26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 12 Ocak 2009/237 ST R A T E J İ c 7 son ayaklanmaları kışkırtmasından müthiş rahatsızdır. Bütün bu hususlar göz önüne alındığında Amerikalıların Afganistan Savaşı’nda başarısız olmaları Çin için her bakımdan bir gerekliliktir ve Çin’in bu oyunda el altından da olsa ABD’yi Afganistan’da zora sokma stratejisi uygulayacağı düşünülebilir. Bu stratejiler arasında Taliban’a silah ve mühimmat yardımı da söz konusudur. Bölgede siyasal aktör olmamakla beraber ISAF’a asker veren Fransa, Almanya, Polonya ve Türkiye’nin gelişmelerden ve çözümsüzlükten rahatsız olmaları nedeniyle askerlerini çekmeyi düşündükleri yabancı kaynaklarda yer almaktadır. İngiliz ve Fransız birliklerinin komutanlarının savaşın askeri yönden başarı şansının olmaması nedeniyle yalnızca siyasal ve ekonomik çabaların ve stratejilerin ele alınması gereğine değinmeleri önemlidir. Yine NATO komutanlığında da bulunmuş Amerikalı emekli General Wesley Clark’ın görüşü de, Pakistan topraklarında askeri operasyonlar yapmak yerine bu ülkeye terörle savaşta daha çok askeri ve ekonomik destek verilerek özellikle Pakistan’ın kuzeybatısındaki savaşın Pakistan ordusuna devredilmesi şeklindedir. Afganistan’daki satranç oyununun aktörleri bununla kalmamakta, vatandaşlarının Afganistan’da Taliban saflarında yer almalarından dolayı Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan’ın da Afganistan’daki oyunu ilgi ile izledikleri bilinir. Hatta bütün büyük aktörlerin yanı sıra, İngiliz, İsrail ve Alman istihbarat servislerinin de Afganistan’daki varlıkları ve ülkelerine ait stratejilerini bu satranç tahtasında sergiledikleri düşünülürse, Afganistan’ın tam bir cadı kazanı haline geldiğini ve işinin, geleceğinin ve bu ülkede yakın tarihli bir çözümün çok zor olduğunu söyleyebiliriz. güçlenmesi paralelinde Ruslardan bölgedeki bir aktör olarak, ABD’yi Orta Asya’dan kalıcı bir şekilde çıkarmak için daha radikal girişim ve destek beklenebilir. HİNDİSTAN Afganistan operasyonu işgalinin yanı sıra Pakistan üzerinde de emelleri olduğu veya olacağı gün geçtikçe ortaya çıkan ABD’nin Hindistan vasıtasıyla Pakistan’ı zayıflatma stratejisi de bu bağlamda düşünülebilir. Çünkü Pakistan’ın üzerine sorumluluğu yıkılmak istenen Mumbai’deki son terör olaylarının iki ülkeyi karşı karşıya getirme stratejisinde bir payı olduğu dahi iddia edilebilir. Ancak Pakistan ile üç kez savaşmış öteki nükleer güç Hindistan’ın, yine Pakistan ile arasındaki Keşmir sorunu nedeniyle süregelen anlaşmazlığını savaşla değil, ama Pakistan’ı siyasal alanda güçsüz düşürerek sonuçlandırmak istediği ve bu çizgide Afganistan’ı kullandığı ve bu amaçla bir AfganPakistan sürtüşmesi yaratmak istediği de söylenebilir. Hindistan’ın yine bu bağlamda Pakistan’ın Çin, ABD ve İran ile ilişkilerini de zora sokarak siyasal bir izolasyona uğratma politikasını yürüttüğü de gözlemlenmektedir. Yine uyguladığı Pakistan politikası çizgisinde Hindistan’ın Afganistan’da ciddi bir varlık sahibi olduğu ve bu ülkede ekonomik, kültürel, eğitimsel ve istihbarat ile ilgili alanlarda giderek etkisini arttırdığı da bilinmektedir. Yakın gelecekte Hindistan’ın Afganistan’a barış gücü olarak askeri birlik göndermesi olasılığı ise AfganistanPakistanHindistan üçgenindeki sorunları bir hayli derinleştirecektir. Obama ve Zerdari... Afganistan’daki mücadele, içine Çin, Rusya, İran ve Hindistan’ı da çekiyor. ABD’nin cepheyi Pakistan’a kadar genişletmesi, bu ülkeyi derinden sarsabilir. Görünen yüzüyle ‘terörle mücadele’ Obama döneminde daha da ciddi boyutlara varabilir. etkinliğinin artmasından da ciddi ölçüde rahatsız olmuştur. Bu bağlamda İran Afganistan politikasında, geçmişte Taliban ile ciddi bir sürtüşmeye giren Kuzey ittifakını desteklemiş ve Afganistan’a denize açılan bir kapı olarak Pakistan bağımlılığından kurtulması yolunda cesaret vermiştir. Ne var ki Şii İran da, ABD ve Hindistan gibi Taliban’ın hiçbir zaman çok güç kazanması ve Afganistan’ı ele geçirmesini istemez. Ama öte yandan da İran, ABD’ye karşı savaşan Taliban’ın, ABD’nin kendi ülkesindeki nükleer tesislere saldırma olasılığını zora sokmak için, Taliban’ın mümkün olduğunca ABD’yi Afgan batağında tutmasını, oyalamasını da arzular. ABD’nin Orta Asya’da bulunma bahanesinden rahatsız olan bir başka ülke de Pakistan’ın müttefiki olan Çin’dir. Dünyanın en büyük ekonomik gücü olmayı hedefleyen bu ülke gelecek açısından ABD’nin Afganistan’daki varlığından, düşmanı Hindistan ile son nükleer işbirliği anlaşmasından, ABD’nin bu ülkeyi Çin’e karşı güçlendirme çabaları ve hatta bu ülkenin Hindistan ile beraber Tibet’teki İRAN VE ÖTEKİLER Taliban ile ilişkileri hiçbir zaman iyi olmayan İran, Pakistan’ın Afganistan’daki ‘İsrail’i kendisine karşı korumak’ Peter Philipp DW/04.01.2009 srail Başbakanı Ehud Olmert ve diğer yetkililer, kara harekatının hedefinin Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki egemenliğini sona erdirmek değil, İsrail’e yönelik roket saldırılarını önlemek olduğunu vurguluyor. Uluslararası basına kapalı olmasına rağmen bölgeden alınan haberlere göre ise gerçekler farklı bir dil konuşuyor. Hamas temsilcilerini hedef alan saldırılar, bakanlıklar ve idari binaların yerle bir edilmesi ve tabii ki hala sivillerin öldürülüyor ve zarar görüyor olması. Ölen her dört kişiden birinin sivil olduğu söyleniyor. Tüm bunlar, dürüst olmak gerekirse, roket saldırılarını önleme hedefiyle pek ilgili değil. Daha çok Hamas’ı yok etme girişimi. Ancak her iki hedefe de kısa ya da uzun vadede bombardımanlarla ulaşılamayacak olduğu görüldüğünden kara harekatı başlatıldı. İsrail birliklerinin günlerdir Gazze Şeridi sınırına yığıldığı görülmesine rağmen kara harekatının Deutsche Welle: İ başlaması şok yarattı. Çünkü İsrail ordusunun Gazze’ye girmesi bu silahlı çatışmaya yeni bir boyut kazandırıyor. Çatışmanın sonuçlarını kestirebilmek daha da zorlaştı. Hava saldırıları bir anda durdurulabilir, ama kara harekatına hemen son verilemez. Askerlerin geri çekilmesinin yetkililer açısından yenilgi ya da kaçış olarak görünmemesi gerekir. Çünkü aksi takdirde iki taraftan da verilen kurbanların anlamı kalmaz. İşte bu nedenle askerleri geri çekebilmek için önce bir başarıya ulaşmak gerekiyor. Tek soru: İsrail Gazze’de hangi başarıyı umuyor olabilir? AMAÇ ABBAS’I GÜÇLENDİRMEK Mİ? Günün birinde Gazze Şeridi’nden İsrail’e tek bir füzenin bile atılmayacağı güvencesi mi? Ya da Hamas’ın Gazze’deki iktidarının kırılması, barış için irade gösteren ılımlı Filistin lideri Mahmud Abbas’ın yeniden Gazze’de iktidarı ele geçirmesi ve böylece İsrail’in yeniden kabul edilebilir bir muhataba kavuşması mı? Kulağa abartılı gelebilir, ama Olmert hükümetinin hesabı bu olsa gerek. Olmert, Filistin tarafında kabul edilebilecek bir muhatabı da ciddiye almadığını gösterdi gerçi. Ama alternatif, Gazze Şeridi’nin yeniden uzun süreli işgali olur, bunu da İsrail’de kimse istemiyor. Gazze’ye kara harekatı işte bu nedenle önümüzdeki soru ve sorunlara çözümler getirmeyecektir ve sonuçta muhtemelen yeniden kırılgan bir ateşkes ilan edilecek, bir sonraki çatışma için beklenecektir. Yüzlerce ek ölü atmosferi daha da zehirleyecek ve çatışmalar her seferinde daha da şiddetlenecektir. BATI TUTUMUNU GÖZDEN GEÇİRMELİ Bu durum özellikle Washington yönetimini, ama aynı zamanda Berlin dahil olmak üzere Avrupa başkentlerindeki yetkilileri düşündürmelidir. Amerikan yönetimi ve Avrupa hükümetleri, İsrail’in kendini savunma hakkını gerekçe göstererek yanlış bir dayanışma anlayışı içinde ve ateşkes çağrılarını bile engelliyorlar. Evet, tabii ki İsrail’in kendini savunma hakkı var. Ama bu şekilde giderek daha da derinleşen bir kaosa sürüklendiği için, İsrail’i kendisinden de korumanın zamanı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear