22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet Strateji 4 Ağustos 2008 / 214 gerçeğinin herkesçe bilinmesi önemlidir" derken bu açık oturuma son noktayı Habermas koyuyor : "Türkiye’nin işlevi hayatidir. Bu 70 milyon demokrat (laik /N.A) Müslümanı topluluğumuza almalı mıyız? Kendimize soracağımız soru bu olmalı? Benim yanıtım, evettir". Habermas da "laik" tanımını kullanmamış; nasıl olacaksa laik olmadan demokratik olmak! Demokrasi adına her şeye göz yuman ve laikliği bile göz ardı eden bir anlayış yakında bu yanlışının da ayrımına varacak ve geri dönüş yapacaktır. Bundan hiç kuşkumuz yok. Ne ki şimdiden bunun ayrımında olanlar da var. Avrupa’nın değişik kesimlerinden insanların başta laiklik, ardından din ve demokrasinin elden gideceği bir döneme girildiği konusunda derin kuşkuları olduğunun; dahası Batıdan, Amerika’dan ve Doğudan gelen bu iki dinci çapraz ateşin önünde durmanın kolay olmayacağı ve bu savaşımda Türkiye’yi aralarına almalarının kaçınılmaz olduğu fikrinde birleşmeleridir. Dahası, Türkiye’ye radikal İslam’ın gelip gelmeyeceği sorularının sıkça sorulmasının ardında oraya gelirse bize de gelir korkusunun gizli gizli yaşanmasıdır. Türkiye’nin laiklik süngüsünü, tıpkı NATO süngüsünü takmış olduğu gibi takması gerektiği yönündeki inançları etkindir. Bugün İtalya’da çoğu insanın, gazetelere yansıyanlar ve bizzat tanık olduklarımdan yola çıkarak (en son 06.06.2008’de bir resmi kuruluşta halka açık verdiğimiz bir konferansta) Türkiye’yi izlemek anlamında çok dikkatli ve Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu karardan da çok mutlu olduklarını gördüm. O zaman bir kez daha içinde yaşadığımız sıkıntının kimilerinin iddia ettiği gibi Avrupalının umurunda olmaması gibi bir aymazlığın söz konusu olmadığını ya da Avrupa’da bugün Türkiye’de olanlardan haberi olmayanlar olduğu gibi, Türkiye’nin zararına çalışanların da bulunduğu ama iyiliğini isteyen kesimlerin de olabileceğine inanmak gerektiğini düşünüyorum. Buna benzer bir olayı bir konferansım sırasında kalburüstü insanların doldurduğu çıt çıkmayan salonda bir dinleyicinin ağzından Türkiye’nin hoşlanmayacağı bir sorunun ardından tanık oldum. Sorunun haksızlığına işaret eden homurdanmalar ve ayağa kalkmaları gözlerimle gördüm ve yaşadım. Ya da bir başka konferansta soru soran kişinin verdiğim yanıttan sonra gelip bana konuyu bu yönüyle kimsenin kendisine anlatmadığını ve kendilerinin konuyla ilgili olarak önyargılı davrandıklarını söyledi. C S TRATEJİ Avrupa’daki Müslüman nüfus sürekli artıyor... 9 ülkemizde Batı’nın çoğu ülkesinden çok önce yerleştiğini yansıttığımda hayretler içinde kalındığına bizzat tanık olduğumda Türkiye’nin işinin zor olduğunu; Avrupa kapılarında çok sancılı zamanlar geçireceğini düşündüm. Bana göre ülkemizde büyük çelişkiler yaşanıyor. Tüm bu gerçekleri bilmeyenlerin yüzüne vuracak bir örgütlenmeden yoksunuz gibi geliyor bana. CHP gibi güvenebileceğimiz bir demokratik ve laik örgütlenme, örneğin, Sosyalist Enternasyonel’e eleştirilecek diye katılmazsa ve Türkiye’de son yedi yılda olanları anlatmak için daha ancak şimdi bir büro kurmayı akıl ediyorsa yapılacak bir şey yok gibi geliyor bana. Çoğu sorunlar ayaküstü konuşmalar ve kokteyllerde çözümlenir gerçeğini en iyi onlar bilir sanırdım. Ne de olsa çokça Avrupa deneyimi olan milletvekilleri var. Türkiye’deki günceli, gerekçeleriyle sergileyerek onlardan başka kim daha iyi anlatabilir? AKP’nin kendi diliyle sorunları aktardığından şikayet eden CHP acaba doğruların yansıtılmasını kimden beklemektedir? Avrupa’da, Türkiye’nin AB’ye girmesini en çok isteyen sosyalistler değil mi? Yoksa CHP, tüm ulusal birlik ve beraberliğimizle, haklarımızla birlikte AB’ye girmemizi istemiyor mu? Eğer Avrupa bizi parçalayarak almayı düşünüyorsa (Habermas 70 milyondan söz ediyor) bunun karşısında duracak olan kimdir ? Bizlerin, birey olarak inandırıcılığımız olmayabilir ama bir siyasal örgüt olarak diplomatik platformlarda anlatacakları ve söyleyecekleri etkin olabilir. Bana göre bunu göz ardı etmek ülkeye yapılan büyük bir haksızlıktır. Lozan’da, Lozan Antlaşması’nın imzalandığı mekanda, masaların üzerinden, salonun kuytu köşelerinden bir tek insanın dünya devlerine karşı verdiği savaşımın izlerini toplarken hep bunları düşündüm. İnsanlar büyüklerinden ders almasını da bilmiyorlar mı yoksa! Avrupa kapılarında Avrupa’nın zayıflıklarını anlamak kimin görevidir, dersiniz? Avrupa’nın, korkularını yenmesi için bize muhtaç olduğunu anlamak ve anlatmak kime düşer, dersiniz? Türkiye bugün "denize düşen yılana sarılır" örneği, Demirel’in Babacan’ın, bizi Avrupa’ya şikayet eden son sözlerinin ardından "Geriye bir tek şeriat kaldı" sözünden medet ummaktadır. Oysa ülkeyi kırk yıl yönetmiş bir insanın iktidarı sürecindeki uygulamalardan sonra bir gün birilerinin çıkıp bu ve buna benzer sözleri söyleyebileceğini daha o zamandan kestirmesi gerekmez miydi? İtalya’da bir paşa dostumun Türkiye’yi yakından izleyen bir yabancı olarak söyledikleri çok çarpıcıydı: "Keşke Türkiye Atatürk’ü izlemeyi sürdürseydi". Yabancı böyle de, bizler hangi sevdaların peşindeyiz, bilmiyorum… Avrupa’da ‘dinsel baskının kendilerine yönelmesi’ endişesi aydınlar ve bilim adamları düzeyinde kendini gösteriyor. Entegrasyon ve göçmenlerin batılı değerleri kabul koşulu öne çıkıyor. Bu noktada Türkiye niteliklerini ve sorunlarını daha iyi anlatabilmeli… BÜYÜK ÇELİŞKİLER Oldum olası Avrupa’nın Türkiye’yi tanımadığını ya da tanımak istemediklerini söyler dururuz. Ülkemizi yaşadığı sorunlarla, çıkmazlarla samimi bir dilde anlatacak olan insanlara gereksinimi vardır. Örneğin ben, Cumhuriyet sonrası resim ve yontu sanatının, geleneği olmaması ve bir tarihe yaslanmamasına karşın Avrupa sanatıyla yarışacak düzeyde olduğunu söylediğimde çok şaşırmışlardı. İnsan resminin dinimizce yasak olduğunu ancak Cumhuriyet devrimleriyle bu yasağın kırıldığını bilmeyenlerin sayısı az değil. Tahtaya, kadın haklarının ve laikliğin
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear