24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

6 Ali KÜLEBİ TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili akulebi@tusam.net ST R A T E J İ c Cumhuriyet Strateji 9 Şubat 2009/241 ovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra siyasal ve ekonomik açıdan inişli çıkışlı bir süreç geçiren Rusya Federasyonu hala genel anlamda istikrarlı bir çizgiye yerleşmiş değil. Çıkarlarını siyasal dengeler ve realitelerden ziyade elindeki en büyük silah olan petrol ve doğalgaz üzerine odaklayan Rusya’nın bu noktada kazançtan çok kayba uğradığını söylemek mümkün. Yeniden küresel güç olmak isteyen Rusya’nın bu hedefe ekonomik olmasa bile siyasal anlamda Soğuk Savaş dönemindekinden bile daha kolay erişmesi olası iken bunu son zamanlardaki sert çıkışlarıyla zora sokmakta. Irak, Afganistan ve Gazze nedeniyle ABD’nin uluslararası alanda ne kadar güç ve prestij kaybettiği açık. AntiAmerikancı duygular dünyada hiçbir devirde bu kadar yoğun olmamışken Rusya’nın bundan fırsat yaratamaması ayrıca önemli. Hatta son enerji kriziyle elektriksizliğe ve soğuğa mahkum etmesi özellikle Doğu Avrupa’da AntiAmerikancı duyguların bir benzerinin Ruslar için de oluşmasına neden oldu. Orta ve Batı Avrupa sanayisi ve finans çevrelerinde ise Ruslar imzalamış oldukları anlaşmalara uymamaları nedeniyle ticari ilişkilerdeki güvenilirliklerini yitirdiler. Amerikalılar uluslararası arenada kan kaybederken Rusların bundan yararlanamadıkları ve yeni güçlü ikili ilişkiler ve hatta ittifaklar inşa edemedikleri bu bağlamda gelişmeleri fırsata çeviremedikleri görülüyor. Hatta ABD’nin Afganistan girişimine ve ortalığı karıştırmasına rağmen Rusların özellikle Orta Asya’da zayıflıyor olmaları da ilginç ama bir gerçek. Petrol ve doğalgazlarını dış dünyaya sevk etmede Ruslara bağımlı olmalarına rağmen Orta Asya Cumhuriyetleri’nin Rusların Gürcistan’da askeri güç kullanmasından son derece rahatsızlık duydukları anlaşılıyor. Bu olayın etkisiyle Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin enerji ihraçlarında başka kanallar aramaları da söz konusu olabilir. S Rusya’da başarısız dönem Rusya ekonomik krizle birlikte petrol ve doğalgaza dayalı ekonomisini sarsıntılardan koruyamadı. Düşen petrol fiyatları, döviz rezervlerini eritti. Önümüzdeki bir iki yılda küresel ekonominin talep darlığından kurtulamaması Rusya’yı da zorlayabilir. fiyatlarının düşmesi Rusları son derece sıkıntıya sokmuş durumda. Ellerindeki yüksek döviz rezervleri ve uluslararası finans piyasasındaki yatırımlarına rağmen petrol fiyatları bu düzeyde kalırsa ekonomik durumlarını ancak bir süre daha su yüzünde tutabilecek olan Rusların, krizin uzun sürmesi halinde ne yapacakları merak konusu. Kaldı ki uluslararası ekonomik koşulların iki yıldan önce rahatlamayacağı açık iken, dış dünyaya ve özellikle NATO’ya kafa tutar olmuşlardı. Çünkü ekonomik rahatlama dışa bağımlılığı azalttığı gibi, daha güçlü bir ordu kurmak ve askeri projeler geliştirmek konusunda onlara olanak tanıyacaktı. Bu arada Gazprom gibi küresel ekonomiyi etkileyecek Rus enerji firmalarının ortaya çıkması da Rusları şımartmıştı. Sermayesi ve varlıkları 300 milyar dolara erişen Gazprom’un Rusya son yıllarda en çok kış aylarında doğalgaz kesintileriyle gündeme geliyor... Dış politikasında yeni sorunlara çözüm üretmekte zorlanıyor… yanlışlarından çok, doktrinsel ve tehlikeli bir yeni ideolojik temele yerleştirmeye çalıştığına dair belirtiler var. Rusya’nın demokratikleşme ve liberalleşme konusunda Batı değerlerine yaklaşma çizgisinin, kendi geleneksel siyasal anlayışlarıyla çoğu zaman örtüşmemesi ve bunun yarattığı çelişki, süreç içinde politikasının ana silahı olan enerji konusunda bile Rusya’ya zarar verebilecek bir durumu ortaya çıkarmıştır. Ortaya çıkan husus, özellikle küçük devletlerce Rusya’ya duyulan güvensizliktir. Gürcistan savaşı ile ortaya çıkan bu güvensizlik bilahare doğalgaz kesintisi ile AB ülkelerine de sirayet etmiştir. Bunun sonucu ise AB ülkelerinin özellikle daha kolay elde edebilecekleri Rus doğalgazına karşılık, daha pahalı ve ama enerji güvenliğini daha iyi sağlayabilecek yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru arayışlarının ortaya çıkması olacaktır. Hiç şüphesiz bu arayışın içinde doğalgazdan vazgeçemeyecek konumda olan Akdeniz, Balkan ve Orta Avrupa ülkeleri için Nabucco projesinin hayata geçirilmesi bile kaçınılmaz bir projeye dönüşecektir ki bu husus Rusya’nın hiç de hoşuna gitmeyecektir. Ne var ki Rusya ideolojik yaklaşım kokan, emperyal hevesler içeren yeni Dış Politika yaklaşımı ile bunun zeminini hazırlamıştır. Bu bağlamda Moskova’nın enerji emperyalizmi olarak nitelendirilebilecek yeni politikalarıyla Türkiye açısından, en azından kendi enerji güvenliğini daha farklı kaynaklardan sağlama olanağı doğmaktadır. ABD VE RUSYA Bağımsızlıklarını elde etmiş oldukları zamandan bu yana, süreç içinde Batı ve özellikle ABD’ye kuşkuyla ve güvensizlikle bakan ve bu duyguları giderek artan Üçüncü Dünya Ülkelerinin bu yaklaşımlarını Rusya’nın değerlendiremediği ve bunda da Rus ideolojik yaklaşımlarının rolü olduğunu söylemek mümkündür. Hiç şüphesiz bu yaklaşımda Batı’nın Üçüncü Dünya Ülkelerine miras bıraktığı kültür birikiminin etkisi ve alışkanlığı da söz konusudur. Hatta başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri, bu softwar (yumuşak güçkültürel egemenlik) etkinliklerini son elli yılda yakın çevrede arttırırken Çin ve Hindistan gibi ideolojik ve siyasal anlamda Batı’ya ters düşebilecek eğilimleri olanlarda bile özellikle ekonomik alanda bu tür çalışmalarını yayabilmişlerdir. Bunun sonucu, BRIC denilen yeni ENERJİ ÜZERİNE DIŞ POLİTİKA Artan enerji gereksinimine karşılık dünyada bu günlerde ciddi düşüş gösteren petrol fiyatlarının Rusların psikolojik denge ve uzun vadeli hesaplarını bozduğunu söyleyebiliriz. Kaldı ki dünya ekonomik kriziyle paralel yaşanan talep azalması ve petrol almış oldukları dış kredileri ödemede sıkıntı çekerek batan Rus firmalarının yanı sıra duran alt ve üst yapı yatırımlarının toplam ekonomiye vereceği zarar çok büyük olacak. Hele Moskova gibi, fiyatların ve sosyal yaşantının dengesiz, abartılı şekilde ve Batı özentisiyle geliştiği yörelerde halkın beklentilerinin giderek karşılanamayacak olması, son günlerde erozyona uğrayan Rus dış politikasının yanı sıra iç politikayı da etkileyecektir. Hâlbuki özellikle son iki yılda aldığı rahat nefesle geleceği daha pembe gören Ruslar ve dış politikaları, Putin Venezuela’daki Chavez gibi giderek dünyada ExxonMobil ve General Electric’ten sonra üçüncü sıraya yerleşmesi bu şirketi ve ürettiği doğalgazı, dış politikalarının ana unsurları haline getirmişti. Nitekim yeni Devlet Başkanı Medvedev’in son görev yerinin Gazprom Başkanlığı olduğu hatırlanırsa Rusya’nın iç ve dış politikasında enerjinin özel yeri ortaya çıkar. Ne var ki bu olgu bu ülkenin elindeki olanakları pragmatik bir yaklaşımla ve başarılı bir şekilde kullanıp kullanmadığı hususunu bir kez daha söz konusu etmektedir. Çünkü Rusya’nın dış politikasını pragmatik yaklaşımlar ve ABD’nin Medvedev
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear