22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 Avustralya Savunma Bakanı Nelson, asker bulundurmalarının petrolle ilgisi olduğunu itiraf etti: C S dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 13 TEMMUZ 2007 CUMA Irak’ı petrol için işgal ettik avunma Bakanı Nelson, Avustralya’nın savunma stratejisinin değerlendirmesinde Ortadoğu’da “kaynakları güvence altına almanın’’ öncelikler arasında yer aldığını söyledi. Yalnızca Irak’ın değil, tüm Ortadoğu’nun dünyanın geri kalanına başta petrol olmak üzere enerji sağladığına dikkat çeken Savunma Bakanı, “Avustralyalılar Irak’tan erken çekilmenin nelere yol açacağını düşünmeliler’’ diye konuştu. (Fotoğraf: REUTERS) Dış Haberler Servisi Irak’taki işgal güçlerine ABD ve İngiltere’den sonra en çok katkıda bulunan Avustralya, Irak’ta bulunmasının asıl nedeninin petrol olduğunu itiraf etti. Savunma Bakanı Brendan Nelson, yerel basına yaptığı açıklamada, Avustralya’nın savunma stratejisinin değerlendirmesinde Ortadoğu’da “kaynakları güvence altına almanın’’ öncelikler arasında yer aldığını söyledi. Yalnızca Irak’ın değil, tüm Ortadoğu’nun dünyanın geri kalanına başta petrol olmak üzere enerji sağladığına dikkat çeken Savunma Bakanı Nelson, “Avustralyalılar Irak’tan erken çekilmenin nelere yol açacağını düşünmeliler’’ diye konuştu. Avustralya’nın Irak’ta kalma nedenlerini Sünniler ve Şiiler arasında bir insani krizin çıkmasını engellemek, en önemli müttefiki olan ABD’yi desteklemek, Ortadoğu’da istikrarı garanti altına almak ve terorizmi bitirmek olarak sayan Nelson, petrol kaynaklarını korumanın ise istikrarı tesis etmenin önemli bir parçası olduğunu savundu. John Howard ise Savunma Bakanı Nelson’un sözlerini yalanlayarak Irak’ın işgalinin petrolle bir alakasının bulunmadığını iddia etti. Howard, Sydney Radyosu’na yaptığı açıklamada, “Petrol için orada değiliz, oraya petrol yüzünden gitmedik. Ortadoğu’dan çok miktarda petrol geliyor. Bunu zaten hepimiz biliyoruz. Bizim orada kalma nedenimiz, Irak halkına demokrasiyi kucaklama sorumluluğunu vermek’’ dedi. Harita ve Tepki nın açılmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Türkiye Cumhuriyeti adına tepkiyi veren Kurmay Albay Atilla Şirin’i iyi tanırım. Çok fazla konuşmaz, ancak konuştuğu zaman konulara ne kadar hakim olduğunu hemen anlarsınız. Bilgili, kibar, dinlemeyi ve dinletmeyi çok iyi bilen biridir. Gösterdiği tepkinin salondaki yabancı katılımcılar arasında takdirle karşılandığını da özenle vurgulamalıyım. ??? Yunanlı dostlara bu noktada şunu sormak gerekiyor: Eğer böyle bir toplantıyı Türk Genelkurmay Başkanlığı düzenleseydi ve bir Türk yetkili de “Batı Trakya”yı bölge Türklerinin eline geçtiğini gösteren harita açsaydı, salondaki Yunanlı subay nasıl bir tepki verirdi? Bu soru çeşitli şekillerde cevaplandırılabilir. Cevap: O anda ayın 20’sinde yatacak maaşını düşündüğünden haritadaki detayın farkına bile varmazdı. Cevap: “Bu harita benim ülkemin bütünlüğünü bozmaz” diyerek toplantıyı izlemeye devam ederdi. Cevap: Toplantıya “sivil” kıyafetle katıldıysa “Bana ne, asker düşünsün!” deyip toplantı arası açık büfede ne olduğunu merak ederdi. Cevap: Haritayı kaptığı gibi ülkesinin basın mensuplarına götürüp Türkiye’yi şikayet ederdi. Şaka bir yana, bu harita tam sekiz yıl önce İngiltereNorfolk’ta açıldı. Haritayı ilk kez gündeme getiren ABD’li Emekli Albay Ralph Peters’in söyledikleri ilginçtir: “Dünyayı barış ve huzura kavuşturmak için bazı kötü sınırların değiştirilmesi gerekir. Özellikle Ortadoğu’da.” Şimdi aynı harita elden ele dolaşıyor. Bizi en çok kim