Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ST R A T E J İ c Küresel Çağda İslam ŞERİAT VE SİYASET Faik BULUT savunması değildir. Ancak İsrail’in üç gün içerisinde çoğu sivil yüzlerce insanı acımasız bombardımanlarla katletmesi ve buna rağmen Hamas’ın roket saldırılarını durdurmaması, ortada metodolojik bir hata veya bilinçli olarak izlenen bir strateji olduğuna dikkat çekmektedir. İsrailli muhalif tarihçi İlan Pappe’nin, Filistin’de 1948’den beri sistematik olarak ve “kendini savunma” kisvesi altında uygulanan bir etnik temizlik yaşandığına dikkat çektiği tezleri, bugünlerde hatırlanmayı hak ediyor. Pappe, uzun vadede uygulanan bu etnik temizlik çalışmasını, Filistin meselesini nüfus bazında alt etmeye yardımcı olacak demografik bir zafer olarak nitelemekteydi. Gerek terörle mücadele kapsamında verilen sivil kayıplar, gerekse bölgenin abluka altında olmasından ötürü hızlanan zorunlu göçler, bu teze göre İsrail’in bilinçli olarak uyguladığı bir politikadır. Dolayısıyla ABD’nin bir numaralı müttefiği İsrail’in davranışlarını kınamaması doğal ve stratejik bir gerekliliktir. Bu durumda ABD’nin değerlerini bir kez daha sorgulatan nokta, birkaç ay önce aynı İsrail gibi “vatandaşlarını savunma” kaygısı içerisineki Rusya’nın, ağır kınamalara maruz kalmış olmasıdır. Görüldüğü gibi Kafkasya’daki davranışlarından ötürü Rusya’yı acımasız ve totaliter bir otokrasi ilan eden ABD zihniyeti, daha masum olmadığı ortada olan İsrail’i vatandaşlarına karşı sorumluluğunu yerine getiren, terör mağduru bir devlet ilan etmektedir. Ne var ki, Rusya ve İsrail örneklerini karşılaştırırken bu iki ülkenin yan yana getirilmesinin sebebini doğru bir şekilde kavramak önem taşımaktadır. Rusya ve İsrail, ABD tarafından çelişkili ve adaletsiz tepkiler almaları dolayısıyla karşılaştırılmaya uygundur. Ancak İsrail’in askeri ve stratejik tutumu incelendiğinde, Batılı müttefiklerinin güvencesiyle kontrolsüz saldırıları göze alan Gürcistan’la daha çok parallelik gösterdiği farkedilecektir. İki ayrı örnekteki tek fark, İsrail’i durduran bir devletin varlığı sözkonusu değilken, Gürcistan’ın iddialı bir rakiple karşı karşıya kalmasıdır. Güney Osetya savaşı ve Gazze saldırılarının bu iki öznesine ABD tarafından açıkça uygulanan çifte standart, bir yirminci yüzyıl geleneğidir. Batı tekeline geçerek sonsuz bir esnekliğe kavuşan demokrasi ve liberalizm kavramlarının yardımıyla yirmi birinci yüzyılda da sürecek olan bu gelenekte, değişen yalnızca nesneler olmuştur. Başka bir deyişle, Soğuk Savaş döneminin emektar düşmanı komünizmden sonraki tehdit, terörizm olarak belirlenmiş; bu tehdidi yenmek adına da “özgür dünya”nın temel öğelerinden biri olan insan haklarının ihlali, “terörle savaş” yolunda normalleştirilmiştir. Özetle, bu iki farklı çatışmanın başrol oyuncularına gösterilen çelişkili tepkiler, mevcut dünya düzeninin temelinde barındırdığı kavramsal çelişkilerin güncel bir yansıması olarak algılanabilir. 08 yılı, biribirine yakın iki farklı coğrafyada gerçekleşen acımasız mücadelelerin haftalarca dünya gündemini belirlediği ve liberal demokrasinin idaresindeki dünya düzeninin bazı sorunlara çözüm getirmek yerine, onları ne ölçüde perçinlediğinin gözler önüne serildiği bir sene oldu. Önce Güney Osetya toprakları nedeniyle Gürcistan ve Rusya arasında patlak veren savaş, sonrasında da kontrolden çıkmaya hazırlandığı aylardır gözlenmekte olan İsrailFilistin gerginliği, dünya kamuoyuna bir yıl boyunca ekranlarda sivil cesetleri izlemeyi kanıksattı. Bu iki kanlı çatışma, bir fazlasının Rus pasaportu taşıması, bütünün parçaları olarak ele alındığında, Rusya’nın kendince meşru gördüğü bir ortaya çıkan sonuç, maalesef korkunç bir savunma sebebiydi. ABD ve İngiltere’den çifte standart olmaktan öteye gidemiyor. sonra Irak’a en fazla asker gönderen Güney Osetya savaşı sırasında sergilediği üçüncü ülke konumundaki Gürcistan’a agresif tutum ile Rusya ve Gazze’de taş yapılan bu savunma atağı, ABD tarafından üstünde taş bırakmayan İsrail yönetimi, “tehlikeli bir cevap” olarak algılanmış, benzer konumlarda bulunmalarına rağmen gayrımeşru bir davranış olduğu ve orantısız özellikle ABD’den farklı ve adaletsiz güç kullanıldığı gerekçesiyle sert bir dille tepkiler aldılar. Gerek “orantısız güç” tartışması, gerek uluslararası hukuk ve BM kınanmıştı. Ancak İsrail’in, Rusya’dan daha az cesur olmayan bir tutumla 27 Antlaşması ihlalleri, hem Rusya’nın hem de İsrail’in davranışlarına karşı öne sürülen Aralık günü Gazze’de başlattığı ve BM tarafından endişeyle karşılanan saldırıları, tezlerden başlıcaları oldu. Ancak, iki kanlı ABD tarafından İsrail’in Hamas terörüne çatışma sonrası bu iki “agresif” devletin karşı kendini savunma hakkı olarak aldığı eleştirilerin bütününe bakıldığında, değerlendirildi. Bu noktada dikkat çeken, İsrail’e gösterilen toleransın ne denli Hamas militanlarınca Sderot ve Aşkelon rahatsız edici boyutlara ulaştığını şehirlerine atılan ilkel Kassam füzelerine görmemek imkansız. Halbuki tıpki İsrail karşı İsrail’in topyekün savaşı andıran bir gibi “vatandaşlarını koruma” iddiasıyla teçhizatla verdiği, orantısızlığı tartışılmaz Gürcistan’a saldıran Rusya, geçtiğimiz karşılıktır. Almanya, Fransa ve İngiltere aylarda insan hakları ve uluslararası hukuk gibi AB devletleri tarafından orantısız ihlalleri nedeniyle birçok devletçe kabul edildiği resmen açıklanan bu kınanmış, hatta ABD Dışişleri Bakanı Rice saldırılar, Ağustos ayında Rusya’ya aynı tarafından tehditkar bir dille eleştirilmişti. konuda yüklenmiş olan ABD tarafından Ancak Rice, konu Gazze saldırıları benzer bir tepki göremedi. 11 Eylül olduğunda İsrail’i kınamaktan kaçınmış ve olaylarından bu yana her türlü savunma ve “kendini savunma” hakkına vurgu yapmıştı. Uluslararası statükonun köklerine kimi zaman saldırı metodunu meşru kılan kazındığı böylece tekrar tescillenen bu çifte ABD’nin “terörle savaş” retoriği, İsrail’in Gazze’de katliama varan davranışlarının da standart, genel geçer kabul edilen birçok uluslararası değerin altındaki ideolojik yapıtaşlarının eleştirel gözle değerlendirilmesi gerektiğini Bombalanan Gazze’de insanlar sokakta... bir kez daha ortaya koyuyor. Durum böyleyken, amaç sanıldığı gibi Rusya’nın davranışlarını haklı çıkarmak değil, çok daha saldırgan ve vurdumduymaz tavrıyla İsrail’in hala koruyabildiği ayrıcalıklı konumunu yine ve yeniden sorgulayabilmektir. 20 Aylin YARDIMCI TUSAM Kafkasya Araştırmaları Masası ‘Hoşgörülen savaş’ Güney Osetya ve Gazze saldırılarının ardından ABD’nin verdiği çelişkili tepkiler, dünya politikasını yönlendiren çifte standartların altını birkez daha çizdi. Rusya orantısız güç tartışmasıyla kınanırken, İsrail ayrıcalıklı pozisyonunu koruyor. Hamas terörüne karşı haklı bir savunma olarak yorumlanmasına yardımcı oldu. ABD’de faaliyet gösteren Musevi sivil toplum örgütleri ve özellikle muhafazakar İsrail basını, operasyonun neden olduğu yüzlerce sivil ölüme kulaklarını tıkarken, yalnızca Hamas terörünü vurgulamakla yetindi. Saldırıların ilk günlerinde Jerusalem Post gazetesinde “Ateşi değil terörü kesin” başlığıyla yayınlanan başyazıda, uluslararası kamuoyundan gelen ateşkes çağrılarının gerçekleşmesi için şartların olgunlaşmadığı ve bu durumu terk etmek için bir strateji geliştirmesi gerekenin Hamas olduğu vurgulandı. Ayrıca, operasyonun “Güney İsrail’e barış getirme” amacı taşıdığının da altı çizildi. Stand With Us adlı ve İsrail hakkındaki “yanlış anlaşılma” ve “önyargıları” değiştirmeyi hedefleyen küresel bir sivil toplum kuruluşu, 27 Aralık saldırılarının ardından ABD’nin Los Angeles ve Chicago kentlerinde İsrail’in kendini müdafaa hakkını savunmak için tüm “İsrail dostlarını” meydanlara çağırdı. Rusya ve İsrail’e gösterilen tepkilerde çıkar belirleyici öge… KAVRAMSAL ÇELİŞKİ Tüm bunlar elbette ki Filistin’i parçalanma noktasına getiren, köktendinci ve çürümüş Hamas zihniyetinin bir ORANTISIZ GÜÇ BİLMECESİ Ağustos ayında Kafkasya’da yaşananlara bakıldığında, Rusya’nın savunmacı ancak Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne meydan okuyan tavrının ABD tarafından sertçe kınandığı anımsanacaktır. Gürcistan’ın Tskhinvali’de başlattığı ve iki gün içerisinde iki bine yakın insanın ölümüyle sonuçlanan hava saldırısı, Rusya tarafından çok daha tehditkar bir cevapla bastırılmıştı. Güney Osetya halkının yarısından