24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 9 Şubat 2009/241 ST R A T E J İ c 5 “orantısız güç”le sonuçlanan operasyonunda, her ne kadar İsrail “askeri hedefleri”ne ulaştığını açıkladıysa da, Hamas’ın Gazze’deki tek yanlı yönetimini kıramaması, Hamas’ın tıpkı Hizbullah’ta olduğu gibi, gücünü pekiştirdi. İsrail’in bölgede kendini tanımlarken sıklıkla ileri sürdüğü “caydırıcılık” yerini direnen örgütlerin savaş meydanlarında ağır kayıplar vererek güçlenmesine bıraktı. İsrailHamas arasında Mısır’ın girişimleriyle ortaya konulmaya çalışılan dolaylı görüşmelerde, İsrail’in daha çok kalıcı ateşkes yanlısı olma görüntüsü, Hamas’ın önerilere kulak tıkaması, bu çerçevede anlaşılabilir.(3) 10 Yrd. Doç. Dr. Deniz TANSİ Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Yeni hükümetin tavrı merak konusu değil… Şubat 2009 tarihinde İsrail’de gerçekleşecek erken genel seçimlerin başlangıcı ve sonucunda, deyim yerindeyse iktidarın büyük ortağı Kadima vardır diyebiliriz. Şöyle ki, Kadima’nın kuruluşu, İsrail’in Filistin konusundaki yeni politikasını ifade etmek üzere söz konusu olmuştur. 2005 Ağustos’unda dönemin başbakanı ve Likud lideri Ariel Şaron, İsrail’in “tek taraflı barış süreci” adı verilen siyasasını yaşama geçirmek üzere harekete geçmiştir. İsrail’de, Likud ve İşçi Partisi arasında konumlandırılan geleneksel SağSol dengesinde, Sağ’ın büyük partisi unvanını 2005’e kadar sürdüren Likud’un siyasal geçmişi aslında, İsrail’in kuruluşundan önceki silahlı mücadeleye dayanmaktadır. Hagana ve İrgun adındaki paramiliter Yahudi örgütleri, hem İngiliz manda yönetimine, hem de Filistinliler’e karşı silahlı saldırılar gerçekleştiriyorlardı. Hatta İngiliz manda yönetimi bitmeden, Kudüs’teki King David Oteli’ndeki patlamada, anılan örgütlerle ilgili savlar ileri sürülüyordu. İsrail’in kuruluşunda, siyasal anlamda, bu örgütlerden çok, İsrail’in kurucu başbakanı, İşçi Partisi lideri David Ben Gurion’un öncülüğü oldu. İşçi Partisi 1977’ye kadar, İsrail’deki hükümetleri oluşturan “değişmez iktidar partisi” oldu. 1977’den sonra, Hagana ve İrgun öncülüğündeki siyasal örgütler Likud (Birlik) çatısı altında örgütlenerek, İsrail Sağı’nı birleştirdiler. 2005 Ağustos ayında Şaron, “tek taraflı barış süreci”yle, “iki devletli çözüm” siyasasını sadece resmen değil, fiilen de ete kemiğe büründürecek yeni bir hamle başlattı. Bu siyasayı da Likud’un klasik siyasal yapısı içinde uygulayamayacağını düşündüğünden başbakanken partisinden istifa etti ve Kadima (İleri) partisini kurdu. Partiye, İşçi Partisi’ndeki kongrede liderliği kaybeden Şimon Peres de katıldı. Kadima kendisini, SağSol siyasal yaklaşımlarından çok, “merkez partisi” olarak konumlandırdı. Şaron, yeni politikayla, Gazze’ye sonradan yerleştirilen Yahudileri zorla yaşadıkları yerlerden çıkartırken, Batı Şeria’nın kimi bölgelerinde de benzer uygulamalara gitti. Ancak, yeni siyasetin görünmeyen gündemi şöyle idi: Batı Şeria