seviyorsa (!) ilk işi bu meşhur haritayı açmak. Ve yine unutmayalım bu harita yaklaşık üç yıldan bu yana Yunanistan Genelkurmayı ile Savunma Bakanlığı’nın masalarında serili vaziyette tartışılıyor. Onun için, “barış, dostluk gibi kelimeler benim için yavaş yavaş anlamını kaybetmeye başladı” diyorum. Sizce haksız mıyım? murilem@otenet.gr BAŞBAKAN YALANLADI Savunma Bakanı, Avustralya’nın Irak ve Ortadoğu’da “gerektiği kadar’’ kalacağını, yıl sonundaki seçimlerin bunu değiştirmeyeceğini öne sürdü. Nelson’un açıklamaları ülkede yankı yarattı. Avustralya’nın Irak’tan çekilmesini savunan merkez sol İşçi Partisi’nin lideri Kevin Rudd, Savunma Bakanı’nın işgalin petrolle ilişkili olduğu yönündeki açıklamalarının, hükümetin 2003’te, işgalin başlamasından önce yaptığı açıklamalarla çeliştiğine dikkat çekti. Avustralya Başbakanı Dış Haberler Servisi Irak Meclisi’nde Kürt ve Sünni grupların muhalefetinin ardından Şii lider Mukteda el Sadr’a bağlı milletvekilleri de Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan ABD destekli petrol yasa tasarısını mevcut haliyle kabul etmeyeceklerini açıkladı. El Sadr’ın meclisteki grubu, işgalci ülkelerden şirketlerin Irak petrollerinin işletilmesiyle ilgili anlaşmalar yapmasına olanak veren herhangi bir yasayı desteklemeyeceklerini bildirdi. El Sadr grubunun meclisteki lideri Nasır el Rubai, çıkarılmak istenen yasanın “kısa vadede Irak’ın egemenliğini tehdit edecek, uzun vadede ise egemenliği tamamen ortadan kaldıracak” nitelikte olduğunu vurguladı. Halen parlamentoyu boykot eden 32 üyeli grup adına konuşan El Rubai, yasaya destek ‘Egemenliğimizi tehdit ediyor’ Irak Meclisi’ndeki El Sadr’a bağlı vekiller de petrol yasasını bu haliyle desteklemeyeceklerini açıkladılar vermeleri için, Irak’ta bulunan işgalci ülke şirketlerinin yasa kapsamı dışında bırakılması gerektiğini söyledi. Petrol sektörünü yabancılara açmak ve petrol gelirlerini 18 vilayet arasında paylaştırmak amacıyla şubat ayında hazırlanan yasa taslağı, itirazlar sonucu yeniden incelenmişti. Bakanlar Kurulu, salı günü yapılan değişikliklerle birlikte tasarıyı oybirliğiyle kabul etmiş, El Sadr grubunun yanı sıra meclisteki Kürt ve Sünnilerin bazı çekinceler ortaya koyması üzerine petrol yasası için yapılması planlanan görüşme ertelenmişti. Sosyal Güvenlik Yasası’nı protesto eden sendikacıları güvenlik güçleri durdurdu KKTC’de meclise protesto Reşat AKAR LEFKOŞA Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) koalisyon hükümeti tarafından hazırlanan Sosyal Güvenlik Yasası’nda değişiklikler isteyen sendika ve çeşitli sivil toplum örgütleri meclis önünde toplanarak, protesto eyleminde bulundular. Hazırlanan yasayı genel kurulda geçirme kararlılığında olan hükümetin, sendikacılardan gelen görüşme talebini kabul etmemesi üzerine meclis önünde gergin anlar yaşandı. Meclis genel kurulunun Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nı görüştüğü saatlerde meclis önünde toplanan 30’a yakın sendikanın temsilcisi, yaklaşık 2 saat boyunca, yumurta ve pet şişe de atarak meclisi protesto etti. “Bu Memleket Bizim” Platformu içerisinde yer alan işçi, memur ve öğretmen sendikalarının yanı sıra çok sayıda sivil toplum örgütünün katıldığı eyleme, mu Hükümetin hazırladığı yeni yasayı protesto eden eylemciler tarafından KKTC Meclisi önünde düzenlenen eylemde gergin anlar yaşandı. Milletvekillerine yumurta fırlatan sendikacılar genel kurul salonuna girmek isteyince güvenlik güçleri müdahale etti. halefetteki Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) de destek verdi. Eylem sırasında konuşan Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil “Emekçiler burada, sermaye içerde” diyerek, KKTC hükümetinin Kıbrıs Türk’üne hizmet etmediğini ve Ankara’nın memuru olduğunu söyledi. Kıbrıs Türk halkından “kendi kendimizi yöneteceğiz” diyerek oy alanların, daha sonra Ankara’dan Sosyal Güvenlik Ya sası’nı aldıklarını ve bu yasayı halka dayatmaya çalıştıklarını savunan Elcil, “Ankara’ya hizmet ediyorlar, AK Parti’ye uşaklık yapıyorlar” dedi. Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Başkanı Adnan Eraslan da, uzlaşı için yetkililerle görüşmek istediklerini, ancak meclise alınmadıklarını belirtirken “Bunun hesabını verecekler” diyerek, yeni yasayla kadınların yıpranma payının kaldırıldığını söyledi. İktidardaki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile Özgürlükçü Reform Partisi (ÖRP) ise sendika ve sivil toplum örgütlerinin tepkisine aldırmadan yeni Sosyal Güvenlik Yasası’nı görüşmeye devam etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sonay Adem Adem, yeni yasanın, kamu ve özel sektör çalışanları arasındaki ayrıcalıkları ortadan kaldıracak çağdaş bir yasa olduğunu söyledi. Adem “Vicdanım rahat ve huzurluyum” dedi. Sosyal Güvenlik Yasası halen 50 ve 55 olan emeklilik yaşını 60’a yükseltiyor. umhuriyet’te çıkan haberi okudunuz. 37 Temmuz günlerinde Atina’da önemli bir toplantı vardı. Toplantının konusu “Ortadoğu’da kriz yönetimi”. 44 ülkeden toplam 290’dan fazla sivil ve asker katılımcı ile başlayan ilk gün toplantısının açılış konuşmasını Yunanistan Genelkurmay Başkanı ile Savunma Bakanı yaptı. Toplantıyı Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı organize etti. Resmi bir toplantı olduğu için ciddi olacağı tahmin ediliyordu. Ancak ikinci günkü gelişmeler toplantının hem ciddiyetten uzak, hem tamamen “Türk düşmanlığı üzerine” kurulmuş olduğunu ortaya çıkardı. Bu konuda artık “dostluğa yakışmadı” kelimesini kullanmak istemiyorum. İstemiyorum, çünkü bu kelime beni bıktırdı. Daha da doğrusunu söylemek gerekirse, artık bu kelimeye inanmamaya başladım. “Dostluk, barış” kelimeleri TürkYunan konularına bir numara büyük gelmeye başladı. Türkiye’deki sivil ve asker tarafından gelen tüm olumlu açılımlara, Yunanistan’daki otoritelerin sahte ve samimiyetten uzak yaklaşımları beni olumsuz düşünmeye itiyor. Buna son örnek Atina’daki panel ve ikinci gün ortaya çıkan kendini bilmez bir konuşmacı. Yunanlı profesör, Yanya Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Ancak bu görevinin yanında, aynı zamanda, Yunanistan savunma bakanlığına çeşitli savunma politikaları üreten “Savunma Analiz Enstitüsü”nün de bilim konseyi başkanı. Yani hem eğitim bakanlığının hem de savunma bakanlığının maaşlı elemanı. Bir yerde devletin resmi görevlisi. Kürsüde konuşmasını destekleme anlamında açtığı harita, Türkiye için bir kere daha sonun başlangıcı oldu. 300’a yakın katılımcının önemli bölümünü şok eden Ortadoğu haritasında Türkiye’nin yarısı yok edilmişti. Diyarbakır’ın doğusundan itibaren çizilen hattın içinde Ermenistan ve Kürdistan ifadeleri yer alıyordu. Tepki tabii ki hemen geldi. Toplantıyı izleyen Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği Askeri (Kara) Ataşesi yerinden kalkarak Yunanistan Genelkurmay Başkanlığı’nın düzenlediği böyle bir toplantıda Türkiye’yi “bölünmüş gösteren” bir harita C ‘Ç EKİLME TAKVİMİ AÇIKLANSIN’ Cumhuriyetçilerin Irak isyanı Dış Haberler Servisi Beyaz Saray ABD’de 2008’de yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde Cumhuriyetçi senatörlerin Irak politikası nedeniyle Başkan George W. Bush’tan desteğini çekebileceğinden endişeleniyor. ABD’de yayımlanan The New York Times gazetesinde yer alan habere göre, Bush’un Irak politikalarını desteklemeyeceklerini açıklayan 4 Cumhuriyetçi senatöre yenilerinin de eklenebileceğinden kaygılanan Beyaz Saray çevrelerinde, Bush’un Irak’tan kademeli çekilme başlatma yönünde niyet bildirmesi gerektiği tartışılmaya başlandı. Ocak ayında başlattığı yeni Irak stratejisi nedeniyle Demokrat Parti’den olduğu kadar kendi partisinden de sert eleştirilere maruz kalan Bush, yeni stratejinin ilk sonuçlarının eylül ayına kadar alınacağını savunmuştu. Bush’un bazı danışmanlarının, Cumhuriyetçi Parti’den daha fazla fire verilmesini önlemek için Irak operasyonunun kapsamının daraltılması ve kademeli bir geri çekilme yönünde planların açıklanması gerektiğini savundukları bildirildi. Beyaz Saray’dan üst düzey bir yetkili “Eğer kaybettiğimiz ve muhtemelen gelecek birkaç hafta içinde kaybedeceğimiz oyları sayarsanız, durum oldukça karamsar görünüyor’’ diye konuştu. ABD Savunma Bakanı Roberts Gates’in bu hafta gerçekleştirmeyi planladığı Latin Amerika ziyaretini erteleme nedeninin de Irak’la ilgili parlamento oturumlarına katılmak olduğu öne sürüldü. MUĞLA/KÖYCEĞİZ Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin (ÇYDD) gençlik kampındayız. Sağ yanımda CHP’nin Muğla Milletvekili Prof.Dr. Gürol Ergin. Sol yanımda Köyceğiz’in CHP’li Belediye Başkanı Salih Erbay ve ÇYDD Muğla Başkanı Doç.Dr. Hatice Erkızan, Gönül Okçu ve avukat Burak Erbay. Türkiye’nin geleceğini yani 22 Temmuz sonrasını tartışıyoruz. Tartışmacılar konuşmacılar kadar Türkiye’nin sorunlarına donanımlı. Van’dan Tekirdağ’a İskenderun’dan Konya’ya Türkiye’nin çeşitli illerinden gelmiş 75 genç. Kimi hukukçu, kimi doktor. Kimi bir yıla kalmadan mühendislik diplomasını alacak, kimi hemşirelik görevine başlayacak. Onlar Türkiye’nin aydınlık yüzü olmaya kararlılar. Ne var ki, siyasi parti programlarında kendilerine biçilen gelecekten de endişeliler. Partilerin seçim sonrasındaki önceliklerini hatırlarsak gençler haklı. Bu önceliklerin başında da yaşamın temel hakkı olan sağlığın piyasalaştırılması gelmekte.! Malum Türkiye, insani gelişim endeksine göre 177 ülkesinde 92’nci. OECD ülkeleri arasında kişi başına sağlık harcaması 325 dolarla en düşük ülkelerden biri. Toplam sağlık harcamalarını ulusal gelire oranladığımızda ise yüzde 7.7’yle İtalya (yüzde 8.7) ve İngiltere’ye (8.1) yaklaşmakta. Yani? Türkiye’de sağlık sistemi özelleştikçe kişi başına sağlık harcaması OECD ortalamasının altında kalmaya devam etmiş!.. Buna karşılık özel kesimin sağlıktaki payı arttığı için toplam sağlık harcamalarının ulusal gelire oranı yükselmiş!. Kamu hastane doktorlarının bile tahlil, röntgen işlemleri için özel la GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ Sağlık mı, Borsa Endeksindeki İstikrar mı? Seçim Sizin! melerinin temelini atmış.! Sonuçta kamudan özel kesime aktarılan sağlıkla ilgili kaynakların toplam sağlık harcamaları içindeki payı 2000’de yüzde 24’ken 2003’te yüzde 37’ye, 2005’te de yüzde 47’ye yükselmiş (*). Özel hastane, özel laboratuvar sayısı hızla artmış. Örneğin özel laboratuvar sayısı Türkiye genelinde yüzde 16 artarken bu artış Doğu Anadolu’da yüzde 105.8, Güneydoğu’da yüzde 81.5 olmuş!. AKP’nin 22 Temmuz sonrasındaki vaatlerine gelince… AKP’nin yeni dönem için öngördüğü sağlık programının geçen dönemden tek farkı biraz daha radikal olması. Sağlık Bakanlığı’nın görevi ve özel kesimle ilişkisi bu kez daha net tanımlanmış. Sağlık Bakanlığı’nın görev alanının “… sadece organizasyon, koordinasyon, yol gösterici, denetleyici takip edici, politika üretici rol üstlenecektir” tanımlanmış olması koruyucu hekimlikten aile hekimliğine, acil servisten laboratuvarlara kadar devletin sağlıktaki soysal devlet işlevinin bittiğini göstermekte!. Kaldı ki AKP’nin web sayfasında yer alan programdaki: • Sağlık hizmetlerinde rekabetin kuralları boratuvarları şart koştuğuna, ilaç tüketimi ve ilaç ithalindeki patlamaya bakılırsa önümüzdeki dört yılda bu oran daha da artacak!. Bu değişimi biraz daha somutlaştırmak için Türk Tabibleri Birliği’nin TBMM’nin Mart 2007’deki kesin hesaplarından çıkardığı tabloya bakmak yeterli.! Sağlık harcamalarının bütçedeki payı AKP iktidara geldiğinde yüzde 17.5’miş! İlk yılın sonunda yani 2003’te yüzde 15’e, sonrada sırasıyla yüzde 14, yüzde 12 ve geçen yıl da yüzde 10.4’e kadar gerilemiş. Temel sağlık hizmetleri için gerekli yatırım harcamalarının payı da 20022006 arasında 3.2’den 2.2’ye gerilemiş!.AKP sağlığa aktarılması gereken kaynakları kısınca ortaya çıkan finansman boşluğu nasıl mı sağlanmış? 1. SSK, BağKur ve Emeklilik Sandığı’ndan oluşan üç sosyal güvenlik kurumunun kaynaklarından; 2. Döner sermaye gelirlerinden ve 3. Kamudan özele kaynak aktarma aracı haline dönüşen “yeşil kart” uygulamasından sağlamış. Böylelikle hem devlettin sağlıktaki payını azaltmış hem de sosyal güvenlik kurumlarının kaynaklarını kullanarak özelleştiril belirlenecek ve bunlarla ilgili yasal düzenlemeler yapılacaktır. Kalite rekabeti teşvik edilecek, sağlık sektöründe ISO kalite standardı çalışmalarına tüm yurt genelinde başlanacaktır. • Koruyucu ve tedavi edici hizmetler başta olmak üzere sağlık hizmetleri alanı, gönüllü kuruluşlara ve özel sektöre açıktır. • Birinci basamak sağlık hizmetlerinden aile hekiminin muayenehanesinin kurulması için devlet ucuz krediler verecektir. • Hasta haklarını koruyan hukuki düzenlemeler yapılacak... Vatandaşlar sağlık birimlerinin kontrolünde görev üstlenecektir. • Sağlıkta eğitim kalitesinin arttırılması için gerekli tedbirler alınacak ve eğitimin planlanması dünya standartlarına göre yapılacaktır. Hemşirelik okulu, hemşirelik yüksekokulu ve sağlık teknisyenliği okulları vakıflar ve özel sektör tarafından açılabilecektir.. şeklindeki hükümler yukardaki saptamayı yeterince doğrulamakta. Kısacası, AKP yeni dönemde sağlığı piyasalaştırmaya devam edecek. Piyasa, ulusötesi nitelikteki hastane ve ilaç şirketlerinin güdümünde fiyat belirleyecek. Bu fiyattan sağlık hizmeti alabilenler yaşam hakkını kullanmaya devam edecek. Satınalma gücü buna yetmeyenlerse doğal ayırıma uğrayacak! Şimdi gelin de… Sağlıkta gerçekleşen bu yoksullaştırmanın vebalini sadece IMF’ye yükleyin. Sonra da sütten çıkmış ak kaşık gibi oy isteyen AKP’ye oy verin. Mümkün mü? (*) Ata Soyer, AKP Hükümetinin 5.Yılında Sağlıkta Ne Durumdayız? Tıp Dünyası, 1.4.2007 FATURA EL MALİKİ’YE İşgal güçlerinin Irak’ta herhangi bir ilerleme kaydedememeleri nedeniyle Washington’da başı ağrıyan Bush, faturayı yeni Irak stratejisi dahilindeki kimi dönüşümleri gerçekleştiremeyen Nuri el Maliki hükümetine kesmeye hazırlanıyor. Irak’taki bazı Sünni milletvekillerinin Bush yönetiminin onayıyla 15 Temmuz’da El Maliki hükümetini düşürmek amacıyla mecliste güvenoyu oylaması yapacağı öne sürüldü. ABD’den yayın yapan CBS haber kanalının iddiasına göre milletvekillerinin yeni hükümet kurma önerisi ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’den destek aldı. turkmini@superonline.com www.turkelminibas.net
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear