha sonra da karşılaştığımız pek çok olay nedeniyle yaşamaya devam ediyor! ??? Köşe yazısında peşrev olmaz; ana konumuz 22 Temmuz’a giden yolda CHP karşıtlığını solculuk olarak ilan eden ‘solcular’... Görünen o ki, onlar da “Bize gelse gelse, CHP’ye oy verebilecek kesimlerden oy gelir, o zaman yüklenelim CHP’ye, ne çıkarsa” diye düşünüyorlar! Yeri geldikçe vurguladığımız bir gerçek var: Demokrasisi rayına oturmuş ülkelerde siyasi yelpaze; merkezin sağındaki ve solundaki partilerle her iki kesimin biraz ötesindeki partilerden oluşur. Bu yelpaze iyi oluşmazsa, siyaset deyim yerindeyse kepaze olur! Türkiye’de ne yazık ki, CHP’nin solunda güçlü bir hareket öne çıkmadı. Elbette kendi çizgisi içinde yoluna devam eden, hatta çizgisinden milim ödün vermeyen sağlıklı hareketler var. Ancak Türkiye’yi yönetmeye soyunma, seçmenin hatırı sayılır bir dilimini arkasına alma bağlamında bir çizgiden söz ediyoruz... Genel başkan sultasından halka inmeinmeme tartışmasına kadar CHP’ye yönelttikleri her eleştiriyi kendileri de hak eden bu partiler, yerine göre bağımsız adaylar da çıkararak 22 Temmuz kervanına katıldılar. Propaganda stratejilerinin merkezine de CHP’yi oturtup yollarına devam ediyorlar. ??? Oysa bunu yapacaklarına şöyle bir yol izleseler: 1 Fazlasıyla sahip oldukları beyin gücünü, solun içindeki yelpazeden pay almaya değil de toplumun öteki kesimlerini sola çekmeye harcasalar... 2 Ürettikleri projelerle ve halka ulaşma yöntemleriyle CHP’yi tedirgin edecek noktaya gelseler... 3 Kangrenleşmiş sorunlara sözcüğün tam anlamıyla başka bir seçenek oluşturabilecek çözümler önerseler... Hem sol yelpaze genişleyecek hem de kendilerinin siyasetteki ağırlığı daha da artacak. CHP’nin solunu besleyecek damarlarda da tıkanıklıklar var. Ancak buna karşın 22 Temmuz’a giderken bu hareketlerin izlediği yol bize göre sağlıklı değil. CHP, 22 Temmuz için Türkiye’nin bütünlüğünü, laikliği, halkın gündemini ön plana alan bir çizgi oluşturdu. Günümüz koşullarında merkeze de hitap etmeyen sol partinin gündemine alabileceği en geniş yelpaze budur. Alman sosyal demokratlar, ezeli liderlerinin söylemiyle şuna inanır: Bir kişi 20’sinde komünist, 30’unda sosyalist, 40’ında sosyal demokrat olur... Bu sözün Türkiye koşullarında geçerli olup olmadığı ayrı tartışma konusu. Ancak şu saptamanın tartışma götürmez bir gerçek olduğunu düşünüyoruz: Sol, kavgada önceliği kendi içindeki yelpazeye verirse küçüldükçe küçülür... Hatta bazen pusulasını iyice kaybeder, şeriatı bile demokratikleşme ilan etmeye kalkar! ‘TÜRKİYE YOL GEÇEN HANI DEĞİL’ Amerikan askerinin İskenderun’a gelme planlarının hesabını sormak istediklerini vurgulayan Durgun, şunları söyledi: “Ne Türkiye, ne de İskenderun Limanı, ABD’nin yol geçen hanı değildir. İskenderun, Amerikan askerinin de canı istediği zaman konuşlanma yeri hiç değildir. Hangi yetkiyle, hangi donanımla, neye göre, ne kadar süreli geleceklerse, yetkisi, görevi ne olacaksa, bunun açıklığa kavuşturulması gerekir. İskenderun Limanı’nın Amerikan askerine yönelik bir planından bilgimiz yok. Peki bu planı, projeyi kimler biliyor. Bizim bilgimiz dahilinde olmayan konuları, sayın başbakan bizimle değil, ABD Başkanı Bush, Kıbrıs Rum Kesimi lideri, Barzani ve Talabani ile görüşüyor. Birisi çıkıp bunu açıklasın. Eğer açıklanmazsa ve Amerikan askerleri de gelecek olursa, ben de limana gireceğim ve Türkiye’nin, Hatay’ın bir milletvekili olarak bunun hesabını soracağım.” Y MÜSTEŞAR NABİOĞLU DOĞRULADI İskenderun’un Sareseki beldesindeki GÜBRETAŞ tesis ve limanının 25 yıl süreyle kullanım ihalesini alan Denbirport’un açılışına katılan Başbakanlık Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu da Amerikan askerlerinin TCDD İskenderun Limanı’yla ilgili bir planı olduğunu ve bir süreliğine askıya alındığını doğruladı. Naiboğlu, böyle bir konunun Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, MİT gibi kurumların ortak kararı ile verildiğini ifade ederek, “Ben ne ‘evet gelecekler’, ne de ‘hayır gelmeyecekler’ diyemem. Ama, İskenderun için öyle bir proje vardı ve askıya alınmıştı. Ağustosta ya da daha sonra geleceklerine veya gelmeyeceklerine ilişkin net bir şey söyleyemem” dedi. Şubat 2003’te TCDD İskenderun Limanı’na tezkeresiz giriş yapan Amerikan askerinin bulun AKP’nin İzmir mitingi ile Cumhuriyet mitingine katılanlar kıyaslandı Hürriyet gazetesinin 9 Temmuz tarihli sayısı. Milliyet gazetesinin 10 Temmuz tarihli sayısı. çarpıttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hürriyet gazetesinde yer alan ve AKP’nin İzmir mitingi ile Cumhuriyet mitingine katılanların sayısını eşit gösteren fotoğraf, aynı holding bünyesindeki Milliyet gazetesinde “düzeltildi.” AKP’nin mitingine ilişkin yakın çekim fotoğrafı kullanan Hürriyet, yaklaşık 1.5 milyon yurttaşın katıldığı Cumhuriyet mitingi ile düzeltti AKP’nin mitingini kıyasladı. Hürriyet, iki mitinge katılanların sayılarının birbirine eşit olduğu izlenimi verdi. Ancak Milliyet’te iki mitingin de uzaktan çekilmiş fotoğrafları yayımlandı. İki fotoğraf karşılaştırıldığında, Cumhuriyet mitingindeki kalabalığın, AKP’nin mitinginden kat kat fazla olduğu tüm netliğiyle ortaya çıktı. Cumhuriyet reklamları bir kez daha aklandı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu, Adem Demir adlı bir kişinin yaptığı başvuruyu değerlendirerek gazetemizin Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yayımlanan reklamlarını bir kez daha akladı. Alınan bilgiye göre, Adem Demir adlı bir kişi nisanmayıs aylarında yayımlanan reklamların “kamu düzenini bozduğu” gerekçesiyle Reklam Kurulu’na başvurdu. Reklam Kurulu’nun tartışmalı geçen toplantısında, Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Niyazi Güney’in Adem Demir’in başvurusunu savunduğu öğrenildi. Güney’in, reklamların kamu düzenini bozucu nitelikte olduğuna dair değerlendirmelerine kuruldaki DİSK temsilcisi Perihan Sarı karşı çıktı. Sarı, “Cumhuriyet’in yayınından bu yana kamu düzeni bozulmadı. Ancak anayasa değişiklik paketiyle kamu düzeni tehlike altına girdi” dedi. Kurul, başvuruyu oy çokluğuyla reddetti. Gazetemizde ve bazı televizyonlarda Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yayımlanan reklamlarda, “16 Mayıs’ta saatler yüz yıl geriye alınıyor. Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyetinize sahip çıkın”, “18812007/Mayıs 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor. Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyetinize sahip çıkın” ifadeleri yer almıştı. Başvuru lehinde tavır alan Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürü Niyazi Güney, Cumhuriyet’in sorusu üzerine, cumhurbaşkanının seçileceği günün tehlike günü olarak gösterilerek reklam konusu yapılmasına karşı çıktığını belirtti. Güney, “Hukuk tekniği bakımından, mevzuat çerçevesinde konuya yaklaştım. Cumhurbaşkanının seçileceği günü tehlikeli gün olarak gösteren anlayışa karşı çıktım. Konunun reklama konu edilmesine karşı çıktım” diye konuştu. Yunanistan ile harita krizi Atina'da yapılan toplantıda Yunanistan Savunma Analiz Enstitüsü İlmi Konsey Başkanı Prof. Mazis’in Türkiye’nin Güneydoğu’sunu “Kürdistan” olarak gösteren haritayı açması üzerine Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği Kara Askeri Ataşesi Kurmay Albay Şirin sert tepki gösterdi. Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı nezdinde girişimde bulunarak konuya ilişkin bilgileri Ankara’ya iletti. etti. Yunanistan’a Savunma Bakanlığı adına çeşitli savunma politikaATİNA Yunanisları üreten kuruluşun tan’ın başkenti Atina’da başkanının haritayı aç37 Temmuz tarihleri araması toplantıya katılan sında yapılan“Kriz Yönebazı delegeler tarafıntimi” konulu panele bödan da tepkiyle karşılanlünmüş Türkiye haritası dı. Prof. Mazis’in açtığı damgasını vurdu. Topharitanın daha önce lantının ilk günü konuşABD Harp Akademilemacılar arasında bulunan ri tarafından kamuoyuYunanistan Savunma na sızdırılan harita ile Analiz Enstitüsü İlmi aynı olduğu dikkat çekKonsey Başkanı Prof. Türkiye’nin gündemine ilk kez ti. Bu gelişme üzerine Yannis Mazis’in, Kriz Cumhuriyet’in taşıdığı harita bu kez Türkiye’nin Atina BüYönetimi’nde yaptığı ko Atina’daki bir seminerde kullanıldı. yükelçiliği, Yunanistan nuşma sırasında Türkidoğu’da Kriz Yönetimi’’ koDışişleri bakanlığı nezdinde ye’nin Güneydoğusu’nu bönulu konuşmasında Türkigirişimde bulunarak konuya lünmüş Kürt bölgesi olarak ye’nin Güneydoğu’sunu “Kürilişkin bilgileri Ankara’ya iletgösteren haritayı açması üzedistan’’ olarak gösteren bir hati. Tahrik edici haritayı açan rine gerginlik yaşandı. rita açtı. Bunun üzerine TürkiProf. Mazis, aynı zamanda YuYunanistan Savunma Bakaye’nin Atina Büyükelçiliği Kananistan’ın Yaniyan Üniversinı Evangelos Meimarakis ile ra Askeri Ataşesi Kurmay Altesi’nde ekonomi, coğrafya ve Yunanistan Genelkurmay Başbay Atilla Şirin haritaya tepki jeopolitik üzerine dersler verikanı Oramiral Panagiotis Chigösterdi. yor. Yunan basınında da geçen nofotis’in açılışını gerçekleşSöz konusu haritanın hem günlerde savunma bakanlığı tirdiği toplantıya 44 ülkeden Türkiye’nin bugünkü coğrafi kaynaklı bazı haberlerde Orta290’ı aşkın sivil ve asker katıldurumuyla hem de komşuluk doğu’daki gelişmelere dikkat dı. Katılımcılar arasında buluilişkileriyle bağdaşmadığını çekilerek ABD’nin Büyük Ornan, Yunanistan Savunma Babelirten Şirin, Yunanlı konuştadoğu Projesi çerçevesinde kanlığı’na bağlı olarak çalışan macının tahrik edici girişimini Türkiye’nin bölünebileceği iSavunma Analiz Enstitüprotesto ederek toplantıyı terk leri sürülüyordu. sü’nün başkanı Mazis, “OrtaMurat İLEM ankcum?cumhuriyet.com.tr