ve Gazze dışındaki İsrail topraklarını “saf Yahudi devleti”ne dönüştürmek, Filistinli muhataplar müzakere masasına oturmazsa sınırları tek taraflı çizmek, Filistinlilere düşen toprakları güvenlik gerekçesini öne sürerek, yüksek duvarlarla tecrit etmek. Yeni siyasete Şaron’un eski partisi Likud şiddetle muhalefet etti. Muhalefetinin temel nedeni, “iki devletli çözüm” konusunda, Yahudi yerleşimciler hakkında yeni siyasalar üretilmesiydi. Ancak, Kadima’nın politikaları “yumuşak” olmaktan ziyade, farklı bir yöntemi ifade ediyordu. “Saf Yahudi devleti” kavramını garanti altına almayı hedefliyordu. Şaron’un rahatsızlığı üzerine Kudüs belediyesi eski başkanı Ehud Olmert Kadima lideri oldu. 2006 Mart seçimlerinde Kadima, birinci parti olurken, seçimler sonrası, Kadimaİşçi Savaşa seçim molası Hizbullah savaşından sonra İsrail, güçlü bir yönetime kavuşmak için seçim yapıyor. Yeni yönetimin Filistin konusundaki politikasında fazla değişiklik beklenmiyor. Abbas’ın görev süresinin dolması nedeniyle Filistin tarafındaki belirsizlik ise henüz giderilebilmiş değil. ‘ŞİDDETTE REKABET’ Nasıl 2006’daki seçimlerde “tek taraflı barış süreci”nde kurulan Kadima’nın yeni politikaları damgasını vurduysa, 10 Şubat 2009’daki erken genel seçimlerde Kadima’nın içindeki politik değişiklikler belirleyici olmuştur. Kadima lideri ve Başbakan Olmert, hakkında Kudüs belediye başkanıyken çıkan yolsuzluk iddiaları yüzünden, yerini, dışişleri bakanı Tzipi Livni’ye bıraktı. Batı ülkelerinde de dikkat çeken Livni, İsrail Cumhurbaşkanı Peres tarafından, Olmert’in başbakanlıktan da istifasıyla, yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi. Livni, yeni hükümeti kuramadığından, İsrail erken genel seçimlere gitmek durumunda kaldı. Hükümeti pasiflikle suçlayan, 2006 genel seçimlerinde 5. partiliğe düşen Likud ve lideri Netenyahu, seçim anketlerinde hızla yükseldi. Olmert kabinesinin giderayak uygulama alanı bulduğu Gazze operasyonu, “pasiflik suçlamaları”na karşı, siyasal bir yanıt olarak değerlendirildi. LivniNetenyahu arasındaki siyasal rekabet, “şiddet”e odaklanırken, İşçi Partisi siyasal açıdan çok fazla kendisini ifade edemedi. (Gazze operasyonunda, Barak’ın askeri faaliyetlerine karşın.) Kasım 2007’de ABD’nin inisiyatifiyle başlayan “Annapolis süreci”nde, diyalogun İsrailFilistin Özerk Yönetimi (El Fetih) arasında olgunlaştırılması düşünülürken, Gazze operasyonu, süreci durdurdu. “Kim daha şahin” yarışının, “şiddette rekabete” dönüştüğü siyasal yarışta, Obama’nın ABD başkanlığı görevini devralmasının ardından, ne gibi değişiklikler yaşanacağı, merak konusu olarak gözükmektedir. Ancak, İsrail’de seçimlerde “güvenlik” konusunun, gündemdeki vazgeçilmezliği ortadadır. Filistin’in yazgısının da, 9 Ocak 2009’dan sonra, Hamas’ın devlet başkanlığını tanımadığı Mahmut Abbas’ın konumunun tartışmalı olmasından dolayı, Filistin Özerk Yönetimi’nin devlet başkanlığı ve parlamento seçimlerini içeren, “erken genel seçimler”le belirleneceği gibi. Hamas’ın “savaşan”, El Fetih’in “müzakere eden” taraf olarak algılanması, Filistin tarafında da “şiddet rekabeti”ni yaratır mı? Bu süreç içinde gözükecektir. Dipnotlar: 1 Deniz Tansi, “İsrail Seçimleri Üzerine”, Cumhuriyet Strateji, 10 Nisan 2006, s.1416. 2Deniz Tansi, “BOP Beyrut’a Gömülüyor”, Cumhuriyet Strateji ,19 Mayıs 2008, s.13. 3 Nidal alMughrabi, "HamasIsrael Gaza truce expected to holdofficial", Reuters, January 24, 2009. http://www.reuters.com/article/latestCrisis/idUSL O497212 PartisiŞasİsrail Beytinu (Evimiz İsrail) arasında koalisyon hükümeti kuruldu. Olmert’le yeni bir siyasal dönem başladı.(1) SİYASAL BİLANÇO 2006 seçimlerinde İsrail’de oluşan yeni siyasal tablo, öncelikle Hamas’ın Ocak 2006’da Filistin Özerk Yönetimi’nde kazandığı seçimlerin etkisi altında başladı. İktidara gelen Hamas, sadece İsrail’i tanımamakla kalmıyor, aynı zamanda, “İsrail’i yok etme” siyasetini, söylem bazında sahipleniyordu. 2006 TemmuzAğustos ayında İsrailHizbullah arasında savaş meydana geldi. Kadima önderliğindeki koalisyon, Hizbullah’ın etkisizleştirilmesi siyasetini ortaya koymaya çalıştı. İktidarın savaş ortamıyla karşı karşıya geldiğinde, “şiddet”ten kaçınmaması, özellikle sivillere yönelik “orantısız güç” kullanılması suçlamalarıyla karşı karşıya kalmasını gündeme getirdi. İsrail, askeri açıdan daha çok etkili gözükmesine karşın, bir yandan sivillere yönelik “orantısız güç” kullanımı, öte yandan savaş sonrası, Hizbullah’ın askeri ve siyasal varlığını sona erdirememesi, tam tersi Hizbullah’ın prestijini ve Lübnan’daki siyasal gücünü pekiştirmesi, İsrail kabinesinin yıpranmasına neden oldu. İşçi Partisi, savaştan etkilenen ilk koalisyon üyesi oldu. Savunma Bakanı Amir Peretz, siyaseti bıraktı. İşçi Partisi’nde liderliğe, partinin eski genel başkanı, eski başbakan ve eski genelkurmay başkanı Ehud Barak seçildi. Bu koalisyona “takviye” olarak algılandı. Savaş sırasında, Gazze’den kaynaklanan roket saldırıları, İsrail’in pek çok Hamas milletvekilini tutuklamasıyla sonuçlandı. Hamas, savaşın ardından, Filistin parlamentosudaki sayısal gücünü yitirdi. Mart 2007’de, Suudi Arabistan’ın girişimleriyle, HamasEl Fetih arasında, “ulusal birlik hükümeti” kuruldu. Ancak, her iki siyasal örgüt arasındaki gerginlik, Haziran 2007’de, Hamas’ın Gazze’de gerçekleştirdiği darbeyle sonuçlandı. Gazze, Filistin Özerk Yönetimi’nin fiilen dışına çıkarak, Hamas’ın yönetiminde Hamasistan’a dönüştü. Bir başka cephede ise, Hizbullah Haziran 2008’de Lübnan’ın başkenti Beyrut’un merkezine girdi, devlet dairelerini kuşattı. Katar’ın Doha kentindeki müzakerelerden sonra Hizbullah, Lübnan parlamentosu ve kabinesinde “veto hakkı”nı içeren bir zeminde, siyasal manevra alanını genişletti.(2) Aralık 2008Ocak 2009’da İsrail’in Gazze’de yine “ağır sivil kayıpları” ve İsrail’deki seçim kampanyası...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear